Teşekkürler Emre'cim. Sevgili hazan-z'nin senin için carnosa çeliği hazırladığını duydum. Darısı senin çeliğe...

Faruk'cum haklısın sürekli değişiyor. Çiçekleri hep tomurcuk verir, açar ve solar diye biliriz. Hoyalar öyle değilmiş :) Açıyor daha sonra şekil , renk ve hatta kokusu bile her gün değişebiliyor.

Duydum ki hoyanın balından dağıtıma başlamışsın :)
Sayfanı uzun zamandır takipteyim yazmak bugüneymiş :)
Ablacım emeklerinin karşılıgını almışsın maşallah çok güzeller..
Tricolor'un bana picasso'yu hatırlatıyor o yüzden ona piko diyorum:)Hep böyle bol çiçekli olsunlar..

Teşekkür ediyorum, Emel'cim. Bakalım sen ne zaman el atacaksın hoyalara:))

Ben de yaprağı alacalı olan her bitkiye pico demeye başladım:)) Pico sardunyam vardı , yaşatamadım, çok üzüldüm ama peşindeyim yine. Pico tutkusu bu, kolay mı:))

Pikassoda muhteşem hani:DGerçektende piko tutkusu vazgeçilmez.

Ablacım ben gizli hoyacıyım aman kimse duymasın :)
2 tane var şimdilik çok güzel büyüyorlar :)Sanki yakında çiçek verecekmiş gibi :)))
Henüz yurt dışına açılmadım ama sonumuz hayrola :))

Sevgili hazan-z, üzerinde çiçeğiyle carnosa çeliği getirdi. Nihayet 55 yaşında bu güzel kokuyu ben de koklayabildim. Anlatılamaz, iki tanecik çiçeğiyle bile öyle hoş kokuyor ki...


Teşekkürler sevgili arkadaşım.

Ablacım güle güle büyüt :)
Bende o kokuyu duyan şanslılardanım..
Harika...

Faruk'cum hepsinin köklenerek seni mutlu etmesini diliyorum ancak variegata'yı riske atmışsın demeden geçemeyeceğim. Umarım beni mahcup ederek üçü de köklenir. Ben bölerek dikim yapınca başarılı olamamıştım. Yeni siparişle gelen çeliğimi olduğu gibi dikeceğim.

Hayırlı ve bol çiçekli olsun canım.

Emel'im, gizli hoyacım,

En kısa sürede fotoğraf bekliyorum :)

Sevgili hazan, çiçekli carnosa çeliklerini bardağıyla getirdi. Mavi bardağın köklendirmedeki etkisini bir yerlere okumuştum. "Anladım, sihir bu bardakta " diyince sevgili arkadaşım bardağını da bırakarak gitti :))

İkinci çelikteki çiçekler de açar mı acaba? Dünden bu yana biraz büyüdüler sanki:)

Fazla dderinden çekmeden de kokusu ne hoşmuş.Taa o kadar ili atlayıp burayada geldi kokusu.Ne kadar şanslısın ablam:D(Demeden geçemiyeceğim ben olmasam sizler hoya peşine düşmezdiniz tüm grup olarak:D)

Bence yanılıyorsun Fatih'cim. Mum çiçeği çocukluğumdan kalma bir anı benim için. Sen o anıyı canlandırdın :)

Kokusunu filan hatırlamıyorum tabii ama 45-50 sene önce evimizin girişinde hemen ayakkabılığın yanında duruyordu , büyük teneke saksısı 3-4 metrelik gür bol yeşil dallarıyla. O yaşlarda bitkilerle ilişkim yenilen ya da daha sonra adının passiflora olduğunu öğrendiğim saat çiçeği, hanımeli gibi balı emilen çiçeklerle sınırlıydı. Ama talaşların arasında bulduğum fare yavrularını, büyükbabamın kullanıp attığı ilaçlardan arta kalan karton kutularda gizli gizli büyütmek, ipek böceği yetiştirmek kelebek olup ölenlerin yasını tutmak gibi çok geniş yelpazeye yayılmış havyan sevgim hiç eksilmedi. Sadece örümceği beslemeye çalışmadım. Büyükbabam kutsal bir hayvan olarak gördüğü örümceğe ya da yuvasına dokunulmasına izin vermezdi. Hep büyükbabam diyorum:) Babamı 1.5 yaşında kaybettiğim için büyükbabam, yaşamı boyunca eksikliğini hissettirmemeye çalıştı

Mum çiçeği pek çok evde uğradığı haksızlığa, bizim evde de uğradı. Büyükbabamın erken vefatının sorumlusuymuş gibi tenekesi ile atıldı. Çok üzülmüştüm ama peşine de düşmedim ta ki sitede aktif üye olana kadar.

Sevgili hazan-z gibi bir arkadaşım olduğu için şanslıyım Faruk'cum. Mum çiçeğini koklayabilmem için çiçekli çelik aradı, buldu, açtırdı daha sonra hediye etti :)) Yani rastlantı değil, uzun süredir böyle bir çelik peşindeydi sevgili hazan ve buldu:)

;)Toprağım,ne mutlu sana böyle düşünceli bir dostun var.Çeliğin çok güzel güle güle büyüt.Şu yaşanan olayların sorumlusu olarak bitkilerin tutulmasını asla sevmiyorum.Babacığına Allah'tan rahmet diliyorum.Hatta bende ters tepki yapıyor.Neymiş evde sarmaşık yetiştirirsek bereketsizlik olurmuş,ne alakası var onuda Allah yaratmamışmı sonuçta.Böyle dendikçe bende inadına evde sarmaşık yetiştiriyorum:D.Çeliğin açması konusunda ablacığım bir kanalda belgeselde izlemiştim çiçeğin beslenebilmesi için çiçeği koyduğun suya şeker konmasının en iyi yöntem olduğu ve böylelikle köksüz çiçeğin daha uzun süre bozulmadan kalmasını sağladığı söyleniyordu.Senin böyle bir deneyimin oldumu?Aspirinli suya koyun derler ama onu yalanlıyordu belgesel.

Dün gelmek gerekirmiş demek?

Bence de gelmeliydin sevgili tiya. Hata bende oldu, geç haber verdim.
Özür dilerim...

Yazmayayım dedim ama olmuyor:) Sevgili Minka da bir kitap hediye getirmişti :) Orman Mühendisleri Odasının yayınladığı Süs Bitkilerinin Hastalıkları isimli 462 sayfalık bir kitap. Yazarı Prof.Dr. Sabri Sümer .

Teşekkürler Minka'cım...

Sevgili emreilhan,

Teşekkürler bilgi için. Hemen biraz şeker ekleyeyim. Hoyalara arada şeker, hatta bal, pekmez verildiğini duymuştum. Faydası olacaktır.

Sarmaşık konusunda da benzer hikayeler var. Kuzenimin evine, önündeki küçük bahçesiyle çok uygun olmasına rağmen sarmaşık ektiremiyorum. O da uğursuz olduğuna inanıyor. Onlar yetiştirmesin biz yetiştiririz sevgili Emre :)

Sevgili maki, öncelikle babana ve büyükbabana allahtan rahmet diliyorum... Çiçekli çeliğine gelince sana komik bir anımı anlatmak istiyorum. Geçen sene ilk defa mum çiçeğim çiçek tomurcuğu verdi... Hergün her saat, her dakika neredeyse yanındayım ne kadar büyüdü nasıl gelişiyor diye. ;) Sonra eşimin ablası ve eşi Adana'ya geldiler. Benim iş yerime uğradılar sohbet muhabbet derken benim mum çiçeğini gösterdim onlara. Bizim enişte bayıldı bana da bir çelik ver diye tutturdu tamam dedim... Biraz daha yukarıdaki yapraklar büyüsün siz gitmeden bir çelik çıkartırım dedim. Neyse aradan günler geçti benim çiçek tomurcukları büyüyor. Enişteler de gidecek, gitmeden c.tesi günü güzel bir gün geçirelim dedik, beni iş yerinden alacaklar. Tabii güzel bir çelik ver ilkin diye de söyleniyor eşimin eniştesi. Onların gelmesine yakın aldım elime bitki makasımı geçtim mum çiçeğimin başına. Oradan mı, buradan mı alsam bir çelik diyorum ama çiçek tomurcuğu olan yere de aman dokunmayayım diyorum, bütün dallar birbirine karışmış takip edip çiçek tomurcuğuna gidiyor mu diye kontrol ediyorum. Neyse bir dal buldum tamam dedim bu işte, kırt kestim. Sonra kestiğim dalı kurtarayım diğer dalların arasından derken bir de ne göreyim gide gide benim çiçek tomurcuğunun dalını kesmemiş miyim!.. :eek: :D Nasıl bir şoktayım anlatamam daha açmamış çiçek tomurcukları destek çubuğundan ayrıldı elimdeki uzun çelikle birlikte bana bakıyor. O arada beni almaya geldiler, ben hayııır diye nidalar atıyorum. Donmuşum, şaşkınım millet gülme krizinde. Eşim yapma yaa diyor! Neyse enişteye verdim istediği kadar çelik. Çiçekli dalı da aynı saksıya diktim. O çiçekler ne oldu biliyor musun, sanki hiç kesilmemiş gibi büyümeye başladı. Özel birşey yapmadım sadece saksıyı sularken o da sulandı. Aynı seninkinin olduğu büyüklükteydiler. Tek kötü tarafı çok beslenemedikleri için açtıktan sonra 4 en fazla 5 gün dayandılar ve soldular. Ama yine de görmüştüm çiçekleri, sonrasında başka yerden de çiçek tomurcukları çıktı... O kazara kestiğim en değerli çelik de şuanda sevgili tiya'nın evinde tabii böyle bir anısı olduğunu bilmiyor. O yüzden senin çiçekler açacak merak etme bence... ;)

Yardımcım bugün yok, olup görseydi " ablaa, niye gülüyon " derdi :)

Sevgili İlkin, çok teşekkür ediyorum paylaştığın için. Çok kötü olmuşsundur eminim. Dayanılır gibi değil. Neyse ki sonu güzel gelmiş, çiçeğiyle sevindirmiş seni

Şekerli su yapmıştım tomurcuklar beslensin diye. Demek ki hemen toprağı hazırlanıp yerine yerleşmeli benim tomurcuğum.

İyi ki varsın...

Sevgili ilkin,
Burada okuduğum engüzel hikaye bu mumçiçeği hakkında. Sakın yanlış anlaşılmasın ama mumçiçeği hikayeleri genelde onun çiçek açmaması ya da uzun zaman açmayıp tam ümit kesilmişken çiçek vermesi ve bu kadar nazlı olmasına rağmen bu kadar kıymetli olması üzerine.
Senin hikayen ise çok sevimli, beni bu satırları yazarken bile gülümsetmeye devam ediyor. Bu biraz sakınan göze çöp batar hesabı olmuş ama en azından çiçeklerin açılmış halini görmüşsün.;)

;)Sevgili İlkin,anınız çok ilginçmiş gerçekten:D.Bende böyle hiç olmayacak hatalar yapıca donakalıyorum,sizinki gibi yaşadığım anılarım var.Ama bu hatalar sonradan kendimize gülme fırsatı veriyor bize:D.Çeliğin hem çiçeğini açıp hemde köklenmesi çok güzel bir gelişme,demekki mum çiçeği hayatta kalmaya çok gayretli.

;)Toprağım,artık bunu duyar duymaz hemen çeliğe bir yer yapmışsındır değil mi?(Evde bilgisayar başında kendi kendimize gülünce etrafımızdakiler delirdi sanıyorlardır bizi.:D)

Saygılar.

Haklısın Emre'cim, yerine yerleşti ve kekiklendi :)

;) Ben de sizlere teşekkür ederim zaman ayırıp da okuduğunuz için. Evet o an dünyanın başıma yıkıldığı andı benim için diyebilirim. Bir yandan gülüyorum allahım ne yaptım diye bir yandan inanılmaz yıkılmış durumdayım çiçekli hali ile çeliği bir masama koyuyorum, bir alıyorum dükkanda evirip çevirip bakıyorum... aman dedim sonunda dikeyim saksıya ne olacaksa olsun. O zamanlar rezil olmayayım diye anlatmamıştım bile burada. :rolleyes: Zaman geçip de bir dünya çiçek açınca benimkisi artık çok komik bir anı oldu benim için, hatta iyi ki oldu bile diyorum...

Bu arada bugünlerde zorunlu bir durumdan dolayı Ankaradayız kısa bir süre için. Zorla bir zaman dilimi yaratıp 10 dakikalığına Bauhaus'a geldim bugün. Çiçek bölümünde bir dünya h.cornosa vardı ilgilenenlere duyurulur. Üstelik üstünde de birkaç demet çiçek açmış ya da açmaya hazır olan tomurcuklar vardı... Duyurulur. ;)

Ankara'da olsam muhakkak alırdım. Adana'mız böyle. Her kebabcı iş yapar, Koçtaş , Bauhouse kapanır...

Çelik carnosam çiçeğini dökmeye başladı, malesef koklayamayacağım...

Compacta Variegata çeliğim 2 Temmuz'da yerine yerleşti. Saksı ve toprak içinde kalan bölüm küçük olduğu için çubuklarla destek vermeye çalıştım ve diğer çeliklerimle aynı şekilde ROA Natura ile sulandı. En sevdiğim türlerden, umarım bu kez köklendirebilirm.

;)Yeni çeliğin hayırlı olsun ablacım,güle güle büyüt.Çiçekli çeliğinde çiçeğini döktüğü iyi olmuş bence.Gücünü köklenmeye versin boşver eminim sen onuda kısa sürede açtırırsın.Bu arada sıcaklara dikkat.

Güle güle büyütün sevgili maki.
Carnosanız da eminim enkısa zamanda köklenip açacaktır elinizde.:o

Teşekkürler sevgili yıldıztozu, henüz bir gelişme yok.

Carnosalarım ise çiçek açmaya hiç yanaşmıyor. Mutlu Bey'den köklü olarak gelen çiçek saplı carnosada bile hareket yok:) Seneye kaldı çiçeğini görmek...

Hoyalarım kadar değerli ve özel iki miniş sukulentim de gözümün önünde dursunlar istedim:)

Tesbihim, kolyem, şirinem annesine benziyor :) sevgili A-EMEL'in hediyesi, diğeri de sevgili tiya'nın. Fatih'cim senden gelen minik çam sukulentim kurudu ablam. Sormadan yazayım di mi:))

Ablacım kolyen harika görünüyor :))
Senin gibi harika bir çiçek severin elinde olmasıda ayrı bir güzel :))
Güle güle çogalsın :))