agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/index.php)
-   Mum çiçeği (Hoya) (http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=116)
-   -   Hoya bilobata ( Biblo mumçiçeği ) (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6280)

sabah 02-11-2007 13:07

Hoya bilobata ( Biblo mumçiçeği )
 
1 Eklenti(ler)
Eklenti 23614
Aile: Asclepiadaceae
Anavatanı: Filipinler
Cins: Hoya
Tür:bilobata
Bitki Grubu: Sarkıcı
Yer İsteği: Kısmi gölge
Su İsteği: Toprak kurudukça, düzenli
Çiçeklenme Dönemi: Her zaman
Üretim Metodu: Çelik, tohum
Yetiştiği Bölgeler: Tropikal bölgeler
Habitat: Çok yıllık, odunsu gövdeli

- Güzel kokulu çiçeklere sahiptir. Çiçeklerinin hoya çeşitleri içinde en küçük çiçeklerden olduğu söylenmektedir.
- Kapalı yerde yetiştirmek için uygundur.

- Adı iki loblu (bi ikili, lobata lob) anlamına geliyor. Türkçede çiçeklerinin küçük ve zarifliğinden dolayı Biblo denmesi önerildi.
http://davesgarden.com/guides/pf/go/69636/

sabah 03-11-2007 10:53

1 Eklenti(ler)
Merhaba,

Biblo çeliği yarı sert dallı, sert yapraklı bir şey.

6 Göz var ama gözler çok yakın tereddüt ettim.
İki göz kuralına uyalım mı, yoksa 3 gözlü bölmeler mi yapayım?

Teşekkürler

Mucip Gürbüz 03-11-2007 10:59

Merhaba, resimde küçük çıkmış ama iki göz kuralı en az içindir uygun görüyorsanız üç göz yapın karar sizin.

sabah 03-11-2007 11:18

3 gözde en alt 2 gözdeki tüm yapraklar gene kesiliyor mu?

Mucip Gürbüz 03-11-2007 11:26

Evet kesilecek.

serder 07-01-2008 23:13

bu çiçeğin Türkçe isim babası ben mi oluyorum. O şeref bana mı ait acaba?
:)

sabah 13-03-2008 13:53

1 Eklenti(ler)
Sonunda bizim minik biblo ortaya çıktı.
Eklenti 32075

sempe 13-03-2008 16:41

Tebrikler. Başarılı olunan tür sayısı gittikçe çoğalıyor. :)

some_at 27-03-2008 15:27

Tebrikler sabah.

kaktüs 06-08-2009 14:48

Bu türün Türkiye'deki yaşayan örneklerini elinde bulunduranlar:

1- İklimsiz
2- ?

Hydrosuccess 07-07-2010 16:37

3 Eklenti(ler)
Konuya 1 yıldır katılım olmamış.Bitkiler yaşıyor ve büyümüş ise fotoğraflarını görmek çok iyi olur.Hollanda kaynaklı yetişkin bitkim yaprak ve yandal filiz makroları.Benim tecrübelerime göre H Bilobata nispeten yavaş büyüyen yaprakları çok sert ve kalın (sukulent) yaprak araları kısa yani kompakt bir tür.Henüz çiçeklenme yok ama bu hali ile de çok güzel biblo gibi...

maki01 07-07-2010 17:04

Gerçekten yaprak yapısıyla çok güzel bir türmüş. Paylaşım için teşekkürler, 2011 sipariş listesine eklenmeli :)

Tüm hoyalarınız çiçek sapı ya da çiçek vermiş. Benim hoyalar genellikle 10 aylık. Kök ve gövde gelişimi çok iyi olsa da Kerrii dışında çiçek vermeye hazırlanan yok. Gübre olarak ne kullanıyorsunuz?

Mesajlarınız kaçırmıyorum sayın HYDROSUCCESS :)

Hydrosuccess 08-08-2010 16:17

4 Eklenti(ler)
Kasım 2009 ortasında çelikten topraksız ortamda köklendirdiğim bitki iyi bir gelişim göstermişti ve şimdi de çiçeğini büyütmeye çalışıyor.Çiçekleri ve çiçek öbeği çok küçük olan bu türün çiçek sapı nispeten uzun.Şu an için çiçek öbeği gelişimi ve tekrar açmak üzere olan H. pubicalyx pink silver ile yan yana çiçek öbeğinin büyüklüğünü gösteren fotoğraflar.

İlkin 09-08-2010 14:51

Hoya severler için can yakıcı fotoğraflar olmuş bunlar. :) Emeklerinize sağlık. En sonuncu fotoğrafı özellikle çok beğendim. Bir de ikisi açtığı zaman karelemenizi rica edeceğim. Merak ettiğim birşey var; Hoyalarınızın pencereye yakınlıkları, hangi yönde durdukları ve ışık alma durumları nasıl acaba?

Hydrosuccess 09-08-2010 15:59

Sayın İlkin,ilginize teşekkür ederim.Daha önceki ve devam eden başarılarınızı bildiğim için bu türde de kısa sürede başarılı olacağınıza inanıyorum.Bu nedenle ''can yakıcı'' ifadesi en azından sizin için geçici olur diye düşünüyorum.Lütfen sözlerim espri sınırları içinde algılansın.
Bakım ile ilgili sorunuz aslında çok geniş kapsamlı ve ayrı bir başlık gerektiriyor.Ayrıca benim farklı bir teknik kullanmam nedeni ile toprak kültürüne ne kadar uyar emin değilim.Yine de sitede gördüğüm uygulamalar ile karşılaştırarak anlatmaya çalışayım.Öncelikle İstanbulda oturduğumu belirtmeliyim.Antalya'da ya da Erzurum'da olsam (her zaman olduğu gibi ilgili bitki türünün doğal yaşam koşullarını unutmadan) mutlaka uygulamalarda değişiklikler yapardım.
Sorularınızı tek tek irdeleyelim.
Pencereye yakınlık;Çoğunlukla hoyalar gölge çiçeği gibi algılanıyor ve tül, perde arkasında hatta odanın nispeten az ışık alan bölümlerinde bakılmaya çalışılıyor.Benim değerlendirmeme göre bu çoğu tür için yanlış.Herkesin internetten ulaşabileceği habitat fotoğraflarında hoyalar oldukça aydınlık ortamlardalar.Güney doğu Asya'nın Ekvatora yakın tropikal ormanlarında ışık şiddeti ağaçların arasında bile bizim yaz aylarında maruz kaldığımız ışıktan az değil.Ancak tek fark yaprakların arasından süzülen (ama hiç de az olmayan ) güneş ışığı.Bu durum bizde Hoya yetiştirenler tarafından algılanamadığı için bitkiler yaşıyor ama daha önce bir mesajımda vurguladığım gibi ömürlerinin çoğunu uykuda geçiriyorlar.Vejetatif büyüme ve olursa çiçeklenme bahar sonu yaz ayları ile sınırlı kalıyor.(Sabır çiçeği denilmesi ve sıkılıp vazgeçmelerin en önemli nedeni.)Oysa Hoyalar tropik bitkiler ve nerdeyse 12 ay büyüme ve aralıklı olarak çiçeklenme potansiyeline sahipler.Benim bitkilerim de bütün kış boyunca vejetatif büyümelerini sürdürdüler.Çiçeklenmeyi (İstanbul koşullarında) ne kadar sürdürebileceğimizi hep beraber göreceğiz.Benim çözümüm evin konumu ile ilgili sabahtan öğleye kadar mümkün olduğunca yaklaştırarak cam arkasından 3-4 saat doğrudan ve sonrasında akşama kadar dolaylı ama olabildiğince yüksek ışık.Bu konuda elimdeki 20 türden sadece H İmperialiste biraz sıkıntı yaşadım ve biraz arkaya aldım.
Bitkilerin yönü;Hoyalar diğer bitkiler gibi fototropik yani fotosentez yapmak için ışık yoğunluğunun olduğu yöne yöneliyorlar.Evin Hoyaların durduğu mekanları güney doğu ve güney batı.Uç dallar ve yapraklar güneşe yönelerek gereksinimlerini anımsatıyor ve yardımcı oluyorlar.
Işık alma durumu;yukarıda belirttiğim gibi olabildiğince fazla.Ancak dışarıda doğrudan güneşlendirme yapraklarda yanmaya neden olur diye düşünüyorum.Hoyaların Güney Afrikada ''Great Karoo'' çölünde Stapelialar ile birlikte yaşamadıklarını unutmamalıyız.Bununla birlikte ben diğer faktörler (sulama gübreleme vb.) açısından tüm bitkileri aynı koşullarda bakıyorum.Unutmayalım nerede yaşarsa yaşasın tüm bitkilerin su ve besine ihtiyacı var.
Sonuçta bunlar tamamen benim paradigmam yani bakış açım ve tarzım.Denenmesi halinde çıkacak sonuçlar konusunda kendi uygulamamın sonuçları kadar emin değilim...

İlkin 09-08-2010 16:29

Sayın Hydrosuccess çok güzel ve aydınlatıcı anlatmışsınız. Çok teşekkür ediyorum. Kısıtlı zamanda atölyeden çıkıp cevabınızı okumak güzel oldu. Ben de kesinlikle odanın arka taraflarında hoyaların yeterli ışık alamayacaklarını ve beslenemeyeceklerine inanıyorum. Mümkün olduğunca güneşin bitkinin yapraklarını yakması engellenerek, perde arkasından bolca alacakları ışığın onlar için yeterli olacağı kanaatindeyim. ( Rahmetli Mucip Abi kendi serasında tüm gün güneşin altında durduğu söylüyordu hoyaların ama aynı zamanda da devamlı sulandıklarını belirtiyordu. Bol bol çiçek açan hoya cornosaların yaprakları ise sarı renkteydi... ) Benim atölyenin içinde duran hoyalar kuzey cepheye bakan pencere önünde duruyorlar; pencere ve bitkilerin arasında perde yok oradan aldıkları ışık gelişimleri için ve çiçek açmaları için yeterli oluyor. Ayrıca dediğiniz gibi bulundukları şehre göre de ihtiyaçları mutlaka farklılık gösterecektir. Buna göre de ayrıca ilgilenmek lazım onlarla. Bu arada Hoya bilobata çiçek açana kadar bu fotoğraflar can yakıcı görünmeye devam edecek. :) Bendeki gayet güzel duruyor şuanda, bilginiz olsun. Teşekkürler herşey için, selamlar...

Hydrosuccess 09-08-2010 17:43

Sayın İlkin,bitkilerin ışık ihtiyacı konusunda uygulamanız genelde benim yaklaşımım ile uygunluk gösteriyor ve elde ettiğiniz başarının önemli sebeplerinden biri.Ancak fazla ışık (güneşten sağlandığı için) birlikte yüksek sıcaklık riski oluşturuyor.Sonuç ihmal halinde ( çok ender karşılaşılan bir durum değil ) yaprak ve uçlarda kuruma bazen de kök yanmaları ve çürüme(yaşlı bitkilerde görülen ani çöküşler-büyük saksı problemi ayrıca ayrıntılı olarak irdelemem gerekli) olabiliyor.Yüksek sıcaklık ile sulama dengesi çok hassaslaşıyor ve hata oranı artıyor.Kuşkusuz bahsettiklerim toprakta yetiştirmede geçerli.Bunun çözümü daha önce de belirttiğim gibi (gördüğüm kadarı ile sizin de başarı ile uyguladığınız )oldukça geçirgen karışımlar.Risk devamlı gözlem ve doğru uygulama ile oldukça azalıyor.Bu problemler benim için geçerli değil H. pubicalyx başlığında gösterdiğim gibi köklerin çoğu kabın dışında açıkta ve yüksek sıcak altında.Standart sulama programım haricinde sulama eksikliği diye bir problem için düşünmem gerekmiyor.Bitkiler sürekli gereksinimlerini karşılayabiliyor ve minimum yasasına göre de gelişimleri devam ediyor.Stapeliadların da 7-8 saat doğrudan güneş altında kökleri saksı dışında su içinde çok ''mutlu'' olduklarını ilgili konu başlıklarında izleyebilirsiniz.Bu arada sukulentseverler sanırım benim çok farklı yaklaşım tarzımı pek anlamamış (fake ?) paradigma değişikliğini kabul edemiyor gibi görünüyorlar. Eppur si muove!

İlkin 10-08-2010 11:43

Sizin yöntem bence de denenebilir. Hatta ben ciddi ciddi saksı içinde saksı yöntemi ile ve sizin hydro yöntemi ile ilgili deneme yapmayı düşünüyorum. Yalnız sizin kullandığınız o beyazımsı şeyleri nereden bulabilirim bilmiyorum, uygun olduğunuz bir zamanda bulabileceğim yerleri yazabilirseniz çok sevinirim. Yeniliğe ve daha uygun bakım koşullarına buruk kıvırmamak lazım bence.

maki01 10-08-2010 14:06

Sevgili İlkin,

Sayın Hydrosuccess ileri bir tarihte kullandığı yönteme ilgi gösterilirse ayrı başlıkta paylaşacağını yazmıştı. Hoyaseverlerin bu kadar başarılı sonuçlar veren bir uygulamaya burun kıvıracağını sanmıyorum. Sadece beklemedeyiz :)

Hydrosuccess 10-08-2010 14:18

Sayın İlkin,denemeye ve yeniliklere açık olmanız bence örnek alınmalı.Başka bir şekilde gelişmek mümkün değil.Tebrik ederim.
Ancak daha önce bitkilerimi görüp gönüllü olarak alan akraba ve arkadaşlarım maaalesef başarılı olamadılar.Yanlış olan neydi? Başarısızlık sanırım bu yöntemin özgün yapısına yaklaşım ve teknik bilgi eksikliğine bağlıydı.Ne malzeme ne de saksılarda mucizevi bir şey olmadığını söylemeliyim.Sadece doğru yöntemin geliştirilip uygulanması.Örneğin şimdi ''water culture ''de hoya yetiştirilmesi ile uğraşıyorum.Sadece su...Olabilecek en basit ve en etkili yöntem...Sonuç olarak yakında bu konuda ayrı bir tartışma başlığı açmam uygun olacak.

Hydrosuccess 10-08-2010 22:15

3 Eklenti(ler)
Bugün Hoya bilobata çiçeklerini açtı...
Ancak internette de devam eden tartışma nedeniyle bu bitkinin (P. Shirley'in bilobata olarak sattığı) büyük olasılıkla DS 70 adlı çok yakın bir tür olduğunu düşünmeye başladım.Bilobatanın çiçekleri ve çiçek öbeği daha küçük yapraklar ise parlak yeşil olarak tanımlanıyor.DS 70'in çiçekleri ve çiçek öbeği daha büyük, yaprakları ise pübesen (kadife dokusunda tüylü ) genç yapraklar kahverengi tonunda.Benim bitkim DS 70 ile aynı özelliklere sahip.Sanırım şimdilik bu tartışmayı ilk tanımlayan C. Burton ve D. Kloppenburg'a bırakmakta yarar var.
Her bir çiçek yaklaşık 5-6 mm çapında, çiçek öbeği 3.5 cm çapında ve lacunosa gibi bir düzlem boyunca daire oluşturacak şekilde sıralanmakta.Sıradaki olası sorunun cevabı benim için oldukça zor yani kokuyu tam olarak tanımlamak.Lacunosa gibi floral hafif bir parfüm veya carnosa/pubicalyx gibi ağır ama hoş bir parfüm kokusu olmadığını söylemek mümkün.Daha çok bozulmuş bir şey kesik süt veya krema gibi.Çiçeğin büyüklüğüne göre koku yoğunluğu fazla ve yaklaşık 1 metreden rahatlıkla alınabiliyor.Nektar oluşumu kısa sürede başladı.
Bu türde de kasım 2009 ortasında küçük bir çelikten başlayarak 1 yıldan kısa sürede gelişmiş bitkiye ve çiçeklenmeye ulaşılabildiğini vurgulamak isterim.
Bitkinin çiçekli genel görünümü ve çiçek öbeği.

Hydrosuccess 10-08-2010 22:24

4 Eklenti(ler)
Henüz açmadığı için sayın İlkin'in istediği gibi pubicalyx çiçekleri ile birlikte görüntüleyemedim.Onun yerine halen açık olan carnosa çiçek öbeği ile birlikte fotoğraf,çiçek öbeğinin büyüklüğünü ve çiçeklerin yapısını gösteren makrolar.

İlkin 11-08-2010 09:59

Sabah sabah bu görüntüler karşısında mest olmamak mümkün değil, her yorgunluk sonrası gelip bakarım artık. Ellerinize sağlık.

Fatih 11-08-2010 10:25

MAşallah küçük ve narin hoş bir çiçek.Bol çiçekli olsun.

Hydrosuccess 11-08-2010 15:16

Sayın İlkin ve Fatih,ilginiz ve destekleyici sözleriniz için teşekkür ederim.Hoya çiçekleri özgün yapıları ile makro görüntülerde gerçekten çarpıcı güzellikte.Biraz daha çiçek makrosu toplayabilirsem çiçek morfolojisi ve tozlaşmayı kendi fotoğraflarımız ile anlatmayı istiyorum.Çok yakında yeni bir türün çiçeklerini daha ayrı başlıkta tanıtacağım.

İlkin 11-08-2010 15:28

Macro çekim yapmak çok zevkli, bende de yarı profesyonel bir makine var ama büyükçe olduğu için taşımaya üşeniyorum onu. Küçük bir makine ile macro ayarı yapıp çekiyorum hep! Üşenmemek ve bu güzelliklerin detaylarını yakalayıp saklamak lazım.

Hydrosuccess 15-08-2010 11:59

Bilobata bugün çiçeklerini döktü.(5. gün)Çiçekler en yoğun kokularını ilk akşam verdi.3. günden itibaren koku hissedilmedi.Şu an için bitki üzerinde yeni bir çiçek sapı oluşumu görülmüyor.Eski çiçek sapı üzerinden yeni çiçek gelişecek mi ? Göreceğiz...

İlkin 15-08-2010 15:35

Çiçekleri yalnız 5 gün mü kaldı üstünde?! Bu kadar süre bu güzelliği seyretmek icin az bence :-) H. Cornosa çiçekleri neredeyse 15 gün capcanlı duruyor. Belki de bu yüzden en yaygın tür bu olsa gerek. H.silverpink çiçekleri ne kadar yaşıyor acaba sayın Hydrosuccess?

Hydrosuccess 15-08-2010 15:57

Sayın İlkin,süre maalesef bu kadar...Growinghoyas.com'da da yaklaşık 5 gün verilmiş.Bu süreyi geçemedim.Bana göre bunun 2 nedeni olabilir.Bitkinin nispeten genç olması ve benim çiçeklenmiş bitkiyi bu en sıcak günlerde 4-5 saat güneş altında 33-35 derece sıcakta bırakmam.Gölgeye alsam süre 1-2 gün uzardı diye düşünüyorum(klasik hile).Aynı çiçek sapından yeniden çiçeklenen bir tür.Açarsa süreyi uzatmayı denerim.Pubicalyx açtıktan sonra tatile gittim ama tahminen 7-9 gün açık kalmış olmalı.Yeni çiçekler dün açtı.Konu başlığında paylaşacağım.Çiçeğin açık kalma süresini orada takip edebiliriz.Pubicalyx'in de yine yüksek sıcak ve doğrudan güneş altında olduğunu hatırlatayım.

İlkin 15-08-2010 23:14

Çok teşekkürler cevabınız için. Hep birlikte takip edelim silverpink çiçeklerinin ömrünü... Bu arada yine merak edeceğim bir konuya deginmissiniz sormadan edemeyeceğim. Silverpink ve bilobata'yı güneş altında birkaç saat tuttuğunuzu söylüyorsunuz. Yapraklarının renginin sarıya dönmemesinin sebebi türlerinden mi kaynaklanıyor yoksa sizin bakım tekniğinizden kaymalı bir durum mu? Ben Adana sıcaklarında asla cesaret edemezsin direk güneş'te bırakmayı.

Hydrosuccess 15-08-2010 23:29

Sanırım tanımlamam yetersiz oldu.Hiçbir hoyayı ev dışında doğrudan güneşlendirmiyorum.Sözkonusu olan cam arkasından perde veya tül olmaksızın güneş ışığına maruz bırakmak.Ancak bu iki türün bulunduğu mekanın, evin konumu ve pencerelerin yere kadar olması nedeniyle 4-5 saat seraya yakın ışık ve ısı koşullarına ulaştığını belirtmeliyim.

İlkin 16-08-2010 10:38

Sizi çok iyi anladım sayın Hydrosuccess. H.cornosa ev içindeki pencerede tül arkasından dahi çok ışık aldığı zaman yaprakları sararabiliyor. Demek ki silverpink ve bilobata güneşten etkilenip de yapraklarını sarartmıyor. Benim evdeki Hoya türleri hep batıya bakan cephede duruyorlar, bazen eve erken gidersem perdeyi çekip direk güneş ışığı almalarını sağlıyorum ben de ama genelde hep perdenin arkasından gelen ışıkla besleniyorlar. H.lobbii 1 tane ve H.serpens ise bir sürü çiçek sapı verdi ama bakalım ne zaman büyütecekler. :rolleyes:

Hydrosuccess 16-08-2010 14:04

Sayın İlkin,İstanbul koşullarında tanımladığım güneşlendirme ile bilobata yapraklarında hiç değişim olmadı.Ancak pubicalyx'in yaprakları kışa göre biraz daha açık renkte.(Carnosa kadar sararma olmadığını belirtmeliyim.)
H. lobii ve serpens'in çiçek açması mükemmel olur.Yeni tür başlıkları ile bitkileri ve çiçeklerini tanımış oluruz.Sizinki ondan mı bilmiyorum ama H. lobii'nin çok koyu mor-siyah gibi açan bir varyetesi de var.

İlkin 16-08-2010 15:11

Belki İstanbul koşullarında güneş çok yakıcı olmaya bilir ama Adana'da felaket sıcak var. 5 senedir buradayım ve hala bu sıcağa alışamadım ben!.. Bir ara güneşe tepkisi ne olacak diye sabah güneşine çıkartmıştım H.silverpink'i ve 2 gün içinde yaprakları yanmaya başladı. Halbuki güneşin deydiği saatler 09:00-10:00 arasıydı. Benim için çok değerli olan Hoyaları güneşe çıkartmaya korkuyorum artık o yüzden... :) Ancak akşam güneş batarken ışık biraz kırılmışken perdeyi açıyorum o kadar. Koyu renkli H.lobbii'yi biliyorum; zannedersem benimkisi de o olmadı. H.lobbii'nin koyu renkli olmayan pembemsi renkte çiçeği olan türü de var ve ben onu da çok seviyorum. Çiçeklerini bir büyütme zahmetine girerse göreceğiz umarım hangisi olduğunu. :)

maki01 16-08-2010 23:06

Sevgili İlkin,

Benim hoyaların hepsi Adana'da batıya bakan pencere önünde tül arkasından 4-5 saat güneş ışığı alıyorlar. Klima çalışsa da klimaya olan uzaklıkları oldukca fazla. Hoyaların bulunduğu yer 30 derecenin altına düşmüyor. Ve carnosa dahil yaprakları koyu yeşil. Sadece Mutlu Bey'den gelen hoya, geldiği gibi duruyor ya da geriye gittiğini geç farkedeceğim. Onun yaprak rengi geldiğinde de açık yeşildi. Toprağında solucan görmem nedeniyle 2 kez saksı değiştirsem de kökleri kontrol edemedim. Garip ama solucana bakamıyorum bile.

Sayın HYDROSUCCESS'in bir mesajında hoyalarla arada tül bile olmadığını okumuştum. Özellikle pubx282 için tülü kaldırmayı düşünüyorum. Belki yeni sürgünler yerine çiçek verebilir :)

İlkin 17-08-2010 14:58

Sevgili maki, silverpink için tülü kaldırırken aman dikkatli ol. Biliyorsun memleketiniz yanıyor. :) Bu arada benim iş yerindeki bütün türler kuzey cepheye bakıyor ve türlerin çiçek açma oranları evdekilere göre daha fazla. Belki burada iş yeri kapısı daha çok açık kalıyor ve daha havadar oluyor, bu da onların hoşuna gidiyor. Kimbilir? ;)

Hydrosuccess 24-08-2010 19:52

1 Eklenti(ler)
H. bilobata eski çiçek sapından tomurcuklandı.Fingers crossed.

Hydrosuccess 03-09-2010 22:19

8 gündür İstanbul dışındaydım ve hoyalar da evde kapalı vaziyette kendi başlarına kaldılar.Sonuçta bilobata tomurcukları gelişmelerini sürdürdü ve çiçekler açılmak üzere.Yakında görsellerini paylaşırım.
Ancak yetiştirme tekniğimin değerlendirilmesi açısından önemli bir deneyim olduğunu söylemeliyim.Bu sürede hiç bir gelişmiş bitki veya yeni çelik, genç bitki kaybetmedim.Sadece su tüketimi biraz fazla olan H. imperialis'in yaprakları biraz diriliğini kaybetmiş durumda (Sulama ile geçen bir durum) ve H. Archboldiana'nın bir uç filizinin yaklaşık 20 santimlik bölümü kurudu.Bunun ötesinde H. lacunosa ve obscura'nın birer çiçek öbeği geliştirmesi ve kısa süre içinde açacak olmaları olumlu gelişimler.Tüm bitkilerin vejetatif gelişimlerinin hız kesmeden devam etmesi yani bol yaprak ve dal oluşumu ise diğer olumlu durum.Sonuç olarak hoyalar topraksız yöntemde rahatlıkla 8 gün (daha iyi bir hazırlıkla belki 2 hafta) evde bırakılabiliyorlar.

İlkin 03-09-2010 23:16

Ne kadar güzel bir sonuç elde etmişsiniz. Tebrik ederim. Geçen hafta 4 günlüğüne şehir dışına çıkmıştım. Geldiğim zaman H. Lobbii yapraklarını sarartmisti, güzelim curtisii neredeyse tüm yapraklarını döktü. Serpens'te de birkaç yaprak kaybı var. Gitmeden önce de gayet güzel sulamıştım üstelik! Anlayacağınız moralim sıfır tüm hoyalarin yerini de değiştirdim biraz gölgeye aldım.

Hydrosuccess 03-09-2010 23:35

Sayın İlkin,bu konuyu daha önce kısmen tartışmıştım.Kuşkusuz İstanbul/Adana farkı vardır ayrıca ben de doğrudan güneş ışığını azaltmak için bitkilerin yerini değiştirmedim ancak tülü çektim.Yine de yakında görsellerini paylaşacağım gibi çiçek oluşumları oldu.Bana göre bunun nedeni topraksız yöntemin bitkinin kök zonunda su/hava dengesini toprağa göre daha iyi ve daha uzun süre koruyabilmesi.Ayrıca kapalı evlerde nem oranı (benimkisi gibi su kültürü uygulamalarında daha fazla olmak üzere) artıyor ve bu hoyaların doğal yaşam ortamı ile uygunluk gösteriyor.Hatta sukulent ilginiz nedeni ile (aynı koşullarda yani evde ve kısmi gölgede 8 gün kalan) yakında ayrı başlıkla tanıtacağım T. Barklyi'nin çiçek açtığını yeni yan dallar ile 2 yeni tomurcuk verdiğini de belirteyim.Olumsuz etkilenen bu nadir bulunan ve nadide hoyalarınız için çok üzüldüm.Umarım hasarlar geri dönüşlü olur.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:52.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024