agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   2B Arazileri (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/5940.htm)

cemal.S 18-01-2009 22:20

Bu da gösteriyor ki her şey sinsice planlanıyor. Dikkatleri başka yöne çek ve mecliste işi bitir vay be diyesi geliyor insanın. Gecenin o saatinde tam bir deli zırvalamasını hemde aranan serserinin canlı bağlantısı ile TRT 2 de seyrettirmek boşuna değilmiş demekki. Yağmacıların keyfine diyecek yoktur şimdi. Gözleri aydın olsun ne diyelim. Bir gün gözlerine durursada hiş şaşırmasın bu zevat.

Peş keş çekile çekile bir yerde kalmadı. Yazık yazık şu memlekete yazık.

seaa 19-01-2009 10:46

2B yasası anayasa mahkemesinden aynen geri dönecek

Yücel Çağlar 19-01-2009 11:01

5831 sayılı “TAPU KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”UN GÖTÜRÜLERİ ÜZERİNE…

Siyasal iktidarın, her türlü kamusal varlığı satarak gelir elde edilmesine, ekonomik büyümenin bu yollarla sağlanmasına yönelik uygulamalarının ülkemizin bağımsızlığını tümüyle yok edecek boyutlar kazandığı bilinmektedir. Yine bilinmektedir ki, bu uygulamaların bağımsızlığın yanı sıra her türlü doğal varlığa da onarılmayacak zarar vermektedir. Öyle ki, siyasal iktidar, artık, kamuya çeşitli biçim ve düzeylerde zarar verebilecek her türlü uygulamasını hukuksal dayanaklara kavuşturmuştur. Tümüne yakın bir kısmı “devlet ormanı” sayılan alanlarla ile ilgili hukuksal düzenlemeler bu uygulamaların başında gelmektedir. En son olarak, TBMM’de 15 Ocak 2009 tarihinde benimsenen 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 6831 sayılı Orman ve 3402 sayılı Kadastro yasalarında yapılan değişiklikler de bu doğrultuda düzenlemelerdir.

Siyasal iktidar bu son düzenlemeleriyle iki temel amacını gerçekleştirmiştir:

1. Orman kadastrosu çalışmaları kapsamında yürütülen iş ve işlemlerin uygulanmasını ve özellikle de “orman” sayılmayacak kararların alınması daha da kolaylaştırılmıştır:

Herhangi bir yerin “orman” sayılıp sayılmamasına ormancılık biliminin kararları doğrultusunda karar verebilecek bilgilere sahip olmayanlardan oluşan kadastro ekiplerinin orman kadastrosu da yapabilme yetkileri sınırsızca genişletilmiştir. Bu, henüz kadastrosu yapılmamış “orman” arazileri ile orman kadastrosu çalışmaları yürütülen yerlerin yanı sıra daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına yol açabilecektir.

2. Kamuoyunda “2B arazileri” olarak anılan yerlerin satılabilmesi için hazırlananı yasanın uygulanması için gerekli alt yapı hazırlanmıştır:

Siyasal iktidar “2B arazilerini” satmak için son derece kapsamlı bir yasa çıkarma hazırlığı içindedir ve bu doğrultudaki çalışmalarını tamamlamıştır. Önümüzdeki günlerde TBMM gündeme getirilecek bu yasa tasarısı, öngörüldüğü gibi yasalaştığında, uygulanabilmesi için sınırların ve kullanıcılarının belirlenmesi ile tapulama işlemlerinin olabildiğince kolaylaştırılması ve hızlandırılması gerekmektedir. Söz konusu yasayla bu gereğin yerine getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

***

Siyasal iktidar, 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la
i) “devlet ormanı” sayılacak arazilerin daraltılabilmesi,
ii) “2B arazilerinin” satılabilmesi ve çok daha önemlisi
iii) “2A” uygulamasının kolaylaştırılması için gerekli hukuksal alt yapıyı büyük ölçüde oluşturmuştur.

Şimdi, bu alt yapının kullanılacağı hukuksal düzenlemelere sıra gelmiştir. Yakında “2B” ve “2A” arazilerinin “değerlendirilmesiyle” ilgili yasa tasarısı da gündeme getirilecek ve hukuksal süreç tamamlanmış olacaktır.

En duyarlı kamuoyunun bile bilgilenme ve ilgilenme düzeyine ve biçimine bakılırsa, siyasal iktidar, bunu da kolaylıkla başarabilecektir (!).

AÇIKLAMALAR

A) 5831 Sayılı Yasanın 2. Maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 7. maddesinin

1986 yılından 3302 sayılı yasayla;

“Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmî şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.”

biçiminde düzenlenen 1. fıkrasına

“Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.”

yaptırımı eklenmiştir.

Bu düzenlemeyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4. maddesinde 1987 ve 2005 yıllarında yapılan değişiklikler ile 6831 sayılı Orman Kanunu arasında koşutluk sağlanmıştır: Anımsanacağı gibi, 3402 sayılı yasanın 4. maddesinde 1987 tarihinde yapılan değişiklikle kadastro ekiplerine de orman kadastrosu yapması olanağı sağlanmış; 2005 yılında yapılan düzenlemeyle de kadastro ekiplerinin orman kadastrosu yaparken çalışmalara “en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile tarım müdürlüklerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi” de zorunlu kılınmıştı.

Böylece, 5831 sayılı yasayla yapılan son düzenlemeyle;

herhangi bir yerin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1 ve 2. maddelerine göre orman sayılacak ve sayılmayacak yerlerin belirlenmesine yönelik çalışmaların ormancılık biliminin gereklerini yerine getirebilecek üye bileşimine sahip olmayan KADASTRO EKİPLERİ tarafından da yapılmasının dayanakları pekiştirilmiştir.

Öte yandan, ülkemizde “orman kadastrosu” çalışmalarının aynı önemde bir başka boyutu daha vardır: 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin Anayasanın 169. maddesinde yer verilen yaptırımlardan hareketle düzenlenen “A” ve “B” bendleri uyarınca, daha önce “orman” sayılan yerlerden iken artık orman sayılmaması ile ilgili iş ve işlemler de “orman kadastrosu” çalışmaları kapsamında yapılmaktadır. Bu durum da, söz konusu iş ve işlemlerin orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi zorunluluğunu pekiştirmektedir.

Oysa, tüm bu iş ve işlemlerin ancak orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi “olmazsa olmaz” bir koşuldur. Çünkü, “orman” sayılabilecek ve sayılmayabilecek yerlerin belirlenmesi, yalnızca mülkiyet durumları temel alınarak yapılan sınır belirleme çalışmalar değildir. Bu çalışmalar sırasında herhangi bir yerin ekolojik yönden “orman ekosistemi” özelliklerine sahip olup olmadığının belirlenmesi yaşamsal önemde, öncelikle ve ağırlıkla yerine getirilmesi gereken bir aşamadır. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesi, bu çalışmalar sırasında temel alınacak hukuksal çerçeveyi oluşturmaktadır.

Kısacası, siyasal iktidar, son düzenlemesiyle, söz konusu iş ve işlemleri KADASTRO EKİPLERİNE de yaptırarak ekolojik nedenlerle “orman” sayılması gereken yerlerin, “orman kadastrosu” çalışmalarıyla daraltılabilmesine yol açabilecek uygulamaları hem kolaylaştırmış hem de bu uygulamaların hukuksal dayanaklarını pekiştirmiştir.

B) 5831 sayılı Yasayla 6831 sayılı Kanunun 9. maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki yaptırımlar eklenmiştir:

“3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan KADASTRO EKİBİNCE düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.”

Oysa, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 9. maddesinin 7. fıkrasına, 2003 yılında çıkarılan 4999 sayılı yasayla

“Orman tahdidi veya kadastrosu yapılıp ilân edilerek kesinleşmiş yerlerde, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hatalar tespit edildiğinde, bu hatalar Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında orman kadastro komisyonlarınca düzeltilir.”

fıkrası eklenmişti.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle,

“…evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları…”nın da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından “düzeltilmesini” olanaklı kılınmıştır. Böylece, daha önce “orman” sayılmış yerlerin bile söz konusu “düzeltme” işlemleriyle daraltılmasına yol açabilecek uygulamalar da kolaylaştırılmış olmaktadır.

C) 5831 sayılı yasanın 5. maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’na aşağıdaki

madde eklenmiştir:

“Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

6831 sayılı Orman Kanunu’nun “2. maddesi”,

* 20 Haziran 1973- 23 Eylül 1983
* 23 Eylül 1983-5 Haziran 1986 ve
* 5 Haziran 1986’ndan günümüze

farklı içeriklerde yürürlükte olmuştur. Ancak, bu farklılaşma sürecinde;

1. herhangi bir yerin “orman” sayılmaması ile ilgili amaçlar, “orman köylüsü” sayılan yurttaşlarımızın yararlanma olanaklarını daraltacak biçimde değiştirilmiştir;
2. herhangi bir yerin “orman” sayılmaması için gerekli koşullar neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmış, ormansızlaştırılarak yerleşme yerine ve/veya tarım arazisine dönüştürülmüş olma ile ekonomik yarar sağlama durumları ile sınırlandırılmıştır.

Böylece, özellikle, 1986’dan sonra, “orman” saymama, başka bir söyleyişle de “orman “sınırları dışına çıkarma iş ve işlemleri büyük ölçüde kolaylaştırılmış ve hızlandırılmıştır.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle;

“kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilememe” durumunun yalnızca “çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten” sonrası için geçerli olması, başka bir söyleyişle de “çıkarma durumunun henüz kesinleşmediği” yerlerin “kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilebilmesi” sağlanmıştır.

Oysa, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2005/14311 Esas ve 14.2.2006 tarih ve 2006/1616 sayılı kararında, özetle;

“6831 sayılı Yasanın değişik 2. maddesi gereğince 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitiren yerlerin tümünün devlet tarafından değerlendirilip kullanılması zorunludur.2924 sayılı yasanın 3/1. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler bu Kanun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçer. Anayasa Mahkemesinin Kararıyla da yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirileceği belirtilmiş olduğundan imar ihya ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılmasına olanak yoktur. Orman sınırları dışına çıkarılmış yerleri Anayasa ve yasalar Devlete ait diğer hali yerlerden farklı düşünmüştür. Hangi yasa döneminde olursa olsun orman rejimi dışına çıkarılan yerler tapuda kayıtlı olsun olmasın zilyetlik kazanamaz.”

denilmektedir.

D) 5831 sayılı yasanın 8. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na aşağıdaki madde eklenmiştir:

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili

EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, FİİLİ KULLANIM DURUMLARI DİKKATE ALINMAK ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak HAZİNE ADINA TESCİL EDİLİR.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan KADASTRO EKİBİNCE teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığı’nın talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.”

Bu düzenleme, söz konusu arazilerin satılmasına yönelik iş ve işlemlerin alt yapısının hazırlanmasına yöneliktir. Oysa, böyle bir uygulamanın daha önce de gündeme getirildiğinin, ancak, uygulamanın hukuksal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin bu bağlamda anımsanması gerekmektedir*

E)
5831 sayılı yasanın 9. maddesiyle 3402 sayılı yasanın 2005 yılında çıkarılan 5304 sayılı yasayla

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, orman kadastro komisyonlarınca sonuçlandırılır.”

biçiminde düzenlenen Geçici 7. maddesi,

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır.”

biçiminde değiştirilmiştir. Böylece, daha öce orman kadastro komisyonları tarafından yürütülen çalışmaların durdurulması ve durdurulan (yahut “herhangi” bir nedenle (!) sonuçlandırılamayan orman kadastrosu çalışmalarının da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından yapılması olanaklı kılınmıştır.

Yücel ÇAĞLAR

malina 20-01-2009 13:58

Tapu yasasından sonra Türkiye’de olacaklar

Hukukçulara göre yeni tapu yasayıyla 2-B arazilerinin satılabilmesi için altyapı hazırlandı, ikinci adım arazi sahiplerine tapularının verilmesi olacak. Çevrecilere göre ise Türkiye ciğerlerini satışa çıkardı, almak için sıraya giren girene...

Kamuoyunda 2-B olarak bilinen ve anayasaya aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği orman özelliğini yitirmiş alanların satışı ile imara açılmasını öngören yasa, Tapu Yasası’na eklenerek kabul edildi.

Ancak yeni yasaya büyük tepki geldi. Mimar Mücella Yapıcı, “Biz doğal, kültürel, kentsel değerlerimizi kısa süreli çıkarlar uğruna menkulleştirmeye, paraya dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu mirasyedi bir toplumun yapacağı bir şey” derken, Orman Mühendisi Besim Sertok, “Asıl sorun Orman Kanunu’nun 2-B maddesi, bu madde kaldırılmadan sorun çözülmez” diyor. Avukat Ali Yaşar Özkan’da “Burada 2-B arazilerinin hazineye devredilmesi söz konusu. Hazineye devredilmesinden bir adım sonra da kişisel mülkiyete devredilme durumu söz konusu olacaktır ki bu yasasızlığın, hukuksuzluğun önünü açmış olmak demektir” dedi.

Tapu Kanunu’nda yapılan değişiklikle 2-B olarak da bilinen orman özelliğini yitirmiş alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, hazine adına tescil edilecek. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce, daha önce tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın, Maliye Bakanlığı’nın talebiyle kullanım durumları dikkate alınarak, ifraz (bölme) veya tevhit (birleştirme) de yapılabilecek. Bunlar İmar Kanunu ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndaki kısıtlamalara tabi olmayacak.

Tapu Kanunu’nda yapılan değişikliği İstanbul Barosu’ndan Ali Yaşar Özkan, Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı ve Orman Mühendisleri Odası’ndan Besim Sertok NTVMSNBC’ye değerlendirdi:

Ali Yaşar Özkan (İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı)
2-B ARAZİLERİNİN SATILABİLMESİNİN ALTYAPISI HAZIRLANDI

Ormanlar ve orman arazilerinin hiçbir şekilde mülkiyete konu olması mümkün değildir. Türkiye’de de, dünyada da hukuk mantığı budur. Dolayısıyla bunların mülkiyete konu olması mümkün olmadığı halde ve daha önce 2-B konusundaki yerlerin satılmasına dair çıkarılan yasaların Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen gündemin yoğunluğu arasında çıkan bu yasa öncelikle orman sayılamayacak yerlerin belirlenmesini kolaylaştırıcı bir durum oluşturulmaya çalışılmıştır. 2-B arazileri olan yerlerin satılabilmesinin hukuksal altyapı hazırlanmıştır.

Burada 2-B arazilerinin hazineye devredilmesi söz konusu... Hazineye devredilmesinden bir adım sonra ise kişisel mülkiyete devredilme durumu söz konusu olacaktır ki bu yasasızlığın, hukuksuzluğun önünü açmış olmak demektir. Ormanlar insanlığın malıdır, bir özel mülkiyete konu olamaz. Üzerinde mülkiyet kurulamaz.

Yurtdışında ormanların çoğu sağlıklı yapılar oluşturulması için kullanılırken biz de çok önemli bir bölümü yakacak olarak kullanılıyor. Orman rejimi dışına çıkarılan yerlerle ilgili hiçbir şekilde mülkiyet kurulamaz. Bu nedenle biz bu yasanın hukuka uygun olmadığı kanaatindeyiz. Bu kanun önce hazine adına tescili öngörüyor. Hazine adına tescil edildikten bir adım sonrasının işgalcilere satılması olacaktır. Dolayısıyla hazine arazisi yapıp ardından bir yasal düzenlemeyle satılma durumu gerçekleştirilecek.

Mücella Yapıcı (Mimarlar Odası İstanbul Şubesi-Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) Kurulu Sekreteri)
KRİTİK VE TEHLİKELİ İRADE

Son zamanlarda hukuku dolandırma yöntemleri geçerli. Ülkenin bütün doğal, kültürel varlıklarını elden çıkarma yolunda mirasyedi mantığıyla satıp, buralardan kısa vadeli ekonomik sorunları çözme yolunda bir irade var. Kritik ve tehlikeli bir irade bu. Bir şeylere karar veriliyor ve o konuyla ilgili, onun ait olduğu kanunla o konu çözülemezse başka kanunlarla çözüm aranıyor.

Mesela, bu konu Orman Kanunu ile çözülemiyor çünkü anayasa engeli var. Anayasayı değiştirmesi lazım. Anayasa değiştirilemiyorsa dönülüyor bir başka ilgili kanunda Tapu ve Kadastro Kanunu’nda bu çözülmeye çalışılıyor. Zaten orman kadastroları yapılıyordu. Orman kadastrolarında daha önce tescilli ormanlarda ifraz ve tevhit işlemleri yapılamıyordu.

Şimdi bütün bu kısıtlara tabi olmadan İmar Kanunu ile toprak koruma ya da arazi kullanımındaki kısıtlamalarla ilgili kanunlardaki kısıtlamalara tabi olmadan Tapu Kadastro Müdürlükleri’ne bir yetki veriliyor. Bu gerçekten inanılmaz bir durum bir kanun çıkartıyorsunuz ve bu kanunla kadastroya bir yetki veriyorsunuz. Burada “ifraz ve tevhitleri imar kanunlarına ya da ilgili diğer kanunlara uymayacak ya da oradaki kısıtlar burada uygulanmayacak” diyorsunuz. Bu kanun yapma tekniği açısından yanlış, ilke olarak esastan Orman Kanunu’na aykırı.

YAPILACAK İŞE GÖRE HUKUK YAPILIYOR
Burada bir acelecilik var. 2-B yasası defalarca gündeme geldi, Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Türkiye’de 2-B arazileri gerçekten çok büyük bir alan ve bu arazilerin en yoğun olduğu bölgeler Antalya ve İstanbul.

İstanbul’da bir zamanlar kaçak yapılaşmayla ama şimdi özel kaçak gettolarla, kaçak projelerle, kentsel dönüşüm projeleriyle bütün orman alanlarımız gidiyor. Yine daha önce yapılan değişiklikle TOKİ’ye 2-B alanlarında da kentsel proje yapma yetkisi verildi. Türkiye’de yasama bütüncüllüğü, kamu idarelerinin kendi yetkilerini yasama bütünlüğü çerçevesinde kullanma terbiyeleri maalesef çok ciddi bir şekilde bozuluyor. Bu hukukun yapılacak işlere alet edilmesidir. Yani yapılacak işler hukuka göre yapılmıyor. Yapılacak işe göre hukuk yapılıyor. Bu gerçekten çok kritik bir durum.

GAYRİMENKUL ŞİRKETLERİNE YATIRIM ALANI AÇILIYOR
2-B arazilerine baktığınız zaman çok ciddi mülkiyet değişiklikleri var. İstanbul’da özellikle kuzeye doğru yeni alınmış kararlar var. Mesela üçüncü köprü gibi projelerle, Karadeniz maden ocakları alanında, Riva’da önerilen alanlarda çok yüksek rant değeri var. Buradan elde edilecek rantla şu anda ekonominin açığını kapama gibi bir düşünce var.

Kamunun açığını kapatmak için elindeki mallarını ki elindeki malda dünyanın insanlığın değerleri satma girişimi var. Bu resmen oralarda bir takım yabancı ya da yerli gayrimenkul şirketlerine bir anlamda yatırım alanı açmakla ilgili ne yazık ki. Bir anlamda kamu eliyle orman alanlarında spekülasyon yapılıyor.

BU MİRASYEDİLERİN YAPACAĞI İŞ
Bunun sonunda her yaktığınız alan orman alanından çıkmış olur. Bizim asli sorunumuz şudur. Biz gerçekten doğal, kültürel, kentsel değerlerimizi kısa süreli çıkarlar uğruna menkulleştirmeye, paraya dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu mirasyedi bir toplumun yapacağı bir şey. Ormanlar, doğal alanlar, kıyılar gibi alanlarda bu yapılanların maalesef geri dönüşü yok.

Her türlü toplumsal sorununuzu, demokrasi meselenizi, insan hakları sorunlarınızı çözebilirsiniz ama bu alanlar gittiği zaman bunları geri döndüremezsiniz. Bu bizim imza attığımız uluslararası sözleşmelere de aykırı. Bugün dünya eğer küresel ısınmayla gelecek tehdidi altındaysa bugün sizin en ahlaki sorununuz bu konuda duyarlı olmaktır.

ÇOK ZAVALLI BİR DURUM
Gerçekten çok kritik biz bindiğimiz dalı hep beraber kesiyoruz. Bu kriz artık kentin krizi. Gayrimenkullerin menkulleştirilmesi sürecinin yarattığı ekonomik travmayı bütün dünya yaşıyor. Dünya bundan nasıl vazgeçeriz diye düşünürken biz hala kısa vadede cebimize para girmesini, ciğerlerimizi satmayla bir tutuyoruz. Şöyle zavallı bir durum var. Hani insanlar hiçbir şey yapamıyor da böbreklerini satıyor ama ben daha ciğerini satanı görmedim. Böbrek iki tane birini satıyor. Siz karaciğerini, akciğerini satanı gördünüz mü? Biz şimdi akciğerlerimizi satıyoruz.

Besim Sertok (İstanbul Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi)
ORMAN OLUP OLMADIĞINA KARAR VERENLER UZMAN BİLE DEĞİL

Arazilerin orman olup olmadığını şimdiye kadar Orman Bakanlığı bünyesinde bir kurul karar veriyordu. Bu kurulun yarısı orman mühendisiydi.

Bu kanunda yapılan değişiklikle şimdi orman mühendisi olmayan insanlar “burası ormandır ya da değildir” diye karar verecek orman dışına çıkarabilecek bazı yerleri.

Ama asıl olarak yapılmak istenen şu anayasada “orman sınırları daraltılamaz” şeklinde 169. madde var. 2003 yılında anayasa değişikliği yapıldı o zaman ki Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’den döndü. Buna rağmen hükümet bir değişiklikle 2-B alanlarını satılabilir hale dönüştürmeye çalışıyor. Kadastro planlarında yapılan düzenlemeyle yapmaya çalışıyorlar ama buna rağmen anayasaya aykırı. Muhalefet partilerinin konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürecekleri açıklamaları var. Ben kazanacaklarından yüzde yüz eminim.

Bir yer orman vasfını kaybetmez, kaybettirilir. Bütün sorun buradan kaynaklanıyor. Bir yerin orman vasfını kaybetmesi ancak yanardağ patlar, toprağın üzerini lav kaplar o zaman orman vasfını kaybedebilir. Orman yangını olduğunda dahi yasal olarak da yanan alanlar tekrar ağaçlandırılır. Bunu yapmasanız bile 15-20 yıl içinde bu alan tekrar kendiliğinden ormana dönüşür. Siz müdahale etmeseniz bile çok hızlı bir biçimde kendi tohumlarından ormana dönüşür. Mevcut yasalarda da bu konuda hükümler var.

2-B KALDIRILMALIDIR
2-B ile ilgili çözüm aranıyorsa eğer Orman Kanunu’nun ikinci maddesinin B bendi diyor ki, “1981’den önce orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerler”... Bu tarih daha önce 60’lardı 81’e çekildi. Geçen sene yapılan seçimden sonra anayasa maddesi tartışılmıştı, orada da bu tarih 2007’ye çekilmek istendi. Tehlike burada 2B tartışıldığı sürece Orman Kanunu’nda bu madde olduğu sürece orman alanlarını işgal edenler teşvik ediliyor.

Öncelikle bu 2B kaldırılmalıdır. “Bu nasıl olsa 2007’ye 2012’ye uzatılacak ormanı işgal edelim, yanıma kâr kalır” düşüncesini akıllardan kaldıracak yasal düzenleme yapılmadan yapılacak her türlü işlem ormanı tahrip edecektir. Orman vasfını kaybettirenler tespit edilip bu suçun yasal yaptırımı neyse cezaları verilmeli sonra ne yapacağımızı tartışmalıyız. Ama bütün bu tartışılan yasal düzenlemelerle işgal ettiği yerin sahibi olma hakkı verilecek.

ORMANIN DEĞERİ ARSA DEĞERİYLE ÖLÇÜLMEZ
Bu arsaların parasal değeri bizi ilgilendirmiyor. Bu emlak komisyoncularının işi. Ormanın değeri arsa değeri ile ölçülmüyor. Dolayısıyla tartışılan düzlem yanlış. Bu kanunun çıkartılmasındaki ısrarla ilgili sorunun cevabını 2003 yılında o zaman Orman Bakanı olan Osman Pepe vermişti.

Pepe, “Beni birçok insan arıyor cebinde paraları hazır. Yastık altında duran paraları var. Buraları satın almak istiyor” demişti. Aslında Osman Pepe orada kara parayı tarif ediyor. Kara para sahibi insanlara rant sağlamayı kast ediyor.

CHP ve MHP de Tapu Kanunu’nda yapılan değişikliği anayasaya aykırı bulduklarını açıkladı ve Anayasa Mahkemesi’ne gitmeye hazırlandıklarını belirtti. Muhalefet partileri NTV’ye şunları söyledi:

Hakkı Süha Okay (CHP Grup Başkan Vekili)
Sonradan orman vasfını kaybetmiş ise bunlar artık orman alanı dışına çıkarılacak, hazineye devredilecek ve bunlar hakkında milli emlak hak sahibi olacak. Milli emlak da hak sahibi olduğuna göre artık bu alanların geçmişte orman alanı olan yerlerin satış imkanı sağlanmış olacak. Çok doğal ki anayasanın 169. maddesinde orman alanları ve daraltılmaları, 170. madde de orman köylülerinin korunması ile ilgili hükümler olduğuna göre bunlara aykırı bir düzenleme olduğu düşüncesindeyiz. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne taşımamız gerekir.

Mehmet Şandır (MHP Grup Başkan Vekili)
İfrazı niye yaparsınız? Parselasyonu niye yaparsınız? Satmak için yaparsınız. Anayasanın 170. maddesini değiştirmeden orman rejimi, orman hudutları dışına çıkartılan bir karış bir metrekare araziyi satamazsın. Satamayacağınızı bile bile satışa hazırlık yapmak Anayasa Mahkemesi’nin iptal tarihine kadar ne kaçırabilirsen o kadar kaçırmış olur. Bu bir hırsızlamadır. Bu yangından mal kaçırmadır. Kanuna, anayasaya aykırıdır.

GöKSEL DURUTUNA

NTV-MSNBC

angel67 20-01-2009 17:01

Iyi güzel de benim elimden orman olmadığı halde 12 yıl sonra belediye sınırları içinde bulunan bütün alt yapısı geçmiş 5-10 bin kişilk bir mahalledeki tarla vasfındaki arsama el kondu ormandır diyerek ve tapum iptal edildi bende mülkiyet ihlalinden dolayı a.i.h.m baş vurdum 2 tane kazanan emsal dava var peki ben tapumu geri alabiliyıormuyum o zaman.

Bu hukuk kimler için düzenleniyor anlamış değilim yaaaaaa....devlet zaten dolandırıcı konumda hem tapuyla vatandaşın mülklerine güvence veriyor sonrada hiç bir bedel ödemeden tapuyu mahkeme kararı ile geri alıyor varmı böyle mantık devlet i tarafından dolandırılan kaç tane ülke vatandaşı vardır acaba....

antmen 20-01-2009 18:53

Çok merak ediyorum artık bunların satacak birşeyi kalmayınca ellerinde ne yapacaklar??

angel67 20-01-2009 21:06

RESMİ GAZETE
Tarih :25 Nisan 2002 Sayı :24736
Özel Ormanlarda ve Hükmi Şahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda Yapılacak İş ve İşlemler Hakkındaki Yönetmelik



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Ormanlarda ve Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda İnşaat İzni

Madde 10-Şehir, Kasaba ve Köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki özel orman veya amme müesseselerine ait orman alanlarında 6831 Sayılı Orman Kanunun 17 nci Maddesine göre izin alınmak ve yatay alanın %6 sını geçmemek koşuluyla imar planlamasına uygun inşaat yapılabilir.

İnşaatların yapılmasında orman alanlarının tabii vasıflarının korunmasına özen gösterilir. Ormanın kapalılık durumu, arazinin topoğrafik yapısı da göz önünde bulundurulmak suretiyle ormanın en zayıf olduğu ve alt yapı hizmetlerinin en uygun götürülebileceği yerde izin verilir. Kamu eline geçecek tesisler de dahil olmak üzere yapılacak her türlü alt yapı ile diğer sosyal, ticari ve idari amaçlı tesisler ve bunlar arasındaki bağlantı yolları dahil maksimum planlanabilir İmar planı alanı, genel özel orman alanının %6’ sını geçemez.

İzin verilirken 6831 Sayılı Orman Kanununa göre konusu itibari ile daha özel kanun konumunda olan; 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu, 3621 Sayılı Kıyı Kanunu ile 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 3194 Sayılı İmar Kanunu ayrıca göz önünde bulundurulur.

Genel Müdürlüğün 202 sayılı “Orman Yolları Planlaması ve İnşaat İşlerinin Yönetilmesi Hakkında Tebliğ” esaslarına göre ormanın devamlılığı ve işletmesine yönelik yol şebeke planları tanzim edilir. Bu planlar İnşaat ve İkmal Dairesi Başkanlığınca onaylanır. Onaylanan bu planlar dahilinde yapılan yollar Orman Kanununun 52 nci Maddesine göre verilen %6 lık yapılaşma kapsamına tabi değildir.

nariçi 20-01-2009 22:22

Çok enteresan bir ülkeyiz, yıllarca korunmayıp acizlik nedeniye yağmalanmış ormanların tahrip edilenmesi sonucu , birileri için zenginlik, devlet için finans kaynağı olarak görülmektedir. Fatih bizden daha çok çevreci imiş 500 yıl önce.

angel67 21-01-2009 10:10

tapulu arazileri orman denerek tapuları iptal edip mülkiyet hakkı ihlali yapan devlet 2B adıyla hakiki orman vasfı olan yerleri tapulandıryor bumu hukuk devleti anlayışı........burdan elde edecekleri paralarıda mülkiyet hakları ellerinden aldıkları vatandaşlara a.i.h.m kararlarına istinaden yüklü tazminat ödemeye mahkum edilecektir.bu çürümüş devlet mantığı sona ermeli ve hukuk sistemi tamamen değişmeli

nariçi 21-01-2009 10:59

Aslında orman vasfının kaybolması durumu zaman itibariyle bir çok koşul nedeniyle olmalıdır. Aksi halde aktif olarak, açma yapılarak bitki-ağaç florasını yok ederek arsa açmak bina yapmak, suç teşkil eder, Böyle yerler 2B içinde katagorize edilemez.

Oğuz Karsan 27-01-2009 11:58

Merhaba.

Devleti, Milleti, Halkı, Vatandaşı, Sivil Toplum Örgütlerini, kısaca Herkesi ilgilendiren 2B yasası çıktı.

Birçoğumuz bu yasanın çıkmaması gerektiğini savunurken, ben bir ağaçsever olarak, ormanlarımızda yeni bir cephe oluşturmamızı sağlayacak bu yasanın çıkmasından yanayım.

Yıllarca ormanlarımızın birileri tarafından işgal edildiğini ve her gelen iktidarın kendine yakın olan kişilere orman arazilerini peşkeş çektiğini duyarız. Peki onca bağırıp çağırmamıza rağmen önleyebildik mi?

Şimdi, orman veya hazine arazilerini işgal edenler bedel ödeyecekler. Bazılarınızın aman devede kulak dediğinizi duyar gibiyim. Az veya çok ama bir bedel ödeyecekler.

2B yasasının çıkartılmasına karşı çıkarak, ağaçları ve ormanı koruduğumuzu zannederek yıllarca işgalcilerin ekmeğine yağ sürmedik mi?

Vatanımızı, Ağaçları, Ormanı seviyorsak bize şimdi düşen görev, yasanın boşluklarından yararlanmak isteyenlere engel olacak düzenlemeleri yapmaktır. Bunun için de ormanı satanlara, işgal edilmesine göz yumanlara ve gelir elde etmek için ağzı sulananlara fırsat vermeyecek düzenlemeleri yapmalıyız.

Yeni cephe oluşturacak 2B gibi olumsuzluklara yol açamayacak düzenlemeleri yapmalıyız. Hiç bir savaş yanlış harita ile kazanılamaz. Nerenin orman nerenin tarım alanı olduğunu belirleyecek orman kadastrosunu bitirip kesin orman haritasını oluşturmalıyız.

Anayasa Mahkemesi tabi ki iptal kararı verebilir. Ama unutmamak gerekir ki Anayasa Mahkemesinin verdiği her karar, vatandaş için doğru olmayabilir. Küçük bir hatırlatma: yıllar önce PTT'nin sadece T'sinin milyarlarca dolara satılmasına engel olanlar yıllar sonra çok küçük bir bedelle satılmasına ses çıkartamamışlardır. Önemli olan verilecek kararın ormanlar için faydalı olup olmadığıdır.

Ağaçlar, Orman, Vatan hepimizin. Onu dikkatlice koruyalım. Ama mantıklı da olalım. Elde edilecek gelirin hiç değilse yarısını ağaç ve ormanlarımız için kullanabilirsek, bize işgal edilenden yüz misli fazla orman alanı kazandırabilir.

Orman alanlarının işgale uğramasına olanak sağlayan En önemli husus ise Orman Kadastrosunun bitirilmemiş olmasıdır. Bitirilmesini sağlayacak adımları atalım. Kanunlarımızı tekrar gözden geçirelim.

Unutmayın, hiç kimse kesin olarak orman alanı olarak tescil edilmiş bir yeri işgal edemez. İşgal edilen yerler belirsiz yerlerdir. Onun için belirsizliği ortadan kaldıracak orman kadastrosunu bitirtelim.

Saygılar.

malina 02-02-2009 21:47

ORMANLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM BİRLİĞİ BASIN BİLDİRİSİ

28 Ocak 2009

Siyasal iktidarın ormanlarımıza zarar verecek uygulamaların alt yapısını oluşturan 5831 sayılı “Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştır. Böylece;

* 2B ve 2A uygulamaları,
* 2B arazilerinin satılması,
* verimli tarım arazilerinin yapılaşması,
* imar planlarına aykırı kentleşmeler

hukuksal olarak daha da kolaylaştırılmıştır.

Bu düzenleme, Siyasal iktidarın, Anayasanın 44 (Toprak Mülkiyeti), 56 (Sağlık Hizmetleri ve Çevre), 57 (Konut Hakkı),169 (Ormanların Korunması) ve 170. (Orman Köylüsünün Korunması” maddelerine aykırı uygulamalarına dayanak olacak; kentsel ve kırsal yerleşmelerde vurguncu eğilimleri özendirecektir.

***

TBMM’de 15 Ocak 2009 tarihinde kabul edilen ve Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanan; 6831 sayılı Orman ve 3402 sayılı Kadastro yasalarında değişiklik yapan, 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la:

* “devlet ormanı” sayılacak arazilerin daraltılabilmesi,
* “2/B arazilerinin” satılabilmesi,
* “2/A” uygulamasının kolaylaştırılması,

için gerekli hukuksal alt yapı büyük ölçüde oluşturulmuştur.

5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun;

1. “Orman kadastro” çalışmaları, 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca ormancılık eğitimi almamış, orman ve ormancılık konularında hiçbir uzmanlığı bulunmayan kişilerden oluşturulan “kadastro ekipleri” tarafından da yapılabilecektir. Bilindiği gibi, “orman kadastro” çalışmaları kapsamında yalnızca mülkiyet sınırları belirlenmemekte, herhangi bir yerin çeşitli nedenlerle orman sayılmamasına yönelik kararlar da alınmaktadır. Dolayısıyla, “orman kadastrosu”, “2A” ve “2B” uygulamaları sırasında, “orman” sayılması gereken alanlar çok daha kolay daraltılabilecektir.

2. 5831 sayılı yasada yer verilen “…3194 sayılı İmar ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunlarındaki kısıtlamalar dikkate alınmayacaktır.” hükmü, kamu yararına imar düzenlemelerinin yapılabilmesini, çevre sorunları olmayan kentsel yerleşmelerin oluşturulabilmesini ve tarım arazilerinin korunabilmesini olanaksızlaştırabilecektir. Bu nedenle, Anayasamızın 44, 56 ve 57. maddelerine aykırıdır.

3. 5831 sayılı yasada yer verilen “İlgili idarelerce 15 gün içerisinde Kadastro Müdürlüğüne bilgi verilir, bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır” hükmü ise orman alanlarında hak düşürücü olabilecek ve SİT alanlarının dahi ifraz ve tevhidine yol açabilecektir.

Bu nedenlerle, başta Ana Muhalefet Partisi ve ilgili demokratik kitle örgütleri olmak üzere tüm yurttaşlarımızı 5831 sayılı yasanın uygulanmasını yakından izleyerek kamu yararına aykırı uygulamaları kamuoyuna duyurmaya ve durdurulması için yargıya başvurmaya çağırıyoruz.


ORMANLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM BİRLİĞİ YÜRÜTME KURULU

Cafer YÜKSEL
OR-KOOP Genel Başkanı
OSB Sözcüsü

Mustafa YUMURTACI
TOD Genel Başkanı
OSB Sekretaryası

Yücel GÜL
TARIM ORKAM-SEN Genel Bşk.
OSB Yürütme Kurulu Üyesi

Ümit Y.GÜRSES
TEMA Yön. Kur. Başkanı
OSB Yürütme Kurulu Üyesi

Ahmet DEMİRTAŞ
KIRSAL ÇEVRE Yön. Kur. Bşk.
OSB Yürütme Kurulu Üyesi

Gökmen YALÇIN
Doğa Derneği Temsilcisi
OSB Yürütme Kurulu Üyesi

İletişim:

OSB Sözcüsü


(OR-KOOP) Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği

Adres: Turan Güneş Bulvarı, 55. sokak No: 6
06550-Çankaya-ANKARA
Tel : 0-312-440 64 57
Faks: 0-312-440 47 11
E-mail: info@orkoop.org.tr

OSB Sekretaryası

(TOD) Türkiye Ormancılar Derneği
Adres: Tuna cad. No: 5 / 8
Kızılay / ANKARA
Tel : 0-312-433 84 13
Faks: 0-312-433 84 13
E-mail: ormancilarder@ttmail.com

cemal.S 02-02-2009 22:43

Her şey sanki bir oldu bittiye getirilmiş durumda. Konuyu basından bizler gibi takip eden insanımız vardır eminim.

ORMANLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM BİRLİĞİ YÜRÜTME KURULU na destek amaçlı mesaj atmayı öneriyorum ne dersiniz ?

Saygıyla.

Cumhur Tonba 02-02-2009 22:57

Tarihte bugün köşemizde 27 Oacak 2009 olarak yazılı.. Aslında 15.01.2009 tarihinde kabul edilen ve 27.Ocak 2009 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bu yasayı daha ayrıntılı incelemek isteyenler 27 Ocak 2009 tarihli Resmi Gazeteyi okuyabilirler.

Mehmet Can 29-04-2009 22:32

Özel ağaçlandırma sahamızın sınırında 2b araziler mevcut ve biz bu bölgeyi ağaçlandırmak istiyoruz. Resmi yollardan mümkün olmayacağı kanısındayım. Gayri resmi ağaçlandırsam acaba ne kadar ceza alırım bu konuda bilgisi olan varsa yardımlarını bekliyorum.

BRIAN GIRAUD 13-05-2009 17:52

Sızın durumunuzda olanlar Avrupa Insan hakları Mahkemesinde davalarını kazanyorkar :

Bakınız ...
. Turgut and Others v. Turkey - application no. 1411/03 - Jugement of 8 July 2008
. Köktepe v. Turkey - application no. 35785/03 - Jugement of 22 July 2008.
. Case of Devecioğlu v. Turkey (application no. 17203/03)
· Affaire Rimer et Autres C. Turquie (Requête no 18257/04)
· Affaire Nural Vural c. Turquie (requête no 16009/04)
· Affaire Satir c. Turquie (Requête No 36192/03
· Affaire Temel Conta Sanayi Ve Ticaret A.S. c. Turquie (Requête No 45651/04

rapido34 14-05-2009 20:00

2b arazileri ormanla hiçbir alakası kalmamaış tamamen kent içinde kalmış hatta üzerinde kent kurulmuş yerlerdir. buradaki evlerin yıkılıp astfaltların kaldırılıp eski haline gelmesi imkansızdır. keşke bunu becerip ormana çevirebilsek. ama en azından işgalcilerden bir bedel alarak şuı kriz günlerinde rahatlarız.. insanların 2b kanununa karşı çıkmasının sebebi tamamen siyaal yoksa chp nin bile bir önce ki programında 2b yasası vardı sevgiyle saygıyla

KÖSTEMKOY 08-11-2009 23:37

Yazılanları okudum karşı çıkmaların gözden geçirildiğinde çok dikkatli ve gerçegin, yapılması gerekli olanın ne olacağını iyi bir araştırma ile bilerek ve tarafsız düşüncelerle dile getirmek ülkemizdeki daha doğrusu yaşamımızı sürdürmekte olduğumuz dünyamızdaki tüm canlıların haklarına tecavüz etmeden buğün var olmak için neleri yok ettiğimizin farkındalığı ile sadece konuşarak tartışarak degil yararlı bir varlık olarak vatandaşlık sorumlulugu ile,dünyamızın bu ğüzel ülkemizin bize dedelerimizden miras kalmadığını bizler paylaştığımız her şeyi çoçuklarımızdan devraldığımızı unutmadan yaşamak zorunda olduğumuzu lütfen bilenlerden olalım.
Gelecegimize yön vermek isteyen okadar çok eylem varki,bunların içinde hangisi doğru hangisi yanlış olduğunu bilmeden peşinden sürüklenip gideriz.
Gitmeyelim arkadaşlar
Araştıralım bilmediğimiz konularda fikir yürütmeyelim kulaktan dolma bilgilerle birilerinin ekmegine yağ sürmeyelim
Ağaç ve orman doğumumuzdan ölümümüze kadar nekadar ağaç tükettiğimizi bi düşünelim
dünyaya ilk geldiğimizde beşiğimiz ağac yatağımız ağaç kağıdımız,kalemimiz,oturduğumuz sandalye ısındığımız,hatta iştahla yediğimiz mangalımızın ana maddesi ağaç velasıl kullandığımız eşyaların % 75 ağaç ağaç taki son yolculukta bile bizi taşıyan ağaç toprakla birlikte üstümüze konan ağaç.
Pek hiçi düşündükmü hesapladıkmı doğduğumuzdan son yolculuğa gidene kadar kaç tane ağaç tükettiğimizi var olmak için onlarca ağaç yok ettiğimizi bunun karşılığında herkez elini vijdanına koyarak bi düşünsün tohumdan kaçtane ağaç yetiştirdiğini.
Herkez mutlaka yolculuk etmiştir bazen kilometrelerce yol giderizde bir tane ağaç göremeyiz neden acaba? Ülkemiz şu günlerde onlarca sorunlarla boğuşmakta 2/B de çok önemli sorun ama bilerek bişeyler yapmak gerektiğine inanıyorum destek içinde aynı çünki kararsız kalmak ve bişeyler yapmamakta birilerinin işine yarıyor unutmayalım

Mehmet Can 01-12-2009 22:09

Sizin fikirlerinize gerçekten ihtiyacım var belirteceğim konuda fikirleri olanlar lütfen yardımcı olursa sevinirim. 1960 yıllarda dedelerimizin taulu arazilerinde çifcilik yaparken devlet bir komisyon kuruyor ve ekilip biçilen arazilerin erezyone sebebiyet verdiği gerekcesiyle ormanlaştırıyo. Tapularını iptal ediyor. Bir kaç yıl öncede gelip başka bir komisyonla burası orman vasfını yitirmiştir diye 2b arazi sınıfına alıyor. Şimdi bu arazilerin satışı söz konusu yani benim tapulu arazimi elimden alıp yıllar sonra tekrar satmak istiyor.
Bizim ise tek düşüncemiz var bu arazileri ağaçlandırma kapsamında ormana kazandırabilmek.

Oğuz Karsan 02-12-2009 17:09

Merhaba.

Sn. enigma_6643

Esasında sizin durumunuza uyam bir kanun var. Orman vasfını yitiren yerler eski sahiplerine iade edilir diye bir şeyler okumuş idim.

Buldum. Hakim Turan Ateş'in, Ormanların Hukuksal Durumu adlı kitabının 106. sayfasının 2. paragrafında şöyle deniliyor.

" 4785 sayılı yasa bütün Ormanları devletleştirmiştir. Tapulu olan bir yer bile belirlenen bedel karşılığı devletleştirilmiştir.Yani Devlet Ormanı olmuştur.
3116 sayılı yasa ise sadece Devlet Ormanlarını sınırlandırmıştır. 3116 sayılı yasaya göre Devlet Ormanı sayılmayan yer, 4785 sayılı yasaya göre Devletleştirilen yer,sonraları 1744 sayılı yasaya göre Orman özelliğini kaybederek, sınırlama dışına çıkarılan tapulu yer, tapu sahibine intikal etmiştir.

2896 ve 3302 sayılı yasalara göre çıkarma işleminde, yer Hazineye ait olur. Çünkü, 4785 sayılı yasa, Devletleştirmeyle tapu kayıtlarını geçersiz bırakmıştır."

Diye devam ediyor. Bence siz, dedenizden alınan yerin geri verilmesini isteme hakkına sahip olmuş oluyorsunuz gibime geliyor.

107. sayfada ise söyle denmiş. " Orman sınırları dışına çıkarılacak yerler,15.10.1961 tarihinden öncedir. 1961 Anayasanın yürülük tarihi, Bilim, Fen bakımından Orman özelliğini kaybeden yerler 1744 sayılı yasayla yapılan değişikliğe göre Orman sınırları dışına çıkarılamaz. Sonraları 1982 Anayasasının getirdiği düzenlemeyle 31.12.1981 tarihine kadar Orman özelliğini kaybeden yerlerin Orman sınırları dışına çıkarılması düzenlemesini getirdi.


Her gelen, Ormanları koruma adına diğer bir hukuksuzluğa yol açtığından, daha sonra hukuka uydurma çabaları sonucu hem ifadeleri hem içerikleri çelişen binlerce durum ortaya çıkmış. Yrgıtay da olaya müdahil olunca işler iyice karışmış sanırım.

Benim anladığım kadarıyla siz dedenizden kalan bu araziyi alabileceksiniz. Kanunlar sizden yana gibi görünüyor. İyi çalışmalar hayırlı olsun.

Saygılar.

Mehmet Can 02-12-2009 17:58

Oğuz bey verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Ayrıca buradan da bilgiye ulaşmak mümkün
http://www.cevreorman.gov.tr/2b.htm

Mehmet Can 18-01-2011 21:10

Ormanları kesip villa dikenler gözünüz aydın devlet sizin hırsızlığınıza göz yummaya hazırlanıyor.2b yasası mecliste görüşülmeye başlandı.:(

evrensahin09 08-08-2011 13:44

selamlar benimde narlıdere tapulu arazimin tapusu iptal edildi fakat söz konusu arazidede çalı çırpı ve zeytin-incir agacından başka hiçbişey yok bununla ilgili bir yorumu olan varmı ?

Oğuz Karsan 24-08-2011 08:10

Merhaba.

Sn. evrensahin09,

Narlıderedeki arazinizin tapusunun neden iptal edildiğini yazmamışınız. Ancak, Orman iddiasıyla dava açmışlar ise, bence şansınız var. Arazide Zeytin ağacları varsa bu sizin lehinize bir durumdur. Neden derseniz, Zeytin orman ağacı sayılmıyor. Yani emekle birileri tarafından yetiştirilmiş oluyor.

Biraz uğraşırsanız sanırım olacaktır. Şimdiden hayırlı olsun.

Saygılar

junkcan 13-09-2011 10:00

tabiat koruma kurulları da fesh edildi. sanırım artık talan başlayacak :(

fethiye63 06-02-2012 18:12

aynı olay bizim de başımıza geldi.Narlıdere deki arsamızın yıllarca vergisi ödendi. tam yapılacaktıki orman arazisi dendi ve tapular iptal edildi. tüm çabalar sonuçsuz kaldı. oysa orası sadece çalı çırpı dolu bir yerdi. üstelik arazi sahiplerinin çoğu asker kökenliydi. kimse bir şey yapamadı. aşağp tarafından otoyol geçti.

evrensahin09 05-03-2012 09:46

Oğuz bey öncelikle ilgi alakanız için teşekkür ederim,mera vasıflı 46 dönüm tapulu araziye orman müdürlüğü tapu iptal davası açıyor ve 41 dönümü orman a ait deyip alıyor davada bitiyor, 5 dönümü de tarla vasıflı olarak geri iade ediyor.. mevcut arazi denize yakın konumda ve 1000 metre uzağında villalar mevcut tek handikapı askeri liseye yakın olması (acaba bunun bi etkisi varmıdır ?), onun dışında arazinin üstünde çalı çırpı dışında ağaç diye nitelendirebileceğimiz bi bitki yok,.... ve tapu iptal edileli 13 sene oldu itiraz süresi geçtiğini söyledi hep avukatlar,,, fethiye63 sizinlede irtibata geçersek arazilerimizin problemlerini çözmek adına belki birbirimize faydalı olabiliriz
Saygılar...

angel67 12-03-2012 14:57

TAPULU 2B ARAZİLER VE DEVLETİN TAPUSUNA GÜVEN DUYGUSU

2B arazilerle ilgili olmayan, konuyu detaylı olarak bilmeyen vatandaşlarımızın 2b arazi, dendiğinde aklına ilk gelen şey Devlet ormanlarını kesen bir takım vatandaşlarımızın bu arazileri işgal ederek rant elde etmeye çalışmalarıdır.

Bu nedenle bu konuda olayın hukuki ve vicdani boyutunu kısaca inceleyerek bu yazıyı kaleme aldım.

HER 2B ARAZİ AYNI HUKUKİ DURUMDA VE AYNI MAZİDE DEĞİLDİR.

2B arazilerini ben üç gruba ayırıyorum.

Birinci grup 1945 Ormanların Devletleştirilmesi Kanunundan önce tapulu olan ancak orman tahdidi ile orman içinde kalan araziler, 1945 yılından sonra Devlet tarafından yapılan orman dışına çıkarma işleminden sonra Devlet tarafından yapılan kadastro çalışmaları sonucu T.C tapusunu alan arazilerdir.

İkinci grup 1945 yılı ve öncesi orman tahdit sınırları içinde olmadığı halde, o zamanki teknik imkansızlıklar nedeniyle hataen orman tahdit sınırları içinde bırakılmış olan, ancak evvliyatında hiçbir zaman orman olmamış kadim ziraat arazileri

Üçüncü grup rant uğruna, ormanlar kesilerek, açılarak ORMAN VASFI KAYBETTİRİLMİŞ, işgal edilmiş orman arazileri

AK parti hükümeti büyük bir cesaretle kangren haline gelmiş olan 2B sorununu çözmek için, 5831 ve 5841 Sayılı Yasaları Meclisten geçirmiş ve yürürlüğe sokmuştur.

5831 Sayılı Yasa kapsamında Türkiye genelinde 2B arazilerdeki işgalci belirlemesi yönünde olan kullanım kadastrosu çalışmaları neticelenmek üzeredir. Bu kadastro işlemlerinin tamamlanmasından sonra, 2B arazilerin vatandaşa satışı ile ilgili bir Yasanın 2011 Genel seçimlerinden önce çıkarılacağı ve bu arazilerin vatandaşa satışlarının tamamlanacağı sıkça tüm yetkili kişiler tarafından basına verilen beyanatlarla kesinleşmiştir.

5831 Sayılı Yasanın kullanıcı tespitini içeren hükümleri daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasına rağmen, yasanın aynı maddeleri konusunda şu anda Anayasa Mahkemesinde derdest bir iptal davası mevcutken, Milli Emlak İdaresi Bürokrasisi ve Hazine Avukatları bu konuda hiç itiraz etmeden 5831 Sayılı Yasanın uygulanmasını takip etmektedirler.

Ancak yukarıda yazmış olduğum tapulu 2B arazilerle ilgili olan, 5841 Yasa hakkında verilmiş bir yürütmeyi durdurma kararı olmamasına rağmen, Milli Emlak İdaresi Bürokrasisi ve Hazine Avukatları Meclis tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren bu yasaya açıkça muhalefet etmekte, bu yasanın Anayasaya aykırı olduğu konusunda kendilerince bir değerlendirme yaparak, Yasanın hükümlerine açıkça aykırı olarak tapulu 2B arazilerin tapu kayıtlarına 2B şerh koyarak iptal davaları açmaya devam etmektedirler.

Araziler derken yanlış anlaşılmasın, büyük kısmı tapusunu almış, imar planı yapılmış, inşaat ruhsatı almış, inşaatını tamamlamış, iskan raporunu almış içinde vatandaşlarımızın oturduğu onlarca kez tapusu tapu işlemi ile el değiştirmiş kentlerin, kasabaların merkezlerinde yer alan apartman daireleridir.

Verilen iptal kararları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mülkiyet ihlali olarak değerlendirilip Devletimiz tazminat ödemek zorunda kalmaktadır.

Milli Emlak İdaresi Bürokrasisi ve Hazine Avukatlarının 2B konusunda Meclisten Yasa şeklinde çıkan ve halen yürürlükte olan iki Kanundan biri olan 5831 Sayılı yasayı terddütsüz ve itirazsız uygulamaları, 5841 Sayılı Yasayı uygulamamaları açıkça Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğanın bahsettiği Meclis İradesinin bürokratlarca kuşatılmasıdır.

Bu nedenle 2B Yasa tasarısı konusunda çalışma yürüten Sayın Siyasilere ve Sayın Bürokratlara DEVLETİN VERDİĞİ TAPUYA GÜVEN İLKESİNİN YENİDEN TESİS EDİLEBİLMESİ VE DEVLETİMİZİN AVRUPA İNSAN HAKLAR MAHKEMESİ KARARLARI İLE TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDA KALMAMASI İÇİN Yasa konusunda naçizane birkaç önerim olacaktır.

Aslında bu önerilerim basına yansıyan ilk taslakta yer almış ancak Basına yansıyan ikinci taslakta bu konu farklı olarak düzenlenmişti.

1) Türkiye Cumhuriyeti tapusunu halen muhafaza eden ( ister iskan, ister tevzii, ister kadastro sonucu verilmiş, isterse hazinece satılmış olsun ) 2b araziler ve binalar üzerindeki şerhler kaldırılmalı ve Hazine tapu iptal davalarından feragat etmelidir.

2) Türkiye Cumhuriyeti tapusunu ( ister iskan, ister tevzii, ister kadastro sonucu verilmiş, isterse hazinece satılmış olsun ) ister idari ister yargı kararı ile kaybedenlere, akdi veya kanuni haleflerine Devlet tarafından bir bedel alınmadan tapuları iade edilmelidir.

SONUÇ : Devletin verdiği tapuya hangi dönemde, hangi gerekçeyle, hangi kanunla verilmiş olursa olsun güven esastır, aksi takdirde 2b yasası ile verilecek olan tapularında ileriki dönemelerde iptal edilebileceği kaygısı ortaya çıkacaktırki, buda Devletin tapusuna güveni tamamen ortadan kaldıracak bir olgudur.

Oğuz Karsan 12-03-2012 16:45

Merhaba,

Sn. evrensahin09

Devletin memurları yaptıkları yanlışta ısrarla devam ediyorlar. Ormanları koruyalım derken daha çok zarar verdiklerinin farkında değiller.

Tek isteğim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararından sonra(büyük ihtimalle lehime sonuçlanacağını sanıyorum) devletin AİHM'nin tarafıma vereceği tazminatın bu kanun tanımaz memurlardan alınmasıdır.

Hem daha sonrakilere yapacakları kanunsuzluklardan cayma fırsatı tanır hem de ormanlarımız daha iyi korunur.

Orman kadastrosunu 1962 yılından beri bitirememiş orman idaresi bu işte en suçlu kişidir.

Sn. angel67' yi de yazdığı yazı için kutluyorum. Hala 2 b durumunu kavrayamamış olanlar için iyi bir açıklama olmuş. Tebrikler

Saygılar





Saygılar

tabus 14-03-2012 13:29

Konudan mağdur olanlardanım ama suçu 'Orman kadastrosunu 1962 yılından beri bitirememiş orman idaresi bu işte en suçlu kişidir' şekline getirmek doğru değil. Zaten Ülkenin en önemli sorunu bürokrasi olarak anlatılıp siyasilerin temize çıkarılmasındadır. Ksdastronun tamamalanamamasının bir öneli sebebi kanundaki kadastro komisyonunu kurulma şeklidir.Burada köylüyü dahil etmişler, köylü (muhtar) işine gelmeyen yerlerde komisyona iştirak etmiyor. Böylece komisyon toplanamıyor.İş kadük oluyor. Peki kanunun bu maddesi değiştirilmez mi? Bunu kim yapmalı? Neden yapılmıyor da iş sürünüyor.
Herkese kolay gelsin.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan (Mesaj 924353)
Merhaba,

Sn. evrensahin09

Devletin memurları yaptıkları yanlışta ısrarla devam ediyorlar. Ormanları koruyalım derken daha çok zarar verdiklerinin farkında değiller.

Tek isteğim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararından sonra(büyük ihtimalle lehime sonuçlanacağını sanıyorum) devletin AİHM'nin tarafıma vereceği tazminatın bu kanun tanımaz memurlardan alınmasıdır.

Hem daha sonrakilere yapacakları kanunsuzluklardan cayma fırsatı tanır hem de ormanlarımız daha iyi korunur.

Orman kadastrosunu 1962 yılından beri bitirememiş orman idaresi bu işte en suçlu kişidir.

Sn. angel67' yi de yazdığı yazı için kutluyorum. Hala 2 b durumunu kavrayamamış olanlar için iyi bir açıklama olmuş. Tebrikler

Saygılar





Saygılar


yesavas 14-03-2012 22:21

Arkadaşlar sunu sormak istiyorum, biz iki sene önce ve geçen sene bizim bahçenin bitişiğindeki araziyi 2-b kapsamındaydı ve biz muhtar senedi tesmiye edilen belgeyle aldık. Fakat arazi satılırken bize mi satılacak güncel kullanıcısı olduğumuz için yoksa kadastro kayıtlarına göre mi yoksa o kayıtlar güncellenecek ve yine bize mi olacak satış, bilgisi olanlardan aydınlatmalarını rica ediyorum...

Oğuz Karsan 06-06-2012 14:59

Merhaba,

Sn. tabus.

Dediklerinizde haklılık payı olsa da,

Orman idaresinin işini layıkıyla yapmadığı bir gerçektir. Bir insanın tapudan aldığı araziye yıllar sonra burası eskiden ormandı demek abestir.

Eğer orman idiyse nasıl tapu verildi? Kim verdi?

Küçük bir araştırma ile bir yere tapu verilebilmesi için onlarca imzanın gerektiğini öğrendim. Muhtar ve köy ihtiyar heyeti dahil olmak üzere, kadastro teknisyeni,bilirkişi ve komisyon üyeleri, orman şefi ve müdürü,mülki amir, tapu kurulu ve müdürü.

Bu kişilerin imzası ve askı süreleri içinde olmak üzere birkaç kez, eğer bir yanlışlık yapıldı ise düzeltme imkanı var. Ayrıca 10 yıl içinde yine itiraz edilip düzeltilebilir.

Ancak, memurlarımız ve yetkililer işlerini yapmadıkları için bu karmaşa sürüyor. İnsanlar mağdur ediliyor. Ağacı ve Ormanı seven bizib gibi kişiler dava açarak karmaşık ve uzun süren hukuk sistemi içinde haklarını aramayı seçerken, haksızlığa uğradığını düşünen birçoğu hıncını savunmasız ağaçlardan alma yolunu seçmektedir.

Dolayısıyla, işlerini yapmamaları hem tapu sahiplerine zarar veriyor hem de ormanlara. Orman kadastrosunun bitirilememiş olmasının suçunun büyük bölümü de yine orman idaresinindir.

Aşağıya ormanın mağdurlarının AİHM'de açıp kazandıkları davalardan bir bölümünü yapıştırıyorum. sadece AİHM'e müracaat edip kazananların 3 yıllık dökümüdür. Başvuranların sayısının toplam mağdurlara oranının sadece % 10 ve 20 ile sınırlı olduğunu düşünürseniz mağdur edilenlerin sayısının binlerce olduğu ortaya çıkacaktır.


Alıntı:

ORMANLA İLGİLİ AİHM KARARLARI (güncelleştirilmiş)
AİHM'nin son zamanlarda ormanla ilgili vermiş olduğu mülkiyet ihlali kararları aşağıdadır.

Dava Tarihi, Dava Adı, Dosya No,

8-Jul-2008, Turgut and Others v. Turkey, 1411/03
22-Jul-2008, Köktepe v. Turkey, 35785/03
13-Nov-2008, Case of Devecioğlu v. Turkey, 17203/03
10-Mar-2009, Affaire Rimer et Autres C. Turquie, 18257/04
10-Mar-2009, Affaire Nural Vural c. Turquie, 16009/04
10-Mar-2009, Affaire Satir c. Turquie, 36192/03
10-Mar-2009, Affaire Temel Conta Sanayi Ve Ticaret A.S. c. Turquie, 45651/04
2-Jun-2009, Affaire Hacisalihoğlu C. Turquie, 343/04
22-Sep-2009, Affaire Ali Taş c. Turquie, 10250/02
22-Sep-2009, Affaire Çetiner et Yücetürk c. Turquie, 24620/04
20-Oct-2009, Affaire Özerman et Autres c. Turquie, 3197/05
20-Oct-2009, Affaire Bozak c. Turquie, 32697/02
10-Nov-2009, Affaire Çin et Autres c. Turquie, 305/03
24-Nov-2009, Affaire Kök et Autres c. Turquie, 20868/04
8-Dec-2009, Affaire Öztok c. Turquie, 42082/02
12-Jan-2010, Affaire Serpil kaya et Autres c. Turquie, 21313/05
19-Jan-2010, Affaire Ocak c. Turquie, 33675/04
19-Jan-2010, Affaire Nazmi Apaydin c. Turquie, 33742/05
26-Jan-2010, Affaire Gümrükçüler et Autres c. Turquie, 9580/03
26-Jan-2010, Affaire Keçeli et Başpinar c. Turquie, 21426/03
26-Jan-2010, Affaire Pak c. Turquie, 21516/04
9-Feb-2010, Affaire Bölükbaş et Autres c. Turquie, 29799/02
16-Mar-2010, Affaire Erkmen et Autres c. Turquie, 6950/05
23-Mar-2010, Affaire Süleyman Baba c. Turquie, 2150/05
23-Mar-2010, Affaire S.S. Göller Bölgesi Konut Yapı Koop. c. Turquie, 35802/02
23-Mar-2010, Affaire Arif Erdem c. Turquie, 3171/04
13-Apr-2010, Affaire Çağlar c. Turquie, 11192/05
15-Feb-2011, Affaire Zeki Simşek c. Turquie, 2408/06
15-Feb-2011, Affaire Mustafa Kemal Özdemir et Autres c. Turquie, 3724/06, 6598/06, 7369/06, 7370/06, 7371/06, 7479/06, 8204/06, 8996/06, 8999/06.
15-Feb-2011, Affaire Türkkan c. Turquie, 8774/06
15-Feb-2011, Affaire Okul et Karakose c. Turquie, 37300/05
01-Mar-2011, Affaire Sever c. Turquie, 29195/05
29-Mar-2011, Affaire Kar c. Turquie, 25257/05
31-May-2011, Affaire Ahmet Nuri Tan et Autresc. Turquie, 18949/05
13-Sep-2011, Affaire Feryadi Sahin c. Turquie, 33279/05
13-Sep-2011, Affaire Erkmen et Autres c. Turquie, 6950/05
13-Sep-2011, Affaire Ali Kılıc et Autres c. Turquie, 13178/05
13-Sep-2011, Affaire Koper c. Turquie, 18538/05
13-Sep-2011, Affaire Malhas et Autres c. Turquie, 35476/06, 28530/06, 43192/06,43194/06
13-Sep-2011, Affaire Sarisoy c. Turquie,19641/06
27-Sep-2011, Affaire Tongun c. Turquie,8622/05
27.09.2011 tarihine kadar 41 karar verilmiştir. Bu kararlarda Türkiye Devleti tapulu arazilere (orman olduğu için) el koyduğu için tazminat ödemeye mahkum edilmiştir.

AİHM bütün bu davalarda Türkiye Devletini, başta iyi niyetli alınan tapuları sonradan (orman olduğu için) tazminat ödemeden tapuları iptal ederek devlet adına geçirmesini mülkiyet ihlalli olarak kabul etmiştir.

Verilen bu kararlarda Türkiye Devleti’nin AİHS’nin 1 nolu protokolü’nün 1. maddesini ihlal ettiği kabul edilmiştir.

Yapılan yanlışlıklardan çıkar sağlayan orman idaresi memurlarının da olduğu bir gerçektir


Saygılar

Odeh 06-06-2012 23:19

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi yesavas (Mesaj 925546)
Arkadaşlar sunu sormak istiyorum, biz iki sene önce ve geçen sene bizim bahçenin bitişiğindeki araziyi 2-b kapsamındaydı ve biz muhtar senedi tesmiye edilen belgeyle aldık. Fakat arazi satılırken bize mi satılacak güncel kullanıcısı olduğumuz için yoksa kadastro kayıtlarına göre mi yoksa o kayıtlar güncellenecek ve yine bize mi olacak satış, bilgisi olanlardan aydınlatmalarını rica ediyorum...

Kısaca yanıtlamak gerekirse kadastro kayıtlarına göre. bunun için Milli Emlak sitesinden adınızı kontrol edebilirsiniz.

Daha açığı, son kadastro -yanılmıyorsam 3-4 yıl önce olmalı- kaydı dikkate alınır. Listeler muhtarlıklarda.

Ancak, listede satın aldığınız kişi varsa ve güvene dayalı bir ilişkiniz var ise bu durumda gecikmeden bu kişi ile birlikte bir notere gidin ve adınıza MUVAFFAKATNAME düzenleterek imzalamasını sağlayın. Bu evrak ile yanınıza 2 bin TL alarak başvurunuzu yapın. Mesele çözülür.

Oğuz Karsan 11-06-2012 09:54

Merhaba

Tapusu iptal edilenlerden birisi olarak, Çeşitli illerde( İstanbul, Çanakkale,Balıkesir) 2b yasasının son yansımasından faydalanabilecekmiyiz diye Önce mal müdürlüklerine sonra milli emlaka ve sonra da orman idaresi ile kaymakamlıklara sözlü olarak başvurdum.

Yeteri kadar bilgi sahibi olmadıkları için şimdilik sadece 2b kitapçığını dağıtıp herşey bunun içinde yazıyor diyorlar

Henüz bir bilgi alamadım. Bu konuda cevap alabilen şanslı arkadaşlar varsa paylaşırlarsa sevinirim.

NOT: Tapusu orman iddiası ile iptal edilenlerin arazileri otomatikman 2b mi oluyor. Yoksa niteliğini mahkeme kararı mı belirliyor?

Saygılar

adembaba1 06-03-2013 03:26

imdi nette tarla satanlar diyorki misal 80 dekar tarla satilik,80 dekarin 40 dekari 2b arazisi,bu kisinin o 40 dekar 2b arazisini satma hakki varmi?satsa bile alan kisi bu 2b arazisini mustakil tapuya cevirmek istese devlete bunun parasini vermesi gerekmezmi,sonucta o 40 dekara meyvede dikmis olsa arazi devlete ait,bu durumda satin alan kisi ayni araziye iki kere para vermis olacak..

Oğuz Karsan 30-07-2013 13:03

Merhaba,

Doğma büyüme İstanbulluyum. Hiç bir yere gecekondu yapmadım. Birikimlerimle Çanakkale de (Tapulu) bir tarla aldım. Almadan önce tapu ve çapını da, Orman Bölge Müdürlüğünden sordum.

Ormanla bir alakası yok. Orman kadastrosu geçeli 20 yıl olmuş, Orman tahdit haritasında da sarı boyalı yani tarım arazisi, satın alabilirsiniz dediler.

Satın alıp üzerine 1000 adetten fazla ağaç diktim. 7 yıl sonra Bayramiç Mal Müdürlüğü hazineye izafeten tapu iptal davası açtı. Mahkeme körü körüne orman dedi.Tapumuz iptal edildi.

Şimdi 2 B Yasası çıktı. Devlet arazisine ev yapan binlerce insan yararlandı. Ama ben yararlanamadım. Benim gibi tapulu arazisine el konulanlar için tersine 2 B yasası çıkacakmış.

Bekliyorum.

Saygılar


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 21:36.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025