![]() |
Alıntı:
|
Alıntı:
Hep konuşulan kaolinin bitkiye atılıp bırakılması sanki devamında bir işlem yapılmıyor gibi. Oysa Kaolin uygulaması sonrasında ağaç ya da sebzelerde yapılan yakın plan çalışma sırasında, (yaz budaması, meyve seyretme, olgunlaşan ürünü toplama, hasta dalı temizleme, yaprak alma, vs, vs…) insan ister istemez ilaçlı bitkilerle, ilaç atma işleminden daha korunaksız olarak daha fazla soluma ve temas durumunda kalıyor. Bence eğer varsa kansorejen veya daha başka bir zarar, burada daha fazla (ilaç atma esnasından) ortaya çıkıyor. Olaya bu yönden bakınca insan çok daha tedbir, daha fazla ayrıntı istiyor. Herkese kolay gelsin. |
Alıntı:
Not: Konuyu aralıklarla takip ettiğim için, zamanında yazamadım. Geçmiş yazılara şimdi cevap vermemin nedeni bu... |
Alıntı:
Alıntı:
Böyle bir ürünün uygunluğu konusunda yeterli değil ama gerekli olan, hemen ve tereddütsüz bir fikir veren ölçüt, bir litresinin serbest yoğunluğudur. Buna kullanıcı deneyimi diyelim. %95+ rafine ve kalsine, parçacık dağılımı %90 <2 mikron olan kaolinin bir litre serbest yoğunluğu +/-, 25-30 gr farkla 300gr civarındadır. Safsızlıkları hariç tutarsak tane boyutu büyüdükçe ağırlık da artar. Nitekim, %82'si <2 mikron olan AT-80 369gr gelmişti. Belirtilen spek'i ise 330gr ve makul teloransının içinde. Mantıklı ve tutarlı. Bunun iki boyutu var. Bu deneyime sahip bir kullanıcı olarak bu ürün ile ilgili veriyi sordum. Özel mesaj ile 290gr dendi. Akabinde de ürünün sitesinde 315gr olarak ilan edildi. Bu rakamlar benim için çok önemli parametreler. Hemen ücreti mukabil ürün istedim. Verilen ve ilan edilen rakamlara göre beklentim, geçen yılkinden çok farklı ve gelişmiş bir üründü kuşkusuz. Gönderilmedi, cevap bile verilmedi. Bunlar forumda var. Nihayetinde ürünü satın aldım. İlk ölçüt için tarttım. Heyhat, 580gr geldi. Bir daha tarttım, aynı sonuç. O esanada ürünün sitesinde hala 315gr yazıyor. Satılan bir malın ilan edildiğinden başka olması, ya da bir ürün için yanlış bilgi verilmek suretiyle alıcıların yanıltılmasının adı sizce nedir? Bırakalım hukuku, vicdani olarak nedir? Bu mesaja yanıt verirseniz şayet, son üç paragraftan hiç bahsetmiyeceğiniz düşüncesindeyim. İkincisi ise, yalan beyan kısmını bir kenara bırakıp, ürünün özellikleriyle ilgili. Serbest yoğunluğu bu kadar fazla olan bir ürünün uygunluğunun detayına girerek anlaşılması lazım. Ürün özelliğinin uygunluğunu da bir kenara bırakalım. Kullanım ve fiyat açısından bakalım. Kiloya göre %3 kullanılsın deniyor. Bu ürün için 5.1 litre eder. Uygun diğer ürünlerde bu miktar 10 litre. Sonunda bitkilerin kaplanmasında kullanım miktarı ile parçacık sayısı arasında doğrudan korrelasyon var. Birinde çok kiloda az parçacık varken, diğerinde az kiloda çok parçacık var. Kiloya göre belirlenmiş fiyatı makulmüş gibi göstermek adına az parçacık kullanılması öneriliyor. Bu da bana dürüstçe gelmedi. Hoş ürünün belirlenmiş fiyatı bana göre kiloya göre dahi çok fazla. AT-80 ile gördük. Bu kısmı beni ilgilendirmez. Ancak, ucuz diye yapılan propoganda da ince bir şekilde ucuz olmaktan uzak ve doğru bir söylem değil. "Hep birlikte konuşarak düzeltebilirdik" notunuz da önemli. Bunlar bildiğim kadarıyla benim, benden de daha çok Zeytinlibahçe tarafından muhtelif şekillerde son bir yıl içinde kendilerine iletilmişti zaten. Alıntı:
Kime, kimin için çalışıyorum dersiniz? Şimdi, fikir zikir meselesi diyeceğim alınacaksınız. Bir tek şey aklınıza gelmiyor, ihtimal veremiyorsunuz değil mi? Bu zamanda bu memlekette olur mu böyle bir şey diyorsunuz. Belki de haklısınız, bu zamanda bu memlekette böyle düşünenler benim gibi gemileri yakıp şehirlerden, insanlardan ve zihniyetten kaçıyor, olabildiğince uzaya yakın yaşamaya çalışıyor :) Alıntı:
Ahh, o "niye"? Ne kadar da zor. Söylemesi değil de anlaması. Hadi, sizi rahatlatayım. Surround, Sunguard ve Avsmineral ile ne acaip anlaşmalar var. Yakında bir dördüncüsü de gelir belki. Diğer ürünlerin sorumluluları bunları okuyor mu bilmem, Sabri bey buralardadır, anlatır o çok gizli çıkar anlaşmalarını :) Özellikle de rica ediyorum ki anlatsın. Tek aklınıza gelmeyen bu ürünlerin ortak özellikleri, değil mi? Başka her şeyi iyi dikte etmişler. Bu arada Sn.Üyeler, bir kısım uzak bahçeler mensubuyla ayrıca irtibat kurulduğunu, söylenecek bir şey kalmadığı için bu gibi kişisel saldırılar ile zevahiri kurtarmak babından destek istendiğini biliyorum. Başkaları da biliyor. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
Sn meyvelitepe'nin hatası olsa bile , daha hoş görülü yaklaşmak gerekliliğini belirtmek istemiştim. Bunu isteme gerekçemde sn meyvelitepe'nin şahsı ile ilgili değil (kendisini şahsen tanımamam), Bu kadar çok araştıran , bilgi, belge toplayıp,ciddi bir emek ve zaman harcıyarak bizlere sunan kişinin ürettiği bilgilerin 100 tanesinden faydalanıp ,kendimize göre ilk hatasında, kurşuna dizmenin doğru bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Serbest silika kritallerine gelince , bildiğim kadarıyla silikon dioksit dünyamızın taşında , toprağında bol miktarda mevcut, özellikle granit, kum ve taşlarda var. Bunların parçalanması,ısıtılması ,işlemden geçirilmesi esnasında serbest silika kristalleri ortaya çıkıyor. Bunlardan özellikle , metalik katyonlara bağlı olmayan üç tanesi insan sağlığına ciddi zararlar verebiliyor. Bunlar ; quartz, tridinite, kristobolitler bu üçünün insan için sitotoksik ve fibrinojenik özellikleri var. 0.05-2 mikron arasındaki boyutta olanlar asıl zararı veriyor. Silikozis denilen, akciğeri tutan nefes darlığı, akciğerde nodül oluşmu yapan ilerleyici kronik bir meslek hastalığına neden oluyor, tüberküloz ve akciğer kanseri riskini artırıyorlar. Bunların oluşabilmesi için uzunca bir süre belli dozlarda temas olması gerekiyor. (burası yuvarlak oldu ancak bildiği kadarıyla kesin süre ve doz belirten bir yayın yok) . Tam olarak nedeni bilinmese de yeni oluşan serbest silika kristalleri daha fazla zarar vermektedirler. yeni oluşandan kasıt işlem esnasında taş parçalanırken ,sondaj yapılırken gibi, Silikozis in, kot beyazlatmada çalışanlarda sık görülme nedeni de bu özelliğine bağlanıyor. Kaolinin içindeki serbest silika kristallerinin ne kadar zarar verebileceği hakkında yorum yapmak oldukca zor. Sn, soilles kaolinin saf halinin herhangi bir zararı yok, ilaç sektöründe dahi kullanılabiliyor. sıkıntı kaolinden kaynaklanmıyor, içinde serbest silika kristalleri bulunan kaolin tehlikeli olabiliyor. Doğru bilgilere ulaşmak adına emeği geçen herkese teşekkürler. |
Alıntı:
Sn Sabry İthal kaolin kili ticareti yapmanıza rağmen ticari kaygı gütmeden KANSOROJEN etkisine hele ki yerli kaolin de bile bu etkinin olmadığını açıklamanız gerçekten takdir edilecek bir doğruluk ve dürüstlük. Size ticeri hayatınızda başarılar diliyorum. Umarım ve tüm içtenliğimle söylüyorum hedeflerinize ulaşırsınız. Ancak sizi de birazdan eleştireceğim. Bu hakkım da baki :) Saygı ve sevgilerimle |
Yadırgadıklarım 2
Alıntı:
2003 yılından beri ithalat yapıyorsunuz, ve Türkiye piyasasındaki rakip olacak sektörel gelişmeleri takip etmiyorsunuz. ???? Ben ithalatçı olsam gün be gün kendi pazar alanımı takip ederim, devlet teşviği var mı? üretim hangi koşullarda? yeni kağıt, seramik, çimento yatırımları var mı* bunlar yüksek teknolojik yatırımlar mı* Bu yatırımların kaolin kili beklentisi nedir? bu beklentiyi karşılayacak kaolin kili rafinasyon yatırımı var mı? DİYE sorgulamazmısınız? |
Alıntı:
|
Yadırgadıklarım 3
Sn Meyvelitepe,
Temel konular başlığındaki ilgilendiğim konulardaki tüm mesajlarınızı okuyorum, hoşuma gidiyor ve ilgimi artırıyor. Meyvelitepe bloğunuza üyeyim yeni bir yazınız var mı diye sürekli takipteyim zevk alıyorum. Yaklaşık 1.5 yıldır sizin sayenizde doğal tarımı inceleyiorum, okuyorum ve sanki ben yapıyormusum gibi zevk alıyorum. Kaolin kili başlığı en sık incelediğim konular arasında. 1 yılda 60 70 mesaj varken aniden 300 küsürlere ulaştı. Bu da çok sevindirici. Ancak ve şimdi yadırgadıklarım konu başlığına dönersek; Sizin takdir ettiğim araştırmacı yönünüz , onlarca yerli ve yabancı literatür kaynaklardan derlediğiniz bilgi ve bulgular var. Tüm bu bilgi ve kaynakları okuduğumuzda ve değerlendirdiğimizde ben şunu YADIRGADIM; 6 bardak su deneyi ve sonuçta sınavı geçemeyen 3 bardak su ; Sorularım; 1- Okuduğunuz ve kaynak olarak verdiğiniz tüm bu literatürde bardak ve su analizi var mı? 2- Var sa etki ve kesinliğini bildiren bir kaynak vermenizi isterim 3- Bence 6 bardak su analizi ile 3 ürünü çimento fabrikasına gönderemezsiniz. Çünkü kaolin kili en alt neredeyse ham kaoline yakın düşük kaolinit değerlerde ise çimento sanayinde kullanılır. 4- en etkin bilgilendirme yöntemi renk ve görselikllerdir. hafızada Çok etkin ve kalıcıdır. Bardak analizlerinizin renklendirilmiş tabloda yer vermeniz nihai bir sonuç gibi olmuş. Analizleriniz nihai bir sonuç mu? Son ve en çok merak ettiğim soru? % 95 saflık, 2 mikron altı tanecik boyutu ile % 90 beyazlık içeren kaolin kili ile bu değerlerin altında özellikler içeren kaolin kilinin tarımda kullanımının etkisi ne kadar azdır? Bir başka değişle siz zeytinde kullandınız % 1 in altında zarar tespit ettiniz. Halbuki aynı dönemde ve yaklaşık aynı yörede ialaçlı mücadele yapanlarda % 25 meyve hasat kaybı oldu. Yani Sn Sabry nin ifadesiyle kansorojen etki yoksa 2 mikron ile 5 mikron arası parkiül farkı zararlı etkisini ne kadar etkiler. Bence SORU bu? |
Konuyu gerginlikten kurtaran arkadaşlarıma sonsuz şükranlarımı sunarım.
sarıcan arkadaşımızın tavrı,soilless arkadaşımızın açıklamaları vede lilium arkadaşımın aynı yaklaşımda bulunarak bu üç arkadaş benim gözümde mesajları ile kaolin başlığındaki güzel paylaşımların bozulan açıklamarı ile ubyi nin ruhunu olumsuzluklardan kurtarma başarısını göstererek benim için yüceldiler.
Benim için önemli olan Ubyi'nin zarar görmemesi idi, Sn. Meyveli tepenin güzel paylaşımları yersiz nişasta ve diğer ilgisi olmayan mataryelleri konuya sokması ile konun dağılmasına yersiz polemiklere imalı yaklaşım tavırları içinde Sn. sarıcanın dediği gibi Uzak Bahçelerin Yakın Dövüşleri konumunda bu paylaşımlar ubyi yıpratmaya yönelik olmadan durdurulması gerekmekteydi. Kaolin başlığına katkı sağlamayı düşünen arkadaşlarımız olsalarda bu üç arkadaşımızın yaptıkları bence her şeye değer bir paylaşım olmuştur. Arkadaşlar bizler bu seviyelere hep iyi niyetli paylaşımlarla geldik birbirimiz kırarak paylaşımlar ortaya koymamız yarar sağlamıyacaktır. Konuyu işin uzmanlarına bırakmak bence en hayırlısı olacaktır. |
Sn.Soilless, dikkat ettiyseniz bardak deneyi kalite ölçen bir deney değildi. Tek bir amacı vardı. Birim hacimdeki ağırlığı ne olursa olsun, serbest yoğunluktaki hacimde, parçacık büyüklüklerindeki farklar göz ardı edildiğinde eşit miktarda parçacık vardır. O deney bunu gösterdi. Hangisinin daha kaliteli olduğunu değil. Yine o deneyde RT-89 kodlu ürün bariz bir sapma gösterdi. Çünkü, ortalama 0.8 mikron parçacık çapına sahip olduğu halde lojistik sebeplerle sıkıştırılıp kekleştirilmiş. Suda açıldığında diğerlerinin 2.5 misli hacim verdi ki, bu o malzemenin neden birim hacimde ağır olduğunu açıklıyordu.
Başka bir mesajımda kaolin kaplanmış bir yaprağın, uygulamadan üç gün sonra yaprak stomota'larının, bir zararlıya yapışmış parçacıkların SEM görüntülerini yayınladım. O resimlere dikkatle bakın lütfen. İdeal bir filmin mikroskobik görüntüleri. Resimler ölçekli olduğu için kıyaslamada bulunabilirsiniz. Filmin kalınlığı en fazla 2-3 mikron. Zararlıya yapışmış parçacıklar 2 mikron. Yaklaşık 5 mikron genişliğindeki stomoto'lar, uygulama sonrası üzerlerine yapışmış 2 mikronluk hafif parçacıkları kolaylıkla üzerlerinden atabilmişler ve gaz değişimine başlamışlar. Işık testlerinde, filmin UV, IR ve PAR ışınlarına karşı davranışları ölçülmüş. Filmin optimum optik özelliklerini tesbit etmişler. İlginç olan, malzemelerin hepsi faydalı ve gerekli PAR ışınlarını şu ya da bu ölçüde yansıtıyor. Burada önemli olan maksimum UV ve IR yansıtılırken, minimum PAR yansıtılması. Yansıtılan PAR'a rağmen ısı stresinin azaltılması göreceli olarak fotosentezi arttırıyor. Farklı ilkimlerde yapılan araştırmalarda farklı sonuçlar da alınmış. Söz gelimi, PAR ışın yoğunluğunun az olduğu bölge ve zamanlarda film uygulamaları her durumda fotosentezi azaltmış. Stomota'ların yeterince açılamadığı durumda gaz değişimi ve terleme de azaldığı için bitkinin su kaybı azalmış ama fotosentez de azalmış. uzun lafın kısası bir çok uzman yıllarca araştırma yaparak en iyi sonuçları veren en optimum formülasyonu bulmaya çalışarak hem laboratuarda hem de sahada doğrulamaya çalışmışlar. Bunlardan bazılarında lab.da çıkan sonuçlar sahada doğrulanamamış. Bu sebeple formülasyondan sapmaların neyi ne kadar etkileyeceğini tahmin etmek kolay değil. Belki şunu varsayabiliriz. O sapmalar onca yıllık araştırmada mutlaka denenmiş ki, optimuma gelinmiş. Nitekim, bugün sapma olarak adlandırdıklarımızın bazılarına ait deney sonuçlarını da bulabiliyoruz. Buradan anladığımız, optik özellikler en temel doğrulardan biri. PAR geçirip UV ve IR yansıtılacaksa en az bu optik özelliklere sahip olmalı. Başka bir malzeme ile daha iyi değerler elde edilebilir. Söz gelimi elastiki, nefes alan nano-teknoloji cam defalarca kere daha iyi sonuç veriyor olabilir. Başka bir koşulda, PAR ışınlarının yansıtılması, fotosentezin azaltılması isteniyor olabilir. Bu durumda kalsine edilmemiş kaolin ya da kalsiyum karbonatın işe yaradığını biliyoruz. Böyle bir koşul da var gerçekten. Tuhaflıklardan fırsat bulursam yazacağım. Öte yandan, fotosentezi arttırmanın da bir ölçüsü olmalı. Bunun her durumda iyi olduğu anlamı çıkmamalı. Bitki metabolizmasının gereğinden fazla hızlanması her zaman olumlu sonuçlar vermeyebiliyor. Söz gelimi, bizim naşi ve zeytinlerde fazla hızlanan bu sürecin olumsuz etkileri de var mı diye düşünüyorum. Kışın zaten keseceğim dal ne diye metrelerce büyüsün. Dolayısıyla, sapmaların orantılanması, aynı ölçümlerin yeniden yapılmasını gerektiriyor. Bu ölçümler yapılmadan söylenecek her şey yanıltıcı olur. Serbest silika konusunda SnAhmet Salih'in açıklaması çok doğru. Bu, olsa olsa, ya da küçük olasılık diye var sayılacak bir durum değil. İşin uzmanları mutlaka ayrıştırılmış olması gerekir diyor. Dünya Sağlık Örgütünün nefes yoluyla alınması durumunda kanserojen maddeler listesinde. Böyle bir durumda her yaş, her bünye aynı şekilde davranmaz. Hiç kimsenin tıbbi geçmişi bir başkasıyla aynı değil. Solunma süresi ve doz ile ilgili bir ölçüt yok ve değişken olduğu aşikar. En tehlikelisi de küçük parçacık boyutuna sahip olanlar. Bu sebeple risk yoktur denemez. Risk azdır, kabul edilebilir de denemez. Önemli olan gereksiz yere bu riskin alınmamasıdır. |
sn. soilless
İnsanlar kimyasalların zararlı etkilerinden korunmak için doğal tarım yapmaya çalışıyorlar. Bu durumda rafine edilmemiş kaolinin içindeki kanserojen maddeleri nasıl önemsemeyiz. Pestisitlerin de ugun dozlarda kullanıldığında zararlı olmadığını söyleyen bir çok kişi var ama iş uygulamaya geldiğinde hiç te öyle olmuyor. Saygılar. |
Alıntı:
Sandığınızın aksine gelişmeleri gayet iyi takip ediyorum. Sadece ahkam kesmemek için bildiğim kadarı ile kısmını ekledim. Kaolin yurdumuzda ağırlıklı olarak beyaz çimento ve seramikte kullanılır. Kağıtta kaolin kullanımı Amerika kıtasının aksine Avrupa ve ülkemizde bas ve alkali ortam farkı gözeterek daha kolay ve ucuz temin edilen kalsiyum karbonat ile yapılmaktadır. Bu geçiş 90 lı yılların sonunda oldu. Şu anda sadece kuşe kağıtta Güney Amerika menşeli kaplama kaolini kullanılmaktadır. Seramik tesislerinin çoğu kendi ocaklarından çıkardıkları ürünü kullandıkları gibi porselende kullanılmak üzere rafine kaolini Bulgaristan ve Ukrayna dan ithal etmektedirler. Yurdumuzun kaolinlerinde SO3 bulunduğundan bu uygulama esnasında porselende çatlamalar ayrıca bacalarda korozyon yapmaktadır. Size uygun kaolini üretmek için tesis kurulabilir ama bu yatırımın verimli olacağını düşünmüyorum. Bir başka üyenin önerdiği gibi başka bir maden tesisini kiralayıp kalsinasyon, rafinasyon yapmak da daha ucuza mal etmenizi sağlamayacaktır.(Şahsi görüşüm) Kanserojen etkiye gelince; ben saf kaolinin kanserojen etkisi yoktur dedim. Hassas bir konu olduğu ve elimde bilimsel bir araştırma olmadığı için daha fazla yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Ancak anladığım kadarı ile burada tartışılan kaolinlerin hiç biri zaten yerli üretim değil. Sadece bir tanesinin üreticisi ve menşei belirtilmediği için bir takım polemiklere konu oluyor. Bunlar da açıklansa konu tamamen bilimsel tartışmaya dönebilir. Saygılar |
Alıntı:
Yanlış anlama olmaması için düzeltmeyi uygun buldum. Ben saf kaolinin kanserojen etkisi olmadığına inanıyorum. İçeriğinde serbest silika içeren ürünler konusunda böyle bir etkisi yoktur veya vardır diyebilecek donanıma sahip değilim. Yerli veya ithal olmasından öte işlenme şekli önemlidir. Yerli rafine kaolinde bu etki kuru öğütme kaoline göre azalmış olacaktır. Çünkü rafine edilirken daha ağır olan serbest silika hidrosiklonlar yardımı ile ayrıştırılabilir. Şahsen rafine veya kalsine olsun iyi işlenmiş bir kaolinin kanserojen etkisi hakkında bir araştırma, literatür veya habere rastlamadım. Bu arada forumda tartışma konusu olan ürünlerin hiç biri için (kendi ürünümüz de dahil) tarımda kullanıma uygundur veya değildir diyebilecek yeterli bilgi birikimine sahip değilim. Lütfen yazdıklarımın sadece kaolin ile ilgili olduğu tarımda kaolin ile ilgili olmadığı dikkate alınsın. Saygılar |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Yazdığım mesajlara işinize geldiği gibi cevaplar veriyorsunuz. Yukardaki mesajlarımda konuyu iyi bilen birisi olarak bilginize de başvurmuştum. Siz kaolin konusunda firmaların kendi literatürünü oluşturması konusunda çok hassassınız. Bir kere daha sormuş olayım. Türkiye' de satılan Sunguard web sitesinde Surround' un broşürlerini kullanıyor. Satılan ürün Surround mu? Sunguard mı? Yoksa ikisi aynı ürün mü? Siz bu ürünleri kullandığınız için umarım konuya vakıfsınızdır. Bu arada linkini verdiğiniz OMRI belgesi rakı bardağında yaptığınız testlerden kaç numaralı ürüne aitti, onuda açıklarsanız sevinirim. OMRI belgesi bu konudaki inandırıcılıkta olmazsa olamaz bir belge çünki. Kişilerin en güveneceği belge OMRI belgesi. Umarım tukaka yaptığınız ürün dışında diğer beş bardaktaki ürününde OMRI belgesi vardır. Ben sadece Surround' un belgesi olacağını tahmin ediyorum. Yoksa yanılıyor muyum? |
Alıntı:
OMRI belgeniz yoksa ve birde üstüne üstlük kendi literatürünüzü oluşturmadıysanız korkarım risk altındasınız:D Çünki her an bu konuda bir eleştiriye muhatap olabilirsiniz. |
Siteyi açınca okumadan geçemediğim tek sayfa. (Dışardan bakan bir göz)
Tartışmalar muhakkak olmalıdır. Gerçeğe ulaşmanın yolu da budur. Tek üzüntüm bazen agaclar.net ruhuna acı çektirecek çıkışlar yapılmasıdır. Ciddi bir konu, ciddi yazışmalar. İnanın ilgi ile takip ediyoruz. Ve sonucu da çok merak ediyoruz. Hepinize selamlar, sevgiler. |
Sn.Epsody, Ben de bekliyordum, geç oldu, nerede kaldınız diye, klübe hoş geldiniz.
Bu arada, görüyorum ki mısır nişastasını garipseyenler oldu. Azıcık kimya bilgisine bile gerek yok. Mısır nişastasının kağıt, tutkal, ilaç, plastik sanayinde ciddi endüstriyel kullanımı vardır. 3 mikrondan başlayan parçacık dağılımı ile iyi solusyon oluşturur. Örtücülüğünü gördünüz, iyi bir film oluşturur. %95 beyazlığı vardır. Kilosu da 1,5 TL civarındadır. Yabana atmayın yani, bitkisel organik malzeme, serpintisi toprağa yarar, kalanından da puding olur ziyan olmaz. |
Sn.Sarıcan, önceki mesajınızın yine bir anafikir beyan ettiğiniz ilk cümlesini alıntılamayı unutmuşsunuz? Evet meraklı müşteri olarak bahsettiğiniz konuda da hasbelkader bilgim var. Daha önce de yazmıştım aslında, yeni talimat geldi geldi galiba bir daha sormuşsunuz. Sıfatı müşteri olanlar, bir malı para verip alanlar, satıcılara sorar, kiminden cevap alınır, kimi cevap vermez, kimi yalan söyler. Siz de öyle yapın. AT-80 için de endişe etmeyin, kapı gibi analiz raporu var, bir görünüp bir kaybolmuyor, fazladan bir de doğru çıkıyor, daha ne olsun :)
|
Yine işinize geldiği gibi cevap vermişsiniz. Bu konuyu izleyenler benim ne demek istediğimi gayet iyi anlamıştır. Bana talimat gelmesine gerek yoktur. Ben bu karalama kampanyasında Sn. acemi_caylak' ın tanıdığım insani yönü ile bir yanlış içinde olmayacağını belirterek yazdıklarımın taraflı bulunabileceğini zaten daha önceki mesajlarımdan birinde belirtmiştim.
Ben sizin bu tartışmadan galip çıkabilmek için her türlü argümanı rahatlıkla kullanabileceğinizi belirtmek için o soruları sormuştum. Piyasaya yeni çıkan bir ürünü kendi literatürünü oluşturmayıp bu konuda öncülük eden firmaların dökümanlarını kullanmasının etik dışı olduğunu söyleyen sizsiniz. Bende sizin taraf olduğunuz ürününde kendi literatürünü oluşturmadığını göstermek için o soruyu sordum ve o linki verdim. Konuyla bu kadar ilgilenip broşürlerin Surround' a ait olduğunu görünce, deklere ettiğiniz OMRI belgesininde başka birine ait olabileceği gibi bir hisse kapıldım. Ben Sn. Sabry' i sizin tavrınızdan emin olamadığım için her an olumsuz bir eleştiriyle karşılaşabileceği konusunda uyarmak istedim. |
Durumunuzu yansıtmaya devam ediyorsunuz. Sizin işinize gelecek şekilde yanıt verecek değilim herhalde. Bu arada "durumunuz" tam olarak nedir, anlaşılmıyor. Siz bu gibi ürünleri alıyor musunuz, satıyor musunuz, hangisi? Alıyor olsaydınız, artık yüz keredir tekrar ettiğim, bana göre de düğüm noktası olan gramlar hakkındaki yalan beyan konusunda bir şey söylerdiniz. Fakat, almadığınızı söylemiştiniz galiba.
Merak etmeyin AT-80 konusunda uyarıya gerek yok. Spekleri de belli, ki az sapmayla gayet uygun, raporu da belli, tartınca da da düzgün çıkıyor, fiyatının da ne olduğu belli. Aynı uyaryı düzgün çıkmayanlara da yapıyor musunuz? |
Tüm Okuyuculara,
Sn.MeyveliTepe tüm söylediklerinize % 100 katılıyorum (Siz ve birkaç arkadaşımız 3 madde halinde yazdi tekrar etmeye gerekyok ) ve sizi gönülden desteklediğimi yazmak istedim. Bu başlığı benim gibi ilgiyle izleyen ve yararlı bulan ama çok fazla yazı yazmayan tüm okuyuculara sormak istiyorum . Sizler ne düşünüyorsunuz ? |
Benim durumum ortada. Ben sizin yürüttüğünüz karalama kampanyasına engel olmaya çalışan bir forum üyesiyim. Bundan başka da kimseyle bir organik bağım yoktur. Ne kaolin alırım, ne de satarım. Benim söylemek istediğim şu, siz insanları yalan beyanla suçlarken, bu karalama kampanyasından galip çıkabilmek için her yol mübah mantığı ile henüz piyasaya yeni çıkan bir üründen kendi literatürünü sorarken ve olması gerekliliğini savunurken, bizzat sizin önerdiğiniz ürünün başka bir ticari markanın broşür ve literatürünü kullandığını söylediğim için bana kızıyorsunuz. Bir önceki mesajda da söyledim. Literatürü olmayan firmanın OMRI belgesinin olmasıda beni düşündürüyor diyorum, onada kızıyorsunuz. Olsaydı her halde web sitesinde yayınlardı diye düşünüyorum.
Sabry beyin benden çekinmesine gerek yoktur. Çünki ben Kaolinin spektleri ile ilgilenmiyorum. Çünki bugün iyi dediğiniz ürüne yarın kerameti kendinden menkul bir test uydurup o ürünede tukaka diyebilirsiniz. Bu yüzden sizden çekinmesini önerdim. |
Alıntı:
bu deneyleri ben yapsam bu sözleri ben sarfetsem hiçbir önemi yoktur ama sayın meyvelitepe söylediği zaman çok çok kötü reklam olur. Çok yanlış buluyorum. Bu güne kadar sn meyvelitepe şu ürünü kullandım çok memnunum dese gözüm kapalı o ürünü alırdım eminim birçok kişide benim gibi düşünüyordur. Sayın meyvelitepenin bloğunun tamamını birkaç kere okumuşumdur çok değerli paylaşımları olmuştur teşekkür ederim. evet bende ubyi nin sessiz kalmasını yadırgıyorum şimdiye kadar okuduklarımdan hatırladığım kadarıyla kaolini üretmesi için sayın Ensar ı teşvik etmemişlermiydi . Ubyi ve meyvelitepe kaolin örneklerini beğenmemişlermiydi. Ne oldu, birden bire ne oldu da bu günlere geldik. :(:( Destek olmak varken köstek olmaya ne gerek var. |
Sn.Ajanse1978, teşekkür ederim. Başlığı ve konunun tekniğini takip edenler her şeyin farkında zaten. Sn.Suna, size de teşekkür ederim. Söyleminizin arkasında temel bir soru var. Aslında sıralı ve objektif olarak takip ederseniz o sorunun yanıtını bulursunuz. Bu konudaki hassasiyetimizi ise bu yazımızda yazmıştık, devamındaki gelişmeler ise bu yazıya gelen tepkilerden bu güne geldi. Neden hassasiyet gösterdiğimize gelince sebebini siz de yazmışsınız. Yoksa bize ne, öyle değil mi? Hoş, linkini verdiğim yazımıza tepki olarak yazılan, bizi elimize tutuşturulan broşürleri bellemiş birileri olarak niteleyip, üstüne üstlük bu işin literatüründe manipülasyon yapılarak belirli bir grup bilim adamının hiç söylemediği bir şey söylenmiş gibi yazılmamış olsaydı, yine bize ne, kim ne yaparsa yapsın olurdu. Nasılsa ortalıkta böyle 8-10 tane ürün var.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Sn. meyvelitepe bu gücünün farkında ve o gücünü kullanmaya çalışıyor zaten. Ama insanlar kendilerine olan bu inancı narsizme dönüştürürler ve kendilerine inananları yanlış yönlendirmeye başlarsa, ellerindeki bu güç kendilerine zarar vermeye başlar. Dünyayı kendi eksenlerinde dönüyor zannetmeye başlarlar ama hiç ummadıkları hatalar içine düşerler. Bir markayı öne çıkarıp diğer bir markayı kötülemek kimin haddine. İnsana sorarlar bu gücü kendinde nasıl buluyorsun diye. Benim gibi delinin biride çıkar "-Kral çıplak" diye bağırıverir. Forumda gözü kapalı kendisine inanan insanlarda her halde yeniden bir durup düşünürler. UBYI nin sessiz kalmasını bende bu yüzden yadırgamıştım ama krala en küçük bir eleştri yapan hemen çete suçlaması ile yaftalanıyor. Belkide millet bu yüzden yazmaya çekiniyordur. |
Geçmişte bir ürünün yanında olmakla başka ürünlerin hakkında çok bir şey söyleyememiş hatta yeterince sorgulayamamış ve hakkaniyeti tarafsız birisi olarak istediği gibi dile getirememiş birisi olarak şunu söyleyeyim ki bu başlıkta gerçekleşen olaylardan son derece üzüntü duyuyorum zira benim yaşadığım benzer olayların bu başlıkta da yaşandığına şahit oluyorum ya da olduğumu düşünüyorum. Sonucun aynı olacağınıda biliyorum aslında.
Herkes kendi ürününün peşinde olmalı işine gücüne bakmalı ve işin doğrusu bu şekilde olmalı. Ürün kendini ispatlayabiliyor mu mesele budur. Bir ürün uğruna ürünlere izin veren makamların işini yapmaya kalkışmak ya da kontrol mekanizmalarının işini yapmaya kalkışmak tüm rakiplere karşı sizi hedef yaptığı kadar ne denli zorlu bir mücadeleyi göze almış olmak bir, ürünü olan kişinin o ürünün bir şekilde karalandığını görerek o zorlu mücadelenin karşı tarafı olmak ve bunlardan ciddi düzeyde etkilenmek o ürünü pazarlamaktan çok çok daha zor ve anlamsız iki. Hele hele karşılıklı taraflarının iyi niyetli olduğunu bildiğinizde bu daha anlamsız bir hal alıyor, resmen bu anlamsızlığı sorgulayıp duruyorsunuz, bu tıpkı kısır döngü gibi ve her yeni çıkan üründe bu döngüye insanların kapıldığına şahit oluyorum bu anlamda başka ürün isimleride verebilirim işin aslı bu Türk tarzı gibi bir şey ya da Türkün ürünle imtihanıda diyebiliriz. Bir ürünün peşinden koşmanın değeri o ürünü ispatlamakla ölçülür ürünü ispatı bilimsellik dışında üreticinin ürününün üzerinde görülür ancak zira kimsenin umrunda değil bilimsel sonuçlar o sadece otokontroldür belgelendirmedir belgesi olmayan şeyin uygulaması da yoktur bilimselliğide yoktur zaten. Başka ürünler varsa ispat mekanizması ürünlerin etkinliğinin karşılıklı ortaya konulmasıyla ölçülür, bunun dışındaki ölçüleri yönetmelikler, kontrol makamları ve izin veren makamlar belirler. Bu başlıktaki mesajları aslında okumuyorum ama saolsun Hamdi bey (Acun beyin hamdi beyi değil agaclar.netin Hamdi beyi ;) )neredeyse günlük haberini taşıyor, tabi farklı kanallardan da başlıktan haberim oluyor. Bu forum nedense hayatımın hep bir yerinde dışarda olsamda bir şekilde geri çekiyor beni. Dolayısyla dönüp tıpış tıpış okuyorum. Elime benzer amaçlı ve daha fazla özellik olduğu söylenen zeolit tozu geçti hatta forumdaki bu tartışmaya uğramadan işine gücüne bakan buradaki tartışmayı kafaya o kadarada fazla kafaya takmayan bir arkadaşımdan bizaat kendim istedim, ayrıntıları çok anlatacak değilim ama buradaki tartışmalardan sürekli kafamda sorgulayarak anladım ve kanaat getirdim ki piyasadaki bir çok ürün var olmak için ya alternatif ürün geliştiriyor ya da arge ürünü niteliğinde değişik etkili karışımlar piyasaya sürüyor ve ürün değişimlerindeki farklılıklar buradan geliyor yoksa sizlerde sepiolit-bentonit-kalolin-zeolit karıştırın kullanın o kadarda çok mahsuru yok. Diyelimki piyasaya sürülen ürünün sahteliği var o zaman yapılacak iş bakanlığa ufak bir dilekçe vermektir ve doğru mekanizmada budur. |
Alıntı:
Burada kişilerin değil, ürünün tartışmasını izliyoruz. Böyle bir tartışma var diye kimsenin Sn. Acemi Çaylak'ın değerli çalışmalarını izlemekten vazgeçeceğini sanmıyorum. |
Alıntı:
Peki, sizin karalama diye nitelendirdiğiniz şey nedir? 6 adet ürüne ait elde edilebilir, bildirilmiş ya da bildirilmemiş bilgilerden bir tablo yapmam, öyle değil mi? Üstelik de, o tabloda, tabloların yayınlanış tarihi itibarıyla yanlış bilgi varsa memnuniyetle düzeltebileceğimi yazmışken. Peki, o tabloda yanlış olan ne vardı? Renk gri olarak yazılmıştı. Bakın bunu "kirli beyaz gri tonda" şeklinde düzelttim. Çünkü grinin binlerce tonu var. Rengi tam beyaz olmayanları da benzer şekilde düzelttim. Formülasyon konusunda, ürünler hakkında bilinen ve bilinmeyen (varsa analiz, yoksa söylenmiş ya da söylenmemiş) bilgiye göre tabloya koydum. Ürünlerin bana ulaşan, sorduğumda cevap verilen ya da verilmeyen bilgilerine göre, rafinasyon, kalsinasyon ve parçacık dağılımından oluşuyordu. Şu ana kadar bu bölüme yazılı olanları değiştirecek bir bilgi gelmedi. En önemlisini sona bıraktım. Ürünlerin bildirilen serbest yoğunluklarını yazdım. karalandığını düşündüğünüz ürün için 315 gr ilan edilmişti. Doğru mu? Yapabileceğim en basit test ise elime ulaşan 6 örneği tartmak idi. Tarttım ve 315 gr diye ilan edilmiş ürün 580gr geldi. Bu da doğru mu? Aslında bu noktada kalmak da yeterliydi. (bunu tekrar tekrar yazmaktan bıktım artık) Ürünün serbest yoğunluğundaki ilan edilen ve ölçülen arasındaki iki misline yakın fark, bu grup ürünleri hiç bilmeyen, dokunmamış, kullanmamış, ne anlama geldiğini bilmeyenler için küçük ve önemsiz bir ayrıntı olabilir. Fakat işin aslı öyle değil. Çok somut bir durum. Dikkat ederseniz, vurguladığım en temel şey budur. Bunun önemini ve işlevini daha önce bir çok kere yazdım. Size hitaben de daha önce yazdım. Bir ürün hakkında bu kadar önemli bir noktada müşterilere doğrunun söylenmemiş olması, insanların ticari kaygılarla yanıltılmış olması anlamına gelir. "karalama" diye bir şey varsa tam olarak budur. Bahsettiğiniz gibi bir forum üyesiyseniz yapmanız gereken, bu ürünün tam da ilan edildiği gibi bir litresinin 315gr olduğunu ispat ederek beni yalancı çıkarmanızdı. Düğüm noktası budur. Bunu size kaç kere yazdığım halde bunu düzeltmek için hiç bir şey yapmadınız. Bu bir karalama ise lütfen öyle olduğunu gösteriniz. Belki bilmeyenler anlam veremiyorlardır. Bu nokta, ürünün kullanım dozu, kalitesi, parçacık dağılımı, saflığı, fiyatının anlamına kadar bir çok şeyi belirliyor. 580gr olarak ilan edilmiş olsaydı ne olurdu? Ürün ile ilan edilen değer ile uyumlu olurdu. Belki tabloda yine kırmızı alanlar olurdu, ürünün efsafının uygunluğu dışında da başka söylenecek bir şey olmazdı. Doğru mu? Ya da, daha iyisi, ürünü tarttığımda 315gr çıksaydı ne olurdu? Size söyleyeyim, hemen o üründen yarım ton sipariş ederdim. Çünkü öyle bir kaolinde benim deneyimime göre tablodaki bütün alanlar yeşil çıkardı. Peki bunun yerine siz ne yaptınız? Yukarıda bahsettiğim şeylerin yanından bile geçmediniz. Oysa gayet somut şeyler. Ortada bir karalama varsa çok basit bir şekilde öyle olduğunu gösterebilirdiniz. Onun yerine kişisel saldırıya geçip, size göre kişiliğimin detaylarında dolandınız, çamur attınız, ne narsistliğim kaldı ne de insanları yanlış yönlendirdiğim. Oysa arkadaş değiliz, tanışmamışız, konuşmamışız, böylece sizce yıpratarak bahsettiğiniz karalamaya engel olmaya çalıştınız. Bunu yaparken de önceden ayarlanan bir grup kişi ile birlikte yaptınız ve devam ediyorsunuz. Bravo! İnsanların kişilikleriyle uğraşmayı seviyesizlik sayarım. Bu yüzden ne sizin ne de başkasının kişiliğine dokunmamak için azami özen gösteririm, ama dokunursam da feci olur. Öte yandan almadığınızı, satmadığınızı, organik bağınız olmadığını söylüyorsuz, ki öyle olmadığını biliyoruz. En azından objektif olmanızı engelleyecek bağlarınız var. Bakın geçen sene ne yazmışım. #51, #81. Şimdi sizce farklı bir şey mi söylüyorum? Sanıyorum bu hengame içinde çok rahatsızlık veren bir şey daha var. Galiba da esas rahatsızlığı da o veriyor. Ortaya birden bire bir ürün daha çıktı. Bir rakip. Hem de aslında sadece en iyiler diye saydığımız ürünlere rakip, diğerlerine değil. Üstelik de bu güne kadar; Alıntı:
Bu ürün karşılaştırma tablosunda açık yeşille gösterilen bir minör sapma dışında bu güne kadar söylenen her şeye uygun. Fiyatı ise fecaat(!) Şimdi bu yeni ürünü satanlar, yukarıdaki alıntının aynını söylemeyi hakkediyorlar mı, etmiyorlar mı? Benim hedefte olma sebebim ise, aniden çantadan böyle bir şey çıkarmam oldu galiba :) Çünkü, her şeyi yıktı geçti. Oysa benim çantadan böyle bir şey çıkarmama hiç gerek kalmadan, en azından bu efsaftaki ürün (tercihan daha da iyisi), en azından bu yeni ürünün fiyatıyla gelmeliydi. Söylenmişti ve zor değildi. Üstelik de çiftçiye doğru ürünleri gerçekten uygun fiyatlarla sağlamak konusunda da yalan söylemiyorsak. Ben bunu beklerdim. Ya siz? Not: Engelleme çabalarınızda sözünü ettiğiniz web sitesi vb. şeyleri oradaki iletişim bilgilerine ulaşarak, ilgililerine sorabilirsiniz. Sürekli tekrarlayarak sanki o ürünlerle bir bağım varmış intibaasını yaratma gayretiniz gereksiz. Madem ki, bizim önerdiğimiz ürünler bir çok kişi tarafından uygun kabul ediliyor, biz de bu sorumluluğumuz çerçevesinde şimdilik üç ürün öneriyoruz. Kullanıcı arkadaşlar hangisi uygun ise onu alıp kullanırlar. Kimse kusura bakmasın, bizce uygun olmayan ürünü önerme sorumluluğunu almayız. Önermediğimiz ürüne karalanıyor demek de diyenlere aittir. |
Alıntı:
Not: Yanında başka mineral filan da istemez, mümkünse sade olsun :) |
Alıntı:
söz konusu olan kaolin ve zeytin ise; kaolinin ''zeytinde fazla hızlanan bir sürecin olumsuz etkileri '' sürgüne yansıyorsa bu istenen bir durumdur. Zeytin sürgün verdiği yerde meyve verir. Sürgün yoksa meyve yoktur. Üretici zeytin her yıl sürgün versin ve meyve tutsun diye bor ve benzeri ürünler_ yaprak gübreleri_ kullanır. Kaolin, metabolizmayı hızlandırıp metrelerce zeytine sürgün verdirmez. Keşke verdirse meyvesine toplasak, sonra budasak. :) Hatta var yılı_ yok yılını azaltan ürün budaması yapsak. Ben kaoline sadece bor karıştırıp sürgün vermesini istiyorum. Zira sürgün versin ve meyveye yatsın diye mebor _5 ' kullanıyorum. Hem bir ağacın başına iki kere gitmekten kurtulurum.:) Saygılar |
3 Eklenti(ler)
Alıntı:
Bir hafta gibi oldu atılalı. 400 lt. lik taralla motorun üzerinden atıldı. Atanlardan biri ben bir de Ayhan kaptandı. Kullanılan kaolin ise, Sungurt ... Sevgili Meyveli tepe ile aynı yıl kaolin uygulamasına başladık. Eklenti 231734 Bu da geçen yıl Ayhan Kaptanın zeytinlerinde uyguladığımız kaolin. Kullanılan ürün Sunguart... Eklenti 231735 Uzaktan bakınca Temmuzda Zeytinlere kar yağmış gibi... Eklenti 231736 Bu da benim armutlarda geçen yıl Ensar beyin deneme için gönderdiği kaolin uygulaması.... Bu üç resim de 3 yıllık tecrübe ve üç kişi tarafından kullanıldı. Şimdi bu üç resmi aklınızda tutun... Bir resim daha ekleyecektim, yapamadım.... ( diğer resmi bu sayfaya ekleyecek yeteneğim yok, ayrı yazacağım.) :) |
Tüm iyi niyetimle yazdığım mesajlara rahmen nedense taraf olarak lanse edildim,
Alıntı:
Uzaya yakın yaşamaya çalışın, haaa mustafa topaloğlunu görürseniz benden de selam söyleyin. "İyi ezberlemişsiniz. Yazılı verdiler galiba. " Vallahi bravo, nasılda bildin, senden korkulur müneccimlik tarafınızı bilmiyordum. "Kusura bakmayın, iyiye iyi, kötüye kötü derim." Bak bu cümlenizi sevdim, bende öyle düşünüyorum. Şu savunduğunuz ürünü çakma belgelerle savunmassanız bu cümlenize katılacağım, Sevgili sarıcan sormuştu, sizde sizin istediğiniz gibi cevap veremen demiştiniz ya, aynı şeyi bir başkasından da istemeyin o halde. "Süper tahminlerde bulunmuşsunuz ne diyeyim" Yok yaaa nerede ben size yetişemem, siz yakında müneccimlik dersleride vermeye başlarsınız. " Tek bilmediğiniz şey "sorumluluk"." Bak bunu da iyi bilmişsiniz çünkü bir tek sizde var, her şeyden sorumlu olduğunuz içinmi acaba uzaya yakın yaşamaya çalışıyorsunuz. "Sn.Epsody, Ben de bekliyordum, geç oldu, nerede kaldınız diye, klübe hoş geldiniz. " Sevgili meyvelipe gibi düşünmek onun yanın da yer almalısın öyle düşünmüyorsan hemen bir külübe sorgusuz olarak kaydını bile yaptırırlar, hatta ergenegoncu diye hemen iceriye alırlar. Haman haaa dikkat. Alıntı:
Yakındır sayın soilless'te üyelik kartı hazırlanıyor. Alıntı:
Siz şimdi onu köylülere hediye de edersiniz. Alıntı:
Alıntı:
Hangi ürün olursa olsun, Doğru söylediğinize ben nasıl inanayım, beyaza gri dedikten sonra. Bunun doğru olduğunu kanıtlıyan elinizde belge varmı? Gösterde inanalım. Sana da teşekkür edelim. Bu kadar uzatmanın alemi ne yaaa. Sizin testiniz allahın terazisimiiii Hani siz gönderin belgenizi deme hakkını görüyorsunuz ya, bende sizden iyi ya da kötü reklam ettiğiniz testlerin resmi belgesini istiyorummmm. Gönderin belgenizi inanalım. |
Alıntı:
kaolinin yaprakta ideal kaplaması bu ise; biz _siz de dahil_ yanlış yapıyoruz demektir. Bu şekli ile Temmuzda zeytine kar yağması mümkün değildir. Böyle bir kaplamayı tutturmak da mümkün değildir. Ki üretici bunu sırt tulumbası, motorlu sırt tulumbası _ benim yaptığım gibi_ ve taral ile atacak. Ve ideal kaplamayı hiçbir zaman başaramayacak. Sisleme dahi olsa milyonlarca parçacık bir 'an' kadar zamanda gecikme ile yaprağı ve meyveyi tamamen kaplıyor. Bu yukarıdaki resimde kaplama uygulama sırasında taa 10 metre ileride başka bir yaprakta serpme şeklinde görülüyor. Yani hedef dışında... Şimdi bir kaolin satıcısı bu resmi gösterir de, 'böyle kaplama yapacaksın' derse hiçbir üretici _ben de dahil_ kaolin alıp kullanmaz. Bir üründe kullanım kolaylığı aranır. Böyle zorluklardan dolayı bir çok faydalı ürün tarihin çöplüğüne gitti. Bunun en güzel örneği, bordo bulamacı ve gülleci bulamacıdır. Yapımdaki ve kullanımdaki zorluk, zehirleri ilaçların kullanım kolaylığı üreticiyi bu yöne çekti. Buna göre ve bana göre eğer kaolin_ yukarıdaki resim gibi_ bu kaplama şekli ile kullanılacaksa ve bizim uyguladığımız yöntem hatalı ve sağlıklı değil ise; kaolini çıktığı gibi, tarihin çöplüğünde bilin. ... Bana en çok yardımcı olan sizsiniz. Size saygım ve sevgim sonsuzdur. Kaolinle ilgili üzerinde hiç bir şey yazmayan çuvallardan geçilmiyor bu günlerde... Üretici bana da bu çuvallardan getirip gösteriyor. Tarımda kullanılan kaolinin nasıl olması gerektiğini _deneyle_ gösterdikten sonra sizin araştırmaya dayanan yazılarınızı referans gösteriyor ve yönlendiriyorum. Bu yönü ile emeğinize saygı duyuyor sizi kutluyorum. Saygılar |
oooo Halil bey hoş geldiniz.
Artık dikkat çekiyor, ne zaman forumda bir tartişma çıksa hemen internete bağlanamaz köyünüze kaçıp, final bölümüne doğru ortaya çıkıyorsunuz. :) Şaka bir yana dün kendisi ve diğer arkadaşlarla beraberdik. Özlemişim kendilerini. Aramızdaki sohbetin temelini elbetteki son günlerdeki kaolin hakkındaki hararetli tartışmalar oluşturdu. Yaptıkları uygulamaları gördüm. Herkesin ellerine sağlık. Son derece teknik olan böylesi bir konuda tartışma bilimsel olmaktan çok taraf olup, renk bildirme, bazıları içinse ''sen beni falanca bölümde sıkıştırmıştın işte bak seni burada yakaladım'' a doğru gitmeye başladığından, biraz soğutulup, zamana bırakılmasını teklif ediyorum. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Müneccimlik konusunda da ilerlemişim galiba gerçekten. Size yazdığım önceki mesajımda, tüm bu tartışmanın odak noktasını yazmış ve "Satılan bir malın ilan edildiğinden başka olması, ya da bir ürün için yanlış bilgi verilmek suretiyle alıcıların yanıltılmasının adı sizce nedir? Bırakalım hukuku, vicdani olarak nedir? Bu mesaja yanıt verirseniz şayet, son üç paragraftan hiç bahsetmiyeceğiniz düşüncesindeyim." demiştim. Öyle de oldu :) Onun yerine siz de başka bir seviyeden medet umuyorsunuz. Ne diyeyim. |
Halil bey,
İyi bir kaplama konusunda yazdıklarımın buradaki gereksiz tartışmalarla bir ilgisi yok, yanlış anlaşılmasın. Hangi ürünü kullanırsanız kullanın, bir parçacık film uygulamasının hemen akabinde malzeme kuruyunca yapraklarda gördüğünüz, kullandığınız alet edavat, elinizin ayarı vb. ye göre irili ufaklı beyaz lekeler. Mısır nişastası bile aynı şekilde görünüyor. Siz de uzun bir süredir bu gibi malzemeleri kullandığınıza göre farketmişsinizdir. Uygulamadan 3-4 gün sonra, 10 gün sonra ne oluyor, uygulamanız ne duruma geliyor? Bu kadar bir zaman geçince görmeniz gereken, belli belirsiz ama homojen bir kaplama olmalı. Bu kaplamanın elde edilmesinin de çok aykırı değilse (iri parçacıklalar, az sayıda parçacık vb.) kullanılan malzeme ile doğrudan ilgisi yok. Uygulamadan 10 gün sonra yapraklara yakından baktığınızda hala belirgin ve kalın beyaz noktalar görüyorsanız, bunların arası kaplamasız nisbeten geniş boşluklar şeklinde kalmış ise, ağaçlar hala beyaz görünmesine rağmen iyi bir kaplamanız olmamış anlamına gelir. Bir ağaca ilk kez uygulama yapılıp 10 gün sonra yapraklara bakıldğında kalın ve birikintili malzeme incelerek düzgün kaplama haline gelmiş olsa bile muhtemelen aralarda pek çok boşluk da görülecektir. Bu sebeple, 10-15 gün ara ile peş peşe üç uygulama yapılıp bu boşlukların yok edilmesi, kalın birikintiler yok olduktan sonra da geriye homojen bir kaplamanın kalması istenir. Bu filmin iyi ya da kötü, az ya da çok, iş yapması ise malzemenin detay özellikleriyle ilgili. Sonradan, kısmen mevsim sonunda, yapılan benzer araştırmalarda da iki-üç yıllık dönemlerde olumlu ve olumsuz etkilerin ayırd edildiği bildiriliyor. Ağaçların metabolizmalarının fazla hızlanması ise benim kişisel bir endişem. Metrelerce sürgün verenler naşiler. Zeytinler tepelerden 40 santim kadar fırça gibi sürgün verdi. Çoğu ilk budamada çıkarılacak. Dengedeki bir ekosisteme müdahalenin uygun ölçüsü nedir diye düşünüyorum. |
Alıntı:
Hiçbir üretici de buna bakmaz. İlacını atar gider başka tarlasına çiftini sürer, çapasını yapar. Üretici; 1.İlaç iyi yapışmışmı, 2. güneşten koruyormu, 3. bitkiye/ağaca sürgün veriyor mu yoksa durrurmuşmu, 4. Sineğe _ zararlıya_ etkilimi, bunlara bakar. Bunlardan bir ya da ikisi yoksa arkasına bile bakmaz. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 22:55. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025