agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Buralardan Çekip Gitmek (Ev yapımları) (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/)
-   -   Kaçıp gittik nasıl yaşayacağız? (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/2893.htm)

Uzaylı 07-02-2011 21:53

Bu başlığa bayıldım. Daha ilk sayfalarda Kazların çok iyi bekçi olduğunu, köy fırını yapılırken cam kırıklarının kullanımı ve ne işe yaradığını, koyun akciğerinin foseptik çukurunu temizlediğini ve dahası. Tecrübelerini yazanların ellerine sağlık. Sakin kafa ile bir daha bir daha okuyacağıma eminim. Kullanabileceğim her bilgiyi yakalayabilmek istiyorum.

yarenimex 09-02-2011 20:22

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 752690)
Karşı tepe işin şakası tabii. Söylemek istediğim, böyle bir düşünceniz varsa ertelemenin bir yararı yok, bir yerlerden başlayın.

Haklısınız sayın Meyvelitepe..Tartıp biçip kaçmayı kararlaştırmışsanız ve şartlarınız elveriyorsa, hemen olmasa bile kademe kademe uygulamaya koymakta yarar var.Bu yolla yaklaşık ikibuçuk yılda kopabildim İstanbul'dan ve nerdeyse beş yıldır tekrar İstanbul'a ayak basmadım.Önce oğlumun ailesiyle gelip ilçeye yerleştik, aynı dönemde de köyde evimizi yaptık,köyümüze taşındık oğlumun ailesiyle birlikte.Arkasından besihanemizi yaptık, hayvancılık ve diğer tarımsal faaliyetleri başlattık.Şimdi hep birlikte köy hayatımız ve çalışmalarımız sürüyor.Köy hayatı deyince şehirde özleyeceğimiz fazla bir şeyin geride kaldığı da anlaşılmasın.Modern yaşamın sunduğu her nimete( tiyatro hariç :D) burdan da ulaşabiliyoruz..

Selehattin 67 19-02-2011 18:23

Vakitsiz öten horozu keserler şu anda kaçıp gitmek istememe rağmen hayat kavgası dolayısıyla gitme imkanım yok çocukları bir yerlere yerleştırip emekli olup geride düşünmek zorunda olmadığım kimseler kalmayınca gideceğim şimdilik gitmek için hazırlık yapmakla meşgul olacağım selamlar

yarenimex 20-02-2011 21:07

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Selehattin 67 (Mesaj 757630)
Vakitsiz öten horozu keserler şu anda kaçıp gitmek istememe rağmen hayat kavgası dolayısıyla gitme imkanım yok çocukları bir yerlere yerleştırip emekli olup geride düşünmek zorunda olmadığım kimseler kalmayınca gideceğim şimdilik gitmek için hazırlık yapmakla meşgul olacağım selamlar

Elbette sayın Selahattin67, kararlı olsanız da şartlarınız elvermezse uygun zamanın beklenmesi doğru olacaktır.Biz de kararlı olduğumuz halde, bir zaman ertelemek zorunda kalmıştık. Büyük oğlumun askerliği, küçüğün okulu nedeniyle..Hazırlık yapmak da az iş değil, en azından günü geldiğinde şablon hazır oluyor. Dilerim olaylar gönlünüze göre gelişir ve sorunsuz bir kaçışı mümkün olan ilk firsatta gerçekleştirirsiniz..

hosseda 19-04-2011 17:09

Yerimi bilemedim ama gene de buraya yazdım.
Gittik diyelim yeni evimize. Hemen yamacımız orman başlangıcı. Kuşa kurda yem olacak yaşta değiliz ama domuzlar kasabalara inmeye başladı azda olsa tedbir gerekli.
Uzun lafın kısası; bir tüfek almak lazım, zamanı geldi demeye başladım.
Kara avını bilmem, bu yaştan sonra hevesde edilmez. Alacağım tüfek iddiasız ama gerektiğinde beni koruyacak çok pahalı olmayan bir çifte olmalı diye düşünüyorum.
Belki usta avcılardan yol gösteren olur. Tabii önce ruhsatımı edineceğim.

üzüm 19-04-2011 17:27

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi hosseda (Mesaj 788674)
...
Gittik diyelim yeni evimize. Hemen yamacımız orman başlangıcı. Kuşa kurda yem olacak yaşta değiliz ama domuzlar kasabalara inmeye başladı azda olsa tedbir gerekli.
...

Alışırsınız, alışırsınız... :)
Uzun zamandır şehir dışında yaşıyorum. Bahçede ayak izlerine rastlasam da canlı olarak domuz hiç görmedim. Tüfek bir çözüm ama güçlü, burnu iyi koku alan koruma köpeği hem iki ayaklı hemde dört ayaklılar için ideal bence.

yasarugur 19-04-2011 17:35

Sn.hoşseda MAK domuz avını zirai mücadele gerektiren durumlarda özel izinle , sürek avcılığı şeklinde müsaade ediyor;
Avlanma Amaçlı Yaban Domuzu Sürek Avı Esas ve Usulleri

MADDE 12- Yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarında yapılan plansız sürek avlarının, aynı habitatı paylaşan diğer memeli yaban hayvanlarına olumsuz etki yapması nedeniyle, yaban domuzu sürek avları genel ve devlet avlakları ile planlanması öngörülen genel ve devlet avlaklarında yapılabilecektir. Avlanma usul ve esasları Bakanlıkça belirlenecektir.

Avlanmasına belli sürelerde izin verilen yaban domuzunun sürek avı avlanma esasları aşağıda belirtilmiştir:

a)Yaban domuzunun Tablo-1’de belirtilen avına izin verildiği süreler ve tescil edilmiş genel ve devlet avlaklarında avlağın belirlenen kotaları dahilinde, planlanması öngörülen genel ve devlet avlaklarında ise il müdürlüğünce tespit edilecek kotalar dahilinde, sürek avı il müdürlüğünden izin alınmak koşuluyla yapılabilir. Bu süreler dışında av turizmi dahilinde avlanma hariç sürek veya bek avına izin verilmez.

b) Sürek avı talep eden, avlanma izin kartı bulunan avcılar, avcılık belgesi fotokopileri ile birlikte av gününden önce il müdürlüğüne başvurmak zorundadır. İl müdürlüğünce avlanma sahasının ve tarihinin uygun bulması durumunda iki gün içinde gerekli izni yazılı olarak verir. Bu izin üzerine temsilci avın yapılacağı köy muhtarlığına giderek sürek avının yapılacağı mevkii ve tarihini en az iki gün önceden can ve mal güvenliği açısından köy halkına duyurmak zorundadır.

c) İzin verilen yer ve tarihler dışında ve onbeş avcı ve yirmi sürekçiden fazla avcı ile yaban domuzu sürek avı yapılamaz. Sürekçiler avlanamaz, avlanma araç ve gerecini av sırasında üzerinde bulunduramaz.

d) Avcılar; yöre halkının av sırasındaki can ve mal güvenliği ile ilgili, köylere duyuru yaparlar ve gerekli tedbirleri alırlar.

Mücadele Amaçlı Yaban Domuzu Sürek Avı Esas ve Usulleri

MADDE 13- (1) Yaban domuzlarının belirli bir bölgede tarıma zarar verdiğinin veya zarar verecek düzeyde popülasyonunun arttığının tespit edilmesi halinde, 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Karantina Kanunu kapsamında mücadele çalışması; il müdürlüğünce verilecek izinle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatınca Bitki Koruma Uygulama Prensipleri doğrultusunda yapılır.

(2) Mücadele amaçlı yaban domuzu sürek avları, 22 Şubat-15 Mayıs tarihleri arası hariç av yılı boyunca yapılabilir. Sürek avlarına katılacak avcılardan; sürenciler haricindekilerin avcılık belgesi sahibi olmaları şarttır. Mücadele amaçlı sürek avları mücadele yapılacak sahaların özelliklerine göre av turizmi kapsamında da yapılabilir.
Domuzları olduğunuz yerden uzak tutmak için farklı yöntemler denemek gerekiyor herhalde,eğer sayıca pek çoğaldılarsa çevrenizdeki tarla sahipleriyle birleşip sürek avı düzenletmeniz gerekiyor ,domuzların ürediği aylar hariç tabii...

hosseda 19-04-2011 18:44

Sayın üzüm vakti gelince ilk yapmayı planladıklarımdan birisi köpek almak. Ancak ona daha vakit var.
Sayın yasarugur benim yaban avına hiç niyetim yok ta onlar tarafından telef edilmemenin yolunu aramaktayım...

kömür 19-04-2011 20:01

Böyle bir konuyu nasıl kaçırmışım anlayamadım. Bende 31 yaşında askerden döndüm, İstanbuldayım. Bakalım kaçabilecekmiyim.
Şimdilik konuyu izlemeye devam.

MeyveliTepe 19-04-2011 20:33

Çoğu akşam keşfe çıkmış bir tilki görüyorum. Nadiren bir çakal da gördüğüm oluyor ama seslerini her akşam duyuyorum. Bize 500 metre uzakta bir ayı kovanları dağıttı. İki çift doğan yaz kış burada. Geçen yıl bir çift idi, eşlerden biri yüksek gerilim hattına kurban gitmişti. Yeni bir eş, ayrıca yeni bir çift daha geldi. Bizim bahçenin hemen altındaki bahçeden domuz geçmiş, avcılar ayaklandı. Bırakın peşini diye söylendim (pek takmadılar). Sansar bol ama görmek mümkün değil. Cevizlerde sincaplar cirit atıyor. Herşey yerli yerinde yani. Bir tek yılanlar hemen uyansalar diye beklemedeyim çünkü tek canımı sıkan sayıları epey artan minik kahverengi tarla fareleri.

tenar 20-04-2011 08:01

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi hosseda (Mesaj 788714)
Sayın üzüm vakti gelince ilk yapmayı planladıklarımdan birisi köpek almak. Ancak ona daha vakit var.
Sayın yasarugur benim yaban avına hiç niyetim yok ta onlar tarafından telef edilmemenin yolunu aramaktayım...


Sn hosseda,

Benim gideceğim yerde domuzlar ma-aile geziyorlar; anne, baba, çocuklar, anneanne, kuzenler...:) Gece patırtılarına uyanıyorsunuz camın önünden geçerken; perdeyi açıyor, karanlıkta bir görebilsem diye bakıyorsunuz, siz bakıyorsunuz onlar bekliyor, hareket olmayınca görmeniz mümkün değil karanlıkta. Ta ki siz uyuyana kadar inanın kıpırdamadan bekliyorlar. Uyuduğunuzda işlerini görüyor, üzümlerinizi yiyor, bahçenizi bozabiliyorlar. Ama bir gün olsun komşularımdan, onları vuralım diye bir laf duymadım. Oralar sadece bizim tarlalarımız, bahçelerimiz değil ki, onların yaşam alanları.

Sincaplar bütün bademleri yemiş, yesin. Sorun değil. Bir sincap, tilki, domuz,..., gördüğümde "oh, haala her şey yolunda" diyebiliyorum. Çünkü doğanın dengesini o kadar bozuyoruz ki içiçe girmiş ortak alanlarda dünyayı dar ediyoruz hayvanlara zaten. Bırakın gezsinler, bunlar inanın çok doğal gelecek. Ve korkmayın, çarptığında arabaların haşatını çıkaran o domuzlar insanlardan nasıl korkuyorlar bilseniz. Sizi telef etmekten çok kendi can derdinde onlar. Marullarınız korumak isterseniz etrafını çevirin, ama vurmayı düşünmeyin nolur.

Bir de şöyle bakın, daha ne kadar bunları yapabilecekler ki? Bir gün gelişmişlik(?) oralara da gidecek ve siz "eskiden ne çok domuz vardı, domuzlar biz bozmadan bağlarımızı bozardı. Sincaplar vardı, şuncacık elim kadar, cevizlerimizi koymaz dalında yerlerdi." diye anlatmak durumunda kalacaksın belki de. Umarım olmaz. Şimdi onların sahalarında deplasmandayız, unutmayalım. Hatta biraz eğlenceli hale de getirebilirsiniz onlarla ilişkilerinizi. Babam tarlayı domuzlara sürdürmüştü bir keresinde:) Gelincik gelmiş, yumurtalarınızdan çalmış, tavuklarınızı boğmuş, yapacak bir şey yok olan olmuş, hayvanı vurmak çözüm değil, isterseniz başka önlemler de alabilyorsunuz. Etrafınızda yılan var mı peki? Yok neden?

Varsa tedirginliğiniz iki ayaklı homo_sapienslere karşı olmalı:) Bir tüfek edinmeniz caydırıcı olabilir onlara karşı elbet.

Etrim 20-04-2011 09:52

Sincaplar çok sevimliler ama daha çağla aşamasındayken bütün bademleri götürüyorlar ama bütün bademler onların olsun, yoklukları daha kötü. Bademi bakkaldan alırız. Onların böyle bir şansı yok. :-)

hosseda 20-04-2011 12:01

Sayın tenar,
Yabana zarar vermemek konusunda sizden farklı düşünmüyorum. Tüfek alırsam bahçeme domuz gelince havaya ateş edeceğim kaçırmak için.

Ancak köylü bizim gibi düşünmüyor. Üzüm zamanı bağlarında yatıyorlar domuza yedirmemek için ürünlerini. Domuz ne yazıkki kötü bir hayvan, girdiği bağda sadece üzüm yemekle kalmıyor, bağı da yerle bir ediyor, köylünün buna katlanarak ,yaban hayattır korumak lazım demesini kimse beklememeli.
İki taraf arasında amansız bir savaş var aslında, domuz karnımı ve çoluk çocuğumu doyuracağım diye her türlü kurnazlıkla bağa bahçeye girme mücadelesi verirken, köylü çoluk çocuğumun rızkını sana yedirmem diye savunma yapmakta. Ama şuna da eminim, köylü zarar görmemiş olsa domuza yan bile bakmaz.

Etrafımızda yılan kalmadı yazmışsınız.Yeteri kadar var. Karayılan, engerek ve dağ alası ile sarı yılan bolca mevcut çevrede.

üzüm 20-04-2011 12:58

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi hosseda (Mesaj 789110)
...Tüfek alırsam bahçeme domuz gelince havaya ateş edeceğim kaçırmak için. ...

Sayın hosseda,
Alışık olmadığınız için endişe ediyorsunuz galiba. Şehir dışında yaşamaya karar verdiğimizde tüfek konusunda bizde çok kafa patlattık. Kişisel güvenlikle ilgili olduğu için tüfek alma, almama konusunda birşey diyemem ama
çatapat, maytap gibi malzemeler de kaçırma işi için kullanılabilir.

cumartesi70 21-04-2011 01:12

Kaçıp gitmek derken,gideceğiniz mesafenin sınırlarını iyi koymak önemli.Yoksa Tibet'e gidip Himalayalar'da bile yaşamak mümkün.Şehir hayatından kaçmak için şehirden çok uzaklara gitmek gerekmeyebilir.İstanbul'da çalışan biri olarak İstanbul çevresindeki köylerden birini tercih ettim,böylece işime gidip gelebiliyorum.Geniş bahçeli,site içerisinde bir ev tercih ettim böylece güvenlik imkanından faydalanıyorum.Evcil hayvan haricinde hayvan beslemek dışında doğayla ilgili her tür faaliyette bulunabiliyorum.Zaten çalışan birinin zamanı kısıtlı oluyor.Köy hayatının ve medeniyetin imkanlarını birleştirme fırsatım oluyor.
Dezavantajları,uzun yol depmek,müstakil evin beklenmedik masrafları,az insan olduğu için dar çevre,en azından ailenin her ferdini tatmin etmeyebiliyor,yorucu ve devamlı çalışmayı gerektiren bir yaşam.Avantajları ise oldukça uzun bir liste tutar ki bu hayatı tattıktan sonra bir AVM'ye gitmek,park yeri aramak,tatsız,sağlıksız gıdalar yemek,egzos solumak,bozuk kişilikli insanlarla mücadele etmek,beton grisi seyretmek,çocuğunuzu dört duvar arasında suni ortamlarda büyütmek,gereksiz stres yaratan gündemi takip etmekten kurtulmak bile çok şeye değer.
Kısacası illa bir çiftlik,geniş arazi,uzak diyarlar,çok para şart değil.Cesaret ve biraz imkan yeterli

açık-pozisyon 26-05-2011 12:50

Sn. cumartesi70, ben de İstanbul çevresi köylerini bayağı bir düşünmüştüm. Siz hangi köye gittiniz acaba?

Sinarit 27-05-2011 00:50

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan (Mesaj 179496)
Her sabah, dengesiz beslenerek bir telaşla evimizden çıkarız, Araç dolu yollarda işimize varmak için trafikte türlü acılar çekeriz. Bazılarımız sıkışık trafikte kullandığımız arabanın dikiz aynasında makyaj yapar.Bazılarımız servis araçlarında kulağımızdaki mp 3 kulaklığıyla uyuklarız.

İşe vardığımızda, memnuniyetsiz bir surat ile verimsiz ve mutsuz çalışır, İşimizi gerektiği gibi yapamayız. Mesai bittiğinde, eve dönerken sabah yaşadığımız acıları tekrar yaşarız.

Hafta sonu,mangal yapar, maç seyreder, Arabamızı kolay park edebildiğimiz, büyük alış veriş merkezlerine gideriz.

Mangal yaparken veya maç seyrederken, arkadaşlarımıza, hep yakın zamanda, Belki emekli olduğumuzda yerleşmeyi düşündüğümüz o kır evi hayalini anlatır dururuz.

Bahçe İçinde köpeğimizin, tavuklarımızın, keçi, koyun, hatta belki ineğimizin olduğu, bahçesinde, hormonsuz domates ve biber yetiştirebileceğimiz, Orman kenarı veya en azından şehir gürültüsünden uzak o evi. Çitleri ve ismi bile hazırdır. Başında soyadımızın bulunduğu ...... çiftliği. Ama akşam olup eve döndüğümüzde, içtiğimiz alkolün tesiri de azaldıkça,Gerçekler yüzümüze çarpar.

İlk önce çocukların okulu ve Babanızın hastalığı, tek başına bırakamayacağınız
veya yanınızda götüremeyeceğiniz Anneniz. sonra her3-6 ayda bir by pas ertesi kontrollerimiz, gelir düzeyimiz ve ulaşım daha sonra alıştığımız teknoloji,rahatlık ve şehir nimetleri, Eşimizin ve çocuklarımızın asla vazgeçemeyeceği, lüks alış veriş merkezleri,İnternet,adsl,kablo tv vs.. Mutlaka bu sebeplerden biri veya hepsi birden karşınıza dikilir.
Sonunda, Şehirde gönülsüz yaşamaya mahkum olduğunuzu hissedersiniz.

Artık Tek yapabildiğiniz, Hafta sonu bir deniz kıyısında martıları seyretmek veya kolayca ulaşabildiğiniz yakın bir ormanda yürüyüş yaparken, farkına varmadan onlarca fidan, yüzlerce böcek ve karınca ezmek olur.

Evinize dönerken arabanızı kolay parketmek uğruna lüks bir alışveriş merkezinde bulunan markete uğrarsınız. Robot gibi, tercih ettiğiniz markaların bulunduğu Raflarda, içinde hangi maddelerin yazılı olduğu,ama asla okuyamadığımız küçük puntolar ile yazılmış etiketli ürünlerden bazılarını alıp evimize döneriz.

Biz böyle isteksiz ve mutsuz bir yaşamı sürdürürken,

Köyde yaşayanlar ise, gübre ve hayvan kokusunun etki alanında kalmış köy kahvesindeki televizyondan, şehirdeki lüks yaşamın abartılı ve ahlaksızca sergilendiği o şehir hayatını özler durur. Tek amacı, şehire gitmektir. Ahırındaki keçisi, bahçesinde yetişen, ve sizin özlemini çektiğiniz domatesi ,tarladaki ürünü hiç umurunda değildir.

Artık kararını vermiştir. Siz nasıl arkadaşlarınıza köye gideceğinizi anlatıyorsanız,O da kahvedekilere keçisini,tarlasını nasıl satıp Şehire gideceğini anlatır.

Ama ne siz oraya gidebilirsiniz ne de o buraya gelebilir. Ama her ikiniz de asla
yaşayamayacağınız hayatın özlemini duyarsınız.

Saygılarımla
ŞEHİRDEN KAÇMAYI PLANLAYANLARA İTHAF OLUNUR.

Kesinlikle katılıyorum.
Ailesi olan bir insan Türkiye gibi bir ülkede alıp başını öyle kolay kolay gidemez.
Köy hayatındaki insanlar şehirde yaşamak için bütün düzenlerini ,sevdiklerini bırakıyolar,şehirdekilerde köyde yaşamak için bunun tam tersini yapmaya çalışıyor ama rahata alıştıkları için yapamıyolar.
Köy yaşamı öyle kolay değildir,hele şehirde yetişmiş birinin yapıcağı en son iştir,imkanınız varsa hafta sonu kaçabileceğiniz bir dünya yaratın kendinize,bir nebze hevesinizi alıp ,idare edin.
Son 150 yıldır insan doğasına ters,korkunç bir çağda,korkunç bir dünya kapitalist sisteminde,Türkiye gibi bir ülkede insanın gelişmesini ,ilerlemesini engelleyen din ,aile ve muhafazakar kültürleriyle beraber yaşamak zorundayız.
Maalesef şehirli insanlar olarak,lanetlendik ve arafta kaldık.
Başka bir zamanda ,başka bir hayatta.

Sinarit 27-05-2011 01:11

Bu arada todoru kutlamayı unuttum, bu hayali belli bir yaşı geçmiş herkes yapabilir ama 30 yaşında herşeyin başındaki bir insanın bunu yapması,tek başına hayatı seçmesi ,büyük yürek,büyük cesaret ,büyük tavizler ve büyük şans gerektirir.Gerçekten kutluyorum.
Bende 30 yaşındayım,alıp başımı gitmek istiyorum ama bende todordaki özelliklerden hiç biri yeterince yok.Birde geniş beni seven ve benden beklentileri olan bir ailem var üstelik evli değilim birde karım çocuklarım olsa iyice prangalara vurul.
Dediğim gibi arafta kaldık,başka bir zamanda,başka bir hayatta.

alideryacengel 28-05-2011 20:41

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan (Mesaj 179496)
Her sabah, dengesiz beslenerek bir telaşla evimizden çıkarız, Araç dolu yollarda işimize varmak için trafikte türlü acılar çekeriz. Bazılarımız sıkışık trafikte kullandığımız arabanın dikiz aynasında makyaj yapar.Bazılarımız servis araçlarında kulağımızdaki mp 3 kulaklığıyla uyuklarız.

İşe vardığımızda, memnuniyetsiz bir surat ile verimsiz ve mutsuz çalışır, İşimizi gerektiği gibi yapamayız. Mesai bittiğinde, eve dönerken sabah yaşadığımız acıları tekrar yaşarız.

Hafta sonu,mangal yapar, maç seyreder, Arabamızı kolay park edebildiğimiz, büyük alış veriş merkezlerine gideriz.

Mangal yaparken veya maç seyrederken, arkadaşlarımıza, hep yakın zamanda, Belki emekli olduğumuzda yerleşmeyi düşündüğümüz o kır evi hayalini anlatır dururuz.

Bahçe İçinde köpeğimizin, tavuklarımızın, keçi, koyun, hatta belki ineğimizin olduğu, bahçesinde, hormonsuz domates ve biber yetiştirebileceğimiz, Orman kenarı veya en azından şehir gürültüsünden uzak o evi. Çitleri ve ismi bile hazırdır. Başında soyadımızın bulunduğu ...... çiftliği. Ama akşam olup eve döndüğümüzde, içtiğimiz alkolün tesiri de azaldıkça,Gerçekler yüzümüze çarpar.

İlk önce çocukların okulu ve Babanızın hastalığı, tek başına bırakamayacağınız
veya yanınızda götüremeyeceğiniz Anneniz. sonra her3-6 ayda bir by pas ertesi kontrollerimiz, gelir düzeyimiz ve ulaşım daha sonra alıştığımız teknoloji,rahatlık ve şehir nimetleri, Eşimizin ve çocuklarımızın asla vazgeçemeyeceği, lüks alış veriş merkezleri,İnternet,adsl,kablo tv vs.. Mutlaka bu sebeplerden biri veya hepsi birden karşınıza dikilir.
Sonunda, Şehirde gönülsüz yaşamaya mahkum olduğunuzu hissedersiniz.

Artık Tek yapabildiğiniz, Hafta sonu bir deniz kıyısında martıları seyretmek veya kolayca ulaşabildiğiniz yakın bir ormanda yürüyüş yaparken, farkına varmadan onlarca fidan, yüzlerce böcek ve karınca ezmek olur.

Evinize dönerken arabanızı kolay parketmek uğruna lüks bir alışveriş merkezinde bulunan markete uğrarsınız. Robot gibi, tercih ettiğiniz markaların bulunduğu Raflarda, içinde hangi maddelerin yazılı olduğu,ama asla okuyamadığımız küçük puntolar ile yazılmış etiketli ürünlerden bazılarını alıp evimize döneriz.

Biz böyle isteksiz ve mutsuz bir yaşamı sürdürürken,

Köyde yaşayanlar ise, gübre ve hayvan kokusunun etki alanında kalmış köy kahvesindeki televizyondan, şehirdeki lüks yaşamın abartılı ve ahlaksızca sergilendiği o şehir hayatını özler durur. Tek amacı, şehire gitmektir. Ahırındaki keçisi, bahçesinde yetişen, ve sizin özlemini çektiğiniz domatesi ,tarladaki ürünü hiç umurunda değildir.

Artık kararını vermiştir. Siz nasıl arkadaşlarınıza köye gideceğinizi anlatıyorsanız,O da kahvedekilere keçisini,tarlasını nasıl satıp Şehire gideceğini anlatır.

Ama ne siz oraya gidebilirsiniz ne de o buraya gelebilir. Ama her ikiniz de asla
yaşayamayacağınız hayatın özlemini duyarsınız.

Saygılarımla
ŞEHİRDEN KAÇMAYI PLANLAYANLARA İTHAF OLUNUR.

sayın oğuz karsan.size ve karamsar tüm dostlara inat köyde üçüncü yılımızdayız ve ömrümüz yetse onyıllarca burada kalmaya kesin kararlıyız. :)

Etrim 31-05-2011 09:43

Oğuz bey kızmasın ama çok güzel yazmış ve bir hayalin nasıl gerçekleştirilemeyeceğini anlatmış amacım eleştirmek değil, farklı bir açıdan bakmak.
Bir işin nasıl olmayacağını isterseniz yüz farklı şekilde anlatabilirsiniz.
İnternet, adsl hepsi artık köylerde de var. Digital telefon santralı olan her yere adsl bağlanabiliyor.
Kablo tv yerine uydu alıcınız olursa alışık olduğunuz tüm kanalları köyde de seyredebilirsiniz. Zaten şikeyet ettiğiniz AVM'lerden kurtulabilirsiniz.
Köylerdeki çocuklar da okula gidiyorlar hem de büyük şehirlerdekinden daha kolay bir şekilde, üniversite sınavlarında dikkat edin kırsalda yetişmiş çocuklar daha başarılı. Köyde olmuyorsa biraz büyükçe bir ilçenin etrafında bir yer bakabilirsiniz. Annenizi babanızı bırakmayın onları da yanınızda götürün. Artık heryerde hastane var.
Yeterince isterseniz mutlaka yaparsınız.
Hayalinizin peşinden koşmuyorsanız veya harekete geçmiyorsanız bence yeterince istemiyorsunuz demektir. Aslında en temel sorun hayatınızı nasıl sürdüreceğiniz. Hangi gelir ile bunu yapacaksınız, çünkü köyde de giderleriniz olacak. Gelirinizi ve yaşamınızı nasıl dengeleyeceksiniz. Gerisi eğer gerçekten gitmek istiyorsanız teferruattır.

otugay 01-06-2011 08:22

Sayın Etrim, önemli olan kuyunun derinliği değil ipinizin boyu. Dediğiniz gibi köyde yaşamak demek medeniyetten uzak kalmak değil, medeniyetin kötü etkilerinden uzak kalmak.

Ben 17 senedir Silivri'nin bir köyünde yaşıyorum. 35 yaşında evlenip buraya taşındık. İlk geldiğimizde elektrik ve telefon yoktu (o zamanlar cep telefonu da yoktu), jeneratörle oturduk. Bir Lada Nivamız vardı, kışın ancak onunla gidip gelebilirdik. Şu anda yolumuz da yapıldı telefon adsl hepsi var. Hastane deseniz 20 km. ötede ama 15 dakika.

Bu hayata alışınca zaten geri dönmeyi düşünmezsiniz. İstedikten sonra giderleri de gelire göre ayarlıyorsunuz. Akaryakıt fiyatları arttıkça önce 1.3 litre benzinli sonra 1.3 litre dizel araba aldık, kaloriferi de oduna çevirdik. Sıradaki hedef rüzgar türbini ve elektrikli araba :)

misterno 07-06-2011 17:28

Pardon bu Silivri dediginiz Istanbul'un trakya tarafindaki Silivrimi? Orasi artik Istanbul'un icinde sayiliyor saniyordum ayrica buyuk proje yani kanal yapilinca artik sehrin ortasinda kalacaksiniz gibime geliyor.

Nacizane fikrimdir

otugay 07-06-2011 19:53

Google Earthten Kurfallı'ya bakabilirsiniz. Pek İstanbul içi sayılmaz.

takorof 05-07-2011 17:20

Belki bu sayfalarda, onlarca kere yazıldı ama ben bir kez daha hatırlatayım dedim. Evet Ali D Çengel veya diğer bir kaç kişi gibi tamamen kaçıp gitmek çok kolay değil ama, karamsarlığa kapılıp vazgeçmek de değil. Önce sadece yazları birkaç günlüğüne, sonra haftalık konaklamalar, ardından daha uzunca bir süre, hem kendini, hemde doğayı test etmeli insan, evet, çok kolay değil kaçıp gitmek, ama imkansızda değil...

efe-can 01-12-2011 10:26

KAÇMAK Hayali Bir Başka Bahara Kalmış;

Bu köşeye uzun zamandır bir şeyler yazılmamış. Havalar soğuyunca canlılar sıcak ortamda yaşamak ister. Ne zaman sırtımız ısındı, insan kendini dışarı atrmak istiyor. Başlıyoruz kaçacak yer aramaya.

Ben beş yıldır sürekli köyde yaşıyorum. Zaman zaman bıkıyorum burada yaşamaktan. Acaba şehire mi gitsem diyorum. Giyerim tertemiz çizgili pijamalarımı uzun otururum kanepeye vs vs.
Ne zaman şehire insem başımda korkunç ağrılar başlıyor. Evde eşim yavaş konuş diyor. Bir türkü tutturmak istiyorum, eşim yukarıdaki diyor. Korkunç bir egzos dumanı, kömür kokusu, sabahın erken saatlerinde motor homurtuları, gece komşu gezmesinden ayrılırken çalınan korna sesleri vs vs vs. Sonra cama çıkıp, aptal gibi yoldan gelip geçenleri izliyorum. Birden köpeğimi özlüyorum.
Sabah erkenden, çantamı sırtlıyorum düşüyorum yola. Köye geldiğimde ise; bütün tavuklar, köpeğim bir karşılama töreni düzenlemişler. Köpeğim yüzümü yalıyor. Tavuklar paçama gaga atıyorlar.
Demli bir çay içmenin tam sırası. Yanına da bir demet türkü.
İşte benim özgürlük alanım. Yaşam böyle gel-git lerle geçip gidiyor.
KAÇMA FİKRİNİZİN SÜREKLİ SICAK KALMASI DİLEĞİYLE .SAYGILARIMLA......

tugrulbaba 01-12-2011 17:25

Başıboş, yalnız ve ıssız bir araziye gidiyorsanız tüfek olmazsa olmaz. Benim yayladaki yerim avlak bir yer. Her sabah istisnasız sabah 6 gibi tüfek patlamaları hatta tarrakaları ile kuzeydeki tepeler ünler. Ta Alanyadan, Antalyadan avcılar, meraklılar gelirmiş benim oralara ben rastlamadım gerçi. Buna rağmen, birkaç kez bahçede domuzların dürttüğü, eşelediği yerlere rastlamışlığım vardır. Yani rutin bir şekilde avcıların, meraklıların ayağı altında olan yaylamızda domuz zaman zaman benim bahçeme uğrayabiliyor. Yani maytaplarla, çatapatlarla bu hayvan kaç-maz! Ka-çı-rı-la-maz! İlle de tüfek...İllede kuyruk acısı diyeceğim ama, canı yandığında daha tehlikeli. Kaçmazsa üstüne gelirse öldürebileceğiniz bir silah gerek... Binaenaleyh, önce can güvenliği..

takorof 05-12-2011 15:10

Nazım Hikmet, Abidin Dino'ya sormuş, yanılmıyorsam. ''Mutlululuğun resmini çizebilirmisin'' diye. Mutluluk; kimine göre, dışarıda lapa lapa kar yağarken, sıcacık sobanın başında içilen bir bardak çay, kimine göre, sinemada film seyretmek olabilir.

takorof 05-12-2011 15:14

Önemli olan insanın kendini mutlu hissetmesi, nerede, nasıl veya ne zaman olduğu değil, ama şu da görünen bir gerçek ki, İnsanlar eskiye özlem duymaya başladılar bile. Kentten kaçışlar başladı. Kimi bir dağ köyüne, kimi balıkçı kasabasına...

Selehattin 67 05-12-2011 15:24

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi takorof (Mesaj 885236)
nazım hikmet, abidin dino'ya sormuş, yanılmıyorsam. ''mutlululuğun resmini çizebilirmisin'' diye. Mutluluk; kimine göre, dışarıda lapa lapa kar yağarken, sıcacık sobanın başında içilen bir bardak çay, kimine göre, sinemada film seyretmek olabilir.

mutluluk herkes için farklı bir kavram şimdi pek çoğumuz fırsat bulursa veya cesaret edebilirse şehirlerden uzaklaşacak kaçıp gitmeyecek bir süre uzaklaşacak etrafımdaki köylere ve köylülere bakıyorumda çoğu sebzesini şehirden alıyor behçe yapmayı kendilerine bir eziyet sayıyorlar bizlerde yıllarca şehir hayatı yaşamış kişiler bir kök marul domates, sogan, vb dikip yemek için elimizden geleni yapıyoruz

mrduran 05-12-2011 17:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi efe-can (Mesaj 884151)
KAÇMAK Hayali Bir Başka Bahara Kalmış;

Bu köşeye uzun zamandır bir şeyler yazılmamış. Havalar soğuyunca canlılar sıcak ortamda yaşamak ister. Ne zaman sırtımız ısındı, insan kendini dışarı atrmak istiyor. Başlıyoruz kaçacak yer aramaya.

Ben beş yıldır sürekli köyde yaşıyorum. Zaman zaman bıkıyorum burada yaşamaktan. Acaba şehire mi gitsem diyorum. Giyerim tertemiz çizgili pijamalarımı uzun otururum kanepeye vs vs.
Ne zaman şehire insem başımda korkunç ağrılar başlıyor. Evde eşim yavaş konuş diyor. Bir türkü tutturmak istiyorum, eşim yukarıdaki diyor. Korkunç bir egzos dumanı, kömür kokusu, sabahın erken saatlerinde motor homurtuları, gece komşu gezmesinden ayrılırken çalınan korna sesleri vs vs vs. Sonra cama çıkıp, aptal gibi yoldan gelip geçenleri izliyorum. Birden köpeğimi özlüyorum.
Sabah erkenden, çantamı sırtlıyorum düşüyorum yola. Köye geldiğimde ise; bütün tavuklar, köpeğim bir karşılama töreni düzenlemişler. Köpeğim yüzümü yalıyor. Tavuklar paçama gaga atıyorlar.
Demli bir çay içmenin tam sırası. Yanına da bir demet türkü.
İşte benim özgürlük alanım. Yaşam böyle gel-git lerle geçip gidiyor.
KAÇMA FİKRİNİZİN SÜREKLİ SICAK KALMASI DİLEĞİYLE .SAYGILARIMLA......

Merhaba efendim,

Ne güzel, kâbustan erken uyanmışsınız.
Acaba esirgemeseniz, yer değişsek diyorum. O kâbus sonu güzelliklere bende kavuşsam. Kâbusa bile razı olduk bu şehir hayatında, ama uykuda. Uyandığımızda, bir baktık, gerçek yaşam daha da bir kâbus efendim:))

Çok güzel yaşantınız, ailece sağlık içinde, uzun seneler sürsün inşallah.

Kaçma hedefleri olan birinden,

Saygılarımla lütfen.

efe-can 05-12-2011 22:06

Sn Mrduran;
Tabi ki kaçmanın koşulları vardır. Koşulların olgunlaşması lazım. Çocukların durumları vs vs.
Bir de istemek lazım. Mutlu olacağınız ortam çok önemli. Kişiden kişiye değişen bir kavram. Artık köyde yaşayan insanlar da şehir kaçkınlarını fırsata çevirmek istiyor. Onlar için şehirden gelen herkes; yabancı ve çok parası olan kişidir. Hizmet alırken bile sizi yabancı olarak değerlendiriyorlar ve daha çok para istiyorlar. Mallarını satarken normal değerinin üstünde istiyorlar.
Çok istersenız olur. Dilerim sizde hayallerinizi gerçekleştirirsiniz. Selamlar.

yesilgiresun 06-12-2011 10:13

merhabalar.bu yazilanlari epey zamandir okuyorum.bazen duygulaniyorum,bazende üzülüyorum.cünki ben dogup ,büyüdügüm vatanimdan cok uzaklarda oldugum icin herseyini cok özlüyorum.bende tabiri caizse buralardan cekip gitmek,aslima dönmek istiyorum.simdi köyler eskisi gibi degil.cok gelismis hatta modern olmus.ekmek,sebze,meyve arabalari her gün kapiya geliyorlar.bence yurdumuzun her yani güzel ve yasamaya deger.ALLAH herkese hayallerini gerceklestirme ve yasama nasip etsin .icinde bizlerede.hoscakalin

kamil keskin 06-12-2011 17:16

Ben de şehirden köye kaçmak isteyenlerdenim.10 senedir şehirde yaşıyorum.Arkadaşların anlattığı gibi şehir ortamı benim gibi çocukluğu köyde geçmiş biri için çok boğucu.Ama maddi sıkıntılar,sigorta v.b gibi konulardan bir süre daha buralardayım.Ama köyümede bir yandan ilerisi için yatırımlar yapıyorum.Geçen sene 80 adet çam fıstığı diktim.Bu sene 2-3 gün önce 160 adet ceviz diktim.Bir sene sonra kestane ve badem bahçesi düşüncem var.İlerde döndüğüm zaman köyde de yapılacak bir işimin olması çok önemli.
Köy hayatı;birazcık maddi durumun iyi ise harika.örneğin ben hafta sonu tatilimde yaz geceleri,köyün deresinden gelen kurbağa seslerini,ağaçlarda öten ağustos böceklerinin sesleri ile uyurum.Sabahleyin tavukların sesleri ile uyanırım.kahvaltımda da köydeki arılardan aldığım baldan,tavuklarımdan aldığım sıcacık yumurtadan,ineğimizden taze sütle yaparım. Köye vardığında insanlar her zaman sıcacıktır.onların mimiklerinden bunu hemen anlarsın.Ama şehirde aynı apartmandaki insanları çoğu zaman tanımazsın.

efe-can 09-01-2012 19:22

2012'YE GİRERKEN;

Benim en yakın komşum yüz metre ötede. Birkaç gün önce araçlarını evlerinin uzak bir köşesine güneşe karşı çekmişler bira-çerez le ilgileniyorlar. Biz herkesin kaçmak istediği yerde yaşıyoruz. Ama komşum yine de değişiklik istemiş arazinin uzak bir köşesini tercih etmiş.
Bu bölüme gelince; CAN YÜCEL babanın GİTMEK şiiri gelir aklıma. Aslında nereye gitsek hemen kök salıveriyoruz. Yani başka bir noktaya kök salıveriyoruz. Ağaç dikiyoruz, köpek alıyoruz, tavuklarımız oluyor vs vs.
Bugün ne yesem diye düşündüm. Etrafta ebegümeci, ısırgan, pırasa, taze soğan, tere, roka turp, brokolı vsvs vs derken yiyecek dolu. Daha adını bilmediğim koyunların yediği otlardan pişirdim üstüne de taza tavuk yumurtası kırdım. Al sana yemek.
Senı mutlu ediyorsa mesele yok.
Selamlar....

memet 09-01-2012 20:16

Ailesi olan bir insan Türkiye gibi bir ülkede alıp başını öyle kolay kolay gidemez.
Bir bayramda dağa gittik bir tanıdığın çardağında kaldık. Ertesi gün bir ağaç altında konakladık. Sabah annem ben geri dönmeyeceğim dedi. Espriye güldük toparlandık. Anladık ki annem espri yapmamış.

O hafta ağacın altına yaptığımız geçici çardakta kaldı, sonra ona yazı geçirebileceği bir baraka yaptık. İki dönüm yeri bileziği karşılığı sahibinden aldı tahta bir klübeyaptık, iki kışı orada geçirdi. Sonra kerpiç bir dama çevirdik. Bir oda ekledik. Onbeş yıl orada yanlız yaşadı. 56 yaşında gitmişti. Yol yok elektirik yok su pınardan geliyor. Gitmek isteyen gider yaşamak isteyen yaşar. Şimdi 89 yaşında dağa gidelim orada kal desem hemen çantasını hazırlar.

İsteyen yapar. Yoksa bahane çok olur.

Rahat 09-01-2012 20:57

Üçüncü nesil kentli olarak herhangi bir köyde kendine ait 1 metrekare yeri bile olmayan, yine herhangi bir yerde 1 dönüm tarla alacak kadar birikimi bulunmayan ve şehir plancısı olarak çalışan ancak kent hayatından nefret edip hareket alanını oldukça küçülten biri olarak kaçıp gitmeyi başarabilenleri kıskanmamam elimde değil :)

Selamlar, saygılar :)

Sizin yerinizde olmak isteyen o kadar çok insan var ki...

efe-can 12-01-2012 10:38

Sevgili Rahhat Kardeşim;

Bu siteye üye olduğunuza göre sizi toprağa çeken bir duygu yoğunluğu var demektir. Bende böyle bir yerim yok iken hep tarımla ilgili TV programlarını izlerdim. Evde bardaklarda değişik bitkiler büyütür ve ormanlarda bir yerlere şaşırtırdım. Bir süre evde muhabbet kuşu ürettip arkadaşlarımın çocuklarının doğum günlerinde bir kafesle hediye ederdim. İçlerindeki merhamet ve insani duyguların gelişmesine yardımcı olsun diye. Sonra otuz yıl gezdığım yerlerde arazıler beğenirdim. Sonra oldu. Şimdi benim burası özgürlük alanım. Ama bazı konularda da özgürlüğümü kısıtlıyor. Köpeğimi ve diğer hayvanlarımı bırakıp gidemiyorum.
İçinizdeki bu duyguların bitmemesini diliyorum.Slamlar..

Rahat 12-01-2012 22:12

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi efe-can (Mesaj 898548)
Sevgili Rahhat Kardeşim;

Bu siteye üye olduğunuza göre sizi toprağa çeken bir duygu yoğunluğu var demektir. Bende böyle bir yerim yok iken hep tarımla ilgili TV programlarını izlerdim. Evde bardaklarda değişik bitkiler büyütür ve ormanlarda bir yerlere şaşırtırdım. Bir süre evde muhabbet kuşu ürettip arkadaşlarımın çocuklarının doğum günlerinde bir kafesle hediye ederdim. İçlerindeki merhamet ve insani duyguların gelişmesine yardımcı olsun diye. Sonra otuz yıl gezdığım yerlerde arazıler beğenirdim. Sonra oldu. Şimdi benim burası özgürlük alanım. Ama bazı konularda da özgürlüğümü kısıtlıyor. Köpeğimi ve diğer hayvanlarımı bırakıp gidemiyorum.
İçinizdeki bu duyguların bitmemesini diliyorum.Slamlar..

Merhaba sayın efe-can;

Üyeliğim uzun süredir var ve okuyarak, eğitimlere katılarak bilgimi görgümü artırmaya çalışıyorum. Ancak, el toprağa değmeden öğrenilenler hep eksik kalıyor.

Eğer çekip gidebilmekse özgürlük, zaten topraktan bağımsız yaşamanız gerekmez mi? :) Bence özgürlük tercih hakkınızın her zaman olması ve istediğinizi tercih edebilmenizdir. Siz oradan da kaçıp gitmek istiyorsanız ya ayrılmak istemediklerinizi de yanınızda götüreceksiniz ya da kalıp özgürlük kavramı hakkında bizim gibi özgür olmayanları düşüneceksiniz :)

Bence keyfini sürün toprağın ve hayatınızı güzelleştiren herşeyin :)

Saygılar selamlar benden...

efe-can 05-02-2012 20:28

Sn.Rahhat;
Dediğiniz gibi yaşıyoruz ve keyfini çıkarıyoruz. Yaşadığımız yerin değerini büyük şehirlere gidince daha iyi anlıyoruz. Geçenlerden Ankara da bir kaç gün kaldım ve boğuldum. Oysa daha önce 15 yıl yaşadım. En zevk aldığım yıllar 75-80 yıllar idi.
Şimdi benim arazim 7000 m2. İnanın dışarıdan hiç iş gücü almadan bütün işleri tek başıma yapıyorum. Yani elim ayağım sürekli toprakta. Bütün sebzeleri (yazlık kışlık ) yetiştiriyorum. Dut ile başlayan meyve serüveni hurma ile bitiyor. Ve tavuk, kuzu vs vs.
Birgün sizlerinde olur dileği ile. Selamlar..

Sinarit 20-02-2012 20:39

ntvde serdar kılıçın dağ evi programını izlemenizi tavsiye ederim Her cumartesi sıfırdan yaşamı kuruyor.;)


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 18:58.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025