agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni1Beğeniler
  • 1 Gönderen Odeh

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 22-10-2006, 17:45   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Barajlar ve çevre etkileri

Ben yıllardır Yazılı Kanyon Tabiat Parkı için uğraşır dururum sonuç kocaman bir sıfır. Şimdilerde Köprülü kanyona el attılar, neymiş H.E.Santrali yapacaklarmış 5 MW gücünde . Bu bir köyün bile elektriğine yetmeyecek bir güç.

İnanır mısınız D.S.İ nin WEB sahifesine girin proğrama aldıkları bir dünya H.E.Santrali var. Bir çoğuda Milli Parklarda,Tabiat Parklarında, Tabiatı Koruma alanlarında.

Uyduruk uyduruk bir takım şirketler çıkıyor biz enerji üreteceğiz diye. Yerleri alıyorlar 5-10 sene işletiyorlar sonra devlete iade ediyorlar. Devlette bu küçük tesisleri rantabl bulmadığı için kapatıyor. Örnek Kovada H.E.S.

İçim parçalanıyor. Kaldı ki bu Çevre İl Müdürlükleri ne işe yararlar? Bir ÇED raporu hazırlayabilmekten acizler. Çoğunda da bir Çevre Mühendisi bile bulunmamakta.

Herkes bulunduğu yöredeki katliamlara karşı çıkmalıdır diye düşünüyorum.


Düzenleyen malina : 22-10-2006 saat 20:08
Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-10-2006, 20:03   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Türkiye’nin Hidroelektrik Santral Projeleri Listesi
Tablo-1

DSİ ve EİE tarafından geliştirilen ve Su Kullanım Anlaşması yapmak üzere Şirketler tarafından müracaat edilebilecek hidroelektrik enerji projelerinin listesi
Tablo-2

(Yapılacak inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, Tablo-2’ye yönetmelik esaslarına uygun olan DSİ / EİE projeleri ilave edilerek Tablo-2 güncelleştirilecektir.)

Tüzel kişiler tarafından geliştirilen projeler listesi
Tablo-3

İnşaatı devam etmekte olup başvuru yapılabilecek HES projeleri
Tablo-4

İkili anlaşmalar kapsamından çıkarılan, müracaat edilen ve edilebilecek HES projeleri listesi
Tablo-5

Yap İşlet Devret (YİD) Kapsamından Çıkarılan, Müracaat Edilen ve Edilebilecek HES Projeleri
Tablo-6
Sözünü ettiğiniz bilgiler burada mı?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-10-2006, 14:30   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Evet Tablo 1-2 diye hatırlıyorum. Aşağı Yaylabel H.E.S

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-03-2007, 12:15   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Sütçüler-kasımlar Hidroelektrik Santrali Hakkında

ÖNEMLİDİR: İsparta ili Sütçüler İlçesi Kasımlar Beldesinde KÖPRÜLÜ KANYON BAŞLANGICINDA 19 mART 2007 TARİHİNDE ANKARA D.S.İ salonunda Hidroelektrik Santrali ihalesi yapılacaktır. Bu İhaleye 2 firma katılıyor. TAÇ YILDIZ ENERJİ ve AKDENİZ ENERJİ Daha önce iki kez reddedilen bu ihale yukarıda belirtilen tarihte tekrar yapılacak ve 49 yıllığına kullanım hakkı verilecektir ihaleyi alan firmaya.

prülü Kanyon üzerindeki eko turizmi ve yöredeki köyleri çok etkileyecek olan bu tesisiçin ÇED RAPORU yoktur. Kasımlar,Aşağı Yaylabel,Yukarı Yaylabel,Kesme Köylerinde Ç.E.D Raporu için ne ilana gidilmiş,ne askıya çıkılmış nede çevre köylüler açık bir toplantı ile bilgilendirilmiştir. Bu tesisin ulusal enterkonnekte sisteme ne kadar katkı sağlayacağı meçhuldür. O bölgede suyun gözesi dediğimiz ana kollardan Yaylabelde birkaç adet alabalık tesisi mevcuttur. Ayrıca Tota Dağı-Kasımlar-Aşağı Yaylabel-Yeşilbağ-KöprülüKanyon güzergahında Her yaz Safari ağırlıklı turlar organize edilmekte ve ortalama her yıl 1o bin civarında turist o bölgede dolaşmakta ve ekonomik katkı sağlamaktadır.Köylüğlerin en küçük bir ortaklığı dahi yoktur,ve onların çok az olan ekili alanlarını etkileyecektir. H.E.S havuzları yöredeki dünyanın en güzel doğal klimatizasyonu etkileyeceği gibi,yaratacağı nemlilikle bitki ve hayvanları olumsuz olarak etkileyecektir.

BİLGİLERİNİZE SUNARIM
Mahmut Leventoğlu

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-03-2007, 09:22   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Bu başlığa ne bir ziyaretçi ne de bir eleştiriyada fikir beyanında bulunulmuş. Yazık ne kadar duyarlı ve sorumlu davranıyoruz ? (

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-03-2007, 21:24   #6
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
Enerji Sanayi
a) Enerji Sanayi ve Enerji Üretimi: Isparta ili ve ilçelerinin yeterince ve güvenilir bir elektrik enerjisine ulaşması 1960 yılında olmuştur. Isparta ve çevresinin elektrik ihtiyacının karşılanması amacıyla Eğirdir ilçesi Kırıntı köyü sınırları içinde 8,4 Mw gücünde bir hidroelektrik santralının tesisine 1956 yılında başlanılarak, 1960 yılında tamamlanmış ve enerji üretimine başlanılmıştır. Santralde üretilen enerjiyi Eğirdir, Atabey ve Isparta’ya nakledecek 66 kw ana iletim hatları ile indirici merkezler ve dağıtım şebekeleri santralın tesisine paralel yürütülerek tamamlandığı için Kovada I Hidroelektrik Santralından 1960 yılından itibaren enerji alınmaya başlanmıştır.



İlde ikinci Hidroelektrik Santralı yine Eğirdir ilçesi Aşağı Gökdere Köyü hudutları içinde 1971 yılında işletmeye açılan Kovada II Hidroelektrik Santralıdır. Kurulu gücü 51,2 Mw, yıllık üretim kapasitesi 250.000.000 kwh.tır. Her iki santralın da besleme kaynağı Eğirdir Gölü olup, 1990 yılından itibaren Eğirdir Gölünden santrallere su verilmediği için santralar yılın birkaç ayında (Ocak- Mayıs ayları arası) Kovada Gölünde biriken sularla Kovada I HES’de yıllık 4-5 milyon kwh, Kovada II HES’da 20-25 milyon kwh elektrik üretebilmektedir.



Isparta ilinde üçüncü hidroelektrik santralı Aksu Enerji A.Ş’ce Eğirdir ilçesi Çayköy hudutları içinde Çayköy HES olarak kurulmuş ve 1989 yılında işletmeye açılmıştır. Kurulu gücü 16 Mw, yıllık üretim kapasitesi 36 milyon kwh.dır. Besleme kaynağı Anamas Çayının Eğirdir Gölünün takviyesi amacıyla güzergâhının değiştirilmesi sonucu oluşan bir kaynaktır.

Üretim santralleri açısından Haziran 1998 tarihinde Sütçüler Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ’ne bağlı 2,3 Mw kurulu gücünde Sütçüler HES ve son olarak da İÇTAŞ AŞ.’ce tesis edilen 27,84 Mw’lık Isparta Mobil Santralı işletmeye alınmıştır.

Isparta il sınırları içerisinde, TEDAŞ’a bağlı bulunan trafo merkezleri Isparta, Kuleönü, Barla, Eğirdir, Göltaş, Keçiborlu ve Ş.Karaağaç’tadır. TEDAŞ dağıtım sistemine enerji transferi bu merkezler aracılığıyla yapılmaktadır. Bu merkezlerden satışa esas olarak verilen enerji miktarları tabloda verilmiştir.
http://www.ispartalilardernegi.org/sanayi.asp
Mahmut bey konu ile ilgili bu kaynağı buldum.Bu santral ıspartada yapılacak 4 santral olacakmış.

Sizin kaygınızın, korunmaya değer yerlerin ve yok olmaması olduğunu anlıyorum,ama siyasilerin ve sanayicilerin bu konuda duyarlı olmadığını hepimiz biliyoruz.
İnternette bulduğum bir iki form sitesinde de yöre halkının konuya çok duyarlı olmadığı gördüm.
Silivri'de yapılacak tehlikeli atık tesisi için ÇED raporunun olumsuz geleceğini anlayan ve halkın tepkisinden çekinen siyasiler geri adım attılar.
Sözünü ettiğiniz yerler için ciddi bir kampanya yapılmalı ve en başta orada yaşayan halk bilinçlendirilmeli.
Yoksa taşa, toprağa, havaya para gözü ile bakanlar köprülü kanyona acımayacaklardır.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-03-2007, 21:27   #7
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1854

Bakınız,güzelim Meriç Nehrine hangi gözle bakılıyor.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-03-2007, 20:52   #8
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Ah sevgili Eskimo kazın ayağı öyle değil. Ben zamanında Sütçüler H.E.Santralinede engel olamadım. Ne yazıkki Yazılı Kanyon Tabiat Parkı sınırları içinde kalıyordu. Şimdilerde o şirketin ortakları olan Sütçülerliler bana çok hak veriyorlar ama iş işten geçti. Sabah gazetesinde arka sayfa da tam sayfa yayınlandı. O dönemlerde Süleyman Demirel o gazeteyi görünce aynı gün temel atmaktan vazgeçti .Hiç proğramda olmamasına rağmen Sütçülerimize 50 yataklı modern bir hastane temeli attı.Hastane hizmete açıldı ama ÇED raporu olmamasına rağmen ve defalarca ölüm tehditleri almama rağmen Santral de yapıldı. Şu anda hiç kimseye de doğru düzgün bir getirisi yok.

O belde de yapılacak olan H.E.S inde ortaklarının hiçbirisi ne yazıkki o köylüler değil.

Yazık çok yazık. ((

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-04-2007, 21:29   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Mahmut Leventoğlu Mesajı Göster
Ah sevgili Eskimo kazın ayağı öyle değil. Ben zamanında Sütçüler H.E.Santralinede engel olamadım. Ne yazıkki Yazılı Kanyon Tabiat Parkı sınırları içinde kalıyordu. Şimdilerde o şirketin ortakları olan Sütçülerliler bana çok hak veriyorlar ama iş işten geçti. Sabah gazetesinde arka sayfa da tam sayfa yayınladım. O dönemlerde Süleyman Demirel o gazeteyi görünce aynı gün temel atmaktan vazgeçti .Hiç proğramda olmamasına rağmen Sütçülerimize 50 yataklı modern bir hastane temeli attı.Hastane hizmete açıldı ama ÇED raporu olmamasına rağmen ve defalarca ölüm tehditleri almama rağmen Santral de yapıldı. Şu anda hiç kimseye de doğru düzgün bir getirisi yok.

O belde de yapılacak olan H.E.S inde ortaklarının hiçbirisi ne yazıkki o köylüler değil.

Yazık çok yazık. ((
Bu yazdığım parağraf Sütçülerliler Derneği(SÜYAD) WEB sitesinde başlık olarak alınıp haber yapılmış ve aynı şekilde Sütçülerliler Vakfı sitesinde de Haber olarak alıntılanıp yazılmıştır.Ağaçlar Net sitesi üyelerinin bilgilerine sunulur.

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-04-2007, 21:47   #10
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Simuzer Mesajı Göster
Ülkemizde bir çok akarsu mevcut. Bu akarsulardan elektrik enerjisi elde etmek, hidroelektrik santralleri ile mümkündür.

Pek tabii, bu konu hakkında fazla bir bilgiye sahip değilim. Ancak, Sütçüler'de Ramazan Hoca olarak tanınan Ramazan Sarışahin ile birlikte Sütçüler Hidroelektrik Enerji santraline girdim, gezdim ve teknik anlamda az-çok bilgi sahibi oldum. Gördüğüm ve bende bıraktığı izlenimlere göre, öyle güçlü bir santral olmadığıdır. Eğer gittiğim yer orası ise... Gittiğim başka bir yer de olabilir.

Çevreye herhangi bir zararı var mıdır bilemem, ama duyduğum kadarıyla suyun yetersiz olmasından dolayı gerek santrale gerekse Sütçüler halkına sıkıntılı anlar yaşatıyormuş...

Ben, Sütçüler Hidroelektrik Enerji Santrali ile Yazılı Kanyon Tabiat Parkı arasında bir ilişki kuramadım... Yani anlayacağınız, bu konuda bilgi eksikliğim var. Bu konuda, ayrıntılı bir belge, fotoğraf, döküman varsa bizlerle (veya benle) paylaşırsanız çok memnun olurum. Kısacası, bilinçli bilinçlenmek istiyorum.

Hidroelektrik Santrallerinin, turizm, kültür ve tarihi yerlere zarar vermeden yapılması tercih edilmeli diye düşünüyorum.

Bu arada, babamın da Sütçüler Hisroelektrik Enerji Santrali'nde hisseleri var. Bi ara bir veya iki kez kâr payları dağıtılmıştı. Şimdi ne oldu bilmiyorum.

Zafer Sarışahin
Sevgili Simuzer (Zafer Sarışahin)
Merhaba sitemize hoşgeldiniz. Site kuralları gereği önce kendinizi tanıtmanız gerekir.(Gerçi ben tanıyorum)Üyeler için kullanım kılavuzu nu takip ederek bunu gerçekleştirebilirsiniz.

Sütçüler H.E.Santrali konusunda herhangi birşey konuşmayacağım.Bu konu yıllardır beni resmen baydı. Yazılı Kanyon Tabiat Parkı ,Orman işletmesi bünyesinde bulunan haritalarda sınırları mevcuttur.Yeşildere Orman İçi Dinlenme Yerinden(Suyun Gözesinden) başlar ve Çandır köyünde biter. Bu güne kadar savunduğum herşeyin ve ağzımdan çıkan her sözün arkasındayım.

Ben Sütçüler H.E.S in ortağı **** hissedarı değilim. Sadece rahmetli babamdan kalan (4 Hissedar) 250 bin liralık bir hisse senedinin varisiyim.

Ama şunu açıkça söylüyorum Sütçüler H.E.S kurulmaya başlandığı andan itibaren sadece Milli Parklar Kanunu nedeni ile Yazılı Kanyon Tabiat Parkı sınırları içinde kaldığı için karşı çıktım ve hala karşıyım.Bu konuda da kimse beni dinlemedi ama Tabiat Parkları da Milli Parklar kanununa tabidir.

Bütün bunlar geçmişte kaldı. Ne yazıkki o tesis herşeye rağmen kuruldu.Söyleyecek başka birşey yok.Sadece yazık diyorum.

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-07-2007, 10:56   #11
Ağaç Dostu
 
Vildan Sönmez's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-08-2005
Şehir: K.çekmece
Mesajlar: 5,186
Galeri: 1126
Barajlar ve çevre etkileri

SUYLA GELEN KÜLTÜR SUYLA YOK OLMASIN

Bilim adamlarının, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin ve alanındaki etkili kişilerin tüm karşı durmalarına rağmen, ülkedeki siyasi otoritenin yanlış ve dayatmacı politikaların sonucu olarak "Yusufeli'ni boğacağız" kararlılığı üzerine, bir kez daha yeniden ve daha yüksek sesle " Yusufeli" demenin zamanıdır.

Bir kez daha asıl şimdi Yusufeli'ne sadakatin zamanıdır.

Sakıp sabancı müzesi tarafından taksiciler ve aileleri için düzenlenen ikinci taksiciler günü müze ziyaretinde en yoğun ilgiyi Rodin'in ömrünün sonuna kadar tamamlayamadığı "cehennem kapısı" adlı eseri görmüş!.. Cehennem kapısındaki kaosu ve bu resimden fırlayan heykelleri inceleyen şoförlerden biri "uzağı gören adammış bu Rodin" demiş. Taksicinin halk bilgesi yaklaşımıyla Rodin'e yakıştırdığı uzak görüşlülük neden bizim siyasetçilerimizde olamaz…
-Nedir siyasetin, siyasetçinin göremediği?
-Baraj yapımlarının çevreye, insana ve nihayetinde dünyaya verdiği zarar…
-Biyoçeşitlilik ve türlerin kaybı…
-Daha açık ifadesiyle toprağın, bitkinin, canlının kaybı…
-Bu kayıplar nasıl olur?

İnsan eliyle ekosistemin tahrip edilmesinin yol açtığı
"tür kayıpları" doğrudan bütün canlıların yaşamını etkilemekte, türlerin birbirleriyle olan ilişkilerinden dolayı bir türün yok olması birbirine bağlı olan türleri de olumsuz yönde etkilemekte ve bu türlerin de yok olmasına neden olmaktadır. Böylece ekosistemin yani doğanın dengesi bozulmaktadır. Her canlı türünün yeryüzünde bir görevi olduğu düşünüldüğünde o canlı türünün yok olması ekosistemin işleyişini olumsuz olarak etkilemektedir.

Millet olabilme sürecinde ve millet tanımın da önemli unsurlardan biri olan " kültür"ün, oluşum sürecini belirleyen unsurlar; Yaşanılan coğrafya, iklim ve diğer doğal özelliklerdir. Bu kavramların kapsamı ve çeşitliliği de kültürün zenginliğinde belirleyici rol oynamaktadır. Örneğin, pek çok halkoyunun barındırdığı figürler, türkü ve özdeyişler yaşanılan coğrafyanın yapısını ya da o bölgeye has biyoçeşitliliği oluşturan bir canlının davranışlarını yansıtmaktadır. Bu nedenle, toprak, su ve genetik varlıklar geçmişten geleceğe insanlığın ve ulusun ortak mirasıdır. Dolaysıyla, doğal kaynakların korunması, milli kültürü korumanın ve ulusal savunma stratejisinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Hepimizin bildiği gibi, bir ülkenin turizm potansiyelini belirleme açısından doğal yapı en önemli değerlerden biridir. Bu nedenle, turizm aktivitesinin sürekliliği için bu değerlerin korunması ve durumlarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Turizmin temel kaynaklarından biri olan çevrenin sürekli ve dengeli bir şekilde yönetilmesi, tahrip edilmemesi aksine kalitesinin arttırılması zorunludur.
Doğal varlıkların korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarılması konusunda Türkiye'nin de taraf olduğu
Rio Deklarasyonu' nda, dört ana ilke benimsenmiştir. Bunlar;

1- Şimdi ve gelecek kuşakların doğal kaynaklar üzerindeki hakları ve bunlara olan gereksinimleri eşittir.
2- Herhangi bir çevresel zararın nedenlerinin ve etkilerinin tam olarak bilinmemesi ve boyutlarının kestirilememesi, o konuda alınması gereken önlemleri geciktirici bir özür olamaz.
3- Kirleten, bozan, zarar veren öder.
4- Küresel çevrenin korunma sorumluluğu da küreseldir.
Rio Bildirgesi'nin birinci ilkesine göre: "İnsanoğlu sürdürülebilir kalkınma sorunlarının merkezinde yer alır. İnsanlar, yaşadıkları doğa ile uyum içerisinde sağlıklı ve üretken bir yaşamı hak eder". İnsanoğlunun parçası olduğu ve varlığını sürdürdüğü ekosistemle, uyumlu ve dengeli bir biçimde yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve geliştirilmesi olarak tanımlanan sürdürebilir kalkınmanın temel öğesi "kaynak koruma" anlayışıdır.
Bu nedenle, geleceğin bitkisel üretimi ve dolayısıyla insanlığın geleceğinin güvence altına alınması açısından genetik kaynakların ve biyoçeşitliliğin korunması zorunludur. Biyolojik çeşitliliği tehdit eden faktörler arasında baraj yapımlarıyla doğal ekolojinin tahrip edilmesi oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu gibi faaliyetlerle mevcut alanlarda bulunan türler yok olmakta ve doğal denge bozulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda Dünya'nın en yeşil politikasıyla yönetilen Yeni Zelanda'da suyun özelleştirilmesinden yana Avrupa Birliği baskısına karşı halkın sert tepkisinin olduğu ve hükümetin de bunu hayli ciddiye aldığı bilinmektedir. Ayrıca, ABD'de asfalt yolların çokluğunun yağmur sularının, yeraltına geçmesini engelleyerek yeraltı kaynak sularının giderek azalmasına ve sellere sebep olduğu tartışılmakta ve bu bağlamda acil önlemler alınmaktadır. Bu olumsuzlukları gidermek amacıyla sadece 2002 yılında 50'nin üzerinde barajın sökülmesinin planlandığı bildirilmektedir.

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde enerji kullanımı ve kazanımında uygulanan "yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu" gibi enerji politikalarının yürürlüğe sokulması yukarıda bahsettiğimiz olumsuzlukların ortadan kalkmasına yardımcı olmuştur. Bu sayede, sınırlı enerji kaynaklarının adaletsiz paylaşımı ve bu enerji kaynaklarının ülkeler arası tehdit unsuru olmasının da önüne geçilebilecektir.
Teknolojisinin ve imalatının rahatlıkla Türkiye'de yerli kaynaklarla yapılabileceği rüzgâr, güneş, jeotermal enerji kaynaklarının kullanımıyla, ekolojik dengeyi hiçe sayarak tüketim alışkanlıklarından taviz vermeyen emperyalist ülkelere enerji sağlamak amacıyla Türkiye'nin bir geçiş yolu olarak kullanmasına göz yumulmamış olacaktır. Bu önlemlerin sonucu olarak;

— Doğal yasam ve biyoçesitliliğin ortadan kalkması,
— İklim değişikliği,
— Ekolojik dengenin bozulması,
— Tarihsel mirasın sulara gömülmesi gibi ciddi sorunlara neden olan,
— İnsanları göçe zorlayan,
— Yerel kültürleri tahrip eden, büyük baraj ve hidroelektrik santrallere gerek kalmayacaktır.

Çoruh Vadisi, biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynaklar bakımından oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. Ancak, Çoruh Nehri üzerinde yapılması planlanan çok sayıda baraj, hidroelektrik santral ve göletlerde su tutulması ve yapılacak hafriyat çalışmaları nedeni ile sahip olduğumuz bu zenginliğin çok büyük oranlarda zarar göreceği bir gerçektir.
Bunun yanı sıra, özellikle Yusufeli barajının yapımına başlanmasıyla birlikte, vadiye biran önce girmek için baskı grupları oluşturan küresel işgalcilerin ellerine büyük bir yağmalama fırsatı verilecektir. Bu yolla, çok uluslu şirketlere Çoruh Havzasında 99 yıllığına arama-işletme ruhsatları verilerek, başta uranyum ve altın olmak üzere, toryum, gümüş, bakır gibi birbirinden değerli maden yataklarının (üstelik yapılan anlaşmalarla göre ülkemize tek kuruş bile gelir bırakmadan) yabancılar tarafından yağmalanmasına göz yumulacaktır. Bu nedenle, "gitmezsek, görmezsek, dinlemezsek, ilgisiz kalırsak nasıl koruruz topraklarımızı?" diyen herkesi doğal kaynakların korunması konusunda duyarlı davranmaya çağırıyoruz.
Ahmed Arif'in dizelerinden;
"Beşikler vermişim Nuh'a,
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,
Anadolu'yum ben,
Tanıyor musun?"
diye seslenen Anadolu'nun sesini yüreğinde duyan herkesi Yusufeli için birlik olmaya, Anadolu'ya sadakate çağırıyoruz.

Sanalı gerçeğe yeğlediğimiz, hayalle gerçeğin karıştığı bir dünyada sanal köylerin insanlarını, hayvanlarını, bitkilerini sadece filmlerde veya bilgisayar oyunlarında izlemek istemeyenleri Yusufeli'ni, kurtarmaya çağırıyoruz.

Binlerce yıllık medeniyetlere ev sahipliği yapmış Çoruh Havzasının zengin geçmişinden günümüze ulaştırabildiklerini korumak, duyurmak, gelecek nesillere aktarabilmek, su ile gelen medeniyetin su ile yok olmaması için, herkesi Yusufeli'ne sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Teknolojisi, sanatı ve doğası ile uyum içinde yaşamayı bilmiş binlerce yıllık insanlık tarihine karşı 21. yüzyıl bilgi çağı insanın 40–50 yıl verim biçilen bir barajla Yusufeli ve çevresini bir anda yutmayı planlayanlara karşı direnmeye çağırıyoruz.

Çünkü katışıksız sevgide "sen", "ben" yerine "biz olmak, tek olmak" vardır. Bu yüzden herkesin el birliğine ve aktif katılımına ihtiyacımız var. Gönülden bağlılığın içinde, olmazsa olmaz olan "saf" sevgidir.
Sadece yüreğinde bu sevgiyi taşıyanlarla bu "yok oluş" durdurulabilir.
Unutmayalım ki; Yusufeli, Çoruh vadisinin en önemli merkezidir ve Yusufeli'nin yok olması vadinin yok olması demektir.

Saygılarımla
Kaynaklar

1- Ali UZUN. Biyoçeşitlilik ve Türkiye Biyoçeşitliliğine Genel Bir Bakış.
2- Ceylan ORHUN, 2002. Su İçin Sulu Politikalar, Radikal Gazetesi.
3- Dilek EKŞİ. Hasankeyf'e Sadakat Treni, Atlas Dergisi.
4- Filiz DEMİRAYAK, 2002. Biyolojik Çeşitlilik- Doğa Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma. TÜBITAK VİZYON 2023 Projesi Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli.
5-II. Tarım Şurası, 2004. Doğal Kaynakların Korunması ve Geliştirilmesi, Ankara.
6- Şeyhmus DİKEN, 2006. Günün doğusu/ Bir kez daha Hasankeyf, Birgün Gazetesi.
7- Türkiye Çevre Atlası, 2004. Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı, ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü Çevre Envanteri Daire Başkanlığı, Ankara.
8- Türkiye Kamu Tarım Araştırma Programı, 2005. TUBİTAK.
9- Ümit AVCI, 2005. Tehditler ve Biyolojik Çeşitlilik, Ekoloji Magazin Dergisi, 7.Sayı.

--
Samet HALICI
Ziraat Mühendisi
Diyarbakır

Vildan Sönmez Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-11-2007, 13:45   #12
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 31-10-2007
Şehir: Tunceli Ovacik
Mesajlar: 10
GAP projesi tamamen ekolojik bakimdan bir fiyasko olan, yer alti su kaynaklarin su almasini engelleyen,kuraklik yarattan, arti barajin omru bittince doganin hali ne olacagi dusunulmeden insa edilen , bir ton bitki örtüsü su altinda birakan , eko-system bozan bir projedir.

Bugun bu projeye destekli munzur milli parkinda 8 baraj projesi daha ekleniyor.

bu doga'yi öldürdügümüzde,bize sadece "vatan sag olsun" demek kaliyor.

"GAP Projesi" adi yerine "Barajlar ve Cevre etkileri" diye bir ad daha genis bir baslik olur.
Bir makale okumustum, dunya'da en cok baraj yapan ulke cin ve sonrasinda Turkiye geliyor.

Barajin bin tur faydasindan bas ederler, yapilma esnasindaki is dinamigi,elektrik uretimi, sulandirma projesi. Ama yan etkilerinden hic bas edilmez.

Aranizda munzur vadisini gezen oldumu bilmiyorum, ama o güzelim doga harikasini baraj altinda birakmak nasil bir zihniyet anlamis degilim ??

<...Munzur'da neler olacak?

Munzur Barajları Projesi gerçekleşirse, bölgenin yıllık su potansiyelinin %37.3'ün baraj göllerde tutulacak. Mercan, Pülümür ve Munzur Vadileri göl haline gelecek ve Munzur'un iklim dengesi alt üst olacak. Kışın kar yağışları azalacak, böylece yer altı suları beslenemeyecek ve kaynaklar kuruyacak.

Munzur dağlarında bilinen 1518 bitki türü var. Bunlardan 43'ü bütün dünyada yalnızca Munzur'da bulunan endemik türler. Bu bitkilerin doğal alanları değişecek, büyük çoğunluğu ortadan kalkacak.

Çengelboynuzlu ve bezuvar keçisi, ür kekliği ve yalnızca Munzur gözelerinde yaşayan kırmızı pullu alabalık yok olacak. Bölgenin tarım ve hayvancılığa dayanan yerel ekonomisi tamamen altüst olacak.

60'tan fazla köy sular altında kalacak ve toplam 84 köy zorunlu olarak göç edecek. Munzurlular efsanelerini, kültürlerini oluşturan Munzur Çayı'ndan, köklerinden ayrılacaklar.

Barajlar ulaşımı engelleyecek. Merkez, ilçelerden tecrit edilecek. Bu toprakların OHAL politikaları sonucu en çok göç veren bölgesi, daha da insansızlaştırılacak.

Munzur'da herhangi bir arkeolojik inceleme yapılmamış ancak Keban barajı havzasında paleolitik döneme ait kaya sığınakları, işlikler ve düz yerleşmelere rastlanmış. Belki de Munzur'daki tarih sular altına gömülecek. 50-70 yıl sonra barajların göl alanları bataklığa dönüşecek.

Bölgede yaşayan halkın inançları, gelenekleri, hayatları içinde çok önemli bir yeri bulunan Munzur Çayı'nın özgürlüğü elinden alınacak.

Bu senaryoya bölge halkı da katılmak isteniyor. Çevre Etki Değerlendirme raporu bölge halkına da sunulup onaylatılacak. İstihdam yaratma, kalkındırma gibi yalanlarla insanlar kandırılmaya çalışılıyor. Binlerce kişinin yaşadıkları topraklardan sürülmesinin ve doğanın katledilmesinin önüne bir rüşvet gibi istihdam olanakları konuluyor. Bu istihdamın boyutları da hiç öyle ima edildiği gibi değil. Dünyanın en büyük insan eliyle yapılmış gölüne sahip olan Zimbabwedeki Kariba Barajı bile 450 kişiye iş olanağı sağlamıştı. Buna karşılık 57 bin insanın evlerini kaybetmesine ve salgın hastalıklara neden oldu. İnsanlar geleceği görmekte zorlanıyorlarsa, şimdiye kadar yanı başlarında yapılanlara bakarak bir fikir edinebilirler. Keban ve Seyhan baraj göllerinin etkisiyle 1975 yılından sonra bölgenin iklimi değişti. Keban ve Kargamış barajları arasında artık Fırat Irmağı ve Fırat Kanyonu yok. Bu bölgedeki bitki örtüsü, iç su canlıları ve yaban hayvanları artık yok. Tarihsel yerleşim alanları sular altında. Baraj rezervuarı da balçıklaşmaya başladı.

Atatürk Baraj Gölü'nde su tutulmadan önce Fırat Nehri'nde yaşayan vantuzlu balık, iğneli balık, maya balığı ve bıyıklı balık türleri yok oldu.

Halfetililer, atalarının yetiştirdikleri fıstık ağaçlarının gölgesindeki yöresel taş evleri Birecik baraj gölünün suları altında kalınca, "Yeni Halfeti" adı verilen prefabrik konut bölgesine yerleştirildiler.

Barajların akarsu rejimini ve nem oranını değiştirmesi ile Şanlıurfa'da kelaynakların sayısı git gide azalıyor. Barajlar nedeniyle Konya Ovası'nda yer altı suyu neredeyse tükendi, kuraklık yaşanmakta.

Munzur Barajlar Projesi kapsamında inşaatı tamamlanan Mercan Barajı henüz su tutmaya başlamamasına rağmen, suyun yönü değiştiği için susuzluktan kuruyan ağaçlar oldu.

Kapitalistler, kendileri doğanın sahibi sanıyorlar. Onu istediği gibi değiştirebileceklerini, onu istedikleri gibi kullanabileceklerini, sömürebileceklerini düşünüyorlar. Yanılıyorlar...>

Bu yazı Özgür Hayat'ın 49. sayısında yayınlanmıştır.

deniz62 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-01-2008, 19:04   #13
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Birkaç gün önce Aşağı Yaylabel Köyü Muhtarı Cemal Gürdal Aza Remzi Selvi,aza Ahmet Gül,aza Raşit Çam,aza Muharrem Koyutürk önyazısı(imzalı)ve ekinde köyde başlatılan 150 imzalı imza kampanyası nın evrakları geldi.
Edindiğim bilgilere göre Elestaş Enerji Aş tarafından EPDK dan 29/09/2005 tarihinden itibaren 40 yıl işletme hakkı verilerek 5.2 Mw gücünde bir H.E.Santrali kurulumu için ön lisans verilmiş.

Köy muhtarı ve ileri gelenler İsparta valiliğine Sütçüler Kaymakamlığına Başbakanlığa,D.S.işlerine ,Milli Parklar Gn.Mdlüğüne bu evraklarla müracaat edip bu işin durdurulmasını istemişler.

Bende onlara elimden gelen her türlü desteği vereceğime söz verdim. İnanın bu köy ellerindeki azıcık toprakla geçimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Okulları taşımalı sistemle öğrenciler başka okula taşınıyor. Sağlık ocağı malum kapalı Doktor yok.

Bir taraftanda Sütçüler İlçesi Kaymakamı Hasan Balcı ile görüşmeleri sürdürüyoruz. Köylere hizmet götürme birliği bütçesinden köye neler yapılabilinir diye.


Bunları sizleri bilgilendirmek için yazdım.
Selamlar

Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-05-2008, 07:44   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
çok üzgünüm

ÇOK ÜZGÜNÜM

Sütçüler Aşağı Yaylabel Köylülerinin başlattığı imza kampanyasına ve resmi kurumlara yapılan başvurulara rağmen Hidro Elektrik Santrali inşaatı Elestaş A.Ş tarafından başlatıldı. Koca koca iş makinaları ile hafriyat çalışmalarına başladılar. Köprülü Kanyonu oluşturan Köprüçay ın önemli bir kolu olan Kartoz çayı üzerine Köye hiçbir fayda sağlamayacak olan (iş-nema) ,Santral inşaatı nın Ç.E.D raporu bile yok ve ne yazıkki hiçbir kurum ve kuruluştan resmi bir cevap ta verilmedi. Ayrıca müracaat ettiğimiz hiçbir sivil toplum kuruluşu ve vatandaşlardan destek sağlayamadık.

Eklenen Resimler
 
Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-05-2008, 16:51   #15
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Çok üzücü
vatandaşlardan ve sivil toplum kuruluşlarından destek alamamanız daha üzücü

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-09-2008, 17:38   #16
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Elektrik üretimi için barajları çare görenlerin dikkate alması gereken ama almaycağını bildiğimiz bir haber.
Alıntı:
Yurttan kuraklık manzaraları
Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki barajlar ve göletlerde su seviyesi Eylül ayının gelmesiyle en düşük seviyeyi gördü. Denizli’de su azlığı nedeniyle barajlarda elektrik üretimi durdu, Karadeniz’de dereler kurudu ve göletlerde ölü balıklar kıyıya vurdu.

DENİZLİ/SAMSUN/KÜTAHYA - Kurak bir yaz geçiren Türkiye’de su sıkıntısı Eylül ayıyla birlikte zirveye çıktı. Su seviyesindeki azalma Karadeniz, Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Marmara’da etkisini gösterdi. Denizli’nin Güney ilçesindeki Adıgüzeller ve Cindere barajlarında su azlığı nedeniyle elektrik üretilemiyor. Özellikle Adıgüzeller barajında su seviyesi şimdiye kadar görülen en düşük noktaya indi.

GÖLETLERDE 30 YILDIR İLK KEZ SU BİTTİ
Samsun’un Vezirköprü ilçesindeki bazı sulama göletlerinde ise su çekilmeleri had safhaya ulaştı, gölet zeminlerinde ölü balıklar gözleniyor. Adatepe yöresindeki yaklaşık 1 milyon 500 bin metreküp su depolama kapasitesine sahip ve çevredeki 5 bin dekar alanın sulanmasında yararlanılan 2 gölette yaşanan kuraklık, doğal yaşamı da olumsuz etkiliyor. Gölet zemininde ölü balıklar gözlenmeye başlanırken, kuraklık nedeniyle yeterli sulama yapılamıyor.
Samsun'da suyu biten göletlerden biri...
Bölgede kuruyan iki göletin son 30 yılda hiç kurumadığı bildirilirken, bölgede yağmur yağması bekleniyor.

Karadeniz’deki ırmakların debisinde gözle görülür azalma yaşanıyor. Karadeniz’de azalan yağışlardan ormanlarda uzun yıllardır akan dereler kurudu, su seviyeleri azaldı.

PORSUK ÇAYI’NIN ANA KOLU KURUDU
Eskişehir’in içme, kullanma ve sulama suyu ihtiyacını karşılayan Porsuk Barajı’nı besleyen Porsuk Çayı’nı besleyen en büyük kolun bazı kesimleri tamamen kurudu. Barajı besleyen en büyük kolun kurumasının ardından köylüler, araçlarıyla ve yaya olarak karşıya geçebiliyor. Bazı köylüler ise kuruyan kesimde çeşitli sebzeler yetiştiriyor.

Porsuk Barajı’nda geçen yıl yüzde 49 olan doluluk oranı yüzde 37’ye düştü.

Edirne’deki Meriç Nehri’nin debisinin azalması nedeniyle kum adacıkları oluştu. Trakya’daki 8 barajda su miktarı ise geçen yıla göre 45 milyon metreküp azaldı. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’daki 8 barajın doluluk oranı yüzde 27,98’e düştü.

Ardahan’daki Çıldır Gölü’nde de su seviyesinin mevsim normallerine göre 1 metre düşük olduğu tespit edildi.
http://www.ntvmsnbc.com/news/458462.asp?cp1=1

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-09-2008, 18:57   #17
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Kayseri'ye Yamula Barajı yapıldı. Türkiye'nin 2. büyük barajı olduğu söyleniyor. Ürgüp'e 90 km olan baraj; meteorolojide aldığım verilere göre Ürgüp'ün nemini % 5 artırmış. Bunun olumlu ve olumsuz etkileri olabileceğinden bahsediliyor.

Askerdeyken yüzeysel öğrenmiştim; ancak aklımda fazla bir şey kalmadı. " Barajların geri tepmesi ilkesi" ni bize bilen bir dostumuz açıklayabilir mi ?

Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-01-2010, 19:21   #18
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 10-01-2009
Şehir: Antalya
Mesajlar: 4
Ne yazıkki dedikodu olarak düşündüğümüz ve bu bölgedeki köylülerin bihaber oldukları barajın ciddi bir çalışma olduğu ve ihalesinin bile yapıldığını duymuş bulunmaktayız... Ne kadar üzülsek nafile. Ne yazıkki bir hiç uğruna güzel bir coğrafya daha sular altında bırakılıyor. Ne ekoloji ne ekosistem neden olayın sosyolojik boyutu başkalarının umurunda. ÇED raporuna bir göz attımda sosyolojik boyutuna değinilmemiş bile. Hatta daha zoruma gideni şu oldu hiç bir peyzaj değeri yokmuş gibi bir değerlendirme var. İnsaf ya daha ne peyzajı olacak. Tam bir millipark olacak bölgeydi ama artık sanırım geç

dolgan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-01-2010, 21:30   #19
Ağaç Dostu
 
Yücel Özlem's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 3,116
Galeri: 137
Alıntı:
Kırmızı Pullu Alabalıklar Ölmesin
Name:  201012425626.jpg
Views: 7629
Size:  12.3 KB

Serdarlı, Başbağı ve Aşağı Katıklı Köylerinden uzanan büyülü el, size sevgi sunuyor. Hayat sunuyor... Bir nefes sağlık sunuyor yolu düşenlere.

Erzurum'da "Kırmızı Pullu Alabalıklar" ve doğa katledilmek isteniyor.
Filler savaşıyor, çimenler eziliyor.

Erzurum’un Tortum ilçesine bağlı Serdarlı, Başbağı ve Aşağı Katıklı köylerine Hidro Elektrik Santralı (HES) yapılmak isteniyor.
Hem de dünya kadar verimsiz arazi varken, doğanın en verimli ve en bakir bölgesine, bölgenin akciğerine, soyu tükenen "Kırmızı Pullu Alabalıkların” yaşadığı suların üzerine…

Erzurum'da, doğanın sağlık mucizesi, "Kırmızı Pullu Alabalıklar" teknolojiye feda edilmek isteniyor.

Santralın yapılması ile bölgenin akciğeri doğa yok edilecek, dünyada soyu tükenmeye başlayan, birçok ülkede koruma altına alınan "Kırmızı Pullu Alabalıklar" katledilecek.
Kaynak:http://www.turkiyehaberajansi.com/ko...liklar-Olmesin

Yücel Özlem Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-01-2010, 22:32   #20
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Ne yazık ki yapılan her baraj bulunduğu bölgenin eko sistemini baştan aşağı değiştiriyor. Ve o bölgede yaşayan hayvanlr, bitkiler bunun cezasını çekiyor.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2010, 09:42   #21
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Cumhur Tonba Mesajı Göster
Ne yazık ki yapılan her baraj bulunduğu bölgenin eko sistemini baştan aşağı değiştiriyor. Ve o bölgede yaşayan hayvanlr, bitkiler bunun cezasını çekiyor.
Ayrıca barajların ekonomik ömrünün 50-60 yıl civarında olduğunu hiç kimse sorgulamıyor.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-02-2010, 09:45   #22
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Tehdit Etmemiş!!!

Vali ile TEMA temsilcisinin HES kavgası

Erzurum’un Karadeniz bölgesine yakın kesimlerinde dereler üzerine yaptırılacak 100 Hidroelektrik Santral (HES) için DSİ’nin Tortum’da düzenlediği toplantıya katılan Vali Sebahattin Öztürk, TEMA Erzurum Temsilcisi Işıl Bedirhanoğlu ile tartıştı. Belediye başkanları, muhtarlar ve vatandaşların katıldığı toplantıda eleştiriler karşısında sinirlenen Vali Öztürk, “Yeter artık” diyerek Bedirhanoğlu’nun elinden mikrofonu aldı.

"HES YÜZÜNDEN CANLILAR YOK OLACAK"
Gölü ve çağlayanı ile ünlü Tortum’un dereleri üzerine yapılacak HES’lerle ilgili olarak bilgilendirme toplantısı düzenlendi. AK Parti Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt, Vali sebahattin Öztürk, Tortum Kaymakamı Fatih Ürkmezer, belediye başkanları, muhtarlar ve 200 kadar köylünün katıldığı toplantı Tortum’daki Çok Programlı Lisenin salonunda yapıldı. Toplantıda DSİ Bölge Müdürü Mustafa Bahadır, Erzurum’daki dere ve çayların üzerine 100 HES yaptırılacağını ve bunların yörede yaşayanlara olumlu etkilerinden söz etti. Vatandaşlar ise akarsular üzerine konulacak HES’ler yüzünden kırmızı benekli doğal alabalıklarla birlikte tüm canlıların yok olacağını öne sürdü.

‘SU ÖNCE BURADAKİLERE AİT’
Toplantıda söz alan TEMA İl Temsilcisi Işıl Bedirhanoğlu, şimdiye kadar 30 kadar HES yapıldığına dikkati çekerek şunları söyledi: “Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatıysa çok tehlikeli bir durum. Su kaynakları vatandaşın haberi olmadan satıldı. Biz kendimize çevreci bir firma bulmak zorunda değiliz. Bu su öncelikle burada yaşayanlara ait. Sonra bizlere ve kentlerdekine ait. Elbette enerji üretilmeli. Ancak, 1980 yılındaki su verileriyle harita üzerinde yapılmış Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarıyla çevreye zarar veriyorsunuz. İnsanların göç etmesine neden oluyorsunuz. ÇED raporlarının masa başında yapıldığını iddia ediyoruz. Vatandaşa ‘Yarın sizi mağdur etmeyeceğiz’ diyorlar. Ama sözleşmelerde böyle bir şey yok. Kimse milyon dolarlardan vazgeçip köylüyü düşünecek değil.” Bu sözler üzerine Vali Öztürk oturduğu yerden “Yeter artık” diye müdahale etti. Mikrofonu Bedirhanoğlu'nun elinden alan Vali Öztürk, “Hanımefendi sizi dinledik. Değerli arkadaşlar biz buraya sizi bilgilendirmek için geldik. Ancak fazla vaktimiz yok” dedi.

‘YARDIMCI OLUN, YOKSA CANINIZ YANAR’
Bedirhanoğlu’nun “Sayın valim. Herkesin vakti çok kıymetli. 200 kişiyi de dinlemek zorundasınız” demesi üzerine bu kez Vali Öztürk, “Yapmayın yahu. İşimi sizden mi öğreneceğim” diye karşılık verdi. Konuşmasına devam eden Vali Öztürk'ün, “HES’lerle ilgili olarak buraya gelenlere yardımcı olunuz. Yoksa canınız yanar” demesi üzerine bu kez vatandaşlar, “Tehdit mi ediyorsunuz?” diye tepki gösterdi. Vali Öztürk de, “Ben kimseyi tehdit etmiyorum. Sadece yasaları hatrlatıyorum” diye yanıt verdi. Vali Öztürk, daha sonra, toplantıya katılanlara açıklamalarda bulundu.

Heberin linkleri aşağıdadır.
http://www.gazeteport.com.tr/GUNCEL/NEWS/GP_639444

http://www.gazeteport.com.tr/TV-VIDE...Name=GP_639497

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-05-2010, 14:07   #23
Yeni Üye
 
gumbegum's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-05-2010
Şehir: istanbul
Mesajlar: 2
Merhabalar,

Bazı enerji çeşitleri sadece fiziki çevreye zarar vermiyor maalesef. Enerji kullanımı dediğimiz zaman bir de işin sosyal çevre yönü oluyor. Barajlar yanlış yerlere konumlandırıldıkları zaman sadece fiziksel çevreye değil, sosyal çevreyi de baltalıyorlar maalesef. Bu tabi sadece barajlarda geçerli olan bir şey değil, bir vesileyle çevre düzenlemesi değiştirilen her yer için geçerli.

Sanırım buna da en büyük örneği, neredeyse 600km. lik doğal sahil şeridini mahveden Karadeniz Sahil Yolu. Sadece doğaya değil, ciddi şekilde orada ki kültürel yaşama da zarar verdi. En acı olanıysa, insanların bu sahil yolunu desteklemiş olması. Onlarda kendilerine göre haklılar, çünkü yanlış planlamayı halkın çok ihtiyacı olan bir şey üzerinden yaptılar tam 20 yıl boyunca. Tabi, tamamlanmış bir süreçte değil bu, hala bu katliam devam ediyor, hala kimse ne olduğunun pek farkında değil. Sahil yolu tarafından katledilen şehir sakinleri hariç.

Ben, İstanbul üniversitesi'nde sosyal değişme bölümünde yüksek lisans öğrencisiyim, ismim Begüm. HES'lerin kültürel çevre üzerindeki etkilerini inceleyen bir yüksek lisans tezi hazırlıyorum. Bana, konu hakkında önerebileceğiniz kaynaklar olabilir mi? Ayrıca saha çalışması için yine önerebileceğiniz yerler var mı?


Düzenleyen gumbegum : 09-05-2010 saat 14:10 Neden: İmla:)
gumbegum Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-05-2010, 09:39   #24
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 07-05-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 9
Türkiye'de hangi iş doğru düzgün yapılıyor ki bu iş de doğru düzgün yapılsın...hiçbir ilerleme kaydedeceğimizi sanmıyorum..ilk önce kafadaki zihniyetlerin değişmesi gerekir...birşeylerin düzelebilmesi için

filkova Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-05-2010, 09:45   #25
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 07-05-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 9
herşey menfaate dayalıyken kim yardım eder ki.......................üstelik çevre ile ilgili konular daha da önemsenmiyor...

filkova Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-05-2010, 10:58   #26
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
Galeri: 32
Filkova, "kafalardaki zihniyetlerin değişimi" ile ilgili önerileriniz neler? Öyle karamsar yazmışsınız ki, buna ilişkin söyleyeceğiniz dayanakları merak etmemek mümkün değil?

Barajlar sadece Türkiye'de yapılmıyor ve sorunların çözümünün imkansız olduğuna inanırsak çözmemiz nasıl mümkün olacak?

Denemeden nasıl bilebiliriz?



gece
sorunlarınızı çözmezseniz, sorunlar sizi çözer diyen forum kişisi

gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-09-2011, 18:36   #27
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Bazen insanların çevre hassasiyeti başka amaçlarla yönlendiriliyormu diyorum .Aslında sık sık diyorum

"Sadece Rize ilinde yapılacak 62 adet HES’lerin elektrik iletim hatları nedeni ile oluşacak elektrik ve manyetik alanların çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olacağı açıktır."

Elektirik hesle üretilmese olmayacakmıymış bu. Bütün yüksek gerilim hatlarının altında bu sorun hep var.
Bunu yazananın alternatifi ne mum ışığı mı gaz lambası mı. Bir şeye karşı çıkalım da ne olursa olsun mu? yoksa sıkça aklıma gelen hes olmasın nükleer olsuna zemin mi hazırlayor birileri.
NTV de bir program var. Halk tartışıyor biri çıktı siz karşı değildiniz arazi bedelini beğenmediniz de karşı çıktınız yalan mı dedi.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-07-2012, 23:40   #28
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
HES GERÇEĞİ- ARTVİN

Barajlarla Türkiye batağa saplanıyor!

Yusuf Yavuz

"Türkiye'nin sınırı barajlarla yeniden çiziliyor" diyen İnşaat Mühendisi Naci Özen'den dehşet verici açıklamalar: "bunlar mühendislik sefaleti olan ülkeye diz çöktürme projeleridir!"

BARAJLAR, 'İHANET PROJELERİ' Mİ

Naci Özen, Artvin Yusufeli'li bir inşaat mühendisi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde, Kadir Topbaş'ın ekibinde çalışmış. Memleketi olan Artvin'in Yusufeli ilçesinde inşa edilen barajdan dolayı boşaltılacak olan ilçenin yeni yerleşim yerinin oluşturulması için bölgeye giden Özen, kendi elleriyle proje hazırlayıp ilgililere sunmuş. Ancak Özen Yusufeli Barajı konusundaki detayları inceledikçe şaşırtıcı gerçeklere ulaşmış ve bunları Başbakan Erdoğan'dan tutun da ilgili bakanlara, bürokratlara paylaşmış. Bölgede inşa edilecek barajları kapsayan Çoruh Enerji Palanı'nın bütününü de mühendis olarak inceleyen Özen, kendi deyimiyle bu projelerin birer "ihanet" projeleri olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kaldığını söylüyor.

'MESLEK YEMİNİ ETMİŞ SADE BİR MÜHENDİSİM'

Yetkililere yönelik girişimlerinden sonuç alamayan Özen, yıllarca çalışıp derlediği bilgileri bir kitapta toplayarak Türk kamuoyunun gündemine taşımayı, "ihanet projeleri" konusunda başta aydınlar olmak üzere halkı bilgilendirmeyi hedeflediğini anlatıyor. "Kusursuz Enerji (!) Planı" adını taşıyan kitabı hakkında bir çağrı yapan namı diğer Yurttaş Mazlum Çoruh, hiçbir siyasi parti veya derneğe üye olmadığını, diplomasını alırken yemin etmiş sade bir mühendis olduğunun altını çiziyor.
Böyle bir girişime başlama nedenini, "ailemden aldığım terbiye, ettiğim yemin; meslek ahlakım ve değişmez ilkeleri zorlamıştır" diye açıklayan Özen, suyun enerjisinden doğru ve güzel plan ve projelerle elektrik üretilmesine karşı olmadığının da altını çizerek "sadece yurttaşlık görevimi yapıyorum" diyor.

İşte Yurttaş Mazlum Çoruh'un kendi ağzından dehşet verici projelerin perde arkası...

İNANILMAZ AKILDIŞILIK VE EKONOMİK YIKIM

"2005 yılı nisan ayı 16 sında, baraj suları altında kalacak olan ilçem Yusufeline yeni bir yerleşim yeri bulunmasına katkıda bulunmak için gittim. Karşılaştığım akıldışılıkların peşine düşerek, önce Yusufeli barajlı santralı, sonra Deriner ve diğerlerinin; fayda-zarar araştırmasını, basit yatırım ekonomisi mantığıyla inceledim. Bu çalışmanın sonunda vardığım sonuç, inanılmaz bir akıldışılık, ve ekonomik yıkımdı. Bunun üzerine Çoruh Enerji Planını, hidroelektrik mühendisliği açısından inceleme gereğini duydum.

Yaptığım çalışmaların sonuçlarını, başta, adı barajlarla beraber anılan, meslek büyüğümüz olmak üzere karşılaştığım ve ulaşabildiğim herkesle her fırsatta paylaşmaya çalıştım. Her hangi bir yönlü tepki alamayınca, durumun anlaşılması için “Kusursuz Enerji (!) Planı” adıyla bir kitapla ülkenin, sorumlularını, ilgililerini ve de bütün aydınlarını bilgilendirmeyi bir yol olarak seçtim.

Bu kitapta açıklanan sonuçlar, özetle şöyledir:

HER YIL ON KAT BORÇ ÜRETİYOR

Bu plan, ekonomik olarak toplumun asla kabul etmediği, çevreye, insana ve diğer canlılara saygısız, ülke değerlerinin gerçek hak sahiplerinden kaçırıldığı, bilgisizce ve vahşice yapılmış projelere (HES’lere) nazaran; en az on misli pahalıdır ve en az on misli geç elektrik üretmektedir. Asla ucuz elektriğe kavuşturmamakta, ülkenin enerji ve ekonomik kaynaklarını yok etmekte; her yıl, gelirinin en az on misli borç üretmektedir.

5O BİN KİŞİ HAVZADAN ÇIKARILACAK

Bunun haricinde, havzadan en az 50-55 bin kişiyi çıkarmakta, en değerli tarım alanlarını yok etmektedir.Milyonlarca metrekare kamu arazileri, yer altı zenginliklerimiz, madenlerimiz, kaynak sularımız yok edilmektedir. Havzada var olan ekonomik yapılar yerlerinden sökülmekte, bütün kültürel ve doğal varlıklar yok edilmektedir.
Tarihi eserler, var olan ve henüz sunulmamış turizm imkanları yok edilmektedir. İklim değişmekte; cevre ve tabiat katliamı yaşanmaktadır. Kısacası, bu plan, bayındırlık planı olmadığını, elektrik üretmek amacıyla yapılmadığını haykırmaktadır.

15 BARAJIN 11'İNDE BEKLETİLECEK SU YOK!

Yukarıda bir kısmı sayılabilen sonuçlara götüren bu plan, inanılmaz bir mühendislik sefaleti işlenerek yapılmış ve yürütülmektedir. Hidroelektrik mühendisliği açısından incelendiğinde şu sonuçlara kolayca varıyoruz:
Barajlar su bekletme yapılarıdır; amma, bu planda projesi yapılmış 15 barajdan 11’inin içinde bektecek su yoktur. İçinde bekletecek suyu olmayan barajlar, elektrik üretimine olumsuz etki yaparlar; iddia edilen elektrik üretilemez. Bu husus, fizik kanunu gereğidir. Hal böyle yken, bu barajların enerji üretimini artırmak için yapıldıkları iddia etmek akıl ve ahlak dışılıktır. Daha fazla elektrik üretilmesi asla mümkün değildir; aksine daha az elektrik üretilecektir.

ENERJİ ÜRETİMİNE ZARAR VEREN BOŞ BARAJLAR

Anakol üzerindeki, peş peşe ve iç içe dizilmiş on barajdan dokuzunun içinde bekletecek suyun olmaması ve diğer iki barajında boş kalması nedeniyle bu planla; iddia edilen 10,5 milyar kilovatsaat enerji üretilemiyecek; 9,5 milyar kilovatsaatın altında üretilecektir. Fizik kanunları bunu emreder. Elektrik üretimine zarar veren boş barajların, peş peşe ve iç içe dizilmeleri, başka amaçla yapıldıklarının açık delilidir.

BU PLAN MÜHENDİSLİK SEFALETİ!

Bu plan, uygulama sırasıyla, barajların seçilen yerleriyle, aktif hacimleri ve aktif hacim/ölü hacim oranlarıyla ve taşıdığı diğer inanılmaz mühendislik sefaletleri nedeniyle bir mühendislik eseri olmanın çok ötesindedir. Hiçbir insanın, hele hele, mesleğini ve işini doğru ve güzel yapacağına dair yemin etmiş hiç bir mühendisin aklından böyle bir plan çıkamaz. Bu planda işlenen mühendislik sefaletinin çukurluğu, yukarıda sayılan kötülüklerle de doldurulamaz. Yukarıda sayılan olumsuzlukların işlenmesi için bu planda işlenen mühendislik sefaletinin üçte biri yeterlidir. Bu mühendislik sefaleti çukurunun üçte ikisini dolduracak gerekçe aramak her akıl sahibinin hakkı ve görevidir.

TÜRKİYE'YE DİZ ÇÖKTÜRME PLANI

Enerji üreterek ülkeyi bayındır kılamayacağı, ülkeyi inanılmaz bir ekonomik yıkıma götüreceği açıktır. Doğurduğu sonuçlara ve meydana getirdiklerine baktığımızda bu planın, ekonomik olarak ülkeye diz çöktürme, edilgen hale getirme planı olduğu açıktır. Bundan daha elim, daha vahim olanı ise içi boş, peş peşe ve iç içe dizilmiş barajlarıyla ülke coğrafyasını yırtmak amacıyla yapılıyor olmasıdır. Bu planda işlenen akıl ve ahlak dışılıkları, başka türlü açıklamak mümkün değildir.

TETİKÇİLERİN MANKURTLAŞTIRDIĞI VATAN EVLATLARI

Böyle bir plan, bir dünya insanının, bir yurttaşın, hele hele bir mühendisin aklından çıkamaz. Böyle planlar, ancak, ekonomik tetikçilerin güdümüyle, bir biçimde ‘mankurt’laştırıp hizmete alınan vatan evlatları eliyle ve onlardan yeterli bir kadro teşkil edilerek hayata geçirilebilir. Çoruh Nehri üzerinde işlenen bu mühendislik sefaleti, Fırat Nehri üzerinde daha derin bir şekilde işlenmiştir. O nehrin ana kolu üzerindeki barajlarda da bekletecek su yoktur. O barajların da içi boştur ve peş peşe ve iç içe dizilmişlerdir. Enerji üretimi veya başka bir hayırlı amaç için böyle bir planlama yapılamaz. Dolmayan barajların enerji üretimini olumsuz etkileyeceğini, sulamaya bir katkısının olmayacağını bilmemek imkânsızdır.

TÜRKİYE'NİN SINIRLARI BARAJLARLA YENİDEN ÇİZİLİYOR

Fırat ve Çoruh’un ana kolları üzerine boşluk bırakmadan, peş peşe ve iç içe, oturtulmuş; enerji üretimiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, ülke insanımıza inanılmaz maliyetlerle satılan bu barajların yaptığı; ülkemize ekonomik olarak diz çöktürmek ve edilgen hale getirmektir; bundan daha elim ve vahim olanı, ülkemizin coğrafyasını yırtmaktır. İçi boş barajların ölü sularıyla, milyonlarca metre kare en kıymetli tarım alanları, binlerce yıllık tarih ve kültür yok edilmektedir; yetmiyor, coğrafyamız, ‘uzaklarda çizilen ’yeni bir sınır’ çizgisi boyunca yırtılmaktadır. Kısacası, uzaklarda hazırlanmış bir planın (BOP) alt yapısı, ülkemiz üzerinde hazırlanmakta ve sınırları coğrafyasına kazınmaktadır.

'ÇORUH ENERJİ PLANI, BOP ÇUVALININ AĞZININ BÜZÜLMESİDİR'

Çünkü; biliyoruz ki sular, en tabii sınırlardır. Bu iki nehrin ana kol vadilerine boşluk bırakmadan doldurulan ‘ölü sularla’, coğrafyamız yırtılmakta, tabii bir sınır çizilmektedir. Yırtılan bu hat, Atlantik ötesinde hazırlanan BOP planının ülkemizde çizilmek istenen sınır (!) ile üst üste oturmaktadır. Kuşku duymadan ve utanarak diyorum ki: “Çoruh Enerji Planı, Fırat üzerindeki barajlarla ülkemizin başına geçirilmiş olan BOP çuvalının ağzının büzülmesi işlemidir.” Ülkeyi olağan ötesi bir borç batağına saplayarak yaptırılan, içi boş, peş peşe ve iç içe barajların doğurdukları en açık, en keskin sonuç budur. İnanılmaz bir mühendislik sefaleti, tarihin şimdiye kadar görmediği bir melanetin emrinde işlenmiştir, işlenmektedir.

Bu sonuca inanmayanlar, Çoruh’ta 300 km’ye 10 adet olmak üzere her iki nehir üzerine peş peşe, iç içe dizilmiş, içi boş, görevsiz barajların; her yıl dolup boşalarak ülkeye sağladıkları faydayı göstermelidirler. Bunu gösteremeyip sessiz kalanlar bu mel’anetin en büyük destekçisi durumundadırlar. Bu durumda, ülkemizin başta kendini aydın olarak niteleyenler olmak üzere bütün yurttaşlarını göreve çağır mayı sorumluluğumun gereği bildim.

CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKANA ÇAĞRI

Bu ülkenin birliğinden, dirliğinden, bekasından, anayasal ve coğrafı bütünlüğünden, yönetiminden sorumlu herkesi bilgilendiriyor, kamuya açık olarak göreve çağırıyorum:
Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Meclis Başkanım, iradeleriniz altındakı kurulları görevlendirerek, durumun incelenmesini; varsa yanlışım, hakkımda her türlü işlemin başlatılmasını arz ediyor, diliyorum.
Sayın Başbakanım, Çoruh Enerji Planı asla bir elektrik üretme planı değildir; olmasıda mümkün değildir. Tarih veya talih, önünüze iki yol koymuştur: ya bu planın uygulanmasına devam edip inanılmaz bir mel’anetin uygulayıcılarından biri olacaksınız; veya, gerçeği görüp büyük yanlıştan dönüp gelecekte saygı değer bir devlet adamı olarak anılacaksınız.

Ülkemizin anayasal ve coğrafi bütünlüğünden sorumlu kurumun görevdeki komutanım, benim hesap ve tesbitlerimin tersine çevrilmemesi halinde; sizin, başka hiçbir makamdan emir ve işaret beklemeden tedbir alma sorumluluğunda olduğunuzu biliyorum.

ENERJİ VE ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI'NA ÇAĞRI

Sayın Orman ve Su İşleri Bakanım, Çoruh Enerji Planı yurtsever bir mühendisin değil, Ekonomik tetikçilerin güdümünde kalanların eliyle yapılmıştır. Çoruh üzerinde planlanan 15 barajdan 11’inin içinde bekletecek su yoktur. Bu plan, Fırat nehri üzerine de dizilmiş, içi boş, peş peşe ve iç içe barajlarla ülkemizin başına geçirilmiş olan BOP çuvalının ağzının büzülmesidir. Boş barajların başka bir açıklaması olamaz.

Sayın Enerji Bakanım, Çoruh Enerji Planı asla bir elektrik üretim planı değildir; iddia edilen elektiğin üretilmesi ve o üründen refah yaratılması mümkün değildir. Adı geçen kitabı, yetkin mühendislerinize incelettirmeniz halinde ülkenin ne çapta bir melânete maruz bırakılarak, elektrikten ve üretim imkânlarından mahrum edildiğini göreceksiniz. Ülkenin Elektrik Üretim Planlarını, gerçekten yurtsever Türk mühendislere yaptırmanız halinde şimdiye kadar işlenen mel’anetleri göreceksiniz.

YEMİNİNİZİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİN!

Sayın Milletvekilleri; ülkenin bekasından, refahından ve bütünlüğünden yeminli bir sorumlusunuz. Size inanılmaz bir mel’aneti bildiriyorum. Meclis araştırmasını sağlamadığınız ve sessizliğinizi devam ettirmeniz halinde bu mel’anetin en büyük destekçisi olacaksınız. Yemininizin gereğini yerine getirmenizi istiyorum.

BU MİLLET BUNUN HESABINI KESER

Sayın DSİ Genel Müdürü ve çalışanları, kurumunuzun bu ülkeye şimdiye kadar yaptıkları inanılmaz bir me’anettir; bahse konu kitabı, tercihen dışarıdan, gerçekten yurtsever, aklı ve irfanı hür mühendislere incelettirirseniz gerçeği göreceksiniz. Veyahut, her iki nehrin üzerine kurulan tesisilerin işletme hallerinin simülasyonunu(sanal ortamda canlandırnasını yaptırın göreceksiniz. İnanmıyorsanız; Keban, Karakaya ve Atatürk barajlarının su seviyesi, su/enerji rasatlarını, kayıtlarını inceleyiniz. Muhtemeldir ki şimdiye kadar yapılanları bilmiyordunuz; bundan sonra, bu olgunun arkasına saklanamazsınız. Size emanet edilen ülke varlıklarını bu ülkenin gerçek sahiplerine inanılmaz büyüklükte borçlar bırakarak değil refah yaratacak şekilde teslim etmek üzere yemin ettiğinizi unutmayınız. Şimdiye kadar kurumunuzun yaptıklarıyla ülke batırılma eşiğine getirilmiştir. Herkes bir tarafa kaçar, dolmayan içi boş barajların, tam kapasiteyle çalışmayan, gereğinden büyük su yapılarının hesabını, bu millet, kurumunuzda çalışanlara ve emekli olanlara keser.

HOLDİNG'LERE: 'MELANETİN HİZMETKARI OLACAKSINIZ!'

Bu ülkenin yapımcı kuruluşları Doğuş Holding, Sabanci Holding, ERG İnş. ve diğerleri; Çoruh Nehri üzerinde yapmakta olduğunuz, yapmak istediğiniz barajların içinde bekletecek su yoktur; boş barajlarla daha fazla değil daha az elektrik üreteceksiniz. Hizmetinde bulunduğunuz plan, başka amaçlarla yapılmıştır; devam etmeniz halinde inanılmaz bir mel’anetin hizmetkârı durumuna düşeceksiniz.

MESLEK ODALARINA: 'SİZ SUSTUKÇA COĞRAFYA YIRTILIYOR'

İnşaat Mühendisleri Odası yöneticileri; ülkemiz meslektaşlarımızın gafleti, dalaleti, cehaleti veya bilmem ne halleriyle akıl almaz mühendislik sefaletiyle inanılmaz bir mel’anete maruz bırakılıken sizlerin bu mesleğin haysiyetini korumakla görevli olduğunuzu hatırlatırım. Benim tesbit ve hesaplarımı tersine çeviremediğiniz takdirde bu mel’anetin en büyük sorumlularından olduğunuzu bilmelisiniz. Sizler sustukça, içi boş barajların yapımı ve ülke coğrafyasının yırtılması sonuçlanacaktır.

ÜNİVERSİTELERE: 'SESSİZ TETİKÇİ DURUMUNDASINIZ!'

Başta benim üniversitem İstanbul Teknik Üniversitesi olmak üzere bizlere yemin ettirerek diploma veren bilim kuruluşlarının yöneticilerine sesleniyorum. Anılan kitapta tesbit ettiğim husuları tersine çevirecek aynı derinlikte çözümler bulabilirseniz benim mühendislik yetkinliğimin belgesi olan diplomamı iptal ediniz. Bunu yapmıyor ve de gereğini yerine getirmiyorsanız başta Fırat olmak üzere, Çoruh üzerinde ve diğer akarsularımız üzerinde işlenen mühendislik sefaletinin sessiz tastikçisi ve en büyük manevi sorumlusu durumundasınız.

YARGIYA: 'HİÇ BİR TECAVÜZ MEŞRUİYET KAZANAMAZ!'

Cumhuriyetimizin koruyucusu sayın Başsavcılarımız, konu hepinizin önüne kitap halinde konulmuştur. Devletimize karşı inanılmaz bir mel’anet işlenmektedir; böyle suçların zaman aşımı olamaz; başladı diye hiçbir ihanet, hiçbir tecavüz meşruiyet kazanamaz. Göreve çağırıyorum. Adaletin tecellisinin yardımcısı avukatlarımızın örgütü barolarımız; sizlere de konuyu açıklayan kitaptan gönderildi. Bu konuda açılmış ve açılacak davalara rehberlik etmeye hukuk hizmetine çağırıyorum.

Bu ülkede, erkin sesi kadar halkın sesini de duyurmayı yeminiyle meslek amentüsü saymış her tülü ortamın iletişim kuruluşu yöneticileri; size ulaştırılan bu bilgiyi halka iletmediğiniz takdirde bu büyük mel’anetin en büyük destekçisi durumunda kalacağınız açıktır. İletişimcilik görevinizi yapmanızı istiyorum.

AYDINLARA: 'KORKU AKLIN KELEPÇESİ!'

Ve nihayet bu ülkenin yurtsever aydınları; Ülkemize karşı işlenen bu büyük mel’anetin gerçek yüzünü öğrenip halka anlatmıyorsanız; ilgililerden ve sorumlulardan bilgi isteyip hesap sormuyor iseniz en büyük yardımcı olduğunuzu ve olacağınızı bildiriyor, göreve çağırıyorum. Korku aklın kelepçesi ise bilgi anahtarı, yurt sevgisi o anahtarı çevirecek kuvvettir. Gerçeği öğrendiğinizde, hiçbir şeyden çekinilmiyeceğini sizde farkedeceksiniz. Çünkü, 'Mevz-u bahs vatan ise gerisi teferruattır.'

Ben sadece yurttaşlık görevini yaptım, yapıyorum, yapacağım."

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-07-2012, 23:43   #29
Ağaç Dostu
 
agozce's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,044
Galeri: 4
Çok acı...ama kimsenin umurunda değil..Lütfen okuyun.


Beyza Hoca anlatıyor...

HES'lerde hidro elektrik üretilecek sanıyorduk!. Meğer tezgah çok çok daha büyükmüş. - YouTube

agozce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-07-2012, 23:52   #30
-
 
Giriş Tarihi: 17-08-2010
Şehir: Manisa
Mesajlar: 508
Galeri: 4
Safsata bunlar!
HES lere karsı olanlar evlerinin sigortasını indirip 24 saat o evde yaşayıp teknik(!) değerlendirmelere oyle nümayiş yapmalıdır. Telefonunun şarjı bitince ya da bir internete giremeyince psikolojik krize giren ınsanım elektriği ne ile üretmeyi planlıyor? Mide gazı ile mı?

Bundan 25 yıl önce böyle fikir sahibi olunsa Mazhar Osman'ı ziyaret ettirirlerdi.

Sözüm bireye değil geneledir...

syılmaz beğendi.
Odeh Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:21.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024