![]() |
Ne zaman kussa Talcid veriyorum ben. Daha doğrusu veterinerimiz önermişti. Midesi boş, asit de bulantı yapıyordur. Talcid vermeyi deneyin. Benim köpişim 6 kilo, yarım tablet veriyorum. Siz 1 tablet verebilirsiniz. Rahatlar bence.
|
Merhaba, öncelikle bu forumun bahçemi düzenlemekte bana faydasını anlatamam, hiçbirşey bilmeyen (hala daha adam gibi bilmiyorum) bir insan olarak bana harika yol gösterdi. Bahçem konusunda hala daha çok zayıf olsamda yavaş yavaş öğreniyorum ancak sıra geldi bir köpek sahibi olmaya.
Kısaca anlatiyim, evim sarıyerde bahçe katı, yaklaşık 15 mt boy 3 mt. ene sahip yaklaşık 45 m2 lik bir bahçe var evimin önünde. Bu arada 4 yaşında yaramaz, köpekleri seven ama büyüklerinden birazda korkan çekinen bir kızım var. Kızımın bir hayvanla büyümesini çok istiyorum. Açıkçası cins bir köpeğe verebilecek param yok, ancak mama işi yapan tanıdıklarım ve veteriner dostum da var bunlara ek olarak çok yakın bir dostum ve onunda 1,5 aya yavrulayacak husky köpeği var. Sizi sıktımsa özür dilerim ama lütfen bana biraz daha katlanın, Hayatımda hamster dışında hayvan bakmadım, köpekleri çok severim ama ailem titiz olduğundan hiç bir köpeğe bakamadım. Kabaca sorularım olacak madde madde yazsam bilinçli arkadaşlar bana yardımcı olabilirler mi? Şimdiden çok teşekkür ederim. * eşim evde köpek istemiyor dolayısıyla alacağım bir köpeği ancak bahçede barındırabilirim. husky cinsi soğuğa dayanıklı ki bu kış için güzel peki ama yazın? Bakımını üstleneceğim hayvana asla ama asla eziyet etmek istemem? * Gündüz eşim ve ben çalışıyoruz kızımda okula gidiyor (yuva) sabah erken çıkıyoruz eve girişimiz yaklışık akşam 7 sularını buluyor hayvan sıkılır mı? mutsuz olur mu? *araştırdığım kadarı ile husky cinsi köpekler dolaştırılmak istenen son derece enerjik hayvanlarmış bu yüzden soruyorum, sonuçta gece elbette ona en az iki saat onu gezdirmeye ayırıcam ancak yine de gündüz için sıkıntılıyım. * pek havlamadıklarını duydum ki bu apartmanda oturan diğer insanlar açısından olumlu acaba doğrmudur? *Hepsinden önemlisi 4 yaşındaki kızıma uygun bir seçimmidir? köpek elime 4 aylıkken gelecek yani anne sütü almış ve yere basmasında sorun olmayacağı zaman. Cevaplarınız için çok teşekkürler. |
Bence bir kaç sene daha bekleyin köpek sahibi olmak için. Her gün 2 saati ayırım demişsiniz ama zor. Kızınız henüz küçük, eşiniz köpek istemiyor, bütün yük sizde olacak.
Küçük köpek, günde bir çok kez tuvaletini yapacak, eğitene kadar zaman geçecek, temizleme işi size düşecek. Oyun oynamak isteyecek. Sibirya Kurtları havlamaz deniyor ama komşumda 2 tane vardı, kapatılmaya hiç tahammülleri yoktu, durmadan uluyorlardı ki inanın havlayan köpeğe razı olursunuz. Çok özgür ruhlulardı, kesinlikle söz dinlemiyorlardı, hiç evlerine bağlı değilllerdi, fırsatını bulur bulmaz kaçıyorlardı. Küçük köpeğin tek sorunu tuvaleti olmayacak, bu arada bir çok kez hastalanacak, bakıma ihtiyacı olacak. Siz kurallar koyup eğitmek istedikçe, küçük kızınız şımartacak, kurallar boşa gidecek... Oğlum 7 yaşındaydı köpek sahibi olduğumuzda, biz topu atıp getirmesini istedikçe o kovalıyordu. 4 yıldır halen topu bize getirmiyor, onu kovalamımızı bekliyor. Sadece elimizde ödül maması varsa getiriyor. :) Makinin köpeği gibi küçük bir köpeğin alfa olmasından rahatsız olunmayabilir, şirin görülebilir ama iri bir köpeğiniz varsa kesinlikle Alfa (lider) siz olmalısınız. Sokakta sizi sağa sola çekiştirerek götüren, yöneten bir köpeğin sahibi olmayı istemezsiniz sanıyorum. Bunun için en azından temel eğitim şart. Alıp ta sonradan zor gelip verecek yer arayacaksanız hiç almayın derim. Bu olumsuzlukları yazdım diye karşıyım sanmayın sakın, en kötüsünü düşünüp kendinizi ona göre hazırlayın istedim. :) Yineliyorum, her gün 2 saat gezdirmek sözde olabilir gibi ama imkansız. Düşünün, sabah kızınızı mı hazırlayacaksınız, siz mi hazırlanacaksınız, eşiniz de ilgi bekleyecek, köpeği mi yürüyüşe çıkacaksınız. Akşam eve geldiğinizde, yemek mi hazırlayacaksınız, köpeği mi çıkaraksınız, kızınızla resim mi yapacaksınız... Ya sizin hiç dinlenmeye ihtiyacınız yok mu? Her şeye varım diyorsanız, kaçırmayın arkadaşınızın bebeğini. :) |
Sn. Limon çok teşekkür ederim,
Ben her gece neredeyse iki saatimi zaten yürüyüş yaparak geçiriyorum, kızımla yürüyoruz, ben yürüyorum bu arada yanımıza köpeğimizide alabiliriz diye düşünmüştüm. Eşim köpek sevmiyor (aslında korkuyor) o yüzden 4 aylıktan itibaren dışarıda beslemeyi planlıyordum bu yüzden tualet eğitimi gerekli değil diye düşünmüştüm (çok mu safım?). Sabahları köpeğim ile ilgilenme fırsatım olmayacak, özellikle kızımı yataktan kazırken ve servise anca yetiştirirken, dediğim gibi ancak gece geldiğimde yürüyüşüm esnasında. Akşam geldiğimde yemeği zaten kızımızın bakıcısı yapmış oluyor sağolsun olmasada yemeği ben yapmıyorum eşim yapıyor normal koşullarda da (ayrımcı değilim feci beceriksizim) Ancak kaçma problemi gerçekten düşündrücü, büyüdükten sonra bahçe çitinden kolaycka atlayacaktır. Kızımın bir hayvanla büyümesi gerçekten çok arzu ettiğim birşey ama oturup daha iyi düşünmem gerekiyor sanırım. İşin ilginci genelde kadınlar kedileri daha çok severken benim eşim kedi de sevmiyor. kısacası onun boykotunu kırmanın tek yolu bahçede bakılacak, eve pek girmeyecek bir hayvan beslemek (ki zamanla korkusunu yenip seveceğini ve eve girmesine karşı çıkmayacağını umuyorum) Pekiala daha ilerisi için acaba barınaklardan yavru bulmak mümkün müdür? Zira kızıma ileride de olsa alacağım bir köpek kesinlikle yavru iken gelmeli ki kızım korkmasın ve beraber büyüyebilsinler. Sn. Limon cevabınız için çok teşekkürler |
ben 11 yaşındayken, daha ilkokula giderken gelmişti bana köpeğim. yıllarca büyükbabama dil dökmelerimin neticesiydi. arabada onu heyecenla beklerken bir de baktım, yumuş yumuş masmavi gözlü bişey tutuşturdular elime; tabi o mavi gözler yüzünden köpek hali ile ismi boncuk oldu.
o kadar çok anımız varki onunla, anlat anlat bitmez.beraber büyüdük kelimesi bizi tam olarak ifade eden şey. şimdi 15 yaşında, yaşlı ama hala delikanlı olmaya çalışıyor, hala zıpır zıpır davranmaya çalışıyor. çalışıyor diyorum çünkü çok şey değişti. bizlerin gözündeki köpek imajı hem o canlı ve genç halleri, hatta yavru da olursa bambaşka. ama köpek alma kararı, o 'bakabilir miyim?' diye kendimize sorduğumuz sorulara 'yaşlılığında bakıp ilgilenebilir miyim? o yaşlanınca ben nerde ve nasıl olurum?' gibi değerlendirmeler eklenmeli. emin olun şimdi evinizin bahçesinin olup olmamasından, gezdirmek için vakit ayırıp ayırmamanızdan daha daha önemlisi bu soruya vereceğiniz yanıt. benim köpeğimi sorarsanız artık tuvaletini tutamıyor,sürekli bezlenmesi ve temizlenmesi gerekiyor. gözleri çok iyi görmüyor, gezerken etrafına çarpıp zarar görme riski var, eşyalar ona göre düzenlenmeli, sivri çıkıntılı olmamalı. kulakları da yeterince duymuyor, yolda serbest bırakamazsınız, arkasından gelen arabayı, çalınan kornayı duymayacaktır, sizin komutlarınızı almayacaktır. sürekli gözetim altında tutulması gerekiyor, sürekli hizmet gerekiyor. ve ona edeceğiniz hizmetlerin hiç biri sadece heves ile yapılacak birşey değil, çok çok çok sevmeniz gerekiyor. hadi tüm bunları yaparım derseniz değerlendirilmesi gereken bir konu daha da var ki; ömürleri bizimle pararlel değil. ben çocukken o da cocuktu, ben ergenlik yaşlarımdayken o orta yaşlıydı, ben şimdi gencim, ama o yaşlı. gözünüzün önünde bir seyir izliyorsunuz sonlarına doğru oldukça hüzünlü olan... sonra yarım kalacaksınız. bunları iç karartmak ya da birilerini vazgeçirmeye çalışmak için söylemiyorum. hoş bunları yaşadıktan sonra biri beni eski günlerime döndürse, ben yine de büyükbabama yıllarca dil döküp sonunda köpek aldıran bir çocuk olurdum... |
İlksen Hanım, yazınıza katılmamak mümkün değil.
Bir kaç zamandır kafama köpekler öldüğünde ne yapmak gerekir sorusu takılıyordu, internette biraz araştırdım ama Tuzla Hayvan Gömü Yeri dışında bir şey bulamadım. Bu konuda, Pako'nun 2004 yılında yazdığı yazıdan daha doyurucu bir yazıya raslamadım. Hemen hemen tüm sorularıma cevap var yazıda. Bu vesileyle sevgili Bekir Coşkun'un dostu Pako'yu da analım. "Evcil hayvanların ölümü, ailenin bir ferdi kaybedilmiş gibi algılanıyor. Ancak Türkiye’deki pet sahipleri dostlarını kaybettiklerinde, onları genellikle evlerinin, yazlıklarının bahçesine veya onlara güzel günleri hatırlatan bir yere gömmeyi tercih ediyorlar. Ne acı ki, bir kısmı ise gerek çaresizlikten gerekse bilgisizlikten, ölen hayvanını çöpe atıyor. Evet, bildiğiniz çöp konteynerine! Aslında şu an sadece İstanbul’da hizmet veren bir hayvan mezarlığı var ancak bundan neredeyse kimsenin haberi yok. Evcil hayvanımız öldüğünde ona yakın olma arzusuyla ya da çoğunlukla alternatifsizlikten bahçemize ya da yakınlarımızda bulunan boş alanlara, parklara gömüyoruz. Türkiye’de bunu engelleyen yasal düzenleme yok. Ancak uzmanlar sağlık açısından belli kurallara dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Öncelikle hayvan dostunuzu gömeceğiniz çukurun yarım metreden derin, hatta bir metreye yakın olması gerekiyor. Çünkü civarda gezen hayvanlar koklayarak yerini bulup, çıkarabilir. Bunun sonucunda açığa çıkan hayvan ölüsünün yaydığı koku bir yana, üreyen bakteriler yüzünden çevre sağlığını tehdit eden sonuçlar oluşabilir. Hayvanın ölüm nedeni hastalıksa, mikrobun yayılmaması için daha ciddi önlemler almak gerekiyor. Mutlaka kendiniz gömmek istiyorsanız üzerine sönmemiş kireç dökerek dezenfekte edebilirsiniz. Ancak bu işlem de mikropların yayılmasını kesin olarak engellemiyor. Böyle bir durum söz konusu olduğunda veteriner hekiminize danışmanızda fayda var. YAKTIRMAYA İZİN VAR Hastalık bulaşıcı ise en sağlıklı çözüm, kaybettiğiniz dostunuzu bir veteriner kliniğine ya da doğrudan Pendik Veteriner Araştırma Enstitüsü’ne başvurarak yaktırmanız. Ağırlıklı olarak hastalık yayan hayvanlar için kullanılan bu yöntem, herhangi bir nedenle kaybettiğiniz hayvanınız için de geçerli. Türk kanunları hayvanların yakılmasına izin veriyor. Enstitüdeki yakılma işlemi belli sayıda hayvan biriktikten sonra gerçekleştiği için bu süre içinde kliniklerdeki morglardan yararlanmak gerekiyor. Yakılma işlemi sırasında yanınızda şartlara uygun metal bir kap bulundurursanız kurum size küllerini verebiliyor. Bu küller inorganik olduğu için sağlık açısından sakıncalı değil, isterseniz saklayabilir ya da arzu ettiğiniz bir yere gömebilirsiniz TEK HAYVAN MEZARLIĞI TUZLA’DA Türkiye’de şu anda faaliyette olan tek hayvan mezarlığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Hayvan Gömü Yeri. Tuzla Aydınlı Köyü’nde tel örgülerle çevrili 20 dönüm arazide kurulan mezarlık 2000 yılında açıldı. Ölen petiniz için bir Hayvan Gömü Formu doldurmanız yeterli. Gömü bir görevli eşliğinde gerçekleştiriliyor ve herhangi bir ücret talep edilmiyor. İsterseniz mezarlıkta satılan fidanlardan alıp mezarı ağaçlandırabiliyorsunuz. Ayrıca isteyenler mezar taşı da koydurabiliyor. Üç yılda toplam 49 hayvanın gömüldüğü mezarlığa şu sıralar ayda 8-10 hayvan sahibi başvuruyor. İstanbul’daki evlerde muhabbet kuşundan köpeğe, yüzbinlerce evcil hayvan olduğu göz önünde bulundurulursa ve bunların belli bir yaşam süresi varsa, bu mezarlığa gelen aylık 8-10 talep çok az. Bu da demektir ki birçok hayvan uygun olmayan yerlere gömülüyor, çöpe atılıyor. Daha çok hayvansever dostlarını bu özel mezarlığa gömerse, hem çevreye daha az zarar verilmiş olur, petlerimize ölümden sonra da saygı duyduğumuzu gösterir şekilde sosyal bir önem kazanır. AVRUPA’DA NE YAPILIYOR Yurtdışında evcil hayvanınız öldüğünde, insanlarda olduğu gibi kliniğe başvurup raporla birlikte defin kağıdı almanız ve hayvanınızın kaydını sildirmeniz gerekiyor. Çünkü birçok ülkede insanlar gibi hayvanlar da kayıtlı. Hıristiyanlığa inanan gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde evcil hayvanların ölümünden sonra düzenlenebilecek özel seremoniler var. Kedinize, köpeğinize, tavşanınıza uygun tabut satın alabiliyorsunuz. Ölülerin yakıldığı yer olan krematoryumların hayvanlar için hizmet verenleri birçok ülkede mevcut. Küllerin saklanabileceği kaplarda altından ahşaba kadar birçok alternatif var. Avrupa’da hemen her şehirde varolan hayvan mezarlıkları ise görsel açıdan en az insanlarınki kadar zengin. Mezartaşsız bir tek mezar olmadığı gibi, mezarın başına ölen tavşanının heykelini yaptırandan, fotoğrafını koyana kadar birçok kişi var." |
sevgili limon
bilgilendirme için teşekkürler. çok acı da olsa tüm bu durumları düşünüp tartmalıyız. bilmeliyiz. barınaklar malesef ama malesef yaşlanmış, dişleri dökülmüş, gözleri görmeyen ve bu yüzden sahipleri tarafından terkedilmiş köpeklerle dolup taşıyor. onlar yıllarca elbebek gülbebek bakılıp besleniyor,başka yiyecek nedir bilmiyorlar. yıllarca sıcacık yataklarda uyuyorlar, sokak nedir bilmiyorlar. yavruyken evin maskodu, oyuncağı oluyorlar, ama yaşlanınca.... onca yıl yoldaşlık yapmış köpeğini terkedenleri anlamak, anlayış göstermek mümkün değil. onlar -dünyada sadakatin timsali olmuş o varlıklar- bunu haketmiyor. köpek alırken bunlara çok dikkat edin lütfen. can alıyorsunuz evinize, size kendisini emanet eden , size güvenen bir can. |
Sevgili İlksenöztürk gerçekten çok güzel bir konuya temas etmişsiniz.Ama malesef bu yazıları biz gerçek hayvanseverler yazıyoruz yine biz hayvanseverler okuyoruz.Geçici bir hevesle evcil hayvan alanlar bu konulardan bi haber.Bu konularda geniş kitlelere ulaşabilen tüm medya ve basın kuruluşlarına ve oralarda bu konuların üzerinde ısrarla duran yazarlara ve kişilere özellikle Sayın Bekir Coşkun ve eşi Andrea hanımefendiye biz hayvanseverler çok şey borçluyuz.Tabi bu arada Dünya çapında uğraşı veren gözyaşı döken Birigitte Bardot'u unutmamak lazım.Hepsini saygı ile selamlıyoruz.
|
sn nuzel
çok haklısınız ama yine de yazalım, yazalım ki bu yazılarımız tesadüfen de olsa çıksın birilerinin karşısına, belki bir çocuk okur, aklına kazınır burada yazılanlar, o çocuk aklıyla büyüklerin düşünemediklerini düşürür belki, büyüyünce de birkaç kişiye düşündürü belki. milyonda bir ihtimal de olsa... |
Haklısınız aslında elimizden gelen herşeyi yapalım.
|
bütün forumdaki hayvan severlere merhaba
bu forumu bulman ve yazılarınızı okumam hırçınımın hastalanması nedeniyle gelişti bütün yazılarınızı okudum ve bilmediğim birçok bilgiyede sahip oldum hepinize teşekkür ediyorum. Hırçınım chow chow cinsi 7 aylık 1 mayıs doğumlu pazar gününden beri hastaneye taşındık resmen hırçında öğürme ve inlemeye benzer seslerle pazar günü uyandık ve yüksek ateşiyle birlikte burun akmasıda da vardı 4 gündür yemiyor sadece su içiyor ve orçın benim oğlum gibi olduğu içinde bu halini gördükçe içim gidiyor 4 gündürde ergün serumla birlikte birçok ilaç aldı rontgen ultrason kan talillerinde iç birşeyi yok sadece gazı var bir gaz olayı bu kadar yıprattı canım oğlumu tek sebepte onun sevdiğini düşündüğüm şuan asla vermeyi bile düşünmediğim et türü yemek sebep oldu sizlerlede bunu paylaşmak istedim siz siz olun sindirim sistemini bozacak asla yemekler vermeyin sonra onunla birlikte sizde yıprandığınız bir duruma giriyorsunuz |
Geçmiş olsun.
Köpeklerde mide gazının öldürü olabileceğini okumuştum. Bunun için yemeğini hızlı yemesine engel olmak, yemek kabını çok alçağa değil de biraz yükselterek koymak işe yarıyormuş. Ayrıca en önemlisi ise yemekten hemen sonra kesinlikle egzersiz, yürüyüş, koşu yaptırmamak. Egzersizi aç karnına yaptırıp eve gelince yemeğini vermek (ayrıca aç karnına ödül maması ile eğitim de çok daha verimli olacaktır) veya yemekten 2 saat sonra yaptırmak en doğrusu. Ayrıca veterinemizin dediğine göre soğan köpekler için zehir anlamındaymış, kesinlikle soğan ve soğanlı yemekler verilmemesi gerekiyormuş. Daha önce duyanlar olmuştur muhakkak ama bu bilgiyi de paylaşmak isterim. Avrupa'da bir kaç yıldır köpekleri çiğ besinlerle besleme akımı başlamış. Köpekler doğada pişmiş değil çiğ besinlerle beslendiği için doğalına en yakın ve en sağlıklı besleme şeklinin bu olduğu savunuluyor. Çiftlik sahibi arkadaşımız da devamlı irtibat halinde olduğundan 2 senedir uzun süredir köpeklerini bu şekilde besliyor. Bu sayede köpeklerin daha fit, daha enerjik ve tüylerinin daha parlak olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz yıl, bunu muhakkak denemem konusunda, veterinerin şiddetle karşı çıkmasına rağmen, beni ikna edince bir kaç gün denemeye çalıştım fakat bizimki alışık olmadığı için olsa gerek çiğ yemeği yedikten sonra istifra edip sonrasında hiç yememeyi tercih ediyor. Yalnız onlarda çok sayıda köpek olduğundan ve bizim yaşadığımız tarzda köpek sevgisine karşı olduklarından, onlar için parazit problem olmuyor. Bizler gibi köpekleriyle içli dışlı olanlar için özellik etin çiğ verilmesine veterinerimiz şiddetle karşı çıkıyor. Diğer tarafın iddiası ise mama satışı yapamayacakları için ;) Çiğ besin derken sadece etin veya kemiğin çiğ verildiğini düşünmeyin, her türlü sebze de çiğ veriliyor. Bebek bakımında olduğu gibi hayvan bakımında da herkesin doğrusu farklı oluyor. Bu yüzden bebeği ve hayvanları olanlara tavsiyelerde bulunmamaya çalışırım. Çünkü herkes herkesten çok şey bilir. :) |
Diyetteki ani değişiklik bu gibi sindirim sistemi problemlerine yol açıyor. Bu sebeple dikkatli olmalı. Diyet değiştireceksiniz bile bunu zaman içinde azar azar yapmalı.
|
açıkcası bütün yorumları okuyamadım henüz sebebi 2 aylık terrierimin hasta olması. ve bunun üzerinde araştırma yaparken buldum bu forumuda.
geçen pazar akşamı getirdik oğlumu ilk kez evime (7.11.2010). 2 gün hayatımda gördüğüm en hareketli ve yaramaz şeydi.... birden ishal, kusma ve arkasından iştahsızlık başladı. gece yarısı kliniğe taşındık. bulantı kesici, antibiyotik, antiseptik ve ikide vitamin iğnesi vuruldu. eve döndüğümüzde kusmasi hala devam ediyordu birde üstüne inanılmaz halsizlik başladı. 3 gün iğnelerin ardından c vitamininin acısı ve terrier ırkrnın nazlı ve şımarık yapısı nedeniyle damar yolu açıldı. damar yolu açılmadan önce kan kusmaya ve kanlı dışkılamaya başlamıştı. hergün serum veriyoruz. inanılmaz su içmesine rağmen şırıngayla (elma, muz, kuru mama+su, kuru mama+pastorize yoğurt, ensure muzlu, yoğurt, bir markanın hasta kedi ve köpeklere uygun ıslak maması, kedi maması, kedi maması+kuru mama+tavuk suyu, tavuk göğsü, patates püresi+yoğurt) beslemeyi dnediğimizde inanılmaz direniyor ve zorla yedirdiklerimizide arkasından içtiği suyla anında çıkartıyor. fitilden şuruplara herşeyi denedik. bir bakteriyel enfeksiyon olduğunu ve enterit olduğunu düşünürken yememe sorunu çıktı. kusmasını hiç bir ilaç durduramıyor. bugün son doz antibiotiğini aldı. pelte kıvamında yatıyor. ishalindeki kan kanlı ishal hastalığı dozunda değil ama parçacklar halinde olucak kadarda az değil. bu gece ilk kez arada hafif inlemeleri başladı. çok uzun zamandır bir yorum eklenmemesine rağmen bir umut yazıyorum. alabiliceğim en ufak bir tavsiyeye bile ihtiyacım var. evimi dezenfekte ediyorum asla dışkısı, idrarı ve kusmuğuyla temas ettirmiyorum. kullandığım havlu, çarşaf, ..vs "lerini 3 saatlik programda 2 kez ve 90 derecede yıkıyorum. bir şırıngayı bir kezden fazla kullanmıyorum. birileri yardım etsin ve bana virütik bir hastalığa dönüşmemiştir desin diye bekliyorum. ayrıca hasta olduğundan beri evdeki loş köşeleri veya aydınlık bile olsa köşeleri mesken tutuyor... ilgilerinize şimdiden teşekkürler ve lütfen okuyanlar bir kelimede olsa bir şey yazsınlar buna çok ihtiyacımız var............. |
Çok üzüldüm minik köpeğinize. Umarım en kısa sürede sağlığına kavuşur.
3 olasılık geliyor aklıma. 1- Gençlik Hastalığı 2- Sindirim sistemini yaralacak sert, sivri bir cisim yutması 3- Viral enfeksiyon Dilerim sadece viral enfeksiyondur ve uyguladığınız hassa ve titiz bakımla en kısa sürede eski sağlığına kavuşur. Çok küçük ama patatesi haşlayarak yoğurtla sulandırıp vermenizi öneririm. Sert cisimse ya da viral enfeksiyonsa faydası olacaktır. Gençlik Hastalığında ise tamamen işi veteriner hekime bırakmak gerekiyor. Bildiğim tek şey immün sistemin güçlendirilmesine yönelik takviyeler. Kusma olduğu için enjeksiyon yolu ile verilmesi lazım. Benim Fındık'ımda bizimle birlikte olduğu ilk günlerde böyle bir rahatsızlık yaşamıştı.2-3 günde toparlandı, şimdi 8 yaşında :) |
geçmiş olsun. umarım sağlığına biran evvel kavuşur köpeğiniz. umarım sadece üşütme gibi bir durumdur. evinize yeni aldıysanız onu, beslenme şeklindeki küçük değişiklikler bu şekilde etkiler gösterebiliyor.bunlar iyi ihtimaller...
bayram tatili sebebi ile veteriner bulmak da kolay olur mu bilemiyorum ama mutlaka götürmenizi tavsiye ederim ki yazdıklarınızdan bilinçli bir sahip olduğunuz çok çok belli. kuytu köşelere kaçması, hastalık etkisi ile olur,kendini zayıf ve güçsüz hissettiği için böyle davranışlar gösterebilir. istediği gibi bir yerde ama sürekli gözünüzün önünde olmasına dikkat edin. |
Benim köpeklerim den biri 13 diğeri ise 8 yaşında.Daha önce de yazmıştım ,büyüğü
eklem romatizmasına yakalandı.Son bir yıldır arka ayaklarını hiç kullanamıyor.6 ay sürekli kullandığım ilaçlar maalesef işe yaramadı.Bakımı ile ilgili bir sorunum yok zaten 24 saat birlikteyiz. Şu anki ( son 6 aydır ) sorunum ise sürekli alçak sesle havlaması.Uyuduğu zamanlar hariç hemen hemen tüm gün böyleyiz.Buna sebeb açlık ,tuvalet ihtiyacı ya da ağrı değil. Hastalandığı zaman nasıl olduğunu biliyorum ,o yüzden ağrıyı da şıkların arasına rahatlıkla ekliyebiliyorum.Geceleri uyuması için damla kullanıyorum ,buna rağmen her gece 4-5 kez kaldırıyor ,pozizyonunu değiştirip tekrar yatıyorum. Gösterdiğim her iki veteriner de bunama teşhisi koydu ,halisünasyon gördüğü için havladığını söylediler.Ama bu bana pek doğru gelmiyor çünkü bana bakarak havlıyor.Aynı ortamda birlikte yaşayınca bazı şeyler anlaşılıyor ama yeterince anlatamıyorsunuz. Biraz da dertleşmiş oldum :) Öğrenmek istediğim bunu yaşayan arkadaşlar var ise köpeğimi anlamak adına ,paylaşırlar ise sevinirim. Diğer köpeğimin ise derdi kediler ,bu beni çok fazla strese sokuyor .Bahçeye çıkmak istediğin de önce ben çıkıp kıyı köşe dolaşıyor ondan sonra köpeğimi bırakıyorum. Bu konu da da, yardımcı olabilecek her bilgiye ihtiyacım var. Teşekkür ederim. |
Sn.Ruhii, benim aklıma şu geldi ama aradan 1 ay geçmiş, yazıyı geç gördüm. Umarım çözüm bulunmuştur.
Kedi ve Köpeklerde Bağırsak Düğümlenmesi "Kedi ve köpeklerde bağırsak invaginasyonu (düğümlenmesi) çok sık görülmese de ortaya çıktığı zamanlarda hayati tehlike yaratan ciddi bir hastalık. Genellikle yavru kedi ve köpeklerde görülmekle birlikte her yaş ve ırk hayvanda ortaya çıkabilir. Bağırsak düğümlenmesi, bağırsağın kendi içine doğru teleskopik bir kayma ile kıvrılmasıdır. Bu bölgenin kan dolaşımı hızla bozulur ve dokular ölmeye başlar. Bundan sonraki prosesler hızla ilerler ve erken teşhis edilemezse hayati tehlike oluşur. Hastalığın sebeplerinin çoğunluğu bağırsak hareketlerini ve besinlerin bağırsaktan geçişini olumsuz etkileyen koşullardır. En çok da bağırsaklarında aşırı miktarda parazit olan yavru kedi ve köpeklerde görülür. Bağırsağa giren yabancı cisimler de (iğne, toka, oyuncak v.s. maddeler) hastalığa zemin hazırlar. Benzer şekilde bağırsak hareketlerini etkileyen tümörler ve daha önceki bağırsak ameliyatları ile ilgili komplikasyonlar da hastalığa sebep olabilir. Hastalığın belirtileri yerine bağlı olarak değişiklik gösterir. Eğer ince bağırsakta şekillendiyse kusma görülür. Dışkı miktarı çok az veya yoktur. Dışkı olarak çıkan materyal genellikle jel gibi ve bazen kanlıdır. İştah oldukça azdır. Karın bölgesinde ağrı vardır. İlerleyen durumlarda şok ve ani ölümler görülür. Erken teşhis ve tedavi uygulanmazsa hastalık ölümle sonuçlanır. Tedavisi bağırsağın iç içe geçen kısmına yapılacak cerrahi müdahale ile yapılır. Cerrahi müdahalenin ardından iyi bir bakım ve iyileşme süreci ile birlikte tamamen tedavi edilebilir. Hastalıktan korunmada kedi ve köpeklerin yabancı cisimleri yutma ihtimaline karşı dikkatli olunması ve parazit tedavilerinin ve muayenelerinin düzenli olarak uygulanması etkili olur. " http://www.sempativeterinerklinigi.n...lenmesi&no=111 |
Nurcan Hanım, işiniz zor, kolay gelsin. Bence 2 veteriner aynı teşhisi koyduğuna göre doğrudur. Hayvanların bunaması çok değişk şekillerde oluyor, kimisi devamlı uyurken, kimisi yemek yediğini unutup devamlı yemek yiyor, kimisinin çenesi düşüyor. Yaşlılık zor iş ;)
Köpeğiniz kediden mi korkuyor, yoksa kedilere mi saldırıyor? |
Yaşlılık gerçekten zor ,ailecek pek konuşkan değiliz biz dinleyen tarafı takviye ediyoruz ama bu kız kime çekmiş bilmiyorum :))
Ah keşke kediler den korkuyor olsa ve saldırmakla kalsa ,elim varmıyor yazmaya.İnanın bu durum ömrümü kısaltacak . |
Köpek kaçıran cihazlar yaydıkları ultrasonik ses dalgalarıyla köpeğin korkarak uzaklaşmasına neden oluyor.
Benim köpişim 1 Numara kaniş -terrier kırması. Ben de köpeğimi gezdirirken özellikle asosyal yetiştirilen büyük boy köpeklerin saldırısından çok korkuyorum ama bu tür cihazlar benim köpeğimi de etkileyecek diye savunma amaçlı da olsa alamıyorum. gittigidiyor.com'da bulabilirsiniz. |
1 Eklenti(ler)
Merhaba hayvan severler benimde bir kızım var artık maltese terrier. 6 7 gündür bende ilk geldiği günün ertesi günü hastalandı bronşit'n' olmuş. daha 50 günlükmüş anne altından erken almışlar fazla süt emememiş ve bu yüzden bağışıklık sistemi zayıf kalmış çok üzülüyorum öksürüyor. maalesef bu işin satıcılığını yapanlar pek önemsemiyor paraya daha çok önem veriyorlar yazık. dakika bir gol bir veterinere gidiyoruz her gün. şimdilik iyi görünüyor atlatacak inşallah.4 tane iğne yedi kalça ve enseden. bu günde boyun altından virüsün olduğu yere iğne yapıldı.hırıltılı bir şekilde öksürüyor .veterinerimiz atlatacak diyor ama ben yinede korkuyorum. yemek yemesi felen normal. allah kızıma acil şifa versin iyi akşamlar.
|
Herkese Merhaba
Öncelikle bu foruma üye olduğum için çok mutluyum. Arkadaşlar benim Lucky adında Slovensky Cuvac ırkından 5 aylık erkek bir köpeğim var. Bir köpek almaya karar vermeden önce bir sürü araştırma yaptım. Lucky geldikten sonra okuduklarımı uygulamaya çalıştım. Bana geldiğinde 3 aylıktı ve apartman giriş katında oturuyorduk. Ev eğitimine çok dikkat etmeye çalıştım. Hem tuvalet konusunda hem kemirme konusunda hem de kalça çıkığı problemi olmasın diye koltuklara inip çıkmasını engelleme konusun da sürekli takip ettim ve önlemeye çalıştım. Şuan bahçeli müstakil bir eve taşındık. Lucky artık bahçede yaşıyor. Ayrıca eve geldiğinden beri onu sosyalleştirmeye çalışıyorum. Gittiğim heryere götürüyorum, değişik insanlarla hayvanlarla karşılaşmasını sağlıyorum. Hatta abartıp veterinerin bahçesinde oturup gelen giden hayvanları görmesini sağlıyorum. Bunlara rağmen Lucky'e bir insan yaklaştığında hırlayıp havlıyor. Eğer bir mekana ikinci defa gidiyorsak, oraya gelenlere havlıyor. Bu esnada tasmasından tutup hayır diyorum. Eve birisi geldiğinde öyle bir havlıyor ki hayır diyorum sus diyorum fayda etmiyor. Biri geldiğinde hem geri geri gidiyor hem havlıyor. Ben ne yapıcağımı bilemiyorum. Yan komşulara da sürekli havlıyor. Onun alanını nasıl belirleyeceğimi bilmiyorum. Havlamaya başladığında nasıl susturacağımı bilmiyorum. Okuduğum yazılar ve bilgiler uygulamaya gelince yetersiz kalıyor. Lucky nin bir mekanda otururken insanlara kayıtsız kalmasını istiyorum. Eve biri geldiğinde sus dediğimde susmasını istiyorum. Irk özelliği olarak bekçi ve koruma özelliklerine sahip yabancılara karşı mesafeli bir hayvan. Kendim eğitim vermeye çalışıyorum. Clicker yardımı ile eğitim veriyorum. Gel, dokun, otur ve yat komutlarını öğrendi. Hayır kelimesinin anlamını da biliyor bence fakat işine geldiği zaman uyguluyor. Yani öğreniyor ama itaat etmiyor. Ben köpeğime çok fazla zaman ayırıyorum. Çalışmadığım için işim gücüm Lucky. Tek derdim onun bana, eşime ve kendisine ve dışarıdaki insanlara ve hayvanlara zarar gelmemesi ve sağlıklı kişilikli bir köpek olması. Eğitim konusunda da Kıbrıs'ta henüz güvenebileceğim bir eğitimci bulamadım. Türkiye'ye de getiremem çünkü dönüşte karantina sorunu var. Ayrıca bir konu daha var; Lucky şımardığı zaman ısrarla üzerime atlıyor. Eşime de aynısını yapıyor. Atlayacağı sırada dizimi öne çıkarıyorum, yan duruyorum, arkamı dönüyorum banamısın demiyor. Israrla devam ediyor. Forum da yazdıklarınızı yapıyorum ama bir işe yaramıyor. Lucky atlarken arkamı dönüp bekliyorum ama çok fazla dayanamıyorum çünkü canımı yakıyor dişleriyle. Onu anlamak istiyorum fakat anlayamıyorum. Neden böyle yaptığını nasıl anlayacağımı bilmiyorum. Sizden isteğim arkadaşlar, tecrübelerinize ve bilgilerinize ihtiyacım var. Teşekkürler Sevgiler Saygılar |
İyi Akşamlar maalesef kızımı kaybetmiş durumdayım yılbaşı ertesi vefat etti insanların sorumsuzluğu yüzünden anne altından erken alınması sebep oldu sanırım önce bronşite daha sonra gençlik hastalığına yakalandı 1 gün içinde öldü çok üzgünüm şimdi başka bir tane gelecek inşallah onada bir şey olmaz. size tavsiyem kesinlikle 2 ay mutlaka anne sütü emdiğinden emin olun 2 aydan hatta 3 aydan küçük yavru almayın ben yandım sizlerde yanmayın.:(
|
Başınız sağolsun arkadaşım, çok üzüldüm hem de çok:( Bazı insanların para için feda etmeyecekleri hiç bir şey olmuyor. Bir canlının zarar göreceğini bile bile, bu bencilliği yapmalarına inanamıyorum:(
Allah bir daha bu acıyı tattırmasın dilerim. |
Sağolun evet para için yapmayacakları şey yok bazı düşüncesiz insanların. yeni gelecek olan maltese annesini 2 ay emdiğinden emin olacağım. sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yer misali oldu. ama ben ölen kızıma elimden ne geldiyse yaptım benim suçum yok. ne kadar dövünsemde ölen geri gelmeyecek ve artık üzülüp kendimi yıpratmamam gerek. yeni gelen kızımı burada paylaşacağım. hoşçakalın
|
Alıntı:
öncelikle o minik yavrunuz için çok üzüldüm. Benim de Golden Retriever cinsi 1,5 yaşında köpeğim var inanın sanki ona bir şey olmuş gibi içim acıdı. Umarım tekrar bir can dostunuz olur. |
Gençlik hastalığına yakalanan yavru kolay kolay hayatta kalmaz diyor veterinerler. Ki benim üniversitede beslediğim yavrum gençlik hastalığına yakalanmıştı ve 6-7 veteriner gezmeme rağmen yaşamaz demişlerdi. Fakat kendi edindiğim bilgilerle eczaneden kusmayı önleyici iğne aldım günde 2 kere yaptım. Yemek olarak haşlanmış tavuk eti verdim. Aşının etkisi geçince çıkarıyordu fakat ben yine zorla yediriyordum. Ve sonuç ; yavrum çok şükür sağlığına kavuştu ve oradaki veterinerlere güvenim sıfır düzeyine indi.
|
Sevgili Csydn,
Çocukluğum köpeklerle geçti, az çekmediler elimden :p Hayatını kurtardığım her köpek (ki arabanın üzerinden geçtiği sokak köpeği en kötüsüydü) benim için ayrı bir yere sahip hala. O sevgiyle bakışları, onun için ne yaptığını anlamaları kolay kolay birşeye değişilmez. Hakkını yaparak çalışan veterinerler tabii ki var. Ama okulu bitiren veteriner çıkarak sadece ticaret amaçlı dükkan açabiliyor. Ne diyelim ülkemizin kaderi.. |
Maltese Terrier
3 Eklenti(ler)
Merhaba Sizi yeni kızım cindy ile tanıştırayım 3 aylıkken geldi bana şimdi 7 aylık olduk gayet çok sağlıklı şükür
|
Sayın esracer, çok güzel bir kızınız var maşallah, benimde bir kızım var,
Hemen bir hatırlatma yapayım, benim çok geç kaldığım bir konu, köpekler altı aylıktan birbucuk yaşına kadar ne öğretebilirsen öğretirsin, daha sonra çok zor. Tam zamanı iyi eğitirsen mükemmel olur. |
Teşekkürler sayın lilium. benim kızım çok akıllı, çiş eğitimini neredeyse tamamladı diyebilirim. sadece evde çok yalnız bıraktığımda sağa sola kaçırıyor. onun dışında gazete serili boş tuvalet var oraya gidiyor. evet katılıyorum size yavruluktan başlayan bir eğitim daha sağlıklı. kızınızı merak ettim resmi varmı?
|
1 Eklenti(ler)
|
çok şeker cinsi nedir?
|
Sevgili Lilium aynı sizin zilliden köydeki büyük dayımızda vardı. İnekleri güder, eve geri getirirdi. Küçük boyuna rağmen bahçeye adım atamazdık, kapıdan seslenirdik. :) Yıllar önce çok yaşlanıp rahmetli oldu.
|
1 Eklenti(ler)
|
Çok sevimliler. Benimkine Tarçın değil de Haydut diyesim geliyor bazen :) 1,5 yaşında erkek Golden. Yukarıdaki fotoğraflardaki pozu verince benim boyuma geliyor neredeyse, azıcık zayıf tarafımı görsün hemen ayağa kalkıyor, patileri de omuzuma atıp, yapışınca kımıldayamıyorum. Bu durumda dizimle engellemem gerekiyormuş ama boyutlar beni aşıyor :)
|
Alıntı:
Sevgili limon, gerçekten çok akıllı, ben köpek eğitim yaşını öğreninceye kadar yaşı epey geçmişti eğitimine biraz geç kaldım. Daha sonra bir kaç bir şey öğretebildim fakat iyi bir eğitim alsaymış çok şeyler öğrenecekmiş. Ben akşam kahveye gelmeden önce o gelir yerimi tutar, bazı arkadaşlar yahu neredeyse dili olsa konuşaçak derler, Dili olsa kahveciden bir nargile isteyecek :) Alıntı:
|
bana yardım edin lütfen şeker dünya tatlısı kızım pekines 3.5 aylık gece karnından ses gelmeye başladı büyük ihtimal gazı var uyumuyor çok huzursuz karnından ses geldikçe korkuyor:) ne yapabilirim
|
bana yardımcı olabilecek kimse yok mu:(
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 10:18. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025