![]() |
|
|
|||||||
| Anket Sonuçlarını Göster: ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ YAPILSINMI ? | |||
| EVET |
|
30 | 37.04% |
| HAYIR |
|
51 | 62.96% |
| Oy Verenler: 81. Bu ankete oy veremezsiniz | |||
![]() |
|
|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
|
İstanbul elden gitmiş, talan edilmiş. 3 değil 30 köprü yapılsa ne değişir ki? Dünya incisini para uğruna, kazanç uğruna, rant uğruna ne hale getirdik. Sadece İstanbul'mu? Antalya'da beton yığını. Tamam, yapalım. Rahatlayalım. Ya doğadaki hayvanlar. Her otoyol onları hapsediyor. Yapılan otoyollarda nazar boncuğu olsun. Bir tane hayvanlar için geçiş, tünel var mı? Yok. Kimsenin aklına bile gelmez bu sorun. Var değinde beni utandırın. Velhasıl mirası sorumsuzca harcıyoruz. |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 277
|
Hedef, İstanbul üzerinden Trakya Bölgesinin yani Türkiye’nin ranta kurban edilmesidir. Trakya, dolayısıyla Marmara Avrupa’nın arka çöplüğü yani sanayisi niteliği kazanmış, 3.Köprü de bu uygulamaların tacı olmuştur. Coğrafi büyüklüğü, şehirleşme hızı ve aldığı göç göz önünde bulundurulduğunda, plansız şehirleşmenin en çarpıcı sonuçlarının İstanbul’da yaşandığı bilinmektedir. İstanbul’un nüfusu 1945’te 1 milyon iken, 2000’de 10 milyonu geçmiş ve günümüz itibariyle 15 milyonun üzerine çıkmıştır. 1950'li yıllardan başlayarak plansız bir şekilde gelişen İstanbul metropolünün yarattığı yıkıcı bölgesel sorunlar, Marmara'daki yakın illeri de etkilemeye başladı. 1980'li yıllarda yaşanan İstanbul'dan Trakya'ya birinci sanayi göçü, bölgenin ve İstanbul’un sürdürülebilir yaşam dengelerini altüst etmiştir. Zaten 2006 ve 2009 İstanbul çevre düzeni planları, ikinci ve daha vahim göç dalgasını öngörmüştü. Trakya Üniversitesi'nin yürütücülüğünde (Tekirdağ Ziraat Fakültesi öğrencilik yıllarımda sürecin içindeydim) 2000'li yılların başında hazırlanan "Trakya Altbölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı", bu olumsuzlukların giderilmesini ve bölgede sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanmasını amaçlıyordu. Ancak 2004 yılından itibaren, Çevre ve Orman Bakanlığı planda yaptığı değişikliklerle ve "uyumlaştırma" adı verilen uygulamalarla, Trakya'yı İstanbul'un çarpık gelişmesine teslim etti. Bunun sonucunda rant kaygısı taşıyan tepeden inme şehirleşme politikalarının yarattığı ve yaratacağı tahribatın en iyi örneklerinden biri İstanbul Boğazı’nda yapılan 3. Köprü ucubeliği ile taçlandırıldı. İstanbul’un kuzeyinde yapılan ve trafiğe bir çözüm olarak sunulan köprü ve bağlantı yolları, trafik sorununu çözmeyeceği gibi, İstanbul’un kalan son orman alanlarında ve su havzalarında geri dönülemez zararlara yol açacaktır. ( 3.köprü için 2 milyon ağacın kesileceği öngörülüyor.) Aynı zamanda nüfus ve yapılaşma baskısını ağırlaştıracaktır. 3. Köprü, İstanbul’un trafik sorununu çözmeyecektir çünkü köprünün yapımına gerekçe olarak gösterilen transit trafiği yeniden yönlendireceği öngörüsü, bu trafiğin boğaz geçişlerinin %2-3’ünü oluşturduğu düşünüldüğünde anlamlı bir geçerlilik kazanamayacaktır. Öyleyse temel baskı ve yarattığı döngü neyin ürünü? Bölümüm olan Tekirdağ Ziraat Fakültesi Toprak Anabilim Dalı bünyesinde değerli hocalarımın 2009 yılında yürütmüş olduğu 'Arazi Varlığı Yönetiminde Çevre Düzeni Planı, İklim Değişikliği ve Çölleşme' adlı çalışma sorunun bu uygulamalar üzerinden doğrudan bağlantısı netleşmiş oluyor. Çalışmaya göre Türkiye'de toplam alanın 26.5 milyon hektarlık tarım arazisinin önemli bir bölümü (pek tabi bilinçli olarak) 'yanlış ve amaç dışı' kullanılarak, verimli ve iyi nitelikli tarım arazilerinden Bartın'ın üç katı, İstanbul'un ise tamamı boyutunda bir alan geriye kazanılamayacak şekilde yitirilmiştir. Günümüzdeki nüfus artış hızıyla yaklaşık yarım asır sonra, şimdiki nüfusumuz ikiye katlanacak; 2050'li yıllara ulaştığımızda stratejik ürün olan buğday üretimimizi de ikiye katlamamız gerekecektir. 2100'lü yıllara veya önümüzdeki yüzyıla yaklaşırken de şimdiki buğday üretimimizi dört kat daha fazla üretmek zorunda kalacağız. Niçin bu bağlantıyı kurdum? Bu süreçte, rasyonel sürdürülebilir arazi kullanım programlarını hayata geçirmemiz gerekliliği varken biz Marmara dolayısıyla Trakya Bölgesini, yani 1. ve 2. sınıf verimli tarım topraklarımızı ve su kaynaklarımızı (ki akarsu ve göletlerin 49 yıllığına kiralandığını ve pazarlandığını, taban suyu seviyesinin kritik eşiğe yaklaştığını raporlar göstermektedir) Avrupa’nın sanayisine peşkeş çekiyor, kıtaları da vatana düşman yollarla birleştiriyoruz. Trakya ve Marmara’da son 10 yılda hava sıcaklığı 1.4 derece artış göstermiştir. Buna bağlı olarak da % 25 yağışlarda azalma gözlemlenmiş ve sularımız niteliklerini kaybetmiştir. Bir milletin ileri ve güçlü olması köprü, yollar, yapılaşma ve sanayileşme ile ölçülemez, toprağına, doğasına yani kaynaklarına gösterdiği yüksek değer ile ölçülebilir. Esen kalın. |
|
|
|
![]() |
| Etiketler |
| garipçe, köprü, oksijen, orman, rumelifeneri |
|
|