![]() |
|
|
![]() |
#1 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
üçkez
Alıntı:
Ava çıkmış adam, başına geçenleri anlatıyormuş: Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir ayı çıkmaz mı? Çifteyi doğrultum, tetiğe bastım o da ne ateş almadı. Ayı dibime kadar geldi. Bir daha tetiğe bastım, yine yok. Ayı tüfeği elimden çekti aldı. Baktım ayının niyeti kötü, tabana kuvvet kaçmaya başladım. Fakat ayı peşimde! Benden hızlı koşuyor. Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim. O kadar yaklaşmış Derken ayının ayağı kaydı, yere düştü... Fırsat bu fırsat, yine tabana kuvvet arayı açtım. Ama ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti. Yine nefesi ensemde...Tam pençesini uzattı ensemden yakalıyacak, yine kaydı, düştü... Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beş yüz metre kadar açtım. Tanrı size inandırsın arkadaşlar, ayı yine bana yetişti. Yine nefesi ensemde... Şansa bakın... Ayının tekrar ayağı kaydı, düştü... Serüveni dileyenlerden biri dayanamamış; ''Sen de çok yürekliymişsin kardeşim! Ayı bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar yaklaşacak, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederdim.'' Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış; '' Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastıda ayağı kayıp kayıp düştü sanıyorsun.'' Rastgele Düzenleyen Halil Önen : 24-08-2009 saat 21:16 Neden: o fıkrayı rütük izin vermez |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
Geçen ay evde önce eksikler belirlendi. Büyük Shakespeare makinenin artık ekmeğini yediği fark edildi ve alternatifler üzerinde düşünülmeye başlandı. Kafaya uyan sörf tarzı makine sipariş edildi, iyi bir makine (çok iyi denirse nazar faktörü devreye girer mi?). Ve hummalı çalışmalar başladı. İğneler, floşlar, yanar dönerli ipler, misinalar kolkola girdi, uçları kırmızı oje ile mühürlenip süslendi. Böylece kolbastı oynayacak moda geldiler. Yaklaşık ikiyüz köstek hazır artık... "Hazır ol" komutuyla hepsi ip gibi sıraya geçti. 4-5 takımda bedene asker gibi dizildiler. Dün akşam iftardan sonra çay keyfi yapılırken kamışlar elden geçirildi ve mantar saplarda bozulmalar göze çarptı. Hemen bir kat vernik atılarak sağlamlaştırıldı. Her türlü şeyin yarı yolda bırakanından nefret eden bir yapı geliştirilmiş yıllarca ve kırılamıyor... ![]() Şimdi gözler nette yayınlanan raporlarda ve kulaklar dostlardan gelecek boğaz ve avla ilgili telefonlarda... Vücuttaki kanın bir farklı akmaya başladığı, hücre organellerinin bile bu heyecana ortak olduğu hissediliyor... C.tesi balığa giderim beni kimse tutamaz Sen beni tutamazsın kralı tutamaz Bir uçup iniveririm sahile İstanbul Boğazı beni tutamaz ![]() Saygılar, Sevgiler, |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
|
100 mesajı aştık:
Bu konuyu ilk açan kişi olarak 100. mesaja ulaşmamız beni çok mutlu etti. Avcılık dünyanın çoğu yerinde olduğu gibi, Türk toplumunun da bir gerçeği. Aslında yazılan mesajlar, ortak bir noktada birleşiyor. Yasalarla belli kurallar altına alınmış ve doğal dengeyi gözeterek yapılan bilinçli avcılığa tepki gösteren mesajlar azınlıkta. Ancak, gördüğü her hedefe atan, yırtıcı kuşları bile avcılığını ispat etmek için vuran, bir avda 108 ördek avlayan (Bu olay Afyon'da 5 yıl kadar önce yaşandı. İki avcı 108 ördek vurmuş, ulusal basına çıkmış ve rekor bir ceza almışlardı.) çoğalsın diye tepelere bırakılan sülünleri aynı yıl silip süpüren avcılar oldukça, yapılan bilinçli avcılığın da havada kaldığını düşünüyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
1_ÖĞRENME BASAMAĞI 2_SINIRLARA ULAŞIM BASAMAĞI 3_TROFE BASAMAĞI 4_METOT BASAMAĞI 5_SPORTMENLİK BASAMAĞI ÖĞRENME BASMAĞI Bu basamaklar tek tek incelendiğinde herhangi bir avcının içinde bulunabileceğiden şüphemiz yoktur. Ayrıca bu basamakların birinin içinde olmak, son derece normaldir. Önemli olan avcının bulunduğu basamağı hangi süre içinde ulaştığıdır. Öğrenme basmağı için süre, formal eğitim almak koşulu ile en çok iki yıldır. 30 senelik bir avcıdan ''hala, kaç tane vurduğu üzerine'' sohbetler duyamazsınız. Onlar geçmişte kalmıştır. Piramidin tepe noktasına ulaşmak olan bu avcı, hemen hemen yalnızdır, duygusaldır ve alıngandır. Ancak ÖĞRENME basamağındaki avcının amacı, nişan alma ve atışla ilgili becerisini geliştirmesi bunu cevresine göstermesiyle ilgilidir. Bu basamaktaki avcını arkadaş çevresi geniştir, sohbet konuları silah, nişan alma ve atış teknikleri üzerinde yoğulaşmıştır. Bir yandan temel kavramların nedenini sorgularken, bir yandan da kendisine uzun yılların kazandırdığı bir tecrübe varmışcısına pekişmiş kanaatleri seslendirir. Yakın zamana kadar, usta çırak ilişkisinde kendisine yeni kazanımlar sağlayan yakınlarını, zaman zaman eksiklikle suçlayabilir. Katılmış olduğu avlarda, yapmış olduğu hataları sık sık tekrarladığının farkında bile değildir. Bu dönemde, belirli bir eğitimden ve disiplinden gelmediği için son derece önemli hayati tehlike taşıyan kazalara sıkça rastlanır. Bu basamaktaki avcının heves ve arzuları aklının önündedir. Avcı etiği hakkında pekişmiş bir kanaati yoktur. Evrensel değerler ve var olan doğal kaynakların gelecek nesillere aktarılması ile ilgili konular onu hiç ilgilendirmemektedir. Ve bu basamakta, av ve avcılık üzerine, özellikle vurduğu avlar üzerine çok konuşur. Sn.omereser, diğer basamakları da sırası gelidiğinde yazacağım. Yukarıda anlatıklarınız ve hala ülke gerçeğinde yaşadığımız bu örnekler sürüp gitmektedir. Bu avcı davranış biçimlerini bu basamaklarda bulamazsınız. İşte avcı ile ''eli tüfekli'' yi ayıran en önemli özellik de budur. Rastgele |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|