![]() |
Gece Yasemini - Yalnız Gece Açan, Gün Aydınlanırken Dökülen Mis Kokulu Çiçekler
Kusuruma bakmayın lütfen; zira hurafe değil ama efsane bu anlatacağım.
Gece Yasemini (Nyctanthes arbor-tristis, Arbor Tristis, Sad tree, Night Jasmine, Parijat) Şu bağlantıda da göreceğiniz üzere Güney Asya, Hindistan kökenli olan, mis kokulu çiçeklerini sadece geceleri açan ve sabah gün doğmadan döken bu ağaç üzerine şöyle bir aşk efsanesi kurulmuş: Parijataka adında bir prenses varmış... Prenses güneşe aşık olmuş, ama güneş prensesi terk etmiş. Terkedilen prenses intihar etmiş. Öldüğü yerde küllerinin arasından bir ağaç filizlenmiş... Kendini terk eden sevgilisini görmeye dayanamayan ağaç sadece geceleri çiçek açarmış ve gün ağarırken gözyaşı misali tüm çiçeklerini dökermiş. Mitolojide ise, bu ağaç Tanrı Krishna tarafından dünyaya gönderilmiş bir ağaçmış... Krishna'nın eşleri Satyabhama ile Rukmini arasında bu ağaç uğruna kavga çıkmış... Bunu çözmek için de Tanrı Krishna, ağacı Satyabhama'nın bahçesinde öyle bir yere dikmiş ki ağaç çiçeklendiğinde çiçekleri Rukmini'nin bahçesine dökülürmüş. |
Sonbaharda, kavak ağacının önce alt kısmındaki yapraklar dökülürse kış normal olur, üsttekiler daha önce dökülürse kış çok sert olur derler bizim köyde. :)
|
Peki, bu sonbaharda tam olarak hangisi olmuş kavaklarda bilen var mı?
|
Sevgili Lerdemir,benim müşterilerden biri üstten döktüğünü va ayvaların çok olduğunu söylemişti ama Konya'da henüz bunları doğrular bir görüntü yok
|
Galiba bir tek ben yetiştirmeyi başaramadım.
Alıntı:
Çanakkale deki tarlama ilk önce 350 sonra 150 adet daha Bursa Siyahı denilen çeşit İncir diktim.Çoğu kurudu, geri kalanı da her sene 20-25 cm kadar gelişip kocaman yapraklar açmalarına rağmen kışa girerken tekrar kuruyorlar. Canlı oldukları için de kıyıp sökemiyorum. Galiba, İncir yetiştirme işinde, En başarısız kişi ödülü benim olmalı. Kültür Bakanlığı na duyurulur. Selamlar. |
ocağına incir ağacı dikme ve ocağın kurusun
Alıntı:
savaş sonrası incir ağacının iftiraya uğraması ve bu yüzden uğursuz kabul edilmesi, bir EFSANE olsa gerek. hiç dikkat ettiniz mi, hemen hemen her antik kente hem de en olmadı yerinde bir incir ağacı mutlaka vardır. bir sur duvarının taşları arasından çıkar ve arkeologları sinir eder. çünkü geliştikçe kökleri kalıntılara zarar verir. ocağına incir ağacı dikilsin/dikerim şeklindeki deyim, ağacın yetişme konusundaki arsızlığından kaynaklanıyor olmalı. şöyle ki, 12. yydan itibaren batı anadoluya ulaşmaya başlayan türkler, burada şöyle bir manzara ile karşılaşmışlardı. eskinin görkemli liman kentlerii alüvyonların doldurması sonucu denizden uzaklaşmış, haliyle ekonomileri bozulmuş ve kimisi de tamamen terk edilmişti. ağaç kültünün türkler için ne derece önemli olduğu akılda tutlacak olursa, bu terk edilmiş kentlerde onları en çok etkileyen şeyin, terk edilmiş evlerin olur olmaz her yerindn çıkıp dallanmış incir ağaçları olduğunu tahmin edebiliriz. (hemen her antik kentte görülebilir de fethiyedeki kayaköyde buna dikkat ederseniz, gerçekten acıklı bir durum olduğuna siz de kanaat getiriisiniz.) işte bu durum, o dönemlerden kalma bir deyim halinde günümüzde hala yaşıyor, ocağına incir ağacı dikerim bedduası da, senin ocağını (aileni)kuruturum manasına geliyor. incir ağacından düşen flah olmaz sözünde ağacın dallarının kolay kırılabilmesnin payı olsa gerektir. girit göçmenleri arasında şöyle de bir inanış vardır. bebeğini emzirmeyi bırakan anne,memesinden sağdığı az miktardaki sütü, bir incir ağacının dibine döker ve şimdi veriyorum, bir daha çocuğum olduğunda senden alacağım dermiş. incirin dalının kırınca akan süt, halk inançları arasında endisine bu şekilde yer etmiş. son olarak, hıristiyanlıkta da icir ağacının uğursuz kabul edildiğini belirtelim. inanışa göre, isayı ele veren yahuda iskaryot, isanın çarmıha gerilmesinden sonra pişman olur ve kendisini bir incir ağacına asarak intihar eder. saygılar |
Alıntı:
|
soğan ekerken yellenilirse soğanın acı olacağı söylenir :)
|
Şeftali ağacının altından duvağıyla gelin geçerse o ağaç kurur derler.
|
son olarak, hıristiyanlıkta da icir ağacının uğursuz kabul edildiğini belirtelim. inanışa göre, isayı ele veren yahuda iskaryot, isanın çarmıha gerilmesinden sonra pişman olur ve kendisini bir incir ağacına asarak intihar eder.
saygılar[/QUOTE] Ben yahuda(Judas)'ın kendini incir değil de erguvan ağacına astığını duymuştum. Hatta yabancı sitelere göz atarsanız erguvanın halk dilindeki adı "Judas tree"dir. Sevgi ve selamlar. |
Alıntı:
Resimlerde hep Adem ile Havva incir yaprağı örtülmüş olarak canlandırılsa da, kaynaklarda örtünülen yaprağın incir olduğu belirtilmez. Sadece yYasak meyveyi yedikten sonra çıplaklıklarını fark ettikleri ve en yakındaki ağacın yaprakları ile örtündükleri belirtilir. Herhalde incir yaprağı, büyük olduğu için resimlerde tercih edilmiş. Ayrıca Buda da incir ağacının dibinde 7 gün meditasyon yaptıktan sonra nirvanaya ulaşır. |
Orta doguda dogan, 3 buyuk dinin kutsal kitaplarinda gecen incir(Ficus carica) ile Uzak dogudaki dinlerde bahsi gecen incir(Ficus religiosa) farlki incirlerdir.
Budizimden once Hinduzim inancinda da kutsal olan incir(Ficus religiosa= Sacred Fig) Bizim bildigimiz meyvesini yedigimiz incirden oldukca degisik bir incir cinsi. Yapraklari yurek seklinde ve yaprak uclarinda yapragin yari boyu kadar uzanan ince bir kuyrucuk var. 30 metreye kadar yukselebilen, govde capi ise 3metreye kadar genisleyebilen bir incirdir. |
" armutun iyisini ayılar yer." bu da hurafenin resmen daniskası.
|
''mum çiçeği uğursuzluktur''
annem ben küçükken bu hurafe yüzünden 8 yıllık mum çiçeğini atmış. sonradan ne kadar pişman da olsa son pişmanlık fayda etmez... |
Rahmetli babaannem anlatırdı: Yahya peygamber kendisini öldürmek isteyenlerden kaçıp kavak ağacının oyuğuna sığınmış. Keklikte: " Kavakta kavakta kavakta." diye öterek Yahya Peygamberin yerini zalimlere öğretmiş. Kavağı ortadan keserek peygamberi de şehit etmişler.
Bu hurafeden hareketle rahmetli ne kavak ağacını; ne de kekliği severdi. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
[QUOTE=gece;98572]Benzer şekilde okuduğum bir yerde (Bilim Teknik Dergisi idi sanırım) yapılan bir deneyde aynı tür salon bitkilerinden oluşan bir grup bitkiye elektrodlar ve ortamdaki değişiklikleri ölçebilecek hassas ölçü aletleri bağlanıyor, daha sonra ortadaki bitkiyi işkence yöntemi ile (dallarını, yapraklarını, teker teker ve parçalamak suretiyle) öldürüyorlar. Sinirleri olmadığı varsayılan bitkilerin tamamının insan kulağının duyamayacağı frekanslarda çığlıklar attıkları (belki aman dileyip, yardım istedikleri) ölçülüyor.
-------- Evet Sayin Gece: Bende ayni konuyu, bitkilerin hisleri oldugunu ve cesitli sekillerde reaksiyon verdiklerini asagidaki kitapta okumustum. Ilginc bir kitapti. "The Intention Experiment: Using Your Thoughts to Change Your Life and the World by Lynne McTaggart" Ebru |
Ayının biri kış uykusundan uyanır uyanmaz, yiyecek birşeyler aramaya başlamış. Bilen bilir, kızılcık ağacı en erken çiçek açan meyvedir. Ayı da kızılcık ağacını açmış görünce hemen dibine uzanmış. Beklemiş beklemiş beklemiş... Bütün ağaçlar meyve dökmüş kızılcık anca yaz sonunda olgunlaşabilmiş. Ayıda sinirlenmiş ağacın tepesini kırıp atmış. O sebeple kızılıcık ağaçları kısa boylu olurlarmış efendim. Öyle der büyüklerimiz. :)
Ayrıca ocağına incir ağacı dikmek sözünün de kökeni hakkında bir bilgimi paylaşayım. Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Bakımsız, viran evler, eski binalar, surlar, hep incir ağaçları kaplıdır. bu sebeple ocağına incir ağacı ekmek, ocağımı söndürdün, evimi harabeye çevirdin gibi bir anlamı vardır ki incir ağacının uğursuzluğu söz konusu değil burda. Sadece kökleri çok kuvvetli olduğu için koskoca sur duvarlarını bile çatlatabilmektedir icabında. İncir ağacından düşen sakatlanır Vişne ağacından düşen hastalanır diye de duymuşluğum vardır. Atalarımız bu tip sözleri, laf anlatamadıkları çoluk çocuğu korkutup, kazadan korumaya çalışmak için uydurmuş olmalı. Zira incir hem çok kaygan ve kırılgan bir ağaç. Vişne ise bence daha kötü. Sapasağlam dediğin dal, hiç anlamadan kağıt gibi yırtılıveriyor budak kısımlarından. Ağaca mı üzülürsün kırılan bacağına mı... |
ne kadarda hurafe meraklısı varmış:..!!!! mÜspet bilim desek 3 mesaj alamayız..!!! Uyanamıyacağız bu gidişle..!! iyi hurafeler ve hurafe geyikleri...!!
|
Alıntı:
Bu yorumdan sonra konuyla ilgili eklemeler sona ermiş aylardır. Yorumun etkisinde mi kalındı acaba:confused: Halk söylencelerine, efsanelerine, masallarına baştan hurafe denmesi zaten yanlış bence. Çoğu örnekte görüldüğü gibi bu sözlerin mesnetsiz olmadığı da ortadayken. İncir ağacı, ceviz vs. örneklerde çok açık değil mi bu bitkilerin doğal etkileri nedeniyle bu söylentilerin oluşması? Başta uyarı amaçlı söylenmiş şeyler(bu bitkilerin dal kırılganlığı, zehirli olması, rehavet yaratması, köklerin evi bile çatlatması vb. özellikler) zamanla çeşitli hikayelere, sözlere dönüşebilir. Bundan doğal ne olabilir. Kırsal kesimde belki mesnetsiz hurafeler de olabilir ama bu söylencelere, deneyimlere kulak tıkanmasını söylemek de bir çeşit hurafe değil mi? Sonuçta, asırlardır büyükten küçüğe aktarılmış deneyimlere hurafe deyip küçümsemek de bir nevi şehirli, modern zaman cehaletidir bence. Hem hurafe bile olsa ne olmuş yahu:p Kültürü zenginleştiren şeylerden birisi de bu tarz söylenceler değil midir;) Müspet bilimleri önemseyelim derken olayı takıntı boyutuna getirip, halk kültürüne bu kadar düşman olmanın ne alemi varki? Bu konuda geyik yapmanın ne kadar eğlenceli olduğunu da mı fark edemiyor '' müspet ilim tutkunları'' acaba? :dilli: Bu konuda duyumları olanlar lütfen paylaşmaya devam etsinler. |
Hanımeli çiçeğinin de evin duvarlarını sarması uğursuzluk sayılırmış.
|
Uğursuzluğunu bilmem de Hanımeli köklerinin su şebekesini tıkayıp arızalara neden olduklarına şahit oldum .
Çok güçlü kökleri var ;) Bu konuyu dikkate almak lazım . |
Alıntı:
ve de doğru bir söz ... ...güzel şeylere hak edenler değil güçlü olanlar sahip olur... |
Urdunlu asker bir arkadasim anlatmisti. Bir hadiste bir agactan bahsediliyormus, simdi internette arastirdim garkad diye bir agac. Kiyamet gununden once muslumanlar ve yahudiler savasacaklarmis. Bu savasta daglar taslar soze gelip " benim arkamda saklanan bir yahudi var, gelin katledin " diyecekmis. Bir tek bu agac sesini cikartmayacakmis. Arkadasimin demesine gore,bu yuzden yahudiler butun askeri bolgelere bu agaclardan dikiyorlarmis. Burada yesili her iki anlamda da dusunebilirsiniz =))))
|
:confused:sadece askeri bölgelere değil evlerinin önüne,yaşadıkları her yere dikerler bütün yaptıkları şeylere rağmen bu ağacın onları koruyacağını düşünürler:confused:
|
Çok ilginç bir konu.
|
Bence çok da eğlenceli bir konu. Küçük bir katkı da benden.
Eskiden köyümüzde mısır hasadı yapldığında, mısırlar soyulup asılmak üzere hazırlanırken yapışık ikili olanlar bereket diye ayrılarak evlere aslılır, bütün sene asılı dururdu, taa ki yeni bereket gelene kadar... |
Narın bolluk, bereket ve refahın sembolü olduğu söylenir. Mitolojide adı çok geçer.
Ben de iki senedir yeni yıl akşamı saat 24:00'da kapının önünde nar patlatıyorum. :) Narı bir poşet içine koyup kapının önünde yere çarpıyoruz. Çok eğlenceli oluyor. Eğer apartman dairesi değil de, müstakil bir evse dış kapının önünde yapılması daha iyi olur. Daha önce biryerde okumuştum. Şimdi baktığımda kaynağı Yunan Mitolojisi deniyor. |
:) Küçükken dedem narın tanelerini dökmeden hepsini yersen sevap kazanırsın derdi :)
|
''Ceviz ağacı altına yatanı şeytanlar çarpar''
cevizde bulunan bir maddenin etkisinden dolayı insanın kafası güzel olur :) atalar ne demişse doğru demiş. |
"Armudun iyisini ayılar yer" çok doğru bir atasözü. Karadeniz'in yüksekdağ köylerinden bir arkadaşım anlatmıştı. Evleri iki katlı ve yakınında büyük armut ağaçları varmış. Armutlar olduğunda ayılar kendilerinden beklenmeyen bir çeviklikle ağaca tırmanır ve en uçta bulunan güzel armutların bulunduğu dalları kırar ve aşağıya atarmış. Sonrada aşağıya iner, oturur ve aşağıya attıkları dallardaki en iyi armutları yerlermiş. Arkadaşım bu gerçeği dolunayda evlerinin penceresinden izlemiş.
|
YILSONU YAKLAŞIYOR, TEKRAR HATIRLAMAKTA YARAR VAR...
ÇAM SÜSLEME GELENEĞİ Hıristiyanların İsa'nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı, çok eski Türklerin yeniden doğuş bayramıdır. Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz. Türkler'de güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralıkta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor. Bayramın adı NARDUGAN (nar=güneş, tugan, dugan=doğan) Doğan güneş. Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan. Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. Akçam ağacı yalnız Orta Asya'da yetişiyormuş. Filistin'de bu ağacı bilmezlermiş. Bu olayın Türkler'den Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunlar'ın Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok. "Doğum, güneşin yeniden doğuşu" Sümerolog Muazzez İlmiye ÇIĞ |
Sevgili Sonul, bu yazı çok güzel bir paylaşım oldu yeni bir bilgi daha bizler için. Teşekkür ederim
|
Alıntı:
nus değil nush yani nasihat (u uzun okunmaz) |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Türklerin, tek
Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Şurayı düzeltmekte fayda var türkler tek tanrılı dinlere girmediler islam tek ilahlı tek dindir ve islama girdiler,Dinler sözcüğü islamın birkaç din birden barındıyor gibi anlam çıkıyor bu anlam yanlıştır düzeltmeyi uygun gördüm.:) |
O ağacın adı Hayat Ağacı'dır.
Türk Mitolojisinde hep olmuştur, İslâmdan önce de sonra da... Eski tarihli Camii girişlerinde hatta çinilerde görebilirsiniz, sıklıkla işlenen bir temadır. Akçamı duymadım ama birçok destanda birkaç farklı türe rastlayabilirsiniz. (Bu konuyu forumda yazmak güzel olurdu.) |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 06:33. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025