![]() |
Bitkilerde Etimoloji
Ağaçlarda etimoloji konulu bir başlık daha var . Buraya yazacak arkadaşlar ağaç ve çalı dışı bitkileri yazarlarsa daha iyi olacak. Türkçe ve taksonomideki Latince karşılıklarının etimolojisi yazılabilir.
İlk maddeyi ben yazayım. Gerçi ağaçlarda etimoloji ye de yazdım ama .. Bitki: Eski Türkçe'de bütmek bitmek:doğmak , olgunlaşmak , sona ermek, bütünlenmek kökünden geliyor. Arapçası nebat. Latince planta , grekçe pelagos. Azericesi de aynı. Diğer türki lisanlarda ösimlik , ösümdük , üsimlik gibi kelimeler kullanılıyor. |
Vigna caracalla ya eski İstanbullular Zülf-ü aruz derler.
Bu da sevgilinin perçemi, saçı anlamına gelir. Çünkü çiçeğe dikkat ederseniz Selluka (Vigna caracalla) ortası salyangoz gibi ya da bir perçem gibi kıvrılmıştır. Süs bezelyesi (Lablab) bitkisinin adı ise Leb : dudak tan gelir. Nasıl ki aslanağzı diye isim veriyorsak bu bitkinin de açılır kapanır durumda dudakları vardır. |
Yaprak : Eski Türkçe'de yapmak :kapamak örtmekten geliyor. yapurgak.. yapırgak.. yapırkak.. yaprak. yap kökünde örtmek ,kapamak , gizlemek gibi anlamlar saklı. Ağacı örten kaplayan anlamında. Tüm türki lisanlarda da benzer sesçe benzer kelimelerle ifade ediliyor.
|
Odun: od dan gelir. Eski türkçe od ateş, sıcaklık demektir. İngilizceye hot olarak geçmiştir
|
Bostan: Büistan
Bü: farsça güzel kokan anlamına gelir İstan: Farsça yer, diyar, memleket, durak anlamına gelir Bostan güzel kokan yer demektir |
Tomurcuk: Tömür
Töm: eski türkçe şişmek, yuvarlak, küre anlamında kullanılır. Tömürmek : şişmek, kabarmak (tümör kelimeside bu kökten geliyor olabilir.) Evet şimdi baktım, tümör kelimesi latince tumor kelimesinden geliyormuş, anlamı şişik yumru demekmiş. demek ki latinceye eski türkçeden geçmiş:rolleyes: |
Yeşil: Yaş-ıl, taze bitki, yaş bitki rengi
Mavi: mayi den gelir. Mayi arapça Ma kökünden helir. Sıvı, su demektir. Sarı : Zar dan gelir. Zar arapça altın demektir Turuncu: Turunç dan gelir. Portakal rengi. İngilizcesi Orange, fransızcasıda oranj herhalde Beyaz: Beyzadan gelir, arapça yumurta demektir. (Demek ki orda tavuklar beyaz yumurtluyor:)) Lacivert: Farsçca Lajvertden gelir. Gök rengi bir taşın adıdır. Siyah: Farsça siyav kelimesinden gelir. |
Güneş: Gün-eş, gün ışığı
|
Güney: Gün-ey (gün yönü)
Kuzey: Kuz-ey (karanlık yönü) (kuzgun da aynı kökten gelir, kara kuş, karanlık kuş demektir) |
Böcek: Böğ-cek eski türkçeden gelir
Böğ: bir tür zehirli örümcek cek: küçültme eki |
Örümcek: Örüm -cek. Eski türkçeden gelir
Örüm: örülmüş olan cek: küçültme eki |
Budak: Bütık kelimesinden gelir. Eski türkçe dal demektir.
Budamak: Bütımak |
Tepe: Töp, töpü kelimelerinden gelmiştir. Eski türkçe yükselti anlamına gelir. İngilizceye top olarak geçmiştir.
|
Rakkamların kökeni ile ilgili olarak "Karagöz'le Hacivat neden öldürüldü?" filminde çok güzel bir sahne vardı. Anmadan geçemeyeceğim:)
Serçe parmağı, pırr diye uçar serçe yüzük parmağı, serçe parmağının eki orta parmak, en uçtaki işaret parmağı, adamı dürtmeye yarar baş parmak, en baştaki pırr, eki, uç, dürt, baş bir, iki, üç, dört, beş Baş altınıda ben ekliyeyim. |
Maydanoz:grekçe makedoniesis Makedonya otundan geliyor. Osmanlıca midenuvaz (mideokşayan) kelimesi makedoniesisin bozulmuşu.
|
Begonvile: Fransız denizci ve sayyah Louis Antoine de Bougainville'in isminden gelir
|
Şebboy: farsça şeb-ünbüy kelimelerinden gelmiştir. Gece kokan anlamına gelir.
|
Tarla: tarıglak kelimesinden gelir. Eski türkçe kökenlidir. Tarıglak kelimesi ise darı kelimesinden gelir. Darı ekmek manasında.
|
Alıntı:
|
Papatya: Farsça batüte kelimesinden gelir. 14üncü yy.a kadar babüne babadça kelimeleri kullanılmıştır.
|
Dal:Eski türkçe tal kelimesinden gelir.
|
Sebze : Farsça sebz =yeşil den geliyor. Yani sebze derken yeşillik demiş oluyoruz.
|
Zerdeçal: Farsaça zerdeçüb kelimesinden gelir. Zerde sarı, çüb çubuk demektir
|
Sinameki: Arapça sina-i Mekki kelimesinden gelir. Mekke sinası demektir. Sina bir tür ağaçtır.
|
Hevenk: farsça aveng kelimesinden gelir. asılı olan, sallanan şey demektir.
|
Çay: farsça çay kelimesi dilimize aynen geçmiştir. Farsçaya çince ça kelimesinden geçmiştir
|
Kahve: Arapça qhv kelimesinden gelir. Usare, öz su demektir
|
Alıntı:
|
Kabak: Eski Türkçe'de kabağ Kapamakla ilgili kapak (kapalı olan kabukla kuşatılmış). Tüm türki lisanlarda benzer kelimelerle ifade ediliyor.
|
Kavun: Eski Türkçeden tüm türki lisanlara aynen geçmiş.
|
Karpuz: Farsça'sı harbuz , Rusça'sı arbuz. Tüm türki lisanlarda karpuz benzeri kelimelerle ifade buluyor. Acaba Türkçe'den Farsça'ya mı geçti yoksa tersi mi geçerli?
|
Bendeki kaynaklar karpuz için farsça xarbüze kalimesini kaynak gösteriyor.
xar: eşek, büzak: hıyar, kavun yani karpuz farsçada eşek kavunu demek. |
Leylak: Farsça nilak, arapça lilak, sanskritçe nila. Hepsinde çivit rengi demek
|
Patlıcan: Dilimize arapça badincan kelimesinden geçmiştir. Aslı hintçe brincaldir
|
Unutma beni çiçeği: Latincesini bulamadım
Bir delikanlı sevgilisi ile dağlarda dolaşıyormuş. Derken kız, yamaçta masmavi bir çiçek görmüş. "Sevgilim bana o çiçeği getirir misin?" demiş. Delikanlı bakmış yamaç çok dik, aşağısı uçurum. Ama sevgiliside çok istiyor. Gitmiş çiçeği koparmış. Koparmış ama tam kopardığı anda da ayağı kaymış. Son bir gayretle çiçeği kıza fırlatmış. Fırlatırkende bağırmış. "DARLING, FORGET ME NOT!". Ve delikanlı uçurumun dibine cansız yayılmış. Delikanlının anısına o çiçeğe ingilizcede forget me not derler. Dilimize de aynı şekilde çevrilmiştir. Üzücü bir hikaye. |
Sevgili Todor,
Unutma beni cicegine ufak bir katkida benden. Boraginaceae ailesinden, latincesi Myosotis, latince'de fare kulagi anlaminda. Bircok cesidi mevcut, renk olarak; civit mavisi, acik mavi, pembe, sari ve beyazi da var. saygilar, Uyar11. |
Bezelye italyanca piselloii, latince pisellum kelimelerinden dilimize geçmiştir.
|
Salatalarda kullandığımız mercanköşk
Türkçe adı : Mercanköşk etimolojik kökeni : (Farsça) MERZENGÜŞ : farekulağı (Türkçeye çevrimi)İstanbul ticari adı majoran Latince adı : Origanum majorana(Uluslararası bitki adlandırma sırasında cins ismi olarak Origanum, tür ismi olarak da Majoran literatüre geçmiş bir isimdir.) Merzengüş ; Latince, Yunanca, Almanca ve İngilizce'de bizim okuduğumuz ağıza yakın olarak marjoranum, matsurana, marjoram gibi adlar verilerek kullanılmıştır. |
Turfanda: Doğu Türkistan'da bulunan Turfan denen (şimdi Çin Halk Cumhuriyeti'nin Şincan Uygur Özerk Bölgesi'nde bulunuyor) denizden 150 metre kadar aşağıda bulunan bir ova-çöl . Yazları son derece sıcak olan bu havzada çevredeki yüksek arazilere göre yaz erken geliyor ve pamuk dahil bir tarım cenneti. su cevredeki dağlardan karız-keriz denen yeraltı sulama kanalları vasıtası ile getiriliyor. Aynılarından İran'da da var.
Su olunca , sıcak ve güneşli bir hava olunca sebzeler de Turfan -da yetişiyor. Bir kelime Türkçe dil ailesinin en doğusundan çıkıyor ve en batısına nasıl böyle geliyor değil mi? Hem de çoktan unutulmuş bir coğrafi yer adı. |
Dere: Farsça vadi
Irmak: Arapça gürül gürül akmak, akarsu Çay: Farsça cüy küçük akarsu, Osetçe ç'ay ırmak anlamına gelir. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 19:57. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025