![]() |
Fare Mücadelesi
İki üç gündür bahçemizde, bildiğimiz fareler kadar hızlı kaçamayan, yavaş hareket eden, bazen durduğu yerde ölen fareler var. (Küçükler)
Dün bir tane önümden ağır adımlarla kaçıp yuvasına (benim o araştırdığım delikler) gitti. Bugün de bir tane mermer merdivenlerden saatlerce çıkabilmek için mücadele ettikten sonra öldü. Derken, salonun kapısı açık fakat sineklik kapalıyken bir baktım içeriye girmek için uğraşan bir fare daha. Kapıyı nasıl kapadığımı bilemedim, sinekliği kolaylıkla kemirebilir isterse. Acaba havaların soğumasıyla bir ilgisi olabilir mi bu durumun? Bir yerden fındık zamanı fare zamanıdır diye duymuştum. Doğru mudur? Şimdi hemen profesyonel bir firma arayıp her yeri ilaçlatmayı düşünüyorum. Gelişmelerden haberdar ederim. |
Bulunduğunuz bölgede, yerel yönetimler fareler için bir ilaçlama yapmış olabilirler mi?
Yavaş hareket edip, öldüklerine göre bende sanki ilaçlanmış da ölmüşler gibi bir düşünce oluştu. Kıbrıs Lefkoşa'da bir kaç yıl önce Belediye, bahçelere borular içerisinde farelerin yemesi için bazı zehirli maddeler yerleştiriyordu (halen yapıyorlar mı bilmiyorum). Bu zehirlerin yerleştirilmesinden sonra fare ölüleri görülmeye başlanıyor, Belediye görevlileri bir süre sonra kontrola geliyordu. Ben önceleri evimde başka hayvanlarım olduğundan dolayı bu uygulamaya itiraz etmiştim. Ancak kedi veya köpeklerin bu zehirlerle ilgilenmediğini kokusundan dolayı bu zehirleri sadece farelerin yediğini ve öldüğünü bana bildirmişlerdi. |
Düz duvara tırmanacak kadar yetenekli bir canlı, merdivene çıkamıyorsa, bir tanesini, inceleyecek bir kuruma götürün. Ölümünün nedenini öğrenmekte yarar var.
|
Biraz önce site yönetimini aradım. Bir çok kişinin itirazlarına rağmen, siyah kutuların içine (adını bilmiyorum özel bir aparat) fare zehiri bırakmışlardı araziye. Onlardan yemiştir büyük ihtimalle dediler. Sonra ilaçlama yapan firmayı aradım. Tam farelerin çıkma zamanıymış. Toprak yağışlarla yumuşadığı ve havalar serinlediği için böyle görülmeleri normalmiş.
Cuma günü hem bahçeyi hem evi ilaçlayacaklar. Jel bir tür ilaçlama yöntemi varmış, evin boşaltılmasına ve ev halkının gitmesine hiç gerek yokmuş. Sıvı ilaçlamada iki saat evin kapalı kalması gerekiyormuş. Bir de eve dışarıdan girebilecek haşerelere karşı bir uygulamaları varmış. Uygulamayı unutmaz da fotoğraflarsam, foruma eklerim. Bu arada benim açtığım bir forum daha vardı "kurbağalar ve fareler toprakta delik açarlar mı" diye. O delikleri farelerin açtığı da böylece belirlenmiş oldu. Çünkü bir fare oraya kaçtı. Memet Bey, tırtıklı duvara çok rahat tırmanıyorlar da mermer zemine tırmanamıyorlar, kayıyorlar. Eşimle pencereden gözlemledik :) İki saatten fazla uğraştı, her yolu denedi ama mermer merdivenlerden çıkamadı. Tabi boyunun da küçük olması etkili, biraz büyük olsa zıplayarak rahat rahat çıkardı. Hayatımda en huylandığım hayvanlardan biri olan fareler yüzünden gece uyuyamadım. Ya evin içine de girmişlerse diye dün tüm gün temizlik yapıp, tüm kıyıyı köşeyi kolaçan ettim. Neyse ki hiç bir ize raslamadım. Fakat yine de gece uyuyamadım. En ufak tıkırtıda tüm ışıkları yakıp kolaçan ettim. Sanırım Cuma gününe kadar rahat yok bana. İlginize teşekkür ederim. |
İlaçlama firmasından bir görevli geldi. Fareler için, köpeğimizin ve kedilerin zarar görmeyeceği muhtelif yerlere kilitli istasyon dedikleri aparatlardan koydular. 4 tanesi 50 YTL tuttu. Arada gelip içindeki yemleri kontrol edecek. Fare bu yemi yiyince susarmış ve suya ulaşırmış. Sonra kanı kristalize olur ölürmüş. Acı bir durum ama onlarla yaşamak ta istemiyorum, başka çarem yoktu. Bahsettiğim iki fare deliğine de tablet yemlerden attı.
Fakat, fare ile mücadelenin bir tek benimle olamayacağını, site genelinde bu uygulamanın yapılması gerektiğini söylediler. Sitede de bir çok kişi uygulamaya karşı. Çocuklar kutularla oynar ve zehiri alır diye korkuyorlar doğal olarak. Evi ilaçlatmaktan vazgeçirdi beni gelen arkadaş. Evde hiç haşerat yok, ben sadece ilerisi için koruma amaçlı ilaçlatacaktım. Boşu boşuna eve zehirli maddeyi sokmayın dedi vazgeçirdi beni. Ama evi de ilaçlasaydı jelin ve sıvının fiyat farkı yokmuş. Fare istasyonları dahil 100 YTL verecektim. Şimdilik durum budur. |
Ses dalgalarıyla fareleri kaçıran kutular var. Onlardan denemeyi düşünmedin mi?
Ben bir tarihte ( 10 yıl oldu galiba), Mısır Çarşısındaki ünlü bir baklavacıya girmiştim. Üst katta duvarda bir kutu gözüme ilişmişti. Sorduğumda da fareler için olduğu cevabını almıştım. O gün bu gündür bir daha oraya gitmem. :))) |
Merhaba,
Fareler ile mücadele etmek zordur. Özellikle onların hareketli olması, öldürmek için kullanılan kimyasalların da çevreye yayılma riskini de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle tarımsal üretim yapılan arazilerde fareler ile mücadelede zehirli buğday kullanılmaktadır. Buğday çinko sülfür ile ilaçlanır. Bu şekilde ilaçlanan buğdayı tüketen fare üşümeye başlar ve yuvasına geri döner. Ölümde yuvasında gerçekleşir. Böylelikle bu ölü fareleri başka harhangi bir canlının yemesi veya temas etmesi de önlenmiş olur. Pratikte fare ile mücadele ederken size tavsiyem mevcut delikleri bir gün öncesinden kapatmanız ve ertesi günü açılan deliklere bu buğdaydan 5-6 tane deliğe bırakmanızdır. Yanlız kesinlikle eliniz bu buğdaya temas etmemelidir. Fareler sandığımızdan çok daha zeki ve inanılmaz bir koku alma yeteneğine sahiptirler. Elinizin kokusu geçtiğinde fare buğdayı yemeyecektir. Benimkisi size bir öneri, umarım ilaçlama firması sorunu çözmüştür. |
Bu ses dalgalarının, insanlara veya evcil hayvanlara zararlı olup olmadığı henüz kanıtlanmamış demişlerdi. Ben de geçen sene köstebekler için olanını alacaktım fakat bu açıklamadan sonra korktum, almadım.
|
Fadime Hanım bugün gelen görevli arkadaş, farelerin görmediğini, fakat çok keskin burnu olduğunu yönünü koklayarak bulduğunu söyledi. O bıraktığı istasyonlara bile sakın elinizle dokunmayın, yerleri değiştirecekseniz eldiven kullanın dedi. Elimizin kokusunu alan fare o kutuya yaklaşmazmış. Her gün yeni bir şey öğreniyorum. Ben köstebekler göremez sanırdım.
Dün bahçedeki tüm taşları arap sabunuyla fırçalayarak yıkadım. Kıyıda köşede fazlalık ne varsa kaldırdım. Yerde hiç bir şey bırakmadım ki her noktayı görebileyim diye. Veya fare pisletirse anlayayım diye. Dünden beri hiç bir şeye raslamadım. Bugün de kutular konuldu. İnşallah bir daha görmem. Sizin de yazdığınız gibi bu zehirle ölen fareyi bir kedi yerse o da zehirlenirmiş. |
Sevgili Limon, geçmiş olsun ve Allah yardıncın olsun. Ne kadar zor durumda olduğunu anlıyorum.
Fare için değil de bahçedeki köstebekleri kaçırmak için ucuz bir transistörlü radyoyu toprağa gömün sesten köstebek rahatsız olur ve kaçar diye biryerde okumuştum. |
merhabalar benim bahcemde tarla farasi dedigimiz fareler den cok var hem tarlayı delik deşik etmişler hemde kış dolasıyla agac köklerine zarar veriyorlar zehirli yem koydun ama hç bir sonuç alamadım ne yapmalıyım ne olur bana yardım edin şimdiden teşekkür ederim
|
Ben de sonuç alamadım. Yağmur yağıp toprak yumuşayınca yine aynı yere ufak delik açmış.
Artık kapamıyorum, kaparsam başka yerlere de açıyor. Zehir hem deliğe koydular hem kapan şeklindeki zehirlerden yerleştirdiler. Geçen gün baktık zehiri yemişler ama demek ki çok sayıdalar. Artık kedimiz de var, sokak kedilerini de besliyorum, geceleri kedilerin yatacakları yerlerini bile hazırladım. Ama yine de fareler var. Artık takmıyorum kafama, bitkilere vs.. hiç bir zarar vermiyorlar. Özellikle yiyecek bırakıyorum denemek için hiç dokunmuyorlar. Oluruna bırakmaya karar verdim. (ama kapanlar duruyorlar halen) |
Öldürmeden mücadele yöntemi:
Eve yakın bir yerde, özellikle evcil hayvanların yaşadığı noktalarda fare ile mücadelede " Balık Sepetine benzer tuzakları öneririm." Tıpkı balık sepeti şeklindeki tuzakları çarşıda, pazarda pek çoğumuz görmüşüzdür. Yapılacak iş çok basit: sepetin içine biraz yiyecek koyacaksınız ve farenin içeri girmesini bekleyeceksiniz.Sepete giren fareleri evinizden mümkün olduğu kadar uzak bir yere bırakabilirsiniz. Yukarıda arkadaşlarımızın da belirttiği gibi bir eldiven kullanmanız başarınızı artıracaktır. Saygılar... |
Fareler tüm ilaçlamalarımıza, kapan kurmamıza rağmen, toprağı defalarca mıcırla ve toprakla doldurmamıza rağmen aynı günün gecesi tüneli kazmaya devam ediyorlar. Aslında kafamda bir yol daha var ama cesaretim yok. Şu yapışkanlı tuzaklardan bir kartonu tam tünel çıkışına uygun tam daire kesip, yapışkanı sürüp, sabitlemek. Nasıl olsa yuvalarında çıkacaklar ve yakalanacaklar. Yıllar önce bir kere denemiştik çok feci bir görüntü oluyor, hayvan canlı oluyor, çok fena...
|
Sevgili Limon, bu konuda başıma geleni yazayım sana. Tam roman.
Silivri'de, yaz sonu. Çocukları okuyan ailelerin çoğu döndüler. Biz köy sakinleri yazdan kalan son günleri de sessiz sedasız geçirmek hevesindeyiz. Yan yana birkaç ev, bu konuda birbirimize gaz veriyoruz adeta. '' Ayy biraz daha kalalım, bu sakinlik çok güzel.'' Akşam yemeklerini beraberce yiyoruz, bezik, amerikano oynuyoruz. Evlerin çoğu boş olduğundan mıdır nedir bilemiyorum, ara sıra farelere de rastlıyorum, geceleri. Bahçe kapısının üstündeki tel kapı, nasılsa açık kalmış. Bunu fırsat bilen fare de içeri dalmış. Eşim görmüş ama bana hiç söylemedi. Sabahı sabah ederdin, sana o an söyleseydim demez mi? Neyse ertesi günü pisliğinden fark ettim. Yardımcıma ''evde fare var'' diyerek bütün mutfağı boşalttık, aşağı katta bakmadığımız yer yok. Ne kadar koltuk, eşya varsa hepsi bahçeye taşındı. Hayvan yok, yok. Oğuz, '' yaa girdiği gibi çıkmıştır, talan etmeyi bırakın'' diyor ama kim dinler onu. Hemen eczaneden yapışkan ilaç aldık. Kalınca bir kartona sıkıp, merdiven başına bir adet. Bir diğerini mutfak kapısına, bir diğerini de sokak kapısı eşiğine koyduk. Ertesi sabah, ciyaklamasını erken saatte duymuş Oğuz. Sabah karanlığı diye, karton parçasına yapışan minik fareyi öylece bahçeye bırakmış. ''Sabahleyin çöpe atarım, şimdi etraf karanlık'' demiş, kendi kendine. Sabah kalktığımda gördüğüm manzaraya inanamazsın. Kartona yapışmış canlı bir fındık faresi. Onu yemeğe gelen bir saksağan (o da kanadından yapışmış) Saksağanı yemeğe gelen bir kedi. Üçü birden yapışıp kalmışlar. Tam filmlik. Ben hemen ''ben dokunamam dedim'' Oğuz, '' yaaa, ben de elimi sürmem'' dedi. Neyse yardımcımız geldi. ''Abla ne yapacağız'' dedi. Ben de ''Valla sen kurtar'' dedim. Eline eldivenleri giydi. Kedi, yanına yaklaştırmak istemiyor, hırlıyor. Kuş, çırpındıkça daha çok yapışıyor, fare viyaklıyor. Kedinin üstüne bir havlu attık ve gaz ile yavaş yavaş kurdardık, sonra onu iyice sabunladık yıkadık. O kurtuldu. Sonra kuşu yine aynı yöntemle kurtardık, gaz kokusu gitsin diye biraz da limon kolanyası sürdük kanatlarına, o da uçtu. Maalef fereyi de çöpe attık. Ama bir daha mı yapışkan tüp kullanırım? Kat'iyyen. |
Sayın Limon, eğer bahçe şehirleşmenin dışındaysa, yani yakınlarda ormanlık alan, bağ, bahçe varsa tarla farelerinden kurtulmak biraz zor.
Köpeğimiz tam bir fare düşmanı (mamasına geliyorlar, oda paylaşmayı sevmiyor; zaman zaman patisiyle öldürdüğü tarla farelerini buluyoruz). Ayrıca bahçemizde yılan(lar) var. Onlarda tarla farelerinin bir kısmını yok ediyor. Bölgedeki yılanların zehirsiz olduğunu öğrenince onlara karşı tedbirde almadık. Kediler ise hazıra kondukları (beslendikleri) için farelerin peşine düşmeye tenezzül etmiyorlar. Verandada bulunan masanın üzerine çıkabildiklerini görünce ses dalgalarıyla fareleri kaçıran kutuları denedik. Arkadaşımızdan deneme amaçlı alıp, verandaya koyduk. Bir ay kadar çalışdırdık; biz rahatsız olduk, tarla fareleri olmadı. Bu kutular açık alanda işe yaramıyorlar. Çözümü masanın üzerine çıkmalarına yardımcı olabilecek ne varsa kaldırmakta bulduk. (Sandalyeleri masanın uzağında bırakıyorduk, masa örtülerinin sarkan kısımlarını kısalttım, vb.) Eve girmesi olasılığına karşı evde belirli yerlere Pelet adıyla satılan zehirli yemlerden koymaya başladım. Tane halinde olduğu için yenilip yenilmediğini anlayabiliyorum. Belli aralıklarla yemleri tazeliyorum. Şimdiye kadar eve giren tarla faresi olmadı. Geçici bir baraka yapmıştık; eşyalarımız karton kutularda duruyordu. Bizim olmadığımız bir dönem bir şekilde içeri girmiş, havlu, pantolon ve kazak kutularına girip, üç kutuda ne varsa delik deşik etmişti. Bu olaydan sonra evin içinde tarla faresine dayanamayacağımı anlayınca bu çözümü buldum. Bıraktığım sayıda yemi görünce endişe etmiyorum. Şehirden kırsala ilk taşındığımızda ayakkabıların bulunduğu büyükçe bir kutuyu verandada bırakmıştım. Köpeğimizin mamasıda bu kutunun yanındaydı. Ayakkabı lazım olunca bantladığımız kutuyu açıp içinden lazım olanı aldık. Eve yerleşme, kalan birkaç işin yapılması derken, bir müddet ayakkabı kutusu dışarıda kaldı. Bu arada bende, eşimde tarla faresi isminde bir canlının varlığından bi haberiz. Sıra ayakkabıları yerleştirmeye gelince, (kutuyu olduğu gibi alıp, evin içindede yerleştirebilirdim) akıllılık edip kutuyu dışarıda açtım ve üste bulunan ilk torbaya elimi attım. Torbayı elime alıp fırlatmam neredeyse aynı anda oldu. Torba zaten delik deşik olmuştu. İçinde en son kış için aldığım süet yarım botlar vardı. Tarla fareleri botun tekine köpeğimizin mamasını taşıyıp, silme doldurmuşlar; diğerinede yuva yapmışlardı. Botun ağzından 2-3 tarla faresiyle bir an bakıştığımızı hatırlıyorum. Ben eşime avazım çıktığı kadar seslenirken yuva yapmış olan 5-6 tarla faresi çil yavrusu gibi dağıldı. Onlar mı, yoksa ben mi daha çok korktuk bilemiyorum... Kışın kuşlar için bıraktığımız ekmek kırıntılarına geldiğini anlayınca tarla farelerini izleme olanağım oldu. Aslında çok sevimli hayvanlar. Teşke isimlerinde fare kelimesi geçmeseydi.:( |
Ben de geçen kış uğraştım. Bahçede bulduğum kocaman delik de ona aitti.
Bir gün bulaşık makinasının pis suyu ( balıklı tabaklar doluydu) mutfağa dolunca ard arda kabuslarla uğraştım. "Nasıl olmuş da bu hortum çıkmış, herhalde dolap içi temizlenirken.." Saatlerce temizledim. İki gün sonra aynı şey başıma geldi, bu kadarı da fazlaydı, tekrar temizlendi, hortum yerine takıldı. Daha sonraki gün lavabonun altından kanalizasyon kokusu gelince çıldıracaktım, hortum da yine çıkmıştı. Sert plastikten yapılan hortumun ucuna baktıp, fare diş izlerini görünce " Eyvah!" dedim. Kanalizasyondan boruya gelen fare, bulaşık makinasının hortumunu itip eve giriyormuş. Neyse ki dolap altları kapalı olduğu için başka yere gidememiş. Hemen Üzüm'ün bahsettiği Pelet'ten aldım, bu arada su tesisatçısını da çağırdım. Tesisatçı gelen kadar dolap altlarındaki ilaçlar da yenmişti. Sağlam bir pis su çıkışı yapıldı, bu arada eski tesisattaki siyah lastik aparatın da neredeyse tamamının yendiğini gördük. Bir kaç gün sonra komşum, bahçesinde koşamayan, ağzından kan gelen bir fare yakaladı, büyük ihtimalle benden kaçan zehirli fareydi. Artık sık sık ilaçlara bakıyorum, yerindeyse içim rahat ediyor. |
Bu başlığa uğramayı unutmuşum. Güler Hanım hikaye süpermiş. Aklıma geldikçe gülüyorum. :)
Uzum, şehrin dışında oturuyoruz. Tüm yıl fareleri hiç görmüyorum ama varlıklarını biliyorum. Sadece sonbaharda yağan yağmurlarla toprak çok yumuşayınca fareler bir hafta kadar ortalarda görünüp sonra yine kayboluyorlar. Deneme amaçlı yiyecek bıraktım hiç dokunmuyorlar. Palet yemlerden de direkt tünellerine atarak kullandık ama yazdığınız gibi tamamen kurtulmak biraz zor gibi. Nurbahar, bahçe katında bir evde otururken alt katım kalorifer dairesiydi. Aşağıdan gelen kalorifer borularının aralarına beton dökmemişler ve biz onu farketmeden önüne gömme dolap yaptırmışız. Temizlik yaparken gerçek dondurma külahından yapılan mumun külahının tırtıklandığını görünce ve yanında iki üç pislik görünce kabusum başlamıştı. Mücadeleyi uzun uzun yazmayayım, bu yapışkanlı tuzakla o zaman tanışmıştık, feci bir şey. Güler Hanım'ın hikayesi traji-komik olmuş ama ;) |
3 yıl evvel çalıştığım bir firmanın bahçesinde köpek kulubesi vardı. Kulubenin yanında köpeğin yemesi için artan yemekleri bıraktığımızda fareler hücum ediyor nerede ise farelerden tabak görünmüyordu. Onlarca fare üst üste saldırıyorlardı. Köpeğe yiyecek bırakmıyorlardı. İlaçlı yemler, yapıştırma fayda vermedi. Daha kesin bir çözüm bulmuştuk. Alçıyı normal ev yemeği ile karıştırıp harç haline getiriyorsunuz macun kıvamında oluyor. Fareler hücum ediyor. Alçı taşlaşıyor hazmedemeyincede fare ölüyor. Bu yöntemle kurtulmuştuk.
|
Okuldan ilk mezun olduğumda tekstil fabrikasında çalışmıştım. Depoda, yüzlerce çuval paçavra olduğundan fare çok olurdu. Dönem dönem buna benzer bir yöntem uygularlardı. Ama macun yaparak değil, unla alçıyı karıştırıp bir kaba koyarlardı yanına da bir kase su bırakırlardı. Bir kere camdan sayretmiştim farelerin unlu alçıyı iştahla yiyişini. Sonra uzunca bir süre fare kalmazdı. Ama o fareler kedi kadardı, benim bahçedekiler Allah'tan küçücükler. Hayvansever olabilirim ama fareleri sevdiğimi söyleyemeyeceğim. :)
|
Benimde yazlı evimde fare var.Fareler için evlerin gerçek sahipleri derler bazıları hakikatten de öyle.Şu an çatı katındayım ve gece olduğu zaman seslerini duyuyorum.Çatıda depo gibi bir yer var.Oraya yuva yapmışlar herhalde.Alıştım gerçi ama deponun kapağını açıp içeri bakamam.Herhalde bolca yavru vardır.Geçen senede 2 adet yarasayla beraber uyumuştum.Alışkınım uçan fareler uçmayan farelr falan.
|
Burada anlatılanlar bana korku filmi gibi geliyor !! Ancak maalesef bizim yazlık sitede de var. Etrafımız tamamen ayçiçek ve buğday tarlaları. Bugune kadar tarla faresi diye pek korkmuyordum. Hatta bir sene güve ilacı fazla atıımış dedilerdi , yılanlar ölmüş. O nedenle heryer minik fare doldu. Asfalt yollarda bile bu minik fareler cirit atıyordu. Allahtan evden uzak tutabilmiştik. Sonra kış oldu geçti. Ancak maalesef bu sene yeni gördüm, burada fare değil, buralıların (Çorlu) değişiyle patkan var. Ben tekstil fabrikalarındaki hikayeleri duyardım ama burada, tarla yerde ne arıyor anlamadım. Bu bayağı kocaman, gövde kıçı geniş, kocaman birşey. Biz kompost yapıyoruz diye hertür sebze meyveyi attığımız kasalar var, artık oraya da gidemiyorum korkudan. Domateslerimizde de ısırklarını görüp duruyoruz. Mikroplu mu değil mi , ne yapacağız bakalım bilmiyorum :((
|
Fare ile mücadele, eğer tüm yerleşim yerine yayılmışsa, fert fert yapılacak bir şey değildir. Bu şekilde önü alınamaz.Ancak toplu olarak ilaçlama yapılırsa, faydası olabilir. Çünkü fareler, çok hızlı çağalan canlılardır
Bundan dört beş sene önce,İzmir Büyükşehir Belediyesi, beldemiz arazisine bir arıtma tesisi açtı.Metropolden buraya devasa boyutlarda borular döşendi. Bu andan itibaren, beldemizi büyük fareler talan etmeye başladı. O kadar büyüklerdi ki, küçükbaş hayvanları dahi telef ettiler. Dışarı çıkamaz, kapı penceremizi açamaz hale geldik. Tek başımıza yaptığımız mücadele, hiç bir işe yaramıyordu. İnsanlar öldürdükçe, o daha da çoğalıyordu. En sononda belediye olarak, bedava ilaç dağıtımı yapmaya karar verildi. Aynı gün dğıtılan ilacın, aynı gün uygulanması sağlandı. Bu böyle on-onbeş kez tekrarlandı. Şimdi mi? Çok şükür bir senedir bir tane dahi görmedim. |
Bence sorun doğanın dengesinin bozulmuş olmasında. Doğa öyle bir düzene sahipki içinden birtanesi yok olduğunda türlü felaketlere yol acıyor. Örneğin; kuş gribi bahane edilerek toplatılan katledilen tavuklar ve doğada yine başka bir denge unsuru olan av kuşları keklik sülün vs. şu kırım kongo hastalığını yayan kenelerle besleniyordu. Bu türler yok olunca keneler türedi. Bir nevi denge bozulmuş oldu.
|
Ben fareler ıcın aldım şu ses dalgası yayan aletı dedıklerıne gore 720 m2 alan etkılıymıs neyse uygun bır yere koydum 1 kaç hafta sonra tarlaya gıttım bıraz gece kaldık ve hava karanınca kemıgenler o cıhazı hıc takmıyor yanı bır ıse yaramadı arkadaslar
|
Bizim eve temas eden bir asma'mız var. Bir ay'a yakın köpeğimiz asma'nın altına geliyor çılgınlar gibi yukarı bakıp havlayarak sağa, sola koşturuyordu. Bu arada arabamızın cam sil koyulan hortumu da fare tarafından kemirilmiş. Ortada bir şey görünmüyordu ama aklımıza hortum olayından dolayı fare olabilir mi? diye geldi. Nitekim 5 gün önce fıldır fıldır gezen fare'yi gördüm, asma onun yolu olmuş. Bir kaç kez Fak hazırladık , peyniri büyük ustalıkla aldığından başarılı olamadık.Sayın eylems'in tavsiyesini denemeye karar verdim, inşallah kurtuluruz.
|
Arkadaşlar,
2 bloktan oluşan aparmanda bahçe katında bulunan toplam üç daire mevcut.Bu dairelerin birinde ben oturuyorum ve toplam 40 metre karelık bahçem var.Dün gece bahçemde kocaman fare (sıçan)gördüm oldukça büyüktü nerdeyse kedi kadardı:( Beni görünce kaçtı ve bahçenin duvarının kenarından depo olarak kullanılan boş bir daireye girdi. Şimdi bahçe katındaki toplam 3 aile fare olayından dolayı oldukça tedirgin pencereleri acamıyoruz..Kağıthane'de oturuyoruz,acaba belediyenin fare ile mücadele konusunda bir faaliyeti olabilir mi onlara başvuruda bulunsak?En kötü ihtimalle ben bahçemde edi kadar büyük farelerle mücadele nasıl edebilirim,hangi zehiri kullanayım? |
Eskiden bahçeli bir gecekondu evinde oturuyordum. Bizim evimiz gibi birçok gecekondu vardı ve doğal olarak fare kaçınılmazdı. Ancak ben 13 yaşıma kadar bir elimin parmaklarını geçmez gördüğüm fareler. Çünkü bahçemiz kedi doluydu. Çoğunlukla deprem olacağı zaman dışarı kaçarlardı fareler ama panter gibi kedilerimiz onları hemen avlar ve mideye indirirlerdi. Birkaç kez tom ve jerry olayına şahit oldum ama jerry sandığımız kadar şanslı değildi. Bu nedenle hiç ilaçlama yapma gereği duymadık. Eğer davetsiz misafirleriniz küçükse birkaç sokak kedisinin bahçenize girmesine izin verin derim ben.
|
Maalesef bir batında 5 adet yavru bırakmakta fare.
Fare, 40 günde torununu görür derler. |
Ben evimde stratejik köşelere ultrasonik fare kovucu koydum. İşe yarıyor ama cihazların önünde engel olmayacak.
İlginçtir bunları koyduktan sonra örümcek ağıda olmadı vede karıncalar eve girmedi. Köpeğim bunu duymuyor, kedilerimizde açık pencere bulurlarsa içeri dalıyorlar. Rahatsız olsalarsalardı herhalde içeri dalmazlardı |
ille de hayvandan kurtulmak istiyorum derseniz ultrasonik vb cihazlar işe yarayıp yaramadığı ya da sağlıklı olup olmadığı henüz bilinmeyen cihazlar. Bana kalırsa eski yöntem en iyisi. Fare kapanı.
http://img72.imageshack.us/img72/3702/1820602qx3.jpg Bir kaç yıl önce bizim eve de fare dadandı. Benim tshirtimi falan da kemirdi. Komşular ısrarla yapışkan bantları önerdi ama ben bir canlının can çekişe çekişe ölmesine asla razı olamam. Sonunda annem bir kutunun içinde olduğunu farkedip hemen ağzını kapatıp dışarı attı. Bir daha da gelmedi. İşte böyle. sadece evcil hayvanların değil evcil olmayanların da yaşama haklarına mümkün olduğunca saygı göstermek gerekir. Gerçek hayvan severlik budur aksi halde hayvan severim değil de bazı hayvanları severim demek gerekir. |
Çok mu dokunaklı yazmışım acep kimse bişey yazmamış :) Neyse bir kıssa anlatıyım. Peygamber Efendimiz (s.a.s) arkadaşlarıyla bir yerden geçerken bir köpek leşine rastlarlar. Çok kötü kokmaktadır. Haliyle görüntüsü de pek hoş değildir. Fakat Allah'ın yarattığı her şeyde bir güzellik arayan Rahmet Peygamberi, arkadaşlarına buyururlar ki "Bakın bakın ne kadar da güzel dişleri var öyle değil mi"... İşte böyle sevgili arkadaşlar, merhamet bütün mahlukata gösterildiği zaman anlam kazanır aksi halde değerini yitirir. Bunun için mümkünse fareleri, köstebekleri ve bilimum sevmediğimiz canlıları kolayına kaçıp öldürmek yerine, aslında bizim onların yuvalarını işgal ettiğimizi ve her sevmediğimiz şeyden kurtulmanın mümkün olmadığını düşünerek ya kendi haline bırakmalı ya uzaklaştırmaya çalışılmalıdır. Hiç biri olmuyorsa ille de öldürmek zorundaysak onun bile hafifini, en az acı çekerek öldürenini, insana yakışır olanını seçmeliyiz. Hele hele yakmaktan ve bir yere yapıştırarak ölümü bekletmekten (fareden kaçar gibi ) kaçmalıyız :) Bize diyorsun da sen yapıyormusun diyecek olanınız varsa sırf bunun için söylüyorum yoksa maksadım övünmek falan değil ben kuru yaprakları yakarken arasında gördüğüm yeşil otları bile ateşten almaya gayret ederim. Evde bulduğum börtü böceği örümceği bir kağıda alır öldürmeden dışarı atarım. İnanın hiç zor değil. Sanırım fazla uzun oldu. Özür dilerim :)
|
Güler hanım, öncelikle hikayenizin gerçekten komik ve romanlık; en azından öykülük olduğunu söylemeliyim. Çok hoş.
Arkadaşlar, ben de bu farelere çok üzülüyorum. Sizi kesinlikle anlıyorum ve ben de yerinizde olsam kurtulmak isterdim; ama bazı insanlar kurtulmak için gerçekten çok gaddar yöntemler kullanıyorlar. Çocukluğumda görmüştüm. Üstlerine kaynar su döküyorlardı. O ciyak ciyak bağırışlarını hâlâ unutamam :( Lütfen onların da sadece yaşam mücadelesi içinde olduklarını unutmayalım; en azından nispeten insaflı bir yöntemle hayatımızdan uzaklaştıralım. |
Sayın Hidayet Çalışkan çok güzel özetlemişsiniz,tebrik ederim... Sevgili querelle sizi de tebrik ediyorum doğru olanı önerdiğiniz için...Doğada herhangi birşeyin dengesini değiştirerek değil.O dengeyi kullanarak yaşamalıyız .Dünya sadece insanlar için değil tüm canlılar için ..
Arkadaşlar nette gezinirken gördüğüm yer altına sinyal yayan cihazlar var.Bahçelerini köstebek ve fare basanlar için.. Evlerine,bahçelerine fare,akrep ,kırkayak, v.s girmesini istemeyen arkadaşlar şu siteye http://fabson.com/ Bahçelerinde köstebek istemeyenler için http://www.akgenelektronik.com/moles.html bakabilirler... Farelerin genelde işlenmeyen toprağa geldiğini biliyorum.Eğer toprağı biraz işlerseniz zehir kullanmak yerine .Sanıyorum buda etkili bir yöntem olacaktır.. |
Farelerden kurtulmak isteyene tavsiyem şu; bir adet domates veya salatalığı alın dilim dilim doğrayın. Paketlerde satılan fare zehirlerinden bir paket alın, dilimlediğiniz dometes veya salatalığın üstüne fare zehirinden dökün, birkaç tane zehirli dilim yapıp farenin gezdiği alanlara (duvar kenarlarına) yerleştirin, sonucu bekleyin. Çok etkiliği olduğunu bir kaç gün sonra göreceksiniz. Uyguladığım ve sonuç aldığım için tavsiye ediyorum. Çocukları o zehirli dilimlerden uzak tutalım.
|
Sevgili Pendo öldürmek çok kolay önemli olan katliamsız sonuca ulaşmak..Yoksa tabletler var,atıyorsunuz dişi değen tüm fareler ve iri bahçe tipi faremsiler ölüyor....
Ama öldürmenin sonuçtan ziyade dengeyi bozduğuna inanıyorum...Zehirli fareleri yiyebilecek hayvanların, ya da leş yiyen hayvanların da zehirlenme yaşayabileceğini unutmamak gerekir... |
Fareler fondık fareleri zararsız hayvanalrdır. Sadece hızlı hareketleri nedeniyle ürküntü verirler. Fazlalastıklarında kedilerinizin kıymetini anlarsınız. Fare mi var kedi besleyin. Başka çözüme ne gerek.
Ancak eğer keme dediğimiz iri fareler söz konusuysa kedi yeterli olamıyor. Bunlara - ve yılanlara karşısa çare yorkshire terierler Avustralya terieri ve fransız buldogları çok başarılı. Bu hayvanların varlıgı bile zararlıları uzaklastırmaya yetiyor. zehir yöntemini reddediyorum. hem hayvanları hem çevrimizi hem toprağı kanserojen ve çok zararlı şeylerle dolduruyoruz. Bir hayvanı tutkalla bir yuzeye yapıstırmak - yapışkan tuzaklar- veya iç kanama hatta sinir sisteni devre dışı bırakarak solunum durmasından yavaş yavaş ölümüne neden olmak bana medenice gelmiyor. |
Fare mücadelesi
EGE ÜNİVERSİTESİ
TARIMSAL UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Çiftçi Broşürü: 4 FARE VE MÜCADELESİ Her yerde yaşarlar Yer şeyi yerler Çok ürerler İnsanın olduğu her yerde yaşarlar ve her koşula uyarlar. Tahıl, sebze, meyve vb. herşeyi yerler. Fareler yediklerinin 10 katı fazlasını da kirletirler. İlk ve sonbaharda ürerler ve bir dişi yılda 50 yavru doğurur. Geceleri (karanlıkta ortamda) faaliyetlerini sürdürürler. Gündüz dolaştıkları görülürse sayılarının çok fazla olduğu söylenebilir. Sabah alaca karanlıkta ve güneş batmadan önce olmak üzere iki öğün yerler. Ancak, 45-75 dakika aralıklarla da buldukları gıdaları atıştırmayı ihmal etmezler. Kuduz, tifus, tifo ve paratifo gibi bir çok hastalığın insanlara geçmesine yol açarlar. Ayrıca, hayvanlara da birçok hastalığın bulaşmasına neden olurlar. Bunun yanında, hayvansal yemlere ortak olmaları, depodaki ürünleri, tarladaki ve bağ-bahçedeki ürünleri yemeleri ile de büyük zaralar vermektedir. Diğer zarar şekli de, elektirik kablolarını kemirme şekli ile olmaktadır. Dünya'da nedeni bilinmeyen her 100 yangından 25 tanesinin bu yolla fareler tarafından çıkarıldığı söylenmektedir. Ayrıca, elektrikli ev aletlerinin kablolarını kemirerek te zarar yaparlar. Mücadele için farelerin fiziksel kabiliyetlerinin bilinmesi yararlıdır. * Vücut ölçülerine göre gayet iyi hoplayıcı ve zıplayıcıdırlar. * Dik bir duvara veya düz bir yüzeye sıçrayıp oradan yay gibi hız alarak daha uzun mesafelere sıçrayabilirler. * Dik ve pürüzlü duvarlara kolayca tırmanırlar. * Elektrik tellerinde, ip üzerinde koşarak kolaylıkla yürüyebilirler. * Ev fareleri çapı 6 mm olan, tarla fareleri de çapı 15 mm olan yarık, çatlak, delik vb'den geçerler. * Suda iyi yüzerler. * Çevrelerindeki değişiklikleri hemen fark edebilirler. Mücadele Fare görüldüğü anda mücadeleye başlanmalıdır. 1 Fareler çok fazla üreme yeteneğine sahiptirler 2. Şüpheli ortamda üremezler 3. Uzman yardımı alınmalıdır 4. Mücadele bütün köyün (diğer komşuların) katılımı ile birlikte yapılmalıdır. KÜLTÜREL ÖNLEMLER Deliklerin harçlı cam ve kömür tozu ile sıvanarak kapatılması, yuvaların bozulması, besin ve su kaynaklarının yararlanamayacak şekilde kontrol altına alınması halinde zararın bir miktar azalma olanağı vardır. 1. Kimyasal mücadele a- Zehirli yemler: İki tür zehir kullanılmaktadır. Zehirler ya buğdayla karıştırılırak ya da sade olarak verilmektedir. Buğdayla karıştırılarak zehirli yemin hazırlanması için aşağıdaki maddeler gereklidir. 100 kg. temiz buğday 2.5 litre su 2.5 litre motor yağı veya vazelin 2 kg. çinko fosfür. Buğday ve su iyice karıştırılır. Nemli buğdayın üzerine motor yağı dökülür ve tüm tanelerin yağa değmesi sağlanır. Daha sonra çinko fosfür konur. Ve tüm taneler kararıncaya kadar iyice karıştırılır, alt-üst edilir. Bu işlemler kapalı yerde yapılmalı, solunum yolu ile tenefüs edilmemelidir. Yem maske takılarak hazırlanmalıdır. İşlem bittikten sonra, 2-3 gün kapalı yerde serilerek kurutulmalıdır. Yem hazırlandıktan sonra eller ve yüz sabunlu su ile iyice yıkanmalıdır. Hazırlanan zehirli yemler, karşılıklı iki dar yüzünde 7 cm çapında deliği bulunan, üstten kapaklı yem koruma kutuları içinde verilmelidir. Tarla faresi ile mücadele öncesi tarlalar dolaşılır. Her fare yuvasında 5-6 giriş-çıkış deliği bulunmaktadır. Bir delik açık bırakılır ve diğer tüm delikler kapatılır. Ertesi gün kapatılan delikler kontrol edilir. Açılan varsa tekrar kapatılır. Açık bırakılmış olan tek deliğe de 5-6 adet çinko fosfürlü buğday tanesi tahta kaşık yardımı ile bırakılır ve deliğin ağzı kapatılır. Yemler deliklere bırakılırken el değmemeli, kuşların ve diğer hayvanların zehirli buğdayları yemesi önlenmelidir. Ertesi gün araziler dolaşılarak, ölü fareler toplanmalı ve derine gömülmelidir. Bu mücadele tüm köyün katılımı ile, ilkbahar ve sonbahar mevsiminde yapılmalıdır. Toprak altındaki yuvalar su altında bırakılarak öldürülebilir. Kapanlar yardımı ile de bir miktar zararı azaltılabilir. Kimyasal mücadele iklim uygun olduğu sürece her zaman yapılabilir. En uygun ve etkili olanı, kıştan çıktıkları ve en zayıf oldukları ilkbahar ve kışa girişte sonbahardır. Zehirler farelerin gelip-geçtikleri yerlere konulmalıdır. 3-4 ay sürdürülen bir mücadele sonrasında başarı sağlanabilir. Zehirli yemler, Tarım İlçe Müdürlüklerinden temin edilebilir. b. Kanın Pıhtılaşmasını önleyen (iç kanamaya yol açan) zehirler Bu zehirler pellet şeklindedir. Anında öldürücü etkisi yoktur, bir hafta veya 10 gün içinde etkisi görülür. Bu yemler evlere veya ahırlara iki tarafında 5 cm çapında delik açılan ayakkabı kutularına konur. Kutular, farelerin geçtikleri yerlere bırakılır. Kutunun içine giren fare kendini güvende hisseder ve yemi yer. Tarla fareleri ile mücadelede deliğe 5 pellet önerilmektedir. Tüm yemlerin kullanımında el değmemelidir. Tahta kaşık, karton vb. kullanılmalıdır. Fareler kendi ölülerini de yedikleri için, zehirli yemi yiyen fareyi yiyenler de ölmektedir. c. Yapışkan Yemler (Tuzaklar) Farelerin dolaştıkları özellikle, çatı aralıklarında kullanılır. Tahta parçası, ağaç kabuğu vb. materyal üzerine 20-25 cm uzunluğunda, 7-8 cm genişliğinde sürülür. Fareler buralara yapışır ve açlıktan ölür. Ancak, tozlu ortamlarda etkisi azalır. 2.MEKANİK MÜCADELE a. Kapanlar : Özellikle, ev fareleri ile mücadelede en etkin yöntemdir. Farenin en sevdiği yem kapan kurulmadan önce açığa verilmeli (ön-yemleme), fare o yeme alıştıktan sonra, yem kapan içine konmalıdır. Kapanlar da iki ucunda delik açılmış olan kutulara (örneğin; ayakkabı kutularına) konmalıdır. Kapanlar farelerin dolaştığı köşelere, duvar kenarlarına yerleştirilmelidir. b. Ses yayan cihazlar : Farenin duyabileceği ve rahatsız olacağı tizlikte ses üretmektedir. Ancak, alışkanlık yarattığı, fare ile cihaz arasında bir cisim olduğunda (örneğin; fare bir yem çuvalının arkasına saklandığında) cihazın etkisi azalmaktadır. 3. Biyolojik Mücadele Farenin zararlıları olan, yılan, baykuş, sansar ve bazı özel köpek türlerinin arttırılması ile gerçekleştirilir. Uzun süreli bir mücadeleyi gerektirir. Ölü fareler/sıçanlar toplanıp, derince gömülmeli veya yakılmalıdır. Mücadele için size en yakın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl ve İlçe Müdürlüklerine başvurunuz. |
Zehirli yemlerin hedefleri şaşabiliyor, başka hayvanlar, söz gelimi kuşlar da etkilenebiliyor. Fareler kısa sürede zehirli yemleri kendilerince tanımlıyorlar ve aldanmıyorlar.
Yılanlar yazın iyi iş görüyorlar ama aktif oldukları zaman aralığı çok kısa ve fare popülasyonu için çok yetersiz kalıyor. Bir de işin kolayına kaçıp kurbağa ve kertenkelelere yöneliyorlar. Farelerle mücadelede en etkin yöntemlerden biri maalesef bildiğimiz eski usül kapanlar. Yem olarak fıstık ezmesini kuvvetle tavsiye ederim. Kapan kurduğunuz yerde fare varsa fıstık ezmesini kesinlikle görmezlikten gelmez. Kapan kurulduğunda kuşların giremeyeceği şekilde olmasına dikkat etmekte fayda var. Başka bir yöntem, fare deliklerine nane yağı emdirilmiş pamuk tıkamak. Buharlaşan nane yağı kokusuna dayanamayıp deliğin devamındaki tüneli terkederler. |
6 aydır ses yayan cihazlardan kullanıyorum. Kullandığım cihazın etki alanı 70 metrekare ,
etkilemesini istediğim alan ise 45 metrekare olduğu halde faydasını göremedim. Bu cihazlardan kullanan arkadaşlar var ise fikirlerini öğrenmek isterim . |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 17:31. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025