Tohum almaya başladım..

Domatesler içinde lezzet, albeni ve verim açısından en beğendiğim çeşitler sayın Birnefestoprak'ın Garnet ve Margaret Curtain'i ile Çizgili İstanbul..
http://www.agaclar.net/forum/1487195-post4.htm
http://www.agaclar.net/forum/1487285-post5.htm
http://www.agaclar.net/forum/1308835-post3.htm
Garnet orta minik bir tür ama çok leziz..aynı şekilde Margaret Curtain de öyle..incecik kabuğu yerken hissedilmiyor..sap kısmındaki yeşil bölge bile keyifle yeniyor..ayrıca çekirdeğinin az oluşu da iyi..ben bu domatesi kahvaltıda kullanıyorum..kışlık püre için rendelemeye bile kıyamıyorum..kışın kullanmak üzere 150-200 gramlık paketler halinde salataya doğrar gibi doğrayıp derin dondurucuya atıyorum..
Seneye sadece bu üçünü paylaşacağım.Turuncu ve sarı domatesleri de paylaşabilirim..

Nergislerle 170 adet zeytinle ve ayrıca 300-350 kök sebze bahçesiyle uğraşmak çok çok yordu beni..seneye belki sebze bahçesi bile yapmıyacağım :( Yapsam bile 2-3 kök biber, 5-10 kök Margaret Curtain domates..

Ayrıca şunu da belirteyim; fidanlıkta dip çürüklüğüne yolaçan kalsiyum eksikliği olduğunu sanmıyorum..diğer tüm domateslerde dip çürüklüğü olmasına rağmen sayın Birnefestoprak'ın güzel armağanı olan bu üç türde hiç dip çürüklüğü yok..bir de deşti-kurak üç tür domatesimde dip çürüklüğü hiç yok..ayrıca turuncu domateslerin çoğunda dip çürüklüğü olmasına rağmen iki sıra gerideki sarı domateslerin de hiçbirinde yok..ilginç..

Seneye paylaşacağım tüm tohumları ilaçlayacağım ben her ihtimale karşı..

Domatesler..ilk foto Margaret Curtain..Sarı domatesler de yakında olgunlaşır..kurak domatesler öylesine bol ki..toplamaktan yoruldum :) En alttaki fotodakiler Afyon pembe..

Tohum için bıraktığım kabaklar.. (Kars yumurtası kabakları bol, foto çekmeyi unutmuşum)

Dolu salatalıkları mahvetti.

Salatalıklarda ve kavunda mantarda var sanki.

Kaolin kaplama olmasın onlar :)

Olsun mademse :)

Kaolini duyunca biraz araştırayım dedim, işin içinden çıkamadım...

Bugünkü hasılat.çeşit çeşit domatesler...7 büyük kavanoz püre yaptım..

Margaret Curtain, Garnet ve Çizgili İstanbul domates tohumlarını bir önceki püre yapımında aldıydım..

Bugün de Sarı, Siyah ve Turuncu domateslerin tohumları alındı..

Önce tohumlar alındı..tohumlar plastik süzgeç içinde ovalandı..yıkandı birkaç kez daha ovalanıp yine yıkandı..sonra domatesler rendelendi..daha sonra pişirme işleminde domateslerin ekşilerinin oluşturduğu köpük alındı..20 dakika kadar kaynatıldı..son anlarda 4 büyük kavanoz dolduran tencereye 3 tatlı kaşığı himalaya tuzı ve en son anda da yarım çay bardağı zeytinyağı ilave edilip 2-4 dakika daha karıştırılıp kaynatıldı..kavanozlara sıcak sıcak boca edildi..iyice temizlenip kağıt peçete ile bir güzel silinen kavanoz ağzı ile kapağı sıkıca kapatılıp ters olarak sabaha kadar soğumak üzere oda içinde hiç oynatılmamak üzere dolap üstüne kondu..sabahleyin de buzdolabına atılıp istiflenecek..

14 kavanoz doldurdum..30-40 kavanoz domates püresi yapmaya niyetliyim..belki de daha fazla..gücüme bağlı..

Zeytin toplama zamanı benim için hazır gıda bunlar..hiçbirşey yapmasam bile sulandırıp kahvaltıda içerim..

Eşim yan çizdi..havalar çok sıcak uğraşamam diyor ve Çanakkale'de klimalı evinde yan gelip yatıyor :)

Bu yaz pek aylak kalıp dinlenemedim bile..yapılacak iş hiç bitmiyor..aslında baya acıklı bi halim var gibi :) toprakla uğraşmak zor dostlar..aşk ile yapmayan çabuk pes eder yani..

Yine de çok mutluyum..eşimde kendine göre mutlu..64 yaşından sonra herkes arzu ettiği gibi yaşıyor ..önemli olan da bu :)

Arasıra kaçıyorum işte Söğütlüyalı'mızın muhteşem denizine..

Bir de mangal keyfim var..şimdi sardalya zamanı..fazla yiyince insan köpürüyor, bu gece üçüncü soğuk maden suyunu içiyorum şu an :( tabi öküz gibi, 45 tane sardalya yersen sonuç kaçınılmaz :(

Bu akşam ilk defa balıklarla birlikte iki tane kocaman Afyon yerli domates yedim..o da gayet güzel..ama Margaret Curtain, Siyah domates Çizgili İstanbul ve Garnet en beğendiklerim..

(fotodaki ben değilim)

Sevgili pria bana göre karpuz iri olacak, siyah çekirdekli olacak, kırmızı ve tatlı olacak. Çok sulanmış karpuzu da sevmem sulu oluyor ama tatsız oluyor. Ben tatlı karpuzu severim.
Şöyle iri bir dilim keserim, dilimi tabakta ancak ikiye bölerim, ufak ufak kesilmiş karpuzlar hoşuma gitmez, yani önce gözümü doyuracak.

Demek istediğim böyle olacak yani...:D

Valla, eşşeğin aklına karpuz kabuğunu getirecek şeyler yazarak tahrik ediyorsunuz beni Güler Hanım..:)

Ben öylesine iyi bilirim ki iyi karpuzun ne olduğunu; buldum mu yarım karpuz yemeden bırakmam yani..
Bizim köy civarında Örtülüce köyü Çanakkale merkezde de Okçular köyleri vardır..kumsaldır karpuz ektikleri tarlalar..öyle güzel karpuzları vardır ki, ağzınızda iyi bir tahin helvası gibi eriyiverirler..
Bu yüzden köyde iskele'de park eden karpuz satıcısı köylülerin yanından geçmemeye çalışıyorum..çünkü alıp eve götürürsem aklıma geldikçe doğrar doğrar yerim..

5 aydan beri onca çalışma, didinme zeytindi, nergisti, sebze bahçesi falan derken 11 kilo falan verdim..beni n'olur günaha sokmayın da şu karpuz konusunu es geçelim :)

Fidanlıkta üzümler oldu..bu akşam yan komşum seslendi ''Adnan bak sınırdaki dikenli tele dolanan çekirdeksiz üzüm olmuş, kopar'' dedi..duymazlıktan geldim ve ''eşime ayırdım onu, gelince halleder'' dedim..

İncirler olmaya başladı, gözgöze gelmemeye çalışıyorum zaten..

Bu nefis meselesi çok kötü..can boğazdan gelmiyor tam tersine gidiyor sanki..

Bizim eve yıl içinde 2-3 kilodan fazla şeker girmez..çok mecbur olmadan kullanmayız..en başta çayımızı limonlu içeriz..

Bayılıyorum sizin mesaj yazma tarzınıza; öyle içten ve akıcı ki....

"5 aydan beri onca çalışma, didinme zeytindi, nergisti, sebze bahçesi falan derken 11 kilo falan verdim..beni n'olur günaha sokmayın da şu karpuz konusunu es geçelim "
heh heee..

http://www.agaclar.net/forum/1515043-post8363.htm

Çok kötüsünüz Güler Hanım :) Yan komşum olmanızı istemem valla.. :)

Hah haaa, halbuki ben Bursa'mı Çanakkale mi olsun gideceğimiz yer diye düşünüyordum.

18 çeşit domates tatmak nasip oldu bu yıl..ama içlerinden sayın birnefestoprak'ın Margaret Curtain domatesinin albenisi, lezzet, yeme kolaylığı, aromasıyla ve az çekirdekli oluşuyla tek geçerim..sapın etrafındaki yeşil bölge bile aynı keyifle yeniyor..

Biraz daha tohum alacağım ondan..

''Çanakkale Pembe'' domatesleri de yabana atmıyalım..harika, ince kabuklu, okkalı, çok leziz bir tür..

Öğlen yemeğim bugünlerde incir ve üzüm..4 günden beri de bu pembeleri yiyorum peynir ekmekle, akşam yemeği olarak..seneye paylaşmak üzere onlardan da tohum alıyorum..

Fotodaki diğer iki domates te ''siyah domates''..onlar da ayrı bir lezzet..biraz Margaret Curtain'leri andırıyor..

(Telefonumu asla değiştirmem :) darbelere, her türlü hor kullanmaya dayanıklı, tozdan çamurdan, şundan bundan etkilenmez..16 yaşında :) halâ taş gibi..keşke yenisini bulsam da alsam..bazen mahsus, şakadan giriyorum Nokia bayilerine, ''yok mu bundan'' diyorum..Satış görevlileri sanırım ''defol git güzelim mağazamızdan'' der gibi bakıyorlar :)

Bunlar da olası prostat tehlikesine karşı stoklanmış silahlar :) dolap tıkabasa domates doldu..40 büyük kavanoz..daha da yapacağım..üç günde 8 büyük kavanoz çıkıyor....her çeşittten karışım yapıyorum rendelerken..sarı, turuncu, pembe, siyah, kırmızı hepsi var yani..
Öyle menemen yapmakla falan uğraşmam; soğuk soğuk meşrubat gibi yudumlarım kışın..''organik hoşaf''tan iyidir bence !!!

Mahsule maşallah, emeklerinize sağlık Sayın pria. Rabbim ağız tadı ile tüketmeyi nasip etsin inşallah!..
Sayın pria, komşumda domates sos yapıyor, fakat buzdolabına koymuyor.

Benim dolap müsait..yani köydeyken gündelik yiyecek oluyor..pazardan birşey alıp dolaba koymuyoruz..bomboş çalışacağına içi dolu çalışırsa elektrikten tasarruf bile olur :) hem de domates püreleri daha bir korumalı olur.

Dün eşim bi kavun al da öyle gel, dedi..ben de İskele'de traktörüyle kavun karpuz satan köylülerin yanına gittim..yaşlı bi teyze ile eşinin sattığı çeşit çeşit kavunlar ilgimi çekti..teyzeye, nereden buldunuz bunca çeşidi diye sordum..başladı anlatmaya..benim satın aldığım kelek yeşili kavunun adı ''hırsız çalmaz'' mış..Bursa'da bir köylüden almış tohumlarını..onca yaşına rağmen ondaki bu merağı görünce, eve kavunu götürdüğümde Margaret Curtain, Garnet, sarı, siyah, turuncu domates tohumlarıyla Oyalı Karpuzdan mini bir paket yapıp götürüp hediye ettim..çok sevindi..hiç böyle karpuz çekirdeği görmedim, dedi..

Bu arada tekrar belirteyim..eşimin de aroma, tad, her yönden en sevdiği domates Margaret Curtain oldu..kısmet olursa seneye sadece bu domatesi ekmem isabetli olacak gibi..

Domatesleri, biberleri dipfrize depoladık..günlük 2-3 domates ayırıyorum kendime..kalanını eşe dosts akrabaya dağıtıyorum..
Bugün bi akraba kızımıza bi torba götürdüm..ablasına da daha önce 3-4 çeşit domates fidesi vermiştim..''ayy adnan abi, ablama verdiğin bi domatesten yedim..inan şimdiye kadar böyle bi lezzette domates yemedim''..dedi..methettiği domates Margaret Curtain'di..

Gelecek sene köyde yine baya bi domates tohumu, fidesi dağıtacağım gibi görünüyor vaziyet..

Fakat seneye ''siyah cin biber'' dışında biber ekmeyeceğim..tam olgunlaşmadan tahammül edilir durumda salatalarda veya ızgara işlerinde baya yakışıyor siyah cin biber..biber domates gibi değil..kökleri sanırım çok sığ..3-4 gün içinde tekrar sulamak gerekiyor..

Bugün 3 günlük zeytin sulama işini bitirdim..inşallah eylül yağmurları başlar da son sulama olur bu..3 sulamada 85 ton su vermişim 160 zeytine..salı-çarşamba kaolini de son kez atarak hafta sonu Ç.Kale'ye döneceğim..yeter bu kadar keyif..tam iki aydan beri köydeyim..yedik içtik, bereket versin..özledim Çanakkale'yi..

Giderken fidanlığın anahtarlarını çok sevdiğim akraba kızımıza bırakacağım..incirler, üzümler, domatesler hepsi onların olsun..ben bıktım yemekten artık :)

Köyde herşey iyi güzel de, beni en çok bunaltan ve soğutan özellikle erkeklerin daha çok dedikodu yapmaları..oturuyorsun biriyle adam sanıp..başlıyor onu bunu çekiştirmeye..ondan sonra 2 gün sonra da o dedikodusunu yaptığı insanla harıl harıl muhabbet yapıyor..aklım almıyor..
Köyde genelde insanlar birbirlerinin onduğunu, başarılı olmasını, para kazanmasını çekemiyor..hasetlik fesatlık, iş bozanlık diz boyu..

Bu yüzden özellikle yorgun olduğum akşamlarda kafama göre insan bulamazsam ya tek oturuyorum kahvede..sevmediğim huyları olan biri de şaşırıp yanıma gelirse, az sonra bi bahane bulup tüyüyorum deniz kıyısındaki banklara..

Köy iyidir güzeldir hoştur ama bu aynen davulun sesi gibidir..yaşamadan izahı yoktur bazı şeylerin..

Sürekli köyde yaşamak çok çok zor..çok şey yazarım bu konuda ama boşverelim..çok mesafeli olmak gerek köy hayatında..

Sizinle sohbet ne keyifli olur oysa, öyle güzel anlatım tarzınız var ki, mesajlarınızı da keyifle okuyorum.
Haklısınız köyde yaşayan yani oranın kendi halkı (köylüler diyeceğim ama yanlış anlaşılmak istemiyorum) komşusunun ne olmasını ister ne de ölmesini. Bir çekememezlik oluyor nedense.
Aklıma bir fıkra geldi, sayfanızı işgal etmek istemem ama yeri geldi.

Adamın biri günün her saatinde durmadan Allaha yalvarır yakarır onu bunu istermiş. Günün birinde Cebrail adamı yine yalvarırken görmüş ve Allaha "Allahım bu kulunuz size hep duacıdır, bir kere de şu adamın isteklerini verin" demiş.

Allah düşünmüş sonra " peki git o kuluma söyle, ona ne istiyorsa vereceğim ama ona de ki ona ne vereceksem komşusuna iki katını vereceğim.

Cebrail adamın yanına gelmiş " Bak hadi yine iyisin; Allah senin dualarını duydu ve kabul edecek ama bir şartı var, sana ne verecekse komşuna iki katını verecek, düşün taşın ne istiyorsan söyle" demiş.

Adam biraz düşünmüş, başını kaşımız " peki bana bir gün müsaade et, yarın söyleyeyim" demiş.

Ertesi günü Cebrail gelmiş, " düşündün mü ne istiyorsun Allah'tan?" demiş.
Adam da cevap vermiş " evet düşündüm, Allah benim bir gözümü kör etsin" demiş.

Bu akşam fidanlıkta sardalya ızgara yaparken Şarköy/Tekirdağ tarafından acaip görüntülü bulutlar peydahlandı..alelacele balıkları tıkınıp kaçtım köye..

Eve geldim, çıktım balkona du bakalım nolcek diye beklemeye başladım..Şarköy tarafından bulutlar iyice kabardı..insanın aynen ama aynen üst çene kemiği ve dişleri görünümü aldı..ısırmasa bari bu bulut benim zeytinleri ve sebzeleri diye aklımdan geçirmedim değil..
Neyse kabardı kabardı, abandı bulut alabora yaparak köyün üstüne..100 yaşından fazla çınarlar sanki devrilecek gibiydi..insem de aşağıda çınarın dibindeki benim elektrikli bisikleti çeksem dedim ama vazgeçtim..derken bi yağmur bi yağmur, görmeyin..şimşekler zikzak çiziyodu gökyüzünde..

Neyse balkondan yıldırım girmesin diye telefonu kapattım..açtım bi maden suyu..bir daha ardından..45 tane iri sardalyayı alelacele lüplettiğimden içimin yandığına mı fidanlığın haline mi yansam şaşırdım kaldım..

Allah'tan dolu yapmadı..şahane bi yağmurun ardından geçip gitti bu badire de..3 günden beri zeytinleri suluyordum, dün bitirdim, yağmur yağdı..olsun..artık su falan istemezler, davul gibi şişerler..25 günden beri sulamadığım domatesler de bir döl daha verirler artık..

Artık alışmalıyız bu tür afetlere, sürprizlere..herşeyin çivisi çıktı..

Yağmur yağarken, aklıma köyden bi tanıdık geldi..bu yıl çeltikleri iyi olduğu için böbürleniyordu..ama laf arasında benim tanıdığım birinin çeltikleri kötü olduğunu ve beter olmasını söyleyince canım sıkıldı..uyardım; bak bu tür şeyler iyi şeyler değil, diye..ama abi ben bi sene çeltikte canım yanınca o da seviniyodu halime, dedi..olsun, dedim..herşeye rağmen çoluğu çocuğu var, onların hatırına böyle düşünmemek lazım dememe rağmen ''ben onun bu durumuna seviniyorum'' deyince iyice tepem attı ve ''sen bu kafayla gidersen yine birgün felaket yaşayabilirsin'' dedim ve kalkıp gittim masadan..

Bu akşam bulutlar kabarınca yüreği hop hop etmiş, benim laflarım gelmiştir aklına sanırım..

Sabah 6.20'de büyük bi uğultuyla uyandım..çıktım balkona; akşamkinden çok kötü bi hava vardı..binanın önündeki asırlık çınarlar devrilecek gibi sağa sola yalpalıyordu..derken birkaç kalın dal kırıldı..çatılardan uçanlar cabası.burnumun dibinde cami paratönerinin çektiği en az 15-20 yıldırıma tanık oldum..felaket bi havaydı yani; hayatımda sanırım böyle korkunç bi hava durumu görmedim..

Derken şiddetli bi yağmur başladı..öylesine fırtınalı yağıyordu ki..her taraf göl oldu..yollar, rögarlar suyu almıyordu artık..1.5 saat sürdü..uyuyamadım..

Hava açıp kahvaltıdan sonra çıktım zeytinliğe..yine kötü bi beklentim vardı ama nedense ne dal kırığı ne de 3-5'ten fazla tane dökümü vardı..sevindim tabi..

Zeytinlerin rengi zümrüt yeşiline döndü..bakalım daha 1.5 ay var..hasatı görecek miyiz hiç bi fikrim yok..

Tohumluk sarı kabağı bir sabah ansızın kaplumbağa yemiş..Allah'tan ikinci defa gelmiyor yediği şeye..bitirene kadar uğraşmıyor bizim gibi yani..
Koparıp kulübeye koysam, orada da orayı yıllardır evi gibi benimseyen fare yer..bu fare gerçekten mesken tuttu benim kulübeyi..yıllrdan beri dostuz yani..gözgöze geliriz bazen..sandalye minderim var iki tane..onları almak isterim otururken altıma koymak için, bir bakarım arasına girmiş keyif çatıyor..nergis soğanı koyduğum komodinlerin çekmecelerine yavrular..film gibi mübarek..Lale soğanlarına bayılır, alır onları kasalardan, benim çizmelerin içine kötü günler için stok yapar..onu hoşgörmemin nedeni, nergis soğanlarımı sevmemesi..elini bile sürmüyor onlara, nalları dikeceğini biliyor yerse kerata :)

Tohumluk kabaklardan..

Bu domates sayın birnefestoprak'ın Garnet domates fideleri arasından mı çıktı, yoksa ben mi karıştırdım bilemiyorum..çok iri ve daha ilk kopardığım domates bu..çok geç yani..

Evde ızgara işleri çekilmiyor..hele hele sardalya kokusu çıkmıyor..geçenlerde 2-3 defa elimi ağzımı yıkadım, bi türlü çıkmıyor sardalya balığığı kokusunun izleri..en sonunda daldım banyoya..gençliğimde bu tür şeylerden hiç rahatsız olmazdım..huylarım değişti eşimle 40 yıllık beraberlikten sonra :)..kendine baya bi benzetti beni..
Fidanlık sere serpe, bu tür tıkınmalar için ideal..yok yere düştü, yok döküldü, yok ona değdi, buna bulaştı derdi yok yani..ye balığı fırlat etrafa gübre olsun diye :) geçenlerde büyük baldızım geldiydi..geldiğinde etraf karpuz kabuklarıyla falan doluydu..kulübenin önünü hiç beğenmedim, çöplük gibi, dedi..bilmiyor ki onların geridönüşümlü çöp olduğunu..ben evde domates püresi yapımından kalan artıkları bile çöpe atmam, götürür fidanlığa saçarım..

Bu yaz baya bi keyifli günler de yaşadık bereket versin..ben sardalyacıyım..eşim yemez; o köfteci..

Dün bir günlüğüne hava çok sakin, hiç rüzgar yoktu..sanırım son kaolin olur; attım zeytinlere..

Evi özledim, cumartesi gideceğim Çanakkale'ye ama iki aydan beri öylesine özgür yaşadım ki, sanıyorum o çok sevdiğimiz, çoğumuzun adeta tapındığı ev, bana korkarım birkaç gün içinde kapalı cezaevi gibi gelecek ve büyük ihtimalle kaçacağım yazın son keyiflerini sürmek için köye..

Ohhh, afiyet olsun, ben de bayılırım sardalyaya. Sanayi tipi güzel bir ocağım var, büyük büyük de tavalarım, onları taşırım bahçeye veya müştemilata orada pişirim balıkları, reçelleri ama sardalya zaten yağlı bir balık olduğu için o mutlaka mangalda pişer bizde.

Ateş iyice kor haline gelince dizersin sardalyaları sıra sıra, bir yanı pişince çevirirsin ızgaranın diğer yönünü.... yanında bol bir salata ve sonrasında Hasan Çavuş'un tahin helvası da oldu mu, başka bir şey istemez diyecektim ki aklıma beylerin tercihi aslan sütü geldi. :p

Ben fidanlıkta insanoğlunun mağara devri yöntemleriyle en ilkel bir şekilde pişirme, yemek yemeye bayılıyorum..çatal bile kullanmam mecbur kalmadıkça..insanın parmaklarını yalaması bile güzeldir..:)

Mangal bile şart değil, iki taş, iki tuğla oldu mu al sana ocak..veya mangal..kuru zeytin dallarının en incelerini kırarak 10-15 dakkada hazırlarım çoban ateşini..fazla harlı ateş iyi değildir sardalyada..hatta biraz küllendirmek gerek..

Sardalyanın zamanını kollamak Güler Hanım..şimdi tam zamanı..şakır şakır yağ akıyor..
Pişirmede biraz hata yapıyorsunuz gibime geldi..ben, sardalya yağlarının eriyip ateşe minimum miktarda az düşmesi için 15-20 saniyede bir çeviririm ızgarayı..bir tarafının kızarmasını beklemem yani..sardalya fazla kızartılmaz zaten..sardalya mutlaka ''boklu kebap'' olarak pişmelidir..bir de çok taze olmalı, balıkçıdan aldığınız balıkların suyunu süzüp hiç yıkamadan buzdolabına konmalıdır..
Bi tiyo daha..pişirince balığın pulları, derisi yanıp kararıyorsa o sardalya yağsızdır..bir de iri olmalı sardalya..

Benim ızgara tam 45 sardalya alıyor..evden sayıp ta götürürüm..onca salata balık yememe rağmen en çok 1-2 saat sonra tatlı krizi oluyo..bunu da bi akrabamın yetiştirdiği Davutbey kavunlarıyla gideriyorum..balık niye tatlı krizine sokar anlayamam bi türlü .)

sayın pria balık kokusunu gidermek için tek çözüm maydanoz ve ben bunu her defasında denedim daha kokunun gitmediği olmadı.

maydanozdan bir kaç tane dalı koparıp elinide iyice ovuşturuyorsunuz. yıkar gibi. sonrasında da sabunla yıkadığınızda maydanozunda balığında kokusu kayboluyor.

Sayın pria, biz bahçede mangal kullanıyoruz, torunlar bazen aynen sizin dediğiniz gibi kazdıkları bir çukur kenarına tuğla koyarak ocak yapıp patates, ayva ve üzerine koydukları ızgarada mısır pişirirler ama onlara bunun için bahçenin müştemilat kısmında izin veririm. ön bahçede ve kameriye yakınlarında olmaz.

Mangallarımızdan biri 5-6 kişilik ama diğeri uzunca ve rahat 20 kişiyi doyurur. Ateşi ya oğlum ya da Oğuz yakar, oğlum et pişirmede bir numaradır, et kursuna gitti.

Oğuz da mangalı yaktığında ateşin hafifçe küllenmesini bekler ve hakikaten güzel pişirir sardalyaları. Ben bazen asma yaprağına sararım kendim için ama o öyle sevmez.

Haklısınız iri iri, parlak renkli taze sardalya kurutulmadan piştiğinde nefis olur. Kim demiş ki çatal bıçak kullanılır diye, on parmakla dalarız valla.
İşin komik tarafı sardalyayı elle yer ama salatayı yerken balıklı balıklı ellerle tuttuğumuz çatalla yeriz.

Sardalya pişirme partimiz hep kalabalık olur, kokuyu alan damlar, güle oynaya yenir.

Pazartesi günü İstanbul'dan arkadaşlarımız geliyor, onları karşılamaya Bandırma'ya ineceğiz, Oğuz da balıkçıya telefon edelim de güzel sardalya gelirse bize ayırsın diyordu.
Allah nasip ederse salı günü öğle akşam arası güllü kameriyede güzel bir sardalya partisi yaparız. Hadi hanımefendiyi de alın buyrun gelin. Hem bakın bakalım bizim pişirdiğimiz güzel oluyormuymuş......

Sağolun varolun Güler Hanım..biz salı günü sanırım eşimle kordon boyunda elele dolaşıyor oluruz :)

Çanakkale'ye dönüşü sırf bu antep fıstıkları olgunlaşsın diye erteledim..bugün topladım çünkü dış kabukları açılmaya başlamış..baya ayıkladım kabuklarını..gözüm doymadı, yarın sabah bir posta daha toplayabilirim fıstıklardan..7-8 kilo osun bari olmuşken..bi dahaki gelişimde bulamam çünkü gizli takipçileri var benim gibi :) köyün çok kişinin bilmediği gizli hazineleri bunlar..50 sene falan önce bir ziraat memuru, denemek için hazine arazisi üzerindeki çitlenbik fidanlarına aşılamış bunları..üstleri cıngıl cıngıl..yeri de bi görseniz; taşlık kayalık..

Köyde hiç iş bitmez..hortumları topladım..evde domates tohumlarını mukavva üstünden ayırıp peçeteler arasına koydum..daha çok iş var yapılacak ama inanın bıktım..

Antep fıstıklarından bi posta daha toplamadan ayrılamadım köyden..gittim fıstıkların yanına..biraz sonra bir grup Çin'li geldi yanıma..'' Selamün Aleyküm'' demeyi kabaca öğrenmişler..hiç yüz vermedim, herhalde beni fıstıkların sahibi falan sandılar..çekip gittiler..köyde termik santralde 1500 Çin'li var..

Yaptım kocaman bi torba daha..:) bi de güzel fıstıklar..satılanlardan çok iri..taze taze tam yenecek zamanı..artık yola çıkabilirim ..