View Single Post
Eski 21-10-2010, 21:56   #334
bayindirmevki
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Uzak bahçeler, her nasılsa bir nedenden (nedenin sahibi yayın izni vermedi) başladı. Çanak sorular ve zemin yoklama ile devam etti. Umulanlar bulunmayınca söner gibi olduysa da bir delinin sayesinde yeniden canlandı! Ama şimdi tıkandı. Bence tıkandı. Çünkü tıkanmaya neden olan fikirler hakkında söğlenmesi gerekenler söğlenmedi.

Ben açıkça söğlüyorum "uzak bahçeler" hala ilk ortaya atılan fikirler etrafında dönerse sadece "ırak bahçe" olur. Ne birbirimize ne de topluma yaklaşır.

Küçük bahçeler, yerinde satış, birbirimiz ile alışveriş, takas, ortak malzeme alımları, ortak üretim teknikleri, ticari piyasaya girmeme, bunların hepsi çoktan çöpü boyladı itiraf edemiyoruz.

Küçük bahçeler zaten baştan yanlıştı. Genel amacı özelleştiriyor. Hem ne kadar küçük? Tanımın ölçeği ne?

Birbirimiz ile alışveriş. Gerek var mıydı? Gerçekten uzak yerlerde otururken. Üstelikte hepimiz kendi ihtiyacımızı karşılayan üretimi yapar veya yakınlarımızdan temin ederken.

Yerinde satış ne derece mantıklıydı? Tek tek insanların bahçeye gelmesi nasıl bir karbon salınımına sebep olacak... Bir kaç kasayı tek seferde uygun bir perakendeciye vermektense.

Takas, birbirimize ürün yollamak banka ve kargo şirketlerinden başka kime yarayacaktı. Üstelik küçük miktarlar halinde sürekli yollarda olan bir alışveriş ağının yarattığı karbon salınımı!.. Malzemeleri ortak alsak da birbirimize dağıtımda sonuç yine aynı değil mi?

Ortak teknikler nasıl olabilirdi? Herkes kendi geliri oranında bahçe yapma güçüne sahipken.

Ticari piyasaya girmemekse en kötüsüydü. Ürünümüzü değerlendirmek istiyorsak nasıl piyasanın dışında kalabilirdik. Baştan kendimizi prangaladık. Bahçeden satış bile sonuçta bir gelir oluşturduğu için vergi doğurmakta. Maliyeye nasıl anlatsak biz piyasanın dışındayız diye. "Bahçe marketler" vergiden muaf diye bir kanun mu var. Vergi doğuran her iş piyasanın içindedir. Ticaridir.

Geçen zaman zarfında; doğal üreticiler tanımı, kendi malzememizi üretmek, kendi tekniğimize bulmak, ticari piyasa da olabilir yaklaşımı, oluşacak lojistik ağının getirdiği karbon salınımına duyulan endişe ile ürünlerin değil fikirlerin dolaşması, kendi ürün kaygısından çok toplumun sorununa odaklanmak gibi değişimler oluştu.

Biz küçük bahçeler değil doğal üreticileriz. Doğal üretimin felsefesine inanan ve bizim gibi inananlar oluşturmak için çalışan. Küçük bahçemiz olacak ama kendi ihtiyacımız için, hobimiz, eğlencemiz için. Ekmeğini sadece çiftçilikten kazanan insanlara örnek teşkil edecek bir doğal üretim de yapmalıyız. Kazandıran ve özendiren.

Kendi malzememizi kendimiz üreteceğiz. Firmalarla işimiz yok. Kendi kendini çeviren bir üretim esas olmalı. Bağımsızlık ortak temel alınmalı.

Teknikler basitleşmeli ve ekonomik olmalı. Solucan gübresi, hindistan cevizi torfu ile tarım yapılmaz. Zaten adı gibi doğal olmaz. Doğal olmak sadece uygulama ve teknikte değil malzemenin yerel ve ucuz olmasında da saklı. Bilmem kaç bin kilometre öteden gelen solucan veya torf ile dışardan güdümlü doğal tarım olmaz.

Hem unutmayın karbon salınımı...

Kaolin içinde alternatif olmalı. Neredeyse dünyayı turlayıp geliyor.

Ticari piyasa olmalı. Ve bunda çok başarılı olmalıyız. Bu sadece kendimiz için değil. Çiftçiye örnek olmak için. Doğal tarım neferlerini arttırmak için. Piyasa ile mücadele karşına alarak olmaz. Onun silahları ve taktiği ile olur. İçine girersin ve içten fethedersin.

Küçük bahçelerin, küçük kaygısından yola çıktık ama toplumun büyük kaygısında buluşmaya doğru meylettik. Yazışmaların toplamında oluşan bilgi birikimi artık bizim değil toplumun malı. Bunu en doğru biçimde TEMA VAKFI gibi bir sivil toplum kuruluşu oluşturarak değerlendirelim. Temanın amacı erezyon ile mücadele ise bizim amacımızda temiz tarım. olmalı. Temiz tarım için temiz toprak. Ülkemizin topraklarının temizlenmesi için mücadele etmek.
Çiftçimizi temiz toprakta temiz tarım yapmaya ikna etmek. Bunun için tüm özendirici şartları sağlamak. Teknikleri oluşturmak. Piyasayı yadsımamak.

Çünkü tema ilk adımlarında piyasanın itici gücünü yadsıdığı için köylü nezdinde itibar görmedi. İnsanlara şunu yapma derken bunu yap diye alternatif kazanç göstermezsen seni ciddiye almaz. Bunun uygulanmış ve başarılı örneğini göstermezsen inanmaz. Satış, satış demem bundandır.

Tüm bunlar geçen 8 ayın değişimi. Ama uzak bahçeler baştan beri benim için bir sivil toplum kuruluşuydu. Yoksa bahçemin ürününü pazarlama derdi değil. Bunu söğleyebilmem için öncesini yıkmam gerekiyordu. Kusuruma bakmayın

Hepinize saygılar.


Düzenleyen bayindirmevki : 21-10-2010 saat 23:07 Neden: lilium
bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön