![]() |
|
|
|
|
|
#1 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-11-2012
Şehir: Kocaeli, Avşa Adası
Mesajlar: 1,142
|
Alıntı:
Teşekkür ederim sevgili nilgün doğan. On iki yıldır yorulacağım kadar yoruldum zaten bu bahçede. Kararımı değiştirdikten sonra, hele o ayrıkları hükmüm altına alınca, keyfim öylesine yerine geldi ki, anlatamam. Düşünün lütfen, bir patlıcanı ya da karpuzu kontrol etmekle bir "gül-i rana"yı incitmeye korkarak koklamak, ne lezzettir, ne saadettir!.. Bu köyün alışkanlığıdır. Meyve vermeyen ağacı yaşatmazlar, hemen kesip yerine tazesini ekerler. Şimdi ben leylak, filbahri vs. gibi çiçek fidanlarını dikerken çevremde gezen çobanlar (tanımadıkları için) soruyorlar. "ne fidanı bu?" adını veriyorum; ikinci soru geliyor; "meyvesi nasıl bunun?" Meyve vermeyeceğini duyunca yöresel ağızla son soru; "N'aramağa ekiyon meyve yoksa?" ve üşüttüğüme ikna olmuş halde, kimi şaşkın, kimi üzgün gidiyorlar. İşte o keyifle Hanım Sultan'ın getirdiği çay ya da kahvenin tadı bir kat artıyor doğrusu... Ne kadar sıkı takip ederseniz o kadar minnettarınız olurum. Eleştiri ve yorumlarınız beni yönlendirecektir. Sevgi ve selam... |
|
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-04-2011
Şehir: Akhisar/MANİSA
Mesajlar: 538
|
Alıntı:
Bir demiş ki "Bizim köye zaten akıllı adam gelmez diye " Üstelik ben meyve dikmiştim .Para kazandıracak meyveden ziyade her dönem meyve olsun diye karışık dikmiştim. Bu sene erik ikram ettim .Japon erik lerinden black diamond cinsi. Takdir ettiler Öyle aroması, tadı farklı diye değil .Neymiş çekirdeği çok küçük etli kısmı fazla diye. Zaman içinde köyün delisi ,olmaktan yırtarım inşallah. |
|
|
|
|
![]() |
|
|