agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama) (https://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/)
-   -   Mikrobiyoloji ve Toprak (https://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/20171.htm)

bayindirmevki 15-10-2010 01:01

[QUOTE=Halil Önen;704758]Sevgili Bayındırmevki;

'' Biochar, odun kömürü hazırlama yöntemi ile yapılabilir.'' diyorsunuz.
QUOTE]

Halil bey,

Yanıtım geç oldu, yanıtsız olmadı.

Biocharı ilk başta tam anlamamıştım. Anlatılan soba benzeri düzeneği yapmak da beni korkutmuştu. Ensar bey ile odun kömürü yapanlara gittiğimiz de gördüklerim ile taşlar yerine oturdu. Sonuçta olay bir karbonlaştırma işlevi idiyse bunu bizim geleneksel odun kömürü tekniği ile de yapabilirdik. Çeltik kabuğu için pek uygun olduğunu sanmıyorum ama budama artığı dallar için çok uygun yöntem. Bu sayede malçta kullanılması risk oluşturan dalları bahçede garantili biçimde değerlendirmiş olurum.

Tabii, malzemeyi toz haline getirmek ayrı bir emek. Dal öğütüçü ile iri parçalara bölünse... Kül olma riski nedir? Denemek lazım.

Çeltik ve benzeri hububat kabuğu gibi malzemeyi Acemi ustanın bize sunduğu dökümanda ki mantık gibi yapmak gerektiğini düşünüyorum. Aksi durumda malzemenin kül olma riski var. Denemek lazım.

Sizin de dediğiniz gibi orda işlem bir çeşit kavurma... Aklıma kuruyemişçilerin leblebi kavurması geliyor. Neden olmasın? Altında ateş olan bir saç levha üstünde karıştırılan pirinç kabuğu ile aynı sonuca varamaz mıyız? Bana olası gibi geliyor.

Saygılar

epsody 15-10-2010 08:32

Epsody'nin Biochar'a yöntemine tepkileri.
 
Sayın Acemi caylak,Biochar bu başlıkta sunduğun toprak ve mikrobiyoloji yazılarınızın zevkli paylaşımlar sunmasının sonunu getireceği kanaatini taşımaktayım.

Kompost çalışmaları içinde oksijenli yanmanın organik maddenin büyük kayıpları nedeni ile sıcak kompost konusunun büyük işletmeciliğin ticari kaygılarını ortadan kaldırması bakımından bir ticari anlayış olarak gördüğümden Havasız yöntem içinde fermentasyonla kompost yapılmasının doğruluğunu açıklıyacak konuyu bu başlıkta yorum ve paylaşımlara açarak tezimi ortaya koymaya çalışmakta olduğumdan

Havalı yanma ile organik maddenin ayrıştırılma yöntemini kabul edemediğimi hobi faaliyetleri içinde bu yöntemin kabul görmiyeceğini, ticari bir anlayışa hizmet ederek sonuçta kar amıcına hizmet eden bu anlayışın organik maddenin kaynak israfından başka bir amaca hizmet etmeyeceğini düşünmekteyim, bizler organik maddeyi topraklara kazandırma gayesi içinde en ideal yöntemleri kabul etmek zorundayız.

Sonuç olarak bu başlıktaki güzel paylaşımlarınız organik maddenin yanması gibi Biochar anlayışıyla tozunu atmaktasınız, güzel yazılarınızın sonunun geldiğini bildirmek isterim, Sevgilerimle.

acemi_caylak 15-10-2010 08:46

Sn. Epsody,

Siz bu başlıktaki konuları anlamayacak kadar olaya basit baktığınız için size cevap bile vermiyorum. Nasılsa dilin kemiği yok sizi tutan mı var. Her ilgi çeken başlığa Epsody'nin damladığını herkes biliyor. Her yeni üyeye Epsody neden kendini bir kez daha tanıtmak istiyor. Bu sorulara da cevap verirseniz sevinirim.

Dogasever 15-10-2010 10:41

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi epsody (Mesaj 705110)
Sayın Acemi caylak,Biochar bu başlıkta sunduğun toprak ve mikrobiyoloji yazılarınızın zevkli paylaşımlar sunmasının sonunu getireceği kanaatini taşımaktayım.

Kompost çalışmaları içinde oksijenli yanmanın organik maddenin büyük kayıpları nedeni ile sıcak kompost konusunun büyük işletmeciliğin ticari kaygılarını ortadan kaldırması bakımından bir ticari anlayış olarak gördüğümden Havasız yöntem içinde fermentasyonla kompost yapılmasının doğruluğunu açıklıyacak konuyu bu başlıkta yorum ve paylaşımlara açarak tezimi ortaya koymaya çalışmakta olduğumdan

Havalı yanma ile organik maddenin ayrıştırılma yöntemini kabul edemediğimi hobi faaliyetleri içinde bu yöntemin kabul görmiyeceğini, ticari bir anlayışa hizmet ederek sonuçta kar amıcına hizmet eden bu anlayışın organik maddenin kaynak israfından başka bir amaca hizmet etmeyeceğini düşünmekteyim, bizler organik maddeyi topraklara kazandırma gayesi içinde en ideal yöntemleri kabul etmek zorundayız.

Sonuç olarak bu başlıktaki güzel paylaşımlarınız organik maddenin yanması gibi Biochar anlayışıyla tozunu atmaktasınız, güzel yazılarınızın sonunun geldiğini bildirmek isterim, Sevgilerimle.

Epsody merhaba
Senin anlatmak istediğin şeyi anlıyorum ancak yanma olayını tamamen durdurmak gibi bir şeyi kimse iddia edemez ve etmemelidir. Doğada yanacak madde bolluğu olduğu sürece havada da yanmayı mümkün kılan oksijen olduğu sürece bir miktar yanma kaçınılmazdır. Üretilen biyocharın kompost ile karşılaştırılması da doğru değildir. Çünkü Sayın Acemi Usta'nın anlattığı Biochar komposttan tamamen farklı bir şeydir. Olay da yanma olayı değildir piroliz olayıdır. Pyroliz organik maddenin yüksek sıcaklıkta ve oksijensiz ortamda termo kimyasal olarak bozunmasıdır. Pyroliz, tipik olarak basınç altında ve 430 °C’nin üzerindeki çalışma sıcaklıklarında yapılır. Ama burada gösterilen pratik yapım tekniklerinde tamamen oksikjensiz ortamı elde etmek pretik olarak mümkün değildir. Herhangi bir piroliz yönteminde biraz oksijen de bulunacağı için biraz oksidasyon da olacaktır. Ama olayı bir bütün olarak düşünmek gerekir. Böyle yapıldığında, aslında biochar’ın karbon dengesinin negatif olduğu anlaşılabilir. Bunu biraz açıklayalım: Biochar, binlerce yıl karbonun toprakta kalmasını sağlayabilir. Normalde doğadaki karbon çevriminde, bitki öldükten sonra bitkiler hızla parçalanıp bozunurlar ve bu bozunma sırasında CO2 çıkarırlar. Biochar yapıldığında, bozunma yerine piroliz yoluyla karbon çok daha kararlı (Stabil) bir hale getirilerek toprakta kilitlenebilir. Pirolizde kaybedilen enerji yanmada kaybedilen enerji ile kıyaslanamayacak kadar düşüktür. O yüzden, bir bütün olarak bakıldığında biochar olayı Karbon negatif bir olaydır. Yani atmosferdeki karbonu azaltan bir olaydır. Bu açıdan son derece çevre dostudur. (Normalde bozunarak CO2 çıkmasına neden olacak bitkiyi biochar halinde toprağa döndürdüğümüz için). Böyle biochar yapımı belli bir çevrim içinde atmosferde bulunan CO2 gazını hemen hemen kalıcı bir şekilde toprağa bağlayarak atmosferden uzaklaştırmış olur. Bu olay yanma olayı değil, karbonu kararlı hale getirme olayıdır. O yüzden, üretim yöntemi olarak oksijensiz ya da mümkün olduğunca oksijensiz (odun kömürü yapımı gibi) olan yöntem tercih edilmelidir. Aksi takdirde yanma olabilir. Biochar’ın tarım açısından sağladığı pek çok yarar söz konusudur. (Bunlara tekrar değinmeye gerek yok sanırım). Ama çevre açısından bakıldığında, başka yararları da mevcuttur: Topraktan süzülen yeraltı sularının daha iyi temizlenmesini sağlar. Normal miktarlarda toprağa ilavesiyle N2O emisyonlarını %80’e kadar, methan emisyonlarını ise tamamen bastırdığı rapor edilmiştir (1) ki bunlar atmosferde sera etkisi yapan gazlardır.

(1) (Lehmann - Bioenergy in the Black, supra note 3 at 384. (“In greenhouse experiments, NOx emissions were reduced by 80% and methane emissions were completely suppressed with biochar additions of 20 g kg-1 (2%) to a forage grass stand.”)

acemi_caylak 15-10-2010 12:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak
Yani bu iş tek taraflı değil. Diyelimki toprakta kimyasal kullanmıyorsunuz. Ancak çevreye evlerden ve fabrikalardan yayılan diğer atıkları ne yapacağız? Organik tarım yaptığını iddia eden ve onu tüketerek sağlıklı beslendiğini sanan ablamız doğum kontrol hapı kullanacak mı kullanmayacak mı? Kullancaksa bırakalım kanserin temel nedenlerinden birisi olmasını, sulara verdiği zararın kimyasal gübreden daha fazla olduğunu biliyor mu? (Hatta bu hapları uyanık ziraat mühendislerinin bitki yetiştirmede kullandıklarına bizzat şahit olmuştum.) Bu türden hormonal atıklardan dolayı balıklar bile cinsiyet değişiriyor. Sudaki canlılar mutasyona uğruyor, biyoçeşitlilik azalıyor. Ya da TOKİ’nin yaptığı çok katlı kümeslerde oturacak mıyız oturmayacak mıyız? Betondan sızan radon gazının kansere neden olduğunun kaç kişi farkında? Ya da şarpseverler, organik şarap yapımcılarının bile fermentasyonu durdurmak için Sodyum metabisülfit kullandığını biliyorlar mı? Oysa şaraptaki bozulmaya, yine bir kil cinsi olan montmorillonit minerallerinden oluşan bentonit ile müdahale etse olmuyor mu?

Kanserle ilgili dün söylediklerimizi doğrulayan bir haber. Eski Mısır'da kanser yoktu. Eğer şişirme bir haber değilse bir kez daha haklı olduğumuz kanıtlanmış oluyor.

gece 15-10-2010 13:43

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi epsody (Mesaj 705110)
Sayın Acemi caylak,Biochar bu başlıkta sunduğun toprak ve mikrobiyoloji yazılarınızın zevkli paylaşımlar sunmasının sonunu getireceği kanaatini taşımaktayım.

...
Sonuç olarak bu başlıktaki güzel paylaşımlarınız organik maddenin yanması gibi Biochar anlayışıyla tozunu atmaktasınız, güzel yazılarınızın sonunun geldiğini bildirmek isterim, Sevgilerimle.

Epsody ve birçok kişi biyokömür eldesinin organik maddenin yakılarak olduğu "kanaatini taşıyor". Yanmış olan bir şey tekrar yanmayacağına göre; mangal kömürünün yanıcı olup, olmadığını düşünerek kanaatlerini sorgulamaları, iyi olur sanırım.

Biyokömür eldesinde, aynen Dogasever'in dediği gibi yanma değil piroliz denilen; yüksek ısı ve basınç altında organik maddenin içindeki tüm maddeler ortamdan uzaklaştırılır ve geriye gözenekli (gözenekler uzaklaştırılan maddelerin bulunduğu yerler gibi düşünülebilir) karbon kalır.

İşte bu içi boşluklu karbonu toprağa kattığınızda, gözenekli yapısıyla topraktaki kimyasal ve biyolojik maddelerin ziyan olup gitmesini önleyip, toprağı düzenliyor. Ve bunu üç ay, beş ay değil, binlerce yıl sürdürebiliyor. Bitkiler karbonu topraktan değil havadan aldıkları ve bizim karbonumuz kararlı bir yapı olduğu için, kısa sürede bozunmuyor ve toprakta kalıcı olarak kalıp, fiziksel olarak taşınıp giden yararlı mineralleri bitkinin özümseyeceği bir yapıda koruyor.

Özetleyecek olursak, Dogasever'in de belirttiği gibi biyokömür eldesinde karbonu yakıp, havaya katmıyor, piroliz yöntemi ile bitkilerin havadan alarak bünyesine kattığı karbonu, yüzlerce, binlerce yıl toprağın bekçisi olarak toprakta tutmak üzere yapısını değiştirip, toprağa sunmuş oluyoruz.

Binlerce yıl ibaresi abartı gibi geliyor olabilir, ancak 'terra preta' konusunu araştırırsanız, abartı olmadığını, en verimsiz toprakta bile verim biriktirdiğini ve insan eseri, emeği sonucu oluştuğunu göreceksiniz, insan denen iki ayaklılar hep de kötü şeyler yapmıyor.

Kolaylıklar diliyorum.


gece
Veysel'in dediği gibi toprağın "sadık" oluşunun kara (=karbon) oluşundan kaynaklandığına inanan forum kişisi.

Safranlı 15-10-2010 17:35

Toprak dostları olarak yapmak istedıgımız iş topragı bir şekılde doyurmak ve beslemek
yöresel alışkanlıklara göre bile degişen farklı uygulamalar var.Tamamıyla tipik karadenız kadını olan annem dere boyunda her yıl budanan kızıl agaç ve sögüdün ince dallarını armutlarımızın ve elmalarımızın köklerıne bastırırdık (malç)bu dallar çok çabuk çürür ve gübre olurdu.
birde karadenızın yüksek köylerınde benım görmedıgım ama eskılerın anlalttıgı bır sey var ki;
oda bence çok ilginç sayın acemi ustamızın yazılarıyla örtüşüyor
oda kanalızasyon olmadıgı için kışın biriken insan dışkısı bahar ayında egreltı otu ile ıyıce karıstırılır ve çilekeş kadınlarımızın sırtında derın çukurlar açılan yerlere dökülür ve bal kabagı ekilirdi .şu anda bu olay tamammıyla kalktı tabi ancak eskıler halen o verımlı ve tatlı kabakların sohbetını ediyorlar
sayfamızdan ögrendıklerımıze göre bu karadenız usulu uygulama organık destek ve çok çok hızlı buyuyen ve nemı çok seven egrelti otundakı mikoriza vb dostlarımız olabilirmi acaba diye düşünmekteyim ayrıca bu güzelim yurt köşemizdeki ormanlarımızda kimbilir ne cevher niteliğinde faydalı ve daha önemlısı YERLİ mikroorganızmalar vardır ?

acemi_caylak 15-10-2010 17:52

Sn. Safranlı çok güzel gözlemler aktardınız. Her yörede farklı uygulamalar var. İnsanlar bunları bir kaç bin yılda öğrenmişler, ancak bir yüzyılda unutmuşlar. Umarım başka arkadaşlarda kendi yörelerinden farklı uygulmalarla buraya katkıda bulunur.

Özellikle Karadeniz'de yaz aylarında o sıcaklık ve nemde mikroorganizma boldur. Bu sayfalarda anlatılan mikoriza uygulması için en uygun yer yani. Bence deneyin derim. O dışkılarla aynı zamanda mikorizalarda beslenebilir.

epsody 16-10-2010 10:38

Sayın Doğasever, açıklamaların için teşekürlerimi sunarım seni kutlarım başlığa sahip çıkarak en azından acemi ustanın durumuna düşmedin yerinde cevap verdin, lakin Biochar'a uygulamasına tepkilerimin esasının anlaşılamadığının farkındayım, sayın gecede senin açıklamalarına paralel açıklamalarda bulunmasına rağmen bu açıklamalar beni ikna edemedi.

Arkadaşlar Biochar uygulamarıyla toprağa kazandırılan değerleri tartışmıyorum, benim vurgulamak istediğim noktanın türkiye topraklarının organik özelliklerinin ve humus değerlerinin yükseltmenin yöntemlerinin organik materyelerinin kompostlaştırlarak toprağa kazandırılmayı uygulamalarıyla tamamlanacağı kanısını taşıdığımdan, Biochar uygulamalarıyla bu değerlerinin yükseltilemiyeceğidir

Başka bir yanlış düşüncede sanki ülkemiz güney amerikadaki amazon ormanlarına sahip ülke düşüncesiyle hedef gösterilerek eksik orman varlığımız tehdit altına sokulmak istenmektedir, bu düşünce ile mevcut olan organik maddelerin toprağın mineral yapısını sadece karbonca zengin bir yapıya dönüştürecektir, ortada humusu oluşturma diye bir olgudan bahsedilmediğinden toprak canlılarının yaşamlarını güvence altına alacak onların üremelerini toprakiçi faaliyetleri hiç düşünülmemektedir.

Benim tezim öncelikle toprak yapısının içeriğini humusça zengin hale getirldikten sonra bu uygulamaların geçerliliği uygunluk kazanacaktır.

Dogasever 16-10-2010 11:01

Epsody, bence Acemi Usta bu başlığı gayet iyi götürüyor. Verdiği bilgiler son derece yerinde ve önemli şeyler. Bu konuda, benim görüşüm iki uygulamanın paralel gitmesinin daha uygun olacağı yönünde. Toprak kimyası, biyolojisi, fiziği çok karmaşık bir olay çünkü gaz, sıvı, katı fazların hepsi bir arada. Su dünyada bilinen en iyi çözücü maddelerden biri. Toprakta, organik madde ve mineraller hep etkileşim halinde. Biochar da mutlaka organik maddeyle etkileşim halindedir. O yüzden birinin diğerine tercih edilmesi söz konusu olmamalı diye düşünüyorum çünkü hepsi bir bütünün parçaları.

Hatırladığım kadarıyla, Microsoft'un sahibi, Bill Gates de Afrika'da biochar uygulamalarını başlatmıştı. Verimlilik için sadece organik madde yeterli olsa, bununla yetinilirdi. Mantığımız da bu ikisinin birlikte uygulanması gerektiğini söylüyor.

Organik madde de mutlaka artırılmalı. Kimse buna karşı değil. Aksine burada hepimiz teşvik ediyoruz.

MeyveliTepe 16-10-2010 11:25

Epsody, gerek biochar gerek genel olarak topraktaki organik maddenin arttırılması biribirinin alternatifi değil, biribirinin tamamlayıcısıdır. Biochar uygulanacak diye topraktaki organik maddenin arttırılması geri kalmıyor yani. İkisinin de faydası var. Toprağa organik madde katkısı sürekli bir uğraş. Biochar ise uygulandıktan sonra çok uzun bir süre tekrarına gerek olmayan bir işlem.

epsody 16-10-2010 11:36

Aceminin başlığa saygısı.
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak (Mesaj 705112)
Sn. Epsody,

Siz bu başlıktaki konuları anlamayacak kadar olaya basit baktığınız için size cevap bile vermiyorum. Nasılsa dilin kemiği yok sizi tutan mı var. Her ilgi çeken başlığa Epsody'nin damladığını herkes biliyor. Her yeni üyeye Epsody neden kendini bir kez daha tanıtmak istiyor. Bu sorulara da cevap verirseniz sevinirim.

Sayın doğasever aceminin düştüğü durumu görmemezlikten gelmeni af edemem, başlığındaki yorumuma cevabını nasıl kabul ederek başlığı iyi götürüyor diyebiliyorsunuz anlayamıyorum, yukardaki mesajı benim yoruma uygun buluyorsanız size söyliyecek kelimem yok, onun düştüğü hatalara siz düşmeyin yeter sevgilerle.

epsody 16-10-2010 11:48

biochar'a gereklilik varmı.?
 
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 705500)
Epsody, gerek biochar gerek genel olarak topraktaki organik maddenin arttırılması biribirinin alternatifi değil, biribirinin tamamlayıcısıdır. Biochar uygulanacak diye topraktaki organik maddenin arttırılması geri kalmıyor yani. İkisinin de faydası var. Toprağa organik madde katkısı sürekli bir uğraş. Biochar ise uygulandıktan sonra çok uzun bir süre tekrarına gerek olmayan bir işlem.

Sayın Meyvelelitepe benim önceliğim toprakların eksikliği olan humusun sağlanması idi, toprağın bitkiler yönünde düzenlemesini yapacak doğada birçok mineral varken insan mevcut organik maddeyi biochar yöntemine tabi tutmasını bütün yönleri ile uygun görmemekteyim, bu bir yerde organik maddenin israfını getirecektir, çünkü insan doğa ile rekabet edemez kanaatindeyim, sevgilerimle

acemi_caylak 16-10-2010 11:57

Sn. Epsody,

Hem "artık bu başlığın sonu gelmiştir" diyerek alaycı bir şekilde yorumda bulunuyorsun. Ki bu başlığın bu kadar kısa zamanda bu kadar mesajla biteceğini düşünmen, zaten bu konuya ne kadar sığ baktığının göstergesi.

Daha başından bu kadar ağır ithamda bulunup sonrada benim yanıtımı referans alarak kendini yağ gibi üste çıkarıyorsun. Başlığa sahip çıkmak ne demek? Ne demek isitiyorsun? İşine geleni anlıyorsun. İşine gelmeyeni anlamıyorsun. Burda yazılan yazıların hepside en azından bir kaç saatlik emeğin karşılığı. Hiç değilse buna saygı duy. Bu iş 3 tane şeftali ve kiraz yetiştirmeye benzemiyor.

Burada herkes anlamışkan sen anlamıyorsan demek ki sende bir sorun var.

Madem her konuda uzmansın? Şu soluncanların aggregatlaşmaya etkisi ve salgıladıkları enzimleri açıkla da bizde öğrenelim. Humus nedir nasıl oluşur? Kompost tek başına humus oluşturmak için yeterli midir? Üyeler bu sorularında cevabını merak ediyorlardır.

Diğer üyelerinde bilmesi açısından, ben senin ne yapmak istediğini çok iyi biliyorum. Eski leonardit meselesini açmayalım istersen. Ben kimseye kömür tozunu leonardit diye pazarlamadım. Senin bu başlıkta yazılanlara tepkin daha o zamandan kaynaklanıyor.

UBYİ'ye bir tek katkın olmamasına rağmen gelip katıldın. Ve gelir gelmez "%15 kimyasaldan bir şey olmaz" dedin sesimizi çıkarmadık. Ama artık yetti diyorum.

omer.tuncer 17-10-2010 00:23

Pirina alternatif olabilirmi
 
Biochar sisteminde kullanılan materyal i acaba pirina ile uygulamak mümkün olurmu hem ucuz diye yakıt olarak kullanılmasının önüne geçilir. hemde ucuz materyal elde etmiş oluruz. böylece bir taş la iki kuş vururuz.

Hay aksi yine kuş dedim vurmak dedim halil bey yanlış anlama.

acemi_caylak 17-10-2010 00:41

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi omer.tuncer (Mesaj 705783)
Biochar sisteminde kullanılan materyal i acaba pirina ile uygulamak mümkün olurmu hem ucuz diye yakıt olarak kullanılmasının önüne geçilir. hemde ucuz materyal elde etmiş oluruz. böylece bir taş la iki kuş vururuz.

Hay aksi yine kuş dedim vurmak dedim halil bey yanlış anlama.

Sevgili omer.tuncer,

Biochar her türlü organik madde ile yapılabilir. Prina ile de tabi ki uygulanabilr. Sadece prina ıslak olduğu için kuruttuktan sonra biochar işine girişmek daha iyi olur diye düşünüyorum.

Halil Bey'e de söyleyelim kuşlara dokunmasın artık. Milletin buğdayı süneden kırılıyor.

Kolay gele.

Halil Önen 17-10-2010 02:04

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi omer.tuncer (Mesaj 705783)
Biochar sisteminde... . böylece bir taş la iki kuş vururuz.

Hay aksi yine kuş dedim vurmak dedim halil bey yanlış anlama.

Ömer hoca, bunu size kuşlar mı söyledi? Ne yapacağımı kendimden bile saklarken...

Zeytin küsbesini (pirina) gölgede bir hafta kurutacak, nemini %20 altına düşürecek, dönüme 600kg kadar atacaktım. 2 ya da 3 ay sonra dikim yapaçaktım.

İtalyada zeytin yetiştirciler pirinayı tarımda kullanıyorlarmış diye duymuştum.

Pirina maya ve küf içeriği oldukca zenginmiş. Küf varsa mikroorganizma vardır.
Maya varsa enzim de vardır. Belki enzim de yaparız.:)

Aslında canavar otu için bunları düşünüyordum. Pirinanın diğer bitkiler zararı beni korkutuyordu.

Biohar yöntemi çıkış yolu gibi gözüküyor.Pirinanın enerjisinen yaralanmak için, yakılarak kül haline getirilmesine, dostum ebsody bile karşı çıkacaktır.

Deneyerek öğrenmek şart oldu, artık.


(süne yiyen kuşlar dostumuzdur. Diğerleri için ;bizimkisi tamamen hasattır.):)

bayindirmevki 17-10-2010 20:08

Sayın Ebsody,

Aşağıdaki alıntı yazı "Toprağa organik özelliklerinin kazandırılması" başlığınızdaki 91 nolu mesajın son pragrafıdır. Özellikle altı çizili yere dikkat edin.

"Leonarditin bulunamadığı durumlarda linyit kömürünün en ince tozlarınıda kullanarak topraklarımızdaki mikro canlıların besin olarak karbon birinci sırada geldiğinden linyit kömürü tozları çok yönlü faydalar sağlıyarak topraklarımızın düzenlenmeleri sağlanarak canlılığını arttırmış olacağız".

Neymiş; Mikro canlıların besini olarak karbon birinci sırada geldiğinden!

Peki; Birinci sırada gelen bu karbonu üretmenin bir yöntemini bize tanıtan Acemi ustaya niye takıldınız.

Üstelik de yanlış şeyleri bilgi diye sunarken. Nasıl olur da karbon mikro canlıların besini olur. Vah, vah o mikro canlılara.

Helal olsun size. Özgüven süper. Gerisine gerek yok.

qokhanyilmaz 17-10-2010 23:33

Avustralya Permakültür çalışmalarından bir biochar uygulması...
 
5 Eklenti(ler)
İnternette gezerken Avustralya'daki bir biochar uygulaması gördüm.Uygulama ile ilgili bir açıklama yapılmamış ama anladığım kadarıyla onlarda kepek kullanarak hava ile temasını kesmeye çalışmışlar.

Kaynak

acemi_caylak 18-10-2010 08:54

Sn. Gokhanyilmaz,

Katkılarınız için teşekkürler.

Sizin tavuk gübresi işiniz nasıl gidiyor?

Kolay gelsin.

qokhanyilmaz 18-10-2010 11:55

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak (Mesaj 706089)
Sn. Gokhanyilmaz,

Katkılarınız için teşekkürler.

Sizin tavuk gübresi işiniz nasıl gidiyor?

Kolay gelsin.

Teşekkür ederim üstad. Bir proje çizdim yine sitedeki konuyla ilgili bilgi sahibi insanların yönlendirdiği doğrultuda bir proje çizdim. Çet raporu almamız gerekiyor şu anda ve çevre bakanlığındaki görevlilerin ilk aşamada metan gazının hiçbir şekilde doğaya atılmaması gerektiğini söylemesiyle bir kaç değişikliğe gitmem gerekiyor.Üzerinde çalışıyorum. Umarım en kısa zamanda proje onaylanır ve yaptığımız uygulamayı resimleriyle beraber sitede teşhir etmeyi düşünüyorum. İşin ilginç yanı yapılmış ve onaylanmış bir proje var ve onda metan gazı direk doğaya atılıyor.Ülkemiz bu ve bu gibi çevre konularında bürokrasi engellerinden öteye gidememiş olduğunu bir kere daha görmüş oldum.

acemi_caylak 19-10-2010 21:21

Toprak solunumu diye bir şey olduğunu biliyor muydunuz? Toprak bilimciler böyle bir kavramdan sık sık söz ediyorlar. Peki bu nasıl olmakta. Sözü Rus araştırmacı Krasilnikov'a bırakalım.

Toprak atfosmerinin en önemli bileşeni karbondioksittir (CO2). Organik materyalin bozunması ve ayrışması sonucunda ortaya çıkan final üründür. Toprakta bunun dışında azot, oksijen gibi atmosferik gazlarla birlikte amonyak, hidrojen sülfür, metan, organik asit, alkol ve ester vb. bulunur. Atmosferik gazlar dışında bu saydığımız ürünlerin hepside bakteri, diğer mikroorrganizmalar ve bitkilerin metabolik salgıları sonucu oluşur.

Bizim açımızdan en önemli bileşen olan karbondioksit büyük ölçüde mikrobiyal metabolizma sonucu oluşur. Lundergardh (1924) toplam karbondiositin 2/3’sinin bakteriyal metabolizması sonucu kalan 1/3’lik kısmın ise bitki köklerinin aktivitesi sonucu oluştuğunu belirtmektedir.

Humusça zengin topraklarda humusça fakir topraklardan daha fazla CO2 vardır.

Vilenskii, gübrelenmemiş killi topraklarda hektar başına bir saatte 1.25 kg, gübrelenmemiş kumlu topraklarda 2.0 kg, humusça zengin kumlu topraklarda 4.0 kg CO2 ortaya çıktığını belirtiyor.

Bond nn fazla CO2 üretiminin baklagil ekili topraklarda olduğunu ve bununda bakteri köklerindeki Rhizobium bakterileri tarafından üretildiğini belirtiyor.Ayrıca toprak derinliklerindeki CO2 miktarı yüzeyden daha fazladır. Sıcaklık artışına bağlı olarakta topraktaki CO2 üretimi artmaktadır.

Topraktaki oksijen (O2) miktarı ise bu CO2 oluşumunun tersine işleyen bir sürece bağlı olup, 30 cm derinliğe kadar topraktaki toplam gazın ortalama %15-20 si oksijenden oluşur. Derinlik arttıkça O2 miktarı dramatik bir şekilde düşer.O2 miktarı topraktaki sıcaklık ve nem durumuyla yakından ilişkilidir. Bahar aylarında 60-90 cm derinlikte O2 miktarı %0.3-0.8 olup, temmuz ayında bu oran %15-19 lara kadar çıkar. Hatta ağustos ayında 180 cm derinlikte bile %11-13 O2 bulunduğu tespit edilmiştir. Bu oran ekim ayından itibaren tekrar düşmeye başlar.

Bunun sonucu olarak, O2 varlığında ve sıcak aylarda topraktaki mikroorganizma varlığı hem miktar olarak hem de tür olarak daha fazladır.

Topraktaki bu CO2 ve O2 değşiminin sürekli olması mikrobiyal aktivite sonucu olup atmosfer gazları ile toprak gazları arasında sürekli bir dönüşüm vardır. İşte buna toprak solunumu denilmektedir. Eğer bu dönüşüm olmasaydı, topraktaki porlar CO2, Hüdrojen Sülfür, metan ve diğer gazlar tarafından doldurulucak ve bir çok mikrobiyal aktivite duracak ve topraktaki bitki, hayvan ve mikroorganizmalar için toksik bir ortam oluşacaktı. Atmosferik oksijenle bu gazların yer değişimi olmasa toprakta tamamen anaerobik koşullar hakim olacaktı.

Atmosferik basınçtaki yükselme veya düşme ile toprağın adsorbsiyon kapasiteside toprak solunumunu önemli ölçüde etkilemektedir. Düşük basınçta gazlar atmosfere daha kolay karışır.

Topraktaki bir çok ototrof ve kemoototrof bakteriler bu CO2’yi besin kaynağı olarak kullanırlar. Araştırmalar mikrorganizmaların aktiviteleri azaldığı zaman CO2 miktarının düştüğünü göstermektedir.

Bütün bunları niye uzun uzun yazdığıma gelince, Kanada ve Avustralya’da toprağa CO2 enjekte etmenin mikrobiyal aktiviteyi artırdığını ve bunun sonucu verim artışı sağlandığını düşünen bazı çiftçiler, traktörden çıkan eksoz gazlarını traktörün arkasına yaptırdıkları soğutma siteminden geçirerek, toprağı sürerken veya tohum ekerken yeniden toprağa veriyorlar. Henüz bu konuda bilimsel araştırmalar bunun doğruluğunu ispatlamamış olsada bazı çiftçiler bu yolla %100 lere verim artışı sağladıklarnı iddia etmekteler. Hatta Kanada’da bir firma bu tür bir sistemin patentini almak için başvurmuş.

Agcanada

Halil Önen 19-10-2010 21:41

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak (Mesaj 706839)
[B]........
Bütün bunları niye uzun uzun yazdığıma gelince, Kanada ve Avustralya’da toprağa CO2 enjekte etmenin mikrobiyal aktiviteyi artırdığını ve bunun sonucu verim artışı sağlandığını düşünen bazı çiftçiler, traktörden çıkan eksoz gazlarını traktörün arkasına yaptırdıkları soğutma siteminden geçirerek, toprağı sürerken veya tohum ekerken yeniden toprağa veriyorlar. Henüz bu konuda bilimsel araştırmalar bunun doğruluğunu ispatlamamış olsada bazı çiftçiler bu yolla %100 lere verim artışı sağladıklarnı iddia etmekteler. Hatta Kanada’da bir firma bu tür bir sistemin patentini almak için başvurmuş.

Agcanada

Evet ne güzel, CO2 i _soğutarak_ hava yerine toprağa veriyorsun. Ve verimi arttırıyorsun. Daha basit bir uygulama düşünülebilir belki...

acemi_caylak 20-10-2010 08:35

3 Eklenti(ler)
bu konuda tartışmalar sürsede, bu işi yapan bir çok çiftçi var. Bunun yerine karbon ağırlıklı organik maddenin toprağa ilave edilmesi daha iyi sonuç verir diye düşünüyorum. Çünkü bir çok organik maddenin bozunması sonucu zaten CO2 oluşmakta. Ayrıca toprağa enjekte edilen CO2'nin topraktaki porları dolduramadan havaya karışacağına dair tezler var.

Sistem hakkında bir fikir vermesi açısından bir kaç resim. Belki aramızdan zihni sinir projeler çıkabilir.

Eklenti 176071

Eklenti 176072

Eklenti 176073

nariçi 20-10-2010 10:31

Buraya ilk bakışım. Toprağı daha değişik bir yöntemle destekleme. Bu konuya orman yangınlarında oluşan kalıntılar benzerlik taşır mı?

Formun son sayfasını okudum, öncekileri de okursam daha detaylı bilgi sahibi olacağım.

Aslında bu forum sitelerini Tarım Bakanlığının desteklemesi gerekir.

qokhanyilmaz 20-10-2010 13:18

Bu durumda kurmak istediğimiz çiftliğin araçların egzoz gazlarından uzakta bir yere kurmak istememizin bir anlamı kalmayacak gibi bir sonuç çıkmaz mı ? Ben mi yanlış anladım?

verdoque 20-10-2010 14:04

Ben de bunu düşündüm ve eksoz gazının içeriğine baktım. Çok detaylı araştıramadım ama çoğu solunduğunda insan için toksik etki yaratan bu gazlar azot, karbon ve hidrojen içeren bileşiklerden oluşuyor. Bakteriler için bunlar parçalanabilir maddeler olduğu için topraktan verildiğinde zararı olmuyor sanırım. Ama havada bulunduğunda farklı etkileri olabilir. En azından tarlada çalışan insanlara zararlı olacaktır.

kayastop 20-10-2010 14:10

odun kömürü tozunu kaça sattıklarını araştırdım perakende 25 krş. ton bazında 10 - 15 krş arası olabileceği bilgisini edindim

nariçi 20-10-2010 16:30

Kömür tozu öyle satılacak kadar çok oluyormu! Hava kililiği yaratan eksoz dumanı-gazı başka toprağa karıştırılan karbon metaryelleri başka konu.

Verdoque biraz açıklamada bulunmuş. Toprağa verilecek karbonlu maddeler bir bakıma oluşmamış linyit tozuna benzer bir etki yapar yani humik asit benzeri zannediyorum.

acemi_caylak 20-10-2010 20:26

Kendi EM5 ve EMFPE'ni Kendin Yap
 
EM'nin Amerika şubesi, EMFPE ve EM5'in nasıl yapılacağını kendi sitesinde açıklamış. Ölçüleri olabildiğince Türkçe'ye çevirdim. Dileyenler bu linkten erişebilir.



EMFPE Yapımı

1. Ot, bitki sapı ve meyve yapraklarını toplayarak ince ince kıyınız. (Orjinal dökümanda 2inçx2inç diyor bence biraz daha küçük parçalara ayırmak daha iyi.)
2. 5 litre su şişesini bu bitki parçaları ile ağzına kadar doldurunuz.
3. Başka bir şişede 2,5 tatlı kaşığı EM1, 2,5 tatlı kaşığı melası 3,5-4 litre (1 galon=ABD’de 3,75, İngiltere’de 4,55 litre) litre su ile karışıtırınız.
4. Bu karışımı bitkileri doldurduğunuz şişeye dökünüz. Su bitkileri iyice kaplamalıdır.
5. Şişenin ağzını kapatınız. Şişeyi güneş ışığı almayan bir yere kaldırınız ve 2 hafta kadar fermente ediniz. Günde 1 kere çalkalayınız ve şişenin kapağını gevşeterek havasını alınız pH seviyesi 3.2 – 3.7 arasına geldiğinde kullanıma hazır demektir.
6. Bu sıvıyı bir süzgeç yardımı ile süzünüz. Elde ettiğiniz bu sıvı EMFPE’dir.
7. EMFPE yapraktan uygulama için kullanılır. Bu sıvıyı 1/500 oranında sulandırarak bitkilerinizn yapraklarına uygulayınız.
8. Arta kalan bitki artıkları komposta katılabilir veya gübre olarak kullanılabilir. Ancak gübre olarak kullanacaksınız ağaç köklerinden yarım metre uzağa gömünüz ve az miktarda kullanınız.
9. Kullanılmamış EMFPE’yi serin ve kuru bir ortamda 90 gün kadar saklayabilirsiniz.

EM5 Yapımı

1. 5 litrelik su şişesine
2. 1 bardak EM1 (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor)
3. 1 bardak Melas (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor)
4. 1 bardak Elma sirkesi (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor)
5. 1 bardak damıtılmış alkol (vodka, viski, tequila, ispirto) (Orjinal dökümanda ¾ cup diyor)
6. Biraz (yarım kg) bitki parçası ve çeşitli bitki yaprağı ekleyiniz. (biberiye, pelin otu, ısırgan otu, acı biber ve sarmısak karıştırmak daha iyi sonuç verir.)
7. 3,5-4 litre (1 galon=ABD’de 3,75 litre) ılık su (40-45 º C)
Şişenin ağzını kapatınız ve her gün 1 veya 2 kere sallayarak karıştırınız ve havasını alınız. pH seviyesi 4.0 veya altına indiğinde işlem tamam demektir.

Aşağıdaki uygulama programı ile bu karışımları bitkilerinize uygulayabilirsiniz.
1. Hafta: 2 litre EMA 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır.
2. Hafta: 2 litre EM5 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır.
3. Hafta:: 2 litre EMFPE 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır.
4. Hafta:: 2 litre EMA 1/500 oranında su ile karıştırılırılak, 1 dönüme uygulanır.

acemi_caylak 20-10-2010 22:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nariçi (Mesaj 707013)
Buraya ilk bakışım. Toprağı daha değişik bir yöntemle destekleme. Bu konuya orman yangınlarında oluşan kalıntılar benzerlik taşır mı?

Formun son sayfasını okudum, öncekileri de okursam daha detaylı bilgi sahibi olacağım.

Aslında bu forum sitelerini Tarım Bakanlığının desteklemesi gerekir.

Sn. Nariçi,

Bu başlıkta tümüyle yabancıların DIY (do it yourself - kendi kendine yap) dedikleri yöntemlere ağırlık veriliyor. Biokömürde onlardan birisi. Orman yangınından arta kalan kömür - tam yanmamışsa- tabi ki kulanılır. Ancak önceki sayfalarda verilen karışım oranlarına dikkat edilerek.

acemi_caylak 20-10-2010 22:07

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi verdoque (Mesaj 707074)
Ben de bunu düşündüm ve eksoz gazının içeriğine baktım. Çok detaylı araştıramadım ama çoğu solunduğunda insan için toksik etki yaratan bu gazlar azot, karbon ve hidrojen içeren bileşiklerden oluşuyor. Bakteriler için bunlar parçalanabilir maddeler olduğu için topraktan verildiğinde zararı olmuyor sanırım. Ama havada bulunduğunda farklı etkileri olabilir. En azından tarlada çalışan insanlara zararlı olacaktır.

Sn. Gokhanyilmaz ve Sn. Verdoque,

Zaten bu uygulamayı yapanların aynen biyokömürde olduğu gibi atmosferdeki karbon emisyonunu azaltmak gibi bir söylemleri var. Üstelik sadece tratör eksozundan verilen gazdan söz ediyorlar. Bu konuyu destekleyen bilimsel veri ne yazık ki yok. Üstelik böyle bir sistem 40-50.000 dolar gibi yüksek maliyetli bir işlem. Ancak özellikle Avustralyalı ve Kanadalı çiftçiler uygulamanın verimi artırdığında ısrarlı. CO2'nin topraktaki mikroorganizma sayısını ve çeşitliliğini artırdığı konusunda bütün toprak bilimciler hem fikir. Ancak direk eksoz gazı enjekte etmek böyle bir etki yapar mı bilmiyorum.
Yol kenarından uzak olma kavramına gelince, traktör ve otoyoldan salınan ağır metal oranı arasında büyük farklar olacaktır. Çünkü birisi bir kez uygulanıyor. Diğerindeyse her gün binlerce araba geçiyor.

Safranlı 21-10-2010 10:00

Doğanın ne kadar cömert ve her türlü kirliliği ortadan kaldırmak için mükemmel derecede donanımlı çalışkan ve gönüllü askerlerı var.konuşulanlar ve yazılanlar aslında var olan yüzlerce yıllık tecrubenın geri kazanılması çalışlarını oluşturuyor.Ustalarımızdan bir seyler ögrendıkce aslında üzülüyorum.Köylünün elındekı geleneksel bilgiler zihinlerinden silinmiş ve ne yapacagını bilemez halde gübrecilere hazır lokma müşteri haline gelmiş.Belkide kendı imkanları içerisinde her türlü gübreyı ve ilacı yapabilec halde iken çöpe giden degerli atıklara mı yoksa ekmegınden kısarak ümitle belkı kazanırım diyerek gübrecilere verdıgı servete mı yanmak gerekır.Normal koşullarda her çiftçi çok rahat bir şekılde belkı hiç para ödemeden en verimli gübreyi zaten eskıden kendınce yapıyordu.
üç beş inegi tavugu ile aslında neler yapabılecegını buradan ögrendık artık
Bana kalırsa yaşanan problemın en buyuk sebebi köylünün boynunun bükük ve psıkolojık olarak ezık hale getırılmesıdır. gençler köylü veya çiftçi olmayı gerı olmak olarak görüyor
hatta çifftçi oldugunu söylemek istemıyor.bu öz güven problemı çözülmeli ve toprak dostları yüceltılmelı diyorum

Safranlı 21-10-2010 15:07

Sayın Acemi ustamıza sormak istegım bir şey var;Neticede buradakı ögrendıklerımızı eldekı ımkanlara göre farklı farklı malzemelerden yapabiliyoruz.
Biochar yapmak için benım aklıma bizim bölgenın vazgecılmezi kuzine sobasında organık materyalı ağır ağır kavurarak yapabılırmıyız.elımızdakı organık materyale göre bu döngüyü ne kadar sürede tekrar etmelıyız .birde hemen şimdi aklıma gelen fındık kabukları fırıncıların gözdesı çok ıyı yanar .her halde bıochar için iyi bir secenek olabilir diye düşünüyorum

acemi_caylak 21-10-2010 15:18

Sn. Safranlı,

Tabi ki kullanabilirsiniz. Ancak kavurma olayında düşük oksijenli yanmadaki kadar kaliteli kömür elde edemeyebilirsiniz.

Fındık kabuğuna gelince bu iş için en iyi malzemelerden biri diyebilirim. Bizim Antep'te de antepfıstığı kabuğu çöpe atılıyor. 20 traktör aldım. Eğer fırsat bulup bağa gidebilirsem bir kısmını biyokömür yapacağım. Gidemezsem komposta karıştıracağız. Kuralımız şu; doğadan çıkan hiç bir şeyi kimyasal işlemden geçmemişse atmıyoruz. Mutlaka bir değerlendirme yolunu buluruz.

nariçi 21-10-2010 15:23

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak (Mesaj 707284)
Sn. Nariçi,

Bu başlıkta tümüyle yabancıların DIY (do it yourself - kendi kendine yap) dedikleri yöntemlere ağırlık veriliyor. Biokömürde onlardan birisi. Orman yangınından arta kalan kömür - tam yanmamışsa- tabi ki kulanılır. Ancak önceki sayfalarda verilen karışım oranlarına dikkat edilerek.

Benim kastım yangın alanlarından faydalanmak değil de bu alanlarda yangın sonunda floranın bu yangın atıklarından faydalandığı yönünde dikkat çekmekti.

acemi_caylak 21-10-2010 20:51

Biocharla ilgilenelere 3 tane güzel link. Hele birincisi süper. Anlamak için ingilizce bilmenize gerek yok, resimler her şeyi anlatıyor.

http://www.biochar.info/index.cfm?view=52.19&lan=en

http://www.holon.se/folke/carbon/sim...mplechar.shtml

http://www.puffergas.com/historic/rules/rules.html

Safranlı 22-10-2010 12:09

Buradan ögrendıklerımız böyle gıderse hayra alamet degıl !.Artık o hale geldıkkı etrafımızdakı artıklara çırpılara göz diker olduk.bahçemdekı bögürtlen dikenlerını hammadde olarak iyice çürümüş yaprakları milli deger olarak görüyorum
En ilginç olanı ise dün aksam aşırı yağmur yağarken komsumuz arkadaşlarını çağarmış oturak fasulyelerı saplarından ayırıyorlar. bende karsıdan bakıp bu fasulye sapları çokmuş büyük bir hazıne var burda diye aklımdan geçirmekle meskuldum
komsum yakmadan yetişebilirsem birde annemın milletın çöpünü bahçeyi mi sokucan demesınden kurtulmam lazım acemı ustamızın dedıgı gıbı bizde hersey degerlendırılır oldu artık

acemi_caylak 24-10-2010 01:16

1 Eklenti(ler)
Bir gün elektronik postanıza evinizin kapısı tarafından mahkemeye verildiğiniz için savcılığa ifade vermeye davet edildiğinizi belirten bir mesaj gelse ne düşünürsünüz? Çok saçma değil mi?

Alıntı:

“... canlı adımlarla dairesinin kapısına doğru ilerledi, tokmağı çevirdi ve sürgüyü çekti. Kapı açılmayı reddetti. “Beş cent lütfen.” Ceplerini karıştırdı. Başka bozukluk yoktu; hiçbir şey yoktu. “Yarın öderim,” dedi kapıya. Tokmağı çevirmeyi tekrar denedi. Ama kapı bir kez daha kilitli kaldı. “Sana ödeyeceğim şeyler,” diye konuştu, “sadece bahşiş niteliğindedir, yani sana bir ödeme yapmak zorunda değilim.” “Ben öyle düşünmüyorum,” dedi kapı. “Bence bu akıllı daireyi alırken imzalamış olduğunuz kontrata bir bakın.” Masanın çekmecesinden kontratı buldu; onu imzaladığından bu yana belgeye bağlı kalmanın yararlı olduğunu yüzlerce kez görmüştü. Belge yeteri kadar açıktı, kapıya yapılan açıp kapama ödemeleri zorunluydu, bahşiş değildi. “Haklı olduğumu gördünüz,” dedi kapı. Durumdan hoşnut ve kendinden son derece emin bir tonda konuşmuştu. Joe Chip, lavabonun yanındaki çekmeceden paslanmaz çelik bir bıçak aldı ve onunla dairesinin para yutan o kilit sisteminin vidalarını düzgün bir şekilde sökmeye başladı. “Seni mahkemeye vereceğim,” dedi kapı, ilk vida yerinden çıkar çıkmaz.”
Philip K. Dick’in Ubik romanından aktaran Tuncer Şengöz, www.sosyonomi.com 'dan alıntı. Bu alıntıyı niye yaptığıma gelince, aşağıdaki sözlere bir kez daha dikkat.

Alıntı:

“Artan nüfusla birlite yiyecek, fiber ve biyoyakıtlara gereksinim arttıkça topraklar üzerindeki baskıyı artırdık. 1950-1960’lı yıllardan itibaren yanlış gübreleme ve gelişen toprak işleme (aşırı sürme) sonucu topraklarımızdaki doğal organik karbonun % 50’sini kaybettiğimiz için, toprakların bizim için ne kadar değerli olduğunu yeni yeni anlamış bulunuyoruz. Oysa geçen sürede topraklarımızda erozyon arttı, toprağın su tutma kapsitesi düştü. Bütün bunlar bize 1950-60 ’lı yıllarda yeşil devrim diye adlandırdığımız literatür tarafından lanse edilen verim artışının sürdürülmesi ve ürün kaybının önlenmesi için kimyasal gübrelemenin önemli olduğu söylemi arkasında gizlenen, toprakların kaybına yol açan bir durumdu. Topraklarımız bugün işlevini gerçekleştiremez duruma düştü. Şimdi “Toprakların Yeryüzünün Yaşayan Örtüsü” olduğunu anlamış bulunuyoruz.”
Yukarıdaki kısa alıntı ise, J. M. Kimble, C. W. Rice, D. Reed, S. Mooney, R. F. Follett, R. Lal tarafından yazılan, Soil Carbon Management, Economic, Environmental and Societal Benefits (Toprak Karbon Yönetimi, Ekonomik, Çevresel ve Toplumsal Yararları) isimli kitaptan alındı ki yazarların hepside Amerika Tarım Bölümü’nde görev yapmış toprak bilimciler ve çeşitli üniversitelerdeki profesörlerden oluşuyor.

Altımızda arabalar biz gaza bastıkça, yokedilen, yakılan, talan edilen ormanların yerine çok katlı kümesler diktikçe ve bankalardan kredi alarak 30 yıllık kontratlara imza attıkça, sonumuz Paskalya Adası’ndaki ormanları patates dikmek ve kano yapmak için yok eden yerlilerin, sonunda birbirlerini yemeye varan yamyamlığına kadar varacak ki bu tarih hiçte uzak değilmiş diye gözüküyor.

Oysa toprakları geri kazanmanın yolu çok basit; topraktan aldığımızı yeniden toprağa vermek. Bütün organik atıkları yeniden kazanmak. Biz bunu başardığımız oranda aşağıda sözü edilen mineral ve mikroorganizmalar zaten doğal akışı içerisindeki aşağıdaki işlevlerini yerine getireceklerdir.

Birincil Derecede Gerekli Mineraller

N/Azot – Bitki gelişmesini teşvik edici
P2O5/Fosfor Oksit – Kök gelişmesini teşvik edici ve çiçeklendirmeyi artırıcı
K2O/Potasyum Oksit – Meyve dolgunluğu ve meyve gelişmesini artırıcı

İkincil Derecede Gerekli Mineraller

MgO/Magnezyum Oksit – Toprak pH’nın stabilizasyonu ve Azot fiksasyonunda bakteriyel etkinliği teşvik edici
CaO/Calsiyum Oksit – Hücre duvarı yapısında ve hücre bölünmesini teşvik edici enzimler
S/Kükürt – Proteinlerin, amino asit ve vitaminlerin bir parçası, toprak solunumunda aktif

İz elementler

B/Bor – Glukoz ve glikoz dönüşümünde aktif
Zn/Çinko – Büyüme hormonlarını teşvik, nişasta oluşumu ve tohum tutmada aktif
Mn/Manganez – Fotosentez sırasında enzim oluşumuna katkı ve azot metabolizma reaksiyonlarında aktif.
Fe/Demir – Fotosentez ve klorofil oluşumunda etkin
Cu/Bakır – Protein ve karbonhidrat oluşumunda metabolitik aktiveteye katkı
Mo/Molibden – Azot fikzasyonunu teşvik edici
Co/Cobalt – Baklagil azot fiksasyonunda ve nodül oluşumunda etkili
Cl/Klor – Kök gelişiminde etkili, enzimlerin oluşmuna katkı

Organik Asitler

Humik Asit – Organik besinler için azot kaynağı
Amino Asit – Bitkiler için organik besin

Bitki Gelişimini Teşvik edici Mikroorganizmalar

Azot Fikse Eden Mikroorganizmalar – (Azotobacter, Filamentous, Rhizobia) Azotun (N2) amonyuma dönüşümünü yaparak azotun bitki için alınabilir biçime dönüştürülmesi.
Lactobacillus Türleri – Organik asit oluşumunda doğal enzimlerin üretilmesi, bitkilerin iz elementleri adsorbsiyonu sırsında biyo regülatör, potasyum bağlayıcı ve antibiyotik üretimi
Fosfor Çözücü Bakteriler - Çözünmez durumdaki fosforun çözünmesi
Mycorrhiza – Besin alımını geliştirici, patojen fungi, bakteri ve nematodlardan koruma
Maya türleri – Vitamin ve büyüme hormmonu üretimi, organik materyalin parçalanması
Aktinomiset Türleri – Antibiyotik salgısı ile hastalılkların önlenmesi
Bacillus Türleri – Bitki koruma ve biyo kontrol
Pseudomonas fluorescent Türleri – Antibiyotik üretimi ve gövde çürüklüğünün önlenmesi
Arthrobacter Türleri – Azot fiksasyonu
Trichoderma Türleri – Kök gelişimini güçlendirici,fusaryuma karşı etki, organik materyalin parçalanması


Eklenti 176718

üzüm 25-10-2010 20:22

Gözlemimi bu başlıkta yazmak için sezonun kapanmasını bekliyordum; yazınızla ilgili olduğu için uygun başlık burası olur.
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak (Mesaj 708419)
...
Oysa toprakları geri kazanmanın yolu çok basit; topraktan aldığımızı yeniden toprağa vermek. Bütün organik atıkları yeniden kazanmak. Biz bunu başardığımız oranda aşağıda sözü edilen mineral ve mikroorganizmalar zaten doğal akışı içerisindeki aşağıdaki işlevlerini yerine getireceklerdir.
...

Bahçemizi 2005 yılında sürdürmüştük. Sürüm sonrası otlar gidince bahçenin yola yakın kısmının kumlu-milli ve çok taşlı olduğunu gördük; daha doğrusu taşlarla dolu bir alan, taşların arasında veya taşı kaldırınca dibinde kum-mil bulabiliyordunuz. 1 el arabasi kum-mil elde etmek için 10-15 el arabası taş çıkarmanız gerekiyordu. O sene bahçenin iç kısmında hiç birşey kullanmadan sebze ekimi yaptık ve tek haneli sayıyla ifade edilebilecek ürün aldık, bazılarından ise hiç... Nedenleri önceki bahçemize göre iklimin çok farklı olması nedeniyle dikim zamanını geç yapmamız, suyumuzun kısıtlı olması, en önemliside bu bahçede uzun zamandır ticari tarım yapılmasıydı.

Bu zamana kadar otlayan küçük baş hayvan gübresi (ağırlıklı olarak keçi gübresi), kompost, ısırgan otu, meşe külü, kireç vb. malzemeleri ve yardımcı bitkileri kullanarak; yabani otlar ve baklagiller ile yeşil gübreleme, toprağı dinlendirme gibi uygulamaları yaparak ve 4 senelik ürün rotasyonu uyguluyarak sebzemizi yetiştirdik. Sadece sebze ekeceğimiz yeri çatal bel ile belledik; çıkan yabanı otlar toprağa karıştırıldı. Ağaçların dipleride aynı şekilde işlendi. Geri kalan toprak alanlarda hiç bir işlem yapılmadı; çıkan yabanı otlar kendi haline bırakıldı.

Bu sene baharda tekrar ikinci kez sürdürdük. Domates fideleri toprağa dikimden sonra ısırgan suyu ile sulandı. Sebzelere çapalama ve sulama dışında başka hiç birşey kullanılmadı, yapılmadı. (Hayvan gübresi dahi kullanılmadı)

Yazın aşırı sıcak geçmesine rağmen sebzelerin gelişiminden ve aldığım üründen çok memnunum. Aşırı sıcaklarda bazı bitkilerde durgunluk dönemi geçirsemde taze yemelik, kurutmalık, salçalık (domates salçası), konservelik, çerezlik, vs. için bol bol ürün aldım, halen almaya devam ediyorum. Bütün sezon boyunca herhangi bir hastalık gözlemlemedim. Sadece börülcede delikler oluştu (nasıl bir böceğin yaptığını tespit edemedim). 2-3 kere elle delikli börülceleri bahçeden uzaklaştırarak zararın, zararlının devam etmesini önledim.

Bahçenin ön kısmındaki kumlu-milli alanda 5 yıl boyunca yabanı otların kendi hallerine bırakılması (her kış çürüyerek katman katman birikmesi, köklerinin toprağı tutması, vs..) toprak yapısının gözle görülebilecek ölçüde değişmesini sağladı. (Bahçenin diğer bölgelerindeki çürümüş yabanı ot katmanıda sürüldüğünde toprağa karıştığı için sebzelerin gelişimine yardımcı oldu.)

Bahçede seneye baharda çıkacak yabani otları merakla beklemekteyim. Daha önce baskın olan türlerin yerine farklı bitkiler bekliyorum. (Weeds as indicators of soil conditions)

Batı ile doğunun sentezinden çıkardığım sonuçtan oldukça memnunum. Biraz sabır ile doğa hala kendini yeniliyebiliyor.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 15:24.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025