Yeni tesis edilen çimi çok yükseltmemelisiniz.12 cm kadar olunca kesiniz. İlk biçimi makimanın en yüksek ayarında yapınız. Bıçağın keskinliğini kontrol ediniz ve makinayı çok yavaş kullanınız.

Silindirleme işlemini çimin biçiminden sonra yapınız. Yeni çimde kullanacağınız silindirin ağırlığı 50 kg civarı olsun. Olgun bir çimde 100-150 kg silindir çekebilirsiniz. Bu işlem kardeşlenmeyi teşvik edecektir.

Geniş yapraklı otları öldürmek için seçici ot ilaçları mevcut. Ama ben yine de bunu ilk 2 biçimden sonraya bırakmanızı öneririm. Yeni çimde ben şahsen, mekanik mücadele yaptırıyorum. Tek yıllık yeni çıkan otlar zaten bu biçimle yok olacaklar (örneğin semizotu)

İlk biçimden sonra fosforlu bir gübre veriniz ki, kök yapısı güçlensin. Daha sonra ay sonu çim gübrenizi verirsiniz. Ne marka gübre vermeyi düşünüyorsunuz?

Sayın Mine Hanım , ilgilinize çok teşekkür ederim.Önerileriniz uygulayacağım.
Çim tohumum Vilmorin idi , sanırım gübreyi de aynı marka alabilirim.Ancak sizin
bu konuda tavsiyeleriniz varsa , çok memnun olur ve uygularım,iyi çalışmalar.

Merhaba Mine hanım,
Benim sorunum; 4 ay önce bordo renk menekşem vardı. Menekşem kökten hani kışın çiçeğe su veripte soğuğa bırakırsınız, dipten kararıp sulanarak yaprakları elinizde kalır ya öyle oldu. Neyse ki erken davranıp elimde kalan yaprakları suda köklendirdim. Bu yapraklardan da 1'i tuttu yeni yaprak veriyor. Aynı sorun başka menekşemde de tekrar etti. Sebep ne acaba?

1 -Güneşi sabah saatlerinde güney doğu cephesinden alıyor.
2 -Suyunu 6 ila 8 günde bir veriyorum.
3-Çiçek çoşturan ilacını 2 haftada istenilen ölçüde veriyorum.
4-Sulama işleminde suyun saksının tabağına inmemesine özen gösteriyorum.
5-Diğer menekşelerimle aynı yerde duruyor...

İlgilenirseniz sevinirim. Yardımlarınızı bekliyorum.İyi çalışmalar....

Belirtilerden anlaşıldığı üzere menekşeniz kök boğazı çürüklüğü olmuş. Buna etken olan bir çok fungus var. Sizde tek veye birkaç fungus hastalığı meydana getirmiş olabilir. Anlattığınız şartlarda mnekşenize doğru bakıyorsunuz. Şu aşamada besin vermeyi kesiniz. İleri derecedeki bir efeksiyonu tedavi etme şansı düşük.Eğer hasta bir menekşeden boşalan saksınızı veya toprağı, yeni köklendirdikleriniz fidelerde dezenfekte etmeden kullanırsanız, hastalığın bulaşmasına sebep olursunuz. Hijyene azami dikkat edin. Derginin mart sayısını mutlaka okuyunuz.

Hastalığa yakalanan bir menekşenin üzerinden sağlam yapraklardan çelik alınız. Ana bitkiyi saksıdan çıkarın, hasta olan kökleri temizleyin, hatta gövdede hasta nokta varsa bir bıçakla çıkarın, sonra oksijenli su ile yara yerini temizleyin. Yeni bir saksı ve saksı harcına dezenfeksiyon sonrası dikiniz. Aspirinli suyla sulayınız. Koruyucu bir fungusitiniz varsa kullanınız.

Sevgili Mine Hanım,
Bahçede ekili oldukçada büyümeye hevesli ancak ağaçlar tarafından önü kesilen sarmaşık gülüm var.Yerini değiştimek istiyorum.Acaba benim gibi bir aceminin yapabileceği bir iş midir ve bu işe kalkışırsam ne yapmamı önerirsiniz ? Çok teşekkür ederim saygılar.

Mine Hanım üç renkli menekşe elde etmek mümkün müdür? Mesela mor-beyaz menekşenin yaprağı ile pembe bir menekşenin yaprağını kaynaştırsak olur mu:confused:

Teşekkürler Mine hanım.
Dediklerinizi uygulayacağım...

Oyaağacı, aslında bu zor bir iş değil ve sarmaşık gülünün yer değiştirmeye toleransı yüksek. Ancak eliniz alışkın olmadan ne derece yapabilirsiniz bilmiyorum. Kış mevsiminde bu işlemi gerçekleştiririz, bana o zaman yine hatırlatın, bir de fotoğraf çekin koyun, nereden kazacaksınız, üstte nereye kadar küçülteceksiniz, size detaylı uygulama bilgisi vereyim. Selamlar.

Çok teşekkür ederim Mine Hanım dediklerinizi aynen yapıcam.Harikasınız saygılar.

Bu ilk mesajım şimdiden teşekkürler.İst.da 2 dönümlük terk edilmiş bir alanı yeşillendirmeyi düşünüyom.tesviye ve işçilik açısından çok uygun bir arazi değil.ben lippia canescens ekimeyi düşünüyorum.araştırdım çok güzel çiçekleri var.beni yönlendirirseniz sevinirim.Uygulama tohumlamı yapılıyor,tohumu nereden bulabilirim,sulamada çok hassas olamayacağım bir gerçek daha çok mevsim yağışlarından faydalanacağım uygun zamanı nedir,bir kaç tür uygulamak bana mantıklı görünüyor sert koşullara dayanıklı,uygulamada fazla işçilik gerektirmeyen bildiğiniz başka türler neler ve son olarak kısa zamanda gelişen türler olursa sevinirim.iyi çalışmalar!

Mine Hanım daha önce bahsettiğim hastalıklı yaprakların fotoğraflarını yüklemeye çalıştım...

Aykut99 gönderdiğiniz resimler net değil, ancak o sarı leke oluşup delinen yapraklarsa bu konuda size daha önce görüşümü söylemiştim.

Lippia bu koşullarda en uygun çözüm olur, tek sorun aşırı miktarda arı çekmesi, eğer yerleşim alanıysa bu can sıkıcı olur. Sık biçim ve çiçeklenmeye izin vermemekle sorunu çözebilirsiniz. Uygulaması doğrudan çelikle veya tüplü fide ile yapılıyor. Çelikleme de iyi sonuç veriyor ama mevsim uygun değil, çünkü sıcaklıklar düşecek, köklenip kol atmaya vakit kalmayabilir. Tüplü fide bulursanız iyi olur.

Çelikleme yapacaksanız ilkbaharı bekleyin. Tüplü dikecekseniz şimdi de dikebilirsiniz. Benim 1995 yılındaki selde o zaman oturduğum evin bahçesi 10 gün sular altında kaldı. Bahçem 30 cm mil kaplandı. Lippia tesis etmiştim. İnanır mısınız, 6 ay sonra 30 cm toprağın altından çıkıp tekrar bahçeyi kapladı. Başkası anlatsa inanmazdım, şahit oldum.

İki dönüm alanda kullanabileceğim miktarda lippia canescens'i umarım bulabilirim.dikim öncesi toprak işlemesi yapmalımıyım yoksa dikim çukurlarında çalışmayı maliyet açısın dan tercih etmelimiyim ?Lİppia' nın dikim çukurlarında dikilmesiyle kaliteli toprak maliyeti de ortadan kalkacak sanıyorum.Toprak kalitesi çok önemlimidir ve büyümeyi hızlandırabilmem için ne önerirsiniz?Şimdiden bayramınızı kutlarım sağlıklı nice bayramlara.....

kavak kökünü kesmeli mi?
 

Sevgili Mine hanım
Aranızda çok yeni olan bir üyeyim. Evimin bahçesi çok küçük (5 x 2,5 m) olmasına rağmen eşimin ailesi 30 sene önce bir kavak dikmiş. Tek katlı evimin temeli yok. Kavak ağacı eğimli bir şekilde eve doğru büyümüş uzamış 20-25 m boya ulaşmış. Kavak ağacımı çok sevmeme rağmen evin üzerine düşer korkusu ile geçen sene belediyeden kesmelerini istedik. Bu kavağın selvi kavak olduğunu kökünün çok uzun olması nedeniyle düşmek gibi bir tehlikesi olmadığını söylediler. Şimdi yerinde mutlu :).

Bahcemi yeniden düzenlediğim bu günlerde yerdeki taşlar sökülüyor ve yerine yenileri yapılacak. (Bahçe 20 senedir ellenmemiş ve bütün çiniler kırılmış dağılmıştı) Konuyu çok uzattım hemen kısa keseyim. Ağacın kendine ait bir toprak alanı var ve kökleri de zamanla çinileri kırmış sanıyorum. Çiniler kalkııp ortalık temizlenince kavağın 15 cm (tahminen) çapında bir kökünün çok yukarıda toprak üzerinde kaldığını gördüm. Şimdi yerlere döşenecek seramikleri kırmaması için 2-3 m alanı kaplayan bu kökü ne yapabilirim?

Bilgilerinize ihtiyacım var, İyi bayramlar

meraba Mine hanım;
ben İzmirde yaşıyorum.Bahçeme yanılmıyorsam mart aylarında kauçuk ve devetabanı diktim(resim koymayı bilmediğimden anlatayım, hani şu büyüdükçe yaprakları yarılan ve büyüyen cinsten).Bu bitkiler kışın izmirde yaşayabilir mi?Ve ayrıca yakında tül çiçeği de dikmeyi düşünüyorum.(bu arada söyliyim kendimi tanıttım)tabi daha bir sürü bitki diktim ama adlarını bilmiyorum:(Eğer adlarını bulabilirsem sorarım.Saydığım bitkiler sanırım küresel ısınma yüzünden hala yaşıyorlar.Ama ya havalar normale dönerse diyede korkmuyor değilim.Şimdiden teşekkür ederim;)

Dican, aslında yapılması gereken o alanı herhangi bir malzeme ile kaplamamak. Bakın, ağaç kendi çözümünü bulmuş, ihtiyacı olan suyu almak için üzerindeki kaplama malzemesini kırmış. Buradan süzülen suyu kullanıyor. Bu alanı ağacın taç izdüşümü çerçevesinde sert zemin malzemesiyle kaplamayıp yerine dekoratif tanburlanmış çakıl döktürmenizi öneririm. Çakıl döktürmeden önce, altına geçirgen bir membran sererseniz ot çıkışını da önlemiş olursunuz.

Yok ağacın gövdesine kadar seramik kaplayacaksanız akibet aynı olacak. Elbette üstten 15cm derinliğe kadar olan kökü almanızı önermiyorum. Ama ola ki alacak olursanız, ağacınız yaprak döktükten sonra mutlaka hafif bir budama yaptırınız.

Kışı ılık geçirdiğimiz sürece, İzmir'de bu bitkiler korkusuzca yaşar ancak, sıcaklık düştüğü anda kaybetmeniz mümkün. Karşıyaka Sahili'ndeki çok yaşlı ve harikulade görünümlü bir kauçuk ağacını 5 yıl kadar önce donlu bir kış gecesi sonrası kaybettik. Keşke küresel ısınma olmasa da, biz her bölgede kendi iklimine uygun bitkiler yetiştirmeye devam etsek...

Mine Hanım,
Türkçemizi doğru kullanma konusunda, Word yazım kuralları denetimini etkinleştirebilirseniz, üyeler, mesajları yazarlarken varsa hatalarını görüp, ikaza gerek kalmadan düzeltirler.
Böylelikle çok ta gerekli olmayan, yoğun tartışmaların da önüne geçilmiş olur.
Saygı ve sevgilerimle,

Celal Bey, forumumuz Word tabanlı olmadığından bu özelliğe sahip değiliz. Üyelerimizin özenli yazmalarından başka çaremiz yok.
Saygı ve sevgi bizden efendim, bilmukabele.

Mine hanım, Türkiye'de Jakaranda Mimosifolia ağacının fidanı bulunabiliyor mu? Bulunabilirse, Marmara bölgesinde yaşar mı dersiniz? Teşekkürlerimle..

Jacaranda mimosifolia İzmir' de fidanlıklarda peyzaj mevsiminde bulunuyor. Ben her yıl birkaç bahçeye dikerim.

Bu subtropik bir ağaç. Doğal yetişme alanı Arjantin, Bolivya, Brezilya gibi sıcak Güney Amerika ülkeleri. Marmara Bölgesi'nde kışları yaşayacağını sanmıyorum. -3/ -5 derecelerde ölüyor. İzmir'de bunu sert kışlarda yaşıyoruz. Don zararı ile atlatırsak ne ala. Yoksa kökten kaybettiğimiz ağaçlar da oldu. Genç ağaçlar doğal olarak daha hassas. 4 yaşındaki bir ağacı kaybettik ama sahildeki 15-20 yıllık ağaçlar donu hasarla atlattılar.

Sn Turkiss,
Aranızdaki muhabbete katılmış olacağım.
Marmara bölgesinde denize yakın kesimlerde, kuzey rüzgarından arındırılmış konumlarda Jacaranda ağacı yetiştiriliyor.
Oturduğum muhitte 2 adet Jacaranda senelerden beri yaşıyor.

Sn Feyzan, güzel bir konuya değinmişsiniz.

Ünversiteden mezun olduğum yıllarda Begonvil için kesinlikle İstanbul'da (Adalar hariç) yetiştirilmeyecek bir çiçek gözü ile bakardım. Bana çok güzel göründüğü halde bir o kadar da uzak bir çiçekti.
Yıllar geçtikçe ve karşılaştığım begonvil sayısında artma olduğunu gördükçe bunun yanlış bir genellemeden kaynaklandığını anladım.
20 yıl içinde hava sıcaklığının yaklaşık 2 derece artması elbette gözden kaçan bir şey değil. Ancak bu çiçeğin ölmesi veya donması için önemli olan kış soğukları idi.İstanbul eskisi gibi yine -6 -10 dereceleri görüyor. O halde ne oluyor da bu çiçek ölmüyor?
Benim inancım Marmara bölgesi sahil kesimlerinde şiddetli rüzgar ve soğuk etkilerinden korunarak , bilhassa da duvar diplerine dikilmeleri durumunda yaşamaya devam edecekleridir. Ve gözlemlerimde bunu doğrulamakta.

Sizin de belirttiğiniz gibi ben de çoğunlukla mor rengi görüyorum ve beyaz begonvili soğuğa en hassas olanı diye duymuştum.

Begonvil bir çeşit sarmaşık olduğundan destek ister. Duvar dipleri veya sarılacağı bir kolon olması çok önemlidir. Çelikten üretiliyor.Dikim şatları da ada yasemininden farklı değil. Önemli olan güneye bakan ve bol güneş alan ortamlarda yetiştirilmesidir.Yine de Anadolu yakasındaki gördüğümüz Begonviller Adalar'dakilerden daha cılız gelişiyor. Bunu da gözlemlemiş olmanız gerekir.Duvar önlerine 50 cm. mesafede bir destek çubuğu ile dikilmeleri gerekir. Ayrıca toprağın derin ve kumlu bünyede, kireç bakımından zengin olması önemlidir.
İlk kış sezonunu sorunsuz atlatan ağacın daha sonraki kış aylarında güçlü olacağı doğrudur. Bunu bir bebeğe baktığınızı farzederseniz daha iyi algılarsınız. İlk 1 yılında bebeğinizi (çocuğunuzu) soğuk algınlığına maruz bırakırsanız ilerde ciğerleri açısından sorunlara davetiye çıkarır. Bu nedenle ilk 3 yıl boyunca, kışları, her ne kadar korunaklı ortamda da olsa -Marmara bölgesinde- çuval, jüt, gazete kağıdı gibi malzemelerle örtülmesinde fayda vardır.Bitkinin kuvvatlendiğini, büyüyüp serpildiğini farkettiğiniz anda kışın alınacak koruma önlemlerine gerek kalmaz.Yazları zaten herhangi bir önleme gerek yoktur. Yeter ki desteği olsun. Çünkü sarılıcı ve tırmanıcıdır.

Bilgi için teşekkürler. 270 metre rakımda, denize doğru güneye bakan, hakim rüzgarın güneydoğudan estiği bir yere dikmeyi düşünüyorum ama bazı kışlar çok sert geçebiliyor Tekirdağ'da. Eklemeye çalıştığım resimdeki Jacaranda'ya o kadar aşık oldum ki ne yapsam da bir tane bahçemde bulundurabilsem diye kıvranıyorum açıkçası:)

Sn Turkiss Tekirdağ (bahsettiğiniz özelliklerinden dolayı) Jacaranda için uygun olmadığını anlıyorum. Benim bahsettiğim Jacaranda İstanbul'da rakımı en fazla 10 -25 m. olan yükseltide ve bahçeli binaların sık dokuda yer aldığı bir ortamda yetişiyor. Sanırım sizin orası açık yeşil alan ve yüksekte kalıyor. Biliyorsunuz genel olarak bölge özelliklerini versek bile özele indikçe değerler değişmekte. Tekirdağ ile İstanbul aynı bölgede olmalarına rağmen aynı karakterleri göstermiyorlar. Kaldı ki İstanbul'un her muhiti de birbirine benzemiyor. Mikroklimatik ve beşeri şartlar da bitkiler üzerinde etkili oluyor.

İzninizle ben de katılayım sohbete.

İstanbul'da iki begonvil biliyorum ki hayretlere seza.

Şaşırmayın, öyle üç beş yıllık değil, neredeyse çocukluğumdan beri hatırlıyorum.

Biri, Vaniköy-Kandilli arasında, eski Vaniköy mısırözü yağı fabrikasının olduğu bahçede.
Şimdi, Vaniköy'den Kandilli'ye doğru giderken (şebekeye varmadan) soldaki duvarın üzerinden mosmor bakıyor.
Bu durumuna aldanmayın, onu asıl denizden görmelisiniz, belki 10-15 metrelik duvarı sarmış, yoldan görünen sadece uc kısmı . :p

Bir diğeri de Yeniköy'de bir yalının bahçesinde, yalıyı sarmış durumda, onu da denizden görmelisiniz.

İnşallah fotoğraflayabilirsem, buraya koyarım.

Değerli dostlar

Tekirdağ iklimi, İstanbul'a göre biraz daha sert. Ayrıca yükseklerde çok rüzgar var.

Nazlı bitkiler, birkaç kış geçirip yerine alışsa bile daha sert bir kışta donuyor.
Böyle donan birçok zakkum biliyorum.

Benim de daha önce bu ne ağacı diye forumda sorup da maalesef kimseden bir tahmin veya cevap alamadığım, Fethiye'den kuru üzüm ağacı diye sattıkları bir ağacım her sene dondan zarar gördü.
Allah'tan kökleri sağlam kalmış da yeniden sürdü.

Bence şartları zorlamamak, en iyisi. Sonra insan üzülüyor.

Selam ve sevgiler.

Sanırım aynı şeyler yasemin için de geçerli.

Sn Feyzan Sapanca çevresinde boşu boşuna denemeyin .
Akdeniz ve Ege bölgelerinin tuzlu ve sıcak deniz rüzgarını bulamayacaktır. Deniz iklimi gerekiyor bu sarmaşığa.Diğer adı da (adı üstünde) Rodos sarmaşığıdır.