![]() |
Sayın Amca,
Yaklaşık 13 sene önce 600 m2 ahır, üstüne de hayvanlara bakacak kişi için ev yaptık. İthal düvelerden 55 tane, 5 tane de süt için inek aldık. Asli işimiz bu olmadığından ve çok fazla bilgi sahibi olmadığımızdan besi işinden zarar ettik. Hemde az bir zarar değil. 600m2 ahır ve üstünde 100 m2 ev, hayvanların alımı ve masrafları için harcadıklarımız ile satış toplamı arasındaki fark, otomatik sulama sistemi, veteriner masrafları, yem masrafı v.s. Bizim zararımızda besi yaptığımız dönemde deli dana hastalığının çıkması da etkili oldu. Sözlerime lütfen alınmayın ama sadece hafta sonlarıyla bu işin içinden çıkamayacağınız düşüncesindeyim. (Tecrübe ile sabit) Yaşayacağınız böyle bir olumsuzluk sizi ilerisi için tamamiyle "Buralardan Çekip Gitmek" düşüncesinden alıkoyabilir. Yukarıda yazdıklarım sadece benim bu konudaki bilgi eksikliğimden ve fazla vakit bulamamamdan kaynaklanmıştır. Sizinde ilk etaplarda fazla vaktiniz olmadığını sezdiğim için yazdım. Yoksa kimsenin şevkini kırmak da istemem. Saygılarımla, İsmail Adanalı |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Değiştirmek istediğimiz şehir yaşamı.
Her sabah, dengesiz beslenerek bir telaşla evimizden çıkarız, Araç dolu yollarda işimize varmak için trafikte türlü acılar çekeriz. Bazılarımız sıkışık trafikte kullandığımız arabanın dikiz aynasında makyaj yapar.Bazılarımız servis araçlarında kulağımızdaki mp 3 kulaklığıyla uyuklarız.
İşe vardığımızda, memnuniyetsiz bir surat ile verimsiz ve mutsuz çalışır, İşimizi gerektiği gibi yapamayız. Mesai bittiğinde, eve dönerken sabah yaşadığımız acıları tekrar yaşarız. Hafta sonu,mangal yapar, maç seyreder, Arabamızı kolay park edebildiğimiz, büyük alış veriş merkezlerine gideriz. Mangal yaparken veya maç seyrederken, arkadaşlarımıza, hep yakın zamanda, Belki emekli olduğumuzda yerleşmeyi düşündüğümüz o kır evi hayalini anlatır dururuz. Bahçe İçinde köpeğimizin, tavuklarımızın, keçi, koyun, hatta belki ineğimizin olduğu, bahçesinde, hormonsuz domates ve biber yetiştirebileceğimiz, Orman kenarı veya en azından şehir gürültüsünden uzak o evi. Çitleri ve ismi bile hazırdır. Başında soyadımızın bulunduğu ...... çiftliği. Ama akşam olup eve döndüğümüzde, içtiğimiz alkolün tesiri de azaldıkça,Gerçekler yüzümüze çarpar. İlk önce çocukların okulu ve Babanızın hastalığı, tek başına bırakamayacağınız veya yanınızda götüremeyeceğiniz Anneniz. sonra her3-6 ayda bir by pas ertesi kontrollerimiz, gelir düzeyimiz ve ulaşım daha sonra alıştığımız teknoloji,rahatlık ve şehir nimetleri, Eşimizin ve çocuklarımızın asla vazgeçemeyeceği, lüks alış veriş merkezleri,İnternet,adsl,kablo tv vs.. Mutlaka bu sebeplerden biri veya hepsi birden karşınıza dikilir. Sonunda, Şehirde gönülsüz yaşamaya mahkum olduğunuzu hissedersiniz. Artık Tek yapabildiğiniz, Hafta sonu bir deniz kıyısında martıları seyretmek veya kolayca ulaşabildiğiniz yakın bir ormanda yürüyüş yaparken, farkına varmadan onlarca fidan, yüzlerce böcek ve karınca ezmek olur. Evinize dönerken arabanızı kolay parketmek uğruna lüks bir alışveriş merkezinde bulunan markete uğrarsınız. Robot gibi, tercih ettiğiniz markaların bulunduğu Raflarda, içinde hangi maddelerin yazılı olduğu,ama asla okuyamadığımız küçük puntolar ile yazılmış etiketli ürünlerden bazılarını alıp evimize döneriz. Biz böyle isteksiz ve mutsuz bir yaşamı sürdürürken, Köyde yaşayanlar ise, gübre ve hayvan kokusunun etki alanında kalmış köy kahvesindeki televizyondan, şehirdeki lüks yaşamın abartılı ve ahlaksızca sergilendiği o şehir hayatını özler durur. Tek amacı, şehire gitmektir. Ahırındaki keçisi, bahçesinde yetişen, ve sizin özlemini çektiğiniz domatesi ,tarladaki ürünü hiç umurunda değildir. Artık kararını vermiştir. Siz nasıl arkadaşlarınıza köye gideceğinizi anlatıyorsanız,O da kahvedekilere keçisini,tarlasını nasıl satıp Şehire gideceğini anlatır. Ama ne siz oraya gidebilirsiniz ne de o buraya gelebilir. Ama her ikiniz de asla yaşayamayacağınız hayatın özlemini duyarsınız. Saygılarımla ŞEHİRDEN KAÇMAYI PLANLAYANLARA İTHAF OLUNUR. |
Tatlı uykusundan dürtülerek uyandırılmış ..
Rüzgarın ciğerine ciğerine dalışa geçtiği, titrek gece yolcusu gibi, İnsanın yüzünde, kamçılanan kırbaç gibi ...... Hayallerim ve ben sanki bir araba dayak yemiş gibiyiz :) |
Bu konuda Habibe Hanıma katılmamak elde değil. :)
Olmaz ki, bu kadar da olmaz ki, resmen bütün hayallerim bir kırbaç gibi indi üzerime... Sıcacık bir ortamdan, dondurucu soğuga çıkmışsında yüzünü ve vücudu titreten bir ayaz gibi vurdunuz. :) |
Merhaba,
Sn, Habibe ve Hakan arkadaşlarım. Hayallerinizi yıktığım için, Özür dilerim. Amacım sizin gibi Doğa sevenlerin hayallerini yıkmak değil, Büyük şehirlerde yaşamaya mahkum olmuş bizlerin çaresizliklerini gözler önüne sermekti. Esasında belki kendimi yazdım. Ümitsizliğimi anlattım. Ama gördüğüm ve yaşadığım gerçekleri yazdım. Selamlar |
Şehirden kaçmak isteyenler önce eşlerinizi ikna edin gerisi kolay :D
|
Buralardan çekip gitmek (Ekolojik yaşam tecrübeleri)
Merhabalar,
Aslına cok zor degil buralardan çekip gitmek önce bir liste yapmak gerek bir yana vazgecebileceklerim öbür tarafa vazgecemeyeceklerim diye. Baktınız vazgecemiyecekleriniz cok bosuna hayal kurmayın demiyecegim gidemezsiniz ama siz yinede hayal kurmaya devam edin. Emekli olunca gidersiniz kısmetse :D:D. Aslında fazla nufuslu olmayan bir küçük kasabaya yerleşip kasabanın dısında betondan olmayan bir evde yasamak gerek bu sekilde hem sehirden fazla kopmamış ama saglıklı bir yasam geciririz. Tamamem kopamayacagımız için sehirde kötü taraflarını en az hissedecegimiz sekilde yasamanın yollarını bulmalıyız. İlker |
Alıntı:
Sayın Oguz Karsan, dediğiniz gibiyse (siz oraya gidebilirsiniz ne de o buraya gelebilir) İstanbul'un nüfusu bu kadar olur muydu?:rolleyes: |
Şimdiye kadar yazılanları tek tek okudum.
Öncelikle mceg 'nin hikayesinin sonunu merak ediyorum.Lütfen devamı da gelsin. Ekolojik yaşamak herzaman sanıldığı kadar kolay olmayabiliyor.Genelde benim gördüğüm önce bir yerlere kaçmak için eşlerin onayı gerekiyor.Ne kadar mutlu olursanız olun eşiniz de (cinsiyet farkı gözetmeden yazıyorum) buna ayak uydurabilmeli.Daha sonra da genelde herkesin yazdığı gibi fazla uzak olmamak medeniyete..Bu işin yaşlılığı ve zor günler meselesi önemli çünkü.Birde tüm sevdikleriniz şehirde siz uzaktasınız.Onların size ihtiyaç duyduğunda kurduklarınıza bakacak birileri olmak zorunda.Zor işler bunlar.Yapmadan önce iyi karar vermek gerek.Ben şehir içinde yaşıyorum. Buna rağmen bir kasaba da yaşamaya alışmak 3 senemi aldı ki buralarda Türklerin yaşayamadığı yerlerde yaşayan İngilizler var.Dağ başında ev alıp yerleşiyorlar.Buralarda yani Fethiye' de bu tarz yaşamlar çok fazla.Bu konuda bilgi almak isteyenlere dilim döndüğünce ve elim erdiğince buradan gördüklerime cevap yazabilirim. İkinci yaşamlar için Akdeniz çok doğru bir seçim bence.İklimi değişik ve gerçekten yaşam tarzınız değişebiliyor ; değiştirmek isteyenler için söylüyorum.Biz emekli olmadan gelmeye karar verdik.Yeni bir yere yerleşmek ,emekli olmadan yeni bir iş kurmaya kalkmak aslında cesaret işi.Yani bu işi yaparken ya birkaç günde geleceksiniz ya da düzeni bozmadan gelip deneyip sonra düzeninizi taşıyacaksınız.Diğer hallerde dönüş, eziyet ve başarısızlık, hayal kırıklığı oluyor.Gelenlerin üçte biri kadar da dönen olur genelde.Benim eşim buraya geldiğimizden beri saat takmıyor.Yazın şortla işe geliyor.. Onun için taşınmışmış buraya :)(Daha önce ki işi finasla ilgili bir işti de..Malum takım elbise olayı) Saatli bir iş yapmamıza rağmen vaktimizi en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz.Pazar günleri mesela hafta sonu deniz kenarında mangal yapabiliyoruz yaz-kış.Ya da gerçek köy kahvaltısına gidiyoruz.Akşamları yazın yediden sonra denize gidebiliyoruz.Ya da kışın geceler hariç her günü kalın bir kazakla geçirebiliyoruz :)Gündüz dışarıları evlerden sıcak oluyor ve yaz-kış dışarıda oturabiliyorsunuz.Klima ile ısınıp,şömineyi zevk için yakabiliyorsunuz. 2000 senesinden beri burda yaşıyorum.Bizim gibi İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerden gelen (kaçan) bir sürü insan tanıyorum.Fethiye İngilizlerden dolayı ev almak ya da yerleşmek için pahalı bir yer olmasına karşın oldukça göç alan bir yer.Hala el değmemiş yerleri ve köyleri mevcut.Ekoturizm yapan bir sürü arkadaşım ve müşterim var.Sizlere tavsiyem taşınmadan önce yerleşmeyi düşündüğünüz yerde biraz vakit geçirmeniz.Eğer bir iş kurup gitmeyi planlıyorsanız da mutlaka en az 3-4 ay o bölgede çalışmadan etrafı gözlemleyerek yaşamanız.Bir sene işi oturtup sonra oraya düzeninizi ve varsa çocuklarınızı taşıyın derim. Çiftlik kuracaklara ise önerim çoğu eko çiftlikte gönüllü çalışıp tatil yapabilme olanağınız mevcut.Gidin kalın ve görün.Sonra kendinizin böyle bir şey yapıp yapamayacağınıza karar verin. Ahşap ev yapmaya karar vermiştik geçtiğimiz seneye kadar.Yalnız imarla ilgili problemler varsa zemini beton ya da tekerlek üstüne bile izinsiz kursanız ev ahşap ya da taşta olsa ceza ödüyorsunuz.Cezayı bir kere de ya da kredilendirerekte ödeyebilirsiniz.Tercihinize kalmış.Tam yapım üzerine geliyorlar ki hemen şikayet edilebilirsiniz bu durumlarda genelde benim duyduğum geçtiğimiz senelerde 12-30-45 gibi rakamlardı .Yani durumuna göre sanırım.Biz ceza yemek istemediğimizden imarsız arsa da izinli ev projesinden vazgeçmiştik ama bu çevrede ahşap ya da taş ev yaptırmak isteyen olursa edindiğim bilgileri paylaşabilirim. Biz yapmaya kalktığımızda ahşap ev Akdeniz için nemli bir ortam olduğundan uygun olmaz dediler ama beton zemine emprenyeli ahşap ev bence kaliteli bir uygulamayla çok kullanışlı olabilir.Taş evlerde ise gözlemlediğim yazın güneşten taşlar ısındığından gece evlerin içinin sıcak olması..Kışın da bu avantaj oluyor :)) Her halde bence bir Akdeniz evinde yapılabilirse bir kalorifer (devamlı az ısıda yanabilir)ve şömine olmalı.Yaz içinse kesinlikle klima takılmalı.Çok üşümeyen biri iseniz klima her derdinize çare olacaktır.(yaz-kış) Bu linklerde organik yaşam hakkında biraz bilgi sahibi olabilirsiniz. http://www.pastoralvadi.com http://www.blacktree.net (türkçesini bulamadım çünkü orası turistik bir tesis) |
Alıntı:
|
Alıntı:
Saygılarımla., |
|
Arkadaşlar, bu forumdaki keyif verici yazılara bir katkım olsun istedim. Bazı yazılarda bir köy fırınının olmazsa olmazlardan olduğu yazılıydı. Ben de aynı fikirdeyim. Bu nedenle bahçenin bir köşesine yapmaya başladım bir tane. Ancak Türkçe hiç bir kaynak bulamamıştım araştırırken. Bu sebeple adım adım herşeyi yazmaya karar verdim. Henüz işin başındayım, ama izlemek isteyenler için beklerim...
|
Sayın Meyvelitepe sayfanızı büyük bir keyifle inceledim.Sizi kutluyorum yaptıklarınız mükemmel şeyler .Bundan böyle devamlı takip edeceğim.
Bu arada tüm forum üyelerinin geçmiş bayramlarını kutluyorum.Saygılarımla. |
Köy Fırını
Sayın a1can, nazik notunuz için teşekkür ederim. Köy fırını uzun zamandır yapmayı hayal ettiğim bir şeydi. Yapmayı hayal ettiğimiz başka pek çok şey de vardı ve meyvelitepe'de yapmaya başladık. Bazı şeyler ilk düşündüğümüzün de ötesine gitti :)
Yapmaya çalıştığımız şeyler, özellikle büyük şehirlerden kaçış, genel olarak çevreci yaklaşım, ve elbette ağaçlar, bitkiler, belki yeni bir hayat tarzının tesis edilmesi agaclar.net'in takipçi ve katılımcılarının ortak ilgi alanı olması sebebiyle hem diğer arkadaşların deneyimlerinden yararlanmak, hem de kendi deneyimlerimizi keyifle paşmak dileğindeyiz. |
Sn.MeyveliTepe
blog ve yazılarınız büyük şehirlerden ayrılacaklar için gerçekten çok faydalı. Güvenlik ve su sorununu nasıl çözdünüz? Özellikle site içinde olmayan evler için güvenlik bence çok önemli. |
Teşekkürler,
Güvenlik konusunda şimdilik bir yardımcımız var. Fidanlar, peyzaj vs. konularında yardımcı oluyor. Öte yandan eve geliş gidiş yolları tüm köyün gözü altında. En küçük bir harekette derhal gidiyorlar. Bu yakınlarda elektronik bir sistem kurmayı planlıyoruz (hareket sensörlü, otomatik kameralı ve gprs'den mesaj gönderen, yüksek desibelde alarm veren bir tür). Ayrıca taşındığımızda mevcut köpeğimize ilaveten bir veya iki kangal'ımız olsun istiyoruz. |
Sayın Meyveli Tepe, bizim de Karamürsel'in Karaahmetli köyünde hafta sonu evimiz var. Bence alarm sistemlerinizi kurma işini bizim gibi ihmal etmeyin. Çünkü bizim eve hırsız girdi. (evi yaptıktan 3 sene sonra). Biz de alarm sistemleri kurduk , dediğiniz gibi sensörlü , ve yüksek desibelde ses çıkaranlardan. Eğer sabit telefon hattınız varsa , jandarmaya da çağrı yapma olanağı mevcut. Ses haricinde belli bir alana gelince rahatsız etme amacıyla yüksek ışık veren sensörlü lambalar da koyduk.
|
Teşekkürler Kumru, geçmiş olsun. Gerçekten çok rahatsız edici bir şey. Bizim eve hırsız girse de çalacak bir şey yok bu aralar :) Henüz sabit telefonumuz yok, ama cep telefonu kartıyla çalışanlar var, herhangi bir alarm durumunda çatıdaki bir ışıldağı başlatıyor, çok yüksek desibelle alarm veriyor, ayrıca 2-3 adrese SMS mesajı gönderiyor, sensörlü kamera ile şahısları tesbit ediyor vs. Elektrik olmasa da kendi baterisinden çalışıyor, ayrıca elektriğin olmadığını da mesaj ile bildiriyor. Epey ilerletmişler işi. Sanırım 1-2 ay içinde buna benzer bir sistem kurmayı hedefliyoruz. Bu arada, hangi firma ile çalıştınız alarm işi için?
|
Cep telefonlarının kullanıldığı alarm sistemlerinin maliyeti 1.200-YTL + yıllık 150 $ alarm merkezi üyelik bedeli gerekmekte. Sabit telefonların kullanıldığı sistemlerde ise böyle bir maliyet yok. Biz de o yüzden köye sabit telefon hattı başvurusunda bulunduk. Dediğiniz gibi elektrik kesilirse, alarm sisteminin şarjı 24 saat idare ediyor. Evin çeşitli yerlerine hareket sensörleri koyduk. Hırsız kapıdan veya diğer pencerelerden girmeye kalkarsa 138 desibel gücünde (silah sesi 90 desibel) sirenler çalacak ve dışarda da 500 watt'lık spotlar yanacak. Sistem 400-YTL'ye mal oldu. Eşim Karaköy'den aldı . Aldığı yer İstanbul dışına kurulum hizmeti vermiyor .Sistemi eşim Karamürsel'den çağırdığımız bir elektrikçi yardımıyla kendisi kurdu.
|
Çok güzel. İnşallah bir daha tekrarlanmaz. Kullandığınız cihazlar için marka/model belirtmeniz mümkün mü?
|
Terim elektronik 212 292 27 77-78 CA5 Alarm sistemi.Daha önceki belirttiğimiz fiyatın içinde dahili telefon ikaz bağlantısı , 3 adet siren , 2 adet hareket sensörü , 4 adet kapı sensörü, uzaktan kumanda , ve şifre tuş panel takımı dahil. Sistemi istediğiniz şekilde ilavelerle geliştirebiliyorsunuz. Kablosuz sistemler 600$mış. Kamera- güvenlik sistemi ise tümüyle ayrı bir konu. 80$ gece görüş kamerası+ bilgisayar ve internet gerekmekteymiş. Sadece kamera ve + bilgisayarsız sabit kaydedici alınırsa 600$ maliyeti var. Kameranın fazla bir faydası yok , ancak eşgal bildirmekte faydası olabilir. Sirenlerin bağırması yarım saat sürüyor. Biz deneme amaçlı çalıştırdık , 2 dakika bile dayanamadık. Ayrıca tüm sistemde devre koruması var. Kablo kesilmesi , sirenlere elle temas yine sistemi devreye sokuyor. Sistem kurmayı düşündüğünüzde eşim daha da detaylı bilgi verebilir , konuyu bir hayli araştırdı çünkü.
|
..demeye kalmadı, Meyvelitepe'ye de hırsız girdi. Arka kapıyı ve bodrum kapısını bir levye ile kanırtıp kapı kasasını parçalayarak girmişler. Evde çalacak hiç bir şey yok. Bodrumda değeri pek fazla olmayan bir iki alet vardı onları almışlar. Olan bizim kapılara oldu. Saat 05 sularında köyde bir eve daha girmişler. Ev sahibi tüfekle kovalamış, havaya ateş etmiş. Peşlerine düşülmüş ama dağ yollarından giderek Ereğli'den ana yola inip izlerini kaybettirmişler.
Bu arada şunu keşfettik. Girecekleri yerleri tesbit etmek için mutlaka gündüz geliyorlar. Eski, beyaz bir Ford minibüsten bozma, mavi çizgili pikapla hurdacı kılığında gezip, boş dağda, bahçe klübelerinin yanında hurdacı diye bağırarak kontrol yapıyorlar. Uygun gibi gördükleri yerlere da o gece sabaha karşı geliyorlar. Çevrenizdeki köylüleri uyanık olmaları için uyarırsanız faydalı olabilir.. |
Sayın MeyveliTepe çok geçmiş olsun.
|
Geçmiş olsun ...Ama bu olay er ya da geç mutlaka olacaktı, bundan sonra da başınıza gelme ihtimali çok yüksek.
Hırsızlığın sonu gasptır ve asıl korkulan olay da budur. Çoğu kişi malesef şehirden kaçışı gaspla noktalıyor...Güvenlikli site ya da 3-4 iyi anlaşan ailenin yaşadığı bir arazi alınıyor. Bu nedenle şehirden kaçışı planlayaların iyi düşünmelerinde fayda var.3-4 aileyle birlikte ortak bir arazi alınmasında fayda var derim. |
Büyük geçmiş olsun.
|
Çok büyük geçmiş olsun MeyveliTepe, böyle insanlara "insan" denebilir mi düşünmedeyim:(
|
Teşekkürler. Daha bir kaç gün önce önlemleri yazışıyorduk. Her şeyde bir hayır vardır diyeceğiz artık. Güvenlik sistemi konusunu henüz evin boş olması sebebiyle haftalardır erteliyordum, bu sayede birinci önceliğe yerleşti..
|
Çok geçmiş olsun meyveli tepe. Dediğiniz gibi herşeyde bir hayır vardır. Evde eşya olsa , çok daha fazla maddi kayıp olacaktı. İnşallah yakalanırlar. Kapıda parmak izi tespiti yapıldı mı? Gerçi bizimkinden bir şey çıkmadı ama , adamlar başka bir suçtan yakalanırlarsa, en azından bizimkinden dolayı da sorgulanacaklar.
|
Teşekkür ederim Kumru. Bu arada bir sorum daha olacaktı. Sizin sistem nasıl devreye giriyor? Yani eve girildiğinde mi, eve yaklaşıldığında mı?
|
Sayın meyvelitepe çok geçmiş olsun.
|
Alıntı:
|
Bu arada hırsızlık olayları ve onlara karşı önlemler konusu , umarım şehirden uzaklaşmayı düşünenleri bu fikirden soğutmaz. Sonuçta İstanbul'da da pek çok hırsızlık olayı (belki de daha fazlası) olmakta.
|
Pompalı bir tüfek de evinizde bulunsun...Hem avda kullanırsınız hem de alarma rağmen içeri girmeye çalışan silahlı ve kötü niyetlilerde.
Ruhsat şart. Sarsılmazın -BABA-markasını bir deneyin derim. http://www.silahdunyasi.com/emarket/...23&CatID=19242 |
Arkadaşlar, ben mi kaçırdım yoksa MCEGE konusunu bıraktı mı **** başka bir yerde mi anlatıyor, çok ilgimi çekmişti, öğrenecek çok şey var.
saygılar, |
http://www.normenerji.com.tr/uygulamalar.asp
linke bir göz atın, "elektrik olmayan yerde yaşamam" diyenlere :) |
Dikkatli olun, kimseye güvenmeyin.
Merhaba.
Bu başlıkta konuştuğumuz birçok şeyi gerçekleştirdim. Önce İstanbul'dan kaçmak için 1980 lerden beri turistik amaçla gezip beğendiğim yöreden 1992 yılında Balıkesir Altınoluk'ta bir arazi ve içinde iki adet tarihi eser olan ev satın aldım. İlk başta herşey güzeldi. Bir de içinde 500 adet Zeytin Ağacının bulunduğu bir zeytinlik aldım. Küçük bahçemde Limon, Portkal, Mandalina, Ceviz, Badem, Dut, Domates, Biber, Kekik ve Sinola yağı(erken hasat yağı) üretmenin heyecanını yaşadım. Gezilerim arttıkça Ayvalık'ta, Gömeç'te, Kozak'ta, Havran'da gezmediğim yer kalmadı. Kazdağına doyamadım. Kazdağının tam arkasında Bayramiç'te iki, üç adet tarla satın aldım, bir de köy evi restore ettim. İçinde oturulur hale getirdim. Zaman çok çabuk geçti. Ben oralara yerleşip çiftlik kuracağım ve ihtiyacım olan her şeyi kendim yetiştireceğim sevdasına kapılmışken, Altınoluk'ta bulunan tarihi eser olan evime tecavüz ederek kaçak inşaat yapıldı. Sonra Belediyeden ruhsat ve Anıtlar Kurulundan onay aldı. 8 Yıl hukuk mücadelesi verdim. kaçak evi yıktırdım sorumluları yargılattım. Rahşan affı ile cezalar ertelendi. 03.02.2009 akşamı, Bayramiçte yetiştirmeye çalıştığım Fıstık Çamlarını ziyaretten dönerken Altınoluk ta bulunan evime girdiğimde yeniden ve daha vahim bir şekilde bahçeme yapılan inşaat ile karşılaştım. Yapanlar aynı kişiler yaptıranlar ise cezası ertelenen Fen İşleri Müdürü ile şimdilerde hapiste bulunan belediye başkanıydı. Yine ruhsat verilmiş yine Anıtlar Kurulundan projeleri onaylanmıştı. Bunları neden anlatıyorum. Ben uyku tulumu ve bir kibrit, bir bıçak ile Kazdağında kalabilen biriyim. Hayvanlardan bana şimdiye kadar hiçbir zarar gelmedi. Ama kültürümün uyuşmadığı, belli bir eğitimi alamamış insanlardan çok zarar gördüm. Bir yere yerleşip yaşamak için en önemli olan oradaki insanlar ile 3-5 gün değil de uzunca bir süre yaşayabilip yaşayamayacağınızı test etmektir. Kahvede çay içebilir, yürüyüşe çıkabilirsiniz, hatta bazen kısır sohbetler bile hoşunuza gidebilir. Ama benim yaptığım hataları yapmayın. Kimseye güvenmeyin. Sakın burada da Türkiye cumhuriyeti Kanunları geçmiyor mu diye de sormayın. Küçük yerlerde, nüfusu (10.000) altı yerlerde devlet dairelerinde netice almak çok zor ne kadar haklı olursanız olun karşınıza ya akrabaları ya arkadaşları çıkıveriyor. Zamanınız, paranız ömrünüz gidiyor. Netice aldığınızda ise ya iş işten geçmiş oluyor ya da sorumsuz birileri oy almak uğruna AF ÇIKARIYORLAR. Bütün uğraşınıza yeniden başlamak zorunda kalıyorsunuz. Moralinizi bozduğum için özür dilerim. Ama gerçek bu. Tanımadığı bölgelere yerleşmeyi düşünenler, dikkatli olun ve kimseye güvenmeyin. Saygılar |
Merhaba Hic,merhaba arkadaşlar
Forumun en hareketli konusu belkide burada yazılanlar ve paylaşılanlar.. hayatında karar verme aşaması seni de zorlamaya başlamış ve bunu erkenden görebilmişsin.. "Ülkemiz bu kadar doğal olarak zenginken ben kendime istediğim yaşantıyı sürdürebilecek bir yer bulamayacak mıyım diye düşünmekten alamıyorum kendimi." bu kaygını ve diğerlerini de yürekten paylaşıyorum. Önerimlerinden bi tanesi parasal durumun müsaitse, en 3 ay kalacak kadar Avrupa'da ekolojik-permakültürel yaşam tecrübelerini hali hazırda devam ettiren grupların yaşadığı yerlere gitmenizi tavsiye ederim. O yerlerden en önemlisi: Findhorn Foundation(Findhorn Vakfı)/ İskoçya - Aşağıdaki linklerden bilgi alabilirsin http://www.findhorn.org/ http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=156027 http://www.gen-europe.org/downloads/...et_turkish.pdf Diğeri İtalya'da Damanhur Federation isimli bir ecovillage yerleşimi ve Avrupa'da 94 üyesi olan Global Ecovillage Network isimli kuruluş .. adresleri: http://www.ecovillage.org/php/public...geneu=mem&lg=1 Neden buralarını tavsiye ettim öncelikle onu yazayım. Ülkemizdeki ekolojik yerleşimler 2-3 adet (rakam ne derece doğru!).. Ciddi ve istekli arkadaşların çoook büyük özverileriyle kurdukları bu yerleri de ziyaret ederek karar verme sürecini ve önünü görebilirsin.. ulaşabileceğin link http://www.imeceevi.org/index.php?op...=139&Itemid=76 Bu linkte adı geçenlerle irtabata geçebilirsin.. Küçükkuyu-Dedetepe de yerleşik Erkan-Tamahine Alemdar, Değerli kardeşim yüreğinin sesini dinle ve sağduyunun süzgecinden geçir isteklerini.. Esenlikler :)) |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 15:42. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025