![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
|
Herkes farklı bir çizgide yürüyor bu dünyada.. Hayat herkesin karşısında farklı olaylar çıkartıyor.. Kafamızdaki fikirler bu yüzden farklı şekilleniyor.. Ben Kağan'ın savunduğu düşüncenin doğruluğuna inanıyorum ama bu düşünce, hayatın içinde Kağan'ın karşısına çıkan olayların şekillendirdiği küçük bir kısım.. Önemli bir konu.. Fakat, tek başına bir bütünü temsil etmiyor, doğayı tahrip konusunu tek başına üstlenecek kadar yeterli bir açıklama değil.. Evet, insanoğlu kendisine sunulan nimetlere karşı, cahilce, canice saygısızlık yapabiliyor.. Bunun pek çok örneği var.. Her konuda bu böyle değil mi ? Zaten böyle uç noktalar olmasaydı, bu dünyada insan kaynaklı sorun kalır mıydı ? Önemli olan bizim bu uç noktalardan hangisinde olduğumuz.. Ormanı kesip yok eden insanların olduğu ucun tam zıt yönündeki uçta yerimizi almışız işte.. Bir aradayız ama topumuz seferber olup, kesilen ağaçların yerine fidan dikmeye kalksak başarabilir miyiz ? Ne mümkün !!! Öyleyse, insanların yanlış şekillenmiş veya şekillenememiş fikirlerine hitabederek güçlenmeliyiz.. Güçlü olmak zorundayız.. Doğayı sadece insan tahrip etmiyor.. Doğal felaketlerin yaptığı tahribattan arta kalan yaşam alanlarına ihanet ediyor insanların bir kısmı.. Diğer kısımda kalanların hakkını yemek doğru olmaz.. Bu nedenle genelleme yapamayız.. Orman yangınlarını söndürmek için çabalarken hayatını kaybeden kaç itfaiye görevlisi var kimbilir.. Kaç insan var ki, bahçesindeki ağaçla konuşur... Bekar evimde, taşınırken düşen saksının içindeki kurumaya yüz tutmuş çiçeğe, altı ay boyunca hergün, sevgi dolu sözcüklerle cesaret veren ben, altı ay sonra gördüğüm bir tomurcuk yüzünden ne kadar mutlu olduysam, şimdi de o kadar mutluyum.. Beni kimse o "genel"in içine sokamaz.. Benim ayrıcalığım var.. Ben bir ağaçlar.net üyesiyim, ben bir düşünceyi temsil ediyorum.. En azından benim çocuklarım, torunlarım bu genellemenin dışında kalacaklar.. Kızımı da bu siteye üye yapacağım.. Henüz altı yaşında ama sokakta yere çöp atmamayı da iki yaşında öğrenmişti..Bu akşam söyledim, çok sevindi.. Bir gün gelir, ağaçları kesip yok edenlerin çocukları da bize katılır.. Sevgilerimle.. |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
|
İnsanın doğayı tahribi hakkında bu bölümün başından beri yazdıklarım bir genellemedir. Yani "insanlar doğaya zararlıdır" dediğim zaman kastettiğim bireyler değil bir topluluktur (insan topluluğu). Zaten adı üstünde: "genelleme"... Bu siteye üye olan bir kişi tabii ki doğa severdir, ağaç severdir, yeşil severdir; hatta öyle olmak zorundadır... Bu niyette olmayan bir kişinin, ağaçlarnet sitesinde yeri olabilir mi? Site yöneticileri ağaçlarnet sitesinin bir misyon sitesi olması yolunda gerekli çaba ve yönlendirmeleri zaten en uygun biçimde yerine getiriyorlar. Benim anlatmak istediğim "insanın" (bireyin değil) doğaya zararlı bir nitelik taşımasıdır. ****** bazı kültürlerde ve bu kültürlere bağlı olan toplumlarda doğaya sevgi ve saygı vardır. Bununla ilgili fikirlerimi de sitenin bir sayfasında (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=172) belirtmiştim ve şöyle demiştim: "Malesef kontrol insanda... İnsan da bu kontrol olgusunu kendine tanınmış bir hak olarak düşünüp doğaya acımasızca zarar vermeyi sürdürüyor. Ama bütün insanlar böyle değil; çok az da olsa bazı insanlar doğaya saygılarını sürdürüyor... Mesela Kızılderililer'in bazılarında ve Eski Türkler'de bunların örneklerini görebiliriz. Kzılderililer beyaz adamın neden ormanları yok ettiğini, bufaloları neden ihtiyacından daha çok öldürdüğünü bir türlü anlayamamışlardır. Eskiden bir Kızılderili bufalo avladığını zaman bufalodan özür diler, bufalonun ruhuna onu öldürme nedenini açıklarmış. Benzer inançlar Eski Orta Asya inançlarını sürdüren Türkler'de de görülmektedir. Eski Türkler'in yeni doğan her çocuk için bir ağaç diktiğini hepimiz biliriz. Ayrıca Eski Türkler'de ormanlar ve özellikle ormanlık dağlar kutsaldı. Göktürkler'in ve ataları Hunlar'ın kutsal merkezleri Ötüken Yış idi ("yış" sözcüğü Eski Türkçe'de "ormanlık dağ" anlamına gelir). Bugün dahi Orta Asya'da yaşayan şamanik inançlara bağlı Türk ve Moğol boyları toprağı kutsal saydıklarından, toprağı ekmezler, ona zarar vermek istemezler. İlkel ve vahşi diye tanımladığımız insanların doğaya olan sevgi ve saygısına bakın, bir de uygar (?) olan bizlerin yaptıklarına. Acaba hangimiz uygar..." Sözün kısası savunduğum fikir, insanın (genelleme kavramı içinde düşünecek olursak) doğaya karşı tahripkâr bir tavır alması ve bu tavrını da devam ettirmesidir... |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Ağaç Dostu
|
Bu konuya devam edelim diyorum.. Bence doğayı seven insanların, doğayı korumak gibi bir misyonları da olmalı.. Bu konuda insanları bilinçlendirmeliyiz.. Daha önce, hazır bir aradayken bu konuda da bilgilerimizi paylaşmalıyız bence... Diyorum ki ; köylülerin ormandan ağaç kesmesiyle, bir fabrikanın bacasına filtre takmayıp, hakim rüzgar yönünün diğer tarafındaki tüm canlıları zehirlemesini kıyaslayalım.. Terazinin iki kefesine yerleştirelim bu iki olayı..( Keşke iki kefe de boş kalabilse ) Bir kefeye, ormandan ağaç kesip, eşeğine yükleyen, kışın ısınma ihtiyacını karşılamak için parası olmadığından ağaç kesen bir köylü mü daha ağır basacak, yoksa dünya kadar parasından bir kısmını harcamaya kıyamayıp, canlıları zehirleyen patron mu ağır basacak.. Sizce hangisini engellemek daha öncelikli ? Köylüyü mü yoksa patronu mu ? Peki sizce hangisi daha zor ? Ya da imkansız mı ? İspanya AB'ye girdiğinde 400 küsür fabrikasının filtre yüzünden faaliyetinin durdurulduğunu duymuştum.. Bu konuyu irdeleyenler, patron ya da işçi tarafından bakıyorlardı olaya.. AB'ye girene kadar fabrikalarımızın bacalarını, arıtma tesislerini v.s. AB standartlarına getirebilmesine ise imkansız olarak bakıyorlar.. Ne yani ? Bizi AB'ye almazlarsa, fabrikalarımız filtre takmayacaklar mı ? İnsanlarımız zehir solumaya, bitkilerimiz asit yağmurlarıyla sulanmaya ve çocuklarımız kanser olmaya mahkum mu olacak ? İlla ki AB'ye mi girmemiz lazım, insan gibi yaşayabilmek için ??? Düzenleyen Cihangir : 24-05-2005 saat 21:40 |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Ağaç Dostu
|
Köylülerin ağaç kesmesinden bahsederken niyetim onları suçlamak değildi; yanlış anlaşılmasın. Bir düşünün... Dağın başında oturuyorsunuz... Maddi geliriniz epey düşük... Kışın sıcaklık eksi otuzun altında; kış 7-8 ay sürüyor... Şehre inip kömür almaya kalksanız astarı yüzünden pahalıya gelir; sonuçta ev geçindiriyorsunuz... Bu durumda siz de ağaç kesip ailenizi, evinizi ısıtmaz mısınız; hem arazi sizinse kim karışır? Ben olsam ben de keserdim... Burada önemli olan insan nüfusunun çokluğu... İnsan yaşamak zorunda; yaşamak için de doğadan yararlanmak zorunda... Ev, kağıt, mobilya, kapı, ayakkabı ... vs yapmak için ağaç kesmek zorunda... Ve daha önemlisi 6 küsür milyar insan bunları yapmak zorunda... Sonuçta doğanın tahribi kaçınılmaz... Peki insan nüfusu diyelim 100 milyon olsaydı... O zaman doğadan yararlanma ve doğayı tahrip oranı 60'ta bir azalacaktı.. İnsan nüfusu artmaya devam ettikçe doğayı tahrip oranı da sürekli artacak... Ve bir yerde yaşlı dünyamız bizi taşıyamaz duruma gelecek... |
|
|
|
|
|
#7 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Hani nerede o bilinçli insan grubu ??? Böyle bir konuda, söyleyecek bir çift sözleri yok mu ? Yoksa, insanlara nasıl bilinç verecekler ??? Ben sorarım arkadaş ya.. Ne kızıyonuz hemen !! Kızacağınıza yazın fikrinizi.. Oturup okuyorsunuz ooooh, ne ala memleket.. İcraat olcek bi kere !!!!!!!!!!!! Di mi malina.. İyi dedim di mi ? ![]() |
|
|
|
|
![]() |
|
|