Araçlar

Bookmark and Share




Anıt Ağaçların Yasalar İçindeki Yeri

ANITSAL AĞAÇLARIN YASALAR İÇİNDEKİ YERİ

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 6. Maddesinde İfade Edilen Biçimi ile Anıt Ağaçlar

23.7.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarını açıklayan 6 / d maddesinin son paragrafında anıtsal nitelikli ağaçlar, "...Tarihi mağaralar, kaya sığınaklar, özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzerleri, taşınmaz tabiat varlığı örnekleri ..." arasında sayılmaktadır. Aynı kanunun 7. maddesi bu varlıkların tespit ve tescilinin temelde doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılmasını amir ise de , bu amaçla diğer kurum ve kuruluşların uzmanlarının yardımlarından faydalanılmasını da öngörmektedir. Aynı maddenin üçüncü paragrafında ise, tespiti kim yaparsa yapsın, tescilin koruma kurullarının kararı ile yapılmasını amir bulunmaktadır.

Adı geçen kanunun yayın tarihinde anıt ağaçların teknik ve bilimsel tanımları belirgin olmadığı için bu ağaçların belirlenmesi amacıyla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 28.6.1988 tarihinde özel bir toplantı düzenlenmiştir. Bu tarihte alınan 10 Nolu Kurul Kararına göre anıt ağaçların tanımı aşağıdaki biçimde yapılmıştır (YALTIRIK, 1994,s.15):

"Doğal yapısı, ölçüleri ve diğer özellikleri bakımından anıtsal nitelik kazanmış bulunan ağaçlara Anıt Ağaç denilmesine,

Buna göre :


a-Tarihi olaylarla bağlantısı bulunan yerli ve yabancı ağaç türlerinden her hangi birinin,

b-Güzellik açısından plastik değerde bir görünüme sahip olan veya doğal görünümünden esaslı şekilde sapma göstererek dikkat çekici biçimler (çatal, şamdan, kıvrık, yatay vb.) kazanmış ağaçların,

c-Doğal yaşam tarzı bakımından benzerlerinden farklı gelişme nitelikleri gösteren ağaçların (aynı gövde ve kök üzerinde iki veya daha fazla türün bir arada yaşaması, garip kaynaşma ve birlikte yaşama örnekleri gibi),

d-Endemik ve nesli tükenmeye yüz tutmuş yerli ağaç türlerinden Porsuk (Taxsus baccata), Karaçamın endemik varyeteleri, Andız ( Archethos drupacea ), Finike Ardıcı (Junıperus phonicea) , Kasnak Meşesi (Quercus vulcanica), Şimşir (Buxus sempervirens), Huş ( Betula alba, Betula medvediewii), Kazdağı Göknarı (Abies equi-trojani), Sığla (Liquidambar orientalis), Toros Göknarı alt türü (Abies cilicica subsp. İsaurica), bazı Akçaağaç alt türleri ve benzeri ağaçların,

e-Kent dokusunu tamamlayan, kant imajına etkisi olan gurup, dizi veya tek ağaçların 2863 sayılı Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kanununun 6. Maddesi uyarınca korunması gerekli anıt ağaç olarak tescil edilmelerine , bu ağaçlar ve koruma alanlarında yapılacak uygulamalar için ilgili koruma kurullarının karar alması gerektiğine,

f-Nesli tükenmekte olan Sığla ağaçlarının doğal alanlarının tespit edilerek, bu alanlara yeni Sığla ağaçları dikmek suretiyle bu sahaların yeniden kazanılmasının Orman Genel Müdürlüğü'ne tavsiyesine,

g-Ulaşım yolları ile meskün yerler ve yakınlarındaki anıt ağaçların ilgili belediyeler ve Mahalli Orman Teşkilatı tarafından korunmasına özen gösterilmesine, yaşlanmış veya hastalanmış ağaçların hazırlanacak teknik raporlar doğrultusunda kesilerek yerine yenisinin dikilebileceğine

Karar verilmiştir.
Ayrıntılı olarak açıklanan bu kararın e ve f maddelerinde sözü edilen ağaçların ülkemizin flora zenginliği yönünden önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Ancak , bilimsel bakımdan son derece önem taşıyan bu hususun sıradan izleyici gözünde anıt ağaçların gerçek etkisine sahip olmadığı da bir başka olgudur. Bu nedenle, gerek kent dokusunun doğal silüeti, gerekse bilimsel bakımdan mutlaka ciddi biçimde korunmaları gereken bu ağaçların, anıt ağaç statüsü dışında ele alınması gerekmektedir.

Anıt Ağaçların Ormancılık Mevzuatındaki Yeri

Orman ve ormancılık ile ilgili yasalarımızda anıtsal ağaçların tanım ve korunmaları ile ilgili doğrudan hiç bir hüküm bulunmamaktadır. 6831 sayılı Orman Kanununun 2896 sayılı kanunla değişik 25. maddesinde..."Orman Genel Müdürlüğü; mevki ve özelliği dolayısile lüzum göreceği ormanları ve orman rejimine giren sahaları; bilim ve fennin istifadesine tahsis etmek, tabiatı muhafaza etmek, yurdun güzelliğini sağlamak, toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere imkan vermek maksadıyla, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma sahaları ve orman mesire yerleri olarak ayırır, düzenler, yönetir ve gerektiğinde işletir ve işlettirir." hükmü bulunmaktadır.

İşte, devlet ormanlarındaki ve orman rejimi içinde bulunan özel arazilerdeki anıtsal nitelikli ağaçları ve bulundukları alanları, bu hüküm içinde mevcut "Tabiat Anıtları" kapsamında düşünmek mümkündür.

Tabiat Anıtları kavramının ormancılık mevzuatı yönünden tanımı; 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunun 2. Maddesinde yapılmaktadır. 11.8.1983 tarihinde yürürlüğe giren bu kanunun 2 / c maddesinde yapılan tanıma göre Tabiat anıtları;, "..Tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değere sahip......." olan tabiat parçalarını kapsamaktadır.

Görüldüğü gibi, anıtsal nitelikli ağaçlar için özgün bir tanım bu kanun içinde de bulunmamaktadır. Ancak, doğanın kendi koşulları içinde yüzlerce yılda oluşan ve gerek fiziksel görünümleri, gerekse ormancılık bilimleri yönünden sahip oldukları önemden ötürü anıtsal ağaçları tabit anıtları içinde düşünmek gerekmektedir.

Nitekim; bu yöndeki düşüncenin genel kabul görmesi nedeniyledir ki, özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 6 / d maddesinin son paragrafında tarihi mağaralar ve kaya sığınaklar ile birlikte taşınmaz tabiat varlığı örnekleri arasında sayılmaktadır.

Prof Dr. Ünal Asan
03-05-2005
Yazılım vBadvanced CMPS, Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024