![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Siyanürün çevreye zarar vermesine engel olmanın bir yolu var dediğim bir cümlemi bulabileceğimizi sanmıyorum. Bunun gibi klor ve sülfür gazının da çevreye zararını engellemenin bir yolu yok. Siyanürün çevreye yayılmasına engel olmanın yolu var. O da zaten bilinip uygulanan yollar. Önemli olan bütün madenlerin işlenmesinde çevreye zararıyla, karlılık arasında tercih yapanlara karşı çıkılması. İşte çöken havuzda karlılık seçilmiş. "diğerlerine itiraz etmiyorsanız, altına, gümüşe de itiraz etmeyin demek mantıklı mı? " Bu cümle bir kaç bakımdan benim için hatalı. Altına ve gümüşe de mi itiraz ediyorsunuz diye sordum. Altının bu ekrana bakmak dahil anlamına da işaret etim. İtiraz edilecek şey, altın ya da gümüş çıkarılması ne şekilde çıkarılması değil. Bu sırada çevreye olası zararlarına karşı çıkılmalı. Bu yüzden kömüre petrole karşı mısınız sorusunu sordum. Diyelim cümle içeriği benim dediğim gibi değil maden çıkarımının çevreye zararına işaret ediyor. Bu durumda bir madenin zararına karşı çıkıp diğerine karşı çıkmamak bana mantıklı gelmiyor. Çünkü bu sefer hangi madene karşı çıkılmış diyorum. Tungsten değil bakır değil( bakırı saymasak iyi olabilir içinde altın içeriyor, siyanür kullanılıyor) Benim mantığımla geriye altının stratejik önemi kalıyor. Bu durumda şöyle soruyorum altın çıkarılamasına mı karşısınız. Neden başka madenlere değil de altına? Kimsenin bunun karşılığı siyanürle çıkarılmış altın olarak bankada duruyor deyip, maaşını çekmekten vazgeçeceğini sanmıyorum. Yok maaşımı isterim ama bunu karşılığı olan madeni istemiyorum, gibi bir mantık çıkıyor gibi karşıma anlaması kolay olmuyor bunu. Ülke zaten çevre koruma bakından sonunculuğa yarışıyor. Bu ne bu hükümetin ne bundan öncekini ne başka bir hükümetin de değil, topluca ülkenin ihmalkarlığı bir durum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 23-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 63
|
“Madenler sorunsuz işlerken bile havuzlarda buharlaşan bu Hidrojen Siyanür zaten hayatları tehdit ediyordu. Ama gözden uzak olan gönülden de ırak oluyor. Bölgede yaşananları, zehirlenen kanser olan hayatları, mutasyonlu hayvanları, ölen yok olan toprakları ancak o bölgede yaşayanlar biliyor. Biz ise, kaza gibi medyatik olaylarda gündemimize alıyoruz bu kıyımları.” Konunun bir de böyle bir boyutu var. “Depolanan siyanür bileşikleri ekolojik ortamı olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahiptir ve depolanma alanındaki siyanür atığının sızma ve yeraltı suyuna karışma riski bulunmaktadır Sızıntıyı önlemek amacıyla kullanılan geçirimsiz sentetik örtülerin sızıntıyı tamamen önleyeceği ileri sürülse de, yapılan labaratuvar deneylerinde sabit basınç altında belli oranlarda sızdırma olabileceği ve olası uygulama hataları nedeniyle de sızma oranının artabileceği belirtilmektedir. Nitekim atık barajının yakınındaki Dulkadir Köyü`nde yeraltısuyunda arsenik zenginleşmesi sonucunda kanserden ölenlerin sayısı hızla artmış ve köy boşılmıştır.” Ve yine böyle bir boyutu var konunun. “Siyanürleme yöntemi uygulanan maden işletmelerinin faaliyetleri derhal durdurulmalıdır.” Bence tek seçenek bu. Yukarıdaki ve benzer başka örnekler de verilebilecek gerçeklerin farkında olup, siyanürün çevreye yayılmasına engel olunabileceğini düşünen arkadaşlar; bunu bize (daha doğrusu söz konusu bölgelerde yaşayanlara) kim garanti edecek? Yaşanabilecek olası olumsuz durumlarda oluşabilecek çok daha vahim gelişmeler kabul edilebilir ölçüde mi? Gerçi yeni kentler yoldaymış haberlere göre. Sanırsam ülke olarak hep beraber büyük kentlerde yaşayacağız (daha doğrusu imkanı olanlar) bu gidişle. Tabii yaşayacak mıyız orası da tartışılır o vakit. Ülke gerçekten de çevre koruma konusunda iyi yerlerde olmayabilir. Belki şu bilinen hikayedeki gibi deniz yıldızlarının hepsini de kurtaramayabiliriz. Fakat denize attıklarımız için çok şey değişir. Bence hep beraber onları denize atmalım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|