![]() |
|
|
|
|
|
#1 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-09-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 147
|
Ülkemizin durumu..
Sn. Envor vereceğim cevapla sadece kendi adıma, algıladığım kadarıyla konuşabilirim. Yukarıdaki yazıda bahsi geçen Eser Karakaş ında yazısını okudum, yazısının son bölümünde aynen şöyle yazıyordu... Alıntı:
Ayrıca bizim Miras hukukumuz yüzünden küçücük parsellere ayrılmış topraklarda çiftçilik yapmaya çalışan ve örgütlenemeyen, kendini tarımsal ürünler ve tarım işletmeciliği konusunda yetiştirememiş ve devlettende bu konuda vakti zamanında destek görememiş çiftçilerimizde bu ülkenin bir gerçeği. Birbirine komşu parsellere sahip çiftçilerimiz eğitilse ve sorunları noktasında daha bilinçli örgütlenseler belki bu sorunlar birazcıkta olsa hafifletilebilir... Bir ara CNN Türk te seyrettiğim bir programda Tekirdağ mıy dı Edirne miydi hatırlamıyorum ama 3-5 dönümlük alanda ziraat yapan herbir çiftçinin nasıl bir traktör sahibi olduğunu oysa çitçiler örgütlenseler sadece 1-2 traktörle bütün köyün işlerinin yapılabileceği söyleniyordu.. Bilmiyorum anlatabiliyormuyum?..Şimdi bu ilin bu kişilere işi öğretecek hiç mi ziraat mühendisi yok.. Hiç mi kooperatifleri **** birlik yöneticileri yok, çiftçiler hiçmi bir araya gelip konuşmazlar? **** devlet hiç mi oraya uğramamış. Üzgünüm ama topyekun kendimizden aciz insanlar haline gelmiş gibi bir görüntü sergiliyoruz.. Herşey bilinçlenmeyle,sorgulamayla, hesap sormakla, doğruyu ve bilimselliği istemekle olur.. Yoksa devlet bu işlerde bu kadar iyi olsaydı ülkemizde devlet özel sektörün bir kaç adım önünde olurdu ama malesef her gün haberlerde, gazetelerden devletimizin ne olduğu konusunda bir yığın yazı okuyoruz bunu kimsenin kimseye anlatmasına gerek yok zaten...yani kısacası iş başa düşmüş durumda... Eğitim, bilinçlendirme, ve teşvikler noktasında devletinde yapması gerekenleri asla inkar etmiyorum ama bunun için beklerken daha ne kadar boşa kürek çekeceğimiz belli değil..Tam toparlanır gibi oluyoruz birşeyler olabilir diye düşünürken bir bakıyorsunuz devlet/siyaset kriz patlatıyor, makarayı geriye sarmışız. Gerçekten birbirimizin umrundamıyız? Öcelikle kendimizle barışık bir ulus olmasını becerebilmeliyiz! Dolayısıyla yukarıdaki Hollanda Modelinden anlaşılan şey çiftçinin kendi örgütlenmesiyle kendi devrimini yaptığıdır.. Kendi devrimleriyle devletlerine ve milletlerine efendi olmayı başarabilmişler. Hatta bırakın kendi ülkelerini dünyaya efendi olmuşlar! Ben bu yazıdan böyle bir ders çıkardım... Allah aşkına daha dün haberlerde dinledim kuru incirlerimiz aflotoksinden dolayı Avrupada yakılıyormuş **** geri iade ediliyormuş... Şimdi tüm üreticilere, üreticilerin bağlı bulunduğu kooperatif yöneticilerine, koperatiflerin bağlı bulunduğu bölge birliklerine, sivil toplum yöneticilerine,devlet yöneticilerine ve ürünleri test eden laboratuar yetkililerine ve denetçilere soruyorum; aklınız nerde kardeşim yöneticilik mi yapıyorsunuz, evcilik mi oynuyorsunuz? Ülke insanının bilinçsizliğinden, yöneticilerin vurdum duymazlığından çok dertliyim ve doluyum bağışlayın lütfen... bu konuda sayfalar dolusu yazı yazabilirim ama burda bitirmek istiyorum... |
|
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
|
Krizlerde tek çare üretmektir.
Merhaba. Krizlerde tek çare üretmektir. Tabi ürettiğinizi pazarlamak da önemlidir. Elektronik posta yolu ile gelen mektubu aktarıyorum. Krizden çıkış için, aradığımız yolllarından biri olabilir. " Gidada Ihracat Yonunu A.B.D.'ye Cevirmenin Tam Sirasi Cin Halk Cumhuriyeti'nden, ABD'ye bundan boyle sut ve sut turevi katki maddeleriyle, benzeri gida urunlerinin ithalati "FIZIKI MUAYENE YAPILMAKSIZIN" yasaklandi. Washington Ticaret Musavirligi'nin yazisina atfen, Dis Ticaret Mustesarligi'ndan alinan bir yazida, ABD Gida ve Ilac Idaresi (FDA) tarafindan, 12/11/2008 tarihinde yapilan bir duyuru ile Cin Halk Cumhuriyeti'nden yapilacak sut urunleri, butun sut turevli katki maddeleri ve benzeri gida urunlerinin ABD'ye ithalatinin yasaklandigi bildirilmektedir. Fiziki muayene yapilmaksizin getirilen yasaklamaya konu olan urun listesini inceleyip, bu konuda olusacak boslugu doldurmak icin harekete gecmenin ve ihracat girisiminin tam zamani! İste ithalat icin, yeni ureticilere ihtiyac duyulabilecek urunler; " Pastane urunleri / hamur / karisimlar / krema " Kahvalti maddeleri, hazir / cabuk yiyecek maddeleri " Atistirmalik (Snack) urunler " Sut / tereyagi / kurutulmus sut urunleri " Peynir / peynir urunleri " Dondurma " Hazir sut / imitasyon sut urunleri " Mesrubatlar / sut temelli gazli - gazsiz " Kedi, kopek ve diger ev hayvanlari yiyecekleri " Mesrubat temelli meyve icecekleri (kola, kok birasi v.b.) " Sekerlemeler " Cikolata / kakao urunleri " Puding karisimlari, Bebek gida urunleri, Kazein, hayvanlar icin kurutulmus urunler " Hayvan yemleri ve urunleri " Laboratuvar hayvan yemleri Ankara Türkiye Saygılar. |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-09-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 147
|
Valla üretmek yetmiyormuş bak Bülent Abi ne diyor:)
Sevgili Oğuz Karsan, Ne yapsak şu bizin Mersin Ziraat odası meclisi üyelerine söylesekte madem pazarlayamıyorlar bari meşrubat tesisi kurup Amerikaya suyunu satsalar.. Bir yandan yazıyorum bir yandanda gülüyorum gerçi bu tür haberler birazda reklam kokar ama neyse....Teşvik yetişmedi, narenciye yem oldu 19 Aralık 2008 Cuma, 12:05 EKONOMİ Mersin'de narenciye para etmeyince küçükbaş hayvanlara yem olarak verilmeye başladı. Mersin Ziraat Odası Meclis Üyesi Bülent Korucu, yetkililere ve annelere seslenerek, çocuklara gazlı ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış vitamin deposu meyve suyu içirmelerini istedi. Üreticilerin yeterli gelir elde edemediği için narenciye toplamadığını belirten Korucu, "Ürün para etmedi. Hasat gerçekleştiremeyince ürün dalda kaldı. Dalda kalan meyveler çürümeye terk edilince yakın köylerde küçükbaş hayvanlara veriliyor. Tonlarca narenciye çürümeyi bırakıldı." dedi. Narenciye üreticisinin son bir kaç yıldan bu yana çok sıkıntılı günler geçirdiğini ve giderin geri dönüşümünün sağlanamadığını ifade eden Korucu, teşvikin zamanın da verilmediği için narenciyeyi satamadıklarını kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen üreticiler de, "Hükümetimiz kömür ve gıda yardımı yanında üreticilerden narenciyeyi ucuza alarak meyve yemeyen insanlara doğal vitamin olarak dağıtsınlar. Biz buradan sesleniyoruz bizim sesimiz duysunlar. Binlerce insan narenciye işiyle uğraşıyor. Bu insanlar aç. Yetiştirdiğimiz ürünleri para etmiyor. Yaptığımız masrafları bile karşılamıyor." diye konuştu. Kaynak: stargazete.com |
|
|
|
|
|
#4 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sanırım sayın petulya' nın çok yerinde olarak sorduğu "Şimdi tüm üreticilere, üreticilerin bağlı bulunduğu kooperatif yöneticilerine, koperatiflerin bağlı bulunduğu bölge birliklerine, sivil toplum yöneticilerine,devlet yöneticilerine ve ürünleri test eden laboratuar yetkililerine ve denetçilere soruyorum; aklınız nerde kardeşim yöneticilik mi yapıyorsunuz, evcilik mi oynuyorsunuz?" sorusu basit de olsa bir cevap bulmuştur. Düzenleyen malbman : 20-12-2008 saat 11:47 Neden: Yazım hatası |
|
|
|
|
|
|
#5 |
|
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Gelişme çağındaki çocuklarımıza bile süt, ayran, veya meyve suyu içiremiyoruz. Malesef zararlarını anlatamadığımızdan, Cola, veya diğer gazlı içecekleri tercih ediyorlar. Son yıllarda pazarlama hileleri ile yurdumuza sokulan birçok gıdanın içerdiği maddelerin sağlığa zararlı olduğu bilinmektedir. Hatta; çocuklar için üretilen bazı maddelerin zeka geriliği yaptığı bile iddia edilmektedir. Ülkemiz için yanlış olan bu durumu tersine çevirmek, hem halkı bilinçlendirmek hem de geleceğimizin yöneticileri olacak çocuklarımızın sağlıklarını korumak adına, Milli bir beslenme politikası saptayıp, gerekirse akıl ve vücut sağlığına zararlı maddeler içerdikleri kanıtlanmış içeceklerin ve besinlerin yasaklanmasıyla mümkün olur diye düşünüyorum. Fazla bir şeye ihtiyaç olduğunu da sanmıyorum herhangi bir gelişmiş ülkenin kendi ulusunu ve çiftçilerini korumak için koyduğu aşılması güç kurallardan birkaçını incelesek bize hayli zaman ve yol kazandırabilir. Bu sayede hem çiftçimizin malı değerlenecek hem de etiketlerinde ne yazdığını anlayamadığımız malları tüketmek zorunda kalmayacağız. Malını satamamaktan yakınan birçok yerli üreticinin ise birkaç basit sokak gösterisi dışında bu haksız rekabeti önemsemediğini hayretle izlemekteyim. Bu kişilere tavsiyem ya diğerlerine tanınan haksız rekabet ortamına bir şekilde müdahale etmeleri. Ya da Dünyanın bir ucundan malını ülkemize getirip, pahalı ambalajlarına ve diğer birçok girdiye rağmen bıkıp usanmadan her yolu deneyip malını satabilenlerden ders almalarıdır. Onlar yapabiliyorlarsa biz de başarabiliriz. Asla yılmamalıyız ve zararlı besinleri söküp atıncaya kadar sürekli üretmeliyiz. Saygılar |
|
|
|
![]() |
|
|