![]() |
Alıntı:
Her oluşum her birlik kendi denetim mekanizmasını da kurmak zorundadır yoksa zaman içinde bu oluşumlar yok olma sürecine girer. "Benim ayranım ekşi " "benim sütüm sulu" diyene şimdiye kadar rastlamadım. Bahçesini bakırla boyadığına şahit olduğum kişiler pazarı görünce bu sefer "bahçemde hiç ilaç kullanmıyorum" demeye başladılar. Bu nedenle her oluşum kendi içinde ortaklaşa koyduğu kurallarla kendi kendilerini denetlemeleri gerekir aksi halde tüketicilerde yani üretici ortaklarında ilerleyen zamanlarda çeşitli sebeplerle güvensizlikler olması doğaldır. Örneğin linkini verdiğim oluşumda;bal üreten arkadaşa ,"varrao için ne yaptın" diye sordum. Tık yok. Bu benim ondan bal almamam için yeterli bir sebep oldu. |
Bir yerlere varıyoruz yavaş yavaş. Demek ki bu bahçelerin şeffaf olması, izlenebilir olması gerekiyor. Hiç bir denetim mekanizması kötü niyeti engelleyemez. Ne yapıldığı ve nasıl yapıldığı gözler önünde olmalı. Bu, bir sürecin izlenmesi şeklinde olmalı.
Böyle bir oluşumda tabii ki, toprak, gübre, tohum, işleme yöntemleri, zararlı mücadelesi vb. bakımlardan asgari kurallar olmalı. Tüm bahçeler uygulamalarını tam bir şeffaflıkla açmalılar. Söz gelimi, temmuzda hazır olan domatesi, bundan yiyecek olanlar, ta tohumuna, fidesine kadar zaten ve zamanında izlemiş olmalılar. Bizim bahçeden ürün isteyenler hiç bir şekilde, "sen bunda ne gübre, ne ilaç kullandın" diye sorma gereği dahi duymuyorlar, çünkü biliyorlar. |
Bu başlığı daha yeni farkettim.
Hayatımı bu işe adayabilirim. İşimi gücümü bırakırım şakası yok...! |
Bahçe gezme işi (diğer adıyla denetleme) ciddileşmeye başladı. Ben bahçe gezme işini üyelerin birbirlerinin uygulamalarını yerinde görüp, herkesin bir diğerinden bir şeyler öğrenmesi şeklinde düşünmüştüm.
Ancak herkes düşünüp katkıda bulundukça olay daha da netleşiyor. Bu ortaklığa katılan arkadaşların tümü zaten elinden geldiği kadar doğal yöntemler kullanmaya çalışıyor. Ama denetime de doğal olarak her zaman kapıları açık olacak. Ayrıca bu bahçe gezmeler sonucunda bazı üyelerimiz kendileri üretmeye bile başlayabilirler. Çünkü bazen gözle görmek çok daha ikna edici oluyor. Bence eğer bu birliktelik rayına oturursa aramızda Meyvelitepe'nin söz ettiği standartları oluşturup denetleyen bir denetim grubu bile çıkabilir. |
Amaç doğal beslenmek. Kaynak çok farklı illerde ve bölgelerde de olsa bu işi meslek edinecek organizatörleri de olmalı. Sertifika endüstrisine prim yok ama bazı standartlarda olmalı ve olabilecek problemler otokontrol altında tutulmalıdır diye düşünüyorum.
Meyve ve sebzelerin nakliyatıyla ilgili okuma yapıyorum. Bir de askerliğimi yaptığım Artvin'de yurt dışına sürekli gönderilen meyve sebzelerin yollarda 2-3 gün geçirdiğini görmüştüm. Sonuç olarak anlaşmalı bir kargo şirketi olmalı ya da lojistiği sağlayacak bir aracı kurum. Sistemin temelleri ne kadar sağlam olursa büyümek ve kontrol etmek o kadar kolay olacaktır. Benim düşüncem en azından yıllık en fazla tüketim ve ana kalemlerden başlamak olacaktır.Örneğin zeytin yağı , salça, pirinç ,ceviz, fındık gibi hem bozulması hem de lojistiği kolay olabilecek ürünler. Örneğin buradan yeterli talep olursa Hatay 'dan bu sene nar ekşisi yaptırabiliriz. Ülkenin bütün amatör çiftçileri birleşin ! |
Böyle bir organizasyonun internet üzerinden satış ayağı da olmalı.
|
MeyveliTepe'nin dediği gibi, sertifika sorunumuz olmamalı.
Çünkü bir tüketici olarak ben, ille de en organik olsunu aramam. 3 kilometreden daha yakınından büyük karayolu geçse bile, kimyasal kullanılmamış, hormon atılmamış gıda olsa da yetinirim. Pazar olarak ise, zamanla, diğer çalışmaların yanında fısıltı gazetesi bile amacına ulaştıracaktır. Kısaca değinirsem; üreticisini hiç tanımadığım bir zeytincinin (Aydın'a bağlı) zeytinini çok beğendiğim ve önerdiğim için İstanbul'dan dört arkadaşım ve akrabaları şimdi oradan kargoyla sipariş veriyorlar. Aynı şey incir için de geçerli. Örneğin bir pazar yeri olarak, tüm Üniversite kantinleriyle anlaşma yapılabilir. Akademisyenler bence doğru bir hedef, olası nitelikleri nedeniyle. Hemen her üyenin bir akademisyen tanıdığı vardır :) Onlar aracılığıyla bile girilebilir, veya birebir tanıtım yoluyla. Bir de üreticilerimizin, ürettikleri her miktar için güvence verilemeyeceği bilgilendirilmeli. |
Benzer oluşumlar var ...Ben takip ediyorum.
Şeffaflık ve takip edilebilirlik çok ama çok önemli. Ben en azından yıl içinde ürünlere hangi zirai ilaçların hangi mikrobiyal ilaçların hangi oranda ne zaman atıldığını bilmek istiyorum. Yine kimyasal gübre-mikrobiyal gübre atılıp atılmadığını atıldı ise ne oranda ne zaman atıldığını bilmek istiyorum. Bal üretiminde varroa için ne önlemler alınıyor bal nerde sağılıyor nasıl sağılıyor? Tereyağ nerde nasıl yapılıyor? Hayvanlar hangi yemle besleniyor? Tüm bu durumlar Resimlerle -videolarla desteklendiği anda benim için tamamdır.Sertifika olsun olmasın bu durumda aramam.(oluşumun iç denetiminin olduğunu var sayıyorum) Örneğin Meyveli Tepe zeytin sineğine ne yaptı hangi önlemi aldı zeytinler için hangi gübreyi kullandı bunu yazılarla görüntülerle biliyorum bu benim için yeterlidir. Benzer oluşumda bu durumu dile getirdim ama net bir sonuca ulaşamadım. "Bana güven gerisini merak etme" ya da "o satıcıya güvenebilirsin, bana güven" anlayışına katılmıyorum. En azından ilaç ve gübre konusunda yukarda da belirttiğim gibi bir şeffaflık ve bir haber alınabilirlik, karşılıklı iletişim, asgari iç denetim kuralları şart. O kişi bahçesine bakır da atabilir ama bundan haberimiz olmalı. B5A-Süper biofer-EMA-bionem vs.vs. de kullanabilir ama haberimiz olmalı. Bu bağlamda en iyi örnekler; Sn.MeyveliTepe ... Yine bal konusunda Sn.Kamil35... Lilium soğanı konusunda Sn.Lillium. Elmada ve kirazda Sn.K0900 |
Sevgili arkadaşlar,
Başlama noktası ne olmalı ? Acaba böyle bir oluşuma katılacak olanların konumları ve mevcut ya da yaratabilecekleri üretim potansiyellerinin ne olabileceğinin tesbitinden yola çıkabilirmiyiz? Sevgiyle kalın |
Üretim potansiyelinden daha çok, oluşturulacak kurallara göre üretim yapılıp yapılamayacağı konusu üzerinde yoğunlaşmalı derim.
Yani önce asgari hangi şartlarda üretim yapılabilir? Örnek: Kimyasal gübre kullanan bir üretici oluşumda yer alacak mı? |
Tabii ki üreticiler açısından ilk kural kimyasal gübre ve zehirli ilaç kullanımının"HİÇ" olmayacak olmasıdır. Bunun dışında kullanılabilir gübre ve ilaçlar, nelerin ne zaman kullanılabileceği vb. konularında bir liste olmalı ve tüm üreticiler bu listenin içinde kalmayı garanti ediyor olmalı. Listede elbette değişiklik ve ilaveler olabilir. Fakat bunlar, kullanmadan önce tartışılmalı, grup tarafından kabul görüyor ise kullanılmalı.
|
Sn denizakvaryumu,
Oluşuma katılmak istiyenlerin ortaya koyacakları herşey oluşumda kullanılacak diye düşünmedim. Amacım birlikte neleri? ne zaman ? hangi şartlarda? üretilebileceğinin tesbitini yapıp merkezi bir planlama ile üretim yapılması konusunda paylaşım sağlanması. Elimizdeki potansiyel nedir ? Ben bilmiyorum. Bilen var mı ? Onu da bilmiyorum. Sevgiyle kalın |
Sn Ensar
burada sözü edilen küçük üreticiler, küçük bahçe sahipleri, 10 kovanla arıcılık yapanlar, 40 kg tereyağ üretenler vs.vs. Bu bağlamda toplu bir taahhüd ,garanti üretim ya da benzer ticari anlayışlar olmayacak. Ne çıkarsa ...Çünkü kimyasal zehir ve kimyasal gübrenin kullanılmadığı bir üretim. İpek Hanım çifliğinde yazılanlar bu bağlamda çok hoşuma gitmişti :) www.egesebzeleri.com |
Heyecan verici girişim.
Ben de 3 lira değil 5 lira vereyim ama ne yediğimi bileyim diyenlerdenim. Umarım bu girişim olumlu sonuçlanır. Niyet bile muhteşem. |
Bu oluşumun ortaya çıkması zaman alabilir.
Kurallar tam oturmadan kurulan oluşumlarda, sorunlar çıktıkça giderilmeye çalışılıyor bu durum bana göre oluşumu zayıflatıyor ve tüketiciler için güvensizliğe yol açıyor. Tüketicilerin beklentileri bana göre belli. Zehirli ilaçların atılmadığı, doğal gübrelerin kullanıldığı ürünler... Burada üreticiler bu talebi karşılayabilirler mi ya da hangi şartlarda karşılayabilirler işte bütün sorun bu :) http://www.guneskoy.org.tr/ Linkte; kimyasal gübre kullanmayan, kimyasal ilaç atılmayan ürünlerin yetiştirildiği , bu ürünlerin Ankara'da kapıya kadar getirildiği , benim yerinde görüp çok beğendiğim bir oluşumu inceleyebilirsiniz. |
Ensar'ın sözünü ettiği potansiyel konusu çok önemli. 3-5 kişinin katılacağı bir organizasyon hem yürümez, hem de istekleri karşılayamaz. Çünkü yola çıkarken bu amaçla çıkmıştık zaten. Lilium'un zeytinleri kesmesi bize kıvılcım çakmıştı. Ki talepler dile getirilmeye başlandı bile.
Sn. Denizakvaryum'unun ilettiği talebi karşılamak için ayrı bir başlık olmalı sanırım. Kendisi Meyvelitepe'nin bahçesini bildiğini söylüyor. Çünkü Meyvelitepe bunu blogunda yayınlıyor. Ancak oluşumda yer alacak diğer arkadaşların blogu olmayabilir. Örneğin Lilium'un çığlığını kaç kişi duydu. Meyvelitepe gibi blogu olsa daha fazla ses getirirdi belki. Zaten oluşum fikride buradan çıktı. Herkes bir deiğerine destek olmalı, deneylerini paylaşmalı vs. Eğer bahçe görmek bu kadar elzemse, bunun için forumda resimleri yükleyebileceğimiz ayrı bir başlık olmalı derim. Ayrıca sadece resim yüklemek yetmez. Denetim grubu mutlaka olmalı. Bence olşumun adımları netleştirilmeden konu biraz daha tartışılmalı çünkü güzel fikirler geliyor. |
Başlangıçda 3-5 kişi de olsa kuralları belli bir oluşum bir birlik oluşturmak ve buna göre hareket etmek büyük başarıdır.
Çünkü başlangıç aşamasında, tüketicinin de nasıl ne şekilde talepte bulunacağı belli değildir. Burada sayıdan-potansiyelden daha çok oluşumun kuralları başlangıçda önemlidir çünkü belki de bu kurallara uyamayacak üretici arkadaşlar olacaktır. |
Evet. Biraz zaman harcayacağız. Bu işin henüz hiç değinmediğimiz başka pek çok boyutu var.
Bu bahçelerle tüm talebi karşılamak gibi bir iddiamız olamaz. Olsa olsa, neyimiz varsa, ayrıcalıklı ortaklarımızla paylaşacağız. Esas amaç ticaret değildir. Etraftan ürün toplayıp bir marka altında satmaya da çalışmayacağız. Bunu hiç yapmayacağız. Söz gelimi, linki verilen ege sebzeleri'ni daha önce incelediğimde verilen rakamlar bana tutarlı gelmemişti, etraftan ürün toplandığı düşüncesine kapılmıştım. Esas hedef, ürünlerin yerel tüketiciye ulaşmasıdır. Bu sebeple minimum lojistik hedeflenmeli, ana kurgu buna göre yapılmalıdır. Tabii ki, tüm bahçeler aynı şeffaflığa sahip olmalıdır. Bunu nasıl yapacağımızı zaman ilerledikçe konuşuruz. Böyle bir oluşum içinde olmak isteyen bahçeler, şimdiden kimyasal yok, zehir yok prensibini hayata geçirmeliler. Bahçelerin küçük olması gerekir diye bir şart da yok. Söz gelimi, Sn.bayındırmevki daha büyük bir araziye sahip. Daha fazla üretebilir. Kurallar içinde kalabildiği müddetçe ürünün fazla olması sorun değil. Çünkü düşünceme göre biz ne yaparsak yapalım talebi karşılayamayız. |
Bazı şehirlerde kurulmaya başlayan Organik Pazar ile ilgili bir TV programı izlemiştim. Bizim sisteme (üretici olmasam bile ortağım bu nedenle bizimki yazıyorum :) uyarlanabilecek bazı çalışmaları dikkatimi çekmişti. Organizasyonun içinde eğitim kesinlikle var, gerekirse bahçe bahçe eğitim veriliyor. Buradaki paylaşımlarımız da eğitimin bir parçası ama bir noktaya bağlı, sonra da bölgelere ayrılabilecek şekilde grup eğitim çalışmaları olabilir. Eğitim internet üzerinden olabildiği gibi, zaman zaman toplantılar da yapılabilir.
Diğer hatırladığım nokta ise, pazara sunulacak ürünler çok önceden taleplere göre belirleniyor ve üretici bu taleplere göre üretim yapıyor ve pazar yerine ürün getirilirken bile plan yapılıyor (herkes domates getirip, salatalık getirmeyen olmazsa pazara gelenleri mutlu etmek zor). |
Ben de "kimyasal yok-zehir yok" kuralının geçerli olduğu üretimde ürünlerin elde kalacağını tahmin etmiyorum.Ancak bazı ürünlerde önce talebi görmek de gerekiyor.
Linkini verdiğim oluşumda kargo ücretini en aza indirgemek için semt grupları kuruldu her semt grubunun bir yöneticisi oldu. O oluşumda bazı üreticilerin isteği ise talebe göre üretmek oldu. Örneğin köy tavuğu... Sayı talep önceden belli olsun ki tavuklar ona göre üretilsin. Örneğin taş değirmende un...tereyağ vs Bu gibi durumlarda üreticiler önceden kesin talepleri haklı olarak görmek istiyor. Çünkü un gibi ürünlerin içine koruyucu katılmadığından dayanma süresi az ve tüketicinin isteğine göre üretilmek zorunda. Marketlerde satılan unlar ise aylarca rafta kalabilir çünkü içinde koruyucu var. Bu durumda bazı ürünlerde önceden tüketicilerin talebini de almakta da fayda var. |
Şu ana kadar tartışılanlardan anladığım, sistemin temel bir iki noktası,
>ÖZGÜVENİLİRLİK; Müşteriler satıcılara güvendiği için ürün talebinde bulunacak.Herhangi bir sertifika vb resmi uğraşlar olmadan aktiviteler devam ettirilmeye çalışılacak. >Denetim; İzah etmeye gerek yok heralde. >Yerel Tüketim, İmkanlar çerçevesinde yerel pazarların kurulması ve takip ettirilmesi. Nakliye sorunu olmayan ürünlerde bu sıkıntı olmayabilir. Bu sıralamaya daha çok maddeler eklenir, acaba bu işlemlerin temel bir paydada yapılması için agaclar.nete bağlı bir web sayfası veya yeni bir websitesi kurulabilir mi? Sitede üreticiler; >Üretim aşamalarını yayınlayabilriler >Zararlı mücadelelerini anlatabilirler >Tahmini ürün miktarlarını ve sevkiyat bölgelerini belirtebilirler. Alıcılar, >Almak istedikleri ürünlerin üreticilerini daha iyi tanıyabilirler. >Ürünlerin yetiştirilme aşamaları hakkında daha net bilgilere sahip olabilirler. >Gerekirse kendi imkanları ile araziye giderek denetleyebilirler ve yorumlarını belirtirler. >>>Örneklemek gerekir ise, Yaşadığım ilin kanalizasyon ve fabrika atıkları bazı köylerden geçmektedir. Bunun yanında şehrin yukarı kısmı olan köylerinde ise alabalık yetiştirmeye uygun kaynak sular vardır. Ben pazardaki teyzelerime amcalarıma hangi köydensin diyerek bir denetim yapıyorum. Biliyorum ki daha alçak kotlarda bulunan köylerde tüm ürünler boyahane kimyasalları ve kanalizasyon ile terbiye edilmiş sularda sulanıyor. Kaygımız ahlaklı ticaret, ne gereğinden fazla kar ne de zarar. Bu yüzden tüketici (müşteri değil) üretim aşamalarını yaşayabilmeli ki, "Ne olacak 2 kg domates, 1 kg peynir değil mi?" diye sormamalı hatta soramamalı. |
Bundan kısa zaman öncesine kadar doğal-organik ürünler pazarı kurulmuyordu şimdi artık her semtten normal pazar kurulmayan günlerde bu pazarların kurulması için talep var.
Yine tüketiciler kendi aralarında örgütlenmeye başladılar bu örgütlenme eskiden şehirdeki sebze meyve halinden ya da balık halinden kasalarla ortak balık-sebze-meyve almakken şimdilerde en yakın köyden en yakın süt üreticisinden süt-yoğurt-tereyağ-sebze almaya kadar vardı. Yine Güneş köy gibi koop.ler kendi tüketicilerini örgütledi oluşturdu. http://www.guneskoy.org.tr/index.php...id=5&Itemid=53 Aracısız ürün elde etmek için http://webdeyim.net/tr/e_dergi/kamilkoc/yolculuk/65/30 gruplar kurulmaya başlandı.Aracısız ürünler Ankara'ya geldi,semtlere dağıtıldı...Tereyağın tereyağ,unun un, portakalın portakal olduğu görüldü :) Umarım buradaki oluşum da tüm bu değişikliklere artı değer katar. Beklentim büyük :) |
Küçük üreticilerin birlik oluşturabilme ihtimali...
1-(kooperatif gibi mi?.) 2-Bahçe büyüklüğünde m2 sınırlaması olmadan mı?. 3-Her bahçe konumuna iklim şartlarına göre tek çeşit mi ürün yetiştirmeli?. 4-Önce elimizde ki değerler potansiyel mi tesbit edilmeli?. Sonra ürünün pazarlanması mı?. Ya da her ikisi aynı anda mı sürmeli?. 5-(ürünün dış piyasada değil, iç piyasada her bahçenin en yakın ulaştırabileceği tüketicisi mi olmalı) mı?. İnternet üzerinden satış dahil. 6-Üreten bahçeler ile tüketen ortaklar arasında aracı olmaması nasıl engellenir?. 7-Sn.Meyvelitepe 7 nolu mesajında " Zehirsiz, organik yetiştiricilik yapan küçük bahçeler üretimini ve işlediği ürünü ortak bir marka altında piyasaya çıkaramaz mı? derken, 58 nolu mesajında "Esas amaç ticaret değildir. Etraftan ürün toplayıp bir marka altında satmaya da çalışmayacağız. Bunu hiç yapmayacağız. dedi. Nasıl?. 8-Tartışılıp, konuştuğumuz bu oluşuma benzer örnek bir birlik var mı?. 9-Tarımda ki dengesiz politikalarının bu oluşuma ne gibi sektesi olabilir?. 10-Her bahçenin m2 si oranında kullanımına açık Havuz veya kredi olacak mı?. 11-Bunların yanında ayrıca üyelerinin kullanımına yönelik ortak bir yer oluşturulup hayvancılık da yapılabilir mi?. (keçi koyun tavuk vs) Çoklarımız gibi, Olabildiğince!.. tükettiğim ürünlerin araştırmasını yapan biri olarak, bu gibi oluşumların artacağı inancıyla, Sevgili liliumun zeytin ağaçlarına ne kadar üzüldüysem.. vesile olmasına da bir o kadar sevindim. Tüm duyarlı insanlara saygılar. |
Benim ilk aklıma gelen;
şimdilerde alt yapısı hazırlanan ağaçlar.net üzerinden pazarlanan-aracılığı yapılacak olan, "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında üretim yapan ağaçlar.net üyelerinin oluşturduğu ve alt kuralların- denetiminin yine bu birlik tarafından yapıldığı bir oluşum. Bu birliğin adı, ürünlerin markasının olup olmadığı gibi hususlar açıkçası çok da önemli değil. |
Ama işi büyütelim denirse;
Örneğin bir bahçeden 800 kg zeytin çıkarken ve ürün azlığı nedeniyle bu marketlere pazarlanamazken 15 küçük bahçeden 10 ton zeytin çıkar ve bu ürün ortak bir marka altında aynı markete pazarlanabilir. İşin bu boyutu da var tabii. Açıkçası bu konu da tartışılmalı. Ama "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında üretimi yapılan ürün bir nevi butik ürün olacağından marketlerin-toptancıların-yerinde alıcıların üreticiye ödemek istediği fiyat asla üreticiyi tatmin etmeyecektir. Konunun bu yönü çok önemli. Marketlerde; "Benim sattığım malı başka marketde daha ucuza bulursan aradaki farkı ben sana ödeyeceğim " kuralı sanırım hala var :) |
Bu oluşumda üretilen ürünlerin marketlerle, toptancılarla bir alakası olamaz. Burada bir üreten bir de alıp kendisi ve ailesiyle tükeken var. Bu demek değil ki, bir üretici malını toptancıya satamaz. İsterse satar elbet. Ancak bunun sistem ile bir alakası kalmaz.
|
Bu durumda bu birliğin asıl amacı nedir denilebilir?
Organik veya organiğe geçiş sertifikası olmadan "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında üretim yapmak ,bunu yaygınlaştırmak için deneyim ve tecrübelerini ortaya koymak ve birliğin koyduğu kurallar ve denetim sayesinde birliğe üye üreticilere tüketicilerin güvenini sağlamak. Örneğin benim sertifikam yok ama ürünümü "zehirsiz ve kimyasal gübresiz yetiştirdim" diyen pazardaki herhangi bir üreticiye bu konuda sıfır güvenim varken bu birlik sayesinde güvenim %100 olacak. |
Alıntı:
|
Arkadaslar cok guzel gidiyoruz, devam
Unutulmaması gereken bir diğer husus, burada uretici konumunda olanlar, aslında tüketici konumundada, urettiklerimin bunu talep eden doğru kisilere gideceğinin yanında, bende olmayan ürünleri dogru yerden, doğru kisiden alacağımın heyecanını tasiyor. |
Alıntı:
|
Üretici, aynı zamanda tüketici olunca "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapma/ Senin yemek istemediğini başkasına da yedirme" otomatik olarak devreye girecek ve samimi olmayan üreticiyi bir derece engelleyecek. Ayrıca üretici, konuyu da bilen kişi olarak tüketici olurken, diğer üreticileri kontrol etmiş olacak, böylece yine samimi olmayanlar sisteme dahil edilmeyecek.
|
Evet son tahlilde durum ana hatları ile netleşti gibi.
Bu durumda; "zehirsiz ve kimyasal gübresiz" ana kuralı altında küçük çaplı da olsa üretim yapabilirim diyen üretici arkadaşlar lütfen öne çıkıp birliğin alt kurallarını belirlemeye çalışsınlar... Bu aşamada da tüketicilerin-forum üyelerinin; istekleri-görüşleri-beklentileri olacak ve burada hepbirlikte bunları tartışacağız. Ama öncelik üretici arkadaşların. |
Alıntı:
Habibe hanımın bir sorusu Alıntı:
pardon ilaçtan bahsetmiyecektim.:) |
Bakır
Göztaşı Bordo bulamacı konusunda üretici arkadaşlar nasıl bir karar alacak çok merak ediyorum :) |
Bakır neticede bir madde. Toprakta belli oranda bulunması gereken bir iz element. Patojen mikropların ve mantarların yaptıkları hastalıklarda koruyucu ve hastalığı önleyici etkisi var. Organik tarımda belli koşullar altında kullanılabiliyor.
Burada önemli olan, hangi bakırlı bileşik, hangi formülasyon ile, hangi dozajda, hangi durumda kullanılıyor. AB'nin dekar başına kullanılan saf bakır miktarını sürekli azaltması gibi bir planı var. Tamamen yok olur mu bilmiyorum. Öte yandan, bakırı elde ediş şekli itibarıya farklı preperatlar var. Söz gelimi labicuper, ya da mastercop. İkisi de organik sertifikalı preperat. Göztaşı, kontrolsüz ve ölçüsüz olduğu için sakıncalı. Çokça kullanılıyor. Bu yüzden topraklarda ağır bakır birikimine sebep oluyor. Olması gereken, patojenlerin tanınarak, önceliğin kültürel ve biyolojik mücadeleye verilmesi. Gerçekten gereken durumlarda da sadece organik sertifikalı preperatların kullanılmasıdır. |
Bir zeytin üreticisi olarak yazdıklarınızı sürekli okuyorum.
Bazı deneyimlerinizi de denemeye çalışıyorum. :). Başarıyormuyum hala bilmiyorum. Zeytinliklerimde zehirde, kimyasal gübrede kullanıyorum. Tabii keçi gübreside olmaz ise olmazım, ama yeterli olmuyor. Bu işe ne benim param yeter, nede bölgemdeki keçi sayısı. Etkin mikroorganizmaları kullanalım diyeceğim,hesaplarım tutmuyor. Hayatta hiç hırslarım olmadı. Daha çok verim, daha çok para gibi. Amacım, yemediğim malı kimseye yedirmemem iddiasıydı. Bunun içinde ilaçların kalıntı sürelerini takip ettim. Etrafımdakileri ikaz ettim. Son dönemlerde borda bulamacı yerine oranı düşük bakır kullanıyorum, onunda sayısı evvelki sene hiç, bu sene 1 ile sınırlı kaldı. Bu konu çok önemli ve üretecek arkadaşların ilk müşterisi olmaya talibim. Elimden ne gelir bilmiyorum ama her türlü yardıma hazırım.Belki küçük bir bahçemi sizlerin istediği şekilde üretime ayırıp destek verebilirim. Yolumuz açık olsun.Hoşçakalın |
Alıntı:
|
Alıntı:
ÜRETİLECEKLERE TALİP. TALEP EDİLDİĞİ TARZDA ÜRETMEYE HAZIR. Sevgiyle kalın |
Hanımlar beyler,
Pazarlama/satış konusunda şöyle bir fırsatı unutmayalım; Üreticiler aynı zamanda tüketici. Üretmediği meyve, sebze vs. için dilerse kendisine en yakın bahçenin müşterisi olamaz mı? Eşine dostuna tavsiye de edemez mi? |
Tabii ki eder.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 06:44. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025