![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
|
Ergene Nasıl Kurtulur?
Ergene kirli değildi, kirletildi, insan eliyle, bilerek istenerek, hem de onlarca yıldır ve halen de kirletiliyor. Havzada yaşayan yüzbinlerce insan ve çok daha fazla sayıda hayvan ve bitki sistematik olarak kirletiliyor. Ergene havzasının biyolojik çeşitliliği ise gerçekten şaşırtıcıdır, Sanayi bölgesi olduğu için bu büyük biyolojik zenginlik hep es geçiliyor. Ergene'nin temizliği konusu ilk değil; daha önce de planlar, projeler yapılmış, ancak hepsi kağıt üzerinde kalıp uygulamaya geçemeden rafa kaldırılmış. Rafa kaldırılmaları ise "tamamen duygusal". Ergene'yi asıl kirleten; o gaz, bu kimyasal ya da kanserojen madde değildir, sadece ve sadece 'yüzü tatlı' paradır. Tüm projeleri rafa çivileyen de paradır. Gelecekte yapılacak olan projeleri de para önleyecek. Tabii, 'çivi çiviyi söker' dedikleri gibi, para ile kirletilen Ergene yine ancak para ile temizlenebilir. Bu kadar pis ve kirletici iş başka türlü olmaz, olamaz. Bu parayı kirletenlerin ödeyeceğini ise hiç ama hiç sanmıyorum. Ödemeyi yine yaşam alanlarına sürekli kirlilik gönderilen halk yapacak, her zaman olduğu gibi. Onyıllarca kirletilen bir nehrin temizliğinin çok ciddî ve büyük bir iş olduğunu anlamak için konunun uzmanı olmaya gerek yoktur. Ancak uygulamayı da bu işi gerçekten bilen uzmanların yapması zorunludur. Muratlı deresinde başlatılan çalışmaya gelecek olursak; Temizlenmesi yönünde bir şeyler yapılmaya başlanmasını bile önemli bulduğumu öncelikli belirtmeliyim. EM Agriton Ltd. Şirketi, bu konuda bir proje yapmış ve yerel yönetim ile irtibata geçip, sözleşme de imzalayarak projeyi uygulamaya başlamıştır. Ancak suyun yasaklara ve denetimlere rağmen halen kirletilmeye devam edildiği de biliniyor. Ancak bırakın temizleyen şirketi, koskoca devlet kirlenmeyi engelleyemiyor, kirletenleri caydıramıyor, kirletmeyi engelleyebilecek yeterli kamuoyu da oluşmamış ki kirletme sürdürülüyor. Sadece temizlik yönünde adım atılmasını bile önemli bulur ve projeyi desteklerken ensar başta olmak üzere meymun, acemi_caylak ve bayindirmevki projenin başlangıç zamanlaması nedeniyle başarılı olamayacağı ve "kaynak israfı" olduğunu söylediler. Bu tezlerini dere kenarına birkaç kez gidip, sahadaki gözlemlerini aktararak dile getirdiler. Aslında böyle bir muhalefet, sadece lafta kalan desteklerden daha yararlı olma potansiyeli taşır. Ancak bu sadece potansiyeldir. Dikkat edilirse projeye eleştiriler, yine parasal noktadan başladı; 'EM Agriton'un bu iş için aldığı para'nın miktarı. Ensar, EM Agriton'u 'olmayacak bir iş için' küçümsenmeyecek bir para aldığı için eleştirmişti. Hatta eleştirisi itham olarak algılanmış, parasal tutarın açıklanması konusunda karşılıklı beklentiler dile getirilmiş, sonuç konuyu takip edenlerce de beklenmişti. Bu tür konuların 'şüyuu, vukuundan beter' olduğundan, projenin bu yönünün ön plana çıkmasına, Dogasever ve Alper Akman tepki gösterdiler. Yaşanan tartışmalar da işte bu, vukûdan beter olan şüyû durumundan çıktı diye düşünüyorum. EM Agriton Ltd, adı üstünde şirkettir, ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuştur. Bunun tartışılması gereksizdir. İddia edildiği gibi bir 'haksız, gereksiz, aşırı' para sözkonusu ise bu, şirket olan EM Agriton'un değil, yerel yönetimin sorunudur. Onun kaynakları yerinde ve doğru oranda harcama yükümlülüğü vardır. MeyveliTepe'nin de belirttiği gibi, Kaymakamlık, temizlik yolunda önemli bir adım atmıştır. Halen kirletme sürdüğünden, ekonomik çıkarları ve güçleri nedeniyle, Ergene'yi kirletenler yönünden yerel yönetimi zor günlerin beklediğini söylerken, MeyveliTepe haklı. Ergene'nin temizliği konusu, projeyi yüklenen şirketin gelirinin temizliği' noktasına kayınca, malina; "Temizlik yapmayı, firmaları denetlemek için devleti harekete geçirmeyi, belediyeleri ikna etmeyi, firmalara atık tesisi kurdurmayı falan ondan bekliyor gibisiniz" demişti. Eleştiri, yorum, fikir yürütme tabii ki olacak, oluyor da, ancak hangi noktada, neyin eleştirildiği, açık ve net olmalı. Özellikle ensar'ın eleştirilerini netleştirmesi gerekiyordu. Ensar temizlik konusunda önerisini; kirliliği tamamen kesip, suyu oksijence zenginleştirmenin temizlik için yeterli olacağı şeklinde belirtti (ya da ben öyle anladım). 'Kirletme tamamen durmalı' Dogasever'in de ilk andan beri zaten söylediği bir şey ve her ne kadar yasalarımız kirletmeyi yasaklasa da yaptırım konusunda yetersiz ve daha da kötüsü mevcut yasaların dahi uygulanmasında eksiklikler de herkesçe biliniyor. Tüm tartışmalara rağmen, birlik ve beraberlik içerisinde, sadece hata ve yanlışların peşinde koşulmadan, ders alınarak, Ergene'nin temizlenmesi için gerekenlerin ortaya konup, olabildiğince çabuk temizlenmesi için girişimde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Dogasever'in "membran teknolojisi Türkiye'de etkin olarak uygulanmalı" düşüncesi ile hatırlattığı Ergene sorununun sadece akarsuyun kirliliğinden ibaret olmadığı, yeraltı sularının aşırı derecede çıkartılıp, müsrifçe deşarjı sorununu da unutmamak gerek. Aynı şekilde bir şeyler yapmak için kirliliğin tamamen kesilmesini beklemek ya da 'sadece beklemek' yetmeyecektir. Öyle ya da böyle, az başarılı ya da çok başarılı, en doğru ya da birazcık olsun doğru, bir şekilde başlanması ve kirletmenin zorlaşması, temizlemenin kolaylaştırılması gerekiyor. Oradaki sanayi kuruluşları bizim, sanayiciler, bizim sanayicilerimiz, çalışanlar, bölgede oturanlar hep bizim, biziz. Birbirimizi dışlamak, yoksaymak yerine bazı çıkar farklılıklarına rağmen ortak çıkarlardan başlayarak birlikte sonuca varılabilir. Bu öyle akşamdan sabaha olacak bir şey değil tabii ki. Unutmayın, Ergene; Avrupa'daki tek akarsuyumuz ve çok önemli bir biyolojik havzada akıyor, atıkların boşaltılacağı bir yer'den çok daha fazlası. gece tartışmalara rağmen konunun su gibi akmasının, durulmaya yol açmasını dileyen forum kişisi |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
|
Rötarlı yazı
Dogasever'in alıntıladığı yazı gerçekten iç acıtıcı. Daha fazla gecikmemesi için konuyla ilgili yazmayı düşündüğüm yazıyı da iletişim sırasını bozmaması dileği ile ekliyorum. Biliyorsunuz, Biyokömür denememizi, Muratlı deresi kıyısında yapmayı planlamıştık, ancak ateş yakılması gerektiği ve ateşin de söndürülmeden bir gün ve geceden fazla kalması gerektiğinden dere kıyısında yapılmadı, yaklaşık 20-22 Km. uzaklıkta ensar'ın arazisinde bu uygulama ve toplantıyı yaptık. Ben diğer arkadaşlar gibi Muratlı üzerinden değil de Tekirdağ merkezden geldiğim için Muratlı deresindeki uygulamanın sonuçlarını ve koku durumunu kontrol edemedim. Ancak, onların hem Ergene'nin uygulama yapılmayan bölgesinden, hem de uygulama yapılan yerden pet şişelere aldıkları örnekleri ise kokladım. ![]() Soldaki Ergene'den, sağdaki ise Muratlı deresinden uygulama bölgesinden alındığı söylenen örnekler, her ikisinin de ortasında yer alan, temiz sudan çok uzak oldukları fotoğraftan da belli (zaten fotoğraftan başka da bir şey de belli olmuyor). Kişisel görüşüme göre; Muratlı deresi örneği (EM uygulanan) daha koyu renkliydi, her ikisinin kokuları arasında bariz bir fark yoktu. Bana EM uygulanan daha az kokulu gibi geldi. Ancak dediğim gibi dereyi değil de 1,5-2 litrelik örneği kokladığım için ve bidonlarda arka planda bir miktar petrol kokusu da aldığım için uygulamanın başarısı ile ilgili kokuyor, kokmuyor şeklinde net bir şey söyleyemiyorum. Zaten bu kadarcık bir örnekten proje ile ilgili sonuç söyleyebilmenin olası olmadığı açık. Umarım bir kaç içerisinde Muratlı deresi kıyısına da gider, oradakiler ile de görüşüp, görüp, duyduklarımı paylaşırım. gece geç olsun da güç olmasın, güç olsa da güçlükler yıldırmasın, diyen forum kişisi |
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
SAyın Gece Koku açısından benim buradan bir şey söylemem çok zor. Ancak, koku konusunda EM'nin neler yapabildiğini iyi bildiğim için, hiç tereddütsüz o derenin kokusunu rahatlıkla, tüm ERgene'nin kokusunu da en geç 2 haftada kesebileceğimizden hiç kuşkum yok. Açık alanlarda kokuyu ölçecek bir cihaz maalesef yok. Bu konuda kullanılan Olfaktometre denilen düzenek de insan burnuna dayalı bir cihaz (bir davlumbazla hava ekstrakte edilerek 6-10 kişilik özel koku eğitimli bir panele koklatılıyor. Böyle bir sistemi Türkiyede bulamadık yoksa Eylül ayında yaptıracaktık. Eylül ayında kokunun gittiği söylendi. (Ben orada olmadığım için söylendi diyorum). EM suyun içinde çok etkili. Bunun bazı nedenleri var. Daha sonra açıklarım. Ayrıca, kapalı bir organik çöp ayırma ve kompost tesisinde (kapalı alanda olduğu için gaz ölçümleri yapılabildi) EM uygulaması yapmadan ve yaptıktan sonra yapılan ölçümlerde, kokuya neden olan gazların son derece azaldığı saptandı (şu anda alım ihalesi olduğu için analizleri açıklayamıyorum, ihaleden sonra açıklarım). EM'nin sudaki kokuyu yok etmesi, daha da kolay... Ben proje bedeli konusuna bundan sonra girmek istemiyorum. Çünkü yanlış anlaşılabilir. Alıntı:
Çok haklısınız, şirketler kar etmek için kurulurlar ama sırf bu amaca yönelik hareket etseydik, üçüncü yılın sonunda şirketin kapısına kilit vurmamız gerekirdi. Şimdi de, bu projede Projenin önemli bir bölümünün maliyetini Japonya EMRO'nun karşılaması için elimden geleni yapıyorum. EMRO, çevre projesi olduğu için ve insanların yaşamlarında fark yaratacağı için projeye yardımcı olacak. Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim. Biz sadece kar etmeyi düşünen bir firma değiliz. Öyle olsaydık, inanın bu işi yapmazdık. Sevgiler. Düzenleyen Dogasever : 31-10-2010 saat 14:34 Neden: ekleme |
|
|
|
|
|
|
#4 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
EMRO konusunda da ayrıca başarılar diliyorum. Tamam, ödenen, ödenecek bedel, para "garip ve yalnız bir ülke" için önemlidir, ama asıl önemli olan sonuç alınmasıdır. Unutmayın insanlar çoğunlukla sadece sonuca bakar, neyin nasıl yapıldığı ile ilgilenen hemen her zaman, yalnızca tanrıdır. gece son cümleyi bir yerlerden duyduğu ve önemli bulduğu için yazan, bu işin tanrı ile ilgisini kurmaya çalışmayan, teşbihte hata olmaz diyen forum kişisi. |
|
|
|
|
|
|
#5 | |
|
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 19-10-2010
Şehir: tekirdağ
Mesajlar: 31
|
Alıntı:
|
|
|
|
|
|
|
#6 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
|
|
|
|
|
#7 | ||
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sn Gece ve Cumhur Bey haklısınız. Bu bir defalık bir kirletme de değil. Yıllardır devam eden bir kirletme. Bu ülkede yasalar var ancak devlet eliyle uygulanmıyor. Çünkü devletin kendi ayıbı da söz konusu. Havzadaki 68 Belediyeden bir tanesinde arıtma tesisi var. Trakya üvey evlat mı? Vatan toprağı değil mi de, hem can damarını hem de topraklarını böyle kirletiyoruz? sorusunu bundan tam 25 yıl önce bölgedeki ilçe belediye başkanlarından birine sormuştum. Bana kendisine Mlletvekillerinin önce 67 ilin atıksu tesisinin yapılacağını, sonra sıranın o ilçeye gelebileceğini söyledi. Bunun üzerinden çok uzun zaman geçti. Şu anda pek çok ilin arıtma tesisi var ama Trakya'daki illerin hala yok. 2008 yılı master planına göre bunlar önümüzdeki 2 yıl içinde yapılacak. Ama masterplanına uyulur mu bilmiyorum. Öyle olmasını umuyorum. Alıntı (Sn Gece) Alıntı:
Kirletenlerin bence bırakın temizlik için para ödemelerini, bundan sonra kirletmesinler o bile yeterli. Sn Ensar'ın dediği gibi: Alıntı:
İnsanların yaşaması için en önemli maddelerden biri olan su, sanayidede bir hammadde olarak algılanmalıdır. Suyu yer altından pompa gücüyle çıkarıyor olmak, çıkarana o suyun otomatikman sahibi olma hakkını vermemelidir çünkü o su kamu malı olmalıdır ve ona uygun muamele görmelidir. Size bir anımı anlatayım: Trakya'da büyük bir tekstil işletmelerinden biri (adı önemli değil çünkü hepsi aynı şeyi yapıyor) bundan 20 yıl önce yer altından günde 7000 metreküp su çekip kullanıyordu. Kirlettiği suyu ise, inanamazsınız ama atıksu tesisi olmasına rağmen, arıtmak masraflı olduğundan yine yer altına basıyordu. Fabrikada yetkili birine şu soruyu sormuştum: Bir gün yer altında çektiğiniz su kirlenince, ne yapacaksınız? Soruma soruyla karşılık verdi: Bunun olması ne kadar sürer? Ben de belki 10 yıl sürebilir deyince, verilen yanıt şok ediciydi: O zamana kadar kim öle kim kala.... Dostlar bu mentalitenin değişmesi gerekir, bu mentaliteyi bizim değiştirmemiz gerekir. Herkese doğaya saygıyı öğretmeliyiz. Doğaya saygının her şeyden ve özellikle de paradan daha önemli olduğu gerçeği, bir çocuğa daha ilk okula başlamadan öğretilmeli. Bunu yapacak olan da bizleriz. Bugün ERgeneyi hunharca kirletenler, çocukken doğa sevgisini adam gibi öğrenmiş olsalardı, bugün o vanaları açıp zehirlerini akıtırken elleri titrerdi. Doğa ve insan sevgisiyle kalın. |
||
|
|
|
![]() |
|
|