Sormayın, onu da diktim... Hem de yedi tane ve eksiksiz bakımlarını yaptım. İkibuçuk yıldır tek bir yaprak verdikleri yok, hatta yapraklarda seyrelme oldu. Önümüzdeki sezon sökmeyi düşünüyorum...

İnsan çalışırken anlamıyor, lakin belimi ve ellerimi biraz hırpalamışım.
Bahçede geçirebileceğim zaman kısıtlı olunca, bir çok şeyi dur-durak bilmeden yapıp, bir an önce işler bitmiş olsun istiyorum. Hâl böyle olunca da ister istemez ağrılı bir iki gece geçiriyorum...
Neyse;
Sonuca değsin de, gerisi umurum değil...

Geçmiş olsun. Hangi aleti kullanırken veya ne iş yaparken bu yaralar oluştu merak ettim.

Çapa gibi bir şey ise, ya sapı uygun değil veya tutuş şekliniz hatalı. Çapanın sapını çok sıkı kavramayın, sapın ucundan veya tam ortasından tutmayın.

Teşekkürler sevgili TCM...
Tahmin ettiğiniz gibi çapa ile açtım bu yaraları. Çapanın sapında vs hiçbir problem yok, mevzu tamamen benim acemiliğimden�� Yorumunuza göre yapmaman gereken herşeyi eksiksiz yapmışım...
Bundan sonra çapayı tarif ettiğiniz şekilde tutacağım, keza bir güne de sıkıştırmaya çalışmam... Teşekkürler��

Valla ben bi'şey demedim.

Nasıl güldüm anlatamam :) O kadar da kendimden eminim ki, “-bak nezaketinden, ben ne yaptım ki” dercesine böyle bir cevap vermiş diyorum :)
Aslında pek yaşlanmadım da ama, dalgınlık olsa gerek...

Bir avuç mutluluk ;)
Platerina 110 yassı nektarinim bu sene de yaprak kıvırcıklığına yakalanınca, mecbur olmamış meyveleri toplamak zorunda kaldım.
Kimyasaldan uzak duruyorum, bu zamana kadar fidanlara tek müdahalem bordo bulamacı oldu. Ama maalesef tedavi için yeterli gelmiyor. En sevdiğim meyvenin fidanını iki senedir yaprak kıvırcıklığından kurtaramadım. Dolayısıyla önümüzdeki sezon minimal düzeyde kimyasal bir müdahalem olacak.
Tesellim ise “zaten manavdan alıp yiyorum, onlar ilaçsız mı sanki? Hiç değilse ben en minimalde kullanıp ilaçlama sonrası hasat zamanını ayarlayabiliyorum” olacak.
Bu arada doğal bir çözüm varsa ve paylaşırsanız çok makbûle geçer, olmadı ilaç tavsiyesine de varım. Yeter ki güzelim fidanımı şu illetten kurtarayım artık!

Tanıştırayım, şaşırtılmış pırasa fidelerim:D
Sebze tohumları edindikçe, o sebzeler hakkında paylaşılan bütün bilgileri üniversite sınavlarına çalışan bir genç azmiyle hatim etmişken, bu zavallı pırasa tohumlarını sadece torfa serpiştirmiştim. Doğru zamanda mı serpiştirdim ondan bile haberim yok. Kezâ çimlendiler ve şaşırttım da, ama gelişimi çok yavaş....
Merak ettiğim bu zamanda çimlendirmekle doğru bir iş mi yaptım, bunlar ne zaman gelişecek de asıl yerlerine nakledilecek?

Pırasalar da yaz sıcağında ne yapacağını şaşırır mı ?
Hadi bakalım. Siz deneyin. Bizde öğrenelim. :-)

#55 Nolu, mesajımda paylaştığım üzere ben pırasaları biberlerin aralarına diktim.

Hımmm o zaman şöyle bir karar alalım...
Bakla, soğan, sarımsak ve bezelyelerle birlikte eylül ortalarında bahçeye dikeyim. Zaten çok küçükler o zamana kadar ancak toparlanırlar. Keza onlarla birlikte hasat ederim.
Kıyamadım şimdi yaz güneşinin altında....

Sn. Obabilgesi merhaba, pırasaları bu şekilde viyole ekmeyin, bahçede hazırlamış olduğunuz yatağa toplu bir şekilde serpin tırmıkla karıştırıp sulayın , fideler 15 20 cm olduğunda kalıcı yerlerine taşırsınız. Fidelerinizi 3 5 gün sonra kalıcı yerlerine alabilirsiniz. Kolay gelsihttps://uploads.tapatalk-cdn.com/201...68e7676dca.jpg

Merhaba Resul bey;
Sayfanızı hayranlıkla takip ederek feyz alıyorum.
Maşallah sizin fideler ciddi ciddi gelişmişler, yanlış yol izlememle alakalı olsa gerek benimkiler henüz kürdan kalınlığındalar :). Pazar günü bahçedeyim, domateslerin sağına soluna birer tane ekerek hem kardeş bitkiler prensibine uyayım, hem de toprağa kavuşturayım zavallıları...
Teşekkürler...

Kardeş bitkiler konseptinde dikim diyelim...
Kabak, mısır ve fasulye...
Yalnız fasulyelerin mısırı görünmez hale getirebileceği endişesiyle sırık dikmiştim. Bence doğru bir hareket oldu😉
Kabak: Pumpkin mosquee de provence
Fasulye: Dermason
Mısır: Kokulu köy mısırı

Laf aramızda, ben bu sebze yetiştirme işini pek sevdim😉, şimdiden gelecek yılın rotasını çiziyorum...
Bu arada bahçeden bir köşe...

Kimi resimler oldukça sıradan olsa da (içerik olarak) makineden mi, o an ki ışığın durumundan mı çok güzel geliyor bana. Bu da onlardan; Karşı bahçemizde yöreden bir amca var, karısıyla bahçelerde yavaştan tıkırdıyorlar, onu oraya bunu buraya sanki ellerine geçenleri bahçeye atıveriyorlarmış ta onlar da gidip orada rastgele yetişiyorlarmış gibi. Ama aradan biraz zaman geçince bir bakıyorsun pek güzel olmuş bahçe, her şey yerine oturmuş. Sizinki de bahçedeki son iki resim bir ömür, az ve öz..

Gözükenler ayrık ise işiniz zor. Dün hanımla evin önündeki 50 m.kare kadar yeri çim ekmek için temizledik. Beş el arabası ayrık çıktı ya, sizinkiler ayrıksa tahmin edemiyorum.

Bu güzel yorumunuz için çoookk teşekkür ediyorum sevgili TCM, ilk bahçe tecrübem ve çıraklık eserim diyorum bu bahçeye☺
Evet bahçecilik üzerine çok okudum, araştırdım ama neticede içimden geldiği gibi yerleştirdim tüm fideleri ve belki bahçeye kattığım bu doğal yorum size hoş geldi, bilemedim ki. Bu arada size bir sır vereyim mi?
Ben hiç ot mücadelesi yapmıyorum, sadece biçip sebzelerin köklerine yakın olanları mekanik olarak yok ediyorum. Biz barış imzaladık ayrıklarla😉

Sugar Pie Pumpkin...
 

Bakmayın öyle şımarıkça çiçeklendiğine, bu çiçeklerin hepsi erkek!
Lakin kızdığımı anlamış olsa gerek ki, son buluşmamızda bir-iki dişi çiçek oluşumu çarptı gözüme😉

Otlar ile barış
 

Otların ve böceklerin ev sahibi, bizlerin ise işgalci olduğu görüşündeyim. Zorunlu olmadıkça otları yolmuyorum. Ektiklrime zarar vermiyorlar ise kara toprak görüneceğine kurumuş bitki görünsün diyorum. Sıcaktan kavrulmuş topraktan iyidir. Görünüşe ben alıştım. Bakıp eleştirenlere de soruyorum.
Senden hoşlanmıyorum. Yok etmemi ister misin ?

Gerçek sahiplerin, otlar ve böcekler olduğu konusunda kesinlikle hemfikiriz. Keza kuru toprak görüntüsünü bende hiç sevmem, fotoğraflarda da bunu fark edeceksiniz.
Ama şöyle bir durum var ki, kökün sağında solunda çıkan otlar kültür bitkisini baskılayabiliyor. Güneşini kesiyor, suyuna ve besinine ortak oluyor. Dahası, bölgesin asıl sahibi de o olduğu için kültür bitkisine yaşam hakkı vermiyor.
Dolayısıyla ben sebzelerimin arasındaki tüm otları el ve çapa yordamıyla yok ediyorum. Ama civardakiler sadece biçiliyor.
Doğada ''yaşamak için yok etmek'' yani orman kanunları geçerli, bu bitkiler için de geçerli. Bizim evrimleşmiş narin sebze fidelerimizin, o bölgede yıllarca her türlü zorlukta ayakta kalmış yaban otlarıyla baş etmesini beklemek ciddi ütopik bir durum. Bizde o kültür bitkisini ayakta tutup verim almak istiyorsak, maalesef bu amansız rakipleri ortadan kaldırmamız gerekir.

Aslında bu fasulyeler oturak DERMASON türü-“ydü”. Lakin bahçeye son gittiğimde baktım ki kollar atmış sarılacak yer arıyorlar, hemen yardımcı arkadaştan bir kaç dal kesmesini rica ettim. Alelacele ve emaneten sırıkları verdik, biraz da geç kaldık ama sıkıntı yaratacağını sanmıyorum...
İyi ki zamanında barbunya tohumlarını sırıkla beraber dikmişiz, böyle olacağını tahmin etseydim fasulyelerde de bu yolu izlerdim. Pek pratik olmuştu😉

“-etiketlemeye ne hacet, altı üstü dört-beş çesit domates” dedim, şimdi ise hangisini nereye ekmiştim mümkün değil hatırlamıyorum:D
Geçen valide sordu;
“-bu nasıl domates oğlum?”
Ben;
“-o çok güzel bir domates anne”...

Valide ilk bahçeyi gördüğünde; “-bu ne oğlum dağınık kadının evi gibi, ne nerde belli değil” demişti. Dedim “-annem onlar kardeş bitkiler, birbirilerinin yanında büyümek isterler”.
Bir süre eli ağzında “kaybettik çocuğu” gibi baksa da, gözü alıştı sanırım... Mutluyuz😉

Patlıcan şekilden şekile girerek mutfağımızda daima kendine bir yer bulur. Bazen közlenmiş salatadır, bazen fırında musakka olur, bazen de nefis bir içle hazırlanmış dolma olarak soframızı renklendirir...
Mâlum bu sene ilk defa sebze yetiştiriyorum, keza patlıcanı da... Damağımıza hitâb ettiği gibi, bitkisiyle gözümüze de hitâb eden bu sebzenin bahçemizde her daim varolacağı artık kesin. Hele o mor-lila çiçekleri ve yapraklarındaki renk dalgalanmaları yok mu, peyzaj bitkisi gibi...
Hatırlarsanız söylenenlere kulak tıkayıp ilk çiçeğe kıyamamıştım. İşte o çiçekler meyveye dönmüş ve aynen söylendiği gibi toprağa yatmış, belli ki çürüyecek. Yardımcı abimizin de “hadi inat etme, kopar artık bunları” telkiniyle ilk zoraki hasatımızı yapmış bulunduk. Tabi pek minikler, büyümesine müsaade edemedik...
Size şöyle bir soru sorsam;
Bu avucumun içindeki patlıcancıklar kaç gün sonra normal hasat boyutuna gelirdi? Mesela 15 gün?

Sayın obabilgesi; maşallah bahçeniz çok güzel, hayrınız görünüz.
Bence patlıcanlar olmuş, ben olsam da dayanamaz o boyutlarda toplarım.

Değil, değil...
Daha olması gerekirdi ama bunları mecburi hasat ettik.
Şimdi diğerlerinin dalında maksimum kalma süresini öğrenmem gerekiyor. Çünkü fazla kalıp çekirdeklenmesinden de endişeleniyorum. Acemilik böyle bişey işte:rolleyes:
Bu arada temenniniz için teşekkür ederim...

El boyunda olanların pişmesi daha güzel oluyor. Büyüttükçe sapa yakın birkaç cm lik bölüm sert kalmakta ısrar ediyor.
Muğla yerel patlıcanı ve Adana patlıcanı için denemelerden. :)
Kolaylıklar.

Pişme konusunda çok haklısınız sevgili Portakal Rengi :)
Bu minikler nasıl yumuşak ve lezzetliydi anlatamam... Ama gözüme pek bir bebek geldikleri için, sanki birkaç gün fazladan kalıp toparlansalar, daha iyi olacaklardı...
Bahsetiğiniz patlıcan türlerinin verim ve lezzeti nasıldı?

Gülkayalı
 

Esselamün aleykün Arkadaşım .Çok çok güzel olmuş. Hepsini okuyup Merakla inceledim. Elmalar için 20 literelik Bidona , 1KG ısırgan 12 Litre Su koy 10 gün kalsın ? Olunca çok kötü kokar Ammaa İşe yarıyor ben 5 yıldır kullanırım , Bu olan suyu BEZ Torbadan süz ,, 1 litresine 10 litre su ilave et Elmalar , Ve sebselere Çiçeklerine 10 günde Püskürt ,, İyi gelir Yemedede bir tehlikesi olmaz ,,Miktarı fazla geçme Fazla olursa Çiçeklerde Renk degiğşimi Yapıyor . Bir bölge Ayır o bölümde denemiş olacagın Miktarı Fark edersin ,, Isırgan Tohuma kalkmış olursa Çok güçlü olur O zamankileri yarım litre kullan

Her ocağa beş adet olmak üzere otuz ocak da dolaplık barbunya ektim. Gelişimleri güzel, çiçeklenmişler de çocuklar. Bakalım kaç kilo verim alabileceğim?
Bu sene hangi türden, ne kadar ektim ve ne kadar biçtim hesabını yaparak seneye ona göre yetiştireceğim. Ne eksik, ne fazla...
Kış vaktini mümkün mertebe kendi oluşturduğum kilerden tüketim yaparak geçirmek istiyorum.