![]() |
Katıldım. Umarım bu yasanın çıkmasına engel olacak kadar sesimizi yükseltebiliriz.
|
Katılımı artırırsak sanırım engel olacağız. Umarım;)
|
54.094 kişi olmuş.
|
54.364 üncü benim
|
Son durum 54.762 . Bu önemli haberi hızla yaymalıyız.
|
katılıma yönlendirdiğiniz için teşekkürler.
|
Bugün 64613.
Hükümet için 63.613 ler veya 5.063.613 ler de hiç bir şey ifade etmiyor. Maalesef yasayı çıkaracaklar ve Çankayada da hemen onaylanacak. 2/B ler, Kazdağların da altın arama, Fırtına vadisi ve diğerleri... Pazar günü hükümetin gücünü tekrar onayladık. |
2/B olarak adlandırılan 100 yıllık ikamet geçmişi olan bölgelerin tapu iptalide bu konu içinde yer alıyor herhalde bu konuda birçok mağdur insan var bende bunların içinde biri olarak 100 yıllık geçimi olan ve 100 yıl vergi topladığı evlerin arsaların tapusunun ipltal edilmesi nasıl açıklanır merak ederim doğrusu
|
Evet haklısın ama bu 2B Orman arazileri Satılmasın kampanyası zamanında satılmış olan ve yerleşim yeri olmuş olan alanların tapularının iptali değil. 22 Temmuzun hemen öncesinde yakılmış olan ormanların satılmak istenmesini engellemek. Dediğiniz gibi bir şeyin olması ve olmasını istenmesi olanaksız bir şeydir. Ama ne yazııki pazar günü bunun kapısını açtık ve orman arazileri satılacak gibi göszüjüyor... Tabi biz böyle kuru kuru pretesto etmeye devam edersek...
|
Tema 2B'lik orman arazilerini satılmaması için imza kampanyası başlattı.
1 dakika bile sürmüyor,
hadi tıklayın! Tema 2B'lik orman arazilerini satılmaması için imza kampanyası başlattı. Hükümet satarım diye ısrar ediyor. Hayrettin Karaca ise 'verin bana bir milyon imza, sattırmam' diyor. http://www.tema.org.tr/2B/ |
Bu vakfı tema desteklerken Çekül desteklemiyor. Sizce bunun sebebi nedir? Burnuma, kötü kokular geliyor.
|
Nasıl yani?
|
Alıntı:
|
ormanlarımız satılmasın
1 Eklenti(ler)
Ormanlarımızı Satamazsınız
Sattırmayız!.. TEMA Vakfı, 2/B orman alanlarının satılmaması ve aynı sorunun tekrar yaşanmaması için “Bir İmzaya Karşı Bir Milyon İmza” sloganıyla imza kampanyası başlattı. Kısaca 2/B olarak tanımlanan ve orman vasfını kaybettiği söylenen orman arazilerinin satışı 2003 yılında gündeme geldiğinde, TEMA Vakfı’nın da içinde bulunduğu Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği’nin önderliğinde yapılan çalışmalar, kamuoyunun tepkisi ve 10’ncu Cumhurbaşkanı’nın veto kararı ile engellenmişti. Ancak, 2/B orman arazilerinin satışı yeniden gündemde. Üstelik Mevcut Anayasa’da 2/B orman arazileri için 31.12.1981 olarak getirilen sınırlama, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinin bir gün sonrası olan 23 Temmuz 2007 tarihine kadar genişletilmek isteniyor. Bu daha çok orman alanının orman dışına çıkarılması anlamına geliyor. TEMA Gönüllüleri Adalet İstiyor: Ormanlarımızı Satılık Değildir TEMA Vakfı, 2/B konusunun mutlaka çözülmesi gerektiğine inanıyor. Ancak çözüme mevcut hükümetin yapmak istediği gibi daha çok orman alanını orman dışına çıkararak ve satarak ulaşamayız. 2/B, işgal edilmiş orman alanlarının devlet eliyle, orman sınırları dışına çıkarılmasıdır! Hepimize ait ormanlarımızı çalanları, işgal edenleri bugün affedersek hangi yüzle “adalet mülkün temelidir” deriz. 15 yıldır başta topraklarımız ve ormanlarımız olmak üzere sahip olduğumuz doğal varlıkların korunması için 330 bini aşkın Gönüllümüzle mücadele eden gönüllü bir kuruluş olarak adalet istiyoruz, ormanlarımız satılık değildir. Sen de İmzala: Ormanlarımız Satılmasın! İmza Kampanyası Ekim ayından bu yana Vakfın web sitesinde sürekli artan katılımla devam ediyor. Birbuçuk ayda 580 bini aşkın kişinin desteklediği imza kampanyasına dileyen herkes http://www.tema.org.tr/2B/ adresinden katılım sağlayabiliyor. 2/B Sorunu Nasıl Çözülür ? TEMA Vakfı, 2/B sorununun çözümü için önce ana vananın kapatılmasını yani yeni 2/B’lerin yaşanmaması için yasal önlem alınmasını talep etmektedir. Satış yöntemi kesinlikle kabul edilemezdir. Bunun için ecrimisil (*) yani kiralama yöntemi bir an önce uygulanmaya başlamalıdır. Kentleşmiş yerlerdeki insanlar sokağa atılamaz, fakat orman içinde tek veya siteler halinde yapılaşmalar, mevcut yasalar gereği kesinlikle yıkılarak orman haline dönüştürülmeli, kentsel dönüşüm uygulanmalıdır. Siz Ne Yapabilirsiniz? Ormanlarımızın hep orman kalması için 2/B Arazileri Satılmasın İmza Kampanyamıza siz de katılın, imzalarınızla ormanlarımızın satışını durdurun! İmza Kampanyamıza www.tema.org.tr/2B adresli web sitemizden, bölgenizdeki TEMA Gönüllüleri aracılığıyla'da katılabilirsiniz |
Az bir imza sayısı kalmış, onu da biz agaclar.net olarak tamamlayabiliriz belki:)
http://www.tema.org.tr/2B/ |
Alıntı:
Ormanları toptan işgal etmek isteyenlere dur diyenler 482.265 Kişi Oldu ... http://www.tema.org.tr/2B/index.asp |
Alıntı:
Belek Ormanlarında kesilen 500 bin ağaç uydudan görülememiş zaar...:confused: Anlayadığım ise büyük şirketler,madenciler işgalci sayılmıyor,katlettikleri orman ve ağaçlar üzerinde 70 milyonun hakkı olmuyor,köylünün işgal(!) ettiği 2B arazileri işgal sayılıyor! 2B* arazileri köylüden alınıp kimlere satılcak? Fakirleşen köylü toprağını satın alabilecek mi? * Ormanın AKP'ce adı |
Alıntı:
yazınızı okuyunca ben de birşeyler söylemek gereğini duydum. 2B denilen yasada hangi araziler satılacak? 22 temmuzun hemen öncesinde yakılmış ormanlar ise bence zaten herkes karşı çıkar. Ve de çıkmalı. Ama 2B dendiğinde sanki ormanlar satılacakmış gibi algılamamalıyız. Önce problemi saptayıp ona göre çare üretmeliyiz eğer hastalığı yanlış teşhis edersek vereceğimiz ilaç işe yaramaz belki de hastalık iyice kontrolden çıkar diye düşünüyorum. 2 seçenek var. Hiçbir hükümetin yıkmaya gücünün yetmediği ve bence bundan sonra da kimsenin yıkamayacağıgerçeği ile başlarsak,(çünkü 10-15 yıl önce azınlık olan işgalciler şimdi çoğunluk olmuş belki parti kursalar iktidara bile gelebilirler ) 1- Devlet ve orman arazilerini işgal edip ev yapanlar ne olsun böyle haksız olarak el koyup ev yaptıkları arazilerde oturmaya devam etsinler mi ? 2- Bu durumdaki olan yerler ile ilgili başka ne yapılabilir ? Mesela yıkabilinir mi? Bazı işgalcilerin evleri belki derme çatma diye ilk başta bize hemen yıkabiliriz gibi gelebilir. Ama aynı statüde 8 katlı apartmanlar,Belediye binaları,vs,ler var onlar büyük diye yıkmayacakmısınız? İşte başta böyle sorunların olduğunu bilerek karşı çıkmak ve sahiden çözüm olabilecek fikirler lazım. Tamam orman arazileri satılmasın. Bende sizden yanayım. ama yıllarca her gelen hükümetin göz yumması sonucu her köyden gelenin başını sokacağı bir ev yapması ile başlayan ve sonra büyük şehirlerdeki mafyaların da işe karışmasıyla artık neredeyse çözülemeyecek boyuta ulaşan böylesine ulusal bir sorunun acaba sorumluları ne yapıyor? şimdilerde acaba hangi sloganları atıyorlar. Bir araştırın bakalım. Mesele büyük.2B lafını ettiğimiz anda işgalci basit gecekondudan tutun,8 katlı binalar ve üzerinde arazi olmayan işgal edilmiş alanlara kadar bir sürü kategoride incelenmesi lazım. Ayrıca adilliği tartışılmakla birlikte artık eğer geri alınması mümkün değilse o arazileri işgal edip baştan suç işlemiş kişilere bu bedel ödettirilmeli yoksa eğer satmak veya bir başka yolunu bulup cezasını veremezsek. İşgalcileri ödüllendirmiş olmazmıyız.? Zaten yıllardır bedavadan faydalanmıyorlar mı? Bu arada mesela Edremit Körfezindeki zeytinlikler de aynı statüye girmiyor mu? oralarda zamanında tarım yapılmasına ve ağaç dikilmesine izin verilip, yıllarca ecri misil adı altında üzerindeki ağaçların bulunmasının kirasını devlete ödeyenler ne olacak? Akllıma başka nedenler ile devletin arazisinde işgalci görünen kişiler de var onların hukuki durumları ne olur? Dedesinden kalan arazinin sınırlarını bilmediği ve araştırmadığı için üzerinde orman olmasa da, haritalarda bir bölümü orman göründüğü için belki birkaç gün sonra ortaya çıkacak anlaşmazlıkları daha saymak bile istyemiyorum. Henüz orman kadastrosunun bitirilmediği alanlar var. Ama ilk orman kanununun 3116 sayılı yasa 1937 de yürürlüğe girdiği gerçeğiyle o zamandan bu güne kadar her iş başına gelen hükümetin ve bu işle ilgili devlet memurunun orman müdürünün ve bürokratın suçlu olduğu gerçeğini kabul etmemiz lazım. Şimdi ise görevlerini layıkıyla yapmamış bu kişiler 2B ler satılmasın diye canı gönülden haykıranların arasındalar bu haksızlık değil mi ? Herkesin bir araya gelerek çözmesi gereken bir sorun olduğunu düşünüyorum ve bu problemin çözülmemesinden ise kimlerin faydalanacağıda malum. Hepimiz bir araya gelmeli gerekirse iktidara gerekirse muhalefete baskı yaparak bir araya gelmelerini ve bu problemi katagorilere ayırıp. İşlenen suç ile orantılı cezalar verilerek çözülme yoluna gitmeliyiz. Ayrıca Sn.TELAS'ın söyledikleri doğru bende orman idaresi mağdurlarındanım. Satın alırken ormanla bir ilgisinin olup olmadığını sorduğumuz halde, aradan 7 yıl geçtikten sonra ormanla bir ilişkisinin olmadığını ve satın alabileceğimizi söyleyen şefin bu defa tam tersini söyleyen raporuyla tapu iptal davası açılıp,tapulu ve orman sayılmayan alan olarak tescil edilmiş arazimizin tapusu iptal edildi. Araştırırsanız bizim gibi orman tarafından haksızlığa uğratılmış bir sürü insan bulabilirsiniz. Malumunuz 200,000 orman davasının olduğundan bahsediliyor. Mantıklı ve adil bir 2B yasası çıkmak zorunda. Saygılar |
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
aşağıdadır... http://rega.basbakanlik.gov.tr/Eskil...0050518-18.htm Hukukun üstünlüğüne güvenmeliyiz. |
Orman çıplak !
Merhaba,
Ormanlarımız 1937 den beri çıkarılan ve kayıtsız şartsız Ormanın tarafını tutan birsürü kanuna,tüzüğe, yönetmeliğe,yargıtay kararına rağmen çoğalamamış. Gerek siyasilerin oy kaygısıyla, gerek basiretsiz yöneticilerin koltuklarını muhafaza etme uğruna yaptıkları yanlış icraatlar, ve hukuk sistemimizin bir gün Orman lehine kullanabilecekleri muğlak tanımlar Orman'a köylüden ve keçiden fazla zarar vermiştir. Artık " KRAL ÇIPLAK "deme zamanı çoktan gelmiş de geçmiştir. 70 YILDA BİTİRİLEMEMİŞ ORMAN KADASTROSUNUN HESABI SORULMALI. 1-Ormana fayda sağlamadığı kesinleşmiş kanunlar düzenlenmeli. 2-Bu kanunlar düzenlenirken insan faktörü ve orman köylüsü düşman değil, Ormana dost olarak algılanmalı. 3-Orman Bakanlığında çalışan diğer kurum personelleri ayıklanmalı. 4-Orman Bakanlığının bütçesi azaltılmalı. (Zaten başarısızlar ve sayıları çok) 5-Orman Hukuku, Diğer Ülkelere bakılarak düzenlenmeli.(Kanada,Norveç,Belçika) 6-Orman köylüsüne, Ormanlar gerekirse zimmetlenmeli. Ama faydalanmaları da sağlanmalı. 7- Ormana zarar verenlerin cezaları ağırlaştırılmalı. 8- Orman Bölge Müdürlükleri bölgelere bakılarak özelleştirilmeli ve başarılı olanlar ödüllendirilmeli. Orman Teşkilatında masa başı görev alanlar 2,000'i geçmemeli. Bilgisayarlarda oyun değil, iş planlanmalı. Canı pahasına çalışan dürüst personeli ayrı tuttuğumu söylememe gerek var mı ? Saygılar |
Tabi hukukun üstünlüğüne güvenmeliyiz. Ama hangi hukukun
Merhaba,
Hukukun üstünlüğü ne demektir? Kanunlar bellidir. Ve kanunlara göre iş yapılmalıdır. Ayrıca kanunların adaletli olmak gibi bir özelliği de vardır. Ama muğlak ve her defasında başka birilerinin işine yarayacak şekilde dizayn edilip yönlendirilen bir hukuk artık güvenini yitirir. Hukuk herkes için vardır. Ve hukuk adalet dağıtmalıdır. İşleri içinden çıkılmaz hale getirip şahsileştirilmesine izin verilmemeli. Her zaman orman haklı olmayabilir. Bu da tarafsız bir hukuk mantığı olabilir. Ancak; Kural 1- Her halikarda orman haklıdır. Kural 2- Ormanın haksız olduğu durumlarda birinci kural geçerlidir. Yaklaşımı ile kurallar yaratmak hukuk değildir. Hukuk eğer üstünse, çözüm getirmelidir.Çözümsüzlük değil Saygılar |
Alıntı:
Bu TOKİ, korkarım tüm ülkeyi ve tüm ormanları beton yığınına döndürmeye niyetli. |
''Orman vasfını yitirmiş arazilerin 22 bin 233 hektarının üzerinde, büyük ilçeler dahil, çok sayıda yerleşim yeri var. Değerlendirme sırasında alınan bedellerin bir bölümü de, orman köylüsünün kalkındırılmasında kullanılacak.''
Orman köylüsümü kalkındırılacak. İnsanın inanası gelmiyor. Orman köylüsü yerine yine başka birileri kalkındırılır herhalde. |
Orman arazileri satılmasın! Elbette satılmasın, ormanlarımıza ihtiyacımız var. Ancak uygulamalara bakıldığında çokça sloganların peşine takılmamak gerekir diye düşünüyorum.
Eşimin dedesine ait tapulu bir arazisi var. Neredeyse Cumhuriyetin ilk yıllarından buyana tapulu. Yıllarca ekilip biçilmiş, tarım yapılmış. 1956 yılında eşimin dedesi sınır tesbiti için bir dava açmış, bunun sonucunda sınırlar net olarak belirlenmiş ve tarım arazisi olarak bir kez daha tescil edilmiş. Eşimin dedesi vefat etti. Bu yıl eşimin annesi de maalesef vefat etti. Veraset işlemleri için tapuya gidildiğinde ise Orman idaresinin bir şekilde araziye orman şerhi koyduğu anlaşıldı. Arazinin bir bölümünün orman, büyücek bir bölümünün de 2B olduğu ifade edilmiş. Bu sıradar o bölgede arazilerin değerlenmesi öncesinde, birden bire insanların 100 yıllık, resmi tapulu arazilerinin, bilinmeyen bir şekilde 2B olarak belirlenmesi de ayrıca ilginç. Duyduğumuza göre bir köyün tamamına orman şerhi koyulmuş. Üstelik onlar da tapulu. Yılların köyü, Cumhuriyetten önce de aynı köy idi. Muhtemelen dava da açamayacaklar. Yapılan işlemi bilmediklerinden itiraz süresini geçirmişler. Zaten de dava açacak paraları yok. Diyorlar ki, sizin arazinin dörtte üçüne 2B dedik. İsterseniz parasını verirsiniz size satarız. Paranız yoksa, olana satarız. Şayet bir eviniz, araziniz varsa, elinizde tapunuz olmasına hiç güvenmemelisiniz. Birdenbire arazinizi, evinizi kaybedebilirsiniz. Anladığım kadarıyla Orman idaresinin hiç bir delile de ihtiyacı yok. Birileri parmağıyla işaret edip burası da orman dediğinde iş bitiyor. Tapularınız isterse bin yıllık olsun, hiç bir geçerliliği ve anlamı yok. 1956'da tesadüfen açılan davaya (rahmetli mahkeme katibiydi ve herşeyin resmi olmasını isterdi) bakan mahkeme bu devletin mahkemesiydi. Tapu dairesi de yine başka bir devletin değildi. Vergileri toplayan da başka devlet değildi. Bu sürede ülke işgale uğrayıp el değiştirdi de haberimiz mi olmadı. Şimdi dava açılacak, kimbilir kaç yıl sürecek, onca masraf, arazi değerlendirilemediği için maddi kayıplar vs. 2B'ler satılmasın dersek, davayı kazanamadığımız durumda kendi arazimizi alamayacağız. Satılsın dersek, alacak paramız yoksa yine arazimizi tekrar satın alamayacağız. Avukatın dediğine göre, 1956 yılında görülen dava ve buna ait karar olmasaydı şimdi Orman şerhine karşı dava açmanın hiç anlamı olmazmış. Bu durumda bir ihtimal. Tapuyu veren devlet. Zamanında parasını verip alan vatandaş. Verigisini veren vatandaş. Sonra da verdiği tapuyu yok sayan yine devlet. Bu işte bir yanlışlık yokmu sizce? 2B konusunu sadece yanan orman arazilerinin birilerine peşkeş çekilmesi gibi düşünmeyin lütfen. Ortada çok garip, çelişkili, insan haklarına ve bir devletin tutarlılığına uymayan durumlar da var. |
Sn. Meyvelitepe, anlattığınız durumda olan semtler var Antalya'da. Kütükçü, Masadağı, Çalkaya gibi bölgelere önce tapu verilmiş, imara açılmış, hizmet götürülmüş, koca koca siteler inşa edilmiş ve kooperatifler kurulup yıllarca aidat ödenmiş, bunlara inşaat izni verilmiş ama şuan 2B konumuna düşmüş.
Bunun sebebi tapu-kadastro ile orman idaresinin koordineli çalışmaması. Tapu önce veriliyor, aradan yıllar yıllar geçiyor, belediye vergisini alıyor, ruhsatını veriyor... Neden sonra orman idaresi derin uykusundan uyanıyor. Tapu ile orman idaresi haritaları üst üste konuyor, a a o da ne tapu verilen yerler orman arazisi dahilinde. Sonra vatandaşa pardon deniyor ve tapulu araziler ya şerhli **** 2B... İnsanlar şanslılarsa vergi ödedikleri arazilerine para karşılığı tekrar sahip oluyor. Masal gibi, insanın inanası gelmiyor böylesi bir garipliğe. Yazdığınız gibi karmaşık bir durum. Mağdurlar ve rantcılar ayırt edilmeli ama nasıl... |
Merhaba.
Sn. MeyveliTepe, Eşinizin Dedesinden kalma arazisinin başına gelenlere üzüldüm. Siz, ben ve Şule68'in anlattıkları bu toplumun en çok kanayan yaralarından birisidir. Orman, Ormancılık, Orman Yangınları kısımının içinde bulunan Özel mülkiyet alanlarının orman kategorisine sokulması başlıklı bölümde aynı problemi ve çözüm yollarını kendi aklımın yettiğince yazdım. Mülkiyet Probleminin ortaya çıkmasının ilk sebebi Orman İdaresi tarafından 71 yıldır bitirilememiş Orman Kadastrosudur. Yani başka ülkelerin aya gittiği bu devirde, neresi orman neresi tarla hala belli değildir. Bu belirsizliğe Orman idarelerinin kanunsuz uygulamaları ve zorlama hukuk içtihatları da eklenince ortaya eşinizin dedesinden kalma arazisine yapılan haksız uygulamalara benzer durumlar ortaya çıkmaktadır. Malesef herkesin bildiği bu haksızlıklara çare kendi Meclisimizden değil, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin imzaladığı AB. insan Hakları Sözleşmesi, sayesinde gelmiştir. Anayasamızın 90. maddesi ile “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” şeklinde eklenmiştir. Yani Anayasanın 90.maddesine göre, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş bir milletlerarası andlaşmanın iç hukukta doğrudan uygulanabilmesi için herhangi bir işlemin de yapılmasına gerek yoktur. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Görevlerini yapmamalarından veya hatalı yaptıklarından dolayı, ileride ortaya çıkabilecek mülkiyet problemlerini çözmek için sudan sebepler ile hak sahiplerine dava açılamayacaktır.Yani ellerinde tapu bulunan kişilerin Mülkiyet Hakkı koruma altına alınmıştır Buna rağmen bilgisiz ve sorumsuz Orman İdarelerinin açtıkları veya türlü hukuk oyunları ile Hazineye açtırdıkları davalar yüzünden yüzbinlerce vatandaş hala mağdur edilmektedir. Mağdur edilenlerin büyük kısmını, karışık hukuk kurallarını yerine getirmesini beceremeyecek köylümüz oluşturmaktadır. Orman İdarelerinin mağdur ettiği vatandaşların çok az bir bölümünün hakkını arayabildiği de bilinen bir gerçektir. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyetinin bu konuda mahkum olduğu birçok dava bulunmaktadır. Henüz Bu cezalar, Türkiye Cumhuriyetinin ceza ödemeye mahkum olduğu davalara sebep olanlara rücu edilmemektedir. Cezalar, suçu devlet adına işleyenlere ödettirilebildiği gün, Orman-Köylü barışının yapılacağını ve mülkiyet haksızlıklarının son bulacağına inanıyorum. Saygılar |
Oğuz bey, çok teşekkür ederim. Yazınız çok yararlı oldu.
|
TMMOB
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BASIN AÇIKLAMASI AKP‘NİN "2-B" İNADININ ARDINDAKİ GERÇEKLER... Son bir hafta içinde, TV ve gazetelerde yayınlanan haberlerde, AKP iktidarının, orman niteliğini yitirdiği gerekçesiyle orman dışına çıkarılan ve kamuoyunda "2-B" olarak bilinen arazilerle ilgili anayasada ve yasalarda değişiklik yapmaya hazırlandığı belirtilmektedir. Dünyada ve Türkiye‘de yaşanan krize aldırmayarak, kömür dağıtma dahil, seçim öncesi tüm kozlarını ortaya koyan AKP‘nin en büyük kozunun "2-B" olacağı anlaşılmaktadır. Türkiye yüzölçümünün dörtte birini oluşturan ormanların yanması ve yağmalanması karşısında çaresizliği ortaya çıkan ve sessizliğini sürdüren AKP iktidarı, küresel kriz ile doruğa çıkan ekonomik alandaki başarısızlığını kamufle etmek için, bu kez "2-B" kozunu devreye koymaya hazırlanmaktadır. İktidarda olduğu 6 yıl içinde, sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda gözle görünür hiçbir reforma gitmeyen AKP İktidarının, bu süre içinde elde avuçta ne varsa neredeyse hepsini sattığı ulusal varlıklarımızın son elde kalanı olan ormanları da satmaya ve elden çıkarmaya hazırlanmasına sessiz kalınamaz. Basında çıkan haberlere göre, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘nün de destek verdiği bir çalışmayla, 2-B sorununun çözümü için anayasa değişikliğine gidilmesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardıkları söylenmektedir. Adı geçen kurumlar arasında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘nün de olması, bu kurumda tepeden tırnağa çalışan mühendislerin Odamız üyesi olması, doğal olarak Odamızın 2-B konusunda bir açıklama yapmasını gerektirmiştir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘nün adı neden önlerdedir ? Çünkü, "2-B" sorunu, bir anlamda "Orman Kadastrosu" sorunudur. Bu yönüyle, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü olmadan, bir diğer deyişle harita ve kadastro mühendislerinin eli deymeden, ne "orman kadastrosu" ne de "2-B" sorunu çözülür. "2-B", · Türkiye‘de "Orman Kadastrosunun" içler acısı durumunu yansıtan özel bir sorundur. · Ormanlarımızın ne kadar sahipsiz olduğunun göstergesidir. · "RANT" olgusunun, ulusal varlıklarımızı ve doğal kaynaklarımızı göz göre göre nasıl yok ettiğinin bir delilidir. · Ormanlarda kaçak yapılaşmaların ve yasal olmayan işgallerin yarattığı istismarlar yüzünden yoksul orman köylüsünün sorunlarının bir türlü çözülememesinin temel nedenidir. Anayasa değişikliği ile 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. Oysa, gerçek sorunlar ve 2-B‘nin yol açtığı tahribatın büyüklüğü o zaman ortaya çıkacaktır ... Anayasa değişikliği gerçekleştiğinde, 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. AKP iktidarı, 2-B sorununu sat-kurtul şeklinde hemen çözebileceğini düşünmektedir. Oysa, 2-B alanları, hemen satılabilecek veya elden çıkarılabilecek durumda değildir. Tapu ve kadastro mevzuatı gereği, bir yerin satılabilmesi için tapu kütüğüne tescil edilmesi gerekmektedir. Mevcut durumda, ne 2-B alanları ve ne de 2-B‘lerin üzerinde yer aldıkları ormanlar tapuya kayıtlıdır. 2-B arazileri tapuya tescil edilmeden ve bu yerlerle ilgili kullanım kadastrosu yapılmadan bu yerleri kimse satamaz. Bu çalışmaların ne zaman tamamlanacağını şimdiden kestirmek olanaksızdır. Belki, AKP‘nin iktidardaki ömrü, bu yerlerin satışını görmeye yetmeyebilir. Türkiye yüzölçümünün %26‘sını (201 992.96 km2) oluşturan ormanların sınırlandırılarak tapuya tescil edilmesinin, bir başka deyişle orman kadastrosunun, 1937 tarihli ve 3116 sayılı yasa ile 5 yıl içinde tamamlanması öngörülmüştür. Ancak bu hedefe ulaşılamamıştır. 66 yılda (1937-2003), ormanların 4/5‘i sınırlandırılmış, ancak sınırlandırılan ormanların yalnızca 1/4‘ü tapu kütüğüne tescil edilebilmiştir. Bir başka deyişle, Türkiye‘de orman kadastrosu tamamlanan 162 684.3 km2‘lik alandan ¾ ‘üne ait yaklaşık 120 bin km2‘lik orman alanı tapuya tescil edilememektedir. Bunun nedeni, orman kadastrosunun, kadastro tekniğine uygun yapılmamasıdır. 2 Hollanda, 2 İsveç, 4 Belçika, 1.5 Avusturya büyüklüğünde bir alanda, tapuya tescil edilemeyen orman kadastrosu belgelerine tescil kabiliyeti kazandırılması temel sorun olarak gündemdedir. Yıllarca, harita ve kadastro mühendisleri devre dışı bırakılarak, "orman kadastro komisyonları" tarafından yürütülen orman kadastrosunun ilan edilerek kesinleşmesine rağmen tapuya tescil edilememesi tam bir fiyaskodur. Ormanların tapuya tescili yapılamazken, bu kez yoğun işgallerle de karşı karşıya kalmaları 2-B sorununu ortaya çıkarmıştır. Bilindiği gibi, 2-B‘lerin büyüklüğü tüm ormanların %2.3‘ü (4 374.19 km2) kadardır. Bir başka deyişle, İstanbul kadar bir alandır (5400 km2) veya Hollanda veya İsveç‘in %10‘u büyüklüğündedir. Bu alanların satışa konu olabilmeleri için, öncelikle üzerinde yer aldıkları ormanların tapuya tescil edilmeleri ve ardından bu ormanlardan ayrılmaları (ifraz edilmeleri) gerekmektedir. Bu çalışmaların, 6831 sayılı Orman yasası‘nda verilen yetkiyle "Orman Kadastro Komisyonları" eliyle ve kısa sürede tamamlanması olanaksızdır. Bu yüzden, yetkinin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü‘ne devredilerek sürenin azaltılmasına çalışıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, AKP İktidarı, ormanları korumak ve güvence altına almak için toplumsal uzlaşmaya dayalı formüller bulmak yerine, sorunun kendi iktidar süresi içinde gerçekleşmesi umuduyla, ormanlarda bir "imar affı" çıkarma niyetindedir. Bu yol çıkar yol değildir. Gecekondu sorununu çözmek için 24 yıl önce, yani 1984 yılında, 2981 sayılı "Gecekondu Affı" çıkarılmış, ancak gecekondu sorunu hala çözülemediği gibi, 2981 uygulamaları aradan geçen 24 yıla rağmen devam etmekte ve ne zaman biteceği de bilinmemektedir (!). Gecekondu affı, yatayda tek katlı olan kaçak yapılaşmanın dikeyde çok katlı hale dönüşmesine yol açmış ve kentlerimizi içinden çıkılamayacak bir karmaşaya sürüklemiştir. 2-B‘yi çözüyoruz diye getirilecek ölçüsüz ve plansız bir affında benzer sonuçlara yol açması kaçınılmaz görünmektedir. 2-B arazilerinin, "imar planlarında kamu hizmetlerine isabet etmeleri halinde" ne yapılacaktır ... Türkiye‘de hiçbir imar affı, işgal edilen yerlerin imar planları yapılmadan satışlarına izin vermemiştir. 2981 sayılı gecekondu affı, gecekondu sahiplerine "tapu tahsis belgesi" vermiş ve bu belgenin üzerine, "ıslah imar planları" yapıldıktan sonra tapuya esas oluşturacağını belirtmiştir. 2-B alanları ile ilgili Anayasa‘da değişiklik yapılsa bile, bu yerler, imar planlarında yerleşime ve konuta elverişli duruma getirilmeden satılamazlar. Dolayısıyla, imar planlarında, "2/B" alanlarının, "yol, park, meydan, çocuk bahçeleri, oyun alanları, bölge parkı, ilköğretim tesisleri alanı, ortaöğretim tesisleri alanı, kültür tesisleri alanı, sağlık tesisleri alanı, dini tesis alanları, kentsel hizmet alanları, mezarlıklar, yeniden orman niteliği kazandırılacak alanlar," gibi kamu hizmetlerine tahsis edilmeleri olanaklıdır ve bu tür arazi kullanışlarına ayrılan "2/B" alanlarında işgalcilerin hak sahibi olmaları söz konusu değildir. AKP İktidarının, imar planı kapsamında kalıp kalmadığına, kamu hizmetlerine tahsis edilip edilmediğine bakılmaksızın, tüm "2/B" alanlarının işgalcilerine satılmasına karar vermesi, kamu düzeni, imar planlaması ve taşınmazlar politikası açısından sakıncalıdır ve "2/B" sahalarının gelişigüzel bir şekilde ormanı işgal edenlere devredilmesinin büyük bir yağmaya ve orman talanına yol açması muhtemeldir. 2-B‘de çözüm için temel koşul, bu alanların kapsamlı bir sınıflandırmaya tabi tutulması, elden çıkarılacak ve çıkarılmayacak 2-B‘lerin belirlenmesidir ... Orman sınırları dışına çıkarılan yerler; · 31.12.1981‘den önce orman oldukları tespit edilen yerlere, · orman içi açıklıklara (6831 sayılı yasa, madde: 17/2), · kültürel ve tarihi varlıkların bulunduğu yerlere, · kıyılara, · askeri ve yasak bölgelerin bitişiğindeki yerlere, · su havzalarına ve mutlak koruma alanlarına, · imar planlarında kamu hizmetlerine tahsisli yerlere, · şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkeleri gereği yerleşime elverişli olmayan yerlere, · orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan yerlere, · orman bütünlüğünü bozan yerlere, · su ve toprak rejimine, biyolojik çeşitliliğe, yaban hayatına zarar veren yerlere, rastlayabilir. Bu tür 2-B alanları satılabilir mi? Görülmektedir ki, orman dışına çıkarılan yerlerin isabet ettikleri alanların özelliklerinin incelenmesinde yarar vardır. Sakıncaları bilindiği halde, herhangi bir inceleme yapmaksızın, 2-B arazilerinin tamamının işgalcilerine devrinde kamu ve toplum yararının varlığından söz edilemez. Bu bakımdan, 2-B‘lerin ciddi bir sınıflandırmaya ihtiyacı vardır. Kaldı ki, öncesi devlete ait olan bu yerlerin, kişilere devredilmesi ardından geri alınmaları için büyük miktarlarda kamulaştırma bedeli ödenmesi söz konusudur. Bu durumda, yasalara aykırı davrananların yol açtığı tahribatın bedelinin, bu süreçte hiçbir kusuru bulunmayanlardan alınacak vergilerle karşılanmasında sosyal adaletin varlığından söz edilebilir mi? Yapılacak gruplandırmaların ve analizlerin, orman dışına çıkarılan yerlerin haksız kazanç kaynağı haline gelmesini önlemek bakımından kaçınılmaz olduğu meydandadır. Oysa, AKP iktidarı, yukarıda açıklanan yerlere rastlayıp rastlamadığına bakılmaksızın tüm 2-B‘lerin satışından yanadır. Üstelik, TOKİ devreye konularak, "modern mini kentler geliyor" denilerek, "kentsel dönüşüm" adı altında "rant" projeleri ile bu alanlar pazarlanmaya çalışılmaktadır. ÖNERİLER... Türkiye‘de anayasa değiştirildiğinde 2-B sorununun hemen çözüleceği sanılmaktadır. Yukarıda belirtilen değerlendirmelerden de görüleceği üzere, 2-B‘nin çözülebilmesi için, kapsamlı düzenlemelere, tespitlere ve değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Üzerinde toplu yerleşme ve yapılanma bulunan 2-B‘lerde, kimlerin ne şekilde hak sahibi olacağı bile açıklanmadan ve herhangi bir model önerilmeden, anayasa değiştirilince herkesin bir gecede tapu alabileceği gibi bir beklenti yaratılmaktadır. Bu çok yanlış ve sakıncalı bir durumdur. Her şeyden önce, küresel iklim değişikliğinin, erozyon ve kuraklık sorunlarının tüm yakıcılığı ile ülkemizi tehdit ettiği bu günlerde, orman ve bitki örtüsünü azaltacak ve giderek yok olmasına sebep olacak düzenlemelere hoşgörü ile bakmamız beklenemez. İstanbul‘a 3. köprü yapılmasına da benzer gerekçelerle karşıyız. Ancak, 2-B‘de, tüm işgalcilere af getirecek şekilde bir beklenti yaratılması veya herkesin işgal ettiği yerleri onların kazanılmış hakkı gibi gören çözümler yerine, orman ve orman köylüsünü rahatlatan; makul, toplumu en azından bir daha böyle bir sorun yaşanmayacağı konusunda ikna eden ve ulusal uzlaşmaya dayalı çözümlere ihtiyaç vardır. Böylesi çözüm arayışlarını güçleştiren, 2-B‘lerin çözümünü olumsuz etkileyen, orman işgallerini bir rant alanı olarak gören yaklaşımları kabul etmemiz olanaksızdır. AKP ve önceki iktidarların yanlış ve yetersiz politikaları yanı sıra, cezai-mali yaptırımların etkisizliği yüzünden genel bir alışkanlığa dönüşen orman işgali süreci de devam etmektedir. Bu süreçte; 1. ormanlar üzerindeki işgallerin bir yerleşim alanı ya da yapı topluluğu niteliğine dönüşmesinin önüne geçilememektedir. 2. İstanbul, Muğla, Antalya ve benzeri yerlerde, yerli ve yabancı tüm gerçek ve tüzel kişilerin iştahını artıran 2-B‘lerin yarattığı istismar ve RANT olgusu sorunun çözümünü olanaksızlaştırmaktadır. 3. Anayasa da 31.12.1981 tarihinden önceki işgallere af getirilmiş ve bu yerlerin orman sınırları dışına çıkarılmaları kabul edilmiştir. Peki, bu tarihten sonraki orman işgalleri ne olacaktır? Bir başka deyişle, anayasa da belirtilen 31.12.1981‘den sonraki işgaller nasıl ortadan kaldırılacaktır? Bu sorunun yanıtı verilememektedir. Bilindiği üzere, AKP tarafından hazırlatıldığı iddia edilen ve ÖZBUDUN ANAYASASI olarak kamuoyuna yansıyan anayasa değişikliğinde, orman işgallerinde af tarihi 20 Temmuz 2007‘ye çekilmiş ve bu kamuoyunda büyük rahatsızlık yaratmıştı. Ülkemizin doğal zenginlikleri arasında sayılan ve küresel iklim değişiklikleri nedeniyle önemi bir kat daha artan ormanlarımızın, gelecek kuşakların sosyal, ekonomik, ekolojik, kültürel ve manevi gereksinmelerini karşılamak üzere sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk yapılması gereken çalışma, orman alanlarının korunması ve güvence altına alınmasıdır. Öncelikle, tüm ormanlarımızın kadastrosu tamamlanarak tapuya tescil edilmeleri sağlanmalı ve ormanlarımızın sınırları bir daha işgal edilmeyecek şekilde korunmalı ve güvence altına alınmalıdır. Orman kadastrosu olarak adlandırılan çalışmalardaki başarı, sürdürülebilir ormancılıktaki başarının ön koşuludur ve Odamız, bu konuda, tüm üyeleriyle her türlü katkıya hazırdır. 25 Kasım 2008 Saygılarımızla, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu |
Acaba bu oda 100 senelik tapulu arazilere orman denilmesi konusunda da bir şey demiş mi?
|
Sn MeyveliTepe, sizin araziniz 2B dahilinde ise, öncelikle bağlı bulunduğunuz tüm ormanın kullanım kadastrosu çıkarılmalı, ondan sonra da sizin arazinize ait kadastro işlemesi yapılmalıdır. Bu prosedürler bu sıraya göre değilse, araziniz tapulu da olsa yasal açıdan gerekli ve yeterli şartlara sahip olmadığı görülmektedir.
Arazi kullanım politikasındaki kararlar günün şartlarına göre değişmektedir. Bu da yasal çerçeveyi değiştirmektedir. 1960 öncesi imar planları olmadığı için İstanbul'da yapılmış çoğu ev, günümüzde istimlaka konu teşkil etmektedir. Tapusu var diye bu evleri koruduğunuzda da genel kent yaşamına olumsuz etki yaptığı hissetmektesiniz. Bu durumda siz ne yaparsınız? Nasıl bir çözüm önerirsiniz? Konuya bu yönden baktığınızda durum değişmektedir. 2B arazilerini bu şekilde düşünün. Arzu ederseniz bu odayı arayın, konuşun derim. |
Teşekkürler. Oda ile konuşmak iyi fikir olabilirdi. Belki de hala iyi bir fikirdir. Ne de olsa nerenin orman nerenin değil olduğunu söylemekte epeyce geç kalmışlar. Zira eşimin dedesine ait tarım arazisine 70-80 yıl sonra neye istinaden orman (kısmi orman, kısmi 2B) dendiği, neden şimdi dendiği, 1957'de eşimin dedesinin kendi kendine dava açıp sınır tesbiti ve tarım arazisi olarak tescilini yaptırmış olmasına ve bunu yapanın da bu devletin mahkemesi olmasına rağmen. Bunca yıl devletin aldığı vergilerin ne olacağı da ayrı merak konusu elbette.
|
Devlet verdiği tapuya sahip çıkmalı.
Merhaba.
Sn. sukranayalp. 2B' ler Sadece Akp'nin değil herkesin sorunudur. 3302 sayılı kanun 05.06.1986 tarihinde Anavatan Partisi tarafından Orman Kanunu'na eklenmiştir. O tarihten bu güne kadar Chp dahil her parti ya iktidar ya da iktidar ortaklığı yapmıştır. Dolayısıyla ortada bir olumsuzluk var ise hepsi sorumludur. Kaldı ki yine Chp dahil birçok partinin programında 2B' lerin satışı ile ilgili fikirler olduğu bilinmektedir. Bu sorun toplumumuzun büyük bir kesimini ilgilendirdiğinden, Vatandaşın oyunu almak isteyen her parti kendisini 2B' ler ile ilgili birşeyler yapmak zorunda hissetmektedir. Yine bilinmelidir ki 2B' lerin satışı basında anlatıldığı kadar kolay olamayacaktır. Halen birçok arazi ile ilgili davalar sürmektedir. Sahibinin kim olduğunun belli olmadığı araziyi kim satın alır?. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi verdiği emsal karar ile 2B' ler ile ilgili daha önce devlet tarafından verilmiş tapulara itibar etmektedir. Yani kimin malı kime satılacaktır. Devletin verdiği tapu geçerli olacağından, sadece işgalciler için davalar söz konusu olacaktır. Bence Devletin esas işi, hukuk hilesi üreterek verdiği tapuyu iptal etmek değil, aksine bu adaletsiz durumun ortaya çıkmasına sebep olanların peşine düşüp. Uluslararası Mahkemelerde mahkum olduğumuz tazminatları beceriksiz yöneticilere ödettirmek olmalıdır. Sn. MeyveliTepe' nin dededen kalma arazisi tapuludur. Bundan başka kesinleşmiş mahkeme kararı da vardır. Bu gerçeklere rağmen tapuyu iptal etmeye çalışmak devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz. Kim ve ne çıkarı olursa olsun. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ödemeye mahkum olduğumuz bedelleri millet olarak biz ödemiyormuyuz? Neden herkes yaptığı hatanın sonucuna katlanmıyor da basiretsiz ve beceriksiz yöneticilerin sebep olduğu bedeller, kendilerine ödettirilmiyor. Bakın bakalım o zaman sorumsuzca açılan dava sayısında ne kadar düşüş olacaktır. Saygılar |
Belki paranoyakça olacak ama, sözünü ettiğim arazi para etmiyorken üzerinde şerh filan yoktu. Ne zaman ki arazinin değeri bir milyon ytl'yi buldu, birden bire şerh geldi.
Fazlasıyla tuhaf bir durum. Burası ormandıysa 70-80 yıl boyunca orman idaresinin aklı neredeydi? 1957 yılında açılmış davada karar veren mahkeme de mi geçersizdi? Şimdi tekrar dava açıyoruz. Sadece avukatlık ücreti 16bin YTL. Mahkeme masrafları cabası. Bu parayı ödeyemeseydik ne olacaktı? Daha doğrusu bu işlemin adı ne olacaktı? Ödememize rağmen sonuç ne olacak o da belli değil. Zira devletin neresinin geçerli, neresinin geçersiz olduğu da belirsiz duruma geldi artık. Böyle bir çelişki kendi içinde tutarlılığı olan bir hukuk düzeninde kabul edilebilir durum olmamalı. Orman işgallerini önleme görüntüsünün paravan olarak kullanıldığı başka gayret izlenimi edinmemek mümkün değil gibi sanki. Burada düğüm noktası bürokrasinin orman kadastrosu ile uğraşan bölümü gibi görünüyor. Bunlarla ilgili bir denetim mevcut mu, nasıl çalışırlar, yasaların sözünü ettiği zaman aşımı yoktur ibaresini nasıl kullanırlar, bir yere ormandır ya da değildir demenin ölçütü nedir, olası kötü niyetleri engelleyecek ne gibi kontroller vardır, vs.vs. bunların hepsi birer muamma. |
Önce hukuk karşısında eşitlik sağlanmalı.
Merhaba.
Sn. MeyveliTepe, Alıntı:
Hukuk, kanunlar karşısında eşit olmaktır. Yani her şey sürelidir. Eğer vatandaşa tanımadığın sınırsız dava açma süresini ormana tanırsan bu eşit olmakta çıkar. Bence ilk olarak bu eşitsizlik giderilmelidir. Vatandaşa tanınan hak düşürücü süre ne kadar ise ormanın da o kadar olmalıdır. Eşitlik bunu gerektirir. İşte orman yöneticileri de bu eşitsizliğe dayanarak istedikleri yere istedikleri zaman dava açabilmektedirler. Orman davalarında sadece orman idaresinin kullanabildiği ve vatandaşa gösterilmeyen hava fotoğrafları ve eski memleket haritaları da ayrı bir eşitsizliğe neden olmaktadır. Birçok davada orman idaresinin, vatandaşın işine yarayacak bilgileri mahkemeye zamanında göndermediği veya üzerinde tahrifat yapılmış belge ve haritaları gönderdiği de bilinen bir gerçektir. 3116 sayılı kanunda emredilen orman kadastrosunun 71 yıldır bitirilemeyişi de bence orman idaresinin, istediğinde sözde ormanları kurtarmak adına kullanabildiği enstrümanların kendisine sağladığı bu rahatlıktan kaynaklanmaktadır. Kimseye hesap vermeme hakkı işlerini baştan savma yapmalarına sebep olmaktadır. Siz hiç zamanında görevini yapmadığı için endişelenen veya ceza alan bir orman yetkilisi duydunuz mu? Yüzyıl geçse de kanun onlara hatalarını telafi etme imkanı sağlamış. Belki kanunda dava açma sürelerinde eşitlik sağlanırsa o zaman işlerini daha sıkı takip ederler diye düşünüyorum. Saygılar |
Sn Oğuz Karsan, ''2B arazi sorunu sadece AKP'nin sorunudur'' şeklinde bir ibarem geçti mi acaba?
Verilen hak hiçbir zaman geri alınamaz. Ama kamu yararına bir takım iyileştirmelere gidilebilinir. Ormanlarımızın kadastroları (arazilerin mevcut poligonlarının kağıda işlenmeleri) ne yazık ki yapılmadığı için, tapu verilmiş şahısların arazileri de 2 B sınırları içinde kalıyorsa , bu poligonun hangi köşesinde , hangi koordinatlarda olduğunu hangi teknikle belirleyeceksiniz ve bunu adaleti sağlamak üzere kağıda ve kamuya nasıl beyan edeceksiniz. Genel bir çalışma yapılması gerekiyor. Dilerim en yakın zamanda bu çalışma gerçekleşir ve arazi tapusu olan kişilerin bu konudaki huzursuzlukları sona erer. Geçtiğimiz 1 sene boyunca Kadıköy-Pendik istikametinde hertürlü altyapı (yağmur suyu, atıksu, elektrik, doğalgaz gibi çalışmalarla birlikte yeni asfalt çalışmaları yapıldı. Uzun ve meşakkatli bir çalışma idi. Çevremdeki insanların %99'u bu çalışmalardan perişan hale gelmişti ve yakınıyorlardı. Hatta lanet ediyorlardı. Ama sonuçta herkesin eşit şekilde refaha kavuştuğu bir sonuç çıktı ortaya . Anlatmak istediğim bu. 2B arazileri içinde , içinde tüm ormanlarımızı kaplayan büyük bir çalışmanın yapılabilmesi ve kimsenin hakkının hukukunun kimsede kalmaması dileği ile. |
2B' ler Orman Kadastrosu bitmeden çözülmez.
Merhaba.
Sn. sukranayalp, iki önceki yazınızda eklediğiniz TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu imzalı yazıda öyle sanılmış. Ve yanlış teşhis edilmiş. Ama önemli değil ben akp'li değilim farketmez. Problem sadece 2B' ler değil. Bütün orman ile ilgili davalardaki karışıklıklara sebep olan 08.07.1937 tarihinde 3116 sayılı kanunda 5 yıl içinde tamamlanacağının emredilmiş olmasına karşın Orman Kadastrosunun hala bitirilememiş olmasıdır. Suçlu arayacaksak gelmiş geçmiş orman bakanları ve ilgili tüm personel diyebiliriz. Acaba görevlerini yapmalarını ne engellemiş?. Orman Kadastrosunun bitirilememiş olmasını bahane ederek, tapusu olan vatandaşın arazisine el koymak dünyanın hiç bir ülkesinde hoş karşılanmayacak bir tutumdur. Hele adalet dağıttığı söylenen bütün adliyelerde " Adalet mülkün temeli" yazarken. Vatandaşımız artık bazı söylemlerden bıkmıştır. Bunlardan birisi de Kamu yararına olduğu söylenen düzenlemelerdir. Sizin söylediklerinizde samimi ve dürüst olmanız, İşini bilen belediyelerimizin kamu yararına sosyal tesis veya çocuk parkı yapmak için istimlak ettiği birçok araziyi holdinglere pazarladığı gerçeğini değiştirmez. Dolayısıyla bu söyleme artık kimse kanmamaktadır. Tabi siyasi irade istediği kanunu çıkartıp istediği düzenlemeleri yapabilir. Ama sükür ki Avrupa Birliğine girme sevdasıyla uluslararası bazı sözleşmelere imza atmış bulunduğumuzdan, haksız oldu bittiler ile vatandaşı ütmek artık mümkün olamamaktadır. Tek çare Orman Kadastrosunu bitirmektir. Birbirimizi üzmek yerine yetkililere kadastronun 71 yıldır neden bitirilemediğinin hesabını soralım. Gerisi zaten çözülür. Saygılar |
AKP kaşla göz arasında 2B'yi geçirdi
Tapu Kanununda değişiklik öngören kanuntasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Kamuoyunda “2B" olarak bilinen ve orman vasfını kaybetmiş alanların satışını öngören düzenleme, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen Tapu Kanunu’na yeniden girdi. Bir önceki AKP hükümeti döneminde gündeme gelen ancak uygulamaya konulamayan 'orman vasfını yitirmiş' arazilerin (2-B'ler) satışı AKP'lilerin verdiği değişiklik önergesiyle tekrar gündeme geldi. Daha önce 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen ve Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulan, 22. Dönem Meclis’te CHP’nin tepkisine neden olan düzenleme; Tapu Kanunu Tasarısı’ndan çıkarılmıştı. “2B" olarak bilinen düzenleme Tapu Kanunu’na yeniden eklendi. -2-B ARAZİLERİNİN TESCİLİ YAPILACAK- Yasaya göre, kamuoyunda 2-B olarak da bilinen orman özelliğini yitirmiş alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, Hazine adına tescil edilecek. Orman kadastro komisyonlarınca, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; kullanım durumları dikkate alınarak, varsa üzerinde ihdas edilen yeni yerlerin kime ait olduğu, kimler tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağında gösterilerek, belirtilen askı ilanı hariç, diğer ilanlar olmadan öncelikle kadastrosu yapılarak, Hazine adına tescil edilecek. Yapılacak kadastro çalışmaları, ikinci kadastro sayılmayacak. Kadastro sırasında, orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınarak, en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin katıldığı kadastro ekibince, zemine aplike edilecek. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğu, kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilecek. Bu çalışmalara, kadastro kontrol mühendisleri de katılacak. Çalışma sonucunda düzenlenecek zaptı, ekip görevlileri ile kontrol mühendisi birlikte imzalayacak. Düzeltme işlemleri, orman, tapu ve kadastro mevzuatlarına göre yapılmış, askı ilanıyla da ilan ve tebliğ edilmiş sayılacak. -İMAR KANUNUNA TABİ OLMAYACAK- Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler; Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce, daha önce tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın, Maliye Bakanlığının talebiyle kullanım durumları dikkate alınarak, ifraz (bölme) veya tevhit (birleştirme) de yapılabilecek. Kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, İmar Kanunu ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmayacak. Kadastro Müdürlüğü, kadastro çalışmalarından önce Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler içerisinde, özel kanunlara göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığını ilgili kurumlara soracak. İlgili idareler, 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verecek. Bu sürede cevap verilmezse söz konusu alanların bulunmadığı kabul edilecek. Bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre, bu yerler içindeki alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilecek, beyanlar hanesinde belirtilecek. (aa) Radikal |
TAPU KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
Kanun No. 5831 Kabul Tarihi: 15/1/2009 MADDE 1- 22/12/1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, mevcut birinci fıkrasındaki “tapu sicil muhafızları veya memurları” ibareleri “tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri” olarak, mevcut üçüncü fıkrasında yer alan “memur ve tapu sicil muhafızı imzalar” ibaresi “tapu sicil müdürlüğü görevlileri imzalar, tapu sicil müdürü veya görevlendirilen memur onaylar” olarak, mevcut altıncı fıkrasındaki “tapu sicil muhafızı veya memuru” ibareleri “tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri” olarak değiştirilmiş ve mevcut beşinci fıkrasında yer alan “sözleşmeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri” ibaresi eklenmiş, mevcut yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. “İllerde bulunan tapu sicil müdürlükleri dışındaki müdürlüklerden akitli ve akitsiz işlemleri yıllık 500'ün altında olan yerlerde işleri yapmak üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yakın il veya ilçelerde görevli tapu sicil müdürü veya görevlendirilen yetkili memura belirli günlerde yetki verilebilir. Resmi senetlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” “Kamu kurum ve kuruluşları (Ordu Yardımlaşma Kurumu dahil), bankalar, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerince açılacak tüm kredilere karşılık teminat gösterilen gayrimenkullerin ipotek işlemleri, tarafların istemi halinde resmi senet tanzim edilmeksizin alacaklı ile borçlu ve varsa kefilleri arasında yapılan kredi veya borç sözleşmelerine istinaden, tapu sicil müdürlüklerince tapuya tescil edilir.” MADDE 2- 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.” MADDE 3- 6831 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan kadastro ekibince düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.” MADDE 4- 6831 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Amme müesseselerine ait ormanların kadastrosu da bu Kanunun 7 nci maddesi hükümlerine göre yapılır.” MADDE 5- 6831 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir. “EK MADDE 10- Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.” MADDE 6- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I/3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “3. a) Terekeye dahil taşınmaz malların kanuni ve atanmış mirasçılar arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı değer üzerinden (Binde 18) b) Taşınmaz malların ve sınırlı ayni hakların, intikalinde alınmamak kaydıyla, bağışlanmasından rücularda ve vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında kayıtlı değer üzerinden (Binde 9)” MADDE 7- 492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/6-b bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) İmar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde kayıtlı değer üzerinden (Binde 9)” MADDE 8- 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa aşağıdaki maddeler eklenmiştir. “Harcırah EK MADDE 2- Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan görevlendirmeler hariç olmak üzere memuriyet mahalli dışında kalması koşuluyla asıl görevli olduğu müdürlüğün yetki alanı dışında geçici görevle görevlendirilen personele arazi tazminatı yerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 14 üncü maddesi hükümleri gereğince ödeme yapılır. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi EK MADDE 3- Bir mirasçı, miras ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde tapu sicil müdürü, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Tebligat masrafları ilgilisince karşılanır. Elbirliği mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu taşınmaz mal üzerindeki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülerek, hissedarlık esaslarına göre mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edilir. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir. Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz. Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir. Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır. Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.” MADDE 9- 3402 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 7- Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır. GEÇİCİ MADDE 8- Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır. GEÇİCİ MADDE 9- 31/12/2012 tarihine kadar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görev yapan personel ile sözleşmeli personele (3'üncü maddenin son fıkrasındaki ödemeden yararlananlar hariç), fiilen yaptıkları fazla çalışma karşılığında ayda 60 saati ve yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda belirtilen fazla çalışma saat ücretinin üç katını geçmemek üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenecek esaslar çerçevesinde döner sermaye bütçesinden fazla çalışma ücreti ödenir.” MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. alomaliye.com |
Bu yasa meclisten geçerken,
40 dolayında CHP'li milletvekili TRT binası önünde TRT2 kanalında bir delinin (Tuncay Güney) canlı yayına çıkartılmasını protesto ediyordu. Bir deli kuyuya taş atmış katrilyon kere katrilyon akıllı,çıkaramamış..... Geçmiş olsun... 2B'yi bekleyenlere müjdeler olsun. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 21:34. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025