agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üretim, Bakım, Düzenleme, Temel Malzemeler > Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama)
(https)




Beğeni Düzeni463Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 02-06-2009, 21:53   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
Sn.Dogasever, maalesef sorun halledilmemiş site hala açılamıyor.

nkoksal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2009, 13:54   #2
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sayin nkoksal
Dune kadar Turkiyedeydim ve sorun bana yaklasik 10 gun once iletildi ve site yoneticisiyle sorunu hallettik ve su anda Turkiyeden girilebiliyor az once arkadaslarla da bunu teyit ettim. (Ankara bolgesinden girilebiliyor). 2 gun once de Izmir bolgesinden siteye girdim. Eger siz giremiyorsaniz, lutfen bulundugunuz yeri bildiriniz ki biz de site yoneticisine su bolgeden girilemiyor diye bilgi verelim. Tesekkurler. Saygilar.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2009, 13:59   #3
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Kocaeli'den girilemiyor. Sitenin DNS kaydı olmadığı için IP adresi alınıp erişilemiyor.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2009, 16:04   #4
Ağaç Dostu
 
habibe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-02-2007
Şehir: kocaeli
Mesajlar: 1,653
Galeri: 33
Sn. Meyvelitepe, ben erişebiliyorum..

habibe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2009, 17:02   #5
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Arkadaşlar eğer web sitemize erişemeyenler varsa, lütfen bulunduklari ili belirtirlerse sevinirim. Ona gore sorun varsa halletmeye çalışıyoruz. Ama aynı ilden bir kişi bile erişebiliyorsa, sorunu bulmamız çok zor. Kocaeli'nden Sn Meyvelitepe erişemezken Sn habibe'nin erişmesi biraz garip bir durum. Şu anda bana Dünyanın her yerinden erişilebildiği bilgisi geldi. Saygılarımla.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-06-2009, 23:06   #6
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
Sn. Doğasever ben Ankaradayım, şu anda tekrar siteye girmeyi denedim hem verdiğiniz linkten, hem de google da aratarak her iki şekildede siteye girilemiyor.

nkoksal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-06-2009, 16:51   #7
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sn nkoksal,

Bizim sitemize girmekte zorluk cektiginiz bilgisayarinizdan asagidaki web sitesini ziyaret ederek sayfanin ust tarafindaki IP adresini bize bildirirseniz, bulundugunuz lokasyon icin neden siteye erisilemedigini arastirip sorunu cozebiliriz. Siteye giremeyen arkadaslardan da ayni bilgiyi rica edecegim. Selamlar

Ziyaret edilecek site adresi: http://whatsmyip.org

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-06-2009, 22:34   #8
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
Sn Dogasever,
şimdi denedim siteye giriliyor. Bookmarkladım inşallah tekrar kaybolmaz.

nkoksal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-06-2009, 09:40   #9
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Rusyadaki bazi IP'ler sitemizi bloke ediyordu. Bunlar dun itibariyla kaldirildi. Yine de sorun yasayan arkadaslar olursa (baglanti sorunlari disinda) lutfen http://whatsmyip.org sitesine girerek ust kisimdaki IP numarasini bize bildirsinler lutfen. Saygilar.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-06-2009, 18:46   #10
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Tarımsal EM Uygulamaları

Sn Arkadaşlar

EM'nin tarımsal uygulamalarından bazılarını www.organikgubre.com adlı web sitemize koydum. Web sitesi çok basit ve profesyonel değil ancak sadece uygulamalardan bazılarını anlatmak için yeterli olduğunu düşünüyorum. İsteyen arkadaşlar bu siteye bakabilirler. Ancak şu anda elimizde kalmadığı için tek tek EM siparişi almadığımızı da belirtmeliyim. Ancak bu ayın sonundan itibaren yeni bir bayi yapılanmasıyla ürün tedarik edebileceğiz. Bayilerin listesini de yukardaki siteye koyacağım. Saygılar

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 14:06   #11
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Killi ve kireçli 1,5 dönüm bahçe için toprak ıslah amaçlı hangi EM ürünlerini önerirsiniz.?

EM1 mi ? EM5 mi? EM FTP mi? EM kompost mu? EM bukaşi mi?

Açıkçası bu kadar çok EM ürünü olunca kafa karışıyor.

Hepsinin yer aldığı bir ürününüz yok mu?

Biz tüketiciler için basit,kullanması kolay tüm EM leri içeren bir ürün olsa....

Şirket merkeziniz Ankara olmasına rağmen forum üyelerinin katıldığı Ankara toplantılarına neden katılmıyorsunuz?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 14:37   #12
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sn Denizakvaryumu,
Haklısınız ürünlerin çokluğu biraz kafa karıştırabilir ancak bu ürünlerin hepsi değişik amaçları öne çıkarmak içindir. Halbuki sadece genel olarak bahçe için bir çözüm isteniyorsa, bu 'EM aktiftir'. Saydığınız ürünlerin içinde olmayan bir ürün önerdiğim için yine kafanızı karıtştırdım, değil mi? Aslında olay çok basit: Temel ürün EM1'dir. Ancak EM1 içindeki mikroorganizmalar dormant halde (yani bir çeşit uyku hali) olduğundan aktifleştirilmelidir. 50 ml EM1 (Yarım çay bardağı, ince belli) 50 ml temiz melas veya pekmez ya da kahverengi rafine olmamış doğal şeker ile 900 ml klorsuz (çeşme suyu alındıktan sonra 3-4 saat üstü açık olarak bekletilmiş su) ile aktifleştirilir. Yani bir litre EM1'den 20 litre kullanılacak EM aktif ürünü elde edilir. EM aktif ise yine 1/500 - 1000 oranında sulama suyuna ilave edilir ya da bitkilerin üzerlerine spreylenir. Yakında aktifleştirilmiş olarak da yeni bir adla bir ürün çıkaracağız. Bu çıkınca sizlere buradan haber vereceğim. O zaman doğrudan alıp seyrelterek kullanabileceksiniz.

Toprakta organik madde miktarı az ise, EM Bukaşi de kullanılır. (Metrekareye yaklaşık bir, iki avuç) Bukaşi EM ile fermante olmuş organik madde demektir. Toprakta yararlı mikroorganizma üreten fabrika gibi çalışır!

Sn Denizakvaryumu, toplantılar konusunda haklısınız. Ancak ben sürekli yurtdışındayım. Arkadaşlarımda sürekli çevre projeleriyle meşguller. İnanın başlarını kaldıracak vakitleri yok. Aslında bu sitedeki bilgileri de onlara çoğu zaman ben aktarıyorum. Ama bundan sonrası için katılmalarını söyleyeceğim.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 14:54   #13
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Dogasever Mesajı Göster

Yakında aktifleştirilmiş olarak da yeni bir adla bir ürün çıkaracağız. Bu çıkınca sizlere buradan haber vereceğim. O zaman doğrudan alıp seyrelterek kullanabileceksiniz.

Toprakta organik madde miktarı az ise, EM Bukaşi de kullanılır. (Metrekareye yaklaşık bir, iki avuç) Bukaşi EM ile fermante olmuş organik madde demektir.
EM5 , aktifleştirilmiş EMA değil mi?Eğer öyle ise yeni ürün neden?

EM Bukaşiyi 25 kg lik paketlerde mi satıyorsunuz?

EM5 aynı zamanda sulama suyu ile bitkilere verilebilir mi?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 16:14   #14
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
EM5, aktifleştirilmiş EMA değildir. EM5, EM mikroorganizmaları da içeren bir yaprak gübresidir. Mikrobiyal gübredir. Enzimler de içerdiği için biz EM5'i ve EM FPE'yi daha çok bitkinin hastalıklara karşı direncini artırmak için kullanıyoruz. Yani mikrobiyal sıvı yaprak gübreleridir. Sulama suyu ile verilmez, sadece bitki üzerine spreylenir. (EM5 + EM FPE: %50 + %50 ve 1/500 suyla seyreltilerek). Yeni ürünün amacı birçok kişiye aktifleştirmenin zor gelmesi ve her zaman doğru yapamamalarından kaynaklanıyor. Biz kendi tesisimizde, daha kontrollü koşullarda aktifleştirince, daha uzun ömürlü ve doğru aktifleştirilmiş ürün elde ediyoruz. EM Bukaşiyi istenilen her boyutta pakette verebiliriz. Önemli olan toplam miktar. Şimdilik sipariş üzerine üretiyoruz. Ancak yakında 2 kg lık paketleri çıkacak! Çünkü aynı bukaşiyi, yine önümüzdeki ay piyasaya çıkacak olan Bukaşi çöp kovalarında da kullanacağız.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-10-2012, 18:05   #15
Ağaç Dostu
 
KAPTANzst's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: TRABZON
Mesajlar: 2,691
Galeri: 26
[QUOTE=Dogasever;460840] Temel ürün EM1'dir. Ancak EM1 içindeki mikroorganizmalar dormant halde (yani bir çeşit uyku hali) olduğundan aktifleştirilmelidir. 50 ml EM1 (Yarım çay bardağı, ince belli) 50 ml temiz melas veya pekmez ya da kahverengi rafine olmamış doğal şeker ile 900 ml klorsuz (çeşme suyu alındıktan sonra 3-4 saat üstü açık olarak bekletilmiş su) ile aktifleştirilir. Yani bir litre EM1'den 20 litre kullanılacak EM aktif ürünü elde edilir. EM aktif ise yine 1/500 - 1000 oranında sulama suyuna ilave edilir ya da bitkilerin üzerlerine spreylenir. Yakında aktifleştirilmiş olarak da yeni bir adla bir ürün çıkaracağız. Bu çıkınca sizlere buradan haber vereceğim. O zaman doğrudan alıp seyrelterek kullanabileceksiniz.

Toprakta organik madde miktarı az ise, EM Bukaşi de kullanılır. (Metrekareye yaklaşık bir, iki avuç) Bukaşi EM ile fermante olmuş organik madde demektir. Toprakta yararlı mikroorganizma üreten fabrika gibi çalışır!

QUOTE]

Benim gibi yarım anlayanlar için tazelemek lazım konuyu

KAPTANzst Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 16:23   #16
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Hımmm

EM TURKEY bu sefer gümbür gümbür geliyor, haydi hayırlısı.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2009, 16:43   #17
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu Mesajı Göster
Hımmm

EM TURKEY bu sefer gümbür gümbür geliyor, haydi hayırlısı.
Sn Denizakvaryumu, bazı şeyleri oturtmak gerçekten çok uzun zaman alıyor. Ben Türkiye'de birşeyler yapmaya üretmeye çalışan insaların hepsine son derece saygı duyuyorum. Çünkü her yerde karşınıza engel çıkıyor. Bu engelleri aşmak için büyük çaba ve zaman harcamak zorunda kalıyorsunuz. Batı Avrupada bir ürün üretiyorsunuz ve ürün iş görüyorsa, satmaya başlıyorsunuz. Hiçbir makamdan merciden tescil almak zorunda değilsiniz. Ama orada insanlar işe yaramayan ürünler üretip de köşe dönmeye çalışmıyorlar. Bizde de serbest olsa, kimbilir piyasaya neler çıkardı neler...

Biz başladığımızdan beri sürekli araştırma ve geliştirme ile uğraşıyoruz. Aslında satış organizasyonumuzun bile tam olarak tıkır tıkır işlediğini söyleyemem. Daha çok eksiğimiz var ancak bu eksiklerimizi gidermeye çalışıyoruz. Bir önceki mesajımda da söylediğim gibi, atıksu arıtma tesislerinden, göller, dereler ve çöplüklerin temizlenmesinden bir türlü başımızı kaldıramadık. Şimdi tarıma daha çok önem verebileceğiz.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-07-2009, 03:41   #18
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.Doğasever ;

Öncelikle konu başlığını uzun zamandan sonra işlev hale getirmenizden dolayı size teşekkür ederim.

Biyoteknoloji konusuna vakıf olduğunuzdan dolayı sizinle sohbet etmek keyif vereceğini ve bu sohbetin neticesinde de forum üyelerimizin , tüketicilerimizin daha iyi bilgileneceği kanaatindeyim.

B5a konu başlığında paylaşmış olduğunuz konuyla ilgili olarak cümlenizde ( Yalova'da EM'ci yok! Bizim ürünlerimizi taklit etmeye çalışan bir türkücüyle bir fotoğrafçı var. Bizim ürünlerimizi taklit ettiklerini zannediyorlar. Bizim teklif verdiğimiz birçok çevre projesine de bizim ürünlerimizin sahteleriyle teklif verdiler ve bazı işleri de aldılar. Ama sonuç maalesef hüsran oldu. ) sonucun hüsranlığından ziyade Biyolojik ürün yapıyorum zannedip ne gibi tehlikelerin olabileceğini forum üyelerimize anlatırsanız konunun ne kadar önem arz ettiği gayet iyi vurgulanmış olacaktır.

Aslında faydalı miktroorganizma izole ettiğini sanıp farkında olmadan zararlı mikroorganizma üretmesi ve bunu üreticilere satması ne gibi sonuçlar doğurur ?

Ve bu üretmiş olduğu ürünü Tarım Bakanlığına organik gübre müracaatında bulunursa tescil alabilirmi?

Organik Gübre tescilinde alım aşamasında veya sonrasında zararlı mikroorganizma içerip içermediği anlaşılması için mikrobiyolojik analiz isteniyormu ?

İşte bu yukarıdaki paylaşımımdan dolayı MİKROBİYAL GÜBRELER veya BİYOLOJİK ÜRÜNLERİN ruhsat aşaması çok önem arz etmektedir. Tarım Bakanlığımız da bu prosedürleri MİKROBİYAL GÜBRELER veya BİYOLOJİK ÜRÜNLER için uyguluyor.

Türkiyede Tarım Bakanlığımız dan tescil almış kaç tane Mikrobiyal gübre vardır?Sizce bu sayılar neyi ifade ediyor?

Türkiyede Tarım Bakanlığından tescil almış kaç tane Organik gübre vardır ?Sizce bu sayılar neyi ifade ediyor ?

Tarım Bakanlığı bu prosedürleri gereksiz mi uyguluyor ? Bu uygulamanın amacı nedir?

Acaba bu prosedür Organik gübre tescilinde uygulanıyormu?.


Organik bir gübrenin içerisinde kadmium,bakır,nikel,kurşun,çinko,civa ,krom,k2o varsa faydalı bir mikroorganizmayı nasıl etkiler ?

Organik gübre üretimi aşamasında zararlı mikroorganizmalar bulaşabilirmi? Firma bunun farkında değilse ürün piyasada satıldıktan sonra üründe ne gibi farklılıklar meydana gelir ? Kullanıcı bunun farkına nasıl varabilir? Böyle bir ürünü kullanıcılar bitkilerine uyguladıklarında veya evlerinde ambalajı açtıklarında nasıl sonuçlar doğabilir? Acaba çifçilerimizin bitkilerine Kimyasal ilaç ( zehir ) kullanımını tetiklermi ( hastalıktan kurtulmak adına )?

Fermentasyon ile üretilen gübrelere zararlı mikroorganizmalar bulaşabilirmi ? Bulaşırsa ne gibi etkiler doğurur?

Bu ürünleri kullanmak isteyenler veya aynı pazarda satış yapan firmalar üretilmiş olan ürünleri üreticiden sorgulama hakları varmıdır? Lisans , Analiz belgesi , İstemek hakkına sahipmidir? Ve bu ürünleri her ne koşulda olursa olsun satıcılığına aracılık edenler cevap vermekle yükümlümüdür? Bunları sorgulamak belgeleri istemek Ticari Kaygı anlamına mı gelir?

Topraklara organik gübrelerle gübreleme yaparken nelere dikkat etmeliyiz? Eğer topraklarda zararlı mikroorganizma sayısı yararlılardan fazla ise zararlı mikroorganizmalar bu organik maddeleri kullanabilirlermi ? Bunun sonucu neler olabilir?

BÖYLE BİR GÜBRE İLE ÜRETİLMİŞ OLAN ÜRÜNLER KALINTI ANALİZİNDE BELLİ OLMAYACAĞINI AYRICA BELİRTMEK İSTİYORUM .

Herhangi Organik bir ürün üretiminde ürünün ambalajlandıktan sonraki aşamalarda kokuşması kötü kokular salgılaması sizce neden kaynaklanmaktadır? Biyoteknolojide ve mikrobiyoloji de ne anlama gelir ?

Kullanıcılar istedikleri Organik Gübreyi veya Mikrobiyal Gübre yi analiz ettirme hakları varmıdır? Analiz sonucunda Firma beyanında belirtilen şartlar haiz değilse ne yapabilirler ? Kanuni sorumluluğu nedir?

Peyniri veya herhangi bir organik maddeyi buzdolabından çıkardığımızda veya kapalı olarak beklediğinde , dışarıda kaldığında ne olur? Veya kapalı beklediğinde belirli bir süre sonra ne olur ? Zararlı mikroorganizmalar bu ürünü ne hale getirir ? Kokuşma yaparmı ve bu kokuşmanın neticesinde bu peyniri yediğimiz zaman hastalanırmıyız?

Bitkilerde insanlar gibimidir. Acaba onları besleyelim derken hastamı ediyoruz?

Unutmadan Türkiye den Mikrobiyal gübre veya başka bir tescil aldınızmı ? Aldıysanız tescili sayfaya eklemeniz doğrultusunda içerisindeki bakteri veya bakterilerin ne olduğunu forum üyelerimiz daha iyi analiz edebileceklerdir.

Zehirlerin sonu gelmesi dileklerimle.
( ZEHİRLERİ YARGILADIĞIMIZ GİBİ BU KONUYUDA ELE ALMAMIZ GEREKİYOR )

Bu konular hakkında EM grubu olarak yorumlarınızı paylaşımlarınızı bekliyorum.Sevgiler


Düzenleyen Oğuz Alper : 14-07-2009 saat 08:25 Neden: ekleme
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-07-2009, 08:13   #19
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Aslında 88 nolu mesaj ayrı bir başlıkta tartışılsa çok iyi olur.Oğuz Alper in değindiği konular önemli.

Bu mesajdaki soruları ,maddeler halinde belirtip , maddeler halinde yanıtlayalım.

Örneğin kafama en çok takılan;
zararlı mikroorganizma olayı ...Ne gibi zararlı mikroorganizmalar olabilir?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-07-2009, 11:08   #20
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Oğuz Bey bir atımda dünyanın sorusunu sormuş. Kendisine teşekkür ederim. Aslında tüm yanıtları bildiğinden eminim. Önümde hazırlık yapıp Türkiye'ye gitmek için 2 günüm var. O yüzden bu sorulara çok detaylı yanıt veremeyebilirim. Aslında, bu soruların her biri hakkında bir makale yazılabilir. Daha önce Milliyet blogdaki yazılarımı okuyanlar aslında bu soruların yanıtlarını orada da bulabilirler.

Doğada yararlı, zararlı ve oportunist (fırsatçı) mikroorganizmalar vardır. Zararlı mikroorganizmalara biz (Putrefaction) kokuşma mikroorganizmaları da diyoruz. Çok genel bir bakışla ele alacak olursak, zararlılar oksidasyon mikroorganizmalarıdır ve havalı ortamı severler, yararlılar ise genellikle fermentasyon mikroorganizmalarıdır ve havasız ortamda yaşarlar (Tabii ki hepsi değil bu sadece bir genellemedir). Tam burada, Fransız doğabilimci dostum Marie Luıse Schicht'in EM hakkında yazdığım ilk kitaba yazdığı Önsözü okumakta yarar var:

"Yeryüzündeki ilk canlılar oksijene tolerans gösteremeyen anaerobik
mikroorganizmalardı. Bu canlılar, karbon dioksit, metan ve diğer toksik
maddelerle besleniyorlardı. O zamanlar atmosferde oksijen yoktu ve bu canlılar
üreyip sayılarını hızla artırarak tüm yeryüzünü kapladılar. Bu küçücük yaratıklar,
sindirim sistemleri çok basit olduğundan son derece zehirli maddelere iyi tolerans
gösterebiliyorlar ve zehirli maddeleri sindirdikten sonra dışkıları yoluyla biçim
değiştirmiş olarak (kısmen de oksijen olarak) bulundukları çevreye bırakıyorlardı.
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bu süreç sonucu atmosferin bileşimi değişti ve
anaerobik mikroorganizmaların çoğu ya öldü ya da doğal su kaynaklarının
başlangıç noktalarına, mağaraların derinliklerine ve okyanusların dibine
çekilmeye zorlandı. Bugünlerde, bu minik yaratıkları yeryüzünün derin
tabakalarında, bitkilerde ve hayvanlarla insanların bağırsaklarında bulmak
mümkün.
Bugün yeryüzünde oksijene gereksinim duyan aerobik mikroorganizmalar hakim
olmasına rağmen, anaerobik mikroorganizmalar da doğada önemli rol
oynamaktadır ve simbiyosis olarak bilinen her iki tür mikroorganizmaların birlikte
varolmaları sayesinde yaşamın yeryüzünde bildiğimiz şekliyle var olması
mümkün hale gelmiştir.
Bu iki mikroorganizma türü aslında birbirini tamamlamaktadır. Aerobik
mikroorganizmalar yaşamın gelişmesini ve sürüdürülmesini sağlarken, anaerobik
mikroorganizmalar zehirli, artık kullanılamayacak hale gelmiş, eskimiş ve atılmış
maddeleri parçalar. Bu parçalama sonucunda geride kalan maddelerden yeni ve
sağlıklı bir yaşam doğabilir. Doğada ya da bağırsaklarımızda her iki tür
mikroorganizma da kendine özgü görevler üstlenmiştir. Görevleri farklı olmasına
rağmen doğadaki mükemmel dengeyi sağlamak için daima birlikte çalışırlar.
Gün geçtikçe daha fazla sayıda mikroorganizma insanlar tarafından örneğin,
gıda endüstrisinde ve diğer endüstri alanlarında kulanılmaktadır. Tüm dünyadaki
birçok laboratuvarda belirli mikroorganizmalar üretilmekte ve bu
mikroorganizmalar üzerinden çok da para kazanılmaktadır. Üretilen bazı
mikroorganizmalar tek tek makinelerin temizlenmesinde ve diğer cansız
maddelerin bertaraf edilmesinde başarıyla kullanılmaktadır. Ancak, suyun
arıtılması, toprağın gübrelenmesi ya da insanların ve hayvanların sağlığı söz
konusu olduğunda, çok çeşitli aerobik ve anaerobik mikroorganizmaların birarada
görev yapması gereklidir.
Japon Profesör Teruo Higa, bu gerekliliği tam olarak anlamış, uzun yıllar birçok
kimyasal madde kullanımı dolayısıyla canlılığını, verimliliğini kaybetmiş
topraklara, yeniden sağlık ve verimlilik kazandırmanın yolunu aramıştır. Bilimde
başarılı olmak için, son derece doğru yaklaşım, dikkat ve sonsuz sabır gerektiği
herkesin iyi bildiği bir gerçektir. Profesör Higa, otuz yılı aşkın süreyle araştırma
yaptıktan ve birçok başarısızlık yaşadıktan sonra, toplam iki bini aşkın
mikroorganizma içinden birbiriyle uyum içinde yaşayabilen 82 çeşit aerobik ve
anaerobik mikroorganizma bulmuştur. Bu mikroorganizma karışımı, hem
insanların sağlığı hem de toprak için ve çok çeşitli şekillerde kullanılabilmektedir.
Bu konuların hepsi bu kitapta ele alınmaktadır. Bu mikroorganizmaların kullanımı
kolaydır ve zaman içinde kendi kendilerine çoğaldıklarından ötürü, az miktarlarda
kullanıldığından herkesin ekonomik gücü yetebilmektedir.
Bugün Etkin Mikroorganizmaların (EM) kullanımı hala yeni yeni artış
göstermektedir. Bunu bilen ve biraz da hayal gücünü kullanabilen insanlar, EM
ürünleri için yeni kullanım alanları yaratmakta ya da EM ürünlerini kullanarak,
yeni bazı ürünler geliştirebilmektedir.
Şahsen toplumumuzda yakın bir gelecekte mikroorganizmaların çok önemli rol
oynayacağından hiç kuşkum yok. Şu anda bile, başta Antalya olmak üzere
tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde, İzmir’de atıklardan hayvan yemi üretiminde
gittikçe yaygınlaşan biçimde EM ürünleri kullanılmaktadır. Çünkü, toprak, su ve
hava kirletilmiştir ve gittikçe artan miktarlarda toksik (zehirli) maddeler
içermektedir. Çoğu insan durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında bile
değildir.
Dünya ilk oluştuğunda, son derece zehirli bir atmosferi olduğundan, bildiğimiz
şekliyle yaşamın gelişmesi mümkün değildi. Yaşamın gelişmesi,
mikroorganizmaların zehirli maddeleri nötralize edip, atmosferde yeterince
oksijen bulunmasını sağlamasından sonra ancak mümkün olabilmiştir. Tıpkı
geçmişte olduğu gibi, şimdi de mikroorganizmalar, karşılaştığımız bu son derece
ciddi durumda değişikliğe neden olarak, dünyayı kirlilikten, zehirli maddelerden
arındırabilirler. Geçmişte dünyamızı zehirli maddelerden bir kere arındırdılar ve
bunu yine yapabilirler. Gerekli ve mümkün olan her yerde bu minik yaratıkları
kullanarak bunu sağlamak için elimizden geleni hızla yapmak biz insanların
elindedir.
Profesör Higa bize doğru yolu gösterdi. Onun gösterdiği yolda ilerleyerek, çok
geç olmadan dünyadaki kirlenmeyi tersine çevirebilir, insanlığı kurtarabiliriz.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap bu amaca rehberlik etmektedir."
Marie Luise Schicht N.D.
Tenerif.

Sevgili Marie'ye önsöz için teşekkür ederim. Bunu buraya koymamın amacı olaylara biraz daha geniş açıdan bakabilmekti. umarım yararlı olmuştur.

Yalovadaki sözde EM'cilerin ürünlerinin sonuçlarını düşünmek dahi istemiyorum. Bunlar kuşkusuz doğaya ve bitkilere, insanlara zarar verebilecek ürünlerdir. Etrafa zararlı mikroorganizma saçmaktan başka bir işe yaramayacaklarını düşünüyorum. Yani kirlenmiş dünyamızı biraz daha kirleteceklerdir. Ama tabii ki çok ciddi hastalıklara da neden olabilirler. Genleriyle oynayacak kadar bilgili olduklarını zannetmiyorum ama aralarına aldıkları Akademisyen de onlarla aynı kafada ise, sonuçlar korkunç olabilir tabii ki. Bundan kastım mutasyona (değişime) uğramış mikroorganizmalar ile, dönüşü olmayan büyük tahribatlara yol açabilirler. Doğada herşey milyonlarca yıl süren etkileşimler sonucu en ideal şekliyle oluşmaktadır. Bu milyonlarca yılda oluşmuş denge sonucu insanlar güzel, tadında ve sağlıklı ürünler yiyebilmektedirler. Bazı insanlar, açgözlülük uğruna, daha fazla almak ya da bazı hastalıkları hiç çıkmadan bastırabilmek ya da çıkar çıkmaz anında yok edebilmek için kimyasal ya da genleriyle oynanmış biyolojik "çözümler" kullanmaktadırlar ki, bu milyonlarca yılda oluşmuş dengenin kısa süreler içinde nasıl etkileneceğini hiç hesaba katmamaktadırlar. Doğada en ufak bir canlının bile bir görevi vardır. Ya yemdir ya da yer ve/veya doğadaki temel element döngüsüne katkıda bulunur. Çünkü her canlı doğanın vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsan da böyledir. Ama ne yazık ki, insan sırf akıllı olduğu için, hiç hakkı olmadığı halde, bu parçaları değiştirme, yok etme hakkını kendinde görmektedir. Halbuki bu yapılabilecek en büyük akılsızlıktır. Neyse, bu işin biraz felsefi yanı. Şimdi gelelim koku sorununa: yukarda da belirttiğim gibi, organik maddenin oksidasyonu sonucu (zararlı mikroorganizmaların eşliğinde, E-koli, salmonella, clostridium, .... vb. gibi!) hidrojen sülfür, amonyak, metan gibi kötü kokular veren bileşikler oluşur. Halbuki organik maddenin fermantasyonu sonucu, anti-oksidanlar, vitaminler, doğal hormonlar, antibiyotikler, biyolojik aktif maddeler oluşur ki, bunlar canlılar için son derece faydalıdır. Bu yüzden, ben herkese bol bol turşu ve yoğurt yemelerini öneririm. Almanların Sauerkraut dediği bizim lahana turşumuz dünyada kuş gribinden sonra çok meşhur olmuş Batıdaki supermarketlerde yok satmıştır! Bu bileşikler canlıların bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı korur.

Devlet prosedürleri ile ilgili sorulara ben yanıt vermek istemiyorum. Ben sadece bilimsel olarak bazı olguları açıklamak istedim. Aslında Oğuz Bey prosedürleri iyi biliyor. Bu da sorulardan belli oluyor. ancak şu kadarını söyleyebilirim: Organik gübre sertifikasını Bakanlıktan almak çok zor değil. Bildiğim kadarıyla, zararlı mikroorganizma içermemesi gerekiyor ve bunun için devlet laboratuvarında analiz yapılıyor. Bizim ürünlerimiz ise, yararlı mikroorganizma olarak yasalarda kayıtlı olan hemen hemen tüm mikroorganizmaları içermektedir. Önemli olan zararlı mikroorganizma içermemesi, belirli bir sayıda (en az 10 üzeri 7 cfu/ml!) yararli mikroorganizma içermesidır. Her türlü yararlı mikroorganizma, mikrobiyal gübre olarak tescil alabilir. Yeter ki bilimsel yayınlarla bunu ispatlayın. Ancak Türkiyede benim bildiğim kadarıyla mikrobiyal gübre lisansı almış ürün sayısı çok azdır. Bunun nedeni de, çok ince elenip sık dokunmasıdır ki böyle olması da doğrudur. Organik gübre tescili almış pek çok ürün vardır. Mevzuatı daha esnektir. Tarım Bakanlığı bu konuda doğru yapmaktadır. Aksi takdirde topraklarımız biyolojik olarak kirlenebilir ki bunun telafisi çok güçtür!
Organik gübre içindeki ağır metaller ve diğer metaller, mikroorganizmaları olumsuz etkiler. Ancak bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: EM ile atıksular içindeki ve topraklardaki ağır metalleri de arıtabiliyoruz. Bu da EM’nin henüz bilimsel açıdan tam olarak çözemediğimiz “non-iyonik” etikisinden kaynaklanıyor (Ben son bir yıldır teorik olarak çözmek için üzerinde kafa yorduğum bit konu!) Bu konuda belki başka bir başlıkta tartışabiliriz. Nedenini tam açıklayamıyoruz ancak atıksu içindeki ağır metallerin konsantrasyonu EM ilave edilince azalıyor!

Organik gübre üretimi sırasında prosese bağlı olarak zararlı mikroorganizma bulaşabilir. Eve gidip paketi açınca içinden rahatsız edici kokular çıkacaktır. Hidrojen sülfür ya da amonyak gibi. Fermentasyon gübrelerine zararlı mikroorganizma bulaşması daha zordur. Yukarda da bahsettiğim gibi, bu ürünler anaerobik ortamda üretildiğinden zararlı mikroorganizma bulaşma olasılığı daha düşüktür ancak şu anda dünyada bol miktarda bulunan zararlı mikroorganizmalar her zaman fırsat kollamaktadır ve bu fırsatı bulduklarında (genellikle kapağını uzun süre açık bırakırsanız mesela!) bulaşırlar. Ancak fermantasyon gübreler zararlılara karşı doğaları gereği daha dayanıklıdırlar. (Örneğin, laktik asit bakteirleri son derece sterilize edicidir!) Bu yüzden süt, yoğurt ve turşu kolay kolay bozulmaz!

Topraklara organik gübrelerle gübreleme yaparken nelere dikkat etmeliyiz? Eğer topraklarda zararlı mikroorganizma sayısı yararlılardan fazla ise zararlı mikroorganizmalar bu organik maddeleri kullanabilirlermi ? Bunun sonucu neler olabilir?

Aslında toprakta zararlı ve yararlı mikroorganizmalardan çok daha fazla miktarda fırsatçı (oportunist) mikroorganizma vardır. Kabaca oranlarsak Yararlılar yaklaşık %10-15, zararlılar %10-15 ve fırsatçılar %70-75.

Organik maddeden neyi kastettiğinize bağlıdır bu. Eğer hiçbir işleme tabi tutulmamış organik maddeyi toprağa atarsanız, tabii ki zararlı mikroorganizmalar tarafından kokuşma yoluyla parçalanacağı için zararlıdır. Zaten bitkilerin faydalanabilmeleri için organik madde içindeki yararlı element ve bileşiklerin mineralleşmesi yani bitkinin bünyesine alabileceği forma ulaşması gerekir. Örneğin, azot için düşünürsek, Organik madde içindeki azot karbonla bağlıdır. Bunun mineralleşmesi gerekir. Yani amonifikasyon, nitrifikasyon olaylarının geçrekleşmesi gerekir ki nitrat oluşabilsin. Bu yüzden organik madde kompostlaştırılarak toprağa atılır ancak piyasadaki birçok kompost da doğru yapılmamaktadır. İsmini şu anda hatırlamıyorum ama İzmir yakınlarında bir kompost tesisini ziyaret ettiğimde, kompostun üzerinde beyaz beyaz küfler oluşuyor hocam bu küfleri önleyemiyoruz o yüzden satış yapmadan önce bunları yüksek sıcaklıkta yakarak yok ediyoruz demislerdi. Halbuki o beyaz küfler, S. Cerevisia idi ve bitkiler ve toprak için son derece faydalıydı. Neyse sonra düzelttiler.

Kötü kokuyla ilgili konuları yukarda anlattığım için tekrar değinmeme gerek yok.

Kullanıcılar tabii ki istedikleri her ürünü analiz ettirebilirler. Ancak burada eğer bir yanlışlık veya farklılık varsa önce üretici firma ile temasa geçerek neden farklı olduğunu ve bu değişikliğin uygulamayı ve etkisini etkileyip etkilemeyeceğini sormalıdırlar. Mikororganizmalarla yani canlılarla uğraştığınız için her üretilen parti tıpa tıp aynı olmayabilir ama çok büyük fark olduğunda zaten o parti satışa sunulmamalıdır. Firma ve müşteri karşılık anlayış içinde birbirlerinin haklarını da korumalıdırlar diye düşünüyorum. Herkes hata yapabilir önemli olan hatayı anlamak, kabul etmek ve hatadan dönmektir!

Peynire yukarda değinmiştim. Evet kokuşmuş peyniri yerseniz bağışıklık sisteminiz bunu kaldıramayacak düzeyde ise hastalanırsınız.

Evet, bitkiler de insanlar gibidir. Aslında hepimiz toprak gibiyiz demek daha doğru olur. İlginçtir. ‘Topraktan geliyoruz toprağa gideceğiz’ sözü çok doğrudur! Bakarsanız, insan vücudunda bulunan elementlerin hepsi toprakta da mevcut! Bu da bu konuda hiç kuşku bırakmıyor. Ben bitkilerin de, insanların da topraktan geldiklerine inanıyorum. Ama onlara ilahi bir elin değip değmediğini de okuyucularımız yorumlasınlar!

Saygı ve sevgilerimle teşekkür ederim. Umarım okuyucuları bir nebze aydınlatabilmişizdir.

EM'nin tüm belgelerini yakında web sitemize toplu halde koyacağız. Burada bence belgelerden çok düşüncelerimizi paylaşmalıyız diye düşünüyorum.


Düzenleyen Dogasever : 14-07-2009 saat 12:38
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 09:45   #21
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Kapımın önündeki çiçekler!

Sulama suyuna 5 lt'lik sulama kabına 1 kapak EM koydum.

Eklenen Resimler
 
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 09:56   #22
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Dogasever Mesajı Göster
Sulama suyuna 5 lt'lik sulama kabına 1 kapak EM koydum.
Aslında net bir cümle değil

Seyreltilmiş EMA mı EM1 mi demeliydik?

Sanırım yakında çıkacak ürününüzle bu karışıklığa son verirsiniz

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 10:09   #23
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sn Denizakvaryumu, gözünüzden hiçbir ayrıntı kaçmıyor gerçekten. Çok dikkatlisiniz. Ben her EM dediğimde EMA anlaşılmalıdır. Yakında EMA'yı yeni bir isimle piyasaya çıkaracağız. Şu anda ruhsatı bekliyorum. Sanıyorum, o zaman bu sorun da ortadan kalkmış olacaktır. Arkadaşlar alacakları sıvı mikrobiyal gübreyi sadece suyla seyreltip sulamada kullanabilecekleri gibi, bitkilerin üzerlerine de spreyleyebilecekler. Hangi bitki olursa olsun farketmez. İstedikleri sıklıkta kullanabilirler. Ama genelde bitkinin ömrü boyunca en az 4-5 defa kullanmakta yarar var.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 10:11   #24
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sn Denizakvaryumu siz eline kolay kolay su dökülemeyecek bir uzmansınız! Bu soruya önce Oğuz Bey yanıt verebilir mi acaba? En iyi yanıtı O'nun vereceğini sanıyorum. Sonra ben de yanıt vereceğim.

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-02-2020, 15:13   #25
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 11-02-2020
Şehir: Ankara
Mesajlar: 2
Merhabalar, işim dolayısıyla yeni öğrenmeye başladığım etkin mikroorganizmalar hususunda yazdıklarınız benim için çok kıymetli, teşekkür ediyorum. Kitabınızın adını paylaştınız mı forumda göremedim, eğer paylaşırsanız okumayı çok isterim. Saygılar Selamlar.

derdimdoğa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-02-2020, 15:15   #26
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 11-02-2020
Şehir: Ankara
Mesajlar: 2
Merhabalar, işim dolayısıyla yeni öğrenmeye başladığım etkin mikroorganizmalar hususunda yazdıklarınız benim için çok kıymetli, teşekkür ediyorum. Kitabınızın adını paylaştınız mı forumda göremedim, eğer paylaşırsanız okumayı çok isterim. Saygılar Selamlar.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Dogasever Mesajı Göster
Oğuz Bey bir atımda dünyanın sorusunu sormuş. Kendisine teşekkür ederim. Aslında tüm yanıtları bildiğinden eminim. Önümde hazırlık yapıp Türkiye'ye gitmek için 2 günüm var. O yüzden bu sorulara çok detaylı yanıt veremeyebilirim. Aslında, bu soruların her biri hakkında bir makale yazılabilir. Daha önce Milliyet blogdaki yazılarımı okuyanlar aslında bu soruların yanıtlarını orada da bulabilirler.

Doğada yararlı, zararlı ve oportunist (fırsatçı) mikroorganizmalar vardır. Zararlı mikroorganizmalara biz (Putrefaction) kokuşma mikroorganizmaları da diyoruz. Çok genel bir bakışla ele alacak olursak, zararlılar oksidasyon mikroorganizmalarıdır ve havalı ortamı severler, yararlılar ise genellikle fermentasyon mikroorganizmalarıdır ve havasız ortamda yaşarlar (Tabii ki hepsi değil bu sadece bir genellemedir). Tam burada, Fransız doğabilimci dostum Marie Luıse Schicht'in EM hakkında yazdığım ilk kitaba yazdığı Önsözü okumakta yarar var:

"Yeryüzündeki ilk canlılar oksijene tolerans gösteremeyen anaerobik
mikroorganizmalardı. Bu canlılar, karbon dioksit, metan ve diğer toksik
maddelerle besleniyorlardı. O zamanlar atmosferde oksijen yoktu ve bu canlılar
üreyip sayılarını hızla artırarak tüm yeryüzünü kapladılar. Bu küçücük yaratıklar,
sindirim sistemleri çok basit olduğundan son derece zehirli maddelere iyi tolerans
gösterebiliyorlar ve zehirli maddeleri sindirdikten sonra dışkıları yoluyla biçim
değiştirmiş olarak (kısmen de oksijen olarak) bulundukları çevreye bırakıyorlardı.
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bu süreç sonucu atmosferin bileşimi değişti ve
anaerobik mikroorganizmaların çoğu ya öldü ya da doğal su kaynaklarının
başlangıç noktalarına, mağaraların derinliklerine ve okyanusların dibine
çekilmeye zorlandı. Bugünlerde, bu minik yaratıkları yeryüzünün derin
tabakalarında, bitkilerde ve hayvanlarla insanların bağırsaklarında bulmak
mümkün.
Bugün yeryüzünde oksijene gereksinim duyan aerobik mikroorganizmalar hakim
olmasına rağmen, anaerobik mikroorganizmalar da doğada önemli rol
oynamaktadır ve simbiyosis olarak bilinen her iki tür mikroorganizmaların birlikte
varolmaları sayesinde yaşamın yeryüzünde bildiğimiz şekliyle var olması
mümkün hale gelmiştir.
Bu iki mikroorganizma türü aslında birbirini tamamlamaktadır. Aerobik
mikroorganizmalar yaşamın gelişmesini ve sürüdürülmesini sağlarken, anaerobik
mikroorganizmalar zehirli, artık kullanılamayacak hale gelmiş, eskimiş ve atılmış
maddeleri parçalar. Bu parçalama sonucunda geride kalan maddelerden yeni ve
sağlıklı bir yaşam doğabilir. Doğada ya da bağırsaklarımızda her iki tür
mikroorganizma da kendine özgü görevler üstlenmiştir. Görevleri farklı olmasına
rağmen doğadaki mükemmel dengeyi sağlamak için daima birlikte çalışırlar.
Gün geçtikçe daha fazla sayıda mikroorganizma insanlar tarafından örneğin,
gıda endüstrisinde ve diğer endüstri alanlarında kulanılmaktadır. Tüm dünyadaki
birçok laboratuvarda belirli mikroorganizmalar üretilmekte ve bu
mikroorganizmalar üzerinden çok da para kazanılmaktadır. Üretilen bazı
mikroorganizmalar tek tek makinelerin temizlenmesinde ve diğer cansız
maddelerin bertaraf edilmesinde başarıyla kullanılmaktadır. Ancak, suyun
arıtılması, toprağın gübrelenmesi ya da insanların ve hayvanların sağlığı söz
konusu olduğunda, çok çeşitli aerobik ve anaerobik mikroorganizmaların birarada
görev yapması gereklidir.
Japon Profesör Teruo Higa, bu gerekliliği tam olarak anlamış, uzun yıllar birçok
kimyasal madde kullanımı dolayısıyla canlılığını, verimliliğini kaybetmiş
topraklara, yeniden sağlık ve verimlilik kazandırmanın yolunu aramıştır. Bilimde
başarılı olmak için, son derece doğru yaklaşım, dikkat ve sonsuz sabır gerektiği
herkesin iyi bildiği bir gerçektir. Profesör Higa, otuz yılı aşkın süreyle araştırma
yaptıktan ve birçok başarısızlık yaşadıktan sonra, toplam iki bini aşkın
mikroorganizma içinden birbiriyle uyum içinde yaşayabilen 82 çeşit aerobik ve
anaerobik mikroorganizma bulmuştur. Bu mikroorganizma karışımı, hem
insanların sağlığı hem de toprak için ve çok çeşitli şekillerde kullanılabilmektedir.
Bu konuların hepsi bu kitapta ele alınmaktadır. Bu mikroorganizmaların kullanımı
kolaydır ve zaman içinde kendi kendilerine çoğaldıklarından ötürü, az miktarlarda
kullanıldığından herkesin ekonomik gücü yetebilmektedir.
Bugün Etkin Mikroorganizmaların (EM) kullanımı hala yeni yeni artış
göstermektedir. Bunu bilen ve biraz da hayal gücünü kullanabilen insanlar, EM
ürünleri için yeni kullanım alanları yaratmakta ya da EM ürünlerini kullanarak,
yeni bazı ürünler geliştirebilmektedir.
Şahsen toplumumuzda yakın bir gelecekte mikroorganizmaların çok önemli rol
oynayacağından hiç kuşkum yok. Şu anda bile, başta Antalya olmak üzere
tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde, İzmir’de atıklardan hayvan yemi üretiminde
gittikçe yaygınlaşan biçimde EM ürünleri kullanılmaktadır. Çünkü, toprak, su ve
hava kirletilmiştir ve gittikçe artan miktarlarda toksik (zehirli) maddeler
içermektedir. Çoğu insan durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında bile
değildir.
Dünya ilk oluştuğunda, son derece zehirli bir atmosferi olduğundan, bildiğimiz
şekliyle yaşamın gelişmesi mümkün değildi. Yaşamın gelişmesi,
mikroorganizmaların zehirli maddeleri nötralize edip, atmosferde yeterince
oksijen bulunmasını sağlamasından sonra ancak mümkün olabilmiştir. Tıpkı
geçmişte olduğu gibi, şimdi de mikroorganizmalar, karşılaştığımız bu son derece
ciddi durumda değişikliğe neden olarak, dünyayı kirlilikten, zehirli maddelerden
arındırabilirler. Geçmişte dünyamızı zehirli maddelerden bir kere arındırdılar ve
bunu yine yapabilirler. Gerekli ve mümkün olan her yerde bu minik yaratıkları
kullanarak bunu sağlamak için elimizden geleni hızla yapmak biz insanların
elindedir.
Profesör Higa bize doğru yolu gösterdi. Onun gösterdiği yolda ilerleyerek, çok
geç olmadan dünyadaki kirlenmeyi tersine çevirebilir, insanlığı kurtarabiliriz.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap bu amaca rehberlik etmektedir."
Marie Luise Schicht N.D.
Tenerif.

Sevgili Marie'ye önsöz için teşekkür ederim. Bunu buraya koymamın amacı olaylara biraz daha geniş açıdan bakabilmekti. umarım yararlı olmuştur.

Yalovadaki sözde EM'cilerin ürünlerinin sonuçlarını düşünmek dahi istemiyorum. Bunlar kuşkusuz doğaya ve bitkilere, insanlara zarar verebilecek ürünlerdir. Etrafa zararlı mikroorganizma saçmaktan başka bir işe yaramayacaklarını düşünüyorum. Yani kirlenmiş dünyamızı biraz daha kirleteceklerdir. Ama tabii ki çok ciddi hastalıklara da neden olabilirler. Genleriyle oynayacak kadar bilgili olduklarını zannetmiyorum ama aralarına aldıkları Akademisyen de onlarla aynı kafada ise, sonuçlar korkunç olabilir tabii ki. Bundan kastım mutasyona (değişime) uğramış mikroorganizmalar ile, dönüşü olmayan büyük tahribatlara yol açabilirler. Doğada herşey milyonlarca yıl süren etkileşimler sonucu en ideal şekliyle oluşmaktadır. Bu milyonlarca yılda oluşmuş denge sonucu insanlar güzel, tadında ve sağlıklı ürünler yiyebilmektedirler. Bazı insanlar, açgözlülük uğruna, daha fazla almak ya da bazı hastalıkları hiç çıkmadan bastırabilmek ya da çıkar çıkmaz anında yok edebilmek için kimyasal ya da genleriyle oynanmış biyolojik "çözümler" kullanmaktadırlar ki, bu milyonlarca yılda oluşmuş dengenin kısa süreler içinde nasıl etkileneceğini hiç hesaba katmamaktadırlar. Doğada en ufak bir canlının bile bir görevi vardır. Ya yemdir ya da yer ve/veya doğadaki temel element döngüsüne katkıda bulunur. Çünkü her canlı doğanın vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsan da böyledir. Ama ne yazık ki, insan sırf akıllı olduğu için, hiç hakkı olmadığı halde, bu parçaları değiştirme, yok etme hakkını kendinde görmektedir. Halbuki bu yapılabilecek en büyük akılsızlıktır. Neyse, bu işin biraz felsefi yanı. Şimdi gelelim koku sorununa: yukarda da belirttiğim gibi, organik maddenin oksidasyonu sonucu (zararlı mikroorganizmaların eşliğinde, E-koli, salmonella, clostridium, .... vb. gibi!) hidrojen sülfür, amonyak, metan gibi kötü kokular veren bileşikler oluşur. Halbuki organik maddenin fermantasyonu sonucu, anti-oksidanlar, vitaminler, doğal hormonlar, antibiyotikler, biyolojik aktif maddeler oluşur ki, bunlar canlılar için son derece faydalıdır. Bu yüzden, ben herkese bol bol turşu ve yoğurt yemelerini öneririm. Almanların Sauerkraut dediği bizim lahana turşumuz dünyada kuş gribinden sonra çok meşhur olmuş Batıdaki supermarketlerde yok satmıştır! Bu bileşikler canlıların bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı korur.

Devlet prosedürleri ile ilgili sorulara ben yanıt vermek istemiyorum. Ben sadece bilimsel olarak bazı olguları açıklamak istedim. Aslında Oğuz Bey prosedürleri iyi biliyor. Bu da sorulardan belli oluyor. ancak şu kadarını söyleyebilirim: Organik gübre sertifikasını Bakanlıktan almak çok zor değil. Bildiğim kadarıyla, zararlı mikroorganizma içermemesi gerekiyor ve bunun için devlet laboratuvarında analiz yapılıyor. Bizim ürünlerimiz ise, yararlı mikroorganizma olarak yasalarda kayıtlı olan hemen hemen tüm mikroorganizmaları içermektedir. Önemli olan zararlı mikroorganizma içermemesi, belirli bir sayıda (en az 10 üzeri 7 cfu/ml!) yararli mikroorganizma içermesidır. Her türlü yararlı mikroorganizma, mikrobiyal gübre olarak tescil alabilir. Yeter ki bilimsel yayınlarla bunu ispatlayın. Ancak Türkiyede benim bildiğim kadarıyla mikrobiyal gübre lisansı almış ürün sayısı çok azdır. Bunun nedeni de, çok ince elenip sık dokunmasıdır ki böyle olması da doğrudur. Organik gübre tescili almış pek çok ürün vardır. Mevzuatı daha esnektir. Tarım Bakanlığı bu konuda doğru yapmaktadır. Aksi takdirde topraklarımız biyolojik olarak kirlenebilir ki bunun telafisi çok güçtür!
Organik gübre içindeki ağır metaller ve diğer metaller, mikroorganizmaları olumsuz etkiler. Ancak bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: EM ile atıksular içindeki ve topraklardaki ağır metalleri de arıtabiliyoruz. Bu da EM’nin henüz bilimsel açıdan tam olarak çözemediğimiz “non-iyonik” etikisinden kaynaklanıyor (Ben son bir yıldır teorik olarak çözmek için üzerinde kafa yorduğum bit konu!) Bu konuda belki başka bir başlıkta tartışabiliriz. Nedenini tam açıklayamıyoruz ancak atıksu içindeki ağır metallerin konsantrasyonu EM ilave edilince azalıyor!

Organik gübre üretimi sırasında prosese bağlı olarak zararlı mikroorganizma bulaşabilir. Eve gidip paketi açınca içinden rahatsız edici kokular çıkacaktır. Hidrojen sülfür ya da amonyak gibi. Fermentasyon gübrelerine zararlı mikroorganizma bulaşması daha zordur. Yukarda da bahsettiğim gibi, bu ürünler anaerobik ortamda üretildiğinden zararlı mikroorganizma bulaşma olasılığı daha düşüktür ancak şu anda dünyada bol miktarda bulunan zararlı mikroorganizmalar her zaman fırsat kollamaktadır ve bu fırsatı bulduklarında (genellikle kapağını uzun süre açık bırakırsanız mesela!) bulaşırlar. Ancak fermantasyon gübreler zararlılara karşı doğaları gereği daha dayanıklıdırlar. (Örneğin, laktik asit bakteirleri son derece sterilize edicidir!) Bu yüzden süt, yoğurt ve turşu kolay kolay bozulmaz!

Topraklara organik gübrelerle gübreleme yaparken nelere dikkat etmeliyiz? Eğer topraklarda zararlı mikroorganizma sayısı yararlılardan fazla ise zararlı mikroorganizmalar bu organik maddeleri kullanabilirlermi ? Bunun sonucu neler olabilir?

Aslında toprakta zararlı ve yararlı mikroorganizmalardan çok daha fazla miktarda fırsatçı (oportunist) mikroorganizma vardır. Kabaca oranlarsak Yararlılar yaklaşık %10-15, zararlılar %10-15 ve fırsatçılar %70-75.

Organik maddeden neyi kastettiğinize bağlıdır bu. Eğer hiçbir işleme tabi tutulmamış organik maddeyi toprağa atarsanız, tabii ki zararlı mikroorganizmalar tarafından kokuşma yoluyla parçalanacağı için zararlıdır. Zaten bitkilerin faydalanabilmeleri için organik madde içindeki yararlı element ve bileşiklerin mineralleşmesi yani bitkinin bünyesine alabileceği forma ulaşması gerekir. Örneğin, azot için düşünürsek, Organik madde içindeki azot karbonla bağlıdır. Bunun mineralleşmesi gerekir. Yani amonifikasyon, nitrifikasyon olaylarının geçrekleşmesi gerekir ki nitrat oluşabilsin. Bu yüzden organik madde kompostlaştırılarak toprağa atılır ancak piyasadaki birçok kompost da doğru yapılmamaktadır. İsmini şu anda hatırlamıyorum ama İzmir yakınlarında bir kompost tesisini ziyaret ettiğimde, kompostun üzerinde beyaz beyaz küfler oluşuyor hocam bu küfleri önleyemiyoruz o yüzden satış yapmadan önce bunları yüksek sıcaklıkta yakarak yok ediyoruz demislerdi. Halbuki o beyaz küfler, S. Cerevisia idi ve bitkiler ve toprak için son derece faydalıydı. Neyse sonra düzelttiler.

Kötü kokuyla ilgili konuları yukarda anlattığım için tekrar değinmeme gerek yok.

Kullanıcılar tabii ki istedikleri her ürünü analiz ettirebilirler. Ancak burada eğer bir yanlışlık veya farklılık varsa önce üretici firma ile temasa geçerek neden farklı olduğunu ve bu değişikliğin uygulamayı ve etkisini etkileyip etkilemeyeceğini sormalıdırlar. Mikororganizmalarla yani canlılarla uğraştığınız için her üretilen parti tıpa tıp aynı olmayabilir ama çok büyük fark olduğunda zaten o parti satışa sunulmamalıdır. Firma ve müşteri karşılık anlayış içinde birbirlerinin haklarını da korumalıdırlar diye düşünüyorum. Herkes hata yapabilir önemli olan hatayı anlamak, kabul etmek ve hatadan dönmektir!

Peynire yukarda değinmiştim. Evet kokuşmuş peyniri yerseniz bağışıklık sisteminiz bunu kaldıramayacak düzeyde ise hastalanırsınız.

Evet, bitkiler de insanlar gibidir. Aslında hepimiz toprak gibiyiz demek daha doğru olur. İlginçtir. ‘Topraktan geliyoruz toprağa gideceğiz’ sözü çok doğrudur! Bakarsanız, insan vücudunda bulunan elementlerin hepsi toprakta da mevcut! Bu da bu konuda hiç kuşku bırakmıyor. Ben bitkilerin de, insanların da topraktan geldiklerine inanıyorum. Ama onlara ilahi bir elin değip değmediğini de okuyucularımız yorumlasınlar!

Saygı ve sevgilerimle teşekkür ederim. Umarım okuyucuları bir nebze aydınlatabilmişizdir.

EM'nin tüm belgelerini yakında web sitemize toplu halde koyacağız. Burada bence belgelerden çok düşüncelerimizi paylaşmalıyız diye düşünüyorum.

derdimdoğa Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 10:06   #27
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Merak ettiğim hususların başında;

mikroorganizmaların-bakterilerin birbiriyle etkileşmesi geliyor.

Örneğin, hem EM hem ROA kullanmak isteyen birisi bu mikroorganizmaların birbiriyle etkileşip etkileşmediğini nereden bilecek.

Oğuz Beyin dediği gibi eğer bir organizma diğerini yok ediyorsa ürün kullanma kılavuzlarında bu durumun açıklığa kavuşturulması gerekmez mi?

Gerçi Oğuz Bey "her halikarda benim bakteriler diğer bakterileri döver "diyor ama ...

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 10:29   #28
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.Doğasever ;

Bu soruya cevap verebilmem için Türkiyeden almış olduğunuz tescilini ve mikrobiyolojik analizini görmem gerekiyor. Bakalım Tescilde yazan içerikte ki canlılar nelermiş ?

Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 10:53   #29
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Oğuz Bey selamlar
EM ile ilgili tüm belgeleri, çok yakında web sitemize koyacağımızı belirtmiştim ama madem merak ediyorsunuz. Burada size yazarak belirteyim. Çünkü tüm belgeler şu anda Ankarada ve arkadaşların başlarını kaşıyacak vakitleri dahi yok. Aslında yukardaki kitabıma yazılan önsöze bakarsanız, oradan EM'nin mucidi Prof Higa'nın da belirttiği gibi, 82 çeşit mikroorganizma olduğunu görebilirsiniz. Yani EM'nin içinde sadece 1 mikroorganizma yoktur. Fototropikler, laktikler, mayalar, küfler ve aktinomisetler olmak üzere 5 ana grup mikroorganizma vardır. Bunların da alt gruplarıyla birlikte toplam 82 adet yararlı mikroorganizma mevcuttur. Sizin de çok iyi bileceğiniz gibi, yasa ve yönetmeliklerimizde belirtilen yararlı mikroorganizmaların sayısı sınırlıdır. Ancak, yasada yararlı olarak belirtilen mikroorganizmaların tamamı (bunlar toplam 7 adettir) EM'nin içinde vardır ve EM bir tek mikroorganizma içermez, içinde mikroorganizmaların birbirleriyle sinerji yarattığı bir mikroorganizma kokyeylidir. Ana grupları öğrendiğinize göre sanırım bir yorum yapabilirsiniz. Özür dilerim çok fazla incelemeye vaktim olmadı o yüzden sormak istiyorum: ROA'nın içinde de P. Florescence mi var yoksa başka organizmalar da var mı?

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-07-2009, 11:03   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2008
Şehir: antalya
Mesajlar: 3,093
Sn.Dogasever ; Merhaba !

Roa şuan tescil aşamasında olduğunu defalarca dile getirdim . Madem çok merak ettiniz sadece canlı türü olarak P. Florescence var .

Ürünlerinizin Bionem ile birlikte kullanılması husunda Sn.Denizakvaryumu sormuş olsa idi yine bu cevabımı verecektiniz bana !!!

Yakında siteye tescillerinizin yükleneceğini söylediğinizden bu konuyu Türkiye den tesciller ve analizler alındığı zaman detaylıca konuşalım .

Sorularımı neden yanlış algılıyorsunuz . EM ürünlerinizin ve grup ürünlerini kaç yıldır Türkiye de tanıtıyorsunuz ?

Ve Türkiyede satış yapıyormusunuz ?


Düzenleyen Oğuz Alper : 15-07-2009 saat 11:38
Oğuz Alper Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 20:55.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025