Sayın abk, bende Gilan ve tanerege ile aynı fikirdeyim büyük olasılıkla boya tutmayıp durmadan boya suyun güneşin etkisiyle soyulup gidecektik.


Eğer taş döşerseniz küvetin hacmi küçüleceğinden küvetle alakası kalmayacak fikrindeyim.


Bu küvet için biraz kafa patlattım en iyisi siz bunu 3 yıllık sera plastiği ile kaplamanız sonrasında istediğiniz renge boyarsınız. Boyamaya gerek kalmayacağını düşünüyorum. Bu sayede o küvet daha şık görünecektir.

Ya da en ideali o küveti çıkartıp yerine sera naylonuyla sağlam daha büyük havuz yapmak o naylonun çirkinliğini ya boyarsınız ya da taşlarla şık görünüm verebilirsiniz.

Sayın dongyul, zaman ayırdığınız için teşekkürler. Bu yaz için yapmam gereken öyle çok iş var ki, küvet havuzumu yeniden inşa etmek çok zor. Bu yazı en kötü ihtimalle şimdiki haliyle geçirecek. İnternette küvet boyanması ile ilgili araştırma yaptığımda seramik boyası kullanıldığını gördüm. İşe yarar mı, boyadan sonra tekrar fırınlıyorlar mı, bilmiyorum açıkçası. Belki bir ihtimal küvetin üst kısmındaki suyu boşaltıp küçük bir bir kısmına deneme yaparım.
Sera plastiği 3 yıl mı dayanıyor? 3 yılın sonunda tekrar yenilemek mi gerekiyor?

Aslında alacalı olmasını tercih ederim. Amacım daha doğal görünmesini sağlamak.

Sizin mini göletinizin rengine bayılıyorum ama benim köy bahçemde o renk bir küvet yapay durabilir diye düşünüyorum. Bu yüzden sanki taş rengi, hatta taşlardan yapılmış gibi durmasını istiyorum.

Sayın abk evet 3 yıl dayanır eğer güneş ışığı almazsa 5 yıla kadar kullanımı çıkar.


Size iyi haberim var arkadaşlarıma sordum. O küvet boya tutması zormuş ama eğer taş motoru ile zımparalanırsa max 5 dakika tutarmış taş motoru ile yapmak. Ve su bazlı yaģlı boyalar varmış sprey şeklinde işini görür dediler.


Sonrasında arkadaşımın babası bunu söyledi eğer boya tutmuyorss daha şık görünmesi için fayansı duvara yapıştırmak için kalekinler varmış yani çimento gibi içinde kaya yünü varmış bu sayede tırtıklı yüzey elde edebilirsiniz ve rahatlıkla boyanır hatta boyamasına gerek yok kalekin kuruyunca eskitme taş gibi olur dedi. Eğer renkli olsun istiyorsa kalekinin içine bioya koyupda kalekini renklendirebilir dedi.

Kalekimi biliyorum, hiç kullanmadım ama bir çeşit hazır çimento gözüyle bakıyordum ben ona. Küvette kullanmakta hiç aklıma gelmemişti açıkçası. Mantık olarakta aklıma yattı. Malzeme olarakta çok rahat bulabileceğim bir ürün.

Zımpara için taş motorunu nerede bulurum bilemiyorum. Köy yerinde bulunmaz herhalde. Elimde tel fırça var. Tel fırçayla yüzeyi çizmeyi deneyeyim. Zaten benim küvette seramik falan değil. Hani eski, ucuz, sanki plastik gibi duran küvetler vardır ya, onlardan.
Köye iki hafta kadar sonra gidebileceğim. Gitmeden kalekimi hazırlarım. Sonuç başarılı olursa ve hypertufa veya çimentodan daha kullanışlı olursa, benim betonu tırtıklayıp azalmak içinde bu malzemeyi kullanma yönünde planlarım var. :)

Havuzun şimdiki durumu. Boyadan iz yok. Hypertufa ve çimento ile kapladığım yerler de parça parça döküldü.

Ortancalarım tomurcuk vermeye başladı. Bazısı çok sağlıklıyken bazısının rengi sarıya döndü. Bunun nedeninin demir eksikliği olduğunu biliyorum. Saçı kıbrıs verdim biraz ama bir haftada herhangi bir değişiklik olmadı. Kullandığım saçı kıbrısı internetten almıştım. Soluk sarı bir rengi vardı. Hiç güvenemedim, hatta acaba başka bir şey mi veriyorum bitkilerime diye düşündüm.

Bir hafta sonra hayvan gübresi verdim. Umarım bu işe yarar. Bahçe toprağın içindeki tuğla parçalarından dolayı işlemesi çok zor bir alan. Toprak kalitesininde çok iyi olduğunu sanmıyorum. şimdiye dek doğal gübreleme imkanım da olmamıştı. Önümüzdeki yıllarda her ilkbahar ve sonbaharda doğal gübre vermeyi planlıyorum. Ailem çiftçilik yaptığı için kimyasal gübre elimizde mevcut. Arada onlarla da destek yapacağım.

Bu arada geçtiğimiz yıllarda ayrık otlarıyla mücadelemi hep ayrıklar kazanmıştı. Ancak suluboya fırçası ile ayrık otunun yapraklarını tek tek sürdüğüm bir ilaç oldukça etkili oldu. Hala ayrık var ama bu ilaçtan kullandığım yerleri kazdığımda ayrık köklerinin de büyük zarar gördüğünü farkettim. Bu yıl daha ciddi olarak uğraşıp, hepsine bu ot ilacını kullanırsam uzun süre rahat ederim diye düşünüyorum.

Sagina subulata diğer adıyla Irish Moss. Yemyeşil bir halı gibi. Gölge ve nemli bahçeler için ideal. Çiçeğini ilk kez görüyorum. Çiçek demek tohum demek.;) Belki kendi kendine çimlenip o şekilde de çoğalır.

Delphinium yani hazeran. Tohumdan yetiştirmeyi çok deneyip beceremediklerimden. Bunu fide olarak almıştım sanırım iki yıl önce. Orta boylu türü bu. Çok uzamıyor. Gerçi her yıl bir öncekinden daha uzun oluyor. Normalde gölgeyi seviyor ama ben mecburiyetten güneşe ekmiştim bir zamanlar. Kazık köküne zarar vermemek için de bir daha yerinden oynatmadım.

Bu da Delphinium pacific giants. Bu yıl fide olarak 3 kök aldım. Bu kez gölgeye ektim ama yeri yine yanlış. Daha duvar dibine ekmeliymişim. Ben boyunun diğeriyle aynı olacağını düşünmüştüm. Oysa bu zaman içinde iki metreye dek uzayacakmış. Mecburen yerini değiştirmem gerekecek.

CORNUS florida. Bu hanım kızımız büyüyecek, beyaz çiçekler açacak. ;)

Minicik bahçede bir bu ağaç eksikti değil mi? ;) Ben pembe çiçeklisini çok istemiştim ama bulamadım.

Bu kadar çalı ve ağaç büyüyünce nasıl yaşar, birbirini nasıl engeller, bilmiyorum. Zaman gösterecek. Açgözlülük herhalde. Başka bir açıklama gelmiyor aklıma.

Sn.Abk carexler ve mavi çimleri diktiniz mi?? Resimlerini paylaşmadınız merak ettim? Birde balıkları aldınız mı?

Benim büyük ortancalarımda da var sararma... Bence güneşi gören yapraklar hafif daha sarıya çalıyor... Tam gölgeli olanlar bende yemyeşil...mümkünse ortanca sıvı besini ile sulama suyunu ayarlayın daha güzel oluyorlar..

Nöbetçi olduğum için köye gidemedim, hatta önümüzdeki hafta da gidemeyeceğim. Festuca ve carexler mecburen bekleyecekler. Saksılı olarak gelmişlerdi zaten. Havuzun suyu çok kötü, bir de boyamayı düşündüğüm için balık almadım daha, bekletecek yerim yok çünkü.
Benim tüm ortancalar gölgede. Hatta biraz daha fazla güneş alan bir tanesi daha koyu yapraklı. Saksıda olmadıkları için sulama suyunu ayarlamak sorun. Ben gidine dek gübrenin etkisiyle biraz düzelirler diye umuyorum.

Ortancalar da saksıya uyumlu olanlar heralde genetikleriyle oynanmış...Benim büyükler ise tam bahçelik bence...Benim izlenimime göre güneşe denk gelenler hafiften sararıyor, çünkü ikisi yan yana ikiside aynı cins ama biri biraz daha güneşi çok görüyor o daha çok sarımtırak yeşil oldu... Demir eksikliği ile ilgili bir sıvı gübre satın aldım onu uyguladım,, ortancalar benim sürekli takibimde olduğum çeşidim,, en ufak sorun görürsem ön balkona alacam,, orası tam gölge kuzey cephe...

abk'nın botanik bahçesi olacak bence burası. :) Cornus florida'ya bayılırım, görünce çok sevindim. :) Benim de bir yer bulup sığdırmak istediklerimden. :)
Hazeranlar yer değişimini sevmiyor diye hatırlıyorum, o nedenle ne kadar erken yapılsa o kadar iyi olabilir. Hazır daha kökleri çok yayılmamışken...

Bu arada kalekim çok iyi bir fikir!

Sevgili abk, size bir yöntem de ben söyleyeyim. Küvetinize kafesli teli, kenarlarına sıkıştırarak içine yerleştirin ve çok çimento az torf ve perlitten harç yapıp , güzelce sıvayın . doğal bir havuzunuz olur ve tel tutucu, bağlayıcı olur ve dökülme yapmaz.

Aynı şeyi arkadaşların da dediği gibi kalekim ile de yapabilirsiniz. Ama tel mutlaka kullanın. Ben fırınımın dış yüzeyini tel kaplayıp , kalekim ile sıvamıştım. Yağmur , kar, güneş 4 yıldır bir şey olmadı.

İnce kümes tellerinden elimde bir miktar var. Onu kullanabilirim. Esas sorun zaman olmaması. Havuzdan bitkileri çıkarıp, suyu bosaltip, harcı hazırlayıp yapmak ve sonra kurumasını beklemek. Ben oradayken kurumaya zamani olmuyor. Naylonla sardığında da bir sonraki gidişimde de kurumamış oluyor. Saksimin kırılma nedenide buydu sanırım.

Tahminime gore 3-5 yil sonra bitkiler birbiriyle yer savasi yapacak. Guclu olan kazanacak. ;)

Bahçemin belli bir bölgesinde yagmur sonrasi ciddi bir drenaji sorunu yasiyorum. O bölgedeki bitkilerim curuyebilir.
Ortancalarimdaki sararma da hic düzelmemiş. Komşularımın sebze bahçeleri hatta tarım arazilerinde de sorunlar var. Gece ve gunduz arasındaki sıcaklık farkından kaynaklandığı söyleniyor. Gercekten gunduzler normale gore cok sicak ve gecelerde soguk.

Sevgili abk önümüz yaz, bu yağmurları nasıl arayacağız. Benim sulama olayım olmadığı için her sene nisan-mayıs aylarında hep ağzımda 'Yağmur da yok, Allah'ım bir yağmur yağsa'. Yani artık senin çürüme ve gece-gündüz farkı diye bir sorunun kalmayacak.

Ortancalarınızda çiçeklenme başlamış mı acaba? Benim yaprakları hafif sarımsı olanlarda başladı yarın çeker resmini koyarım.

Ben de ortancalarımı komşumun bahçesine almış idim evet şimdi sizler söyleyince dikkatimi çekti birinde sararma mevcut diğerinde yok. İkisi de yanyana.

Ciceklenme hem yesil hem sararmış olanda baslamis.
Yanyana iki ortancanin birinde sararma olmasi hastalık olmadigini düşündürüyor. Mantıklı düşünürsek topraktaki bir eksiklikte olmamalı. Ustelik Bendeki 7-8 ortancanin yarisi sararmış durumda. Bunlar arasinda toprak, su ya da gunes alma orani olarak ortak hic bir nokta bulamadım. :(

Aslında 3 farklı ilden yazıyoruz, şartlar çok farklı tahminimce. Birde benim ortancalarım saksıda olması, daha da zorlaştırıyor tahminimce. Avrupanın birçok ülkesinde yakından görme şansım oldu, hepsi müthişti...özellikle ispanya ve portekizde gördüklerim ağaç boyutundaydı resmen, çiçekleri de iki avuç büyüklüğündeydi.

Festuca toprak ile buluştu, keyfi yerinde. Festucanın arkasından sarımsı yeşil renkli, cılız bitkiler Acorus ogon. Şu anda pek güzel gözükmüyorlar.

Acorus ogon büyüyünce böyle olacak. (Umarım ;) )

Bu hanımeli ilk kez çiçek açıyor. Üç renkli çeçekleri olacaktı; kırmızı,sarı ve beyaz. Yakından bakınca öyle ama uzaktan bakınca sadece sarı gözüküyor. Solan çiçekler sarı renk alıyor.
Lonicera periclymenum serotina - early dutch honeysuckle.

Yer erguvanı, normalde boylu bir çiçek. Benimki ayakta kalamamış, yerlerde sürünüyor. Yere yattığı halde çiçek başları havaya kalktığı için bu haliyle de kötü görünmüyorlar.