agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma
(https)




Beğeni Düzeni8Beğeniler
  • 1 Gönderen
  • 1 Gönderen
  • 1 Gönderen
  • 1 Gönderen
  • 1 Gönderen Fagus Sylvatica
  • 3 Gönderen ozanemre

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 29-01-2013, 20:36   #1
SZT
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-02-2005
Şehir: Mersin
Mesajlar: 49
Galeri: 3
Konu o kadar yanlış mecrada tartışılıyorki dayanamadım, birkaç cümle yazayım. Sözkonusu haber başlığına bakın! Dünyanın gerisindeyiz... Hedef, ağaçlandırmanın özel şahıslar tarafından yapılması mıdır? Tek doğru bu mudur? Diğer taraftan özel ağaçlandırma mevzuatını ve uygulamalarını incelerseniz, amacın daha fazla alanın ağaçlandırılması olmadığını görürsünüz. Orman teşkilatı zaten devasa bütçesi ve gücüyle bu çalışmaları zaten yapıyor. Şöyle bir kıyaslama yapın. 5-6 yıldır Türkiye genelinde yapılan özel ağaçlandırma miktarı ile sadece 1 adet Orman Bölge Müdürlüğünün yaptığı ağaçlandırma çalışmasını kıyaslayın. Yani Türkiyede ağaçlandırma sorunu, şahısların 5-10 hektar bozuk orman alanlarında ceviz, badem dikmesiyle çözümlenmeyecektir. Bunu da herkes bilmektedir, siz neyi tartışıyorsunuz?

SZT Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-01-2013, 21:11   #2
Ağaç Dostu
 
Fagus Sylvatica's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-08-2012
Şehir: Bandırma
Mesajlar: 559
Özel ağaçlandırmanın devlet ağaçlandırması yanında sönük kaldığı konusunda haklısınız. Ancak özel ağaçlandırma yapacak kişilerin engellenmesi bence de doğru değil. Sonuçta özel ağaçlandırmada gösterilen özen ile devletin yaptığı ağaçlandırma arasında fark var. Küçük çaplı ama değerli ya da aşırı verimsiz alanların ağaçlandırılması ile devlet ilgilenemez. Ancak bu alanlar önemlidir. Çünkü doğanın çehresini değiştirirler. Yani birbirinden 40-50, belki 90-100 km uzaklıktaki iki büyük devlet eliyle yapılmış ormanın yanısıra bu iki orman arsında korulukların olması ağaçların yayılarak bitki örtüsünün doğal bir parçası olması açısından önemlidir. Ayrıca devlet daha narin ağaç türlerini de yetiştiremez. Ancak çam vb bakım istemeyen türler kullanabilir. Ancak doğal bitki örtüsü geniş yapraklı ağaçlardan oluşan bir bölgede özel ağaçlandırma bu türlerin eski doğal yerlerini kazanmaları yani yayılmaları bakımından da önemlidir.

mrduran beğendi.
Fagus Sylvatica Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-01-2013, 22:10   #3
SZT
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 28-02-2005
Şehir: Mersin
Mesajlar: 49
Galeri: 3
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Fagus Sylvatica Mesajı Göster
Özel ağaçlandırmanın devlet ağaçlandırması yanında sönük kaldığı konusunda haklısınız. Ancak özel ağaçlandırma yapacak kişilerin engellenmesi bence de doğru değil. Sonuçta özel ağaçlandırmada gösterilen özen ile devletin yaptığı ağaçlandırma arasında fark var. Küçük çaplı ama değerli ya da aşırı verimsiz alanların ağaçlandırılması ile devlet ilgilenemez. Ancak bu alanlar önemlidir. Çünkü doğanın çehresini değiştirirler. Yani birbirinden 40-50, belki 90-100 km uzaklıktaki iki büyük devlet eliyle yapılmış ormanın yanısıra bu iki orman arsında korulukların olması ağaçların yayılarak bitki örtüsünün doğal bir parçası olması açısından önemlidir. Ayrıca devlet daha narin ağaç türlerini de yetiştiremez. Ancak çam vb bakım istemeyen türler kullanabilir. Ancak doğal bitki örtüsü geniş yapraklı ağaçlardan oluşan bir bölgede özel ağaçlandırma bu türlerin eski doğal yerlerini kazanmaları yani yayılmaları bakımından da önemlidir.
Çok iyi niyetli düşünüyorsunuz. Ceviz, badem, harnup, defne dışında ne kadar özel ağaçlandırma yapılmış acaba? Özel ağaçlandırma için başvuranlardan yüzde kaçı "ilerde burası benim olur" diye düşünmektedir? Ayrıca devlet sandığınızdan çok daha küçük alanlarda ve değişik türlerde çalışmaktadır.

SZT Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-01-2013, 00:52   #4
Ağaç Dostu
 
Fagus Sylvatica's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-08-2012
Şehir: Bandırma
Mesajlar: 559
Bu konuda haklı olmadığınızı söyleyemem tabii ki. Belirli türlerle kısıtlamaları doğru olur.

Fagus Sylvatica Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-10-2014, 14:00   #5
Ağaç Dostu
 
ozanemre's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 277
Konuyu farklı bir değerlendirme ile tekrar güncelleme gereği duydum.

Özel ağaçlandırmada neden dünyanın gerisindeyiz?

Atalarımızın doğan her çocukları ve ölen her yakınları için birer ağaç diktiklerini unuttuğumuz için. (Türk Coğrafyasında erkek çocuk yeni doğduğunda, baba evladı için bir tarlaya kavaklık oluşturur, 'evlendiğinde kavakları satıp düğün parasını çıkarsın' der.)
Kutlama ve ritüellere ağaç dikmeden başlanmadığını unuttuğumuz için.
Bu adetlerimiz ile dikilen ağaçlardan kuşaklar boyunca birikerek ünlü ''Ötüken, Kögmen, Çokay, Altun Yışı'' gibi kutsal ormanlar oluştuğunu unuttuğumuz için.
Ormanların atalarımızın efsanelerinde ruh ve öteki aleme ait kutsal mekânlar olarak betimlendiğini unuttuğumuz için.
Tek ağacın ata topraklarında Tanrı yı simgelediğini unuttuğumuz için.
Yeni doğum yapan yakınlarımıza fidan hediye etme âdetini unuttuğumuz için.
Çocuğumuzun elinden tutarak özel günlerde kendi ağacını sulamaya ve yeni ağaç dikimine götürme âdetini unuttuğumuz için.
Yitirdiklerimizi onun adına dikilmiş ağacın başında andığımız adetleri unuttuğumuz için.
Ailelerimizle birlikte bütün bürokrasiye rağmen yüksek fedakarlıklar ile özel ortak fidan bölgeleri oluşturmak yerine sadece kurbanlık için sıraya girdiğimiz bu zamanlarda atalarımızın mirasına sahip çıkmayı unuttuğumuz için.

Oysa atalarımız yüksek zirvelere çıkar gür budaklı, seyrek yerleşmiş sedir ya da köknar taygasında, kutlu gördükleri bu ağaçlara bez parçaları ve at kılı bağladıktan sonra yeni fidan diker, dua eder, dilek diler ve kurban kesimi yaparlardı. Bir de ata ruhlarını saklamak için yüksek kayalara mabet yapar, etrafına kayın fidanları dikilip ağaçlandırılır seyrek orman yani bugüne kadar gelen anlamı ile koru meydana getirilirdi. O bölgeye girmek, zarar vermek, oradan taş, çiçek, dal, odun vb. bir şey almak dahi uğursuzluk anlamına gelirdi. Koruda yatan zatın ve doğadaki ruhların zarar veren kişilere, ailesine ve evine rüyada musallat olacağı, sıkıntılı günler geçireceğine inanılırdı.(Keşke günümüzde yapılanlara karşı bu inanış yerini bulsa)

Orta Asya Türk Topluluklarında Eylül ayı içinde sarı yaprak bayramı, Mart ayı içinde de yeni gün bahar bayramı ritüel ve kutlamaları doğanın doğuşuna ve ağaçlara adanmıştır. Peki bütün hayatını doğaya adamış bir soya doğayı ve kültürel çalışmaları hatırlatma gereği neden gerekmiştir.

Bir toplumun tarihsel, sosyal ve toplumsal dinamiklerini anlamak istediğimizde öncelikle o toplumun yaşamını ve ekonomisini neyle ayakta tuttuğuna bakmamız gerekir. Bize ata mirasını unutturdular. Tüketen, hazırcı ve hafızasız bir toplum yapmaya çalıştılar. Dolayısıyla doğayı da tükettirdiler ve hazır olan, bize ait olmayan bilgiyi kendi doğamıza işlemeye çalıştırdılar. Gelinen nokta bu! Artık özümüze dönme zamanı geldi. Kendi yaşam özümüzü, doğamızı, mirasımızı ve tarihimizi tüketmeye son.

Doğaya sığınmak dileğiyle!

''Ağaç dikmeden yağmur duasına çıkılmaz'' anlamlı bir ata sözü ile yazımı özetleyeyim.

Eklenen Resimler
 
ozanemre Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 06:22.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025