![]() |
Ergene Nehri
Alıntı:
Şimdi Ufuk Uras mecliste. bekliyoruz..... |
Alıntı:
Sanayicilere verilen süre dolmadı mı? Takip edelim bakalım. |
Vergisini zamanında ödeyenin cezalandırılması gibi olabilir. Yine af çıkar...
Bu iki yılın nasıl geçirildiğini bilmiyoruz. Süre sonunda büyük çoğunluk, hiç bir önlem almadıysa, ne yapalım Türkiye'nin tüm fabrikalarını mı kapatım denebilir... Kendimi gamlı başkuş gibi hissediyorum :) Konuyla ilgili daha bilgili kişiler var mı? Yani bu iki yıllık süreç, belirli aralarla, kontroller yapılarak, ihtiyaç duyana bilgi desteği verilerek mi geçiriliyor yoksa saldım çayıra mevlam kayıra diye mi? |
Bir haber kaynağı daha;
Osman Pepe'nin 2007 açıklamasından üç yıl önce; Alıntı:
|
Çok oldum ama bir alıntı daha;
Alıntı:
|
Alıntı:
TV programları konuyu ekranlara taşıyor ama yedi ay önce meclise taşına bu konu hala belirsiz. |
Ergene Nehri
Ergene nehri bir zamanlar Trakya'ya can veren,içerisinde çeşit çeşit balıkların bulunduğu önemli bir nehir di. Evet. Dili geçmiş zaman eki kullanıyorum.
Bugün ise ne yazıkki fabrikaların zehirli ve kimyasal atıklarıyla,geçtiği belediye ve diğer yerleşim birimlerinin kanalizasyonunu taşıma görevi yapan bir duruma geldi.İçerisinde tek canlı kalmadı. İşin dahada vahim olan kısmı bu (su denmeyecek)atıklarla sizlerinde yediğiniz besin maddeleri sulanıyor.Güzelim Saros Körfezi de bundan nasibini alıyor. Sesini duyurabilecek,içimizde önemli noktalarda çalışan bürokrat,gazeteci, Sivil Toplum Kuruluşunda çalışanlar,açıkcası ses getirebilecek mevki ve konumda olanlara önemli bir görev düşüyor.Lütfen yapabileceğiniz bir şey varsa harekete geçin.Çok geç olmadan demiyeceğim.Zaten çok geç oldu. |
Ergene Nehri
Tüm yazılara göz attım ve okudum.O zamanlar 6 ay oldu bir deyişiklik yok diye not düşmüşsünüz.Şu an kaç 6 ay oldu.Maallesef takip edilemiyor.
Ben öyle zannediyorum ki yetkili makamlar istese hiç olmazsa sanayi atıklarının nehre karışmasını bir günde kanun zoruyla önler.Ve yine isteseydi bu kadar zamanda arıtma tesisi olmayan yerlerde arıtma tesisi kurabilirdi. Yani iki ucu b..lu deynek.Ne yardan geçebiliyor,ne ser den.Tam biz Türklere has vurdumduymazlık.Yumurta kapıya gelmeden harekete geçmiyoruz.Öyleki burada tazminat davası açanlar paralarını dahi almış.Yerel gazetelerde yazmıştı. Bence gündemi sıcak tutmakta yarar var. Sizede teşekkür ederim.Yine bu konuda bol bol yazın.Belki faydası olur. |
İstanbul'a barajlara su getirecek Melen çayındada aynı problem var maalesef sanayi artıkları bu çayada bulaşmış kısaca sanayiciler çayları nehirleri kendi amaçlarında temizlik malzemesi gibi kullanıyorlar belediyelerde komik para cezaları ile bu işi hallettik sanıyorlar.
|
Bugün 20.03.2009 ne değişti...?
|
Ahh. Canım Ergene Nehri
1 Eklenti(ler)
20 sene evvel olta ile balık avladığım Ergene Ovasının can Damarı Ergene nehri. İnsanların para kazanmak için neler yapabileceğinin güzel bir kanıtı. Çaresizlik. Var olan kanun ve yönetmelikleri hiçe saymanın ve bu kanun ve yönetmelikleri uygulatamayan yöneticilerin beceriksizliği
Fotoğraf ayarlarında anormallik yok. Su o kadar siyah ki anlatılamaz. Zaten sol tarafta bitkinin yeşilliğini fark edeceksiniz. Eklenti 82286 |
1 Eklenti(ler)
|
Sadece Ergene değil ki ...
Bu rengi denize dökülen bütün nehirlerde görebilirsiniz. Altın madeni aramasına karşı çıkanlar bu nehirleri bu hale getirenlere neden karşı çıkmıyorlar anlamak mümkün değil. Neden ille de altına karşı çıkmak. Ergene-Gediz-Büyük Menderes gibi nehirlerdeki siyanür-civa oranını biliyor musunuz? |
Alıntı:
|
|
Alıntı:
Hangisi? :) |
İkisi de değil :)
Benim merak ettiğim; Altın madenlerine karşı çıkanların, sanayi bölgelerinden nehirlere dökülen civa gibi ağır metallere neden seslerini çıkarmadıkları :) |
Kızılırmak değerleri;
DSİ’nin “Ağır Metal Analiz Deney Raporu” na göre sudaki diğer ağır metallerin oranı ise şöyle: Çinko 0.019, krom 0.012, mangan 0.010, demir, 0.07 ve bakır 0.05 miligramlitre.. TÜRKİYE’NİN SULARI Evet Türkiye, kapitalizm tarafından tepeden tırnağa kirletiliyor; toprağından sularına değin... Tek tek sıralıyalım! * Kirlilik ve kuruma nedenleriyle yok ettiğimiz göl ve akarsular yüzünden Türkiye’de yaşayan 62 balık türünün 41’i yok olma sınırına geldi... * Türk Deniz Araştırmaları Vakfı görevlisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, “Bakıma ihtiyaç duyan bir hasta” dediği Marmara’nın sağlık durumunu şöyle özetledi: Karides, yengeç, pina (dev midye), sünger, Marmara’ya veda ediyor. Marmara’nın suları hızla bulanıyor. Kirlenme göstergesi olan bulanıklık oranları bu sularda son üç yılda yüzde 80 arttı. Nesli azalan türlerin sayısı da 50’nin üzerinde... * Ören’de bir balık çiftliğinde ve körfezde meydana gelen balık ölümlerinin, suyun klorlu olmasından kaynaklandığı anlaşıldı. Ören Belediye Başkanı Kazım Turan, kloru denize Gökova (Kemerköy) Termik Santralı’nın bıraktığını belirterek konuyu yargıya taşıyacağını söyledi... * Güllük Körfezi’nde çipura ölümleri bitmedi... Kıyıkışlacık Köyü, Gazalıkuyu bölgesi ve Ziraat Adası çevresindeki çiftliklerde başlayan toplu çipura ölümlerinden 30’a yakın çiftlik etkilendi. 400 bini aşkın balık telef oldu. Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başkanı Ramazan Özkaya’ya göre durum vahim: “Balık üreticisi şaşkın, şokta. Evsel atıklar, körfeze akan derelerdeki kimyasal atıklarla körfezin boğulduğu, oksijensiz kaldığı bir gerçek. Her an daha farklı çevre felaketleriyle karşılaşabiliriz”... * Bodrum’un mavi bayraklı koyu Torba, pis sularını denize boşaltan 5 yıldızlı otel yüzünden kahverengiye döndü. Torbalılar, “Tesis bunu her yıl yapıyor,” diyor... * Katı atıklar açısından İstanbul’un en kirli noktası sayılan Harem’de kirlenmenin ürkütücü boyutlarını gözler önüne sermek isteyen Sualtı Temizlik Hareketi dalışlarda denizden toplam 11 bin 573 parça insansal atık çıkarıldı... * Çevre ve Orman Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan “Yerüstü Suları ve Kirliliği” adlı araştırmaya göre, Türkiye’de faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinden sadece yüzde 14’ünde arıtma tesisi bulunduğu saptandı. Araştırmaya göre, “Türkiye’deki 3 bin 215 belediyeden 141’inde kanalizasyon sistemi bulunuyor. Bu belediyelerden sadece 43’ünde arıtma tesisi hizmet veriyor. Kanalizasyon sularının yüzde 98.67’si hiç arıtılmadan ırmaklara, göllere ve denizlere boşaltılıyor. Yılda 930 milyon metreküp endüstriyel atık suyun sadece yüzde 22’si arıtılıyor, yüzde 78’i ise arıtılmaksızın doğrudan göl, ırmak ve denizlere deşarj ediliyor.” * TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı AKP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, Türkiye’de yılda 2 milyon ton zehirli atığın doğal kaynaklara bırakıldığını açıkladı... * Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, sanayi atıkları ve evsel atıklarla her geçen gün biraz daha zehirleniyor. Tuzlu ve sodalı suyuyla 3900 hektarlık alana sahip göl, nüfusu 500 bini geçen şehrin merkezindeki sanayi kuruluşlarının, 6 ilçe ile 2 belde ve 100’e yakın köyün kanalizasyon atıklarıyla kirletiliyor. * İstanbul’da yaşanan kuraklık nedeniyle su seviyesinin azalması, barajlardaki kirliliği gözler önüne serdi. Barajlardaki kirlilik, İSKİ yetkililerinin “İstanbul’da musluktan akan suyu içebilirsiniz” açıklamalarıyla çelişiyor! * Çevresindeki sanayi tesislerinin atıklarıyla zehirlenen Küçük Menderes, artık bu yükü taşıyamaz hâlde. İzmir’de Ödemiş yakınlarındaki Beydağ’dan doğarak Selçuk’un dünyaca ünlü Pamucak sahillerinden denize dökülen 145 kilometrelik nehirdeki kirlilik, çevresindeki tarım alanlarını da tehdit ediyor. Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, Kiraz, Bayındır, Tire, Ödemiş ve Torbalı’daki sanayi kuruluşlarının ağır metaller ve kimyasallardan oluşan atıklarıyla aynı ilçelerde arıtma tesisi olmamasından kaynaklanan evsel attıkların doğrudan nehre boşaltıldığını söyledi. Ülgür, “Bu katliama artık son verilmeli” dedi.[255] * Arıtma tesisi ve kanalizasyon bulunmayan pek çok kentte atık suların akarsu ve göllere deşarj edildiği ortaya çıktı. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin su kaynaklarımızdaki kirlilikle ilgili sorulara verdiği yanıtlar birçok ilde akarsuların, göllerin “kanalizasyona” dönüştüğünü ortaya koydu. Kanalizasyon ve arıtma tesisi bulunmayan kentlerde atık sular akarsulara, göllere deşarj ediliyor.[256] ERZURUM Karasu, Aras, Çoruh nehirleri ve bunları besleyen alt akarsular kirleniyor. En büyük kirlilik, Erzurum Belediyesi’nin kanalizasyon şebekesinin bağlı olduğu, Fırat Nehri’nin kaynağı olan Karasu Nehri’nde görülüyor. Organize sanayi bölgesinden çıkan atık sular Karasu Nehri’ne veriliyor. Aras ve Çoruh nehirlerine belediyelerin atık suları deşarj ediliyor. BİTLİS Bitlis Çayı evsel nitelikli kanalizasyon suları ve katı atıklarla kirleniyor. Van Gölü ise, kıyısında bulunan Tatvan, Ahlat, Adilcevaz ilçeleri ile göl kıyısında bulunan Kıyıdüzü ve Sarıkum köyleri nedeniyle kirletiliyor. KARS Kars Çayı, Çıldır Gölü, Aras Irmağı, Arpaçay Barajı ve Kuyucu Gölü kirleniyor. Evsel ve endüstriyel atıklar ile tarımsal ve zirai mücadele ilaçları yağmur sularıyla kaynaklara karışıyor. ELAZIĞ Keban ve Karakaya baraj gölleri ile Hazar Gölü ve Dicle nehirleri, Peri ve Haringet çayları kirliliğe maruz kalıyor. Evsel atık sular, küçük ölçekli endüstri tesisleri kirliliğe neden oluyor. BİNGÖL Gayt Çayı kirleniyor. NEVŞEHİR Kızılırmak kirliliğe maruz kalıyor. Bu nehre daha çok evsel atık suların deşarjı yapılıyor. ADIYAMAN Samsat ilçesinin çökeltme havuzlu arıtma sistemi dışında merkez ve ilçelerde arıtma tesisi bulunmuyor. Eğriçay, Ziyaret Çayı, Kuru Dere ve Atatürk Barajı’na deşarj yapılıyor. SİİRT Botan Çayı, Siirt il merkezine ait kanalizasyon suları arıtılmadan döküldüğü için kirletiliyor. Kezer Çayı, tarımdaki aşırı ve yanlış sulama, Başur Çayı ise Bitlis ili ile Baykan ilçesi ve Ziyaret ilçesine ait arıtılmadan dökülen atık sularla kirletiliyor. KÜTAHYA Porsuk Çayı, Gediz Nehri ve Kocaçay kirleniyor. DÜZCE Küçük Melen, Büyük Melen, Uğur Suyu, Asar Deresi ve Aksu dereleri kirleniyor. RİZE Tüm yüzeysel sularda kirlilik var. Katı atıklar derelere boşaltılıyor. ÇANKIRI Melan Çayı ve Çerkeş Çayı dışındaki dereler kirleniyor. ŞIRNAK Toptepe Çayı kaynağının 700 metre yakınında faaliyette olan kömür ocaklarının çalışmaları sonucunda kaynakta ciddi kirlenme oluyor. Ocaklarda kullanılan suyun deşarjı sonucunda Nerdüş Çayı kirleniyor. KAYSERİ Sultan sazlığı ve Hürmetçi sazlığı, Engir ve Tuzla gölleri sulak alanlar arasında. Nehirlerdeki kirlilik evsel ve endüstriyel atık sulardan kaynaklanıyor. AĞRI Murat Nehri, ilde atık su arıtma tesisinin bulunmaması nedeniyle şehir kanalizasyon şebekesinin ve Ağrı Şeker Fabrikası atık sularının arıtılmadan deşarjı nedeniyle kirleniyor. SAKARYA Sakarya Nehri, Çark Deresi, Mudurnu Çayı, Dinsiz Çayı, Sapanca Gölü, Büyük Akgöl, Küçük Akgöl, Poyrazlar Gölü, Taşkısığı Gölü evsel, endüstriyel, tarımsal, rekreasyon, ulaşım gibi amaçlarla kullanılarak kirliliğe maruz kalıyor. AMASYA Yeşilırmak, Çekerek Irmağı, Tersakan Çayı, Gümüş Deresi, Paşa Deresi kirliliğe maruz kalıyor. BOLU Büyüksu Deresi ile Gerede Çayı kirliliğe maruz kalıyor. Tabakhanelerden kaynaklanan atık sular da Gerede Çayı’na veriliyor. BURSA Mustafa Kemal Paşa Çayı, evsel atık sularını, tarımsal drenaj sularını ve özellikle madencilik faaliyetleri sonucu oluşan atık suları Uluabat Gölü’ne ulaştırıyor. İznik Gölü’nde önlem alınmazsa su kalitesi düşecek. BARTIN İl merkezi ve ilçe merkezlerinin altyapı sistemlerinin çıkışları ve Bartın Organize Sanayi Bölgesi’nin atık sularının su kaynaklarına verilmesi, aynı zamanda katı atıkların vahşi depolama şeklinde su kaynakları yataklarında depolanması kirliliğin en önemli nedenlerinden. Kaynak : SOMUT VERİLERLE KAPİTALİZMİN EKOLOJİK SORU(N)LARI: (KÜRESEL) ISINMA + SU(SUZLUK) + KİRLİLİK + NÜKLEER + KENT = TÜRKİYE + YERKÜRENİN HÂLİ http://www.mavidefter.org/anasayfa/i.../cevregunu.doc |
Alıntı:
Hem de en tehlikesiz yolla, monitörün arkasından, bir yandan çay kahve içerek, klavyeden birkaç tuşa basarak bile... Bu tür konularda ne kadar tepki mesajı/mesajınız var? Yeni Çevre Kanunu Kanun No. 5491 (26/4/2006) |
Ben şahsen Ergene Nehri'nin geçtiği yerdeki Valilik, Kaymakamlık sitelerine bu fotoğrafları yolluyorum. Belki kafalarında bir soru işareti oluşur.
|
Ceza kesilse ne olacak. Durum ortada.
Bu alıntı Edirne Valiliği sitesinden. Ergene Nehri'ni kirletenlere para cezası EDİRNE - Edirne Çevre ve Orman Müdürlüğü, 2007-2009 döneminde Ergene Nehri’ni kirleten 20 fabrikaya, 934 bin 987 TL para cezası verdi. Edirne Çevre ve Orman Müdürü Abdullah Bülbül, yaptığı açıklamada, Ergene Nehri’ndeki mevcut kirliliğin fabrikaların kimyasal atıklarından kaynaklandığını söyledi. Fabrikalardan nehre bırakılan atıkların canlı hayatı tehdit edecek boyutlara ulaştığını ifade eden Bülbül, şöyle dedi: "Daha önce nehirde var olan balık ve diğer canlı türleri, kirlilik nedeniyle yok oluyor. Ergene Nehri’nden alınan numunelerde, nehrin suyunun 4. sınıf nehir suyu özelliği taşıdığı tespit edildi. Bu kalitedeki suların, sulama amaçlı bile kullanılması söz konusu değildir. Zaten nehirde yaşayan kurbağa, kaplumbağa ve balık türleri de ölmektedir." Ergene Nehri’ndeki mevcut kirliliğin, nehre deşarjı bulunmayan sanayi tesislerinin yoğunluğundan kaynaklandığını bildiren Bülbül, bazı sanayi tesislerinin arıtma ünitelerini düzenli çalıştırmadığını belirtti. Nehre yakın yerleşim yerlerinde evsel nitelikli atık suların herhangi bir arıtma işlemine tabi tutulmadan direk olarak nehre aktarıldığını ifade eden Bülbül, nehirdeki kirliliğin insan sağlığını da olumsuz yönde etkilediğini vurguladı. 20 FABRİKAYA 934 BİN 987 TL CEZA KESİLDİ Abdullah Bülbül, Çevre Orman İl Müdürlüğü ekiplerince 2007, 2008 ve 2009 yılında İpsala, Uzunköprü ve Enez bölgelerinde gerçekleştirilen denetimler sırasında arıtma tesisleri bulunduğu halde çalıştırmayan 20 fabrikaya, 934 bin 987 TL ceza kesildiğini açıkladı. Bülbül, 2007 yılında 794, 2008 yılında ise 802 işletmenin denetlendiğini belirterek, şunları kaydetti: "Ekiplerimiz tarafından bölgede yapılan rutin ve şok denetimler, önümüzdeki günlerde de devam edecek. Yaptığımız denetimlerde arıtma sistemi olmayan veya arıtma sistemini çalıştırmayan işletmeleri belirliyoruz. Çevreyi kirletenlere yasaların el verdiği ölçülerde yaptırım uyguluyoruz."(aa) Kaynak : Ulusal ve Yerel Basın 21 Nisan 2009 |
Alıntı:
Küçük tepkileri de zaten duyarsız bilinçsiz çıkarcı liderlerimiz bunları esimile edebiliyor. Asıl konu toplumu öyle bir zihniyetini bozdular ki toplum bananeci, bana dokunmıyan yılan bin yıl yaşasın, zihniyetine büründürdüler, şimdi bir çok kişi bu yazıma hayır öyle değiliz diye tepki verecek. Ona da cevap vereyim, öyle değilizde neden tepki veremiyoruz, neden büyük sesler veremiyoruz, neden örgütlenemiyoruz, örgütlensekte orada kişisel çıkarlarımız olmadan katılmıyoruz, katılmak istesekte ekonomimiz el vermiyor, Bizleri öylesine bir gecim sıkıntısına soktular ki, biz gecim derdinden hiç bir şeyle uğraşmaya hatta düşünmeye zaman bulamıyoruz, Ekonomik güçü olanlar da kazançı olmadan bir şey yapmıyor. İşte bizler bunları düşünürken bırakın kirliliği ülke bölünme noktasına geldi, israil filistinede 49 yıllığına gelmedimi, şimdide türkiye ve bir de kürt sorunu ddp millet vekili, obama gelip gittikten sonra, kürt devleti sınırları çizilmiştir açıklaması yaptı. Kaç kişimiz kaç millet vekilimiz hangi örgütlü güçümüz depki gösterdi? Bütün bunları 35 sene önçe bir tanıdığım söylemişti, çok af edersiniz ama o zamanlar ben ona asittir olurmu öyle şey demiştim, o zamanlar dedikleri bir bir olduğunu görüyorum, dahada göreceklerimiz var. Arkadaşlar amerikan dış işleri bakanı geldi, iki gün sonrada obamanın geleceği söylendi ve geldi, ne sözlerin ne imzaların atıldığını biliyormusunuz, işte kürt sınırlarının çizildiği açıklaması, işte israile toprak verilmesi bunlar bizleri nereye götürür tahmin edebiliyormusunuz. Şuradaki mesaja siz isterseniz benim 35yıl önçe inanmadığım gibi sizlede inanmayın. Arkadaşlar konuyu başka taraflara götürdüm özür dilerim, kirlilik tabi ki çok önemli bir konu ama ondan daha önemli ülke sorunu. |
Ergene'ye yakın yaşayan kimler var?
|
Sevgili Malina
Ben hergün Ergene üzerinden en az iki kez geçiyorum. Yaşadığım yerde Ergeneye en fazla 4 km uzaklıkta. |
İç içe yaşıyoruz. Neden sorduğunuzu anlayabilir miyiz?
|
Ben neden tarkyaya bukadar sanyi yapıldığını anlamıyorum
anadolumuzun okadar yerleri varken tarımda ülkenin bir numara yeri harcanıyor birileri trakyayı yok etmek istiyor ayçiçek tarımı çeltik tarımı %70 trakyada sulanmadan buğdayın tek yetiştiği yer trakya ayrıvca üzümün ve pancarın minumum sulamayla en yüksek ürün alındığı yer tarkya maalesef trakyamız talan ediliyor göz göre göre vatan elden gidiyor |
Sevgili Arkadaşiar,
Sanırım sorun sanayinin değil yanlış sanayi kollarının tarımsal alanlara kurulması. Eğer Tekstil iş kolundaki boya ve apre tesisleri ile deri fabrikalarının yer altı sularını kullanımlarını buna bağlı olarakta desarj raporlarını düzgün kontrol edip gerekli uygulamakar yapılsa Ergene ancak % 60 seviyelerinde temizlenebilir. Ergene Kırklareli Çakıl daki kaynağından kuşatılmış vaziyette. Doğrudan suyun büyük bir kısmı şebeke suyu olarak kullanılıyor. Yaşları uygun olanlar hatırlar Çakılın içindeki çoklu çeşme gürül gürül akardı, üç dör yıl önce gördüğümde eski halinden eser yok idi. Söylemek istediğim işe kaynaktan kurutmakla başladık. 18 numaralı mesajda k0900 tüm ülkedeki durumu özetlemiş. Sorunu sadece sanayiciye yüklemek yanlış olur. Sorunumuz yerel ve ulusal siyasilerde. SİYASİLER KİM ? diye sorarsanız cevabım basit, Sen , ben, o yani bizleriz. Bulunduğum Muratlı İlçesinde Ergene üzerindeki tüm köylerin ve İlçe nin tüm atıkları henüz sanayi Trakya ya gelmeden önce nereye atılıyordu ? Ergene ye. Ama Ergene ve Ergene ye karışan dereler güçlü idi ve bizlerin cehaleti ve vurdum duymazlığıyla baş edebiliyordu. Bir gün yolunuz düşer çayımı içmeye gelirseniz göz alabildiğince yayılan buğday ve ayçiçeği terlalarının sınırlarında bile ağaç yaşatmayan. Yol kenarlarına dikilen ağaçları kurutmak için nasıl gayret gösteren. Tarlasinda ki anızları yakan. İlaçlama sonrası ilaç kutularını kendi tarlasında bırakan. Mera larını parselleyip paylaşan sonrada hayvancılık bitti diyen. Atık tesisleri kuran fakat çalıştırmıyan ülkem vatandaşlarını ( ben dahil ) yakınen görebilirsiniz. Yurdum insanını eğitimden ve bilgiden uzaklaştıranlarla mücadele etmezsek, iğneyi kendimize batırmadan çuvaldız peşinde koşarsak,milletçe küçük çıkar hesaplarımızı korumaya devam edersek, ne Ergene ne de Trakya korunur. Sevgiyle kalın, |
http://www.agaclar.net/forum/attachm...5&d=1261427660
Büyük hali için tıklayınız Sadece Ergene'nin olduğu bölümü çizip, nehir boyunca yer alan yerleşim yerlerini yazabilir miyiz? Her yerleşim yerinde yer alan firmaları da listelemek gerekir. Nerede ne var anlamak için... Ya da bunların yapılmış olduğu bir web adresi biliyorsanız yazar mısınız? |
Sevgili Malina,
Çerkezköy Trakyadaki en buyuk sanayi bölgesi ama Ergene nehrine olan uzaklığı yaklaşık 40-50 Km . Eğer Ergene havzasını kirleten oluşumları tesbit etmek istersek sanırım Ergene ye ulasan tüm akarsuları kirleten sanayi kuruluşlarını, yerleşim alanlarını hatta mülki ve askeri yerleşimleri belirlemek gerekecek. Bununla ilgili belgeler ÇERKEZKÖY, ÇORLU. TEKİRDAĞ, KIRKLARELİ,HAYRABOLU, EDİRNE sanayi odalarından ve yerel yönetim birimlerinden alınabilir, . Ayrıca tüm tesisisler ile detaylı bilgiler İl çevre müdürlüklerinden alınabilir. Sevgiyle kalın |
Birçok işletmenin atıksu arıtma tesisi olduğu halde çalıştırmıyor. En azından bu işletmelerin bu tesisleri çalıştırmaları sağlanamaz mı?
Benim bildiğim kadarıyla Çerkezköy Organize Sanayinin genel atıksu arıtma tesisi var ama yine de ERgeneyi kirletiyorlar. Bence tüm bu işletmeler sadece ben mi Ergeneyi kirletmeyeceğim mantığıyla çalışıyorlar. Olaya bu mantıkla bakınca sonuç ortada tabii ki. Hem devlet yaptırımı lazım hem de topluca bir atıksu arıtma tesisini çalıştır kampanyası olmalı gibi geliyor bana. Olmayanlara da mutlaka yaptırım gerekiyor. Bence en büyük kirleticiler deri ve tekstil sanayileri. Köylerden veya kasabalardan gelen küçük atıksularla Ergene önceden başedebiliyordu. (Daha doğrusu Ergene'nin kolları başedebiliyordu!) Ama sanayi atıksularının kirliliği kat kat fazla! |
Goegle Eart'ta geçtiği tüm yerleşim birimleri var. Sanırım buradan da faydalanabiliriz. Ben en uç kısmında sayılırım. Uydu görüntülerinde de simsiyah rengi belli oluyor. Başlara yaklaştıkca renk açılıyor. Haritanıza bir daha bakayım. Yazıya ekleme yapabilirim.
|
Alıntı:
http://www.edirne-cevreorman.gov.tr/...ylem_Plani.pdf Sayın malina. Burada tüm bilgiler var. Hatta ilçelerin nufuslarına kadar. Ben incelemeye devam ediyorum. |
Yarın 15 ocak tarihinde İstanbul Buyuk nazım planlama elemanları ve Tekirdağ Çevre müdürlüğü elemanları ile yeni Trakya imar planlaması ile ilgili bir toplantı var ve bende katılımcılardan biriyim.
Ergene için düşünülenleri ve pratikteki uygulamalar hakkındaki son düşünceleri öğrenebilirsem sizlere aktaracağım. Sevgiyle kalın |
Çok seviniriz Ensar :)
Yazılı dökümanları varsa ve vermelerinde sakınca yoksa alıp alamayacağını da öğrenir misin? |
Sevgili Malina,
Benim de taraf olduğum bir tartışmayı, iğneyi önce kendime sonrada çuvaldızı karşımdakilere batırma felsefesi ile objektif bir sekilde aktarmaya çalışayım. Konu IMP ( İstanbul Metropolitan Planlama ) nın yapmıış olduğu TRAKYA KALKINMA BOLOLGESİ 1/100.000 lik imar planına yapılan itirazların değerlendirilmesi ve buna guna göre 1/25.000 lik planların yapılması. Amaç - Tüm Trakya yı tarım , hayvancılıkla ve tarıma dayalı sanayii ile ekonomik yasamını sürürebilir bir konuma getirmek. -Trakyadaki mevcut sanayiyi belli sürelerin sonunda Trakya dışına çıkarmak. Bu iki hedef doğrultusunda IMP nin önerisi Trakyada Taımsal Organiza Bölgeleri kurarak burada sebze meyve yetiştirmeyi, hayvancılık ve süt işleme tesislerini kurmak ve tarımsal ürünlere dayalı endüstrileri geliştirmek. Mevcut sanayi tesislerinin yeni yatırım yapmalarını zorlaştırarak zaman içinde endüstriyel kirliliği ortadan kaldırmak. Plan hedeflerinde 10 yıl sonra TRAKYA NUFUSUNUN BUGÜNKÜ 2.200.000 DEN 4.500.000 Sayısına ulaşacağıda vurgulanıyordu. Bana göre göstermelik hiçbir şekilde sonuç alınamıyacak olan bir planlama. NEDEN Mİ ? Trakyada toplam mera alanı son 10 yılda yapılan usülsüz paylaşımlarla yarı yarıya azalmış durumda ve mevcut hayvancılık politikalarında ki batılı dayatmalarla ( Desteklerin kaldırılması ) bir daha duzelmemek , canlanmamak uzre bitmiştir. Siz et ve süt verim ortalamaları bu kadar düşük hayvanlarla bu işi yakalayamazsınız. Çoban bu ülkede hakaret kelimesi diye yorumlanır durumda kimse kızını çobana vrmez. Mera yok sağlıklı hayvan yetiştiremezsiniz. Yediğimiz yoğurtların vede hazır dondurmaların için deki süt miktarından IMP uzmanlarının haberi yok süte dayalı endüstriden bahsediliyor. İnanmıyacaksınız ama Trakyada Amerikadaki Arjantin ve Avustrlayada ki gibi hayvan çiftlikleri neden olmasın diye sordular. Tarıma dayalı endüstri deyince benim bildiğim Trakyada Buğday ve Ayçiçeği ile Çeltik tarımı başta geliyor. Bu tarım ürünlerinden hangi sanayiyi beslemeyi düşünürsünüz ? İletişiğm teknolojisini mi ? Makine üretimini mi ? Tabi ki Un ve Yağ endüstrisi. Ama bu gün Trakyada ki kurulu olan bu tür tesislerin yarısı HİÇ ÇALIŞMIYOR çalışanlarında hiçbiri TAM KAPASİTE İLE Çalışmıyor. Neyse bana göre birilerine hoş görünülmeye çalışılıyor gibi geldi bana. Trakya nufusu R.T.E nin istekleri gerçekleşip herkes üç çocuk yapsa bile 10 yılda ikiye katlamaz. Zatende bu konuda kimse R.T.E yi dinlemiyor. TRAKYAYA birileri gelecek herhaldeki 10 yıl somraki nufus 4.500.000 olarak hesaplanmış. Bu nufus Ekonomik yasamını tarım ve hayvancılıkla sürdürecek. GÜLSEM Mİ ? AĞLASAM MI ? bilemedim. Amerika da ya da herhangi bir gelişmiş ülkede Sanayi tesislerini yemyesil alanların ortasında görmeniz hiç şaşırılack bir şey değildir. Hele hele bu konudaki en uç örnek Japon FANUC firmasının Milli Park sınırları içindeki tesisi çok ğüzel örnektir. Ver max %5 imar izni bak bakalım hangi sanayici geriye kalan %95 alanı gözü gibi koruyor mu ? Korumuyor mu ? Populist ne imama ne hahama yaranır bir plan vesselem. Evet ben küçük sanayiciyim. Tüm yaşamım boyunca güzel şeyler yapmaya çalıştım. Doğanın ortasında SANAYİ, TARIM,HAYVANCILIK üçlemesini birlikte yapmaya çalıştım. Doğaya ne kadar zararım veya faydam olduğu konusunda bir şey söylemem yanlış olur ama dünkü toplantıda gördüm ki ben bu işi becerememişim. Sanayici şapkamla konuştum, benim yetiştirdiklerimin yarısını yetiştirmiyenler kızdı. Doğasever şapkamla konuştum sanayici arkadaşlar kızdı. Mühendis kimliğimle konustuğumda ise IMP uzmanları kızdı. Ama söz verdim İMP elemanlarına kendi sebzelerimden ve yumurtalarımdan götürüp ofislerinde dilim döndüğünce tarım ve sanayi nin nasıl et ve tırnak olduğunu sorunun sektörler değil kişiler olduğunu anlatacağım. Sevgiyle kalın |
Yorumsuz
1 Eklenti(ler)
|
Sn Ensar
Bilgilendirme için çok teşekkür ederiz. Acaba Ergene'nin durumu ortadayken, ayrıca, Trakyadaki yeraltı sularının kirliliği su tablasının bugün geldiği durum (derinlik açısından) bilinirken, tarımın nasıl yapılacağına değinildi mi? Çoğu yerde su kirliliğinden artık tohumlar yeşermiyor çünkü... |
1 Eklenti(ler)
|
Alıntı:
Zira Ergene'nin kirliliği sadece yerüstünde var olan nehrin suyunun kirlenmesi değil, yeraltı sularının yoğun sanayileşme nedeniyle çok fazla miktarda çıkarılıp, nehre kirletilerek bırakılmasından oluşuyor. Tarımın sadece Trakya'da değil, ülkenin tümünde gerçekten yapılmasının istendiğini sanmıyorum. Hummalı bir şekilde çok uluslu şirketlere nakit transferi ve çoluğumuza çocuğumuza ucube organizmaların yedirilmesine çalışılıyor. Çoğunluk da durumdan memnun zaten. gece karamsar olmak istemeyen ama manzara da ortada diyen forum kişisi. |
Fark ettiniz mi? Sayın gece'nin avatarının rengi ile Ergenenin rengi aynı. Durum bu kadar vahim.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 05:37. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025