09-06-2009, 19:56 | #121 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 252
|
sayın Kuyucu elinizde varsa tohum veya çelik isterim şimdiden teşekkürler. |
05-08-2009, 18:40 | #122 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 26-10-2008
Şehir: Giresun
Mesajlar: 13
|
Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba bitki dostları, Hatırlarsanız bu başlığın 2. sayfasındaki 35. mesajda Harward Üniversitesi Profesörlerinden dünyaca ünlü gururumuz olan Sayın Gökhan Hotamışlıgil'in, kendi adını taşıyan laboratuvarında Kalp ve damar hastalıkları ve diyabet (şeker hast.) ile kısaca Metabolik Sendrom adı altında toplanan hastalıklar grubu ile ilgili yaptığı araştırmalarından ve bulmuş olduğu Palmitoleik asit adlı lipokinden söz etmiş ve yaptığım araştırma sonucunda Palmitoleik asitin dünyada hemen tüm bitki ve yağlarında sadece binde 1-2 oranlarında bulunduğundan ama Avusturalya Macadamia fındığı (% 20) ile yalancı iğdede (% 30-40) yüksek oranlarda bulunduğundan bahsetmiştim. Yalancı iğdenin bir yabani diken olması ve tatlı sularla denizin birleştiği kumsallarda özellikle yetişen bir bitki olmuş olmasından dolayı da bu bitkinin Gılgamış Destanında adı geçen gençlik otu olabileceğini de ilave etmiştim. Sonrasında bir e- posta göndererek bu düşüncemi Sayın Gökhan Hotamışlıgil'e de açtım. Hatta adının benzerliğinden ve bulduğu molekülün özelliğinden dolayı kendisini çağımızın Gılgamış'ı olarak ilan ettiğimi de bildirdim. Bu günkü sabah gazetesinde sayın Nazlı Ilıcak'ın Hotamışlıgil ile yapmış olduğu röportajı görünce, bizim yabani iğdenin artık bundan sonra gündemdeki gerçek yerini alacağını tahmin ediyorum. Bundan sonra bu bitkiden artık çok söz edileceğe benziyor. Sayın Hotamışlıgil'e agaclar.net sitesinde bu bitkiyi tartıştığımızdan da bahsetmiştim. Artık bu son röportajdan sonra forumumuzun tıklanma sayısı da epey artacağa benziyor. Bu nedenle bu başlığı açan ve sürdürülmesini sağlayan Deniz Akvaryumu, Kuyucu, Bari ve diğer arkadaşları tebrik ediyorum. Özellikle Kuyucu arkadaş taa Hazar Denizi kıyılarından bu bitkinin çeliklerini getirdi ve bitki dostlarına dağıttı. Belki bu gelişmelerden sonra ilaç sanayiinde palmitoleik asit elde etmek için bu bitkinin meyveleri kullanılmak istenirse yabani iğde cenneti olan Karadeniz bölgesinin, Erzurum ve Erzincan akarsu kıyılarının ekonomisine bir katkısı olabilir diye düşünüyorum. Erzincan'ın zincan'ı bu bitkinin diğer adıdır. Bazı yörelerde de Sincan bitkisi diye anılmaktadır. Bu günkü (05.09.2009) Sabah Gazetesinde yer alan bu röportajı okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar. Esenlikler ve bitki çeşitleri korunan bir dünyada yaşamak dileklerimle. Dr. Ahmet Haşim Aksoy |
05-08-2009, 19:58 | #123 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-03-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 369
|
Sayın Gılgamış, Gerçekten bugün Sabah gazetesindeki yazıdan sonra web sitemin ziyaretçi sayısı inanılmaz bir sayıya ulaştı. O kadar çok insan fidan ve tohum talebinde bulundu ki. Hepsini ücretsiz olarak karşılamaya çalıştım. Ümit ediyorum bu muhteşem bitki hakettiği ilgiye yakın zamanda kavuşacaktır. Ben de bıkmadan istekleri karşılamaya devam edeceğim. Yabani İğde ile ilgili yazının 2. bölümünü de Pazartesi günü siteden yayınlayacağım. İlginiz için teşekkürler. |
06-08-2009, 22:37 | #124 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 26-10-2008
Şehir: Giresun
Mesajlar: 13
|
Sayın kuyucu, Sitenizin adını bilmiyordum ama az önce yaptığım basit bir aramayla bulduğumu sanıyorum. Eğer tahmin ettiğim gibi Tropik meyveci iseniz, gerçekten çok güzel bir site yapmışsınız. Tebrik ederim. Bu arada Sabah gazetesindeki yazıda benim hocaya gönderdiğim e-postadan bahsedilirken profesör olduğumu yazmışlar. Forum kullanıcılarının yanlış tanımaması için burada bu hatayı düzeltmek istiyorum. Ben "Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Devlet Hastanesi" nde çalışan bir hekimim. Profesör değilim. Sanırım ilimizin yetiştirdiği önemli değerlerden olan ve adı hastanemize verilen rahmetli hocamız Prof. Dr. A. İlhan Özdemir'in ünvanı ile karıştırmışlar. Çünkü postada adımı yazdıktan sonra bir alt satırda çalıştığım hastanenin adını da yazmıştım. Ayrıca Gılgamış'ın Karadenize gelmiş olduğu fikri genel bir kabul olmayıp, benim bir tahminimdir. Bir çok kaynakta Gılgamış'ın Hindistan'a ya da Bahreyn taraflarında Dilmun adasına gittiği ve Nuh peygamberi oralarda gördüğü söylenir. Ancak destan, özellikle doğru çevirilerden dikkatli okunursa, kuzeye seyahat ettiği anlaşılır. Çünkü güzergahında Maşu Dağı (Van gölü yakınlarındaki ikizler dağı olabilir) ve öldürdüğü iki aslanın yeşim taşından yonttuğu ve dağın geçidine yerleştirdiği sfenksler (Hattuşaş, Aslanlı Kapı olabilir) vardır. Ayrıca son dağı da aştığında "yüzüne kuzey yeli vurmuştur." Bu dağdan inince denize varır (Karadeniz). Bu denizde iki ırmağın denize döküldüğü yerde Utnapiştim'i (Ziusudra ya da Nuh Peygamber) bulur. 2002 yılında, daha önce Titanik batığını da bulmuş olan ünlü batıkçı bilim adamı Ballard ve ekibi, Sinop açıklarında çürümemiş tarih öncesi batıkları ararken, tesadüfen deniz altında binlerce yıl önceden kalma batık köy ve şehir kalıntıları bulmuş ve Nuh Tufanı'nı Karadeniz'in taşması olarak yorumlamıştı. Bu buluşu dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Tüm bunları birarada düşünerek ben de Bafra'lı bir doktor arkadaşıma yabani iğdenin resimlerini göstermiş ve palmitoleik asiti bolca içerdiğinden Gılgamış'ın dikenli çalısı olduğuna inandığım bu bitkinin o bölgede bulunması gerektiğini düşündüğümü söylemiştim. Arkadaşım resmi görür görmez, bu bitkinin, Kızılırmak Deltasının doğal bitki örtüsü olduğunu söyleyince ve ben de gidip bu durumu yerinde bizzat kendi gözlerimle teyit edince, röportajda adı geçen e-postanın öyküsü oluştu. Sonuç olarak tabii ki bir destana dayanarak bilim yapılmaz. Sadece tahminlerde bulunulup güzel hikayeler çıkarılabilir. Biz her halukarda sayın Hotamışlıgil ve ekibinin çalışmalarının sonuçlanmasını ve ilaca dönüşmesini bekleyeceğiz. Bu arada biraz yabani iğde yemenin hiçbir sakıncası olmaz. Hatta içerdiği antioksidanlar açısından yararlı olacağı da kesindir. Esenlikler diliyor ve sitenizde yayınlayacağınız 2.bölümü sabırsızlıkla bekliyorum. |
07-08-2009, 07:45 | #125 |
Ağaç Dostu
|
Kızılırmak deltasının doğal bitki örtüsü bizim meşhur yabani iğde olduğuna göre Karadenizli fidancı arkadaşlar umarım bu işe bir el atarlar. Dişi ve erkek çelikleri aynı saksıda buluşturmak mümkün olursa taliplisi çok olur sanırım. |
07-08-2009, 11:18 | #126 |
Ağaç Dostu
|
Kızılırmak deltasındakiler meyve verimi olarak ne durumdalar acaba. Bizim burda büyük bir bulvarın, orta refuj peyzajında bol miktarda kullanılmış, ağaç formunda bir çok yalancı iğde var. İkinci yıldır gözlemliyorum, meyve tutuyor ama tek tük. Kültüre alınmış türlerinden edinip çoğaltmak gerekiyor. Bazı Amerika sitelerinde bakıyorum, 8-10 çeşit kultivarı var, ama bir tek erkek bitki yeterli oluyor hepsine meyve vermek için. Avrupa sitelerine bakıyorum, çok fazla kultivar yok. |
08-08-2009, 02:58 | #127 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 26-10-2008
Şehir: Giresun
Mesajlar: 13
|
Meyvesi boldur
Alıntı:
|
|
08-08-2009, 11:56 | #128 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
09-08-2009, 00:35 | #129 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 26-10-2008
Şehir: Giresun
Mesajlar: 13
|
O gün Bafra'lı arkadaşımız bizimle gelemediğinden ve yabani iğdeleri bulacağımızdan emin olamadığımız için yanımıza makina almamıştık. Zaten o zamanlar sadece iki doktor arkadaşım (biri bafralı çocuk cerrahı, diğeri Bafra'ya birlikte gittiğimiz beyin cerrahı) bu olayı ciddiye almıştı. Yabani iğde bulabilsek bile bu kadar meyvelisini tahmin etmiyorduk. Fakat keşke kamera alsaymışız. O gün kış günü olmasına rağmen hava da çok güzeldi. Harika resimler çıkardı. Fakat yaklaşık bir ay kadar sonra yine gideceğiz. Çünkü meyveler henüz olmamış. Küçük, sert ve yeşil durumdaymış. Muhtemelen bu kez ekip daha kalabalık olacak. Artık bol bol fotoğraf çekeriz. Zaten Hotamışlıgil hoca da konu ile ilgili görsel döküman istemişti. Bu arada 45 gün kadar önce Erzurum'a gittim. Gümüşhane-Erzurum karayolunun özellikle dere kıyısına bakan kenarında yol boyunca çok sayıda yabani iğde gördüğümü sanıyorum. Geciktiğimiz için şöforü durdurup bu bitkileri inceleyemedim. Normal iğde ya da benzeri başka ağaçlar da olabilir. Sonbaharda meyveliyken ayrıntılı incelenebilir. |
09-08-2009, 00:45 | #130 |
Ağaç Dostu
|
|
20-08-2009, 19:35 | #131 |
Ağaç Dostu
|
Bugün bulvardan geçerken rüzgar yabani iğdeyi yola eğdi şansıma, gizlenmiş yabani iğde meyvelerini görememiştim.. Herhalde peyzajda kullanırken dişisine erkeğine pek bakılmamış, arada bir tane yabani iğde çok miktarda meyve tutmuş.. Hemen sizler için fotoğrafladım..Daha çok minikler, tadıda şu anda bayağı ekşi... |
20-08-2009, 21:23 | #133 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-11-2006
Şehir: Nazilli
Mesajlar: 592
|
Ya bu Eskişehir'in park ve bahçe müdüründe bir tuhaflık var. Ya da bizimkinde! |
17-09-2009, 22:31 | #135 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-10-2008
Şehir: ORDU
Mesajlar: 3,855
|
Alıntı:
Artık hasat zamanı geldi sayılır. |
|
23-09-2009, 10:02 | #136 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-10-2008
Şehir: ORDU
Mesajlar: 3,855
|
Dün meyvelerin son durumunu bakmaya gittiğimde, meyvelerin olgunlaştığını gördüm. Artık bundan sonra hasatı yapılablir. |
25-09-2009, 09:40 | #137 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 252
|
Sn;romantik yabani iğdelerim ,kargoda biraz hasar alanda kendini topluyor,kasım gibi toprağa alsam uygun olur mu? |
25-09-2009, 10:26 | #138 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-10-2008
Şehir: ORDU
Mesajlar: 3,855
|
Alıntı:
Yabani İğdeleriniz sağlıklı gözüküyor. Havanın durumuna göre Ekim sonu- Kasım başı toprağa aktarabilirsiniz. Saygılar. |
|
25-09-2009, 14:57 | #139 |
Ağaç Dostu
|
Deniz üzümü http://www.garden.org/articles/artic...?q=show&id=697 http://www.garden.org/ediblelandscap...tember_unusual |
25-09-2009, 15:11 | #140 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
07-10-2009, 18:50 | #141 |
Ağaç Dostu
|
Çıçırgan (Hippophac rhamnoides) İğdegiller familyasındandır. Yalancı iğde de denir. Diğer adları Cıcılık, Çalı gagası, Zincan (Sivas), Yer iğdesi, boylarında, çok dikenli, kışın yapraklarını döken bir ağaççıktır. Dar, sapsız, 3-6 cm uzunluktaki, eliptik yapraklar grimsi renklidir. Erkek çiçekler yapraklardan önce çıkar. Dişi çiçekler yaprak koltuklarından salkımlar halinde ve yapraklarla birlikte açar. Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yayılış gösterir. Ağacın 6-9 mm uzunluktaki, sarı ya da turuncu renkli, yoğun kümeler halinde bulunan yuvarlak, ekşi meyveleri yenir. Reçel ya da ezme yapılır. Bileşiminde organik asitler, flavon glikozitleri, B grubu vitaminler, E ve C vitamini bulunur, ishal giderici, güçlendirici, mikrop öldürücü etkiler gösterir. Bunun için çiçekleriyle yapraklarından oluşan 5 gramlık karışım, 1 litre kaynar suya konur, 10 dakika demlendikten sonra içilir. |
07-10-2009, 18:58 | #142 |
Ağaç Dostu
|
Yalancı iğde, Çıçırgan Otu ya da Yer İğdesi (Lat. Hippophae rhamnoides) İğdegiller ailesindendir. 10 m. yüksekliğinde, dikenli bir ağaçtır. Genç dalları gümüş gibi parlak olur; daha sonra pas tutmuş gibi rengi solar; ucu 7 cm. dikendir. Yaprakları boğumlu, üstü koyu yeşil-gri, altı sarımsı veya beyaz, gümüş gibi parlaktır. Çiçekleri çift eşeylidir. Küçük çekirdekli yemişinin rengi kırmızı veya sarımsı, tadı ekşidir. Yemişi şıralı, yumuşak ve çabuk ezilir. Dağlık bölgelerde, göl ve akarsuların kıyılarında, kumlu ve taşlı bölgelerde yetişir. Hammadde olarak pişmiş yemişi toplanır. Yemişi hava soğuyunca (-15C°) çırpılarak toplanır. Tıpta [değiştir]İltihaba karşı, mikrop öldürücü, ağrı kesici, yaraları tedavi edici özelliklere sahiptir. Şırası sıkılıp alındıktan sonra, kalan kısmı, kurutulur ve sonra bitki yağında bekletilir.Bu işlem birkaç aşamadan geçirilir ve sonuçta yalancı iğde yağı elde edilir. Çıçırgan yağı, ciltte, mukozada oluşan çeşitli yaraları tedavi eder. Bu yüzden, bu yağ, yemek borusundaki zararlı şişliklerde, mide ve oniki parmak bağırsağındaki yara hastalığında, ayrıca rahim ağzı iltihabında ve başka jinekolojik hastalıkların tedavisinde kullanılır. Çıçırgan yağı, cilt hastalıklarında (egzema, erpes), uzun zamandır iyileşmeyen yaraların tedavisinde olumlu sonuç verir. Tibet hekimliğinde, çıçırganın yaprakları romatizmada kompres olarak kullanılır. Çıçırgan yağından iltihaplı hastalıklarda ağrıyı azaltmak ve dindirmek için yararlanırlar. Meyveleri ve yalancı iğdeKozmetik amaçla, çıçırgan yağından özel bir maske hazırlanarak, ciltteki çeşitli lekeleri, sivilcileri gidermek için ve saç dökülmesinde faydalanılır. Çıçırgan yağı, mide suyunun fazla salgılanmasını azaltır; karaciğer hastalığında rastlanılan zehirlenmelere karşı etkilidir. Çıçırganın yağında katı yağı asitleri (linol, lipolen), yağda eriyen vitaminler (retinol, tokoferol), fosfolipitler, bitki sterinleri çok sayıda bulunur; aterosklerozu önlemekte kullanılır. Çıçırgan yağı, kandaki kolestrol düzeyinde azalma olunca da kullanılabilir. Çıçırgan yağı, eczanelerde 50-100 ml.'lik cam şişelerde satılır. Ondaki karotinoillerin oranı %30 mg., %180 mg.'dır. Ciltteki yaraları tedavi ederken, gazlı bezi çıçırgan yağında ıslatarak, hastalıklı bölge örtülür. Bu işlem her gün tekrarlanarak uygulanır. Yemek borusundaki zararlı şişliklerin tedavisinde, günde 2-3 kez, 1/2 yemek kaşığı çıçırgan yağı verilir. Mide ve on iki parmak bağırsağının yaralarında ise, 2-3 kez yemekten 30-40 dakika önce, l çay kaşığı içilir. Rahim yaralarının tedavisinde, yuvarlanmış gazlı bez, çıçırgan yağında (5-10 mg.) ıslatılır ve rahim ağzındaki yaraya yapıştırılır. Her gün değiştirilmelidir. Kolpit tedavide 10-15; endoservisittet ve rahim ağzı erozyonunda 8-12 kez işlem uygulanır. Gerektiğinde 4-6 hafta dinlendikten sonra tedaviye devam edilebilir. Çıçırganın yemişi, polivitaminli bir maddedir. Ondan ayrıca reçel, jöle, şarap hazırlanır. http://tr.wikipedia.org/wiki/Yalanc%C4%B1_i%C4%9Fde |
08-10-2009, 14:51 | #143 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: sakarya
Mesajlar: 9
|
sayın kuyucu ben sakaryadan ali yılmaz varsa elinizde tohum çelik gönderirmisiniz bende bu konuda çok ilgiliyim daha yeni bir adet goji fidesi ve 2adet ürün vermiş likapa artı 2 adet ürün vermiş pepinom var ama yaban iğdesi istriyorum sziden eğer mümkinse bana tohum veya çelik gönderirmisiniz yoksa nerden temin edeceğimi söylermisin yanıtınızı tez zamanda bekliyorum |
08-10-2009, 14:54 | #144 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: sakarya
Mesajlar: 9
|
he bu arada bende goji ilk meyva verdiğinde herkeze dağıtabilirim meyvalarından şu anda 50 cm boyunda ama çok hızlı büyüyor 20 günde 25 cm büyüdü bü gidişle önümüzdeki sene ağaç formuna girer eğerki meyva verirse isteyen arkadaşlara karşı ödemeli kargo yapabilirim saygılar |
08-10-2009, 20:32 | #145 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-03-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 369
|
Alıntı:
|
|
09-10-2009, 09:50 | #146 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: sakarya
Mesajlar: 9
|
arkadaşlar Sea buckthorn la yabani ide arasındaki fark nedir acaba bana bu konu hakkında bilgi verirmisiniz bide bu yabani ide ısparta eğridir gölü kenarında yetişiyor sanırım ordan geçerken çok benzeri bi bitki gördüm sanırım yabani iğde ve o bölgede normal iğde de yaşıyor hemde çok fazla sayıda konuya ilişki bilgisi olan varsa beni bilgilendirebilirmi acaba şimdiden verilen cevaplar için teşekkürler |
09-10-2009, 10:01 | #147 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Düzenleyen bari : 09-10-2009 saat 10:03 Neden: ekleme |
|
09-10-2009, 11:01 | #149 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: sakarya
Mesajlar: 9
|
bu meyvada aşılı veya ham olayaı varmıdır yani doğada bulunanla kültürlenmiş arasında bi rak varmıdır acaba |
09-10-2009, 11:03 | #150 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: sakarya
Mesajlar: 9
|
birde çok merak ettiğim konu bu açai denilen ağaçın ev ortamında yetiştirilip yetiştirilemediği **** hangi bölgelerde veya yörelerde yetiştirilebilineceği |
Etiketler |
deniz iğdesi, deniz üzümü, sea berry, yalancı iğde |
|
|