![]() |
5 Eklenti(ler)
Zeytin ve asmada sun-sheder & bacillius subtilis denemelerimiz.
Resimlerde görülen asma son 4 yıldır külleme ve mildiyöden tamamen çöken bir asma,bu yıl Ali beyin tavsiyesiyle bacillius subtilisi (%2'lik), sun-sheder(%4'lük)ile karıştırıp uyguladım.Sonucu hep beraber göreceğiz. |
5 Eklenti(ler)
fotoğrafların devamı
|
1 Eklenti(ler)
devamı
|
Sevgili kayastop,
Çok yakın mesafeden ve de sanırım çok iri damlalar halinde atmışsın. Bir dahaki sefere olabildiğince uzak mesafeden püskürtme memesini atomizasyona ayarlıyarak atarsan böyle lokal büyük beyaz bölgeler yerine çok daha ince ve homojen bir yüzey elde edersin. sevgiyle kalın |
Kaolinle birlikte kullanılacak delfin WG yi acaba nereden satın alabiliriz. Agrikem firması sanırım internetten satış yapmıyor.
|
Alıntı:
Delfin WG'nin içeriği Bacillus thuringiensis (BT) bakterisinden oluşur. BT'yi hangi zararlılar için kullanacaksınız. BT bağda salkım güvesi ve diğer bir çok kelebek türü zararlının tırtıllarına karşı etkilidir. Burada verdiğimiz bir kaç örnekte ise Bacillus subtilis bakterisi içeren Simbiyotek'in ürünü kullanılmaktadır. Bacillus subtilis çeşitli mantar ve bakteri hastalıklarına karşı (örneğin, mildiyö, külleme vb.) kullanılır. Biyolojik mücadele yöntemlerinde amaç, zararlı daha bitki dokularına yerleşmeden önlem almaktan geçer. Delfin için ben Trakya'da Bursa Bayisi ile, Gaziantep'te ise Gaziantep bayisi ile irtibata geçerek alıyorum. Agrikem'e telefon açınca sizi ilgili bölge bayisine yönlendiriyorlar. |
Alıntı:
Zeytinde önermemiştik ama kullanmışsın:) Asmada ise Bacillus subtilisi'in etkili olacağına inanıyorum. Belki %100 çözemeyebiliriz. Ki hiç bir biyolojik kontrol yöntemi bu garantiyi vermiyor. Ama oldukça fazla sayıda Bacillus subtilis içeren ürün çeşitli ticari adlarla Dünya'da ve Türkiye'de piyasada bulunmakta. |
[QUOTE=ensar;813898]Sevgili kayastop,
Çok yakın mesafeden ve de sanırım çok iri damlalar halinde atmışsın. Bir dahaki sefere olabildiğince uzak mesafeden püskürtme memesini atomizasyona ayarlıyarak atarsan böyle lokal büyük beyaz bölgeler yerine çok daha ince ve homojen bir yüzey elde edersin. Ensar bey,çok haklısınız;sırt pulverizatörünün ince püskürten memesini bulamadım ve mecburen geniş meme kullanarak çok yakından uygulama yaptım o yüzden iri damlalar oluştu yapraklar üzerinde,ince meme ile 2. uygulamayı yapacam bu hafta ( geçen hafta sonu kuvvetli yağış vardı burada ve iyi de yağdı ) Esen kalın |
Ali bey,siz zeytinlerde önermemiştiniz biliyorum,karışım artınca zeytinlere de kullandım.
Esen kalın. |
Alıntı:
|
Sn. Feyzon,
Kaoilin ve Delfin WG'yi karıştırarak kullanabilirsiniz. Önümüzdeki hafta bizde buna benzer uygulamayı bağda salkım güvesi için yapacağız. Ayrıca yağmur yağmadığı sürece sezon boyunca 3 kere kaolin uygulamasının elma iç kurdunu önemli oranda azalttığı söyleniyor. Sadece bir kaç ağacınızda tek başına kaolin ile de deneme yapabilirsiniz. |
Alıntı:
Dikkat edilmesi gereken şudur. Ağaçlar kaolin kaplı olsa dahi ergin kelebek yaprakta, dalda veya meyvede yumurta bırakabilir. Türüne göre bir kaç gün içinde larva yumurtadan çıktığında doğrudan meyvelere yollanır. Kaolin sebebiyle güç olsa dahi bazıları ulaşır ve meyve kurtlu olur. Bu yüzden, ergin uçuşunu ya da yumurta varlığını izlemeli ve ek Delfin uygulamasını hazırda tutmalısınız. Zararlı varlığı sebebiyle Delfin uygulaması yaparken düşük doz kaolin de kullanmanız yerinde olur. Buradan şunu da söyleyebilirim. Ergini kelebek olan zararlılarda kaolin, işi zorlaştırmasına rağmen larvanın meyveye girişini engelleyemez. Kaolin etkisi, doğrudan meyve kabuğunun altına yumurta bırakan sinekler için tamdır. |
Alıntı:
Haklısınız, ülkemizde tüketici koruma kuralları daha az gelimiş. Fakat buna dayanarak, sizin deyiminizle ürün içeriğini en azından güvence garantisi sağlamadan kendinize saklamanız ne kadar etik olur bilemem. Yeni ürünün numunesi konusunda henüz herhangi bir gelişme olmadı, çok büyük ve pozitif bir farklılık beklentisiyle meraktayım. |
5 Eklenti(ler)
Kırklareli' nde büyük çoğunluğu elma olan 500 dönümün üzerinde bir bahçedeyiz. Bahçe sahibi rutin ilaçlamaları olan fungusit ilaçları ile birlikte uygulayabilceğimizi söyledi. Kabul ettik. Ancak bir kaç sıraya da sadece kaolin + Bacillus subtilis uygualanması konusunda ikna ettik. Ayrıca bahçenin 8 dönüm bağ olan bölümünde de kaolin + Bacillus subtilis uygulandı.
Dün uygulama önce elma bahçesi ve bağda yapıldı. Salı veya çarşamba günü ise Cevizlerde yapılacak. Bu arada daha önce uygulama yaptığımız Umur Bey bahçesinde kaolin uygulanan tarafla uygulanmayan taraf arasındaki filiz gelişiminde yaklaşık 5-10 cm arası farklılıklar var. Bunun bu kadar erken etkili olabileceğine inanmıyordum ki dün Sevgili Bayindirmevki'den aşağıdaki maili aldım. "Genel olarak tüm bahçe yağmurdan çoşmuş ve sürgün vermiş ama seni sevindirecek bir şey ki kaolinli taraf daha çok sürgün vermiş aynı umurbeydeki gibi. " Bu durumu geçen yıl Ensar'ın fabrikadaki ağaçlarda ve Antep'te bizim bahçede antep fıstıklarında yaşamıştım. Yine de ben hala bu konuda daha fazla uygulama ve gözlem yapılması gerektiği taraftarıyım. Ancak artık şunu kolaylıkla önerebiliriz, yaygın bilinenin aksine ilk kaolin uygulamasını kesinlikle sıcaklar başlamadan önce yapmakta yarar var. İşte dünkü uygulamanın resimleri. Bahçenin büyüklüğünün anlaşılması için uzaktan resimler. Eklenti 220510 Eklenti 220511 Ceviz bahçesinin görünümü. Eklenti 220512 Uygulamadan resimler. Eklenti 220513 Eklenti 220514 |
5 Eklenti(ler)
Bağ ve elma bahçesinin bir bölümünün görünümü.
Eklenti 220518 Uygulama sonrası, ağaçların görünümü. Eklenti 220515 Eklenti 220516 Eklenti 220517 Eklenti 220519 |
2 Eklenti(ler)
Alıntı:
Eklenti 221090 Eklenti 221091 |
Sayın Sdurul,
Yaprakların durumu harika. Eğerf üzerine tekrar % 1.5 veya 2 lik bie süspansiyonu her hangi bir yaprak gübresi ya da biofungucit ile birlikte atarsanız gelecek bir kaç yağmuruda karşılamaya hazır olacaksınız demektir, Sevgiyle kalın |
Teşekkür ederim sayın ensar, biz yapıştırıcı olarak toz şeker kullanmıştık. Ben adını bilemeyeceğim, eşim ilaç da karıştırmıştı kaoline. Biz attıktan kısa süre sonra, yağmur yağınca ve o bembeyaz görüntü kaybolunca, yağmur hepsini yıkadı diye endişelenmiştik. Önerilerinizi eşime ileteceğim.
Şimdi yapıştırıcı olarak, başka bir ilaç aldık. Bu gün de cevizlere kaolin uygulandı. Saygılar... |
Yerli Kaolin almak istiyorum yardımcı olacak arkadaşlar iletişim bilgilerini iletirse sevinirim.
http://www.akyildizmadencilik.com/kaolen.htm 40 mikron diyor bu suda erimez mi ? |
Alıntı:
Sevgiyle kalın |
5 Eklenti(ler)
Bugün fındıklara kaolin kili attım .
|
3 Eklenti(ler)
devamı
kaolinin kilinin karıştırma işlemleri ve atacağım motorlar. |
3 Eklenti(ler)
Diğer meyve ağaçlarına da attım.
|
3 Eklenti(ler)
kirazlardaki durumu
|
5 Eklenti(ler)
Sun Shaderi bugün 6,5 dönüm fındık bahçesine attık.
|
2 Eklenti(ler)
Athena da yakın takipte beni seyrediyor.
|
2 Eklenti(ler)
|
Alıntı:
Kaolini gülleci bulamacı _ kireç+kükürt solüsyonu_ ile karıştırarak kullandım, asma, domates de külleme _mantar) hastalıkları için. Zeytinde ise %5 zn. +%5 bor içeren Mebor5 ile _ zeytin tane gelişimi için_ kullanmak istiyoruz. Bu şekilde geliştirmek_ kullanmak_ uygun mudur? Saygılar |
Alıntı:
zeytinde kaolin güzel görünüyor. Kolay gelsin. Bereketli ürünler. |
Alıntı:
doğal yetiştirme çabanızda başarılar. Bol ürünler dilerim. |
Alıntı:
Kaolin kili inert bir madde olduğu için bir çok diğer ürünle birlikte karıştırılarak kullanılabilir. Bu yüzden gülleci bulamacı ve iz elementlerle karıştırılmasında hiç bir problem olmayacaktır. |
Ensar bey,uzun zamandır forumda yazmadığım için özelinize mesaj atmayı beceremedim,bende yeni ürününüzü denemek istiyorum,siz benim özelime gerekli açıklamaları yazarsanız bir miktar kaolin ısmarlamayı düşünüyorum.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Kaolin ve Parçacık Film Teknolojisi - 1
Toprak tozlarının böcek uzaklaştırıcısı olarak kullanılması ilk insanlar, memeliler ve kuşların böcek ısırmalarından kurtulmak için toz banyosu yapmasına kadar gidiyor. Buna rağmen böcek kontrolü için son zamanlardaki çabalar inert mineral parçacıklarından daha çok toksik mineral ve kimyasal bileşikler üzerinde yoğunlaşmıştı. Antik çağlarda kükürt ve kükürt bileşikleri katranla karıştırılıp ısıtıldığında çıkan duman ile bağlardaki ve diğer ağaçlardaki böcekler kovuluyordu. Çinde diyatom toprağının pestisit olarak kullanılması milattan önce 2000 yılına dayanıyor, arsenik ve arsenik tuzlarından oluşan toksik preperatlar ise Çinde milattan sonra 200 yılında ve Avrupada 1699'da kullanılmıştı.
Böcekleri uzaklaştırmak için tahıla öğütülmüş kireçtaşı karıştırılması ise birinci yüzyıldaydı. Bilinen ilk tarımın ilk böcek ilacı ve fungusiti ise helenistik çağda sönmüş kireç ve kükürt karışımıydı (gülleci bulamacı). Kimyasal reaksiyona giren kireç ve kükürte tütün, odun külü, keten tohumu yağı, sabun, ve sığır gübresi gibi malzemelerin karıştırıldığı da oluyordu. 1500'lerde Kireç-Kükürt karışımı ağaçlara tütsü olarak yakılıyordu. 1800'lerde kireç-kükürt karışımı kolay elde edilebildiği için çok popüler olmuştu. 1897'de bakır ve arsenik bileşikleriyle çok zehirli insektisitler yapılmıştı. 1892'de yapılan bir arsenik-kurşun bileşiği ise 1940'lara, DDT'ye kadar insektisit olarak kullanıldı. Yirminci yüzyılın başlarında, o zamanlar kullanımda olan az sayıdaki pestisit buhar veya petrol gücüyle çalışan püskürtme tabancalarıyla spray solusyonları şeklinde uygulanıyordu. Geniş bahçelerin ya da ekili arazilerin el tabancalarıyla büyük miktarda sulu solusyonlar kullanılarak ilaçlanmasının çok fazla emek gerektirmesi sebebiyle araştırmacılar mineral parçacıklarının taşıyıcı olarak kullanıldığı toz uygulamalarını incelemeye aldılar. 1920'lerde toz uygulamaları, sıvı püskürtme uygulamalarına göre uygulama kolaylığı ve emek maliyeti, bitkileri iyi kaplaması, sebebiyle öne çıktı. 1930'larda araştırmacılar belli inert minerallerin kendilerinin böceklere karşı toksik ajan olduğunu keşfettiler. 1939'da inert minerallerin böcekler üzerindeki etkileri şöyle özetlenmişti. 1. Tozun sindirim sistemine ağız yoluyla alınımı, 2.Kuruma, 3. Böceğin gövde çeperi ile kimyasal reaksiyon, 4.Direk mekanik aşındırıcı etki. 1960 dan sonra bir süre inert minerallerin insektisit olarak kullanılabilirliğine ilgi çok düşük boyutta kaldı. Bunun en büyük nedeni ucuz ve etkili sentetik insektisitlerin piyasaya girmiş olmasıydı. Mineral tozların tarımda kullanılması hakkında araştırma yapılmamasına bir başka sebep ise, tozların bitki verimliliğini düşürmesi ve bitkilerde eklembacaklı zararlı popülasyonunu arttırdığı düşüncesi idi. 1960'larda mineral bazlı beyaz tozla kaplamasıyla virütik hastalıklara vektör olan zararlıları önlemek deneyleri yapıldı. Beyaz yansıtıcı yüzey bazı bitlerin konukçuyu bulması ve yerleşmesinde uzaklaştırıcı etkisi belirlenmişti. Beyaz tozlar için genellikle çeşitli kaolin karışımları, bentonit ve bir tür kil olan atapulgit yayıcı yapıştırıcı ajanlar kullanılmıştı ve bitkilerin tüm yaprakları kaplanarak veya bitkinin etrafındaki toprağın kaplanması şeklinde denenmişti. Bu yaklaşım, bit ve yaprak zararlısının (leafhopper) uzak tutulmasıyla sınırlı olarak başarı sağladı. Toprak yol kenarlarında, yol tozu ile kaplanmış bitki ve ağaçlar, doğal düşmanlar için yeterince uygun ortam olmadığı için bitkiden beslenen akarlar ve kabuklu bitler için uygun bir ortam oluşturmaktaydı. Maden ocaklarından çıkarılan mineral parçacıkları ve yol tozları ürün verimliliğini azaltıyor zararlı bitleri ve mantari hastalıkları arttıyordu. Kaolinin yaprak uygulamalarının yaprak üst zarını tahrip ettiği ve su kaybını arttırdığı için fototoksit olduğu görüldü . Daha sonraları mineral parçacıklarının pestisit olarak kullanımı sentetik pestisit bileşikler emdirilmiş formülasyonlar ile sınırlı kaldı. 1970'lerde böceklerin inert tozlarla kontrol edilmesi minerallerden silikon jel, silikon dioksit gibi sentetik malzemelere geçiş yaptı. Bu sentetik tozların tahıl endüstrisinde zararlı kontrol gereksinimlerinde çok büyük potansiyelinin olduğuna inanıldı. Buna rağmen genel olarak kullanılan ucuz kimyasal gazlar oldu. 1970'lerden sonra mineral parçacıklar üzerindeki araştırmalar çokça sentetik insektisit ve mikrobiyal ajanların taşıyıcısı olarak kullanımı ve kısmen güneş yanıklarının kontrolüyle sınırlı kaldı. İnert mineral parçacıkların bitki yeşil aksamında bakteriyel ve mantar hastalıkların önlenmesine yönelik araştırma da bu dönemde pek yapılmadı. Araştırmalar daha çok nemli koşullarda bitki yeşil aksam yüzeyinin PH'ını değiştirerek etki gösteren alkali sodyum karbonat üzerinde yapıldı. Böylece mantar sporlarının çimlenmesi ve büyüyerek hastalığa sebep olması engellenebiliyordu. Bugün de mantar hastalıklarına karşı çokça kullanılan mineral malzeme, PH yükseltici alkali sönmüş kireç ile toksik bir ağır metal bakır sülfat karşımı olan bordo bulamacıdır. Mineral parçacık araştırmaları 1970'lerden itibaren, parçacıkların tanecik çapı, şekil ve ışık yansıtma özelliklerinde yapılabilen mühendislik ile boya, plastik, kağıt, kozmetik endüstrilerinde devam etti. 1985 yılında Amerikan kongresi, azaltılmış girdili sürdürülebilir tarım programının bir parçası olarak, tarım araştırma servisine kimyasal pestisitlerin risklerinin azaltılması için geliştirmeler yapma talimatını verdi. Bu, bir çok araştırmacıyı tarım zararlılarıyla ekonomik, çevreci ve sürdürülebilir bir şekilde mücadele etmede yeni fikirler bulmak ve araştırmak için teşvik etti. Parçacık film teknolojisi tarım araştırma servisi bilim adamlarınca kimyasal pestisitlere bir alternatif olarak 1990'ların ortalarında düşünüldü. Bu teknoloji, aşağıdaki özellik şartlarına uyan mineral filmin bitki yüzeyine kaplanmasından ibaret idi. Bu özellikler, 1. Kimyasal olarak inert mineral parçacıkları, 2.Parçacık çapının <2 mikron olması (teorik olarak tamamının, ya da en azından <2 mikron olanlar işe yarıyor diye alınmalı), 3.Homojen bir şekilde yayılıp film oluşturabilmesi, 4. Oluşan filmin yapraklar ve hava arasında gaz alış verişini engellemeyecek şekilde geçirgen olması, 5.Fotosentetik olarak aktif radyasyonu geçirmesi fakat ultraviyole ve infrared radyasyonun bir kısmını geri yansıtması, 6.Zararlının bitki üzerindeki davranışını etkilemesi, 7.Hasat edilen ürünlerin üzerinden temizlenebilmesi, idi. Çeşitli mineraller ve özellikleri incelendi, fakat bir çoğu, solunduğunda kanserojen olan silika kristalleri (SiO2) içeriyordu, güneş ışığını geçirmiyordu ve bitkilerin fotosentezini olumsuz etkiliyordu. 1996'da tarım arıştırma servisi endüstri ile iş birliği yaparak kaolin bazlı yeni sınıf parçacıkların üzerine odaklandı. Beyaz, gözeneksiz, şişip kabarmayan, aşındırıcı olmayan, ince taneli, tabak şekilli, su içinde kolaylıkla asılı kalarak suspansiyon oluşturan, geniş bir PH aralığında inert olan alimünyum silikat (Al4Si4O10(OH)8) mineraliydi. Kaplanabilir sınıf kaolin %85'den daha parlak ve %90'dan daha saf kalitedeydi. Ham kaolinin içerdiği iki iz element olan Fe2O3 ve TiO2'nin ayrıştırılıp uzaklaştırılması çeşitli endüstriyel uygulamalar için de gerekli olan %85 beyaz parlaklık kalitesi için gerekliydi. Buna ilaveten insan sağlığı için solunduğunda kanserojen olan serbest SiO2 silika kristallerinin mutlaka ayrıştırılıp uzaklaştırılması gerekiyordu. Son 10 yıldaki teknik gelişmeler rafine edilmiş kaolin parçacıklarının ısı ile kalsine edilip, belirtilen çapa indirilerek şekil verilmesini ve gereken ışık yansıtma özelliklerine sahip kaolin parçacıkları halinde üretilebilmesini mümkün kılıyordu. "Parçacık Film Teknolojisi", şaşaalı bir terim olarak, bir çok zararlı ve bazı hastalıklara karşı etkili, bitki sağlığına olumlu katkıları olan bu çok fonksiyonlu mineral ürünün mühendisliği ve geliştirmesine önderlik eden araştırma grubunca belirlenmişti. Parçacık Film Teknolojisi, mineral teknolojilerindeki bilgi birikimi, böcek davranışları, ışık fiziği ve bunların zararlı mücadesinde kullanımındaki bitki fizyolojisinin birleştirilmiş bir sentezidir. Parçacık film teknolojisi, önceleri silikon kaplanarak hidrofobik yapılan (M-96) kaolin parçacıklarına dayanıyordu. Hidrofobik kaolin ilk olarak manuel tozlayıcılar veya modifiye edilmiş kum püskürtücüleriyle toz olarak atılmıştı, çünkü hidrofobik malzeme su ile karıştırılamıyordu. Ancak, tozlama işlemi sırasındaki savrulma, tanecikleri bitki yüzeyine yapıştıracak bir şeyin olmaması M-96 tozlamayı pratik kılmıyordu. 1998 yılında M-96 ve M-97 parçacık film formülasyonları olarak Amerikan Çevre Koruma örgütünce ilk kez tescil edildi. Kısa süre sonra M-96, metanol-su sistemi (MEOH) kullanılarak önceden hazırlanmış preperat olarak formüle edildi. 11.3 kg M-96, 18 Litre MEOH ile preperat haline getirilip 436 litre suya ekleniyor ve ağaçlara püskürtülmek üzere naklediliyordu. Saha deneylerinde bu yöntemin pratik kullanım için çok pahalı, nakliye ve emniyet problemleri olduğu belirlendi. Laboratuar ve saha çalışmalarında, hidrofilik kaolin parçacıkları formülasyonunun (M-97) uygun bir yayıcı yapıştırıcı ile kullanımının bitki hastalık ve zararlılarında en az M-96'nın toz ve sıvı püskürtme uygulamaları kadar etkili olduğu anlaşıldı. Sonuç olarak hidrofobik M-96, hidrofilik M-97 ile devam edilmek üzere terk edildi. Hidrofilik M-97 kaolin formülasyonunun avantajları, 1.Kolay karışabilmesi, 2.Daha ekonomik olması, 3.Tank karışımları için başka malzemelerle uyumlu olması, 4. Yağmura dayanıklılık ve yayılıcılık değişiklikleri için esnek formülasyona sahip olmasıydı. 1999 yılında M-97 + M03 Surround adı altında ticari olarak elde edilebilir duruma geldi. Yine aynı yıl, içerdiği yayıcı-yapıştırıcı sistem ile doğrudan suya karıştırılan tek bir paket olarak Surround-WP Amerikan Çevre örgütünce tescil edildi. Bu formülasyon 2000 yılında piyasaya sunuldu ve halen kullanımda olan ana formülasyondur. Kaolinin boya ve plastik endüstrisindeki geçmişi, çevre örgütü tescilleri için yapılmış sağlık ve toksite testleri Surround'ın organik tarım ürünleri için onaylanmasında etkili oldu. Parçacık film teknolojisinin ilk çalışmalarında bitkilerin, yapraklar ve hava arasında gaz alış verişini sağlayan geçirgenlik, fotosentetik aktif radyasyonu geçirirken ultraviyole ve infrared radyasyonu geri yansıtma derecesi gibi formülasyona bağlı film özelliklerinden doğrudan etkilendiği ortaya çıktı. Surround WP kaolin ve kalsiyum karbonat uygulaması, elma bahçesinde ağaçların fotosentez, su kullanım etkinliği, verim, meyve boyutu ve kalitesi bakımından karşılaştırıldı. Azalan yaprak ısısına bağlı olarak stoma iletkenliğinin artması yoluyla su verimliliği azalmasına rağmen kontrol ağaçlarına göre sadece kaolin formülasyonu fotosentezi arttırdı. Kalsiyum karbonat, beyaz rengine rağmen daha çok fotosentetik aktif radyasyonu ağaçtan geri yansıtarak olumlu etkilerin hiç birini sağlayamadı. Dünya genelinde çok sayıda çalışma kaolin parçacık filminin güneş yanıklarını azalttığını destekliyor. Infrared ve ultraviyole radyasyonun geri yansıtılması bitki yüzeyindeki ısıyı düşürür ve güneşin tahribatını azaltır. Parçacık film teknolojisinin tarımda güneş yanıklarını önleme ajanı ve pestisit olarak kullanımı temel olarak eşittir. Parçacıkların fiziksel ve kimyasal özellikleri değiştirilerek elde edilen formülasyonlarla farklı özelliklere sahip olan filmlerin başka bir çok uygulamaları olabiliyor. Potansiyel olarak püskürtülebilir yansıtıcı malç, herbisit, don önleme ve pestisit taşıyıcılığı gibi kullanımlardan söz edebiliriz. 1990'ların sonundan bu güne kadar dünyanın dört bir yanında parçacık film teknolojisi kullanılarak yapılan ve hemen her tür bitki, pek çok koşul ve pek çok zararlı ve hastalığı karşı etkilerini ölçmek için bilimsel saha deneyleri ve bunlarla ilgili yazılıp yayınlanan makale sayısı binleri buldu. Bu çalışmaların hemen hemen tamamında Surround WP kullanıldı. Bu bilimsel çalışmaların sonucunda parçacık film teknolojisi ve bir formülasyon olarak Surround Wp'nin kiminde olumlu etkileri belirlendi, kiminde kayda değer bir etki sağlanamadı. Bu şekilde her biri, bilimsel ölçümlere dayanır bir şekilde teknoloji ve formülasyonun sınırları ve etki alanları belirlendi. Bu süreç hala devam ediyor. Kuşkusuz bu teknoloji, başka deneyler ve ar-ge çalışmalarıyla daha ileri formülasyonlar için gelişmekte. Yeni bir bilginin üretilmesi hiç bir zaman o bilginin tüm bileşenleriyle birlikte sıfırdan üretilmesi şeklinde olmaz, mutlaka o konu her ne ise daha önce üretilmiş başka bilgilerin üzerine dayanır. Bilimsel çalışmalarda da böyledir. Yeni bir deney ve buna ait bilimsel raporlar, konu ile ilintili başka bilimsel raporları baz alır, bunlarda ifade edilenlere bir damla yeni bilgi ekler. Bir sonraki de benzer bir şekilde olur. Böylece o konuda kocaman bir literatür oluşur. Herhangi bir bilimsel makaleyi okuduğunuzda, araştırma imkanınız da varsa, uygun bir şekilde ilişkilendirilmiş referanslar yardımıyla söylenen her şeyin kökenine inmek mümkündür. Parçacık Film Teknolojisinin malzeme olarak aracı, literatürdeki adıyla M-97, sonradan verilen ticari adıyla da Surround'dur. Bu teknolojiyle yapılan ilk deney ve buna ait ilk makaleden başlayarak, bilgiyi üretip büyütmenin sağlıklı bir yolu olarak, her yeni çalışma malzemeyi sabit tutarak başka bir koşulda, başka bir bitkide, başka bir etki, hastalık veya zararlı için yapılmıştır. Söz gelimi, malzeme olarak Surround'ın önceki deneylerinde çeşitlerine göre radyasyon geçirgenlik ve yansıtma deneyleri yapılarak raporlanmıştır. Başka bir malzemenın farklı yansıtma ve geçirgenlik değerleri olacağından öncekilerin devamı olarak yeni yapılacak bir deneye hizmet etmez, zira sonraki deneyler önceki ölçümleri bir daha tekrarlamaz, ilave başka bir şey deneyip raporlar. Bu zincirleme bilimsel deneyler yapılırken, aynı formülasyonu birebir temsil eden başka bir ürün yoktur. Ticari bir marka ve tescil yoluyla sabitlenmiş içeriği ile Surround elde edilebilir, literatürde geçmişi olan bir ürün olarak aynı doğrultudaki başka deneylerin malzemesi olmakta, kullanan çiftçiler ise, karşılaştıkları problemlerin çözümlerini bilimsel makalelerde buldukları müddetçe ya birebir aynı ürünü, ya da makaleye esas olan ürünün formülasyonuna en yakın olan kabul edilebilir başka bir ürünü edinerek problemini çözmeye çalışmaktadır. Parçacık Film Teknolojisinde geliştirilen M97 formülasyonu ve M97+M3 olarak ticari ürün haline gelmiş formülasyon, Georgia'nın çökelti şeklinde oluşmuş kaliteli kaolin yataklarından elde edilen mineralin, yüksek seviyede rafine edilip tüm metal ve diğer serbest minerallerden arındırılıp 1100 derecede kalsine edildikten sonra %90 ölçüde 2 mikron altı (ortalama 1.4 mikron) boyuta getirilmiş malzemeden oluşmaktadır. Formülasyonda M3 olarak ifade edilen katkı ise bu ürüne özel yayıcı yapıştırıcı bir katkı olduğu, ve bunların da kabul edilen yiyecek katkıları listesinde olan malzemelerden olduğu bildirilmektedir. Yapılan ve kayıt altına alınan bazı denemelerde, uygun boyutta, rafine edilmiş kaliteli kaolin ile uygun boyutta, rafine edilmiş, kaliteli ama aynı zamanda kalsine edilmiş kaolin arasında tarım uygulamaları bakımından büyük farklar belirlenmiştir. İlerleyen zamanda bunlardan söz edeceğim. Kaolin uygulamaları şayet güneş yanıkları, fotosentez, zararlı engelleme vb. konularda bu güne kadar yapılmış saha deneyleri ve bilimsel makaleler baz alınarak yapılacaksa veya yapılması öneriliyorsa, ya da bu literatürü çağrıştırarak ürün öneriliyorsa , en azından M97 formülasyonunda belirtilen ağır metal, kanserojen olan olmayan tüm minerallerin ayrıldığı yüksek seviyede rafine edilmiş, kalsine, en az %90 oranında 2 mikrondan küçük tanecikli ve diğer saflık, beyazlık, parlaklık özelliklerine uygun formülasyona sahip malzeme olmalıdır. Formülasyonun buraya kadar olan kısmı gizli ve ticari sır değildir. Kaliteli hammadde, uygun üretim teknikleri, yeterli mühendislik bilgi ve yatırım ile herkes yapabilir. Önerilen herhangi bir ürün bu özelliklerde değil ise, bu özelliklerdeki ürün için oluşmuş literatür ile bir bağlantısı kalmaz. Ne radyasyon tiplerine ait ölçüm değerleri, ne bitki ve zararlılarla ilgili yapılmış saha deneyleri ve bunlara ait bilimsel makaleler, hiç biri geçerli değildir. Gereken bilimsel deneyler ve raporların söz konusu yeni ürün için sıfırdan üretilmesi gerekir. Her türlü broşür, söylem ve yazı ile bu yeni ürüne atfedilen etkilerin hepsinin ürüne ve formülasyonuna özel, somut, ispat edilebilir dayanak ve belgeleri olmalıdır. Elbette, bunlardan da önce söz konusu yeni formülasyonların insan ve çevre sağlığı etkileri net ve tatmin edici derecede açık olmalıdır. Aksi halde ülkemizde çokça rastlanılan, bir kısım yerli ürünlerin isim benzerliği ya da içerik çağrıştırmasıyla arkasında ciddi literatür bulunan başka ürünlere ait bilgilere öykünülerek pazarlanması durumu yaratılmış olur. Kısıtlı ve yönlendirilmiş kullanım deneyimi yaratarak satış desteği ülkemizde zaman zaman geçer akçe sayılsa da, bunun doğru bir yaklaşım olduğu söylenemez. Güncel olduğu için hatırlayalım ki, sahte viski imal edenler, bu ürünleri satarken ürünlerine yüzde yüz güveniyorlardır, içildiğinde de muhakkak sarhoş ediyordur, fakat iki bardaktan fazlası bazılarını öldürebiliyor. Ağaçlar ve diğer bitkilerde inert mineral geliştirmeleri tamamen başka formülasyonlarla ve başka amaçlar için de yapılabilir. Bu bakımdan araştırma ve geliştirmenin bir sınırı da yok. Söz gelimi, 2006'da piyasaya sürülen ve Pasific Northwest tarafından elma bahçeleri için geliştirilmiş Eclips, kalsiyum karbonat ve bor içerikli, sıvı formundaydı. Sonradan Purfresh isimli, ana işi ozon jeneratörleri gibi teknolojilerle taze meyve sebze depolama ve nakliye sistemleri olan şirket, Eclips'i bitirip yerine sadece elma değil, bir çok bitki için iki ayrı ürün içeren Purshade ürün gamını üretti. Normal kalsiyum karbonatın fotosentetik radyasyonu da yansıtma özelliği olmasına rağmen, -henüz patent sürecindeki-"Advanced Reflectance Technology" diye başka bir şaşaalı isme sahip mühendislik çalışmasıyla UV ve IR'yi yansıtırlen fotosentetik radyasyonu geçirmesini sağladılar ve yine sıvı formda satılıyor. Buradan da anlaşılıyor ki, madenden çıkan kalsiyum karbonatı az öğütüp torbalara doldurmamışlar. Bu ürünler, sadece güneş yanıklarını ve ısı stresini önlemek amaçlı ve herhangi zararlı kontrolü için iddiası ve söylemi yok. Epey müşteri referansı olsa da henüz ciddi bir bilimsel literatür oluşmamış. Not: Bu yazının hazırlanmasında aşağıdaki yayınlardan yararlanılmıştır. 1. Encyclopedia of entomology, John L. Capinera 2. Horticultural Reviews, John Wiley & Sons, Inc. 3. Journal of Economic Entomology |
Alıntı:
Zannederim bu üç kaynaktan faydalanarak yazdığınız makalenin ana fikri bu paragrafta gizli. Yoksa yanılıyormuyum. Konuyu bilen birisi olarak yerli ürünler hakkındaki fikirlerinizi daha açık ifade ederseniz özellikle forum üyesi arkadaşların yanlış bir şey yapmasını engellemiş olursunuz. Yanlış ürün uygulayıp bu işin sonunda kanser olup ölmekte var. Özellikle viski benzetmeniz hem güncel hem de dikkat edilmesi gereken bir husus. |
Sn.Sarıcan, öyle bir anafikir için bu kadar uzun bir yazı yazmama gerek yoktu. Tek paragrafta da anlatabilirdim. Yani, yazının anafikri o değil.
Öte yandan haklısınız. Yazıyı tekrar okuduğumda önemli bir terslik olduğunu gördüm. Özellikle de benim yazım şeklimi tanıyanlar için çok acemice gelmiş olması muhtemel. En azından ben öyle gördüm. Uzun bir yazı. Altında "şunlardan yararlanılmıştır" diye bir lâf da yazmışım. Fakat yazıda söylenenlerin nereden geldiği, neye dayandığı belli değil. Hangi söylemler bana ait, hangi bilgiyi ben üretmişim, literatürden bahsederken uydurmuş muyum, yorum mu yapmışım kaybolmuş. Dahası, konu hakkında araştırma yapan bir öğrenci, bu bilgi karmaşıklığından dolayı tüm bilgiyi benim ürettiğimi sanıp konunun ustası sanarak yakama yapışabilir ki, bunu hiç istemem. Sadece bana ait ne varsa onun için gelsin isterim. Bu sebeple, iyi ki hatırlatmış oldunuz, bu yazıyı biraz düzeltmem gerekecek. |
Kaolin ve Parçacık Film Teknolojisi - 1 (güncellenmiş)
Toprak tozlarının böcek uzaklaştırıcısı olarak kullanılması ilk insanlar, memeliler ve kuşların böcek ısırmalarından kurtulmak için toz banyosu yapmasına kadar gidiyor (Ebling 1971). Buna rağmen böcek kontrolü için son zamanlardaki çabalar inert mineral parçacıklarından daha çok toksik mineral ve kimyasal bileşikler üzerinde yoğunlaşmıştı. Antik çağlarda kükürt ve kükürt bileşikleri katranla karıştırılıp ısıtıldığında çıkan duman ile bağlardaki ve diğer ağaçlardaki böcekler kovuluyordu (Smith ve Secoy 1975,1976). Çinde diyatom toprağının pestisit olarak kullanılması milattan önce 2000 yılına dayanıyor (Allen 1972), arsenik ve arsenik tuzlarından oluşan toksik preperatlar ise Çinde milattan sonra 200 yılında ve Avrupada 1699'da kullanılmıştı (Casida ve Quistad 1998). [2]
Böcekleri uzaklaştırmak için tahıla öğütülmüş kireçtaşı karıştırılması ise birinci yüzyıldaydı. Bilinen ilk tarımın ilk böcek ilacı ve fungusiti ise helenistik çağda sönmüş kireç ve kükürt karışımıydı (gülleci bulamacı) (Secoy ve Smith 1983). Kimyasal reaksiyona giren kireç ve kükürte tütün, odun külü, keten tohumu yağı, sabun, ve sığır gübresi gibi malzemelerin karıştırıldığı da oluyordu. 1500'lerde Kireç-Kükürt karışımı ağaçlara tütsü olarak yakılıyordu. 1800'lerde kireç-kükürt karışımı kolay elde edilebildiği için çok popüler olmuştu. 1897'de bakır ve arsenik bileşikleriyle çok zehirli insektisitler yapılmıştı. 1892'de yapılan bir arsenik-kurşun bileşiği ise 1940'lara, DDT'ye kadar insektisit olarak kullanıldı (Peryea 1998). [2] Yirminci yüzyılın başlarında, o zamanlar kullanımda olan az sayıdaki pestisit buhar veya petrol gücüyle çalışan püskürtme tabancalarıyla spray solusyonları şeklinde uygulanıyordu. Geniş bahçelerin ya da ekili arazilerin el tabancalarıyla büyük miktarda sulu solusyonlar kullanılarak ilaçlanmasının çok fazla emek gerektirmesi sebebiyle araştırmacılar mineral parçacıklarının taşıyıcı olarak kullanıldığı toz uygulamalarını incelemeye aldılar. [1] 1920'lerde toz uygulamaları, sıvı püskürtme uygulamalarına göre uygulama kolaylığı ve emek maliyeti, bitkileri iyi kaplaması, sebebiyle öne çıktı. [1] 1930'larda araştırmacılar belli inert minerallerin kendilerinin böceklere karşı toksik ajan olduğunu keşfettiler. 1939'da inert minerallerin böcekler üzerindeki etkileri şöyle özetlenmişti. 1. Tozun sindirim sistemine ağız yoluyla alınımı, 2.Kuruma, 3. Böceğin gövde çeperi ile kimyasal reaksiyon, 4.Direk mekanik aşındırıcı etki. [1] 1960 dan sonra bir süre inert minerallerin insektisit olarak kullanılabilirliğine ilgi çok düşük boyutta kaldı. Bunun en büyük nedeni ucuz ve etkili sentetik insektisitlerin piyasaya girmiş olmasıydı. Mineral tozların tarımda kullanılması hakkında araştırma yapılmamasına bir başka sebep ise, tozların bitki verimliliğini düşürmesi ve bitkilerde eklembacaklı zararlı popülasyonunu arttırdığı düşüncesi idi. [3] 1960'larda mineral bazlı beyaz tozla kaplamasıyla virütik hastalıklara vektör olan zararlıları önlemek deneyleri yapıldı. Beyaz yansıtıcı yüzey bazı bitlerin konukçuyu bulması ve yerleşmesinde uzaklaştırıcı etkisi belirlenmişti (Kennedy ve arkadaşları 1961, Kring 1962). Beyaz tozlar için genellikle çeşitli kaolin karışımları, bentonit ve bir tür kil olan atapulgit yayıcı yapıştırıcı ajanlar kullanılmıştı ve bitkilerin tüm yaprakları kaplanarak veya bitkinin etrafındaki toprağın kaplanması şeklinde denenmişti (Nawrocka ve arkadaşları. 1975; Bar-Joseph ve Frenkel 1983; Marco 1986, 1993). Bu yaklaşım, bit ve yaprak zararlısının (leafhopper) uzak tutulmasıyla sınırlı olarak başarı sağladı.[3] Toprak yol kenarlarında, yol tozu ile kaplanmış bitki ve ağaçlar, doğal düşmanlar için yeterince uygun ortam olmadığı için bitkiden beslenen akarlar ve kabuklu bitler için uygun bir ortam oluşturmaktaydı (Debach 1979). Maden ocaklarından çıkarılan mineral parçacıkları ve yol tozları ürün verimliliğini azaltıyor zararlı bitleri ve mantari hastalıkları arttıyordu. (Farmer 1993). Kaolinin yaprak uygulamalarının yaprak üst zarını tahrip ettiği ve su kaybını arttırdığı için fototoksit olduğu görüldü (Eveling 1972, Eveling ve Eisa 1976).[3] Daha sonraları mineral parçacıklarının pestisit olarak kullanımı sentetik pestisit bileşikler emdirilmiş formülasyonlar ile sınırlı kaldı (Kirkpatrick ve Gillenwater 1981).[3] 1970'lerde böceklerin inert tozlarla kontrol edilmesi minerallerden silikon jel, silikon dioksit gibi sentetik malzemelere geçiş yaptı. Bu sentetik tozların tahıl endüstrisinde zararlı kontrol gereksinimlerinde çok büyük potansiyelinin olduğuna inanıldı. Buna rağmen genel olarak kullanılan ucuz kimyasal gazlar oldu. 1970'lerden sonra mineral parçacıklar üzerindeki araştırmalar çokça sentetik insektisit ve mikrobiyal ajanların taşıyıcısı olarak kullanımı ve kısmen güneş yanıklarının kontrolüyle sınırlı kaldı. [1] İnert mineral parçacıkların bitki yeşil aksamında bakteriyel ve mantar hastalıkların önlenmesine yönelik araştırma da bu dönemde pek yapılmadı. Araştırmalar daha çok nemli koşullarda bitki yeşil aksam yüzeyinin PH'ını değiştirerek etki gösteren alkali sodyum karbonat üzerinde yapıldı. Böylece mantar sporlarının çimlenmesi ve büyüyerek hastalığa sebep olması engellenebiliyordu (Olivier 1998). Bugün de mantar hastalıklarına karşı çokça kullanılan mineral malzeme, PH yükseltici alkali sönmüş kireç ile toksik bir ağır metal bakır sülfat karşımı olan bordo bulamacıdır. [3] Mineral parçacık araştırmaları 1970'lerden itibaren, parçacıkların tanecik çapı, şekil ve ışık yansıtma özelliklerinde yapılabilen mühendislik ile boya, plastik, kağıt, kozmetik endüstrilerinde devam etti. 1985 yılında Amerikan kongresi, azaltılmış girdili sürdürülebilir tarım programının bir parçası olarak, tarım araştırma servisine kimyasal pestisitlerin risklerinin azaltılması için geliştirmeler yapma talimatını verdi. Bu, bir çok araştırmacıyı tarım zararlılarıyla ekonomik, çevreci ve sürdürülebilir bir şekilde mücadele etmede yeni fikirler bulmak ve araştırmak için teşvik etti.[1] Parçacık film teknolojisi tarım araştırma servisi bilim adamlarınca kimyasal pestisitlere bir alternatif olarak 1990'ların ortalarında düşünüldü. Bu teknoloji, aşağıdaki özellik şartlarına uyan mineral filmin bitki yüzeyine kaplanmasından ibaret idi. Bu özellikler, 1. Kimyasal olarak inert mineral parçacıkları, 2.Parçacık çapının <2 mikron olması (teorik olarak tamamının, ya da en azından <2 mikron olanlar işe yaryor diye alınmalı-abç), 3.Homojen bir şekilde yayılıp film oluşturabilmesi, 4. Oluşan filmin yapraklar ve hava arasında gaz alış verişini engellemeyecek şekilde geçirgen olması, 5.Fotosentetik olarak aktif radyasyonu geçirmesi fakat ultraviyole ve infrared radyasyonun bir kısmını geri yansıtması, 6.Zararlının bitki üzerindeki davranışını etkilemesi, 7.Hasat edilen ürünlerin üzerinden temizlenebilmesi, idi.[1] Çeşitli mineraller ve özellikleri incelendi, fakat bir çoğu, solunduğunda kanserojen olan silika kristalleri (SiO2) içeriyordu, güneş ışığını geçirmiyordu ve bitkilerin fotosentezini olumsuz etkiliyordu.[1] 1996'da tarım arıştırma servisi endüstri ile iş birliği yaparak kaolin bazlı yeni sınıf parçacıkların üzerine odaklandı. Beyaz, gözeneksiz, şişip kabarmayan, aşındırıcı olmayan, ince taneli, tabak şekilli, su içinde kolaylıkla asılı kalarak suspansiyon oluşturan, geniş bir PH aralığında inert olan alimünyum silikat (Al4Si4O10(OH)8) mineraliydi. Kaplanabilir sınıf kaolin %85'den daha parlak ve %90'dan daha saf kalitedeydi. Ham kaolinin içerdiği iki iz element olan Fe2O3 ve TiO2'nin ayrıştırılıp uzaklaştırılması çeşitli endüstriyel uygulamalar için de gerekli olan %85 beyaz parlaklık kalitesi için gerekliydi. Buna ilaveten insan sağlığı için solunduğunda kanserojen olan serbest SiO2 silika kristallerinin mutlaka ayrıştırılıp uzaklaştırılması gerekiyordu (Harben 1995). Son 10 yıldaki teknik gelişmeler rafine edilmiş kaolin parçacıklarının ısı ile kalsine edilip, belirtilen çapa indirilerek şekil verilmesini ve gereken ışık yansıtma özelliklerine sahip kaolin parçacıkları halinde üretilebilmesini mümkün kılıyordu. [2] "Parçacık Film Teknolojisi", bir terim olarak, bir çok zararlı ve bazı hastalıklara karşı etkili, bitki sağlığına olumlu katkıları olan bu çok fonksiyonlu mineral ürünün mühendisliği ve geliştirmesine önderlik eden araştırma grubunca belirlenmişti.[1] Parçacık Film Teknolojisi, mineral teknolojilerindeki bilgi birikimi, böcek davranışları, ışık fiziği ve bunların zararlı mücadesinde kullanımındaki bitki fizyolojisinin birleştirilmiş bir sentezidir. [2] Parçacık film teknolojisi, önceleri silikon kaplanarak hidrofobik yapılan (M-96) kaolin parçacıklarına dayanıyordu. Hidrofobik kaolin ilk olarak manuel tozlayıcılar veya modifiye edilmiş kum püskürtücüleriyle toz olarak atılmıştı, çünkü hidrofobik malzeme su ile karıştırılamıyordu. Ancak, tozlama işlemi sırasındaki savrulma, tanecikleri bitki yüzeyine yapıştıracak bir şeyin olmaması M-96 tozlamayı pratik kılmıyordu. 1998 yılında M-96 ve M-97 parçacık film formülasyonları olarak Amerikan Çevre Koruma örgütünce ilk kez tescil edildi.[1] Kısa süre sonra M-96, metanol-su sistemi (MEOH) kullanılarak önceden hazırlanmış preperat olarak formüle edildi. 11.3 kg M-96, 18 Litre MEOH ile preperat haline getirilip 436 litre suya ekleniyor ve ağaçlara püskürtülmek üzere naklediliyordu. Saha deneylerinde bu yöntemin pratik kullanım için çok pahalı, nakliye ve emniyet problemleri olduğu belirlendi. Laboratuar ve saha çalışmalarında, hidrofilik kaolin parçacıkları formülasyonunun (M-97) uygun bir yayıcı yapıştırıcı ile kullanımının bitki hastalık ve zararlılarında en az M-96'nın toz ve sıvı püskürtme uygulamaları kadar etkili olduğu anlaşıldı. Sonuç olarak hidrofobik M-96, hidrofilik M-97 ile devam edilmek üzere terk edildi.[1] Hidrofilik M-97 kaolin formülasyonunun avantajları, 1.Kolay karışabilmesi, 2.Daha ekonomik olması, 3.Tank karışımları için başka malzemelerle uyumlu olması, 4. Yağmura dayanıklılık ve yayılıcılık değişiklikleri için esnek formülasyona sahip olmasıydı. 1999 yılında M-97 + M03 Surround adı altında ticari olarak elde edilebilir duruma geldi. Yine aynı yıl, içerdiği yayıcı-yapıştırıcı sistem ile doğrudan suya karıştırılan tek bir paket olarak Surround-WP Amerikan Çevre örgütünce tescil edildi. Bu formülasyon 2000 yılında piyasaya sunuldu ve halen kullanımda olan ana formülasyondur.[1] Kaolinin boya ve plastik endüstrisindeki geçmişi, çevre örgütü tescilleri için yapılmış sağlık ve toksite testleri Surround'ın organik tarım ürünleri için onaylanmasında etkili oldu.[1] Parçacık film teknolojisinin ilk çalışmalarında bitkilerin, yapraklar ve hava arasında gaz alış verişini sağlayan geçirgenlik, fotosentetik aktif radyasyonu geçirirken ultraviyole ve infrared radyasyonu geri yansıtma derecesi gibi formülasyona bağlı film özelliklerinden doğrudan etkilendiği ortaya çıktı. [1] Surround WP kaolin ve kalsiyum karbonat uygulaması, elma bahçesinde ağaçların fotosentez, su kullanım etkinliği, verim, meyve boyutu ve kalitesi bakımından karşılaştırıldı. Azalan yaprak ısısına bağlı olarak stoma iletkenliğinin artması yoluyla su verimliliği azalmasına rağmen kontrol ağaçlarına göre sadece kaolin formülasyonu fotosentezi arttırdı. Kalsiyum karbonat, beyaz rengine rağmen daha çok fotosentetik aktif radyasyonu ağaçtan geri yansıtarak olumlu etkilerin hiç birini sağlayamadı.[1] Dünya genelinde çok sayıda çalışma kaolin parçacık filminin güneş yanıklarını azalttığını destekliyor. Infrared ve ultraviyole radyasyonun geri yansıtılması bitki yüzeyindeki ısıyı düşürür ve güneşin tahribatını azaltır. Parçacık film teknolojisinin tarımda güneş yanıklarını önleme ajanı ve pestisit olarak kullanımı temel olarak eşittir. [1] Parçacıkların fiziksel ve kimyasal özellikleri değiştirilerek elde edilen formülasyonlarla farklı özelliklere sahip olan filmlerin başka bir çok uygulamaları olabiliyor. Potansiyel olarak püskürtülebilir yansıtıcı malç, herbisit, don önleme ve pestisit taşıyıcılığı gibi kullanımlardan söz edebiliriz. [1] 1990'ların sonundan bu güne kadar dünyanın dört bir yanında parçacık film teknolojisi kullanılarak yapılan ve hemen her tür bitki, pek çok koşul ve pek çok zararlı ve hastalığı karşı etkilerini ölçmek için bilimsel saha deneyleri ve bunlarla ilgili yazılıp yayınlanan makale sayısı binleri buldu. Bu çalışmaların hemen hemen tamamında Surround WP kullanıldı. Bu bilimsel çalışmaların sonucunda parçacık film teknolojisi ve bir formülasyon olarak Surround Wp'nin kiminde olumlu etkileri belirlendi, kiminde kayda değer bir etki sağlanamadı. Bu şekilde her biri, bilimsel ölçümlere dayanır bir şekilde teknoloji ve formülasyonun sınırları ve etki alanları belirlendi. Bu süreç hala devam ediyor. Kuşkusuz bu teknoloji, başka deneyler ve ar-ge çalışmalarıyla daha ileri formülasyonlar için gelişmekte. Yeni bir bilginin üretilmesi hiç bir zaman o bilginin tüm bileşenleriyle birlikte sıfırdan üretilmesi şeklinde olmaz, mutlaka o konu her ne ise daha önce üretilmiş başka bilgilerin üzerine dayanır. Bilimsel çalışmalarda da böyledir. Yeni bir deney ve buna ait bilimsel raporlar, konu ile ilintili başka bilimsel raporları baz alır, bunlarda ifade edilenlere bir damla yeni bilgi ekler. Bir sonraki de benzer bir şekilde olur. Böylece o konuda kocaman bir literatür oluşur. Herhangi bir bilimsel makaleyi okuduğunuzda, araştırma imkanınız da varsa, uygun bir şekilde ilişkilendirilmiş referanslar yardımıyla söylenen her şeyin kökenine inmek mümkündür. Parçacık Film Teknolojisinin malzeme olarak aracı, literatürdeki adıyla M-97, sonradan verilen ticari adıyla da Surround'dur. Bu teknolojiyle yapılan ilk deney ve buna ait ilk makaleden başlayarak, bilgiyi üretip büyütmenin sağlıklı bir yolu olarak, her yeni çalışma malzemeyi sabit tutarak başka bir koşulda, başka bir bitkide, başka bir etki, hastalık veya zararlı için yapılmıştır. Söz gelimi, malzeme olarak Surround'ın önceki deneylerinde çeşitlerine göre radyasyon geçirgenlik ve yansıtma deneyleri yapılarak raporlanmıştır. Başka bir malzemenın farklı yansıtma ve geçirgenlik değerleri olacağından öncekilerin devamı olarak yeni yapılacak deneye hizmet etmez, zira sonraki deneyler önceki ölçümleri bir daha tekrarlamaz, ilave başka bir şey deneyip raporlar. Bu zincirleme bilimsel deneyler yapılırken, aynı formülasyonu birebir temsil eden başka bir ürün yoktur. Ticari bir marka ve tescil yoluyla sabitlenmiş içeriği ile Surround elde edilebilir, literatürde geçmişi olan bir ürün olarak aynı doğrultudaki başka deneylerin malzemesi olmakta, kullanan çiftçiler ise, karşılaştıkları problemlerin çözümlerini bilimsel makalelerde buldukları müddetçe ya birebir aynı ürünü, ya da makaleye esas olan ürünün formülasyonuna en yakın olan kabul edilebilir başka bir ürünü edinerek problemini çözmeye çalışmaktadır. Parçacık Film Teknolojisinde geliştirilen M97 formülasyonu ve M97+M3 olarak ticari ürün haline gelmiş formülasyon, Georgia'nın çökelti şeklinde oluşmuş kaliteli kaolin yataklarından elde edilen mineralin, yüksek seviyede rafine edilip tüm metal ve diğer serbest minerallerden arındırılıp 1100 derecede kalsine edildikten sonra %90 ölçüde 2 mikron altı (ortalama 1.4 mikron) boyuta getirilmiş malzemeden oluşmaktadır. Formülasyonda M3 olarak ifade edilen katkı ise bu ürüne özel yayıcı yapıştırıcı bir katkı olduğu, ve bunların da kabul edilen yiyecek katkıları listesinde olan malzemelerden olduğu bildirilmektedir. Yapılan ve kayıt altına alınan bazı denemelerde, uygun boyutta, rafine edilmiş kaliteli kaolin ile uygun boyutta, rafine edilmiş, kaliteli ama aynı zamanda kalsine edilmiş kaolin arasında tarım uygulamaları bakımından büyük farklar belirlenmiştir. İlerleyen zamanda bunlardan söz edeceğim. Kaolin uygulamaları şayet güneş yanıkları, fotosentez, zararlı engelleme vb. konularda bu güne kadar yapılmış saha deneyleri ve bilimsel makaleler baz alınarak yapılacaksa veya yapılması öneriliyorsa, ya da bu literatürü çağrıştırarak ürün öneriliyorsa , en azından M97 formülasyonunda belirtilen ağır metal, kanserojen olan olmayan tüm minerallerin ayrıldığı yüksek seviyede rafine edilmiş, kalsine, en az %90 oranında 2 mikrondan küçük tanecikli ve diğer saflık, beyazlık, parlaklık özelliklerine uygun formülasyona sahip malzeme olmalıdır. Formülasyonun buraya kadar olan kısmı gizli ve ticari sır değildir. Kaliteli hammadde, uygun üretim teknikleri, yeterli mühendislik bilgi ve yatırım ile herkes yapabilir. Önerilen herhangi bir ürün bu özelliklerde değil ise, bu özelliklerdeki ürün için oluşmuş literatür ile bir bağlantısı kalmaz. Ne radyasyon tiplerine ait ölçüm değerleri, ne bitki ve zararlılarla ilgili yapılmış saha deneyleri ve bunlara ait bilimsel makaleler, hiç biri geçerli değildir. Gereken bilimsel deneyler ve raporların söz konusu yeni ürün için sıfırdan üretilmesi gerekir. Her türlü broşür, söylem ve yazı ile bu yeni ürüne atfedilen etkilerin hepsinin ürüne ve formülasyonuna özel, somut, ispat edilebilir dayanak ve belgeleri olmalıdır. Elbette, bunlardan da önce söz konusu yeni formülasyonların insan ve çevre sağlığı etkileri net ve tatmin edici derecede açık olmalıdır. Aksi halde ülkemizde çokça rastlanılan, bir kısım yerli ürünlerin isim benzerliği ya da içerik çağrıştırmasıyla arkasında ciddi literatür bulunan başka ürünlere ait bilgilere öykünülerek pazarlanması durumu yaratılmış olur. Kısıtlı ve yönlendirilmiş kullanım deneyimi yaratarak satış desteği ülkemizde zaman zaman geçer akçe sayılsa da, bunun doğru bir yaklaşım olduğu söylenemez. Güncel olduğu için hatırlayalım ki, sahte viski imal edenler, bu ürünleri satarken ürünlerine yüzde yüz güveniyorlardır, içildiğinde de muhakkak sarhoş ediyordur, fakat iki bardaktan fazlası bazılarını öldürebiliyor. Ağaçlar ve diğer bitkilerde inert mineral geliştirmeleri tamamen başka formülasyonlarla ve başka amaçlar için de yapılabilir. Bu bakımdan araştırma ve geliştirmenin bir sınırı da yok. Söz gelimi, 2006'da piyasaya sürülen ve Pasific Northwest tarafından elma bahçeleri için geliştirilmiş Eclips, kalsiyum karbonat ve bor içerikli, sıvı formundaydı. Sonradan Purfresh isimli, ana işi ozon jeneratörleri gibi teknolojilerle taze meyve sebze depolama ve nakliye sistemleri olan şirket, Eclips'i bitirip yerine sadece elma değil, bir çok bitki için iki ayrı ürün içeren Purshade ürün gamını üretti. Normal kalsiyum karbonatın fotosentetik radyasyonu da yansıtma özelliği olmasına rağmen, -henüz patent sürecindeki-" Advanced Reflectance Technology" diye başka bir isme sahip mühendislik çalışmasıyla UV ve IR'yi yansıtırlen fotosentetik radyasyonu geçirmesini sağladılar ve yine sıvı formda satılıyor. Buradan da anlaşılıyor ki, madenden çıkan kalsiyum karbonatı az öğütüp torbalara doldurmamışlar. Bu ürünler, sadece güneş yanıklarını ve ısı stresini önlemek amaçlı ve herhangi zararlı kontrolü için iddiası ve söylemi yok. Epey müşteri referansı olsa da henüz ciddi bir bilimsel literatür oluşmamış. [1] Encyclopedia of entomology, John L. Capinera [2] Horticultural Reviews, John Wiley & Sons, Inc. [3] Journal of Economic Entomology Allen, F. 1972. A natural earth that controls insects. Org. Gardening & Farming Bar-JosephM, ., and H. Frenkel. 1983. Spraying citrus plants with kaolin suspensions r educes colonization by the piraea aphid Cassida, J. E., ve G. B. Quistad. 1998. Golden age of insecticide research: past, present or future? D. M. Glenn, G. Puterka, T. Vanderzwet, R. E. Byers, AND C. Feldhake 1999, Hydrophobic Particle Films: A New Paradigm for Suppression of Arthropod Pests and Plant Diseases D. M. Glenn., G. Puterka, Particle Films: A New Technology for Agriculture Debach, P. 1979. Biological control on natural enemies Ebling, W. 1971. Sorptive dusts for pest control Eveling, D. W. 1972. Similar effects of suspensions of copper oxychloride and kaolin on sprayed leaves Eveling,D. W., M.Z.Eisa. 1976. The effects of a cuticle damaging kaolin on herbicidal phytotoxicity Farmer, A. M. 1993. The effect of dust on vegetation-a review. Harben, P. W. 1995. The industrial minerals handbook II: A guide to markets, specifications,and prices. Kennedy,J.S.,C.0. Booth, ve W.J.S.Kershaw. 1961. Host finding by aphids in the field. ill. visual attraction Kirkpatrick, R. L., ve H. B. Gillenwater. 1981. Toxicity of selected insecticidal aerosols, dusts and sprays to two species of stored-product insects. Kring,J. B. 1962. Reaction of aphids to reflected light Marco, S. 1986. Incidence of aphid-transmitted virus infections reduced by whitewash sprays on plants. Marco, S. 1993. Incidence of nonpersistently transmitted viruses in pepper sprayed with whitewash, oil, and insecticide, alone or combined. Nawrocka, B. Z., C. I. Eckenrode, I. K. Uyemoto, ve D. H.Young. 1975. Reflective mulches and foliar sprays for suppression of aphid-bome viruses in lettuce. 0livier, C., E. E. Halseth, E.S.G. Mizubuti, ve R. Loria. 1998. Postharvest application of organic and inorganic salts for suppression of silver scurf on potato tubers Secoy, D. M., ve A. E. Smith. 1983. Lineage of lime sulfur as an insecticide and fungicide. Smith, A. E., ve D. M. Secoy. 1975. Forerunners of pesticides in classical Greece and Rome Peryea, F. J. 1998. Historical use of lead arsenate insecticides, resulting soil contamination and implications for soil remediation Smith, A. E., ve D. M. Secoy. 1976. A compendium of inorganic substances used in Europe pest control before 1850 Not: Bu yazıyı olduğu gibi başka kaynaklarda yayınlama hakkım saklıdır. Üçüncü şahıslar tarafından tekrar yayınlama ihtiyacı olduğunda ağaçlar.net yönetiminden izin alınmalıdır. |
Konuya yabancı olanlar için
http://www.sessizbahce.org/kaolinkil...zlar/#more-900 bu linki de vereyim ki kafalardaki soru işaretleri çoğalsın veya azalsın :D |
Sn. meyvelitepe,
Güncellediğiniz yazıyı da okudum. Daha derli toplu olmuş. Alıntı yaptığınız kaynak listeside arkadaşlar için bir referans listesi olmuş. Fakat eklediğiniz kaynaklardan yaptığınız alıntıların dışında, size ait yorumlar ve benim daha önceki mesajımda alıntı yaptığınım paragrafınız hala konunun ana fikri gibi görünüyor. Ek olarak; Alıntı:
Alıntı:
Benim bildiğim forum üyesi bazı arkadaşlar bu yerli ürünlerden kullanmışlardı. Bu arkadaşların bitkilerin sağlığının yanında kendi sağlıkları da tehlikede mi? Bu arkadaşları uyaralım bir daha kullanmasınlar ya da hasat sonuna kadar bekleyip arkadaşların yaptıkları uygulama sonucu nasıl gidiyor, hayattalar mı değiller mi ona bakalım. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 23:20. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025