Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Odeh
.
.. Konunun, geçiş yapan genlerin insan geni olup olmaması değil, hayatın doğal akışında -belki de hiç- karşılmayacak biçimde başka türlerden gen geçişinin mümkün olup olmamasıdır, ifade etmek istediğim nokta burasıydı.
...
Bu genlerin getireceği yeni durumlar hakkında güvenli olabileceklerine dair yeterli çalışma, araştırma, bilgi, kanıt var mıdır? Yoksa yaşayıp görmemiz mi gerekmektedir? Peki bu süre içinde ne yapmalıyız? Tüketmeli miyiz? Tüketmemeli miyiz? Sonuçlarından kim sorumlu olur?
..
.
|
Şimdi mesajınızın tamamı anladığım kadarıyla, aslında tek bir soru çerçevesinde dönüyor...
- GDO'lar doğal olmayan genlerdir.
=> Doğal olmayan genler DNA'mıza bağlanmaktadır.
=> Bu doğada olabilen, doğal bir süreç değildir.
=> GDO olmasaydı böyle bir durumda olmayacaktı
(Yanlış anladıysam düzeltirsiniz)
Bu çerçevede baktığınızda, evet, GDO olmasa böyle bir şey olmayacaktı DİYEMEYİZ! Çünkü bilmiyoruz!
Bunu bilmek de pek kolay değil. İnsan DNA'larını sürekli analiz edip şuradan şu gen gelmiş, buradan bu gen gelmiş demek pek kolay değil. Genleri işaretlemek zaten son 5-10 yılda teknolojinin ilerlemesiyle mümkün olmuş bir şey... GDO'da bunu tespit etmelerinin nedeni ise "bakmış" olmaları ve bu genlerin zaten işaretli genler olması.
Özetlemek gerekirse, tamamen organik ve doğal bir domates yediğinizde aynen GDO'da olduğu gibi domatesten doğrudan veya dolaylı olarak size geçen gen parçaları olup olmadığını bilmiyoruz. Bu tür şeylerin zaman zaman olması çok muhtemel. Çünkü Genetik haritamız bu tür pek çok işlevsiz hurda gen barındırıyor.
Bunlar işin oldukça teknik kısmı ama ben yine bir analoji yapacağım ve siz ne alakası var diyeceksiniz:
Varsayalım ki evinizde su boruları kurşundur. Kurşun bilinen en zehirli elementlerden biridir. Burada borunun kurşun olmasına mı kafayı takarsınız, yoksa çeşmeden akan suda kurşun bulunup bulunmadığına mı? Eğer akan suda kurşun varsa bunun yanlış bir uygulama olduğunu tereddütle (!!!) söyleyebilirsiniz. Çünkü boruya gelen suda kurşun olup olmadığını da ölçmeniz gerekir. Eğer çeşmeden akan suda kurşunun zerresi yoksa borunun kurşun olmasının bir önemi kalır mı?
*************
Genlerin getireceği yeni durumların güvenli olup olmadığını, yeterli çalışma, araştırma, bilgi, kanıt var mıdır diye sormuşsunuz.
Elbette bu çok önemli bir soru ve işin özü de aslında burada yatıyor.
Sizin için "yeterli" ne kadardır?
Benim için yeterli olan sizin için yetersiz olabilir. Sizin için yeterli olan benim için fazla olabilir. Tamamen subjektif bir ölçü birimi...
Dolayısıyla bu "yeterlilik" mevzusu hiç bir zaman ulaşılamayacak, ancak yaklaşılabilecek bir hedeftir. İngilizce bilip bilmediğiniz hakkında bir bilgim yok. Bir kaç mesaj önce verdiğim linklerde son 25 yıldır yapılan çalışmaların herhangi bir olumsuzluğu göstermediğini söylüyor. Bunun anlamı elbette her şey tamamen güvenli demek değil! Asla her şey tamamen güvenli ve "yeterli" çalışma yapılmış olmayacak! Belki 50 yıl sonra eldeki veriler aynı şeyi söyleyecek, ama yine yeterli olmayacak. Belki de sizin endişeleriniz haklı çıkacak.
Einstein, Newton'un yerçekimi kanununu yeterli görseydi, Genel Görelilik Kuramı asla ortaya çıkmazdı.
Şimdi ben size şunu sormak istiyorum: Sizin tamamen ikna olmanız, güvenmeniz ve yeterli bulmanız için gereken şartlar nedir? Tamam! Yemek zorunda değilsiniz... Ama sizin ikna olmanız için ne olması lazım? Sizi hangi sonuç tatmin edecek?
Siz bu sorunun yanıtını verebilirseniz, belki ben de sizi anlamaya çalışırım, daha iyi yanıtlar verebilirim.
Eğer yanıtınız: "Ben asla, hiç bir zaman ve hiç bir koşulda ikna olmaya niyetli değilim" diyorsanız, bu dogmatik bir yaklaşımdır ve benim sorularınıza karşı bir şeyler söylememin de bir anlamı olmaz.