Bit faaliyetiyle alakalı sizlerin görüş ve önerisini almak istiyordum ancak o kadarlık dahi zamanı olmadığı için ivedilikle bir karar vermem gerekti. Siz böyle bir durumda nasıl hareket ediyorsunuz?

şöyle söyleyim bit başlangıcından sonuna kadar takip edilmesi gereken bir durum özellikle taze filizleri yok ediyorlar kurutuyorlar. size tavsiyem aşırı yoğunsa bitleri önce anaç bölgelerde elle toplamanız ve varsa ağaç gövdesinde onlarıda kazıyarak toplamanız. ardından pek çok formül var benim tavsiye edebileceğim tütünlü olanıdır. denendi ve olumlu sonuç verildi hiç ilaç kullanmadan çözülüyor.
tariF: 1 yemek kaşığı kuru tütün
1 yemek kaşığı acı biber
1 yemek kaşığı arap sabunu
5 litre çeşme suyu
önce 1 litre suda tütün biber kayantılıp soğutulur üzerine kalan 4 litre su ve arap sabunu koyulup karıştırılır. ve bu şekilde kullanılabilir
(Tarif DONYUL a Aittir.)

bit ilacı kullanırsanız çok hızlı yok olurlar ancak pestisitle diğer bözek ve hastalıklara davetiye çaıkarısınız

kuruyan kiraz ya da vişnenin kök kısmını kontrol edin eğer alt kısımları tüketilmişse kök kalmamışsa bunları manas yapıyor bilginiz olsun

Hasattan bir görüntü. Salatalık ve fasülye toplamaya yetişemiyorum. Patlıcanda çiçeklenme var baya ama hala meyve görebilmiş değiliz. Bit istilasından kısmen kurtuldum sayılır. Bal hasadını da yapmak durumunda kaldım zira artık artış değil azalmaya başladı bu sene yağmur beklediğimiz verime mani oldu ama buna da şükür

Merhaba arkadaşlar kıymetli yorumlarınıza ihtiyacım var. Dalında kabakların bazısında çürüme var resimde gördüğünüz üzere aynı şekilde kavunlardan da daha yeni meyve tutmuş küçükken sararanlar var. Diğer yandan karpuzlara birşeyler dadandı ama anlamış değilim ne olduğunu ve ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum kirpi yahut kaplumbağa gibi geliyor üç beş taneyi oymuş koparıp attım ama hala sürüyor kavun kabakta birşey yok ama karpuzlara didiklemiş hep ne öneriyorsunuz...

Bereketli olsun. Bende 1 aydır kovanın kapağını açmadım yarın bakacağım ne yapmışlar durumlar nedir merak ediyorum.
Bal kovan başına ortalama kaç kg çıktı.

Redmi Note 8 Pro cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

3 kovanım vardı bala yönlendirdiğim biri daha 10 çıtayken oğula meyletti döndüremedim böldüm biri yalancıya gitti biri anasını öldürdü iki kovandan balaldım birinden 2-3 kg kadar birinden 10 kg kadar.

Karpuzlarımı yiyen hınzırı buldum sanırım. Alıp 100-150m uzağa bıraktım.
Bu sene domateslerimin bazıları dalında çürüyor( sanırım mildiyö), bazısında beyazlama, bazılarında kuruma var. Kavunların da bir kısmında kurumalar var. Keyifsiz durumlar yaşadım açıkçası. İhmal etmemeye çalıştım ama yine de bu tür şeylerle karşılaştım, bu dediğim 5-10 kök için söz konusu olsa da moral bozucu. Sizlerde durum nasıl?

Mildiyö ise 5-10 kökle kalmaz, 5 tane domates yiyemezsiniz, resim atın da bakmaya çalışalım. Bu afacandan da 100-150 m. ile kurtulamazsınız.

Yine geri döner bulur mu diyorsunuz? Mildiyö dediğim kökler yanyana değil ayrıca aynı daldaki 4-5 domatesten 1-2 tanesi çürümüş oluyor başka hastalık olabilir mi? Bahçeye gidince çekeyim.

DOMATES MĠLDĠYÖSÜ HASTALIĞI - (Phytophthora infestans)

Nette aratın, bu ise hastalık, gitmez ki geri dönsün. Her yıl sporlarından tekrar dirilir. En azından bendeki öyle, ilaçsız kurtulan varsa çaresini öğrenmek isterim. Kükürt, kül, bordo bulamacı, gülleci bulamacı vs. vs. fayda etmiyor.

Mildiyö genelde yağmur yağarsa nemle birlikte sıcaklıklar düşükse olur,serada kışın çok karşılaşırız cam seralar yağmurda biraz damlatır .Ama yazın olacağını veya çok fazla ilerleyeceğini düşünmüyorum ayrıca domatesin meyvesine geçmeden önce yapraklarda güneş yanığı şeklinde solgunluklar ve yanıklıklar görürsünüz.Birde hastalık çok hızlı yayılır yan yana bitkiler hastadır.Önü alınmazsa tamamen yapraklar kurur domatesler kırmızı yeşil çürür.

Haftanın hasadı...ve kuş evi çalışmam daha bitiremedim. Maşallah domates toplamaya yetişemiyorum. Salatalıklar iyice kurumaya başladı birkaç fide ve biraz tohum diktim bakalım yetişirse diye. Arılara kek ve polen keki takviyesinde bulundum çok açlar bu sene sezon pek yaramadıydı malumunuz. Çim ekim hazırlıkların sürüyor. Karışım konusunda karar veremedim tohum ile ilgili tavsiye alabilirim...

Bu hafta yapılan hasat...İki kasa kadar domates hafta içi toplanıp dağıtıldı ve detaylı toplayamama rağmen hayli bereketli çıktı. 3m2 alana dikmiş olduğum patatesleri kaldırdım bir çuval çıktı, yerine önceden hazırladığım salatalık fidelerini diktim. Salatalık artık bitti sayılır. Üç dört haftadır yoğun eşek arılarına karşı bu yöntemi uyguluyorum çok başarılı. Arıları çok rahatsız ediyorlar ve bitmek bilmiyorlar.

Ne kadar da hoş bir organik sanat eseri :rolleyes: Bahçemin bir yanında boş kalan kısma çiçek dikmiştim zinya, kadife, reyhan, papatya. Papatya haricindekiler coştu. Bu hafta yeni misafirlerimiz vardı, bu yavru köpek kasaların altındaki boşluğa yuvalanmıştı, kaplumbağa, kedi, kirpi... Şu domateslerin şekline bayıldım her görenin dikkatini çekiyor paylaşımda bulunan arkadaşa teşekkür ediyorum...

Bu sene asmalar ilk kez kayda değer üzüm çıktı 30-35kg kadar. Şırası yaklaşık 25-30lt civarı çıktı. Ekşiliği fazla olduğu için biraz fazla pekmez toprağı kattım tadı dengelendi fakat şırada hayli fazla tortu oluştuğundan baya bir kısmını dökmek durumunda kaldım buna rağmen beklediğim duruluğu elde edemedim. 5 saat civarı kaynatmanın sonunda 2,5lt civarı pekmez çıktı, pekmez tadında yine hafif ekşimsi bir aroma vardı ve rengi de hafif bulanıktı. Tecrübeli olanlarınız varsa önerilerinizi bekliyorum.

Yeşillere ve ekşi dediğinize bakarak zamanı gelmemiş denebilir mi?

Üzümlere baktığımızda bizim meşhur kokulu üzüm çeşidi olduğu görülüyor. Bu üzümün de toplanma yenme zamanı gelmiştir. Salkımlarda arada yeşil kalanlar çok sık görülmekte olup pekmezi de yöresel olarak pek lezzetli olur:)

Haklısınız ama geçen sene olduğu gibi kuşlara yem olsun istemedim bu yüzden biraz erken davrandım.

Bu haftaki hasılat...3-4 dal çok acı biber vardı onları topladım 9kg kovayı doldurdu 3-4 dal olmasına rağmen. Kurutup pul biber yapmayı düşünüyorum bakalım ilk kez tecrübe edeceğim. Sonradan diktiğim salatalıkların gelişimi hayli yavaş. Bu hafta arılara formik asit uygulaması yaptım. Ciddi varroa tahribatı gözlemlemeye başladım. Kısmen sıkıştırma işlemi yapıp iki haftadır yoğun şerbet takviyesi yapıyorum kış stoğu için.

Başlığın bir kısmını keyifle okudum. Seneye bol, bereketli ürünler ve ağız sağlığıyla yemeniz nasip olsun.

Özellikle salatalıklar dikkatimi çekti. Kaç kök salatalıktan bu ürünleri aldığınızı söyleyebilir misiniz?

Daha iyisi sizlerin olsun iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. 25-30 civarı ama gelişimsel zaiyatlat oldu bitten kaynaklı yoksa daha fazla olabilirdi.

Merhaba arkadaşlar.
Bahçeyle bir süre ilgilenemedim. Birkaç haftadır bahçedeki tüm kalıntıları topladım, kurumuş çiçekleri söktüm ve muhtemel hastalıklara karşın toplayıp yaktım. Çilekleri taze yaprakları bırakmak suretiyle tıraşladım muhtemel mantar sporlarının ürememesi için. Sizler genelde kış sürecinde ne gibi hazırlıklar yapıyorsunuz. Bu sene yağış yok hayli kaygı verici. Arılar zaman zaman çıkıp temizlik yapıyor havanın durumuna göre, içerideki ölü arıları dışarı atıyorlar. Eşek arıları hala ortalıkta dolanıyor ve kovanlara girerken görüyorum. Bahçeyi çapalayıp havalandırayım toprağı diyorum. Malçlı sebze yataklarını da kar öncesi çapalayıp havalandırmak daha doğru olur değil mi?

Atıkları yakmak (ilk aklıma gelen zararları;karbon salımı, toprağın sıcakla temas eden üst kısmının ölmesi) hiç uygun değil. Hastalıklı olabileceğini düşünüyorsanız çöpe atabilirsiniz, yakında atabileceğiniz uygun yer yok ise farklı izole bir yerde yakabilirsiniz belki.

Toprağı çok kurcalamak doğru değil bence. Bir avuç toprağı elinize aldığınızda milyonlarca canlı var yaşayan ve bunlar kendi kurdukları düzende mutlu mesut yaşıyorlar. Üzerinde yürüyüp durmak bile zarar verir. Hal böyleyken traktör, çapa makinesi ile aklımıza estikçe üzerinde koşturup durduğumuzu düşünelim. Kendi adıma şöyle yaptım geçen sene; sezon sonunda bi kazık yardımıyla elimle bakla ektim toprağı sürmeden. Baklalar baharda sezona doğru çiçeklenmeye başlayınca havadan aldıkları azotu toprağa aktarsınlar diye toprağı derin sürdüm. 4-5 yılda bir toprağı derin sürmek gerekiyor, çünkü yüzeyin altında biriken sular zamanla geçirmez/az geçirgen tabaka oluşturarak toprağa zarar veriyor ve bunu kırmak gerekiyor. Ekimden önce de çapa makinesi ile toprağı hazırlayıp tohum ve fideleri toprakla buluşturdum. Bu yıl sezon sonunda toprağa tarım kireci attım, çünkü bir kaç yıldır kimi domates çeşitlerinde az sayıda da olsa çiçek burun çürüklüğü oluşmakta. Tarım kirecini toprakla karıştırmak gerektiği için çapa makinesini kullandım fazla derine indirmeden. Bu arada baklaları da ekmiş oldum. Nasip olur da baklalar büyürse meyve dökümüne başlamadan yine çapa makinesiyle sürülerek toprağa karıştırılacak. İhtiyaç olmazsa bir, olursa da iki kez bahçe çapalanarak bu iş tamamlanmış olacak.

Çilekleriniz pek güzel,, yıllardır bi düzen tutturamadık. Altını naylonumsu ile kapattık yine düzgün olmadı.

Bahçeye yakın belediyenin topladığı bir çöp kutusu yok. Onca kuru otu taşımakta mümkün olmadığından yakında bir yere atacak olursam rüzgarla taşınabilir endişesiyle yaktım. Yaktığım yer imarda yol olarak görünen tarım yapılan bir yer de değil.
Toprağı kurcalama işi zahmetli olduğundan zaten kimsenin keyfi uygulamalar yapacağını pek düşünmüyorum açıkçası. Ancak malumunuz toprak üst katmanında sulama ve yağış etkisiyle kaymaksı bir tabaka oluşmakta ve toprağın havalanmasına mani olmakta. Bu durumda asıl alt katmanda yer alan canlı ve bakteriler açısından dezavantaj teşkil etmez mi?

Üstte yazdığım gibi, bu geçirimsiz sert tabakanın oluşması dört beş yıllık süreçte oluyor, belki damlama sulama yapınca bu süre artıp, vahşi sulama ile azalıyordur bilmiyorum. Ayrıca alt tabakada kayda değer ve bizi ilgilendirecek yaşam yok zaten, önemli olan üst tabaka.

Kendi gözlemim ve inandığım; milyonlarca yıldır doğa işleri rayına oturtmuş devam ettiriyor. Bu süreci bozmaya çalışan, bozan, sekteye uğratan tek canlı biziz maalesef. Mümkün olduğunca olaya müdahale etmemeliyiz diye düşünüyorum. Çevrede aklına esince tarlayı bahçeyi süren heyecanlı arkadaşlar da var, yumuşasın kına gibi olsun diyor. Tamam da bi elleme da, garibimin sesi çıkmıyor ki, belki yarılıp içine alıveresi geliyor seni. :rolleyes: Sonuçta onların ekip diktiği de oluyor. Kayınpedere gübre atma tarlaya, bozacaksınız toprakları derim atar 'yıllardır atıyoruz hani bozuldu mu' derdi. Artık emekli oldu, son bir kaç yıldır kimi çiftçi arkadaşların artık eski patates kalitesini alamıyoruz bu topraklardan dediğini duyuyorum. Doğa yıllardır dağda kırda karda kışta azıcık toprağın içinde kekik yetiştiriyor, kantaron yetiştiriyor, adaçayı yetiştiriyor ama bozulma yaşamıyor...

Bence bahçede hastalık yoksa tüm atıklar kalsın bahçede, yılda bir kez derleyip toplarsınız. Hafiften budadığımız dalları bir köşeye yığmıştık, geçenlerde bir baktık ki kuş dolu içinde, yuva edinmişler oynaşıp dururlar.

Çok yazdım kusura bakmayın. İşim dolayısıyla ara ara dönüp yazıyorum, bazen bir paragrafı yazmam bir kaç saati buluyor, anlam kopukluğu olursa idare edin artık. Bence diyerek yazdıklarım tartışmaya açık tabi, 'hadi canım sen de' diyebilirsiniz. ;)

Domates, salatalık, vb. sebze kalıntıları ile sökülmüş ayrık otları ya da genel olarak bünyesinde yoğun nematod yumurtası, fungus sporları, toprakta tekrar çimlenme yetisi olan işgalci artıkları toplayıp yakmak iyi bir tedbir. Fakat bunların dışındaki budama artıkları dahil bitkisel artıkların tamamı toprağın kalıcı organik madde akümülasyonu için yegane doğal ve bedava girdi. Kompost vb. şekillerde yönetilebilirse daha iyi tabii fakat hiç bir şey yapılmasa bile doğanın döngüsü er geç onları organik madde olarak toprağa döndürür.

Kusura bakmayın dedik ama direk dekana şikayet etmişsiniz be ya. Ayıp yav adam anında damlamış buraya...

Hocam hazır gelmişken, kim bu arkadaşlar, çimlenme yetisi 50 yıl da olsa geçmeyen ayrığı biliyoruz da, diğerleri kim..

Bahçede domateslerdeki mantar (Phytophthora infestans) geçmedi bir türlü, iki kez sistemik ilaçlama yapıyorum üç yıldır, ilerlemeden bir kaç kök kayıpla hallediyoruz. Bu sebeple domates atıklarını direk çöpe atıyorum. Mantarla ilişki kurmaya bayılan yılışık kabakgiller için de aynı tarife geçerli. Dahliyalar da bayılıyor küllemeye; ortam hazır olmaya görsün beyazları giyip bekliyorlar kısmetlerini. Onları da sezon sonu duruma göre bahçeye veya çöpe yönlendiriyorum. Kimi bitkilerin kökleri çok zor çıkıyor; patlıcan - ayçiçeği gibi onları toprak yaşken ancak çıkarabiliyorum. Ayçiçeği ve mısır kökleri kuruyunca güzel yanıyor onlar ocağın kenarına. Biber kökleri en sorunsuz olanlar, bakliyatlar da öyle; onları da kompost bölgesine atıyorum. Bakliyatları seneye bırakmamak lazım sürerken çapa makinesine dolanıyor. Elmaların çürüyenlerini, küçüklerini hemen bahçenin dört bir tarafına fırlatıyorum hanım görmeden; görürse bahçeye çöp mü atılır deyip toplayıp çöpe atıyor, bu yıl biraz biraz alıştı artık. Dahliyaların atıklarını sordu 'bahçeye mi atılacak çöpe mi'...

Bazı bitkiler var ki, hem tohum, hem toprak üstü kalıntı hem de rizomlarıyla çoğalabiliyorlar. Kalıntıları çürümeyip uygun ortam buluncaya kadar bekleyebiliyorlar. Türleri bölgelere göre değişir tabii, bizde böyle ayrık, kanyaş, öksürük otu ve cüce mürver var. Yabani böğürtlen köklerini de buna ekleyebiliriz. Toprak işleme bu işgalcilerin yayılmasını arttırıyor. Toprağı sürmeyi, çapalamayı bıraktığımızdan bu yana yayılmaları hemen hemen sıfırlandı.

Sebzelerde fungal hastalıklar (ve hatta domateste nematod) son 2-3 yıldır üzerinde çok çalıştığım bir konu. Herhangi bir sentetik toksin hiç kullanmadan baş etmenin yollarını önce literatür taraması, sonra da sahada çok tekrarlı denemelerle çalıştım. Şimdilik sonuçlar çok umut verici. Son iki yıldır Mayıs ayında ektiğim salatalıklara Kasım ayına kadar (sökülene kadar) hiç mildiyö uğratmamayı başardım. Sadece mildiyö da değil, deneme altındaki hiç bir sebzede hiç bir fungal/bakteriyel hastalık görülmedi. Benzeri bir formülasyon ile önceki yıllarda nematod zararı gördüğüm yerlerde ekili domates ve salatalıklarda nematod zararının sıfırlandığını gördüm. Nematod uygulamasını bu yıl, nematoddan başı dertte olan başka bir arazi ile birlikte paralel olarak deneyip tesadüfi olup olmadığını ölçeceğiz.

Yapılan uygulamaların ne menem bir şeyler olduğunu blog ana sayfada "Zehirsiz Tarım, Bitki Koruma Yöntemlerinde Yeni Arayışlar" başlıklı 4 yazıda görebilirsiniz. Seri henüz tamamlanmadı tabii. Çok tekrarlı uygulama sonuçlarından emin oldukça yeni yazılar gelecek.

Sn Meyvelitepe,
Diatomit yerine kaolin kullansak benzer etkii elde edebilirmiyiz?

Diatomit'in hangi kullanımından bahsediyorsunuz?