![]() |
Sn. Üzüm yaptığın çalışmalar için seni kutlarım. Kimyasal gübre ile kirlenmiş verimsiz ve uzun süre işlenmiş toprakları, gerçek anlamda ürün alabilir hale getirebilmek için organik maddece doyurmak gerçektende uzun soluklu bir süreç.
Orman toprağından elde edilecek mikroorganizmalar ve biochar ile bu süreci daha hızlandırabilirsiniz diye düşünüyorum. Kolay gele. Not: Bu arada antepfıstığını ne yaptınız? Budama zamanı geldi. |
|
4 Eklenti(ler)
Hayvan gübresini kötüleyenlere güzel bir iki örnek. Ensar'ın tarlada gübre üzerinde kendiliğinden yeişen dev semiz otu ve hala yeşilliğinden hiç bir şey kaybetmemiş domates. Sındırgılıyı'da fotoğraflamışız.
Eklenti 177050 Eklenti 177051 Eklenti 177052 Eklenti 177053 |
Alıntı:
(Antepfıstığında testerinin körelen zincirini değiştirene kadar meyve oluşumu başladığı için budama yapmadım. Topladığım ürünün 1/3'ü boş, 1/3'ü kabuğun içini tam doldurmamış, geri kalanı güzel diyebilirim. Budamayı hatırlattığınız iyi oldu...) |
Alıntı:
Sevgili Üzüm, başarılarınızın devamını diliyorum. Bol, sağlıklı ve ucuz ürünler yetiştiriyorsunuz. Yazılarınızı ve uygulamalarınızın takipcisiyim. '4 senelik ürün rotasyunu' uygulamanız ve bu disipline uymanız iyice ustalaştığınızı gösteriyor. Bende dayanamadım tereciye tere satayım dedim.:) Ya da ben böyle yapıyorum desem... Isırgan otu suyuna ( 5 lt) bir çay bardağı pekmez karıştıryorum. Böylece potasyum, Demir ve Mangenezyumca zenginleştiriyorum. 100 lt. suya karıştıryorum. Yabancı otları kökleyip bir yere yayıyorum. Bir karış kadar kalınlıkta. üzerine az toptakla kaplıyorum. Kışı geçirtiyorum. Bu tabakayı ağaçların_ fidanların köklerinden biraz uzak, bu önemli_ hiç bozmadan yerleştiriyorum. Böylece bir daha yabancı otlar çıkmıyor. Börülceleri delen kelebek lavrası yani küçük yeşil kurt. Biliyorsun onun için B.T bakterisi etkili. 15 lt. suya yarım çay bardağı pekmez karıştırmak etkiyi yükseltiyor. Arılara da davatiye gönderiyor.:) Toprağa hafif kükürt uygulamak Ph. ı düzenliyor, asitikliğini düşürüyor, sebzelere iyi geliyor. Fidelere zarar veren dana dişi için bu yıl bir uygulama yaptım _ bir deneme istatistik olamaz belki_ başarılı oldum. Sütleğen otunu bilirsiniz, bir çuvalda eziyor, çıkan sütlü sıvıya su koyuyor _oranlar o kadar önemli değil_ bir gün sonra süzüyor, ağzı kapalı kaba koyup istediğin zaman; 1 lt sini 5 lt suya karıştırp bol su ile bitkilere veriyorum. Bu toprak altı kurtlara ve kökleri kemiren diğer zarlıları karşı da etkili. Kırmızı örümceye ve nematota etkili olduğunu söylediler ama ben gözlemleyemedim. Toprak düzenleyici olarak kullanılan ve bir zeolit türü olan Klinoptolitin taşıyıcı özelliğinden de yararlanmak çok önemli. Her yetiştiricinin elinin altında olaması gerekir diye düşünüyorum. Yukarıdaki 'ısırgan otu suyu' bu maddeye doyurulursa ve toprağa uygulanırsa _ toprakta çok uzun kalmasından da dolayı_ bitkiler için besin evi oluşturuyor. Klinop un taşıyıcılığından; mikoriza mantarı veya çiftlik gübresi şerbeti doyurularak da yararlanmak gerekiyor. Size masraf açtım gibi geldi.:) İsterseniz bahçenizde bir çift kirpi de besleyebilirsiniz. Onlar toprağın dostu. Bir köşede küçük saman yığının ev edinirler. Gece ava çıkarlar. Menüde hep; böçekler, tırtıllar, sümükü böçekler, dana burnu vardır. Kolaylıklar diliyorum. |
Sayın Önen, teşekkür ederim. Bol ve sağlıklı olduğu kesin ama ayırdığım zamanı düşünürsem ucuz değil. Örneğin bu kışı eğitime ayıracağım. Özellikle bu başlıkta, Enzim ve UBYİ başlıklarında çok, çok, çok değerli bilgiler var; özümsemem gerek.
Sizin ve arkadaşların sayesinde bilgi bombardımanına tutuldum; dersimi çalışmam lazım. :) |
sa.halil abi bugün pazardan balık kırıntısı aldım 2 kilo kadar 5 lt lik su şişesine koydum içine 1 bardak laktik asit 2 bardak pekmez ve ılık su kartırdım şimdi beklemedeyim ...
|
Sn Kayastop
Sizi tebrik ederim. Protein açısından zengin bir karışım. Ayrıca fosforca da oldukça zengin. İçine bir çay bardağı kadar ılık maya da koyabilirsiniz. Kök yapıcı olarak.. İsterseniz, EMA da koyabilirsiniz. |
Alıntı:
Sn. kayastop, Sn. Doğasever' in tavsiyesiyle daha zengin bir karışım elde etmiş olursunuz. Ben birçok enzime EMA koyuyorum. Maya koymak da iyi fikir. Mayayı kendiniz de yapabilirsiniz. Laktik asit bakterisini _ akdarı dan_ de kendiniz yapabilirsiniz. Uygun başlıklarda detaylı bilgiler mevcut. Kullandığınız kaba sifon yapmadıysanız, kabın içindeki havanın tamamını çıkarmayın. İçeride biraz hava kalmalı. Dediğim gibi bu ve buna benzer karışımları klinoptilolite yedirerek kullanmak, onun taşıyıcı özeliğinden yaralanmak kullanma kolaylığı getirecektir. Bu şekli ile sadece küçük bitkilerde değil meyve ağaçlarının taç izlerine gömülerek, geniş alanlarda da kullanılabilir. Kolay gelsin |
İçine sonradan maya katsak mecburen hava alacak {2 gün sonra ] nasıl olur günde 3 kere havasını alıyorum bidon patlayacakmış gibi şişiyor şu an için sifon tekniği için geç diye düşünüyorum değil mi bozulma olur mu çok fazla gaz çıkışı var bu fermantasyon ne kadar süre devam eder teşekkür ederim hepinize.
|
Sifon tertibatı yapmak için hiç geç değil, kapak bir sefer açılmakla bir şey olmaz. Fermentasyon çok hızlı olduğu için çabucak gaz oluşur ve hava ile temas kesilir. En fazla 1 bardak daha pekmez ilave edersiniz.
|
Sevgili Kayastop,
Ha gayret çevredeki ormandan (Toroslar - Tekir Yaylası bu iş için ideal.) ya da sık çalılıklı bir alandan pirinç teknesi yoluyla bakteri topladın mı, tam bir sıvı gübre yapmış olursun. Sizin orada bu bakterileri toplamanın en güzel mevsimi. Ne soğuk ne de çok sıcak. |
sn Ali abi henüz toplamadım ama dediğiniz gibi tam mevsimi size kesinlikle katılıyorum çok teşekkür ederim hepinize çok güzel bir okul öğretmenleri de bir o kadar.
|
balık artıklarından yaptığım enzim bidonu günde 3 -4 kez havasını aldığım halde dün gece patlamış oysa bugün sifon tertibatı yapmayı planlıyordum.
|
Ortalık batmıştır. Aynı şey bir iki kere benim başıma da geldi. Özellikle ilk 2-3 gün sonrasındaki günlerde gaz çıkışı çok yoğundur. 10. günden itibaren gaz çıkışı azalır. Özellikle sıcaklık çok yüksekse sürekli kontrol gerekir. Bu yüzden sifon tertibatı en iyisi ya da bidonun 1/3 kısmı boş olmalıdır.
|
Abi daha 2. günde gümledi her tarafı leş kokusu sardı ev sahibiyle papaz olduk bugün benim için bir kabustu denebilir sifon için hangi aparatlar gerekli teşekkürler...
|
ev sahibimiz "ya burası zehir kokuyor kim yapmış acaba" derken rezaleti gördü ve kükredi.
|
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=18541
Enzim başlığında sifon tertibatı için çok örnekler var. |
teşekkürler sn.sarıcan
|
Ayni seyin, benim dukkanin deposunda olacabilecegini dusunmek bile istemiyorum.
Sigorta bile zararlari karsilamaz, resmen batariz. Onun icin, sifon tertibati sart....... Dusunsenize, balik kokulu bayan ayakkabi ve cizmeleri ????? Aklimdan bile gecirmek istemem.:( Yoksa patlarmi .??????? |
Sevgili Sındırgılı,
Şu balık kokulu bayan ayakkabısı çok güzel olmuş:) Belki meraklısı çıkar. |
ALLAH düşman başına bile vermesin çok kötü bir durum kokuya mı yanarsın yoksa çevreye verdiğin rahatsızlığa mı bu balık deneyine devam edersek mahalle sakinleri imza toplamaya başlar gibi geliyo...
|
Alıntı:
Klavuzu karga olanın, elinde enzim patlarmış.:) Klavuz olarak beni seçen sadece sen değilsin. Bizim müdürlere enzim yapmayı öğretiyorum ya... Müdür Hüseyin bey' de 5 lt. lik enzim yapmış. İçine üzümden yaptığın pekmezi koy demiştim. O üzümden yapılan sirke anlamış. Ertesi gün bağ evine gelmiş, 5lt. lik plastik su şisesi basketbol topu gibi olmuş, ayakta duramıyor. 'Şunu elime alayım bi çalkalayayım, sonra havasını alayım' demiş...:) Eeee dedik sonra...çalkaladım mı? 'Bağ evi üstüme yıkıldı, altında kaldım sandım'....:D.... dedi... |
2 Eklenti(ler)
8>)) Bağevi, bağevi olalı böyle gümbürtü duymamış, desenize. A. Nobel de dinamiti bulmazdan önce böyle şeyler yapıyormuş. Ödül, ülkemize yakın desenize.
Alıntı:
Eklenti 177480 sındırgılı ve acemi_caylak, enzim adayı iki semiz otuyla birlikte Eklenti 177481 Ve acemi_caylak'ın dediği gibi, bu mevsimde domatesin rengine dikkat, hiçbir hastalık, çıtkırıldımlık yoktu domateste. Domateslerini yeterli güneş alamayacağı için kızartamayacaktır ama harika turşu olabileceğini konuştuk. gece neden sonra ancak fotoğraf yükleyen forum kişisi |
Diğer başlıklarda su kirliliği üzerine araştırma yaparken, topraklardaki ağır metal kirlenmesini ne kadar ihmal ettiğimizi farkettim. Topraklarımız sadece kimyasal gübreyle kirlenmiyor. Özellikle yol kenarına, maden işleme sahalarına, termik santrallere yakın veya fabrika ve termik santrallerin bacasından çıkan küllere maruz kalan topraklarda ve şehir içerisindeki hobi bahçelerinde ciddi bir kirlenme söz konusu.
Demir, manganez, arsenik, kobalt, kadmiyum, krom, bakır, civa, kurşun, selenyum, vanadyum, molibden, çinko, nikel gibi yoğunluğu 5 g/cm3 ten yküsek olan metaller en büyük kirleticilerdir. Yukarıdaki metallerden demir, bakır, çinko, mangan ve molibden bitki gelişimi için mutlak gerekli, vanadyum, nikel ve kobalt bitki gelişiminde kısmen etkili elementler olup topraktaki oranları belirli bir oranın üzerine çıktığında toprak kirlenmesi artmakta ve bu ağır metaller üzerinde yetişen bitkiler ve bu bitkilerle beslenen hayvanlar ve insanlara geçerek ciddi toksik etkilere neden olmaktadır. Arsenik, kurşun, kadmiyum, krom ve civa ise toprakta çok küçük oranlarda bulunsalar dahi hem bitkiler, hem de hayvanlar ve insanlar için ciddi toksik etki yaratmaktadırlar. Bunları nasıl temizleğeceğimize gelince bir kaç türü dışında mikroorganizmalar bile bu kirliliği temizlemede yetersiz kalmaktadır. Çünkü metal kirliliği toprak pH'ını belirgin bir şekilde düşürmekte ve mikroorganizmaların metabolitik aktivitelerinide engellemektedir. Metallerin mikrobiyolojik anlamda ekstraksiyonu için kullanılan teknikler oldukça sınırlıdır. Bu teknikler biyolojik sızmayı ve yükseltgenme/indirgenme reaksiyonlarını kapsamaktadır. Örneğin Thiobacillus sp. Fe+2’nin Fe+3’e dönüştürülerek bitki tarafından alınabilir biçime dönüştürülmesine pH=4 seviyelerinde bile işlev gösterebilmektedir. Bir diğer mikroorganizma türü ise Aspergillus niger mantarları olup bunlar tarafından sitrik ve glukonik asitlerin üretilmesini içermektedir. Bu asitler, ortamın pH’ını düşürmekte (pH 3,5) ve şelatlaştırıcı madde gibi davranarak metal giderimini sağlamaktadır. Diğer bir biyolojik arıtım metodu ise, metallerin ölü veya canlı alg veya bakteriyal hücreler gibi biyokütleye adsorbe olduğu biyosorpsiyondur. Biyosorpsiyon Çeşitli bileşenlerin (organik, inorganik, metal iyonu, vb.) biyolojik kökenli malzemeler tarafından (biyokütle, biyopolimer vb.) ortam pH’ına bağlı olarak aktif ya da pasif alınımı olarak tanımlanır. Pasif alınım, biyosorbent yüzeyindeki aktif merkezlere yüzey adsorpsiyonu, kompleks ve şelat oluşumu gibi mekanizmalarla gerçekleşirken, aktif alınım ise, kirleticinin hücre içine alınımı şeklinde olup, kovalent bağ oluşumu, yüzey çöktürme, redoks reaksiyonları, hücre zarında stoplazmaya taşınım ve stoplazmadaki protein, lipit gibi yapılara bağlanma şeklinde olur. Ancak Biyosorpsiyon yeni bir teknoloji olup üzerinde henüz çok çalışılmış bir konu değildir. Fitoremediasyon Günümüzde Biyosorpsiyona alternatif yöntem ise, ağır metalleri bünyesinde biriktiren türler olan Thlaspi (çoban çantası), Urtica (ısırgan), Chenopodium (sirken), Polygonum sachalase ve Allyssim (kuduz otu) gibi bazı bitkilerin kadmiyum, bakır, kurşun, nikel ve çinkoyu bünyelerinde biriktirme yetenekleri vardır ve bu nedenle, söz konusu bitkilerin yetiştirilmesi kirlenmiş toprakların arıtılmasında etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. İşte bu yönteme Fitoremediasyon denilmekte ve giderek yaygınlaşmakta olan bir teknik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuyla ilgili makaleleri aşağıdaki linklerde bulabilirsiniz. Fitoremediasyon TOPRAK KİRLENMESİ VE KİRLENMİŞ TOPRAKLARIN ISLAHI METALLERLE KİRLENMİŞ TOPRAKLARIN TEMİZLENMESİNDE UYGULANAN TEKNOLOJİLER Not: Şu ısırgan otu nelere kadir. Bahçelerimizin kenarında sürekli bulunması gereken bir bitki gibi. |
Hamsi bAligi enzimini korkudan evde kapali balkona terfi ettirdim; ne olur ne olmaz: Patlarsa, hic olmazsa balkon batar; :(
Hanim da beni, en fazla evden kovar;;;;; :( |
3 Eklenti(ler)
Alıntı:
Eklenti 178785 el kızına güven olamaz...;) Her ihtimale karşı; Eklenti 178786 Bu arkadaşın bile, bir yerlerde gömülü kemiği vardır.:p Eklenti 178787 Bu da; olsası büyük patlama için (kovulma ihtimaline karşı) hazırlanmakta olan sığınak. |
Sen, yine esegini saglam kaziga baglamissin;
Biz, artik arabada yatar kalkariz; Zincirleme de, patlama sesi, herhalde Van daki Agridan duyulur :( Ben, bu kadar riski goze alamam; |
Bu şeyler zincirleme patlarsa, artık o inşaat kurtarır mı bilemem :)
|
2 Eklenti(ler)
İnternetin yaygınlaşması ile birlikte, bilgiye erişim kolaylaşmış olsada, yalan ve yanlış içerikli bir çok bilgi ile insanlar kolayca kandırılabilmekte veya kamuoyu oluşturmakta kullanılabilmektedir. Kimyasal açılımı "Dihidrojen monoksit" olan ve bizim bildiğimiz adıyla "SU" yun kullanımının yasaklanmasına dair geyikleri bir çoğunuz duymuşsunuzdur. Bilginin nasıl çarpıtıldığına örnek olarak, kısaca anımsatmakta yarar var. İnternette daha ayrıntılı örnekleri bulunabilir.
Bir bilim fuarı'nda, bir lise öğrencisi, yöre insanlarını hazırladığı projeyi imzalamaya davet etti. Delikanlı, "dihidrojen monoksit" adlı maddenin kullanımının tümüyle yasaklanmasını, mümkün olmadığı taktirde çok sıkı kontrolünü istedi. Duvarlara astığı afişte açıklanan zararları, 1-Yoğun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir. 2-Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur. 3-Gaz haline geçmiş hali, çok ciddi yanıklara sebep olabilir. 4-Kazara solunması, ciğerlere dolması ölüme yol açar. 5-Erozyona yol açar. 6-Otomobil frenlerinin etkinliğini azaltır. 7-Ölümcül kanser tümörlerinin hepsinin içinde bulunmuştur. Bir saat içinde tam 50 bilim fuarı meraklısı insan delikanlının kampanya açtığı standı ziyaret etti. 43 kişi, yasaklama isteğini şiddetle desteklediler. 6 kişi kararsız kaldı. Sadece bir kişi yasaklanması istenen "dihidrojen monoksit" in H2O, yani hayatın can damarı "su" olduğunu söyledi. İşte size güzel bir kamuoyu oluşturma örneği. Usulsüz dinlemeler, ıslak mı kuru mu olduğu bir türlü anlaşılamayan imzalı belgeler üretilerek bunun politik alanda nasıl kullanıldığını, kamuoyunun nasıl aldatıldığını ve buna benzer bir çok örnekten bahsetmeyi yakın dönem Türkiyesi’nin tarihini yazacak tarihçilere bırakarak biz asıl konumuza dönelim. Kompost kullanımı ve kompostun içeriğinde bulunduğu söylenen patojen bakteriler ve hastalıklar bugün bir çok gübre üreticisinin kullandığı bir argüman. Bu argüman ne kadar doğru biraz yakından bakalım. Kompost bitkisel ve hayvansal atıkların toprakta doğal olarak bulunan mikoorganizmalar tarafından kontrollü ve doğal bir yöntemle parçalanması yolu ile yapılır. Doğal şartlarda toprakta bulunan solucanlar, kurtlar, böcekler vs. gibi canlılar atıkların parcalanması işlemini yaparken kompost yapımında büyük parçaları daha küçük parçacıklara ayırarak yardımcı olurlar. Atıkların optimum büyüklüklere getirilmesinden sonra yine toprakta bulunan bakteri aktinomiset, mantar, protozoa ve benzeri bir çok mikroorganizma bu organik maddeleri parçalayarak kompost işlemini başlatır. Kompostlaştırma hızlı bir biyolojik parçalanma prosesi olup, genelde aerobik proseste 4-6 hafta arasında, anaerobik proseste 2-6 ay bir süre sonunda stabil bir ürün olarak “kompost” elde edilir. Kompostlaşma 2 yolla gerçekleşir. Aerobik (havalı) Süreç (Forumda bilinen adıyla Sıcak Kompost) Aerobik yani oksijen gerektiren bir işlemde, kompostu yapan organizmalar oksijen ile birlikte Karbon (C), Azot (N2); Fosfor (P) ve Potasyumu (K) kullanarak karbon dioksit, amonyak, su buharı vb. üretirler. İşlem sonucu kalan organik madde; humuslu, ince yapılı, düşük nemli, zararsız ve toprak kokuludur. İşlemin kimyasal ifadesi aşağıdaki gibidir. Organik Madde + O2 + Aerobik Bakteri --> CO2 + H2O + NH3 + ürünler + ısı Kompost yapımında çıkan su buharı ve karbondioksit nedeniyle de kompost yığını hacim ve ağırlık olarak nerdeyse yarı yarıya azalır. Süreç zarfinda yeter miktarda ısı üretilmiş ise (bu ısı iyi bir yığında 65-80 °C leri bulur), bu ısı sayesinde organik madde patojen (yani zararlı mikroorganizma) ve ot tohumlarını barındırmaz. Anaerobik (havasız) Süreç (Forumda bilinen adıyla Soğuk Kompost) Anaerobik kompostlaştırma işleminde süreç daha uzundur. Dezenfeksiyon için yeterli ısı üretilmez ve patojen bakteriler yok olmazlar. Ayrıca proses sırasında oluşan hidrojen sülfür gibi bazı gazlar çok kötü kokuya neden olurlar. Bu yüzden tarımsal amaçlı kullanımdan çok, Metan gibi biyogaz üretimi için tercih edilen bir yöntemdir. İşlemin kimyasal ifadesi aşağıdaki gibidir. Organik Madde + Aerobik Bakteri --> CO2 + NH3 + H2S + CH4 + ürünler + ısı Kompost yapımının aerobik veya anaerobik prosesi dili ingilizce olsada aşağıdaki şekilden kolayca anlaşılmakktadır. Ayrıca aerobik kompost yapımında karşılaşılabilecek problemler ve çözüm yöntemi tabloda belirtilmiştir. Eklenti 179049 Eklenti 179050 Kompostla ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler, aıksu arıtma prosesisinin son adımlarından biri olan bu linkteki yazıyıda incelerlerse daha iyi olur. Elde edilen kompost; kompost toprak için iyi bir organik madde kaynağıdır. Avantajları -Gübreyi hacim ve ağırlık olarak azaltır. Naklini ve depolanmasını Kolaylaştırır. -Gübredeki kokuyu azaltır -Gübreyi mikroplardan arındırır -Zararlı otlardan kurtarır -Toprağın kimyasal, fiziki ve biyolojik karakteristiklerini olumlu bir biçimde düzeltir. -Bitki köklerininin hızla gelişmesi için gözenekli bir toprak yapısı sağlar. -Kompostlama kullanılan ham girdiler içindeki bitki besin maddelerinin yıkanma ve gazlaşma yolu ile kaybolmasını önler. -Toprakta organik maddeyi arttırır ve toprağı daha geçirgen hale getirir -Toprak verimliliğini ve toprağın makro ve mikro elementleri yararli bir biçimde bitkiye verme gücünü arttırır -Toprakta mikrobiyolojik aktivite hızlanacağından her türlü zirai mücadele ilaçlarının ve diğer sentetik ve organik bileşimlerin daha hızla parçalanmasını sağlar. -Suni gübre kullanımını ve dolayısıyla üretim masrafını % 50 civarında azaltır. -Kumlu Toprakların Su Tutma Gücünü Arttırır. Killi toprakları tarıma daha yararlı hale getirir. -Toprakların bitki besin maddesi tutma gücünü yükseltir. -Toprağın katyon değişim kapasitesini geliştirir ve böylece bitkinin besin tutma yeteneğini artırır. Dezavantajları -Üretim sırasında gübre Azot (N) kaybına uğrar -Üretimi zaman ve çalışma ister -Kısmen olgunlaşmış kompost kullanmayınız. Verimi düşürür. -Hektara 5 tondan fazla kullanmayınız. Azotu bağlayacağından verim düşer. Sonuç olarak kompost bir toprak düzenleyicisi olup gübre değildir. Gübre olabilmesi için daha fazla azot, fosfor ve potasyum içermesi gerekir. Ayrıca kompost içerdiği bileşimden dolayı çözünmesi uzun süre alır ve bitki artıklarının bünyesindeki azot, organik bağlı azot olduğu için gecikmeli olarak toprağa verilir. Not: Kimyasal gübre kullanımını azaltır derken, kimyasal gübreyle birlikte kullanalım anlamı çıkmasın. Fosfor ve potasyum gereksinimi (kül, biochar, kemik unu, kan tozu, küspe, kömürleştirilmiş bitki kabukları vs. ile) doğal yollardan sağlanabilir. |
arkadaşlar hepinize serzenişte bulunuyorum bu bölüme kaç gündür bir şeyler yazan yok sn acemi abi senelik izine mi ayrıldı halil abinin kuş avlamaktan yazmağa eli değmiyor sanki ayhan kaptan daha liman yapmadı galiba hepinize sevgiler ve saygılar ....
|
Glomalin
5 Eklenti(ler)
Sevgili Kayastop, bir yerlere gittiğimiz yok. Ancak atıksu konusu oldukça fazla zamanımı alıyor. Bu başlığa zaman kalmıyor.
Her neyse sözü fazla uzatmadan, daha öncede kısaca değindiğimiz ve Agricultural Research Magazine yazarının, “bu yapışkan (tutucu) protein toprağın karbon deposunun isimsiz kahramanı olacak” diye tanımladığı Glomalin enzimini biraz yakından tanıyalım. “Bu süper yapışkan” 1996 yılında Amerikan Tarımsal Araştırma Merkezi’nden toprak bilimci Sara F. Wright tarafından keşfedilene kadar, organik madde içine nüfuz eden ve kum, kil ve silt vb. parçacıklar için bağlayıcı madde olmaktan çok, toprak organik karbonunu oluşturan tanımlanamayan bir madde olarak biliniyordu. Aşağıdaki resimde Sara Wright laboratuvarda glomalin enzimini incelerken görünüyor. Eklenti 179648 Glomalin sadece % 30-40 oranında karbon içermeyip, ama aynı zamanda agregat denilen granül toprak kümelerini oluşturur. Bu toprağın fiziksel yapısını (structure kelimesinin okunuşunu alarak, buna strüktür diyor bizim hocalar) geliştirerek, toprakta var olan karbonunda kaybını önler. Eklenti 179649 Bir glikoprotein olan glomalin protein ve karbonhidratı (glikoz veya şeker) biçimlerinde tutar. Wright, glomalin molekülünün demir ve diğer demir iyonlarına bağlı küçük glikoproteinlerin bir yığını olduğunu düşünüyor. O glomalinin % 1-9 oranında demir iyonlarına sıkıca bağlı olduğunu keşfetti. Bu sihirli maddenin Arbüsküler Mikorizal Funginin (AMF) bir salgısı olduğunu belirtelim. AMF ler bu enzimi, hem hypae diye anlandırılan kendi hifini hem de bitki kökünü korumak ve suyun ve besinlerin kaybolmasını engellemek amacıyla salgılar. Çünkü hiflerin ağaçlar gibi kendini koruyan bir kabuğu yoktur. AMF’ nin hifleri bir kaç santimetreye kadar uzayarak, köklerin uzaktaki su ve besini almasını sağlar. Eklenti 179650 Bitkilerin %70-80’nin köklerinde bu mantarlardan bulunur. Sadece kanola, lahana, brokoli, karnıbahar vb. bir kaç türde bu mantarlar bulunmaz. Glomalin oldukça sağlam bir yapıya sahip olup, mikroorganizmalar tarafından kolayca parçalanamaz ve suda kolay çözünmez. 10 ile 50 yıl arası toprakta kalır. Ancak 50 °C- 250 °C gibi yüksek sıcaklıklarda çözünür. Bu özellik glomalini mantar hifi ve toprak agregatları için iyi bir koruyucu yapar. Bozulmamış topraklarda glomalin toprak organik karbonunun %15-27 kadarını oluşturur ve topraktan ekstrak edildiğinde geriye gri, soluk renkli bir toprak yığını kalır. Eklenti 179651 Topraktaki aggregatlar kil, silt, mineral, organik maddeler vb. parçaların bir araya geldiği kompleks bir yapıdır. Bunlara küçük peletler diyebiliriz ki bu peletler besin yönünden zengindir ve toprak erozyonunu önlerler. İşte glomalin bu maddeleri bir arada tutan ve onları birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır. Aşağıdaki resimde açık yeşil bölümler hifler ve aggregatlar üzerindeki glomalinin mikroskop altındaki görünümü. (Glomalinin doğal rengi kahverengidir, ancak mikroskop altında tanımlanabilmesi için böyle bir ışıklandırma yapılıyor.) Eklenti 179652 Eğer bu parçalar glomalin tarafından bir arada tutulmamış olsaydı, yağmur ve rüzgarda kolayca dağılıp giderdi. Glomalinin kimyası onu ideal bir koruyucu yapar. Humik asitten 2-24 kat daha ağırdır ve toprak organik karbonunun oluşmasında temel yardımcıdır. Oysa humik asit sadece %8 oranında toprak oluşumunda yardımcıdır. Toprak organik karbonunu ayrıştırarak (humik asit, fulvik asit, glomalin ve diğer organik maddeler) inceleyen bilim adamlarından Nichols, glomalinin humik asitten 4 kat daha fazla olduğunu buldu. Ayrıca ilginç bir özellik atmosferde CO2 arttığında AMF’lerin glomalin salgılama oranıda artıyor. (Toprağa eksoz gazı vermeye benziyor. – Benim notum.) Falza uzatmadan glomalinin özelliklerine geçelim. Özellikleri 1. AMF ler tarafından salgılanır - Bir çok bitki türü için çok yararlıdır. - Bütün topraklarda bulunur. 2. Büyük miktarlarda üretilir. 3. Oldukça sağlam bir yapısı vardır. - Suda çözünmez. - Mikroorganizmalar tarafından kolay parçalanamaz. Topraktaki İşlevi 1. Hifleri besin kaybından korur. 2. Toprak aggregatlarını bir arada tutar. 3. Aggregatların rüzgar ve yağmurda (erozyon) dağılmasını önler. 4. Toprağın su tutma kapasitesini artırır. 5. Kökler civarındaki su dolaşımını artırır. 6. Besin döngüsünü geliştirir 7. Köklerin daha derine inmesini sağlar 8. Toprak karbonunun ve azotunun koruyucusudur Topraklardaki glomalin miktarının artmasını istiyorsak 1. Toprağı daha az sürmeliyiz ve daha az işlemeliyiz. 2. Toprağa kimyasal girdileri düşürmeliyiz (özelliklede fosforu) 3. Yeşil gübreleme amaçlı baklagil yetiştirmeliyiz 4. Kanola, lahana, brokoli ve karnıbahar ekmekten kaçınmalıyız. Not: Bu yazının hazırlanmasında aşağıdaki linklerdeki makalelerden yaralanılmıştır. Glomalinbrochure Agricultural Research Magazine |
Alıntı:
lahana = Brassica oleracea Capitata, brokoli = Brassica oleracea Italica, karnabahar = Brassica oleracea Botrytis, vb. = "Turpgiller (Brassicaceae), Brassicales takımına ait bir bitki familyası. Turpgiller familyası daha çok kuzey yarımkürede, nadiren tropiklerde yayılmış 330 cins ve 3700 türle temsil edilir. Türkiye'de 85 cins ve 515 türü bulunmaktadır." Acaba neden, Brassicaceae ile bu mantarlar geçinemiyor. Sülfürlü bileşiklerden işkillendiğimi söyleyeceğim ama kimyan kadar konuş diyecekler diye korkuyorum 8>) Şaka bir yana, "vb." yi Alıntı:
Eğer öyleyse, topraklarımızdaki yabani hardal (Brassica kaber) ve diğer turpgillere daha az müsamaha göstermemiz gerekecek gibi. Yanılıyor ya da abartıyor muyum? gece yine de, ne olursa olsun, şebboydan vazgeçemem diyen forum kişisi |
Gece endişe etmeyin:)
Bu bitkiler sadece mikorizal değil. Mikorizal omayan bitki, köklerinde mikoriza mantarı ile ortak yaşam kurmayan bitki demektir. Bu bitkiler sadece Glomus sp. mikorizalarla değil, hiçbir mikoriza tipiyle ortak yaşam kurmamakta. Haliyle Glomus yaşayamazsa glomalin de olamaz. Yalnızca yukarıda acemi çaylağın yazdığı ürünler değil, Brassicaceae familyasının üyelerinin hiçbirinde mikoriza ile simbiyotik yaşam yoktur. Yine çok tanıdık bazı isimleri burada bulabilirsiniz, turp, şalgam, brüksel lahanası gibi. Daha bu bitkiler gibi pek çok bitkiler alemi üyesi mevcut. Kükürtlü bileşikler içermeleri ile köklerinde mikorizaların kolonize olamamasının ilgisi olduğunu sanmıyorum, böyle bir bilgi mevcut mu diye dökümanlarıma göz atarım. Ancak mikorizal olmayan diğer bitkilerin içinde hiç kükürtlü bileşik içermeyenler de mevcut. Aynı şekilde Caryophyllaceae, Chenopodiaceae, familyalarının üyeleri de mikorizal değil. Bunlar da Glomusla ortak yaşam kurmuyor. Bu familyaların çok bildik üyeleri de var; ıspanak, pazı, kırmızı pancar gibi sebzeler, karanfil, nakıl, cipsofilo gibi kesme çiçekler, Cerastium gibi çok kullanılan yer örtücü süs bitkisi... Toprakta en fazla bulunan mikorizalar Glomus' lar. Glomus mikorizalarının yaşamını sınırlayan sadece kolonize olduğu bitkiler de değil, rakım ve enlem arttıkça da toprakta yaşayan mikoriza tipleri değişir, toprak tipleri de sınırlıyor. Ne kadar ekmek o kadar köfte mantığıyla, ne kadar glomus, o kadar glomalin. Glomalinden yararlanmak istiyorsak glomusu yaşatacak ürünler ekmek-dikmek gerek. Bu yüzden karnabahar, kolza vs. bitkilerden kaçının demişler. Buna kaçınmak demek değil de bunları ekerseniz haberiniz olsun, glomusa yaşam imkanı sağlayamazsınız demek gerek. Ama öyle endişe etmeye de gerek yok. Bütün gramine familyası üyelerinin köklerinde kolonize oluyorlar. Yani bahçelerimizde bol miktarda bulunan buğdaygillere ait dar yapraklı yabancı otların pek çoğunun kökünde, çimlerinse hemen hepsinin kökünde kolonizeler:). Glomus tiplerini içeren tcari preparatlar da hazır satılıyor, ülkemizde de bulunuyor, hatta Bioglobal firması bir ara fuarlarda numune de dağıtıyordu. Bir başka firma bakanlıktan Glomus içeren mikoriza satmak için gerekli izinleri almış, işlemleri tamamlamak üzere. Glomuslar nematodlara ve diğer bazı toprak patojenlerine karşı bitkinin dayanıklılığın artmasını da sağladıkları için önemleri yüksek. Bu arada şu da ortaya çıkıyor. Ticari preparat mikoriza alırken içindeki mikoriza tiplerinin neler olduğuna, yetiştiriciliğini yaptığımız ürünle bir ortak yaşam kurup kurmayacağına iyice dikkat etmeliyiz. |
Glomalinle ilgili bir not daha. Toprağın toplam ağırlığının % 2'si ve toprak organik karbonunun yaklaşık %30'u glomalinden, toplam toprak ağırlığının %0,1'i ve toprak organik karbonunun yaklaşık %5-10'u ise humik asitten oluşmakta.
Ayrıca mikorizal olmayan bitkileri ekmeyeceğiz diye kesin bir kural yok. Ancak ekim yapılacaksa, Wright, mutlaka diğer bitkilerle dönüşümlü (rotasyon) ekilmesini öneriyor. Aslında esas dikkat çekici nokta, sadece Brassicaceae ailesi değil, kanolanında dahil olduğu mustard ailesi daha önemli diye düşünüyorum. Trakya'da binlerce dönüme sürekli kanola ekilmekte. Burada dönüşümlü ekime ağırlık verilmesi daha yerinde olur. |
Alıntı:
|
Mine Hanım,
Sizin kadar bitki sınıflandırmasında uzman değilim. Ancak literatürde bu iki familya hem birlikte hem de ayrı bir grup olarak adlandırılabiliyor. Yani ikiside yanlış değil. http://montana.plant-life.org/families/Brassicaceae.htm Yazının orjinali ise bu linkte. Those include members of the Brassicaceae family, like cabbage and cauliflower, and the mustard family, like canola and crambe. |
Alıntı:
Botanik sınıflandırması da Plantae :(Bitkiler) Bölüm: Magnoliophyta (Kapalı tohumlular) Sınıf: Magnoliopsida (İki çenekliler) Takım: Brassicales Familya: Brassicaceae (Turpgiller) Cins: Brassica Tür: B. napus Binominal adı Brassica napus L. |
Alıntı:
http://www.britannica.com/EBchecked/...8/Brassicaceae http://botany.csdl.tamu.edu/FLORA/Wi...l/brapage2.htm http://resources.metapress.com/pdf-p...2&size=largest Yani bu kaynaklar "Mustard Family (Brassicaceae). The old family name, Cruciferae, refers to the cross form. (cruciform) of the 4 diagonally opposed petals." şeklinde tanımlıyorlar. |
Evet "familyasına mensup olduğunu görürsünüz" cümlesi yanlış. Ama anlatmak istediğim ortada. Bir üstte de ifade ettim.
Alıntı:
Artık yukarıda yazdığınızı okuyanlar hem Brassicaceae, hem de kanolanın ait olduğu ondan daha önemli olan bir mustard family olduğunu düşünmeyecekler. Biz ziraatçiler bu familyadan sizin de yazdığınız ismiyle bahsederiz. Krusiferler (Cruciferae). Basit bir araştırmayla konuyu daha iyi anlamış olmanıza sevindim. Bu arada ekim münavebesi konusundaki düşünceniz de doğru. Kolza münavebesiz ekilmemelidir. Okulda okutulan da budur, teşkilatta tavsiye edilen de, internette dolaşan bilgilerde de hep aynı bilgi mevcut. Hala ekim münavebesinin önemini gözardı eden varsa hata etmektedir. Buğdaygiller, baklagiller kolza münavebesinde en çok önerilen bitkilerdir. Bunlar da zaten Glomusa konukçuluk eder. Özellikle bu bitkilerin ekiminde ticari Glomus mikoriza preparatları kullanılırsa son derece başarılı sonuçlar elde edilecektir. Öğrendiklerinizi üyelerimizle paylaşmaya çalışmanız ne güzel, bu sayede biz de hangi konuların yeni nesil bilinçli üretiler tarafından merak edildiğini öğrenmiş oluyoruz. Gece'nin sorduğu gibi akla takılan sorular cevaplanırken konu daha fazla irdeleniyor. Bakalım bir sonraki araştırmanızda neyi öğrenip, irdeleyip paylaşacaksınız. :) |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 20:52. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025