![]() |
Çok teşekkür ederim Sayın Leventali Bey.
Sizin yardımınız bizi ziyadesiyle memnun edecektir. Mehmet Fatih Bey şuan solucan gübresi üretim çiftliğinde. Geldiğinde sizinle temasa geçecektir. Biz sizin çorbanızda tuzumuz olsun istedik olmadı ama gördüğüm kadarıyla sizin aşınız bizim soframızda olacak:)) Her şey için teşekkürler... Selamlar... Saygılar... |
Bu düşünce tutacak . İlerleyen zaman içinde bizim de sofraya katkımız olur inşallah .
|
Leventali dosttan gelen temiz niyetli diken , ne olduğunu, niyetinin ne olduğu belli olmayan kötü niyetli birilerinden gelecek gülistandan daha kıymetlidir.
Bazen diken bile bizi mutlu eder. Dostlardan da güller beklemek insan olmamızın gereği. Sağlıcakla kalın . |
Alıntı:
Ar-Ge seramızdaki beğendiğiniz gülü size hediye olarak göndereceğim. Ama henüz güllerimiz çelik aşamasında. Köklenip çiçek açtığında hatırlatmanızı istiyorum. Şu üç günlük dünyada bir dosta gül göndererek mutlu olmasına vesile olmaktan daha güzel ne olabilir ki? Selamlar... Saygılar... http://www.agaclar.net/forum/1214861-post598.htm |
Alıntı:
Başarılarınızın devamını dilerim. |
Alıntı:
İlk günkü kadar azimli ve heyecanlıyım. Kuru bir dalın filizlenerek çiçek vermesi, meyve vermesi mucize bir olay aslında. Bu yaşa kadar bitkilere sadece bakmışız. Topraksız tarım maceramız başlayınca bitkileri görmeye başladık. Her gün yeni bir bitkiyi görmek, tanımak insana yaşam enerjisi veriyor inanın. Bu güzellikleri gören yaşamdan da zevk alır, dünyadan da. Kime ait olduğunu hatırlayamadım ama güzel bir söz var hafızamda: Güzel bakan güzel görür, güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından lezzet alır. Her günümüzün güzelliklerle geçmesi dileğiyle... Selamlar... Saygılar... |
Bu gün sera içinde eski bitkileri temizledim . Toprağı patpat ile işledim . Şimdi dinleniyor.
Sonrasında üzerinde yeni kanallar uzanacak . Ve yeni çilek fideleri ile süslenecek . Tabii bu işlem biraz zaman alacak . Her mevsimde çilek fidesi dikilebilir deniyor. Bakalım doğru mu ? Test edip öğreneceğiz. |
patpat
5 Eklenti(ler)
Seramız eski fidelerimiz söküldü. Patpatla toprak işleniyor.
|
Merhaba
Kolay gelsin, bir yabanci var, tercume edebildiniz mi? Ispanak ekmistiniz, kalici ispanak basligini gordunuz mu? Koku sokulmuyor ve surekli veriyormus. Sanirim pazarlarda var, gercekten koksuz ve temiz olan. Biz ispanagin kok kismini ozellikle yedigimizden alirken sasirmistim. |
Kızıltan çok farklı bitkiler var . Bunlar da incelenmeli .
Fakat, Ben bu öğrenme aşamasında piyasada kullanılan cinslerden başlamayı daha uygun gördüm . Bundan sonraki aşamada ise yerel anadolu tohumlarına doğru ilerlemek istiyorum . Bu arada toprakta denediğim ve öğrendiklerimi , toprsaksız tarıma doğru taşımaya çalışıyorum . Tartışmaların tersine benim amacım her ikisini de deneyerek ilerlemekten yanayım . Toprak konusunda bir eksiğimiz yok . İşleyebileceğim toprağım şimdilik bana yetecek kadar var. Ama topraktan topraksıza doğru ilerleyen bir planlama içinde yürümeyi düşünüyorum . Zaman zaman topraksızdan toprağa da yürüyeceğiz . Bu geri adımlar bölgenin iklimi ile ilgili tedbir açısından denenecek . Ama hedef mutlaka topraksıza doğru büyüyecek. Adımları küçük küçük atarak ilerleyeceğiz. Mesela bazı yerlerde okuyorum . On dönüm , bir dönüm seralar yapılıyor. Ben bir dönüm yerine 10 tane 100 metre kare sera yapmayı tercih edeceğim . Ve bunları yavaş yavaş yapacağım . Tek çeşit yerine çok çeşit yapmayı tercih edeceğim . Her çeşit için ayrı küçük seralar düşünüyorum . Sağlıcakla kalın. |
İsmail Bey,
Allah kolaylık versin. 10 tane 100 m2'lik serayı yeniden düşünmenizi öneririm. Bağdaşık ürünler var. Bir birleriyle uyumlu. Çok olması size ayrı ayrı zahmetleri beraberinde getirecektir. Ha belki sözün gelişi söylediniz bilemiyorum. Tabi bu da benim tecrübesizce öngörüm. Belki de sizin düşündüğünüzdür doğru olan. Saygı ve Sevgiler... |
Saygıdeğer arkadaşım leventali,
Teoride öneriniz doğru . Ama yine de her çeşit için ayrı olmasının iyi olacağını düşünüyorum . Aynı serada toprakta yetiştirilebilen ürünler var . Topraksız için her birinin ayrı besin isteği ve her birinin değişik evrelerde değişen besin istekleri var. O yüzden her biri için ayrı sera düşünüyorum . Ve zaten çok büyük yatırımlar düşünmüyorum . İlk seferinde yaptığım acemilikler ile biraz pahalıya mal etmiştim . Ve bazı şeyleri de ihmal etmiştim . Bu sefer belki daha ucuza ve gerken şeyleri ihmal etmemeye çalışacağım . Ayrı seralarda üretilen bitkilerin miktarlarını da çok tutmayacağım . Zira toptan satmayı düşünmüyorum . Nedenini bir çok başlıkta okumuştuk . Pazarda markette 3 tl olan bir ürün toptan 50 krş fiat buluyor. O yüzden az ama parekende satmak bana yeter. Zaten hayatımın hiçbir döneminde tüccar olmadım . Esnaf olarak kaldım . Ve esnaf kalmaya devam edeceğim . |
Sn Karagulle dusundugunuz pazarlama yontemi benim de dusundugumdur. Hatta kafam bu topraksiz tarima takilmadan oncesinden dusundugum ve hala inandigim bir yontem var.
Her kasabadan gecerken haftanin belli gunlerinde pazar kuruldugunu gordum, buralara koylerden hem satmak hem almak icin gelen koyluler dolu olurdu. Hep dusunurdum, bir koydeki ureticiler, ki bunlarin tarim veya temel ihtiyaclarini karsilamak icin kooperatifleri vardir ve maalesef pek islemezler, o pazar yerlerinde bir yer kiralayip kendi urunlerini surekli satamazlar mi diye. Ufak bir dukkan gibi olsa, her uretici kendi urettigi urunu, ki farkli seyler olsa bunlar, orada surekli satisa sunsa. Ispanaktan, salataliga, peynirden, salcadan tarhanaya gibi urunler orada satilsa. Koyde kurulacak 20-30 sera ayri seyler uretse, bir arac urunleri o dukkana goturup biraksa surekli satisa sunsa olmaz mi? Tek bir uretici icin zor olacak ama hepbirlikte yapinca masraflar birsey tutmayacak. Mallari goturen arac koyde ihtiyac duyulup alinmis mallari donuste getirir. Siz o toplumu taniyansiniz, ihtiyaclarini, yapabileceklerini ve hangi konularda anlasabileceklerini biliyorsunuz, olabilir mi? Saygilarimla |
Herhangibiri pazara tezgah açmak istese bunun bir kira bedeli vardır.
Fakat çifçi olduğunu belgeleyen bir çifçi il belediyesine bunu ibraz ederek pazarlarda hiçbir bedel ödemeden tezgah açar. pozitif bir ayrımcılık uygulanır. Ayrıca Benin bulunduğum Bolu ilinde köylü üreticilerin ürünlerini yerel ürünleri götürüp satabileceği pazar yeri tanzim edilmiştir. Yine Bize yakın sayılacak karadeniz ereğlisinde , ve yakınlarındaki bazı yerlerde köylü kooperatifleşerek aynı ürünü üretiyorlar. Birlikte alım yaptıkları için girdilerini iyi fiatlarla temin ediyorlar. Ayrıca satış esnasında güçlü bir şekilde toptancının karşısında durabiliyorlar. Mesela eğer osmanlı çileği almak isteyen bir toptancı iseniz karadeniz ereğlisinden başka yerde bulamayacağınız için şartları üretici belirler ve ona uymak zorundasınız. Yani az da olsa bahs ettiğiniz yöntemleri uygulayabilen köylüler var. Örnekleri göz önünde bulundurarak , daha iyi ve daha güçlü birlikler oluşturmak mümkün . Bu konuda il ve ilçe tarım md'lüklerinin ve belediyelerin desteği şart. Koop'leşme için de güvenilir toplumu peşinden sürükleyebilecek liderlere ihtiyaç var . Ya dürüst lider olacak veya köylü topyekün bu konuda bilinçli olacak . |
Bir örneği bu haberde var . Başka girişimler de var .
Bolu Ekspres - Yresel rnler aratrlacak, markalatrlp pazara sunulacak Bolu'lu kadınların yaptığı girişim . http://www.sondakika.com/haber-bolu-...nleri-2526221/ |
Bazen bu oluşumlar kötü kullanılsa da iyiye doğru giden çalışmalar var.
Bolu Gndem Gazetesi: YRESEL RNLER PAZARI BEHDER'E (Bolu haber, gazete) |
Herkese Hayırlı Geceler,
İsmail Bey, Her ürünün ayrı ayrı beslenmesi söz konusu diyorsunuz. Benim bu konuda yeterli bilgim yok. Ama bu konuda farklı yorumlar da okudum. Ortak oranda aynı besinle beslenen, yakın EC değerleriyle beslenen bitkiler, sebzeler azımsanamayacak kadar çok. Bu olsa olsa ürün yetişme zamanını etkiler diye düşünüyorum. Zira ben kendi seramda ne deneyler yaptım ve yapıyorum. Hepsi de gayet başarılı. Ha amacım ticari değil. Ama gördüğüm kadarıyla sizin de ticari sayılmaz. Yani esnaf mantığıyla hareket etmeyi düşündüğünüz için ve kendiniz pazarlayacağınız için bu konuyu bir düşünün derim. Bu konuda yazacaklarım çok ama, bilgi birikimim yetersiz. Bir kaç aya nasip olursa, biraz daha fazla bir şeyler yazabilecek durumda olurum. Ama 10 sera fikri yine de söylüyorum hatalı. Bu sizi inanılmaz yoracağı gibi, size on ayrı masraf çıkartıp maliyetlerinizi de 10 kat artıracaktır. Benim 250 m2 için yapmış olduğum hesaplar var. Bir aileye mütevazi bir gelir getirebilecek. Tabi sizin pazarlama mantığınızla. Bu yabana atılmayacak bir şey Türkiye şartlarında. Ama madem pazarlamasını kendim yapacağım diyorsunuz, o zaman 1 bile yeterli. Çok ürünle baş etmek de çok büyük sorun olduğu gibi bir de çok serayla baş etmek durumunda kalacaksınız. Tabi bunların tamamı benim çok az bir tecrübeme ve öngörüme dayanıyor. Bu konuda mutlaka bilgili, tecrübeli arkadaşlar bir şeyler karalayacaktır. Kendinizi fazla yormayın. Zira size bu yaştan sonra işin zevkini çıkartmak yakışır, yorulmak değil. Sağlığınız her şeyin ama her şeyin önünde gelsin. Ben sizi çok iyi anlıyorum. Ama çok iyi. Haftaya Ankara'ya geleceğim. Haritada baktım 3 saat yazıyor araçla sizin köy. İçimden geçmiyor değil. Hani şöyle sizinle yüz yüze tanışmak, günü, bir soluk sohbetle bitirmek vardı diyorum da o zamanı bulabilecek miyim bilemiyorum. Saygı ve sevgilerimle... |
leventali aynı serada benzer ürünleri yetiştirmek teorik olarak ve başlangıç için doğrudur.
İlerleyen zaman içinde bir çok karışıklığa neden olacağı ve ortaya çıkan aksiliklerin neden kaynaklandığını bilmek oldukça zor olacaktır. Mesela az su isteyen bir bitki ile çok su isteyen bir bitki . Daha az potasyum isteyen bir bitki ile daha çok potasyum isteyen bir bitki, Ve bunun gibi farklı ihtiyaçları olan bitkilerin aynı şartlarda olduğunu farz edelim, Bitkinin birinde bir aksilik çıktı . Neden çıktığını tespit , ve o nedeni ortadan kaldırmak için alacağımız tedbirin diğer bitkileri nasıl etkileyeceğini bilmemiz zor. Benim bu karışıklığı giderecek bilgim olmadığını göz önüne alındığında ayrı seralar yapmak daha kolay gibi geliyor. Ayrıca edindiğim bilgilerle , yeni seralarımız ilki kadar pahalı olmayacak . Çok fazla teknoloji gerektirmeyecek . Yani maliyetlerimiz on misli artmayacak . İlk yatırım masrafı da bir dönüm sera yapmakla on tane ( 100 metre dedim ama ,galiba bir tanesi 120 metre olacak zira şu andaki seram 120 metre ve onun kolonlanmış kardeşleri olacak) 120 metre yapmak arasında çok fark olmayacak . Büyük serada kullanacağınız sera demirlerini kalınlık ihtiyacı ile küçük bir seranın demirinin kalınlığı aynı olmayabilecek . Veya küçük seranın boyutlarına göre belki de plastik malzeme kullanmak mümkün olabilecek .( zayıf olacağını biliyorum. Ve bu halledilmeyecek gibi görünmüyor.) Yine de önerine teşekkürler . Yeniden düşüneceğim . Bu önerinden sonra, önerini dikkate alarak yeniden araştıracağım . Aslında bir başka düşüncem daha var. Büyük sera yerine , çift camdan yapılmış , iklimlendirmeyi mümkün olduğu kadar iyi yapabileceğim küçük sera yapmak daha doğru gibi geliyor. Zira deneme seralarında en önemli problem iklimlendirme . Isı farklılıklarının büyük olması . Bu farklılıklar naylon örtü ile giderilmesi çok zor. Madem ben büyük bir kuruluştan bahs etmiyorum . O zaman küçük boyutta ama gerçek bir sera yapayım . Gece gündüz ısı farklarını minumum seviyeye indireyim . Nem belli seviyelerde tutulabilsin . Işık istenen seviyede tutulabilsin . Bunu yapmak daha doğru ve zevkli olcaktır diye düşünüyorum . Çok ürün elde etmek ve satmak için toprak sorunum yok . Üstelik böyle bir iştahım yok. O zaman küçük ama doğru bir şeyler yapmalıyım . İleride talep görürse , büyütmeyi o zaman düşünürüz. Isı veya toptan iklimlendirme konusu benim bulunduğum yerde naylon örtü ile oldukça zor. Antalya gibi bir bölgede benim bu söylediklerim doğru olmayabilir. Bizim buraların yazı 45 gün , ışık alma gün sayısı ülkenin en düşük bölgesi , gece gündüz ısı farkları çok fazla . O yüzden benim söylediklerim genel doğrular değildir. Bana ve bölgeye ait koşulların doğrusudur diye düşünüyorum . |
Gelmeden önce bir telefonlaşalım . On gün kadar bir İstanbul'a gitmeyi düşünüyorum .
Daha önce bahs ettiğim nedenlerden:o Gelirseniz, Çok memnun olurum . |
Merhaba İsmail Bey,
Sizin seranız benim seramın tam 6 katı. Benim serada marul, domates, biber, salatalık mevut. Sayıları şöyle: 10 domates 15 salatalık 10 biber 60 marul Seranın 3 te biri daha boş. Bu boşluğu da ürünleri yayarak ve ilave edilerek sayı artırılabilir. Örneğin katlı sistemle aynı sayıda marulu hatta iki boru 15x2 =30 artırarak yani 90 marula çıkararak, en az bir o kadar daha yer kazanılabilir. Demem o ki, benim serayı 2x6 ile çarpsanız, yani yukarıdaki yazdıklarımın iki katı sizin seraya ekilebilir. 120 domates 180 salatalık 120 biber 1080 marul Rahat rahat. Sadece bu bile sizin tüm hayal ettiğiniz rakamlara ulaştırır. Tek yapmanız gereken şey, topraklı ve topraksız diye iki sera kurmanız. Zira topraksız serada topraklı ürün ekmeniz size beraberinde zirai ilaç durumlarını da getirecektir. Toprak, ne kadar çabalarsanız hastalık getirebiliyor. O yüzden sizin hayallerinizi mevcut seranızın karşılayabileceğini düşünüyorum. En azından bir kaç yıl. Yukarıdaki ekilen fidelerin ne kadar kg ürün vereceğini bilmiyorum. Ama yapılan çalışmalardan bir ortalama alınabilir. Siz yetip yetmeyeceğine öyle karar verirsiniz. Cam sera konusuna gelince. Abi biz amatörler bazı konuları abartıyoruz. Sizi tenzih ederim. Kendim de yaşadım. Az kalsın dama pimapenden komple sera yaptırıyordum. Bir pimapen firmasının işini almıştım karşılıklı becayiş yapacaktık. Sonra biraz araştırdım, aklını yeme 10'da bir masrafın olur dediler haklı çıktılar. Beni kurtaran Çukurova'da oluşum. Ama bir farkla. Yerden 14 metre yüksekte ve önü her tarafa açık konumda. Elbette sizin orası ile kıyaslanamaz. Bu çizimi bana Diyarbakır'da AB destekli sera yapan, öğretmen arkadaşım gönderdi. Sanat okuluna vermişler projenin yürütmesini ve yapımını. Bu vesile ile bayağı bir tecrübe kazanmış. Kış için sormuştum, siz ne yaptınız, diye. Mevcut sera demirini dışarıdan naylonluyoruz biliyorsunuz. 15 santim boşluk bırakarak içeriden de naylonluyorlar. Ona göre düzenek kuruyorlar. Yani iki naylon arasında 15-20 santim bir hava boşluğu kalıyor. Resimlerini de gönderdi bulamadım yoksa ekleyecektim ama yeniden isterim. Dışarıda -14 dereceyken sera ısısı içeride +12 +14 arası. Bu cam sera maliyetinin kat be kat altında bir sistem. Sonra araştırdım zaten bu tip seralar yapılıyormuş. Hatta onun bu fikrine ilaveten ben şöyle düşünmüştüm. Bu hava boşluğu kısmına sıcak hava üfleyen bir düzenek kursak, üzerinde kar da tutmaz bu. Ki sizin orada en riskli durum bence bu. Evet sizi anlıyorum. Yaptığımız işin en iyisini, örnek olsun düşüncesiyle, bir de ele güne rezil olmayalım düşüncesiyle (bu benim için geçerli) en iyisini yapmaya çabalıyoruz. Oysa bakıyorum çiftçilere, onların ektiği ürünlere, o kadar rahatlar ki... Çünkü artık onların elinde bu iş, otomasyona dönmüş. Nerede, ne zaman, neyi yapacaklarını biliyorlar ona göre davranıyorlar. Ama biz biraz abartıyoruz (yine kendimi kastediyorum). Hep vurgulamaya çabaladığım, benim de bir müddet sonra farkına vardığım için, yaptığımız işin ticari boyutu. Eğer AB'ye, ABD'ye, ihracat düşünmüyorsak, ürettiğimiz ürünü kendimiz pazarlamak istiyorsak, hedefimiz 1 koyup 100 almak değilse, o zaman amatörce davranmak gerek. Burada gördüğümüz çok teknik konuların elbette her birinin ayrı bir bilimsel değeri ve önemi var. Ama bunlar ticari kaygılar taşıyor. Şimdi benim marullar örneğin. Dünden beri yolumu çevirmeyen kalmadı. Bugün annem sağlık ocağındaki doktoruna söz vermiş oraya götürdü. Oradakiler bile gözlerine inanamamış. Harika. Tadı nefis. Peki bu ürünü ben hale götürseydim? Başta kendim söyleyeyim, halci olsam 2. sınıf bir ürün muamelesi yapardım. İşte sorunun özü burada kilitleniyor. Benim yaşadığım onca tecrübesizliğin eserini ben nasıl görüyorsam, halci benden daha iyi görür. Yani tüm olay ne kadar ticari düşünüyoruz? Bir başlıkta, bilgili bir arkadaşımızla küçük bir polemik yaşanmış. Konu domateslerde koltuk almak, ilk çiçekleri kopartmak, şurdan çıkanları şöyle yapmak gibi... Yine bilgili bir arkadaşın yazdıklarının tümünün hatalı olduğunu bu konuyla ticari ilgilenen bir arkadaşımız düzeltmiş. Ama sonuna öyle bir cümle eklemiş ki muhteşem. Domatesler çok büyüse ne olacak, karşımızdaki kişi amatör ve bu işi zevk için yapıyor. AB'ye ihraç etmeyecek. Bolca domates alsın., demiş. Size bu kadar uzun yazmamın bir kaç nedeni var. 1. Başta siz izinsiz(!) tarım yapıyorsunuz. Hani üstat diyor ya "Rızasız bahçenin gülü derilmez.", diye... 2. Siz, ticari düşünüyorsunuz ama büyük hedefleriniz olmadığı gibi satışı da kendiniz yapmayı düşünüyorsunuz. 3. Amatör + tam ticari olmayan (başka bir kelime bulamadım) tarım yapmaya çalışıyorsunuz. O yüzden 4 4'lük olmak zorunda değiliz. Sizin İstanbul'dan vize almadan Bolu'ya gelmeniz, burada 120 m2 bir sera yapmanız, yanına bir ev inşa etmeniz, ürün ekip, mahsül almanız zaten başarının daniskasıdır. Türkiye'deki insanların en az yüzde 90'ının hayalini süsleyen ama bunun için cesaret bulamayan insanların önüne geçtiniz. Çitayı o kadar yükselttiniz ki, artık siz bile çitanın altında hissediyorsunuz kendinizi. Ama ben size söyleyeyim. Ben 44 yaşındayım. Sizin çitaya ne bu yaşta, ne sizin yaşta cesaret edemem. Demem o ki, artık çitayı yükseltmeyin. Yükseltmeyin ki en azından sizin yaptıklarınızı ütopik bir hayal olarak değil, istenirse yapılabilir bir hayal olarak görelim, örnek alalım. Ben paylaşımlarımda ısrarla buna vurgu yapıyorum. Amatörsek, amacımız zevk almaksa buna göre davranmak gerekir diye. O yüzden 2. seranızı kurup, 2. masraf yapmak ve iki kat uğraş yapmak yerine, bu seranızın tamamını topraksız tarıma geçirin. Her bir ürün için ayrı ayrı besin ve ayrı ayrı düzeneğe de ihtiyaç olmadığını düşünüyorum. Her şeyin bir ortalaması vardır diye düşünüyorum. Amatörce düşünüyorum. Büyük, ticari kaygıları olmayan biri olarak düşünüyorum. Buraya boyumdan büyük laflar etmiş olabilirim. İçtenliğime ve samimi düşüncelerime versin okuyan arkadaşlar. Belki teknik yönden eksik, hatalı bilgi ve öneri de vermiş olabilirim. Düzelten bir arkadaşımız olacaktır mutlaka. ABD Başkanı Obama, seçildikten bir süre sonra, ilk başkanlığında, Türkiye'ye gelmiş, bir üniversitede öğrencilerle buluşmuştu. Öğrencilerden birisi: - İyi şeyler söylüyorsunuz ama bunları yapabileceğinizi sanmıyorum. demişti. Cevaben Obama ona: - Büyük devletler, büyük gemilere benzerler. Rotalarını değiştirseler bile, gerçek rotalarına girmesi uzun zaman alacaktır. demişti. Hiç unutmuyorum bu sözü. Ticarette de öyle, tarımda da öyle, gerçek hayatta da öyle. Siz de ekonomi okumuşsunuz. Büyümenin, küçülmekten kolay olduğunu ben esnaf arkadaşlara anlatmaya çalışıyorum ama onlar inanmıyorlar. Siz anlamışsınızdır beni. Büyümek gerçekten kolay. Sonrasında büyümeye harcadığınız paranın misli mislisini yerinizde kalabilmek için harcıyorsunuz. Küçülmek isteyen firmalar büyük zararları göze alarak küçülüyorlar. Bir çok arkadaşımın durumu benden iyi görünüyor. Ama benden az kazanıyorlar. Çünkü onlar büyük, ben küçüğüm. Ufacık bir krizi onlar 6 ayda atlatabiliyor, benim ise umurum bile duymuyor. Çünkü bende o hatayı yaptım. Büyüdüm, büyüdüm, büyüdüm. Şubemin birini çok zarar ediyor diye kapattığımda, ki daha 4 şubem vardı, çaycı hesabı kapatmamı istedi. Toptancım istediklerimin yarısını göndermeye başladı. O gün anladım ki, hele ki Türkiye kültüründe, küçülmek hiç de o kadar kolay bir şey değil. Çok yazılır da daha gereği yok siz anlamışsınızdır. Büyük ve küçük, mutluluk ve huzurla ters orantılıdır. Büyüdükçe huzurunuz kaçar, mutluluğunuz azalır. Küçüldükçe huzurunuz ve mutluluğunuz artar. Bu cümleyi inanarak, uygulayarak kullanıyorum. Bir sürç-i lisan ettiysek affola. Saygı ve sevgilerimle... |
Sn Levent Ali
Gunaydin. Su son mesajinizdan alintilar yapayim dedim ama cok yer tutacakti. Hepsine katiliyorum. Ticari konulara da oyle. Calismalar gosteriyor ki 20 donumden az sera isi yapmamali diyerek bodoslama girenlerin sorunlari ortada, ama isi okuyarak ogrenip sonrasinda ufaktan baslayip buyuyene pek birsey olnuyor sanirim. Ogrendikce kazanmak, kazandikca buyumek her is kolunda gecerli. Amatorluk konusunda ise benim dusunup ozetleyemediklerimi siz yazmissiniz. Arkadas sen bu marulu bu teknoloji ile yetistirdin mi? Tamam. Simdi hesaplasan belki markette daha ucuz diyeceksin, olsun bu senin basarin. 90 tane marul yapacagina yaninda iki saksi patlican iki saksi kabak, iki saksi brokoli olsa bence daha kiymetli. Isin iyi, memnunsun anliyorum, olmasaydi da bir dukkan acsaydin, manav, market falan, derdim ki canim koy 200 marul, sogan yesillikler falan orada satarsin, kullaniciya gider fiyat toptan gibi dusuk olmaz, gunluk 20-25 TL satsan kendi urununden kiran cikar halden aldiklarin kar kalir falan.. Amator haddini bilmeli, profesyonel olmak kolay degil. Yillarca emek vereceksin, ogreneceksin sonar. Hic bilmeden versen muhendise olmaz, el elin esegini Turku cigira cigira aramis misali olur. Tam ogrenmeye kalklsan yillarini alir. Yarim olmasi cok daha tehlikeli, yarim hoca dinden yarin doctor candan edermis. Kendini bilmek gibi erdem yok! Amatorlugu anlamissiniz, ucmuyorsunuz. Hep soylerim bisiklete ilk binen hizli gider dusmez, yavas gitmesi zordur. Siz zamaninda fren yapmayi bildiniz. Bravo. Saygilarimla Engin KIZILTAN |
Sayın arkadaşlarım , ben meramını tam anlatamadım galiba .
Para kazanmayacağım demiyorum . İlk hedefim para kazanmak değil. Esnaf olmanın en önemli kriteri para kazanmanın yanındaki etik kurallardır. Verim ürünü çok üretmek değil kaliteli ürün yetiştirmektir. İşi küçük tutmaktaki maksadım, işin gereklerini tam yerine getirmeden tam öğrenmeden bodoslama yatırım yapmamak anlamındadır. Daha önce bir yerlerde bahs etmiştim . Önce 120 metrekare Sonra 3 dönüm daha sonra 60 dönüm gibi hedeflerim var . Ama bunları o kadar hazmederek yapmak istiyorum ki benim ömrüm buna yetmez. O yüzden küçük ama , her zaman büyümeye hazır. Mesela bir ahır yapacağım . eni 9 metre olacak , boyu ise zamanla büyütmeye uygun olacak . Sera küçük olacak , ama planlaması yanına üniteler ilave etmeye müsait olacak , Pazara ürünü kendim götürüp satacağım . Ama orada beni gören satıcı veya lokantacı bana ver de ben satayım diyecek durumda bir satılş ve fiat politikası uygulayacağım. Yani acelem yok .Yavaş yavaş büyümek daha doğru diye düşünüyorum . Ama basmaklar hazmede hazmede öğrene öğrene , emin adımlarla olacak . Bu benim yaşım , bölge sorunları , vs gibi nedenlerle biraz yavaş olacak . Birden yükseklik zaten benim başımı döndürür. :) Ağır ağır çıkacaksın merdivenlerden ,... Kaplumbağaya sormuşlar uzun yaşamanın sırrı nedir diye , yavaş hareket etmek demiş. Bu arada akıllı düşünüp hesaplayana kadar deli dereyi geçermiş. Da, derede boğulan delilerden bahs edilmemiş burada. Bilmem anlatabildim mi? Sevgi ve saygıyla Sağlıcakla kalmanızı temenni ederim . |
Herkese Merhabalar,
"Umut ömürden uzun olmalı." demiş bir bilge. O yüzden yaşın önemi yok İsmail Bey. Ben yazarken sadece İsmail Bey bunu okusun bir ders çıkarsından (haşa) ziyade, içimizde bir çok amatör arkadaşımızın, eli kulağında start vermek için. Bunu hissediyorum. Genel anlamda yazdım ki, amatör arkadaşlar amatör ruhunu aşarlarsa bu işin gerek maliyetinden ve gerekse eziyetinden dolayı hevesini alma durumuna döner ve bir daha da kolay kolay bu kapı açılmaz. Sizin öngörünüzde bir sorun yok zaten. Açık açık bu işi hazmederek yapacağım diye yazmışsınız. Güzel olan şu ki ticariler de amatörler de burada birbirinden bir şeyler öğreniyorlar. Çoğu amatörün yaptığını profesyoneller yapamaz. İsmail Bey'in söylediği gibi, amatör delilik yapar ama ticari kılı kırk yarar. Her iki taraf da haklı. Sayın Kızıltan, yazınız için teşekkür ederim. Saygı ve sevgilerle... |
İsmail Bey, Kahvemiz açılmış
http://www.agaclar.net/forum/sohbetler/33161.htm |
Ben az evvel uğradım . Kahvede kimse yoktu :)
|
Gelmeye başladılar yavaş yavaş. Daha çay demini almadı ya ondandır :)
|
bende sohbe tinize katulmak isterim arkadaşlar
|
|
Serayı yeniden sera bekçisine emanet edip İstanbul'a geldim .
Bakalım bu sefer ne aksilikler çıkacak ? :) |
bende yapacam bakalım tatmin olursam
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 16:22. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025