Çiftçilerimizi tarımda modern metodlar kullanmaya teşvik etmek için Atatürk tarafından Ankara yakınlarında kurulan örnek çiftliklerden birinde kullanılmıştır. Fordsan traktörler Ford Motor Şirketi tarafından seri olarak üretimi yapılan ilk tarım amaçlı traktölerdir. Koç Müzesi'nde görülebilir.
Eskiler, yaşlı ağaçları kesmek için ormanlara giderken baltanın ağzını bir kumaş parçasıyla sıkıca örtermiş. Bunu biliyor muydunuz?
Çünkü, ağaçların, bizim bilmediğimiz yaşama gücü, oduncunun elinde o kesici aleti görünce korkudan bir salgı yapar, bu salgı, genç fidanların öz suyunu zehire dönüştürürmüş.
Bir efsane bile olsa (ki bilim bugün bu efsanelerin de aslını meydana çıkarıyor) evet, bir efsane bile olsa...bu gelenek bir çok gerçeği gün ışığına çıkarıyor.
Siz Atatürk’ün ağaç sevgisi hakkında neler duydunuz, neler okudunuz bilmiyorum. Bir konu var ki okuma kitaplarının baş yazısı olarak neden onu seçmiyorlar,...
İtalya'dan getirtilen ve Atatürk'ün çok sevdiği 'nolina' adlı çiçeğin bakımı Maşukiye'de özenle sürdürülüyor Kocaeli'nin Maşukiye beldesinde bahçıvan Niyazi Aydoğan, Atatürk'ün talimatıyla İtalya'dan getirtilen çiçeğin 100 yaşına ulaştığını söylüyor. Bahçıvan Aydoğan'a göre 1920'li yıllarda "nolina" adlı tropikal çiçeği beğenen Atatürk, İtalya'dan 3 adet getirtmiş ve Yalova Kaplıcaları'ndaki serada görev yapan Rektus'a emanet etmiş. Bahçıvan Pandelli, 1971 yılında ölmeden önce bu
Atatürk'ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği'dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk'ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur.
Ankara'yı Türkiye Cumhuriyetinin başkenti yapan ve bir bozkır kasabasında modern bir şehir kuran Atatürk, bu yönüyle de, günümüzdeki, şehircilik, çevre ve tabiat güzelliği kavramlarına, 1920'li yılların şartları içinde ışık tutan...
Atatürk, ağaçsız yurt topraklarından üzüntü duyardı. Tabiatı ve ağacı çok severdi. Ankara'daki Orman Çiftliğini boz topraktan ormanlık haline soktu. Ağaçların dikilişini, tutuşunu, büyüyüşünü adım adım kollardı. Akköprü tarafından Çiftlik'e giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu. Bir gün bu meyvelikten geçerken birdenbire şoförüne: — Durdedi.
Arabadan inerek orada bulunanlara: — Burada bir iğde ağacı vardı, ne oldu?diye sordu. Kimse iğde ağacını bilmiyordu. Atatürk'ün biraz önceki neşesi kalmamıştı. Çünkü Çiftlik'in ilk çorak günlerinin yeşilliği sökülüp atılmıştı. Yol boyunca hep iğde ağacını aradı. — İğde, yaşlanmış ve çelimsiz bir ağaçtı. Fakat yaşıyordu....
"Tabiata saygı aklın vicdanıdır..." sözleriyle, doğaya karşı olan sevgisini ve duyarlılığını dile getiren Atatürk'ün, ağağçlarla ilgili düşüncelerine, anılarına ulaşabilirsiniz.
"Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun."