View Single Post
Eski 13-03-2012, 01:04   #176
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Sn.MeTePe,

Yazılanlardan anladığım kadarıyla Ankaralı bir doktor olarak Ankara Tabip Odasının yayınladığı GDO kitapçığında belirtilenlerle derin bir görüş farklılığınız var, ki gayet tabii olabilir.

Belki bir noktayı da açığa kavuşturmak gerekir. Burada konuşulanlar, 1996'lı yıllardan bu yana belli bazı şirketlerin ticari olarak patentleyip satışını yaptıkları, halihazırda oldukça büyük ekim alanlarında yetiştiriciliği yapılan BT (mısır, soya, kanola, pamuk, patates) ve ağırlıklı olarak RR (Round Up Ready), genel tanımıyla HT (Herbicide Resistant) mısır, soya, kanola, pamuk bitkileriyle ilgilidir.

BT olanlar, BT bakterisine ait toksik bir genin tohum DNA'sına aktarılması suretiyle, bitkinin tamamının, bitkinin tüm yaşam döngüsünde ve hasattan sonra, her bir hücresinin daimi olarak BT toksinini içermesi, zararlının bitkinin herhangi bir yerinden yemesi sonununda toksinden etkilenip ölmesini amaçlar.

Genel olarak HT, özel olarak da RR olanlar, bitkilerin DNA'larına yerleştirilen bir bakteri geni vasıtasıyla ekildiği tarlada Round UP isimli yine Monsanto şirketine ait bitki öldürücü uygulandığında bu kimyasaldan etkilenmeyip, diğer bitkiler öldüğü halde GDO tohumdan ekilmiş olanın zehir sistemik olarak bitkiye nüfuz etmiş olmasına rağmen ölmemesini sağlama amacı taşır.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeTePe
Herhangi bir şeyin yararlı veya zararlı olduğunu söyleyebilmek için tek taraflı değil, tüm parametreleri dikkate alarak, yararlılık/risk oranlarını gözeterek karar vermeliyiz. Elektrik örneğine dönecek olursak; "Elektrik yapaydır, adamı çarpar... O yüzden yağlı kandil kullanalım" demekle, "GDO zararlıdır... kanser, ülser yapar... O yüzden kullanmayalım" demek arasında pek fark yoktur.
Bu sözünüze kısmen katılırım, şayet yararlılık/risk oranlarını biliyorsak. Fakat, "şu ana kadar fazla bir risk gerçekleşmedi, zaten GDO bitkilerin (yakın gelecekte hayvanların) yararı da tartışılmaz, zararı ispat edilemediyse yoktur, belki zararı da vardır ama olsa da önemli değildir" anlamına gelecek söylemlerde durum biraz değişiyor.

Kendi adıma, söz konusu yararların GDO ile değil GDO olmayan türlerle elde edilmesini tercih ederim.

Bahsedilen "yararlılığın" ne olduğunu, gerçekte var olup olmadığını da tekrar tekrar düşünmek gerekir kanımca.

Halihazırda var GDO'ların bir sihirli değnek gibi dünyadaki açlığı bitireceği, pestisit kullanımını azaltacağı, ürünlerden yüksek verim alınacağı gibi 5-6 şirketin GDO kabulünü sağlamak üzere sloganlaştırdıklarından başka bir şey ortada yok. Dünyada açlık hala var ve aslında açlığın yiyecek dağılımı ile ilgili olduğuna dair de pek çok iddia mevcut. Pestisit kullanımı azalmadı, aksine arttı. Toplam üretimin artıp artmadığı, bunun GDO ile ilişkisi de son derece muğlak.

Öte yandan, patentli GDO'lar ve bunlar üzerine bina edilmiş besin endüstrisi yoluyla patent sahibi şirketlerin gıdaya ve ülkelere hakim olma çabası gösterdiklerini, eskiden top tüfek ile yapılan savaşların gıdayı ele geçirerek ülkelere hakim olma ile yer değiştirdiğini söylemenin fazlasıyla maddi dayanağı mevcut.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeTePe
Son yıllarda yürütülen kök hücre çalışmaları, gen tedavileri vs. bunların hepsi uzun dönemde sağlığımızın daha iyi sağlanması için gerekli teknolojiler olacaktır. Hatta GDO'ya bağlı o çok korkulan kanserlerin tedavisi bile belki de GDO'lu gıdalarla tedavi edilecektir.
Forumdaki ilk mesajınızda bu cümleyi okuduğumda, maksadını aşan kazara yazılmış bir cümle olarak değerlendirmiştim. Fakat devamındaki mesajlardan kazara olmadığını, sizce göze alınması gereken risk sınırını kısa sürede toplu ölümler görülünceye kadar oldukça geniş tuttuğunuzu çıkarsıyorum.

Bu durumda salt sağlık açısından düşünecek olsak bile, bahsettiğiniz klinik allerji bulgularının sizce bir önemi yok. GDO'lar üzerindeki araştırma kısıtlamalarına rağmen dolaylı etkiler için yapılmış araştırmalarda rastlanılan sonuçların ise hiç bir anlamı yok, ya da bunlarda ortaya çıkan sonuçlar GDO'lar hakkında herhangi bir tereddütü dahi gerektirmiyor.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeTePe
Sanırım siz hiç ABD'de bulunmamışsınız. ABD insanı o kadar da saf değildir. Hatta "sağlıklı beslenme" veya "doğal beslenme" gibi konuları takıntı haline getirmiş bir toplum söz konusudur. Organik tarım vs. gibi çılgınlıklar da hep ABD kökenlidir. Bu tür şeylerin ciddi bir pazarı, ekonomik büyüklüğü mevcuttur.
Ben de, "Vay be!" diye başlayan bir cümle kurabilirdim ama abes kaçar. Merak etmeyin, oldukça farklı sosyal yapıdan bir çok ABD vatandaşını yeterince tanıyacak kadar ABD'de bulundum. Öğrenci ya da turist olarak da değil. ABD'de tek bir ortalama vatandaştan söz etmek pek mümkün değil. Mensup olduğu köken (Afro-Amerikan, hispanik, uzak doğulu, kuzeyli beyaz, güneyli beyaz), ortalama gelir durumu, eğitim durumu ve yaşadıkları bölgeye göre çok farklılıklar gösterirler.

ABD, pek çok negatif, pek çok da pozitif şeyin ortaya çıktığı belki de tek ülkedir. Amerikan toplumuna karşı yıllardır uygulanan duyarsızlaştırma politikalarına karşın çok duyarlı bir kesimin de varlığı kuşku götürmez. Fakat başka bir kuşku götürmeyecek bir şey de bu kesimin hep marjinal kalmış olmasıdır.

Buna rağmen bu kesimden örnek alınacak modeller çıkmıştır. Konumuzla ilgili olarak onlarca oluşum GDO'ların etiketlenmesi için çabalamakta, "community supported agriculture" (Toplum Destekli Tarım) gibi modellerin ortaya çıkması ve başarıyla uygulanmasını sağlamıştır.

Bu konuda bir çok anket de yapılmış. Ortalama vatandaşların durumunu ortaya koyan bir kaç soruyu yayınlayacağım.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön