![]() |
Şirketlerin global karlarını maksimalize etmesinden sözedince,sanırım bu anlaşılmaz bir kavram olarak duruyor.
Burada, uluslar rası şirketlerin kendi çıkarları kendi karları doğrultusunda, nükleer santraller kurulmasını sağalamaya çalıştıklarını anlatmaya çalışıyorum. Bulgaristan'da santral kurulması hiç bir şeyi aklamaz. Bulgaristanda radyoaktif krirenme riskini daha fazla olacağı anlamına gelir. Başka gezegenlerden madem getirilmesini bir yana bırakalım kaç yılda gidilebildiğini unutalım da, böyle ütopik değil durum. Fransa teklifinde, elindeki santrali söküp bize yollayacaktı. Sanırım diğer ülkeler de yeni bir ürün sunmuyorlar, elindekileri söküp yollamayı öneriyorlar. Nükleer santrali uluslararası sermaye çevrelerini çıkarları politikalarından etkilenip savunmayı bir yere kadar anlayabilirim de, Ülkede ciddi bir radyoaktif kirlenme yaşanmışken sonuçları ortadayken atıkların durumu belliyken bu politikları onların yerine savunmayı anlamam. |
hangi gelismis ulke kendi santralini sokup baskasina gonderiyor? boyle birsey sadece yenisini koymak istemeleriyle aciklanabilir,, yoksa nukleer santralden kurtulmak istemekle aciklanamaz,, hele hele gunes ve ruzgar enerjisi ile telafi edeceklerine inanmak .... bende bunu anlayamiyorum,,
bir kere gunes enerjisi gunde 12 saat , en babasi %23 verimle calisiyor,, ruzgar enerjisi surekliligi planlanamadigi icin tek basina zaten kullanilamaz,, max verimide %30 civari,, Nukleerden vazgectik diyelim,, yapabileceginiz en mantikli sey her m2 topraga agac dikip termik santral kurmak,, odun yakmak,, daha mantikli , ve surdurulebilir enerji kaynagi hangisi? biyo-dizel unutmamak gerek ******,, su anda yagi 3-4TL/kg almanizin tek sebebi biyo-dizeldir. dunyanin nukleerden vazgectigini varsayarsak enerji acigini yenilenebilir enerjiden saglayacak,, termik santrallerin atigini ne yapacaksiniz,, ? biyo-dizel ne kadar temiz? baca filtreleri ne kadar enerji ve temiz su harciyor biliyor musunuz,, ? nukleer santral yasaklamakla ugrasmak yerine nukleer silahlari yasaklamakla ugrasmak dogaya daha fazla katki saglar,, nukleer silahlar dogrudan insani ve dogayi yok etmek icin tasarlanmistir,, yani `buyuk balik`tir. |
Alinti;
`` Nükleer santrali uluslararası sermaye çevrelerini çıkarları politikalarından etkilenip savunmayı bir yere kadar anlayabilirim de,`` tanidigim en zengin adam `Dayimdir`. kendisi kalipcilikla ugrasmaktadir. bilginize (-; |
Dayınızın durumu uluslararası sermaye çevrelerinin argümanınına kanmanıza engel olacak bir durum yaratmıyor.
Alternatifi yok diye bir seçenek yok, bu ayrıntılar yukarıda yeterince yazıldı. Atılklar konusu da yazıldı |
tekrar soyleyeyim,, yenilenebilir enerji kaynaklari konusunda kimseyi ve yapilanlari karalamaya calismiyorum,, sadece su ana kadar yapilanlar ve yakin gelecekte yapilabilecekler nukleere alternatif olusturmuyor, hatta mevcut santraller olmaz ise yenilenebilir kaynaklardan uretilen enerjiyi tek basina istesenizde kullanamazsiniz,
atik konusu acilmisken bilginiz olsun diye soyluyorum,, fotovoltaik panellerin urettigi DC gerilimi AC gerilime ceviren UPS lerin icinde maalesef gul suyu yok,, akuler geri donusumle kullanilabilir, tehlike olusturmaz diyorsaniz, nukleere atik dolayisiyla karsi cikmaniz anlamsiz kaliyor,, atik yonetilebilir,, saygilar,, |
Alıntı:
|
Son derece tehlikeli artıkları olan bir santrale hiç bir argüman ileri sürmeden altenatifi yok demeniz bütünüyle anlamsız.
akülerle ilgili "doğru söze ne denir " ne dediğinizi açıkçası anlayabilmiş değilim. Akü sularıyla radyoaktif atıkları bir mi tutuyorsunuz bunu mu anlamalıyım? Akü sularını radyokaktif olduğunu mu kastediyorsunuz? Benim radyokaktif atıkların geri dönüşümüyle ilgili bir imanız mı var? Kısacası, memoxenerji'nin bu kadar anlayamadığım bir yazıda neye "oğru söz" dediğini de anlayamadım. Neden ille de santral alternatifsiz derken ülkenin radyoaktif olarak kirlendiği gerçeğ ile ilgili bir açılım sizde göremiyorum Neden atıklar konusunda bir açılım göremiyorum. Sıkıntılı olan bu duruma kimsenin cevabı olamıyor bununla ilgili olabilir mi? |
Evet beklenmedik yan etkiler bunlar
|
anlamsiz olan alternatifinin olmasi degil, alternatiflerinin hayata gecirilmesinin imkansiz olmasi, bir nukleer yerine bilmemkac milyon metrekare gunes paneli konulmasi, yuzbinlerce pervane v.s. ayrica bunlarin tek basina kullanilamayacak olmasi . sadece gunes ve ruzgarla bir fabrikayi 24 saat calistirin ,, bende fikrimden vazgeceyim,,
nukleer atiga gelince,, tehlikelidir dogrudur, ancak yonetilebilir, yani biriktirilebilir, yokedilebilir, saklanabilir, yeniden kullanilabilir, v.s.. sonucta rasgele birileri bu isi yapmiyor. akulere gelince ,, dogrudur, aku sulari ile nukleer atiklar karsilastirilmaz,, ama birkac milyon akunun suyu yerine nukleer atigi tercih ederim,, Turkiye`de kac kisi aku geri kazanimi oldugunu, firmalari , yasalari biliyor? dunyada kac kisi bunu yapiyor, vatandasinin cogu musluman olan ulkede bile insanlar minare goruntusunden rahatsiz iken milyonlarca metre kare gunes panellerini nereye koyacaksiniz? ruzgar gullerini nereye dikeceksiniz? ben kapi komsusuna canak anten sokturten komsular gordum,, bu dediklerimi nereye yapacaksiniz, ? daga mi? ormana mi? cole mi? denize mi? orada yasayan canlilar bundan etkilenmeyecek mi? bunlar dogaya mudahale degil mi? Yesil bir dusunce```evlerin catisi gunes paneli yapilsin`` cok guzel bir dusunce ,, tek soyleyebilecegim ``keske olabilse``, olumsuzluklarini **** neden olmadigini yazmiyorum,, |
"nukleer atiga gelince,, tehlikelidir dogrudur, ancak yonetilebilir, yani biriktirilebilir, yokedilebilir, saklanabilir, yeniden kullanilabilir, v.s.. sonucta rasgele birileri bu isi yapmiyor."
Bunu bilinen ve garanti edilebilen bir yolu yok. Defalarca atıkların okyasuna atıldığını tekrarladım. Sanırım bir etkisi olmuyor bunun. Evet bu artıkları yoksul Afrika ülkelerinde depolayanlar rasgele birileri, insan sağlığını ticari karları için hiçe sayan birileri bunlar. Paneller yer kaplyor gibi bir sav, ne çanak antenle ne de başka bir gerkeçe ile akü suyuyla kıyaslanamayacak bir atığı aklamaz. Ben size söylüyorum. Akü suyuna radyoaktif bir atığı tercih etmezsiniz. Onyıllar geçti Çenobil'den çevre daha ne kadar kirli kalacak. Akü suyu gibi sınırlı bir alanı da kirletmedi biliyorsunuz. Ülkemizin önemli bir kısmı şu günde de kirlilik altında. Ermenistan santrali konusunda ise kimse konuşmuyor. Sızıntı mı var yok mu ne oldu bilmiyoruz. Daha başka ne olmalı ki sizi bu sızıntı ve kazaların son derece tehlikeli olduğuna ikna etsin. Çocuklarınzın zarar görmesi mi gerekiyor. Bulgaristan'ın da radyoaktif serpintiden etkilendiğini göz öünnde tutup bun utekra düşününderim. Santralle elde edilecek kar size dönmeyecek ama, çocuklarınızın sağlığı ile tek başınıza uğraşacaksınız. Emin misiniz radyoaktif serpintiden muaf olduğunuza. |
Devletin resmi raporları var. İskoçyada hala insanlar Çernobil yüzünden ölüyor ya da hasta yaşıyorlar. Bu konunun tartışılması bile doğru değil. İnsanın sağlığı ve can güvanliği her şeyden önce gelir. Bakın Japonya bile Nükleer tehlikeden ötürü panikte ki Japonya bu konuda belki de en güvende olması gereken ülkedir. Ama çaresizliği yaşıyorlar tüm dünya ile bilirkte. Siz riski ve atıkları yönettiğinizi zannedin istediğiniz kadar. Doğa'nın ulvi gücü hepimizi yönetiyor. Konu şudur: aklımızı kullanacak mıyız, kullanmayacak mıyız? Konu bu kadar basittir!
|
Nükleer enerjiye karşı çıkanlar lütfen bugün başlayan güneş enerjisi fuarını ziyaret etsinler. Orada Türkiyede güneş ve rüzgar konusunda iş yapan firmalarla görüşün. Ve sorun bakalım onlara, Rüzgar ve güneş santrali kurmak o kadar kolay mı? Geçen yıllardaki fuarlara katıldım araştırdım. bazı firmalar kağıt üzerinde hesaplamalarla tarımsal sulama işine girmek istiyorlardı. Hatta bir firma römork üzerine koydukları akü ve güneş paneli ile seyyar tarımsal sulama sistemi projesi yaptıklarını iddia ediyorlardı ve bir ay içinde seri üretime geçeceklerini söylüyorlardı.
Sonuç bu firmalardan hiç biri dedikleri iddiaları gerçekleştiremediler. Çünkü bu işler öyle bir kaç ayda projelendirilip kurulacak sistemler değil. Yıllar süren hazırlık ve araştırmalar sonucunda bir bölgeye rüzgar ve güneş santrali kurulacağına karar verilebilir. Ve bu sistemlerden 24 saat yüzde yüz verimle enerji almak mümkün değildir. Türkiyenin enerji ihtiyacını karşılayacak en güzel proje boğazların altına türbinler yerleştirmektir. Ayrıca karadenizde sürekli devam eden üç dairesel akıntı mevcuttur. Ancak bu sistemler çok pahalı ve tecrübe isteyen sistemlerdir. Bugün başlıyoruz deseniz 15 -20 yılda ancak hayata geçirebilirsiniz. Bu süre zarfında ihtiyacımız olan enerjiyi nereden karşılamayı düşünüyorsunuz. Türkiyenin önümüzdeki 10 yılın enerji ihtiyacını karşılamak için bir an önce adım atması gerek. Aynı zamanda temiz enerji için çalışmalara da hız kazandırmalı. Şu anda 50 den fazla bölgeye rüzgar türbini için lisans verildi. Ve zannetmeyin ki bunlar önümüzdeki bir kaç yıl içinde kurulacak. Bazı türbinlerin teslim tarihleri 5 - 10 yılı bulacak. Bu projeler 10 - 15 yıl sonranın ihtiyacını karşılamak için. Bu süre zarfında gerekli enerji kaynaklarını bulamazsak dışa bağımlı hale geliriz ve sanayimiz çöker. Bu durumda temiz enerji projelerimiz de hayallerde kalır |
Konu rüzgar ve güneş santrallerinin ne kadar zor kurulduğu konusu değildir. Defalarca tekrarlandığı gibi nükleer santrallerin ne kadar tehlikeli olduğu ve kaçınılmaz olmadığı konusudur.
Şu anki elektirik dağıtım sistemimizde kayıplarımızın ortadan kaldırılması bile bir santralin kurulmasıan ihtiyacı ortada nkaldırabilir. Yine söyleyeyim sanırım kimse anlamak istemiyor. Bu sadece ve sadece ullararası şirketlerin karların ıarttırmak için ileri sürdükleri savlardır. Tıpkı ABD'nin aslında Irak petrollerini çalmak için planladığı işgali, nükleer silahları var diye yalan söyleyerek dünyayı kandırması gibidir. Bu süre zarfında diye bir enerji ihtiyacını tek çözümünü son derece tehlikeli bir çözüm olacağına da biz nednen inanalım. Çocuklarınızn nükleer kirlenme altında olduğunu söylemem sizi hiç ilgilendirmiyor mu? Bunlr boş laflar mı diyorsunuz okutrken. O lösemili çocuklar nerden buldular bu kanseri? |
Bir insanın doğumdan ölüme kadar olan ihtiyaçları oldukça sınırlıdır. Bugün artık sanayinin ve insanları sürekli tüketime yöneltmeye kamçılayan sistemin sorgulanma zamanı geldi. Artık doğayı sınırsız bir ihtiras ile tahrip etmek yerine doğanın güçleriyle barış içinde yaşama zamanı geldi. Doğanın yüce güçlerini hiçe sayarak doğayı tahrip etmeye yönelik her adım insanlığa artık çok daha fazla sorunlar getirmekte, başımız beledan kurtulamamaktadır.
Doğanın güçleriyle barış içinde yaşama uğraşı aynı zamanda insanın ikendi içine dönük yapacağı bir yolculuktur. İnsanın barışcıl benliğini kendi kendine keşfetmesi ile paralel bir yolculuktur doğa ile barış içinde yaşama. Biri diğerini kamçılar. Maalesef bugün insanlığın geldiği noktada insanlığın sürekli ve her ne pahasına olursa olsun sürekli ekonomik büyüme yarışı, sürekli tüketme yarışı, maalesef insanın doğayla barışmasını sağlayacak kendi iç benliğini keşfetmesini sağlayacak yolculuğu sürekli ertelemektedir. Umarım bir gün insanlık bunu anlar. İşte o gün bu konular asla tartışılmayacaktır! NEDEN? İnsan yer üstünde odunu yakarak enerji elde etmeyi öğrendi. Odun bitti. (devasa ormanları tükettik!) Hazır odun kömürünü (peat) buldu yeryüzüne çok yakın noktalarda. Hazır odun kömürü bitti. Daha derine kazdı kömürü keşfetti. Daha kömür bitmedi. Pompayı icat etti. Maden ocaklarındaki suları çekip daha derinlerden kömür çıkarmaya başladı. Petrolü buldu. (Petrol hala var ve onun için birbirini yiyiyoe insanlar) Arkasına bir döndü baktı ki atmosferde karbondioksit artıyor. (Umursamadı!) Kömür ve petrolü yakmaya devam ediyor. Nükleer Enerjiyi acı bir yıkımla öğrendi. (Hiroşima ve Nagazaki) Başladı deliler gibi nükleer santralleri her yere kondurmaya. Çernobil Faciası yaşandı hala ders almadı! Nükleer Atıklar beton kaplarda okyanus diplerinde parasız ülkelerin topraklarında saklandı! (Bu betonların kaç yüzyıl sonra sızıp sızmayacağı belli mi?) Bu enerji santrallerini kuran bir sürü uluslararası firma devleşti. Her ülkeye kök saldı. Her yerde şak şakçıları var! Bunlar sürekli en büyük öevreci biziz diyorlar. Sözüm bu meclistekilerden dışarıdır. BP okyanusta akıllara durgun verecek bir ham petrol sızıntısı yaşattı tün dünyaya. Özür diledi bitti. (Bitti mi?) Neden Güneş Panelleri hala pahalı. Araştırmalar neden daha hızlı değil (Türkiyede ise güneş enerjisi araştırması hiç yok!) Güneş enerjisi panel araştırmaları dünyanın belirli ülkelerinde devam ediyor. İspanyada çok güzel bir güneş neerjisi konsantrasyon sistemi var. Neden bu örnek yaygınlaştırılmıyor? NEDEN? Havadaki karbondiksit artışından kaynaklı iklim değişikliği yaşadığımızı herkes biliyor. Selleri yaşıyor ve izliyoruz. SAdece azgın bir su, Sizi, sıcak yuvanızı yerle bir etmeye yok etmeye yetecektir. Sadece bir tek sel felaketi! Nükleer felaketler ise daha da korkunç. Bir tek sızıntı ve bir anlık yüksek dozda radyasyona maruz kalma, sadece sizi ve ailenizi o anda belki öldürmeyecek ama acı içinde yaşayacaksınız, çok hasta olacaksınız, belki bir kaç gün, belki birkaç hafta ya da bir kaç yıl içinde acıyla öleceksiniz. (ölmek için dua edeceksiniz), çocuklarınız ve torunlarınız ve yedi veya daha fazla kuşak aileniz de türlü oluşum bozuklukları, hastalıklar olacak. ŞU anda henüz dünyaya gelmemiş ve nükleer enerji santrali kurulmasında fikrini belirtme şansı dahi bulamayan gelecek kuşaklar size binlerce kez lanet okuyacaklar! Haydi şimdi gidin kurun nükleer santrali vicdanınız rahat edecekse. En son olarak, bu sürekli daha fazla enerji kullanma isteği ne zaman son bulacak, ne zaman birbirimizi daha fazla anlama ve daha fazla sevme isteğine dönüşecek? Hep nefret mi edecek insanlar birbirlerinden hep biribrlerinin elindekileri almaya hep yok etmeye ne zaman son vereceğiz? Ne zaman öğreneceğiz elimizdekiyle yetinmeyi? Büyüme alanlarını savaşa yıkıma değil, barışa ve insanlığa yönelik geliştirmeyi? Ne zaman barış yapacağız koşumuzla, kendimizle? Ne zaman öğreneceğiz yeryüzüne neden geldiğimizi, ekmeğimizi bölüşmeyi? Düşünenine Tekerlemeler: İki kere iki her zaman dört etmez Atılan bir taş hiçbir zaman aynı noktaya düşmez Her etki formüle edilemeyebilir. Her olasılığın da kendi içinde başka olasılıkları vardır. Her an her şey değişir. Bir saniye sonraki dünyada herkesin kesin biye bildiği tüm bilimsel veriler sadece yaklaşık olarak doğrudur. Yeryüzünde kesin olan hiçbir şey yoktur |
Sonuçta nükleere bilimsel olarak yapılabilecekler olarak bakarsanız herşey güllük gülistanlık gözükür (hoş aynı şekilde yenilebilir enerjiye bakarsanız dünyanın ihtiyacının binlerce katı enerji çıkar onda da) : nükleer çok güvenli, temiz vb. vb. öte taraftan bir de bu işin gerçek hayat kısmı var, yani bilimsel olarak olabilecekler değil fiilen olanlar, beni bu daha çok bu ilgilendiriyor.
Bir hatırlatayım dedim, Türkiye'ye santrali kuracak olanlar Ruslar, denetleyecek olan da bizim bürokrasimiz. Rusya, hani şu Çernobil'de nükleer sızıntı olduğunda gerek santralin yakınındaki insanlara gerekse çevre ülkelere haber vererek ölümleri oldukça azaltabilecekken, kimseye haber vermeyen, santrale hiç bir şeyden haberi olmayan temizlik işçileri gönderen Rusya. Olayın ortaya çıkışı serpinti bulutlarının taaa avrupadaki şehirlere ulaşması ve bu şehirlerdeki nükleer serpinti alarmlarının çalması ile ortaya çıkmıştı; ilk aşamada inkar ettiler de olaydan kaç gün sonra kabul ettiler. Santralin etrafındaki insanları iş işten geçtikten sonra tahliye ettiler. Elbette ki bizim üzerimizden bulutlar geçerken bizim haberimiz olmamış, daha sonrasında olay avrupadan bize yansıyınca bize düşen radyoaktif malzemeler bizim devlet yetkililerimiz tarafından yok sayılmıştı. Taa İngiltere'de bugün bile bazı çiftliklerde radyoaktif serpinti nedeniyle üretim yapılamazken, bizim yetkililerimiz TV'de çayda bir şey yok diyerek içmek ile meşguldu. Elbette sonra bunun gerçek olmadığı çaylarda radyasyon belirlendiği ortaya çıktı. Hatırlayanlar vardır, bir ara yapılan ölçümlerin gazete-tv'de yayınlanmasına yasak getirilmişti, halkı paniğe sevkediyor diye, panik olmadan güzel güzel içtik o çayları. Bunlar istisna olaylar mı ? Hayır, kötü olayları gizlemek, halktan bilgi saklamak, halkın zarar görmesini umursamamak hem Rusya için hem de Türkiye için son derece olağan bir mantıktır, bunun değişeceğine dair hiç bir emare de göremiyorum. Yapanların ve denetleyenlerin hali buyken siz hangi güvenlikten bahsediyorsunuz acaba ? Rüzgar çözüm olmaz, güneş çözüm olmaz. E olmaz, nükleer santralden 15-20 centten 15 yıl alım garantisi verirken, rüzgara 7-8 sent, güneşe 13-14 sentten 10 yıl verirsen olmaz tabii... Buna herkesin karşı çıkması lazım, sanırım siz de dahil, ya nükleerin fiyatı ucuzlamalı ya da rüzgarın desteği artmalı. Bunlar devletçe yapılabilecekler. Bir de kişisel yapılabilecekler var: Bugün 1 watt güneş paneli ile sistem kayıpları vb. hesaba katarak Istanbul'da yılda 1.5Kwh, güneyde yılda 2kwh elektrik üretebiliyorsunuz. Panelin ömrü en az 20 yıl, yani 1 watt için 30-40kwh üretebiliyor. Eğer sistemi $3/watt'tan malederseniz 10cent/kwh eder, şu anda elektriğin son kullanıcı alış fiyatı bunun üzerinde. Yukarıdaki hesabı sabit fiyat yerine artışları da hesaba katarak yapın. EÜAŞ nükleerden enerjiyi 15-20 sentten alırsa tüketiciye kaçtan satar ? ( şimdi alımı 6-7sent herhalde ). Ben bu hesabı yaptım, tamam ek uğraş gerektiriyor, belki biraz daha maliyetli ama sonuçta nükleere göre kesinlikle daha mantıklı bir uygulama, neden olmasın ? Gereksiz şeylere para yatıracağıma hiç olmazsa buna para yatırırım faydalı bir iş yapmış olurum. Enerji güvenliği açısından da bundan iyisi olmaz herhalde. Benim gibi düşünenler çıkar. |
bogazlarin altinda akintidan elektrik uretmek mukemmel bir cozum, ama bunu Tubitak`tan Sn.Vural ALTIN`a sormustum .maalesef 1MWh enerji uretebiliyorsunuz,, daha sonra hesaplamayi ozelinize yazarim,,
Japonya`daki deprem benide uzdu. ayni zamanda nukleere olan guvenimide arttirdi. 8.9 siddetinde deprem ve hala sizinti yok. Valla bravo, Ben sahsen sizinti olmasini beklerdim,, yukaridaki hesap dogru olamayak kadar guzel,, Ben 1000kWh icin teklif toplamistim,,8000metrekare alan gerekiyor,, 2,8 milyon euro yatirim maaliyeti var, bilginize, nukleerin riskleri konusunda tartismaya gerek yok, bu forumdaki herkez risklerin farkindadir. alternatifleri konusalim bence , cok daha yararli olur. Sn. Memoxenerji, nisan ayinda istanbulda olacagim,, bir kahvenizi icmek isterim dogrusu |
Sadece sızıntı olmadığı söylendi doğru olup olmadığı, daha sarsıntı sürerken söylenen resmi sözler göre pek inandığımız bir yol değil. Basında konuşulması hoş karşılanmayan iki büyük sızıntıdan birinin olduğu ülke Japonya, bunu defalarca belirttim.
Nükleer riskleri kabul ediyorsanız mesele yok demektir. Sızıntının olup olmadığı olduysa açıklanıp açıklanmayacağı ise elimizdeki Ermenistan sızıntısı biçiminde olacaktır. Var mı yok mu kimse bilmiyor. Zaten bir sızıntı yok denmesi bile ne kadar ciddi bir durum olduğunu bence yeterince gösteriyor. Ya varsa, bu durumda ne yapılabilir? Hiç birşey. Ya başka bir santralde olursa ne olacak hiçbir şey. Serpintiden etkilenenler ölecek. Ölümler yıllar yıllar boyunca sürecek. |
ne demek her zaman beklerim sayın kazanlık.
aslında hepinizle tanışmak,aynı masa etrafına sohbet ettmeyi çok isterdim... |
Alıntı:
Yukardaki bilgilerde bir yanlışlık var gibi geldi bana. Emin misiniz? .ok pahalı. Ben de Panel üretim fabrikası kurmak için teklif almıştım. Yaklaşık 5-6 milyon Euro idi. Ve birim panel üretim maliyetleri de epey düşüktü. (Amorf silika panel üretimi için). |
Alıntı:
|
Alıntı:
Kaliteli bir panel 300 -400 € civarındadır. Ve bu paneller de üretilen elektrikleri kullanmak için inverterlerle 220 v a yükseltilmesi gerekir. Eğerki biz evlerimizdeki bütün tesisatımızı değiştirip 12 v luk bir sistem kurarsak lambalarımızdan tutunda çamaşır makinamıza kadar 12 v ile çalıştırırsak bu enerjiyi verimli kullanırız. Şu anda 12 V luk buzdolabı ve çamaır makinaları mevcut. Ancak bunlar yatlar ve karavanlar için olduğundan lüks sınıfına girmekte ve 3-4 katı fiyata satılmakta. Bunun için çok yol almamız gerekecek |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bu yüzden çoğu zaman mevcut teknolojiyle rekabet edecek alanlarda ar-ge yapmaktan özellikle kaçınırlar. Mevcut teknolojilerle enerji üretenler, enerjinin verimli değil, çok ve hesapsızca kullanılmasını isterler, ki talep arz'ın üzerine çıksın sermayenin verimi, yani kâr artsın. Bizim gibi ülkelere nükleer santral satmanın motivasyonu da budur. Bunun için toplumu da kullanırlar. Riskleri yokmuş gibi gösterirler, ihtiyacı pompalarlar, toplumun bilgilenmesini istemezler, öyle ki, neredeyse, "öleceksek ölelim, (bana ratlamaz nasılsa) bana nükleerinden ver, yeterli neonlarımız ışıldasın" dedirtirler. Sermayenin yönetimi bunu gerektirir. Ben tutturmadım yani. Bu işin doğası böyle. Daha uzun vadeli, kâr'dan önce toplum yararını gözeten vizyonlar ve bunu destekleyen stratejilerin, toplum destekli devletler ve siyasetçiler tarafından yaratılması gerekir. Güç sahibi kurumların da bu stratejilerin hayata geçebilmesi için ekonomiyi buna göre şekillendirip yönlendirebilmesi gerekir. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bilgiye ulaşabilme imkanlarını yadsıdığınızı, dahası bilgi edinmeyi de yadsıdığınızı görebiliyorum. Sizin bileceğiniz bir şey. Bilgiye ihtiyaç duymuyorsunuz belki ya da Antalya halindeki fiyatları merak ettiğinizde kalkıp Antalyaya gidiyorsunuzdur, kim bilir. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
Montaj değil tamamen yeni panel üretimi. Yepyeni bir teknoloji. Alüminyum levhalar üzerine amorf silika kaplanıyor. Bilmiyorum malzeme bilginiz ne kadar ama amorf silika da güneş enerjisini Al levha ile devreye bağlanınca elektrik üretiyor. Kristal yapılı ve tek kristal yapılı panellerden çok daha ucuza maloluyor. Hatta şimdi ince film teknolojisi çıktı çok daha yüksek verimli panelleri çok daha ucuza üretmek mümkün. |
"Radiation levels measured at a monitoring post near the plant's main gate are more than eight times above normal, Japan's nuclear safety agency said, according to Kyodo." Google'dan taze haber.
"Fakat itibar etmemek gerekir herhalde, internet bu, google filan, kim gitmiş görmüş, görmeden olmaz . Hem öyleyse de ne olmuş, Japonlar zaten radyasyona alışmıştır, biz de alışırız yavaş yavaş" diyenlerimiz de olur herhalde. |
Sn Meyvelitepe
Bu kötü haber. İnşallah daha fazla artmaz. Artık dua etmekten başka yapacak fazla bir şey yok. Doğanın gücü kontrol edilemeyince neler olacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. Umarım tehlike büyümeden kontrol altına alınır. |
Durum göründüğünden daha ciddi olabilir. BBC 45bin kişinin boşaltılmaya başlandığını söylüyor. Kontrol odasında radyasyon seviyesi normalin 1000 misli ölçüldüğü, soğutmaya enerji sağlayacak dizel jeneratörün çalışmadığı back-up'ın da yetersiz kaldığı bildiriliyor. Twitter'da Japonyadan not bırakanlar var. Dakikada yüz twit gelmeye başladı.
|
Japon ulaştırma bakanlığı 80.000 kişinin boşaltılma hazırlığında. Boşaltma çemberi giderek genişliyor.
|
Her ne kadar bu durum bu tür santrallerin güvenli olduğunu söyleyenleri ikna etmeyecekse de, umarım başka bir felakete dönüşmez.
|
8.9 depremde birkac yuz kisi hayatini kaybetmis, bununla ilgilenmiyorsunuz,, gelecekte Istanbulda olmasi kesin bir depremde yuzbinleri kurtaracak yontemleri konusmuyoruz, henuz baslanmamis bir santralin patlamasi halinde ne olacagini dusunuyoruz, Istanbulda 8,9 ne demek farkindamisiniz? ben deprem yerine japonyada nukleerde her ne olduysa onu tercih ederim,, Cunku biliyorum ki alinan onlemler baska bir Cernobil`e musade etmeyecektir.
ayrica Otomasyon muhendisiyim,, elektrik ve elektronik konusunda yeterince tecrubeli ve bilgiliyim,, evlerde neden 12 V kullanilmadigi konusunu burda acmassak iyi olur. merak edenler thomas edison ve Nikola Tesla nin neden rekabet ettiklerini arastirirlarsa cok daha iyi anlarlar. Evde 12 V kullanmak fantazi degil, eger gunes panellerini herkez evinin catisina koyarsa 12V lambalar,, akvaryum pompalari belki TV ve laptop calisir,, Catidaki gunes panelleriyle camasir makinasi calistirmak olmaz ,, biraz fantazi,, Isteyenlere forumda yayinlamamak sartiyla 1000kWhlik panellerin teklifini gonderirim,,fiyat yuksek diye dusunuyorsaniz, mesele kurulum maaliyeti degil mesele verimlilik,, dedigim gibi devlet cebinden yemez ise geri odemesi olmaz. ayrica ben nukleerin alternatifi yok demedim,, yakin gelecekte yenilenebilir enerji nukleere alternatif olamaz dedim,, benimde alternatif enerji kaynaklari tecrubelerim , denemelerim, oldu. hatta bir ara patent nasil aliniri bile dusunmustum,, saglicakla |
Santralin duvarlarında çatlak var yakıt sızıntısı başladı. Ayrıca bir patlama olduğu bildiriliyor.
Japonlar dünyanın en disiplinli toplumlarından. Yine de nükleer kazalara engel olamıyorlar. İnsan eliyle olmasa doğanın gücüyle. Baştan ber söylediğimiz de budur. Nükleer santral kurmanın riskini hiç kimse alamaz. Meraklıları, bu riski istemeyenleri de zorla riske sokmakta beis görmüyorlar. Oysa buna hakları yok. Kimsenin kendini kandırmasına da gerek yok, başka çernobil olmaz mış, kaza olmaz mış vs. Olan ve olmakta olanlar ortada. Mukaveleniz mi var? Garantiyi nereden alıyorsunuz? Gönlünüz ve içiniz insanların ve çevrenin kurban edilmesine razı olabilir, hatta bunun gerekli olduğunu da düşünebilirsiniz. O zaman da dürüst olmak gerekir hiç olmazsa. Bir de "nükleer santral gördünüz de mi konuşuyorsunuz" diyen vardı. Oraya davet edelim de görüp izlemini anlatıversin bir zahmet. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 00:19. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025