![]() |
Belki de yazı biraz uzunca olduğu için yazıdan bir "anafikir" saptarken hatalı olmuş sanırım.
Alıntı:
Sağlıkla ilgili konuda, ocaktan çıkan mineralin içinde kanserojen olan serbest mineral olduğunu Peter W.Harben söylüyor. Neyin içinde ne olduğunu ya da olmadığını ben bilemem. |
Sn.Denizakvaryumu, link için teşekkürler. Yazı sessizbahçe blogunda yayınlanmış. Ayrıca, ağaçlar.net'de değil ama başka bir kaç forumda da aynı var galiba.
Yazı ile ilgili üç farklı açıdan naçizane ilave edebileceklerim ya da söyleyeceklerim olabilir. 1. Öncelikle, lotus etkisinin tanıtılması bakımından güzel bir hatırlatma olmuş. Gerçekten de, doğadan gelen ve doğaya ait bir teknoloji. Keşfedilmesinden sonra nano teknolojinin de gelişmesiyle endüstride kullanımı yaygınlaştı. Artık bir çok kendi kendini temizleyen yüzey tasarlanıp yapılıyor. 2. Bir diğer açı, literatür ile kişisel yorum biraz karışmış olmakla birlikte sanki literatürde var gibi görünen ama olmayan ya da, söyleyen, zaman, ne için söylediği, üçüncü elden nakledildiği için orijinalinden sapan ve kaynağı belli olmayan bir kaç küçük, biri önemli konu var. Yazıdaki Parçacık Film Teknolojisi gelişimi ile paragraflar çoğunlukla John L. Capinera'nın Encyclopedia of Entomology kitabından alınmış. Ancak bu kitaptaki "Develeopment of Particle Film Technology" bölümü, bu teknolojiyi ve sonundaki M-97 formülasyonunu yaratan ekibin liderleri olan D.M.Glenn ve Gary J.Puterka'nın daha geniş bir yayınından alınarak özetlenmiş. Kitapta, orijinalde olan bazı detaylar kaybolmuş. Özet de belli bir bakış açısıyla yorumlandığında bazı yanlış anlaşılmalara yol açmış görünüyor. Bunlardan bazıları; Sessizbahçe'deki yazıda, "Engelhard ve ARS uzmanlarının görüşüne ve yaptıkları testlere göre, diğer sektörlerde de kullanılan kalsine kaolin %90’dan fazla saf kaolin içermek, %50’den fazlası 2 microndan düşük çapta öğütülmüş olmak ve beyazlık derecesinin %85’ten büyük olması koşuluyla tarımda da kullanılabilir." deniyor. Bunun doğrusu şöyle; İki ayrı zamanda farklı çalışmaların ürünü olan biribirini tamamlayan iki farklı söylem var. Birincisi; "Kaolin is a white, nonporous, nonswelling, nonabrasive fine grained platy aluminosilicate mineral (Al4Si4O1O(OH)8t)h at easily disperses in water and is chemically inert over a wide pH range. Coating grade kaolin is >90% pure and has a high brightness quality of >85%. Water-processed kaolin is >99% pure and has a brightness of >85%. Mined kaolin has traces of 2 metals, Fe2O3 and TiO2; the former must be removed to obtain white brightness qualities >85% that is required for various industrial applications. In addition, crystalline silica, SiO2, a respirable human carcinogen, must be removed to insure human safety (Harben 1995)." Peter W.Harben bir mineral uzmanı. Bu ifade, 1995 yılında 4.cü baskısını yapan, The industrial minerals handbook II: a guide to markets, specifications, and prices, kitabından. Kitap Londra merkezli Arby Industrial Minerals Division'ın Metal Bulletin isimli bir yayını. Toplam 259 sayfa, 50 farklı mineralden söz ediyor. Her mineral için ortalama 5 sayfa, nereden çıkar, genel özellikleri nedir, neye dikkat etmek gerekir, ticari dolaşımın durumu, endüstride nerelerde kullanılır, fiyatları nedir gibi pratik ama kısa bilgiler içeriyor. Aslında Peter Harben'in tarımla hiç ilgisi yok. Burada "coating" diye bahsettiği de kağıt kaplama. Glenn, kaolinin literatüründe yer aldığı için konu ile ilgili tüm makalelerinde bu alıntıya kaynak göstererek yer veriyor. Burada görüldüğü gibi Peter Harben özetle, kaplama kalitesi kaolinin en az %90 saf ve %85'den daha parlak olması gerektiğini, diğer iz elementlerin ve kanserojen olan SiO2 mineralinin mutlaka ayrıştırılıp uzaklaştırması gerektiğini söylüyor. Harben'in ifadesi Glenn tarafından alıntılanınca Encyclopedia of Entomology kitabına da eksiltilerek girmiş ama orijinal alıntı da kaybolmuş. İkincisi; USDA ve ARS ekibi, Parçacık Film Teknolojisini geliştirken kullanılacak mineralin ön şartları olarak, "1. Kimyasal olarak inert mineral parçacıkları, 2.Parçacık boyutu <2 mikron 3.Homojen bir şekilde yayılıp film oluşturabilmesi, 4. Oluşan filmin yapraklar ve hava arasında gaz alış verişini engellemeyecek şekilde geçirgen olması, 5.Fotosentetik olarak aktif radyasyonu geçirmesi fakat ultraviyole ve infrared radyasyonun bir kısmını geri yansıtması, 6.Zararlının bitki üzerindeki davranışını etkilemesi, 7.Hasat edilen ürünlerin üzerinden temizlenebilmesi" diyor. Bu şartlar, ARS ekibinin çalışmalarına devam edebilmesi için bir scope (kapsam) belirliyor. Yine, Glenn ve Puterka'nın yayınlarından Encyclopedia of Entomology kitabına girmiş. Aslında bu maddeler kitapta da olduğu gibi yer alıyor ama sessizbahçe'deki yazıda, çok öenemli olmasına rağmen nedense söz edilmemiş sadece ikinci madde "%50’den fazlası 2 microndan düşük çapta öğütülmüş olmak " şeklinde aktarılmış fakat ne Encyclopedia of Entomology'de ne de konunun baz alındığı kaynaklarda "%50’den fazlası" diye bir şey yok. Yazı, SunShader isimli ürünün sahibi sıfatıyla yazıldığından, bu ürünün de %50'sinin <2 mikron, %90'ının <5 mikron olduğu yönünde bir söylem olduğu için, yazının detaylarındaki kaynaklar da kaybolmuş olduğundan araya sıkışıvermiş. Bu bakımdan literatür manipülasyonu gibi duruyor. yazı ile ilgili biraz üzerinde durup dikkat çekmek istediğim başka bir şey de bu konulardaki kitaplarla ilgili. Yazıda; "Bağımsız bilim çevrelerinin bu konudaki görüşü, açık ve nettir. Örneğin Bitki Patolojisinin gurusu olan ve kitabı 85 ülkede ve yüzlerce üniversitede kaynak kitap olarak okutulan, George N. Agiros’un aşağıdaki sözlerinin de dikkate alınması gerektiği kanısındayım. “Antitranspirant polimerler, mineral yağlar, surfactantlar ve kaolin temelli partiküler filmler gibi film oluşturan maddeler patojen bulaşmadan önce uygulandıklarında infeksiyonları önemli oranda azaltırlar. Bu türden film oluşturan polimerlerin çoğu gazlar için geçirgendir, fitotoksik değildir, hava koşullarına karşı en az bir hafta dayanıklıdır ve biyolojik çözünmeye uğrarlar.” denmiş. Nereden geldiği belli bir alıntı. G.N.Agrios'un Plant Pathology kitabı 5.baskısı %45 genişleyerek 2300 sayfalık konusunda en iyi derleme olmuş. Yazılan da doğru, fakat doğru okunursa. Söz gelimi, "film oluşturan polimerlerin çoğu gazlar için geçirgendir, fitotoksit değildir" derken tüm film oluşturan polimerler demiyor. Hepimiz biliyoruz ki, film oluşturacak şekilde ağaçlarımıza yaptığımız kaplamaların bazıları fitotoksit olabilir, stomaları kapayabilir. Fakat, esas bahsetmek istediğim bu değil. Bu kitabın 4. baskısında bu paragraf bir ifade eksiği ile aynen yer alıyor. Dördüncü baskıda, "kaolin-based particle films" ifadesi yok. Dördüncü baskıda olmayan başka bir şey de referanslardaki D.M.Glenn'e ait çalışmalar. Beşinci baskıda Glenn'in ünlü "Elma hastalıklarını kontrol etmede kaolin bazlı Parçacık Film etkisi" yayını referans olarak kitaba girmiş. Bu yayın parçacık filmlerin bir dizi saha denemesi, detay ölçümler ve bunların bilimsel raporlarını içeriyor. Bu bakımdan bu günkü M-97 formülasyonunun ilk ciddi, kapsamlı ve doğrudan tarım alanında yapılmış çalışması. Bu yayının referansa girmesiyle "kaolin-based particle film" ifadesi de paragrafa girivermiş. Kitabın başka yerlerinde de Glenn'in çalışmaları yer almış. Bir anormallik yok. İki baskı arasındaki teknolojik bir gelişme kitapta yer almış. Burada kayda değer olan spesifik bir çalışma, bu çalışmada yer alan, kapsamı ve içeriği belli olan parçacık film teknolojisi ve buna ait spesifik bir formülasyon sebebiyle kitabın değişmiş olması. Biraz tuhaf ama yeri gelmişken bu konuda bir şey daha söyliyeyim. Dördüncü baskıda yer alan paragrafın noktası vigülüne kadar aynı başka bir Plant pathology kitabında da yer alıyor. Copyright filan da demişler ama kitaplar arasında da epey transfer oluyormuş demek ki. 3. Üçüncü açı pek hoş değil. Bu mesajın içinde bundan söz etmek istemiyorum. Ayrıca yazarım. |
Öncelikle Temel Konular başlığı altında Enzim, Mikroorganizma ve de Kaolin kili madde başlıklarının olmasının artık şart olduğunu belirtmek istiyorum.
Neden? Agaclar.net gübre, sulama, tohum gibi konuları aştı (ki bunlara bir çok sitede erişmek mümkün) enzim, mikroorganizma, kaolin gibi konularda farkını ortaya koydu. |
Şimdii
Kaolin kili ve mineralli kaolin kili ve kaolin kili içeriğinin patentli, formülasyonlu, içerik ve şartlarının değerlendirmesini üstadlarımızdan okuyoruz. Çok değerli ve çok çaba ve emekle oluşturulan, zeka ve tecrübenin katkısı olmadan olmaz geçmiş ve bugün kaolin şartlarını okuyıruz. Bu noktada sorum şudur hem basit ve anlaşılır ve de net hem maliyet, hem ülke döviz rezervi, hem üreticiye uygun koruyucu ...istler kazandırmak anlamında ÜLKEMİZDE ki kaolin kaynaklarından safsızlıklarının ayrıştırlması ve de gerekli rafine ve de kalsine yatırımlarının yapılması şartı ile üreticiye ucuz ve uygun <2 mic, 90% saf, 85% beyaz patent sorunu olmayan kaolin kili elde etme şansı var mı yok mu? Sorumum tüm değerli araştırmaların ve üreticilerin açısından net yanıtı olacağını düşünüyorum? Bu şans Var mı yok mu? |
Alıntı:
Bu söylenenlerin olması şart mıdır? Patenti alınmış bir ürüne tekrar patent mi almayı düşünüyorsunuz? Eğer böyle bir şart olsaydı bir tek model otomobil olurdu. Bugün en gerilerden gelen Japonya ve Güney Kore arabaları bütün otomobil pazarını zorlar hale gelmezdi. Herkes amerikan otomobili kullanmak zorunda kalırdı. Devrim arabalarına gerekli tahammül gösterilseydi belki bugün bizde bu pazarda söz sahibi bir ülke olurduk. Oysa bize mevcut uçak fabrikalarımız bile kapattırıldı. Ya da doktorlar sadece bir marka ilaç yazmak zorunda kalırlardı. Oysa ilaç piyasasındaki çeşitliliği benden daha iyi bilirsiniz. Hatta öyleki ilaç firmaları kendi ilaçlarını reçete ettirebilmek için binbir türlü ayak oyunları ile doktorları kendi yanlarına çekmeye çalışırlar. Mesleğini gerçekten seven ve araştıran bir doktor ise hastaya uygun gelecek en ekonomik çözümü reçete eder. Ticari her üründe, pazar payını başkalarına kaptırmamak için bir sürü numaralar dönmektedir. Enzim konusunda da bir çok tartışmalar yaşandı ve bugün forumdaki arkadaşların çoğu kendi enzimlerini kendileri üretip kullanır hale geldiler ve gün geçmiyor ki uygulayan arkadaşlardan memnuniyet mesajları gelmesin. Hatta öyleki, bir çok ticari markaya tercih edilecek konumda hızla yayılıyor. Hatta bu konuda ticari marka olacak ciddi çalışmalar olduğunu da duyuyorum. Önemli olan sahadaki uygulamadan alınan sonuçtur. Gerisi laf-ı güzaftır. Bu sene uygulama yapan arkadaşların hasat sonu elde edecekleri deneyimler bir çok şeyi anlatacaktır. Bu işin sonucunu fayda-maliyet analizi belirler ve üretici buna göre karar verir. 1000 TL harcayıp 2000 TL hasatmı elde edeyim. 500 TL harcayıp 1800 TL mi hasat mı elde edeyim. Bu rakamları rastgele yazdım. Önemli olan budur. |
Sn.Sarıcan, teşekkürler. Türkçemize güzel bir deyim kazandırdınız. Diğerine dilim dönmüyordu zaten. Bundan sonra bilimsel deneyler, saha çalışmaları, ölçümler, bunlara ait makaleler vb. hepsinin adı "laf-güzaf".
Bu "laf-ı güzaf"lardan epeyce söz edeceğiz önümüzdeki günlerde. Yanlız, her şeye rağmen bu laf-ı güzafların önemli olabileceğini ya da bir çok kişi tarafından öyle sayıldığını da unutmamak lazım. Yoksa alt tarafı laf-ı güzaf deyip geçerdik, manipüle etmeye çalışmazdık. |
Bugün öğleden sonra köydeki ihtiyarlar kahvesine gittim. Hiç olmazsa ayda bir kez gidip çay içip sohbet etmeye çalışıyorum. Gittiğimde her zamanki gibi sohbet konusu tohumlar, ekilen dikilen şeyler, havanın oynadığı oyunlar, bu sene fasulye fiyatlarının nasıl olacağını tahmin gibi şeyler oluyor. En çok da benim neler yaptığımı merak ediyorlar. Yardımcım her akşam dönerken kahveye uğrayıp rapor veriyorsa da bazı detayları kaçırdığı için onları da direk benden soruyorlar. Daha meraklıları gelip yardımcımın övdüğü şeylerin ambalajında yazılı olanları not ediyor zaman zaman.
Fakat bu sefer en popüler konu bizim bahçenin bembeyaz olmasıydı. Aslında onların elinde de var kaolin kili. Yetmez ama bekliyorlar. Geçen sene zeytin olmayınca kullanmamışlardı. Sadece elma bahçesi olanlar kullanmıştı. Bu yıl zeytini dalda görmeden hiç bir şey yapmayacaklar. Hoş, görmeleri yakındır, zeytin çiçekte, çiçekler çok güzel. Bu haftayı atlattık mı, yolu yarıladık demektir. Mustafa amca, seksenini aşkın. Dedi ki, "rahmetli eniştem, köye çıkarkenki taş ocağının alt ucunda öteki taşlardan başka, beyaz beyaz, kolay kırılan bir taşlar vardı. Her sene gidip onların ince toz ve kırıklarından toplardı. Sonra gelip onları keserle daha bir inceltip torbaya doldurur, sulandırıp zeytinlere onu atardı. Herkesin zeytini kurtlu olur, bir onunki kurtsuz ve iri iri olurdu, şimdi senin yaptığın bu mu?" Ağzım açık dinledim. Daha önce duymamıştım bu hikayeyi. Kendi kendime dedim ki, bugün yeni bilinen ne varsa eskiler biliyormuş zaten. Sordum sonra, "peki, sonra ne oldu? Başkaları da meraklanıp aynını yapmadı mı?, Enişten bunu kimselere öğretmedi mi?" Yaşı yetmişin üstündeki Cahit amca da ekledi, "şimdi hatırladım, amcam rahmetli de zeytinlere beyaz bir şey atardı". Bir ona, bir diğerine bakıyorum merakla. Sonra dedi Mustafa amca, "ziraat geldi, küçücük şişelerde ilaçlar getirdiler. Zeytine şunu, kiraza bunu, fasulyeye de bunu atacaksın, damlayla, artık öyle uzun uzun uğraşmak yok. Yanında da torba torba, içinde mercimek gibi taneler dolu gübre getirdiler, bunlar avrupa, bir avucu bir araba gübreye bedel, hammalık bitti dediler". Eski bilginin değersizleşmiş olmasından ve kaybolmasından dolayı içim burkuldu biraz. Şu "yeşil devrim" dediklerinin dalga dalga önce eski usulleri, sonra sağlıklı toprakları, sonra da sağlıklı ürünlerin yok olmasına sebep olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Bu hikayenin benzeri muhakkak Anadolunun bir çok yerinde vardır. Son bir - iki yıl içinde piyasaya çıkan Chilly-WP, Get Sun, SunShader, çok yakında piyasaya çıkacak olan Edremitli mucidin kaolin özü, Türkiye'li Screen (Avustralyalı olan değil) vs. ürünler herhalde bu gibi eskilerden çıkmış olmalı diye düşündüm. |
Sn. meyvelitepe,
Ben yıllarımı özel sektörde Ar-Ge çalışmaları yaparak geçirdim. Pozitif bilime ve araştırma geliştirmeye de hep saygım vardır. Bugün ülkemizin içinde bulunduğu açmazın en önemli sebebi yıllarca bize "Sizin araştırmanıza, üretmenize gerek yok. Alın bunları kullanın, sudan ucuz, hem zaten üretsenizde böyle kalitelisini yapamazsınız." diye manüplasyon yaptılar. Bu yüzden bu konularda hiç manüplasyon yapmayı sevmem, yapanıda sevmem. Söyleyeceğim bir söz, doğru bildiğim bir şey varsa hiç öyle sahifeler dolusu başka şeyler yazmadan ana fikrim ne ise pat diye söylerim. Yerli üretim yapmaya uğraşan arkadaşların yolunu kesmeye çalışmak için forum ortamında kafaları karıştırmak, hatta bunu sağlama almak için sağlık konusunu gündeme getirip kanserojen materyallerden arındırıldı mı? gibi sorularla zihinleri bulandırmak manüplasyondur herhalde. Bunun için ilk mesajımda uzun uzun alıntılar yaptığınız mesajınızın ana fikrini sormuştum. Oysa kalsine edilmiş kaolinin boya, kağıt, plastik gibi sanayi kollarında kullanıldığını sizde en az benim kadar biliyorsunuz. Bu sektörlerde kalsine kaolin kullanılırken insan sağlığını korumak için neler yapılması gerekiyorsa burada da aynı şeyler yapılacaktır. Örneğin tarım sektöründe kullanılan ve pülverize olarak atılan hiç bir kimyasalın koruyucu gözlük ve maske kullanılmadan atılmasına şiddetle karşıyım. Ama ne yazık ki öyle zehirli ilaçlar öyle ilkel metodlarla atılıyor ki kalsine edilmiş kaolinin içerdiği risk solda sıfır kalır. İsterseniz kanserojen riski olmasın polen tozundan bile rahatsız olan akciğerlerin Surround-WP tozunu bile solumasına karşıyım. Gerekli korunma tedbirleri alınmadan hiç bir yabancı maddenin solunmasına karşıyım. Ben bu mesajı yazarken tesadüfen ikinci mesajınız düştü foruma. Mustafa amcanın eniştesinin hikayesini anlatıyorsunuz. Rahmetli sağ olsaydı ve aynı metodu bugünde uyguluyor olsaydı aynı sorgulamayı ona da yapacakmıydınız? Ya da aynı sertifikasyon bilgilerini ona da soracakmıydınız merak ettim? Veya siz o amacaya bugün sorduklarınızı sorsaydınız size ne cevap verirdi? Yıllarca ürettiği kurtsuz zeytinleri gösterip, eğer nüktedan biriyse sizi tatlı dille yollardı herhalde. Bence forum ortamında varolan her gelişmeyi el birliği ile yüceltsek, eksiği varsa tamamlamaya çalışsak daha iyi olacak ve adını bile bilmediğimiz atalarımızın yadigarına sahip çıkıp bir adım ileri götürmüş olacağız. Bu dileğim sadece bu sayfa için geçerli değil, bizim olan, bizim ürettiğimiz her şey dahildir. Bu yüzden bana hitaben yazdığınız manüplasyon mesajınızı yazılmamış olarak görmek istiyorum. |
Sn.Sarıcan,
Sondan başlıyayım. Sizin herhangi bir bilimsel araştırma ve sonuca atfen yazdığınız bir şey olmadığından "manipülasyon" sözünün de sizinle ilgisi yok. Üstünüze alınmayın lütfen. Manipülasyondan, muhtemelen okumadığınız ya da bir "anafikir" çıkarmadığınız #203 nolu mesajda söz ediliyor. Belirtilen bir kitapta, ya da bu kitaba esas olan makalede yazılmamış, söylenmemiş bir şey sırf kendi sattığı ürünün söylenen özelliğine uygunmuş gibi görünsün diye, varsa ayrıca kaynak da belirtmeden, sanki kitapta ya da makalede yazılıymış gibi yazarsanız bunun adı manipülasyondur. Daha da üzücü olanı ise, bu manipülasyonun söz konusu ürünü satın almak motivasyonu içinde olanlara, ilgili araştırma ve sonuçlarına uygunmuş görüntüsü vererek yanıltmak maksadıyla yazılmış olması. Oysa, zaman zaman söylendiği gibi, bilimle filan hiç ilişkilendirmeden, biz bu tozu satıyoruz, daha önce satılan tozlarla onların arkasındaki laf-ı güzafla hiç alakamız yoktur, içinde şu vardır. Bu filan etkiyi gösterir, işte ölçümleri, UV'si IR'si PAR'ı budur, filan zararlıyı bertaraf eder buyurun üç yıllık bağımsız saha deneyleri denebilirdi. Hep beraber şapka çıkarır, gururlanırdık. Yok öyle değil de elin uğraşıp çıkardığı teknolojiye ayak basılacaksa, o zaman hiç olmazsa biraz uğraşıp o teknolojide belirtilen özelliğe uygun ürün çıkarılırdı, o da çiftçiye üçte bir paraya satılırdı, yine şapka çıkarırdık. O uzun mesajı da, okuyan mesajdan bir satırlık anafikir çıkarsın diye yazmadım. Madem ki bu başlık kaolinin tarımda kullanımı ile ilgili, nereden gelmiş, geldiği yer nedir onu naklediyor. Bir sürü ana fikir, en çok da bilgi var yani. Hiç olmazsa çıkarılan ana fikirler doğru olmalı. Yazmayan bir şey yazılmış gibi anafikir çıkarılırsa buna da şüphe ile bakmak lazım. Kanserojen madde meselesine gelince, mesajınızdan anladığım, "ne olmuş kanserojen madde varsa" diyorsunuz. Sizin laf-ı güzaf dediğiniz adamlardan birisi yazmış, üstelik de bu adam, uygun cümleleri diğer cümlelerinden arındırılarak referans gösterilen bir adam. Topraktan çıkan kaolinin içinde solunduğunda kanserojen olan mineral vardır, arındırılmalıdır diyor. Ben "arındırıldı mı?" diye sormadım. Önceki sorduklarıma cevap verilmediği için oraya sıra gelmemişti. Ama iyi soru. Kanserojen mineral arındırıldı mı? Size göre bunu sormak kafa bulandırmak anlamına geliyor, sorulmamalı, gizli kalmalı, oraya kadar daha neler var, herkes tedbirini alsın bilmelerine de lüzum yok, öyle mi? Bunlar bir ürünün önünü kesmek manasına mı geliyor? Kimse kusuruma bakmasın, ben bir şey satmıyorum, para verip alıyorum. Bir sürü insan soruyor, bilgim dahilinde doğru yanıtlarım. Türkiyede de kaolin rafine eden bir tesis henüz duymadım. Mesajınızın başında ne güzel yazmışsınız pozitif bilime ve ar-ge saygınız var diye. Sonraki tesbitiniz de çok doğru genel olarak araştırma özürlüyüz (bu işi dört dörtlük yapanlar da var hakkını yememek lazım) fiziksel olarak gördüğümüz bir şeyin hemen bir kopyasını yapacak mucitlerle dolu memleket. Keşke gerçekten kopyasını yapsalar, hiç itirazım olmaz. Bu kaolin özünü merakla bekliyorum, kimbilir belki de bilim dünyasını alt üst eder. Bu yazı da biraz uzun oldu. Birden fazla anafikir olduğunu belirtmeliyim. Bir ekleme yapayım. Bakın, burada bir makale var. Üstelik de tam arzu edildiği gibi, Surround filan demiyor, kaolin diyor. Hoş, ben de son zamana kadar Surround adını ağzıma almamış sadece kaolin demiş, sadece bazı bilimsel makaleleri örnek vermiştim. Bana göre markanın hiç önemi olmadı ama baz aldığım bilimsel çalışmalarda kullanılan formülasyonun çok önemi vardı. Her neyse, makaledeki cümlelerimi tanır gibiyim. Oradaki grafiğin de orijinali bende, "treatment" lafını çevirmeyi unutmuşum. Kovada karıştırılan kaolin ise çok ünlü. O makalede başka bilimsel referanslar da verilmişken neden hiç surround, vaz geçtim malzeme özelliğinden söz edilmiyor dersiniz? Bir önceki mucit paragrafıyla bir ilgisi olabilir mi? Bizim memlekette bilim de böyle yapılıyor anlaşılan. Bu arada itiraf edeyim, bugün kahveye gitmedim, öyle bir hikaye de duymadım. Ar-ge yapıp laf-ı güzaf üretmek yerine yurdum insanını etkileyecek çok daha kuvvetli ve kesin olarak inandırıcı bir araca örnek diye yazdım. Hiç kuşkusuz o hikayeyi ya da çok benzerini bir müddet sonra bir yerlerde duyarız. |
#203'e devam
Sn.Denizakvaryumu,
Verdiğiniz link ile ilgili düşüncelerime devam edeyim. #203 nolu mesajımda iki açıdan yorumumu belirtmiştim. Bu da sonuncusu. 19 Mayıs günü blogda bu yazıyı yazmıştık. Durup dururken böyle bir yazı yazmamızın sebebi son zamanlarda çok fazla soru gelmesiydi. Bugün bile dört ayrı kişi bu konuda soru sordu. Yazıda, kaolin konusunda bizim için bir milad olan 5 Nisan 2009 tarihli bu yazımızı hatırlatarak, zeytin sineği illetinden başarılı ve ucuz bir şekilde nasıl kurtulacağımızı keşfedişimizi anlatmıştık. Son zamanlarda içinde kaolin olan, olmayan bir sürü ürün çıktığından çok soru olduğunu ve bunları toptan yanıtlamak maksadıyla, bize milad olan ve doğrudan ihtiyaçlarımıza hitap eden bu bilimsel çalışmayı göstermiştik. Takip eden araştırmalarımızda karşımıza çıkan pek çok makale ve bu döküman ise bizim için çok açıktı. Her ne kadar, sayısı 1000'i geçen saha deneylerinde hep Surround bir ürün olarak kullanılmışsa da, aslolan içeriği ve malzemenin özelliğidir diye düşünmüş ve içeriğe odaklanmıştık. Yazımızda da, bu bilimsel çalışmalarda kullanılmış olan içerik, çok özetle %95 saflıkta, yüksek seviyede rafine edilerek safsızlıklardan arındırılmış, kalsine edilmiş (ki çok önemli bir parametre), %90'dan daha fazlası 2 mikrondan küçük olacak şekilde ölçülendirilmiş malzeme idi. Soru soranlara yanıt olarak, bu özelliklere sahip bildiğimiz Surround, Sunguard ve Screen markalarının olduğunu (Screen Avustralya pazarındaki), bizim sadece bunların özelliğine sahip malzeme kullandığımızı, başka malzemeler hakkında bir deneyimimizin olmadığını yazmıştık. Öte yandan, geçen seneden bu yana iç piyasada içinde kaolin olan olmayan bir çok tozun piyasada olduğunu bize gelen sorulardan anlıyoruz. Bunlardan bazılarının içinde kireç, mermer tozu gibi şeyler olduğunu, ya da kaolin denen ama yukarıda belirttiğimiz özelliklere uygun olmayan malzemeleri satıcıların ısrarla ağaçlara atılmasını teşvik ettiklerini biliyoruz. Bunlardan rüzgarı arkasına alıp, çiftçiye ille bir beyaz toz satmak çabasında olanların zaten durdurulamayacağını işaret etmiş, bunun yanı sıra samimi olarak ciddi bir ürün çıkarma niyet ve söyleminde olanların ise; - Ya, ürünlerini gözden geçirerek olması gereken özelliklere getirmeleri gerektiği, ki bu güne kadar bu konuda yazılmış, çizilmiş şeyler o ürün için de geçerli olsun, - Ya da, farklı özelliklerdeki ürünleri için, ürünün özelliğine ait literatürü oluşturmaları gerektiğini, belirtmiştik. Verdiğiniz linkteki yazı ise, (isim verilmemiş ama ortalıkta bu konularda başka bir yazı yok), bizim bu yazımıza fazlasıyla alınıldığını gösteriyor. Yazımızda uygun ürünlerden bahsederken, Surround, Sunguard, SunShader deseydik bir problem olmayacaktı. Çok da kafiyeli olurdu, keşke diyebilseydik. Dünya klasında, okunduğunda dünyanın her yerinde aynı şekilde anlaşılabilecek üç ürün. Üstelik, olabilirdi de. Çok da zor değildi. Yazıda hoş olmayan ise; "Engelhard’ın avukatı gibi, sadece Surround ya da Sunguard ürünlerini gerçek kaolin olarak önermek, ithalatçıların ellerine tutuşturduğu broşürleri değişmez doğa yasaları gibi kabullenip, kendi kullandığı ve reklamını yaptığı ürünlerin en iyisi olduğunu iddia etmek hangi etiğe sığmaktadır. Bizim bu konuya yaklaşımımız üreticinin ihtiyacı olan ürünlere daha kolay ve daha ekonomik olarak ulaşmasını sağlamaktır." şeklindeki ifade. Bu ifade ile ilgili olarak şunları söylemeliyim. Benim elimde broşür görüldü mü ya da ürün broşürünü hiç referans vermiş miyim? Görülmediyse söylenen şey doğru değildir, tdk karşılığını vermiyeyim hepten ayıp olur. "İthalatçıların ellerine tutuşturduğu" lafı ise hepten amacını aşmış. Biri veya bir şey bu şekilde küçümsenerek kendisi ya da kendi ürünü büyütülemez. Bunun adı toplumumuzda çokça görülen bir duygunun işaretidir. Oysa bizim elimize tutuşturulan değil ama yakalayıp üstüne atladığımız broşür(!) bu idi, bu broşürde yazanı anladığımız yer ise bu idi. Daha sonra bunlara benzer çok "laf-ı güzaf" da ele geçirdiydik. "Kullandığı ve reklamını yaptığı ürün" denmiş. O mantığa göre devamlı surround reklamı yapıyorum. Binlerce bilimsel makale de surround reklamı yapmış. Ne gariptir ki, henüz hiç surround kullanmadım. Başından beri ilk defa geçen hafta bir torba surround aldım. Ne diye reklam yaptım ki o zaman? Ben hiç bir zaman Surround en iyisidir de demedim. Parçacık Film Teknolojisi adı verilen teknolojiye, özel olarak bunun için geliştirilen ve her türlü test ve ölçüme sahip sahada da buna göre denenmiş, literatürün bir parçası olmuş en uygun formülasyon olduğunu söyledim. Fiyatı nisbeten daha hesaplı oluğu için de, aynı fiziksel özelliklere sahip Sunguard kullandım hep. Burada Screen olsaydı onu da denerdim. Sunshader da bu formülasyona uygun olsaydı ve fiyatı da daha ucuz olsaydı, onu kullanırdım. Kullandığım ve memnun kaldığım ürünleri, genelde neden memnun kaldığımı, nesinin iyi olduğunu söyleyerek de belirtirim. Bugüne kadar böyle bir sürü üründen söz ettim. Bu manada kullandığım ama iyi sonuç alamadığım, ya da henüz sonuç almadığım ürünlerden hiç söz etmem, ki, söz etmediğim de bir sürü var. "Bizim bu konuya yaklaşımımız üreticinin ihtiyacı olan ürünlere daha kolay ve daha ekonomik olarak ulaşmasını sağlamaktır." Bu sözü de bir kenera koyalım. Çok klişe olmasına rağmen ciddiye aldım. Öyle mi göreceğiz. Bir de, "Buna benzer tartışmalar daha önce başka ürünler üzerinde de oldu. Fakat bilinçli arkadaşlarımızın çoğu bugün kendi organik gübrelerini kendileri üretmekte ve verimli olarakta kullanmaktadırlar." böyle bir söz var. Aynını Sarıcan da yazdı. Bununla EM ürününe, daha doğrusu şirketine saldırıldığında katılmayışım ima ediliyor sanırım. Bu da talihsiz bir söylem. Senelerdir bahçemde gübre, kompost üretiyorum. Bir çok kişiye de öğrettim. Nasıl ki şimdi B.Subtilis, T.Harzanium vb. gibi henüz hedefte olmayan şeylerin reklamının yapılmasında bir beis görülmüyorsa, hiç bir şeyin ticaretini yapmayan biri olarak ben de arkasında ciddi literatürü olan çevreye dost girdilere aynı şekilde davranırım. Şirketleri benim için önemli değildir. Bu, bahçede gübre yapmaya alternatif de değildir, zaten de tek çeşit gübre yoktur. Bu gibi sözlerle başka motivasyonları örtmeye gerek yok. Bu günlerde bahçedeki yardımcım endişeli. Depoda peş peşe sıralanmış, içinde beyaz toz olan altı torba var. Yardımcım torbaları açıp baktı. Üç tanesini işaret etti. Bunlar tamam, diğerlerini dene dersen ben yokum, sonra pompaları sen yıkarsın diyor. Adım adım göreceğiz bu torbaları. Hepsini denemeye de niyetim yok. Bana göre sınavı geçemeyenlerden uygun olanları toprak düzenleyici olur mu bakacağız. Fakat, daha önce neden bu formülasyona taktırmışız ona bakmaya çalışacağız. |
Kilin etkilerini araştırmak.
Arkadaşlar kil uygulamasına benimde katkım olması nedeni ile kuyumdan çıkan kili tatlı kabaklarının yapraklarında uyguladım, bilindiği üzere güneşin etkisi ile yapraklarda su kaybından dolayı, yaparaklar canlılığını kaybederek sörpüyordu, bu sürpümeyi giderme düşüncesi ile bu uygulama içinde yaprakları bu kil ile izole etmeme rağmen gereken müspet sonuca ulaşamadım.
Kilin güneşin etkilerindeki su kaybını engellemediğini gözlemlemiş bulunuyorum,ilgilenen arkadaşlarıma iyi bir paylaşım olduğuna inanmaktayım, sevgilerimle. |
3 Eklenti(ler)
Sun Shaderi fındık bahçesinde denemiştim yağmurlardan sonra bile hala yaprakların üzerinde ki etkisi kaybolmamış.
|
Eskişehirle anlaştım bugün haftaiçi elime geçer kaolin Nar ve mandalina bahçemize uyguladıktan sonra resimleyip ekliyeceğim.
|
3 Eklenti(ler)
Kaolin uygulamalarında, ilaçlama pompalarının yapısı, suyu dağıtma ve uygulama uzakılığı oldukça önemli. Pompayı mutlaka sisleme moduna almak ve en yakın 1.5 - 2 m mesafeden uygualamak gerekiyor. Çünkü kaolin partikülleri çok küçüktür ve sisleme ile dağıtılarak bütün yapraklara konması sağlanmalıdır.
Büyük çaplı uygulamalarda ise en iyi sonuç atomizerler ile alınıyor. Ancak onlarda da püskürtme uçlarının açılarının çok iyi ayarlanması gerekiyor. Kaolin uygulamaları sırasında yaşadığımız bir deney bazı uygulamarımızda, büyük çaplı uygulamalarda iyi bir referans oldu. Çünkü daha önce atılan ilacın nereye gittiği görülmüyordu. Oysa kaolin karıştırılarak yapılan uygulamalarda, çoğunda püskürtme uçlarının açısının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bir çok bahçe sahibi, daha önce attıkları ilaçların çoğunun boşa gittiğini gördü. Aşağıda 3 adet el ve sırt pompası ile yapılan örnek görülüyor. Uygulama yapılmış bir kabak yaprağı örneği. Çok iyi dağılmış. Birazcık daha uzak mesafeden yapılmasında fayda var. Eklenti 226783 Çok yakından atılmış bir ayçiçeği yaprağı. Eklenti 226784 Çok iyi uygulama yapılmış ceviz yaprağı. Eklenti 226785 |
Alıntı:
|
Formülasyon meselesinin önemi
Mevsim itibarıyle bir çoğumuz ağaçlarımıza yaz ortasında kar yağdırıyoruz. Amacımız, ağaçlarımızın daha sağlıklı, meyvelerimizin daha güzel, ve tabii ki zehirli pestisitler kullanmadan kurtsuz, güzel gelişmiş ürünlere sahip olmak. Bunu yaparken kendi sağlığımız yanı sıra çevreye zarar vermek istemiyoruz.
Büyük bir heyecanla yaptığımız uygulamaları paylaşıyoruz, uygulama problemlerini, yapraklar kaplandı, yağmurda yıkandı, yıkanmadı vs. yazıyoruz. Peki, bu beyaz kaplamaları ağaçlarımıza uyguladığımızda gerçekte neler oluyor, biraz daha yakından bakmaya çalışalım. Özet 1: 1970'li yıllardan itibaren bir çok bilim insanı, çeşitli formülasyonlardaki kaolin kilini, bitkilerin su kaybetmesinin önlenmesi, güneş ışınımlarının geri yansıtılması, yaprak stomaları ve fotosentez üzerindeki etkileri bakımından incelediler. Bu incelemelerde, minimum seviyede işlenmiş (serbest silikadan -kum- ayrıştırılıp toz haline getirilmiş) kaolinin, PAR ışınımlarını fazlasıyla geri yansıttığı, buna mukabil UV ve IR ışınımlarını yansıtmakta yetersiz kaldığı, yaprak stomalarını tıkayabildiği ve fotosentez üzerinde olumsuz etkiler gösterdiği, bu ters etkiler sebebiyle bitki terlemesini önleyerek su kaybını azalttığı sonuçlarına varılmıştır. Buna karşın, rafine edilerek safsızlıklardan arındırılmış kaolinin 1100 C derece ısı uygulanarak kalsine edildiğinde yapısının ve optik özelliklerinin değiştiği ve uygun parçacık boyutuna getirilip parçacık filmi olarak bitkilere uygulandığında, UV ve IR ışınlarını çok yansıtırken, PAR ışınlarını az yansıttığı, stomaları tıkamadığı, dolayısıyla da fotosentez'e olumlu etkilerinin olduğu, güneş yanıklarının önlenmesinde etkin olduğu, kalsine edilmemiş kaolin ve kalsiyum karbonat mineralleriyle karşılaştırmalı olarak ölçülmüş ve belgelenmiştir. Hemen her formülasyon denenerek yapılan tüm bilimsel ölçüm, laboratuar ve saha deneyleri, ve bunlara ait makalelere göre, halen tarımda kullanmaya en uygun, fotosentez ve güneş yanıkları bakımından herhangi bir ters etkisi olmadan pozitif sonuçlar alınabilecek kaolin formülasyonu, rafine, kalsine ve <2 mikron tanecik ölçüsüne sahip kaolindir. Not: Bu özetin detayını oluşturan laf-ı güzaf buraya sığmıyor. Anafikir konusunda kolaylık olsun diye bu özeti yazdım. |
Sevgili meyvelitepenin bu konulardaki çalışmalarını bir deneyimde bir uygulamada, nasıl uygulandığına bakmadan, nasıl sonuçlar alındığına bakmadan eline bir kil alan gelişi güzel bir uygulama ile şöyle oldu böyle oldu demek o onun eksik bilgilenmesi ya da uygulamasıyla ilgili bir şey.
Bu konuları geçelim. Bu kadar bilimsel açıklamalar varken bu tür uygulamaları konuşmak forumda mesaj kalabalığından başka bir şey değil. Ben henüz cevizlere kaolin uygulaması yapamadım, Sevgili ensarla temasa geçip talep ettim, sevgili ensarın kaolini gönderme yerine beni ziyaret, hem kaolini getiririm hem ziyaret ederim düşüncesi sevindiriciydi. Sevgili ensarın ziyaret etme düşüncesi daha sevindirici, olsun varsın kaolin biraz geçiksin. |
1 Eklenti(ler)
Inert tozlar ile ilgili bir yazı, The Grower (Yetiştiriciler) Dergisi'nin Mayıs 2010 sayısında da yayınlanmış. Yanmayın! başlığı ve "Üreticiler Diyor ki “Partikül Film Teknolojisi Meyve kalitesini Yükseltirken Güneş Yanığını ve Su Stresini Azaltır” alt başlıklı yazıda, 3 farklı ürün (Surround, Raynox ve Purshade) üretcilerinin kendi ağzından değerlendiriliyor.
Benim en dikkatimi çekense, Dr. Jim McFerson'un görüşleri. Bağımsız bir bilim insanı olmanın yanında, bu türden ürünlerin testlerinde görev almış birisi. Aşağıda onun görüşlerinin yer aldığı bölümün orjinal ingilizcesini ve benim çevirimi görüyorsunuz. İngilizcesi benden iyi olan arkadaşlar belki daha iyi çeviri yaparlar. Karar Sizin Wenatchee’deki Washington Meyve Ağaçları Araştırma Komisyonu Yöneticisi Jim McFerson (Jim McFerson Bitki Besleme ve Genetik üzerine doktora yapmış birisi ve 1999’dan beri Washington Meyve Ağaçları Araştırma Komisyonu’nda çalışıyor.), Surround ve Raynox’un ilk testlerine katılmış olmanın yanısıra, yaklaşık yarım düzine kadar diğer ürünün testlerinde de 10 yıl boyunca çalışmış ve başta elma olmak üzere çeşitli denemeler yapmış biri olarak diyor ki: “Genellikle, mateyallerin tarla denemelerinde güneş yanıklığını önlemedeki etkileri esasen eşit durumda” deyip ekliyor, bu durum yıldan yıla, tarladan tarlaya da farklı uygulamalarda farklılık gösterebilir. Güneş yanığı kaynaklı kayıplar yarı oranında azalır ve elde edilen paketlenebilir ürün miktarı, materyale ve uygulamasına ödenen paradan %10-15 daha fazladır. Sonunda yetiştiriciler şanslılar, çünkü “çeşitli seçeneklere sahipler”. Pazardaki diğer markalar, Eclipse, Sunhield ve Vapor Guard’tır. McFerson diyor ki “Her bir ürün kendi bilgisine sahiptir.” Bu bilgiyi değerlendirmek yetiştiricilere kalmış ve onlar kendi özgün koşullarını göz önüne alarak karar vereceklerdir, böylece onlar “kaliteli ürünleri kendi tükecilerine sunarak iyi bir iş yapmış olurlar.” Eklenti 227892 |
3 Eklenti(ler)
Alıntı:
Senin kabağı bilmem ama, Büyükkarıştıran'da Ensar'ın evinin önünde kendiliğinden çıkan kabaklarda 2-3 gündür ben bir test yapıyorum, kaolin uygulanan kabaklar daha iyi durumda. Aşağıdaki resimler 21 Haziran 2011 günü saat 9:35'te çekildi. Eklenti 227898 Eklenti 227896 Eklenti 227897 |
3 Eklenti(ler)
Bunlarda, bugün saat 17:30 civarında çekilmiş resimler.
Eklenti 227901 Eklenti 227899 Eklenti 227900 Sevgili Epsody, senin kabakların resimini de koyarsan sevinirim. |
Ensar abi selamlar,
Didim deki bahcemde 120 kadar 3 yıl önce dikilmiş ve 4 adet te 50 yaşın üstünde (oraya evler yapılmadan öncede vardı) zeytin ağacımız var. Genç zeytinlerin büyümeleri çok iyi fakat şimdiye kadar ne budama, nede bir ilaçlama yapabildim. Bu yıl zaman bulup gidebilirsem (ki mutlaka gitmem lazım, boğuldum işten) hem iyi bir budamacı bulup budatacağım (budana zananı değilse zamanını bekleyeceğim) hemde, buyıldan geçti sanırım ama ilaçlama ve sizin kaolin kilini uygulamak isterim. Nasıl elde edebilirim ve nezaman uygulayabilirim ?...Zeytinlerde çok çiçek olduğu söyleniyor. Selamlar & Sevgiler Ali Osman Baki |
Sevgili Ali,
Sanırım önümüzdeki yılda budama dönemini kaçıracaksın. Eğer böyle bir olasılık KESİNE YAKIN ise riskli olarak budama yapabilirsin. Ama tavsiye edebileceğim bir şey değil. Karar senin. Adresini bildir kaolin göndereyim. Ayrıca ileişlim bilgilerinide özelden iletebilirsin. Sevgiyle kal, |
3 Eklenti(ler)
"Her ürün kendi verisine sahiptir"
Raynox, aktif maddesi kuzeydoğu Brezilya ve karaiblerde yetişen bir tür palmiyeden elde edilen "carnauba wax" denilen bir tür balmumu olan, UVA ve UVB ışınımlarının bir kısmını geri yansıtarak ultraviyole sebebiyle meydana gelebilecek güneş yanıklarını önlemeyi amaçlayan, üzerinde ciddi bir mühendislik ve ar-ge çalışması olduğu da belli olan bir ürün. IR ışınımlarında etkisi çok az. En çok elma çeşitlerinde kullanımı öne çıkarılmış. Ağaçlara tam kaplama yerine güneş ışınımlarının gelişine göre kaplama yapılması önerilmiş. Elma söz konusu olduğunda, stoma'lar yaprağın alt yüzeyinde. Üst yüzeyindeki mum kaplaması fotosenteze olumsuz etki yapmaz. Eklenti 227962 Bu ürün hakkında oluşan literatür henüz çok az olmakla beraber kendini ispatlamış bir kullanım deneyimi var. Tank karışımı hazırlanırken mutlaka suyu yumuşatmak gerekiyor. Raynox Plus isimli, su yumuşatılması gerektirmeyen yeni bir versiyon çıkardılar veya çıkarmak üzereler. Bu ürünün zararlı ve hastalıklara karşı bir etkisi hakkında veri (henüz) bulunmuyor. Bu ürünün bir dezavantajı (aynı zamanda avantajı), benzer mühendislik çalışmaları yapılmadan kopya ya da benzerinin yapılamayacak olması. Eclips/Purshade 2006'da piyasaya sürülen ve Pasific Northwest tarafından elma bahçeleri için geliştirilmiş Eclips, kalsiyum karbonat ve bor içerikli, sıvı formundaydı. Sonradan Purfresh isimli, ana işi ozon jeneratörleri gibi teknolojilerle taze meyve sebze depolama ve nakliye sistemleri olan şirket, Eclips'i bitirip yerine sadece elma değil, bir çok bitki için iki ayrı ürün içeren Purshade ürün gamını üretti. Normal kalsiyum karbonatın (PAR) fotosentetik radyasyonu da yansıtma özelliği olmasına rağmen, -henüz patent sürecindeki-" Advanced Reflectance Technology" diye başka bir isme sahip mühendislik ve ar-ge çalışmasıyla UV ve IR'yi yansıtırlen fotosentetik radyasyonu geçirmek üzere ışınım seçiciliği sağladılar ve yine sıvı formda satılıyor. Buradan da anlaşılıyor ki, madenden çıkan kalsiyum karbonatı az öğütüp torbalara doldurmamışlar. Bu ürünler, sadece güneş yanıklarını ve ısı stresini önlemek amaçlı ve herhangi zararlı kontrolü için iddiası ve söylemi yok. Epey müşteri referansı olsa da henüz ciddi bir bilimsel literatür oluşmamış. Bu ürün, kalsiyum karbonatın optik özelliklerinin değiştirilmesine dayanıyor. Bir şansızlığı ise, aynı kaolinde olduğu gibi, orijinalinde ürüne kazandırılan optik özelliklere sahip olmayan, öğütülüp torbalanmış ham kalsiyum karbonat tozlarıyla taklit edilmesi. Eklenti 227964 Eklenti 227965 Oysa yukarıdaki grafiklerde görüldüğü optik özellikleri değiştirilmemiş kalsiyum karbonat ve az işlenmiş kaolinin bitkiler üzerindeki etkileri ya ters ya da çok marjinal. Bunların yanısıra başka pek çok ciddi ürün de ortaya çıkacaktır. Yeter ki, var olanların üzerine daha da gelişmiş teknoloji, araştırma, mühendislik ve bilgi ile çıksınlar. Aksi halde hiç bir teknoloji geliştirmeden piyasaya sürülen ürünler, sentetik pestisitlerin azaltılması sürecinde, kullanıcı güvenini kötüye kullanarak sonunda yine sentetik pestisitleri güçlendirecek sonuçlar yaratırlar. |
6 ürün karşılaştırması - 1
1 Eklenti(ler)
Önceki mesajlarımdan birinde elimde biribirinden farklı, içinde kaolin olan ya da olmayan, ancak parçacık film teknolojisinde tanımlı kaolin gibi kullanılması önerilen veya kullanılması düşünülen ürünler. Aslında piyasada daha fazlası var ama hepsinden örnek bulamadım.
Her ürünün bir numarası var. Tüm karşılaştırmaları bu numara ile takip edeceğiz. İlk önce genel görünüm açısından bakalım. Eklenti 227975 1'den 6'ya kadar numaralanmış fincanların içinde eşit miktarlarda her bir üründen koydum. Resimde çıplak gözle göründüğü kadar net değil ancak, 1,2 ve 5 numaralar beyaz, 3 numara grimsi, 4 numara açık sarı, 6 numara daha koyu sarı. |
6 ürün karşılaştırması - 1
1 Eklenti(ler)
Eklenti 227981
Az ışıklı ortamda renk farkları daha fazla belli oluyor. 1,2,5 ve 6 numaraların dokuları benzer. dokununca dağılıyor, istediğiniz şekli verebilirsiniz. 3 numara pütür pütür topçuklar halinde. Dokununca dağılmıyor. 4 numara değişik. Biribirine hiç yapışmayan, aynı boyutta minik toplar halinde. Uğraşsanız da biribirine yapışık pütürler haline gelmiyor. İpek gibi yayılıyor. |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
Eklenti 227990
Ağırlık testlerinde bu düzeneği kullanacağım. Kabın darası 50gr. Silme dolusu 750ml. Ölçümleri oranlama yoluyla 1LT'ye getireceğiz. |
6 ürün karşılaştırması - 2
2 Eklenti(ler)
Önce 1 numarayı kaba silme doldurarak tarttım. malzemeyi kaba doldururken hava boşluğu kalmamasına dikkat edildi.
Eklenti 227991 750 ml'si darasıyla 275 gr geldi. 750ml ağırılığı = 275gr - 50gr = 225 gr. 1LT ağırlığı = 300 gr. |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
Eklenti 228001
2 numara, 750 ml'si darasıyla 327 gr geldi. 750ml ağırılığı = 327gr - 50gr = 277 gr. 1LT ağırlığı = 369 gr. |
Samimi ilgilere samimi paylaşımlar.
Alıntı:
Hatta bu konuda sera yetiştiricilerinin haklılıklarını kabul ederek, seralarda üretim yapmak bu etkilere karşı haklılık kazanıyordu, insanlar çevrenin kirlenmesi ve güneş ışınlarının etkilerini bir türlü azaltma çabası içindeydiler. Doğal yetiştiricilerin işleri gitgide zorlanıyordu, birilerinin bu konuda çabalar sarfetmesine seyirci kalamazdım, bende ilk iş olarak kuyumdan çıkan kili kullanacaktım, hatta bu kilden Ubyi Aliağa menemen hattı ziyaretlerimde arkadaşlarıma bu kilden gütürmüştüm onlar bu konuda benden ileri yönde çalışmalar içinde olduklarını bildiğimden, onların bu kil üzerindeki bilgilerini alacaktım. Sn. MeyveliTepe; uygulamasını yaptığım bu kil benim 70 metrelik artezyen kuyusundan suyla beraber çıkmakta, be bu suyu kullanmadan önce dinlenme tankında çökelttiğimde ayda 5kg kil elde edebiliyorum, bu kilin rengi aynı çimento renginde, partükül boyutu olarak değişiklik içinde olmasına karşın pompa ile atılabiliyor olması ile uygun olur kanısı içindeydim, belki bir iki deneme yapmam gerekirse daha iyi neticeler alınabilir görüşündeyim. Bizler sabırsız insanlarız her, haldeki bir deneme ile sonuç çıkarma telaşı içinde oluyoruz, Toprak çalışmalarına gösterdiğim özen ile topraktan gelebilecek hastalıkları önlenebilir kaanatleri içinde olarak bu bilgilerimi arkadaşlarımla paylaşıyordum, lakin sanayi ve endüstürilerin doğayı kirletmelerinin sonucu olarak gökyüzünden asit serpintileri ile mantari hastalıklar tetiklenerek bitki yaprakları üzerinden bitkinin bünyesine ulaşmaktalar. Bendeki bu kanaat aynı zamanda insanların kimyasalları neden kullandıklarına dair bir öngörü sahibi olmamada vesile olmuştur, sonuçta bu asıt yağmurlarının etkilerini bir karşı kimyasalla durdurma çabaları içinde olmaları ile neden sonuç ilişkilerine yönelerek, sizlerin bu kil uygulamaları bana en masum bir etki ile bitkilerin savunmalarını sağlıyacağını inanmaktayım. Buradan sizin bu çalışmalarınıza, sevgili ensarın gayretlerine ve Ubyi'nin mektepli araştırıcısı Acemi çaylak(Ali) arkadaşıma sonsuz şükranlarımı sunarım, sevgilerimle başarılarınızın devamını dilerim:) |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
Eklenti 228076
3 numara, 750 ml'si darasıyla 491 gr geldi. 750ml ağırılığı = 491gr - 50gr = 441 gr. 1LT ağırlığı = 588 gr. |
1 Eklenti(ler)
Eklenti 228209
4 numara, 750 ml'si darasıyla 655 gr geldi. 750ml ağırılığı = 655gr - 50gr = 605 gr. 1LT ağırlığı = 806 gr. Bu üründe bir farklılık var. Ölçü kabına doldurulduğunda biribirine yapışmayan minik toplar mükemmel şekilde kabı doldurdu. Epey de ağır geldi. Bu üründe bir ambalajlama yöntemi uygulandığı belli, fakat bu haliyle mass-density bakımından bir ip ucu vermiyor. Bakalım, ileriki bir aşamada anlayabilecek miyiz? |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
Eklenti 228210
5 numara, 750 ml'si darasıyla 254 gr geldi. 750ml ağırılığı = 254gr - 50gr = 204 gr. 1LT ağırlığı = 272 gr. |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
Eklenti 228211
6 numara, 750 ml'si darasıyla 658 gr geldi. 750ml ağırılığı = 658gr - 50gr = 608 gr. 1LT ağırlığı = 810 gr. |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
|
Bir soru yok anlaşılan.
Ben kendi kendime sorayım. Bu denemede 1,2,3,4 ve 5 kaolin veya kaolin olduğu bildiriliyor. 6 numara kaolin değil. 4 numaranın özel bir durumu var ve bu metodla 1lt ağırlığını ölçemiyoruz. Bu durumda 1,2 ve 5 'in bir litre ağırlıkları bildirilen ve bilinen efsafa yakın çıkmışken 3 numaradaki sapma biraz tuhaf. Her ihtimale karşı ölçümü tekrarlayacağım, ne olur ne olmaz diye yeni bir orijinal torba açarak bir ölçüm daha yapacağım. |
6 ürün karşılaştırması - 2
1 Eklenti(ler)
Eşimin bahçeye inmesinden istifade mutfaktan 1 litrelik ölçü kabını yürütüyorum. Hemen dara ölçümü yapıyorum.
Eklenti 228422 64 gr geldi. Şimdi 3 numarayı 1 litre çizgisine getirecek şekilde kaba dolduracağım. |
2 Eklenti(ler)
Hava kararıyor. Teraziyi mutfak lavabosunun içine yerleştiriyorum.
Düzgün doldurabildim mi bakıyorum. Eklenti 228423 Biraz az olmuş gibi. Daha fazla kurcalamıyorum artık, biraz eksik oluversin. Eklenti 228424 648 gr geldi. 64 gr dara vardı. 648 - 64 = 584 gr ediyor. Demek ki ilk ölçü doğruymuş. Merakım iyice arttı. Bu kaolin ise diğerleri ne ? Diğerleri kaolin ise bu ne? |
Sevgili meyvelitepe, altı farklı firmanın kaolin kili ürünlerinde yapmış olduğunuz bu araştırma da çok bariz farklılıklar var, bu konuda en deneyimlimiz olarak bu farklılıkları nasıl açıklıyabilirsin, belki daha önce açıklamışsındır ama bu araştırmadan yola çıkarak fikir ve düşüncelerini alabilirmiyiz.
Örneğin ben: mürekkep yalamamış biri olarak çok fazla yabancı kelimelere girmeden bu araştırmadan ne anlamalıyım. Anladığım altı ürünün de farklı oluşu ama neden farklı kaolin kili değilmi? başka maddelermi var, kireçmi var? Taş mı var? Alcımı var? Yoksa ekmeklik un mu var. :) Neden farklı ? Firma isimlerini yazman tabi ki, mümkün ve uygun değil ama en azından kaolin kili olarak en uygunu şu, ya da bu değerdekiler kaolin kili özelliğine en uygunu diyebilirsiniz. Benim o ürünlerin birini alıp içindeki değerleri ölçme gibi şansım da yok, bilgim de yok, biz o değerleri nasıl bileceğiz ya da anlayabileceğiz. Not: Altıncı ürünü daha çok merak ediyorum.(hani şu kil olmayan) |
Alıntı:
|
Sevgili Lilium, bana ulaşıp test ettiklerimin ürün isimlerini de sonunda kuşkusuz açıklayacağım. Bahçelerimizde, bitkilerimizde kullananlar, fayda umarak bu malzemenin tüketicileri olan, bildiklerimizi de paylaşan kişiler olarak buna hakkımız var. Konu biraz geniş, "şeytan detaylarda gizlidir" misali, aslında yazılıp çizilenlerin içinde her şeyin detayı mevcut.
Basit tartım metodunda gördüğümüz gibi malzemeler aynı değil. Aynı olmayan malzemelerin de aynı etkileri yapmaları doğal olarak beklenmemelidir. Sonuçta bu altı örnekle sonuna kadar gideceğiz. Yarın birgün yedinci, sekizinci örnek de elime ulaşırsa aynı koşullarda onlara da bakarız. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 20:43. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025