Sayın Katılımcılar ;
Herkese iyi günler, sağlıklar inşallah. Kimsenin yazısına nazire olsun diye yazmıyorum.
Bizler sanıyoruz ki 7-8 üniversite bitirirsek aydın kişi sayılırız. O diplomaları hazmedemezsek hiç bir faydası yok bence. Sadece kağıt parçası. 3-5 nesilde ancak hazmederiz o kağıt parçalarını ve değerli birer belge halini alırlar.
Harita üzerinde incelersek, kıraç/kurak/ormansız yerlerin hepsinin, tarih boyunca ''savaş yolları'' üzerinde olduğunu gözlemleriz.
-Ordular geçer, arkalarında enkazlar bırakırlar.
-Orduların önünden kaçan yerel halk, yükseklere kaçar, çaresizlikten orada da etmediği kalmaz. Sonuç enkaz gene.
-Ordular kaybolur, yerel halk düze iner, enkazı tekrar geliştirir, yeşertir (Geçim gayesi ile meyve veya stratejik ağaçlar/Silah-gemi-kayık-gölge için). Ama 20-50 sene sonra,başka bir ordu, belkide kendi orduları tekrar geçer...Sonuç gene enkaz.
-Asırlar sonunda, o yörede oturanlar için, sadece hayvancılık imkanı kalmıştır. Ekinleri her ahvalde yakılıp/çalınıp/tahrip olununca, hayvanları ile tekrar yükseltilere kaçmışlar. Eee... yukardaki ormanı daha önce yok etmişlerdi zaten. Hayvani gıdalar tek yaşam kaynakları.
-Nasılsa gene bir ordu gelir diye savsaklama ve boş vermişlikle, hayata devam edilir her tarafı enkaz olan yükselti ve düzlüklerde.
-O kadar süregen bir şey ki bu, atalarının toprak ile ilgili dedikleri her şey/her bilgi yanlış çıkmaktadır. Bari az alan ekeyim der. Binlerce dönümden, 3-5 dönümü eker. Orduların dikkatini de çekmez/Çabuk sürüm-ekim-biçim savı, ilerde nesiller içinde, ruhuna tembellik olarak işler. Soyunun nüfüsu artmıştır, ama ektiği alan artmamış, hala 3-5 dönümdür.
-Kişi başına düşen gıda düşmüştür. Daha da düşmesini engellemek için ürün ortaklarını azaltmıştır. Kuşlar yani. Çaresi,çevrende kuş yuvaları yaşatmama, Nasıl mı ?..; Ağaçları kes,
-ohh be !.. 2 darı tanesi kurtardı şimdi işte. Hem artık delikli demir de çıktı. Dolayısıyla ; Düşmanları da ağaç ardına gizlenip, kendisini hedef alıp ateş edemezler. Enkaz içinde, kıt'a kanaat getiren yaşam var hala ama.
-Halbuki binlerce/milyonlarca sene/nesil içinde, doğayı hazmetmiş ne kadar da aydın/dağarcıkları süzekten geçmiş bilgi ile dolu ataları vardı. Şimdi ise onlar; o bilgilerden yoksun, bir de kanlarına işlenmiş/damarlarında hayat bulan yılgınlık/tembellik de üstüne üstlük kârları olmuş.
Sonuç olarak; O toplumu, eski bilgeliğine nasıl ulaştırabilir diye bir tez serildi önümüze.
Sayın Meyvelitepe ve diğer kardeşlerimin belirttiği gibi. Her iki unsuru nasıl bir arada tutabiliriz. Çabalarımız, her iki türden birinin yok olması gerekliliği üzerine mi kuralım ?
Veya biraz uğraşıp (Eğitim/Yardım/Faydasız-yanlış bilgileri eleme/Menfaatları olanların çıkarımlarını afişe etme v.s.) her 2 tür, Keçi/Orman ve Biz insanların nasıl bir arada olabilecekleri/olma gerekliliği üzerine, azcık terleyip çaba mı sarfetmeliyiz ?
Bence Keçi ve Orman bir araya geldiler şu anda. Aralarında tartışıyorlar. ''İnsan ırkını nasıl yok etsek te birlikte yaşayabilsek'' diye.
Çok yakın zamandan örnek; Saddam' dan kaçan Iraklılar, Bir müddet sonra ülkelerine döndüklerinde, geride bıraktıkları enkaz. İnadına etmediler. Yaşama/Hayata tutunma/Ailesini-Çocuğunu donmaktan korumak gayesi vardı orda.
Saygılarımla lütfen.
|