Sevgili Banusemiha güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim sağolun.
Havasını suyunu çok seviyorum memleketimin. Bir gün yolunuz düşerse beklerim.

O mesajın sonunda yazdığın sürpriz o muydu? İnan, hiç aklıma gelmemişti o olacağı, ben başka birşeydir diye düşündüm, sürprizini merak ettim ama aklıma gelmedi o olacağı;). Bilseydim hiç bozmazdım sürprizi, gerçekten. Neyse, o zaman sana ödev veriyoruz takipçilerin olaraktan, ilk procen Şirinler köyü. İkinci ve sonraki minyatür bahçe çalışmalarının konusunu ayrıyeten belirle istersen veya biz sana istekte bulunabilir miyiz "şu olsun" gibisinden?;)

Cymbelina cım benim tarifimde gazete ya da yumurta kolisini ıslatıp bir iki gün gibi beklemek gerekiyor. Sonra iyice sıkıp tutkalla karıştırıyoruz. Bu yüzden senin bahsettiğin hamur bence daha pratik.
101 Nolu mesajdaki yapraklar latin çiçeğinin evet. Merakla bekliyorum büyümelerini. Bakalım istediğim formu ortaya çıkarabilecek miyim? Saksıların kenarları dolu dolu olsun balkondan sarksın istiyorum. Bu arada latin çiçeğinin yaprak ve çiçekleri yenebiliyormuş. Salata süslemek için müthiş bir bitki.
Karanfili çelikle üretmek konusuna gelince. Şimdiye kadar daldırdığım karanfil çeliklerinden tutmayan çok nadirdir. Bunu kendimi övmek için yazmıyorum. :D Demek istediğim karanfil çabuk tutuyor. Ya da benim acemiliğime denk geliyor. :D
En son karanfili Kasım ayında tek dal hediyelik bir karanfilin kenarındaki daldan ekmiştim. Kış boyu dışarıda balkonda durdu. Ne öldü ne büyüdü. Bahar gelince baktımki yeni bir dal çıkartmış. Ama ne hikmetse sadece boyuna gidip tomurcuk veriyor. Yan dallar çıkartıp genişlemiyor. Cinsi ticari amaçlı olduğu için zannedersem.

Sürprizi bozmak önemli değil de o anda senden öyle bir söz gelmesi benim açımdan daha enteresan ve şaşkınlık vericiydi. :D
Allah'ın izniyle bu şirinler köyü projesini layıkıyla yerine getirebilirsem ve de yeteneğime uygun bir ödev verirseniz neden olmasın.

Hmm, o zaman senin o karanfilde 2 dal mı vardı?

Peki şeyi sorsam, mesela yan dalı olmayan, gene çiçekçiden tek dal karanfili mesela direkt saksıya diksek, tutar mı? Önce suda mı bekleteceğiz birkaç gün?

Senin karanfilin uzasın, olsun ne güzel;) çiçek verdiği sürece. Olmazsa, bu tepe budaması diyesim geliyor, uç alma işlemi yaparsın. Zinya ve kozmosta mesela yapılıyormuş. Uç alma yapılınca yanlardan dallanmayı teşvik ediyormuşuz. Ama ay olarak ne zaman yapılmalı seninkinde bilmiyorum, yanlış yönlendirmiş olmayayım. Ya da baktın 50-60 metrelik bir ceylana benzedi:dilli::D kısa kalacak şekilde budarsın. Gerçi karanfilde budama olur mu onu da bilemiyorum, deneysel takılmak istenirse belki budanıyordur. 50-60 metre demişken, Ranacığım'a takılıyorum sadece, bizim sardunyalar da çok uzundu, epey uzun süre budama filan da yapmamıştık. Geçenlerde budadım. Bilmem iyi mi ettim, kötü mü ettim.

Balkona çivi veya raf çakma şansımız olmadığında, saksıları nasıl sığdırabiliriz, dikey düzenekler vb günlerdir kafa patlatıyorum ben de ona. Senin işine yarayacak bir formül bulursam sana da söylerim. Çıta türü birşeylerim olsa, çivilerle çakıp uzun, ayaklı birşeyler yapacaktım ama o da olmadı.

Uzun bir kumaş parçasına cepler - gözler dikip küçük saksılar ona konulabilir, o kumaşı da sağlam çivilerle duvara sabitleriz mesela ama gene aynı noktaya dönüyorum, çivi çakamıyoruz.

Latin çiçeğinin yendiğini bilmiyordum, artık eşine onunla süslenmiş salatalar yaparsın:) Tabi karşılıksız olmaz böyle romantizm, o da karşılığında eldivensiz eliyle kaktüs çeliği almalı:D. Boşuna mı çiçekli, güzel salata yediriyoruz ona?:D

Merhabalar, sayfanız hayırlı uğurlu olsun :) Ben de bu siteyi uzun zamandır takip ediyorum, balkon sevdalısıyım ancak sizler kadar bilgili değilim ne yazık ki :( sizleri zevkle takip ediyorum, inşallah bi gün bana da sizdeki "deli" cesareti gelirse bi sayfa açarım.

Balkonunuza ve çiçeklerinize bayıldım :) Elinize, emeğinize sağlık!

Hoş geldiniz Sayın Gülbahçe,
Güzel sözlerinize çok teşekkür ederim. Ben de çok bilgili sayılmam. Bir iki senedir bitkilere olan ilgim daha da arttı. Terapi gibi geliyor bana. Eminim sizde deneme yanılma yolu ile birçok bilgi ve deneyim kazanacaksınız.
Merak ettiğiniz konularda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Cymbelina' cım benim ektiğim karanfil dalın yanındaki filiz kısmıydı. Bende senin gibi düşünüp birde çiçek sapı ile denedim ama olmadı. Yani önce bize bir karanfil filizi gerekiyor. Sonra bu filizi bir saksıya daldırıyoruz ve düzenli olarak suluyoruz .
Budama konusunda ise aklıma geldi ama kıyamadım sürekli dalların ucundan tomurcuklanıyor bende kıyamıyorum. Dediğin gibi gövde gelişimi için budama düşünülebilir. Bence bahar uygundur. Tam uyanma dönemine girmeden diğer bitkiler gibi karanfil için de uygun zamandır bence.
Balkon konusunda yer kısıtlı duvarları delmek yasak. Bana kalan ancak balkon demiri yaptırmak. Bazı arkadaşların sayfalarında gördüm. Bakkal rafı mı deniyor adını tam bilmiyorum onlar çok kullanışlı. Üst üste bir çok bitki yerleştirilebiliyor. Ben saksıları balkonun kenarına koyuyorum. Allah korusun saksılar düşerse birinin canı yanar diye çok korkuyorum. Demir yaptırmayı çoğuda bu yüzden istiyorum. Nasip bakalım

Hoş bulduk o zaman, kesinlikle doğru yerdeyim; eminim. Cymbelina'da bence de bir şeyler var. Benim sepetin dibindeki oyuncak bebeklerin kol ve bacaklarını,araba tekerlerini de bildiğine göre:rolleyes:
Ben de sürprizin başka bir şey olduğunu düşünmüştüm. Sürpriz bozulmuş sayılmaz; şirinler köyünü merakla bekliyorum.:confused:
Ben de kol ve bacaklarla zombi köyü yapayım bari...:D

Yenigine
Bu çiçeğimi geçen baharda almıştım. O gün bu gündür baya bir çaba sarfetti yaşamak için. ;) güllerdeki pas hastalığına benzer bir şekilde yaprakları sarardı. Tek tek kopardım. Dal halinde kalmıştı. çok şükür şu an düzeliyor. Tomurcuk bile vermiş. Suyu ve gölgeyi seviyor.

Bu saksıdaki kurdele çiçeğim kaç yıldır benimle hatırlamıyorum. Bir çok yavrusu oldu. Komşulara dağıttım. En son saksı ve yer kıtlığından bahçeye ekmiştim. Kışın karın altında kalmasına rağmen gayet sağlıklı kaldı.
Saksıdaki anacı budadım. Yaprakları daha sağlıklı gelişebilsin diye.çünkü kışın evde kaldığı, gün ışığı görmediği için yapraklar çok cansızdı. Şu an çok iyi büyüyor.

Telgraf çiçeği benim için özel. Yıllar önce gayet güzel bir telgrafım vardı. Evde olmadığım bir dönemde susuz kaldığı için kaybetmiştim. Bu rengini aramama rağmen bulamamıştım.
Tömürcek sağolsun ıtır gönderirken yanına telgraf da eklemiş. (Hatta bir dalını teyzem kaçırdı )
Büyük olanlar ise rhepsağ 'cım ile buluşmamızda kendisinin hediye ettiği telgraf. Çiçeği ile gülümsüyor sanki. İki arkadaşıma da tekrar dan çok çok teşekkür ediyorum.

Telgraf demişken ;)

Sayın Yenigine ve Sayın h-doğan hoş gelmişsiniz . Sessiz sessiz balkonumu gezerken sobeeee diyesim geldi size. :D Her zaman beklerim efendim.

tömürcek abi kimse bende şikayetleneyim yahu..benimkide yavrulasın artık.

Tömürcek abisi " bay tömürcek " sayın Sudem. Kendileri bardak menekşeyi çok seven bir bitki delisi olduğu için ben de ona şikayet etmiştim. :D
İşin espirisi böyle tabii ama benim bardak menekşe mevsimleri şaşırdığı için ancak uyanabiliyor. Yavrulaması yumrudan oluyor galiba. Sizdeki kaç yıllık? Eğer kendi de yavru sayılacak yaştaise boşuna beklemeyin diye dedim. Benimki ikinci yılında. Yavrusu yok hala. Ben yavrudan geçtim , canlanacağından bile umudumu kesmiştim nerdeyse. :D
Umarım bol yavru ve çiçeklerini görürsünüz.

Lavantalarım tomurcuklandı

Sondemler
Artık çiçekleri yavaş yavaş soluyor. Sırada diğeri var bakalım ne renk açacak

Adını bilmiyorum ama rengini ve formunu çok seviyorum.Saksısı çok dayanıksızmış. Tam yeni ektiğim bir zamanda tekrar yerinden oynatmak istemediğim için şimdilik böyle idare edecek artık.

Açmasını merakla beklediğim lilyum.
Lilyumların yaprakla sap kısmı arasında yumrular oluşuyor. Ben bu yumruları gördüğümde tamamen içgüdüsel olarak toprağa ekmiş ve unutmuştum. Çimlendireme kabında yapraklarını görene kadar. ;) Bu yumrular her sene olur mu bilmiyorum. Ama olursa kaçırmak istemiyorum. ;)

Bunlar da bahsettiğim minik yumrudan çıkan lilyumlar. Yanlardaki yuvarlak yapraklı olanlar latin çiçeği. Her yere ekmiştim nasılsa çıkmaz diye ama beni utandırdılar.

Yaprak güzellerimin renkleri belirmeye başladı

sevgili dağçiçeği,
ben yaprak köklendirip diktim...oluyor öyle dedi veren kişi..diktim bir hevesle hergün konuşup duruyorum çiçekle... :p

Maşallah size o zaman ben o kadar uğraştım yapraktan köklendiremedim. O şekilde de oluyormuş evet siz deyince hatırladım ama çok zor olduğunu duymuştum. Bende kaç kere uğraştım ama olmadı. En garanti yumru olduğu için yavrulama dediğinizde hiç yapraktan yetiştirme aklıma gelmedi.

nasıl yani? şimdi benimkinden yavru çıkmayacak mı?boşamı bekliyorum...:(
bana birisi lütfen bunun yumru,yavru **** tohumu neyi varsa göndersin...:D
bu arada küçük bir anı paylaşıcam sizinle...
benim çook heybetli (iri yarı) bir yengem var.bunun bir çilli begonyası vardı.yıllardır ne ölüyor ne diriliyor kendi halinde yaşayıp gidiyordu ..yengem bunu eline alıp;
-bana bak adam olacaksan ol..yeter senin sümsük halini izlediğim,andolsun çöp kovasına koyacam seni diye konuşup duruyordu.....
çiçek bir hafta sonra inanılmaz şekilde büyümüş ve çiçeklenmişti...o gün bugündür akılsır erdiremiyorum ben bu güzelliklere...
benimkini de mi tehdit etsem nedir?

Hayır yanlış ifade ettim galiba. Kusura bakmayın. Ben yavru olmayacak demek istememiştim. Yumrudan yavru hemen olmayabilir demek istedim. Ama siz zaten yapraktan yeni bir yavru ekmişsiniz. Korkmanıza gerek yok. Ektiğiniz dal büyüyüp yeni dallar verdiğinde bir tane daha köklendirip yeni yavrular elde edebilirsiniz.
Ben kendim başaramamıştım yaprağından köklendirmeyi. Onu ifade etmeye çalışmıştım. :D

Forumda bir yerlerde okumuştum bu tür tehditlerin işe yaradığını. Çocukken annemin anlattığı bir anımda var üstelik. Bizim bahçedeki bir ağaç (zannedersem ceviz di ) hiç meyve vermezmiş. Babaannem bir gün elindeki baltayı ağaca vurup bu sene de meyve vermezsen şartolsun seni keseceğim demiş. O sene ağaç meyve vermiş. Bizim buralarda bu tür tehditler yapılırmış ağaçlara. Hatta adına Şartlama denirmiş. Bazı şehirlerde ağaca çivi çakılıp korkutulduğunu bile duymuştum. :D
Kıyabilirseniz sizde yapabilirsiniz. Ben hiç yapmadım. ;)

Sineralya

Horoz ibiği (celosia)

Minyatür karanfil

Kaktüsler

Biz çocukken annemin bir sandığı vardı. Arada bir açardı, merakla başına toplanırdık; içinde ne var diye.
Sizin balkon da annemin sandığı gibi maşallah, çıkar çıkar bitmiyor.
Ne kadar güzel çiçekleriniz varmış.
Ellerinize sağlık.

Evet evet şikayetleri ben kabul ediyorum :D Siz bardak menekşeleri bana yolluyorsunuz ben hallediyorum onları :D Ama geri verirken belki gitmek istemezler, bana çok alışırlar falan diye diyorum :D

Korkutma işine gelince bizim buralarda da çok sık yapılır öyle şeyler hatta bizim ıhlamur da cildim bozulacak diye çiçek vermiyordu babannem yanına gidip baltayla sevmişti biraz onu inanırmısınız o sene çiçek açtı nekadar doğru, aslı var mı bu korkutmanın bilmiyorum ama, çivi çakıldığını da biliyorum aynı zamanda :p

Bende menekşede denedim büyüdü büyüdü açmadı konuştum olmadı, sevdim olmadı dedim tatlı dilden anlamıyor başladım alttan yapraklarını kırmaya her kırışta eğer açmazsan kökünü kırcam dedim valla bir avuç yaprak kopardım 15 20 güne tomurcuklandı ama tabi bu yaprakları kırdığım için kuvvet toplayıp tomurcuklanmışta olabilir :D Ama ben inanırım öyle şeye hani körü körüne inanmasamda eskilerin tecrübelerine, bildiklerine saygı duyarım kanaat getiririm belki de inandığımızdan başarılı sonuçlanıyor eylemlerimiz :D

Beyaz karanfil

Sevgili Angels Sour benimde annemin sandığından çıkacakları heyecanla beklemişliğim vardır. Nasıl heyecan verici bir şeydir iyi bilirim. Balkonumu sandığa benzetmeniz çok hoşuma gitti. Daha her şey gün yüzüne çıkmadı. :D biraz esrarengiz takılayım.:dilli: ;)

Karanfil hastasıyım ben yavv :D Valla ablacım maşallah çok güzel karanfilin ve bu tür kokulu olanından değil mi? ;) Valla dershaneden gelirken bir balkonda görüyorum kırmızı, pembe, krem ucları morlu tam üç renk ve okadar çok açmışlar ki ama çekiniyorum istemeye valla gözüm kalıyor hep ordan geçerken kafam yukarda gözüm balkonda karanfillerde :D

Sevgili tömürcek rehabilite merkezi kurmuşsun haberimiz yok. :P hatta bu merkezde açmak istemeyen , yavru oluşturmayan bitkilere cilt bakımı adı altında baskı ve şiddet uyguladığın yetkili birimlerce tespit edilmiş. Bu konuda savunmanızı ne şekilde yapacağınızı merak ediyor ve benim menekşemden litfen uzak durmanızı önemle rica ediyorum.

Bu gün Cymbelina yok ortalıkta bende yerini aratmayayım dedim. Onun yerini asla tutamam ama idare edin işte. :D

Karanfil hastasımısın ? Sadece karanfile mi hastasın ? :D
Ben bu sözleri bardak menekşe , Afrika menekşesi , peperomya mıydı neydi işte o , ........ ( Bu liste bitmez) içinde duymuştum sanki. Bu beyaz olan kokulu evet. Diğer uzun boylu kırmızı karanfilim kokusuz. Minyatür olan da kokulu. Dert etme karanfil sevdana çare bulunur. ;) listeye eklendi bil.

Aynen, katılıyorum. Çok doğru bir noktaya temas etmişsin, son derece doğru bir tespit:) Onun da bizim de zaten böyle bir çiçek görünce, göz bebeğimizde çiçek resmi beliriyor (gözü çiçek/ot bürüme hali) - hani çizgi filmlerde olur ya, kalp ya da dolar işareti gibi:D

Zombi köyü konulu minyatür bahçeye çok güldüm, çok yaşayın, ayrıca son derece ilginç bence, neden olmasın? :D Ve de artık tamam, pes ediyorum, artık adım çıktı dokuza inmez sekize hesabı, kaderimde bu da varmış demek, kabul edeyim madem;). Aslında sadece yeterince oyuncak toplamış biri olarak biliyordum hadiseyi, hepsi o. Evdeki çocuk adını verdiğimiz minik bücürler ;)oyuncak sepeti/torbasını odanın orta yerine boca etmek suretiyle seçecekleri parçaları seçerler. Sonrasında, genelde kısa bir süre sonra sıkılıp seçtiklerini de bırakırlar zaten ve de evdeki büyük insanlar (biz oluyoruz) o saçılanları tek tek toplarız. Bazen de o sepetten "özel bir parça" lazım olur, onu ararken veya bir önceki işlemde, arta kalan parçalar neler hepsini görmüş oluyoruz. Oradan biliyorum yani:)

Bu arada aklıma geldi: Toybox'u biliyorsunuzdur, o ve toto türü yımırtalardan güzel şeyler çıkabiliyor bazen, bazen de uyduruk şeyler çıkıyor. İşte, çok güzel olanları çocuklara veya kendinize;) ayırın. Çok uyduruk olanları da almayacağız, tam ortası olsun kullanılacak şeyler. Dağçiçeğinin saksısındaki tırtıl şeklindeki parça ve mantarlar bana Alice Harikalar Diyarı'nda masalını anımsattı. Mesela öyle bir şey de olabilir veya diğer masallardan da olur (eski, saçları yeterince yolunmuş ve yıpranmış bir barbi Alice olabilir). Buz Devri konulu bir bahçe çok tatlı olurdu ama onun oyuncaklarını bulamayız - Kar için köpük filan kullanabilirdik ama, neyse. Veya ne bileyim, illa konulu olması gerekmez, serbest takılın, serbest bir kompozisyon olsun. Aklıma geldikçe söylerim gene.

Geçen gün pazarda bir tezgah vardı, ne alırsan 1 milyoncu. Plastik mutfak kap kacağı satıyordu. Resmen ağzımın suyu aktı:) İçimden ay bu da güzelmiş, bundan çok güzel saksı olur, buna şu dikilir filan diye geçirdim. Bir tane yayvan, geniş, derinliği az, süzgeçe benzer bir şey vardı, dedim bu tam minyatür bahçelik, gerçekten. Mandal sepetleri vardı mesela, onların kendinden kanca gibi kısmı var ya, onlar mesela tam duvara asmalık. Öyle bakındım bakındım, sonra "Benim sadık yârim yoğurt kaplarımdır" türküsünü mırıldanarak eve döndüm tabi:)