![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Uzak bahçeler, her nasılsa bir nedenden (nedenin sahibi yayın izni vermedi) başladı. Çanak sorular ve zemin yoklama ile devam etti. Umulanlar bulunmayınca söner gibi olduysa da bir delinin sayesinde yeniden canlandı! Ama şimdi tıkandı. Bence tıkandı. Çünkü tıkanmaya neden olan fikirler hakkında söğlenmesi gerekenler söğlenmedi. Ben açıkça söğlüyorum "uzak bahçeler" hala ilk ortaya atılan fikirler etrafında dönerse sadece "ırak bahçe" olur. Ne birbirimize ne de topluma yaklaşır. Küçük bahçeler, yerinde satış, birbirimiz ile alışveriş, takas, ortak malzeme alımları, ortak üretim teknikleri, ticari piyasaya girmeme, bunların hepsi çoktan çöpü boyladı itiraf edemiyoruz. Küçük bahçeler zaten baştan yanlıştı. Genel amacı özelleştiriyor. Hem ne kadar küçük? Tanımın ölçeği ne? Birbirimiz ile alışveriş. Gerek var mıydı? Gerçekten uzak yerlerde otururken. Üstelikte hepimiz kendi ihtiyacımızı karşılayan üretimi yapar veya yakınlarımızdan temin ederken. Yerinde satış ne derece mantıklıydı? Tek tek insanların bahçeye gelmesi nasıl bir karbon salınımına sebep olacak... Bir kaç kasayı tek seferde uygun bir perakendeciye vermektense. Takas, birbirimize ürün yollamak banka ve kargo şirketlerinden başka kime yarayacaktı. Üstelik küçük miktarlar halinde sürekli yollarda olan bir alışveriş ağının yarattığı karbon salınımı!.. Malzemeleri ortak alsak da birbirimize dağıtımda sonuç yine aynı değil mi? Ortak teknikler nasıl olabilirdi? Herkes kendi geliri oranında bahçe yapma güçüne sahipken. Ticari piyasaya girmemekse en kötüsüydü. Ürünümüzü değerlendirmek istiyorsak nasıl piyasanın dışında kalabilirdik. Baştan kendimizi prangaladık. Bahçeden satış bile sonuçta bir gelir oluşturduğu için vergi doğurmakta. Maliyeye nasıl anlatsak biz piyasanın dışındayız diye. "Bahçe marketler" vergiden muaf diye bir kanun mu var. Vergi doğuran her iş piyasanın içindedir. Ticaridir. Geçen zaman zarfında; doğal üreticiler tanımı, kendi malzememizi üretmek, kendi tekniğimize bulmak, ticari piyasa da olabilir yaklaşımı, oluşacak lojistik ağının getirdiği karbon salınımına duyulan endişe ile ürünlerin değil fikirlerin dolaşması, kendi ürün kaygısından çok toplumun sorununa odaklanmak gibi değişimler oluştu. Biz küçük bahçeler değil doğal üreticileriz. Doğal üretimin felsefesine inanan ve bizim gibi inananlar oluşturmak için çalışan. Küçük bahçemiz olacak ama kendi ihtiyacımız için, hobimiz, eğlencemiz için. Ekmeğini sadece çiftçilikten kazanan insanlara örnek teşkil edecek bir doğal üretim de yapmalıyız. Kazandıran ve özendiren. Kendi malzememizi kendimiz üreteceğiz. Firmalarla işimiz yok. Kendi kendini çeviren bir üretim esas olmalı. Bağımsızlık ortak temel alınmalı. Teknikler basitleşmeli ve ekonomik olmalı. Solucan gübresi, hindistan cevizi torfu ile tarım yapılmaz. Zaten adı gibi doğal olmaz. Doğal olmak sadece uygulama ve teknikte değil malzemenin yerel ve ucuz olmasında da saklı. Bilmem kaç bin kilometre öteden gelen solucan veya torf ile dışardan güdümlü doğal tarım olmaz. Hem unutmayın karbon salınımı... Kaolin içinde alternatif olmalı. Neredeyse dünyayı turlayıp geliyor. Ticari piyasa olmalı. Ve bunda çok başarılı olmalıyız. Bu sadece kendimiz için değil. Çiftçiye örnek olmak için. Doğal tarım neferlerini arttırmak için. Piyasa ile mücadele karşına alarak olmaz. Onun silahları ve taktiği ile olur. İçine girersin ve içten fethedersin. Küçük bahçelerin, küçük kaygısından yola çıktık ama toplumun büyük kaygısında buluşmaya doğru meylettik. Yazışmaların toplamında oluşan bilgi birikimi artık bizim değil toplumun malı. Bunu en doğru biçimde TEMA VAKFI gibi bir sivil toplum kuruluşu oluşturarak değerlendirelim. Temanın amacı erezyon ile mücadele ise bizim amacımızda temiz tarım. olmalı. Temiz tarım için temiz toprak. Ülkemizin topraklarının temizlenmesi için mücadele etmek. Çiftçimizi temiz toprakta temiz tarım yapmaya ikna etmek. Bunun için tüm özendirici şartları sağlamak. Teknikleri oluşturmak. Piyasayı yadsımamak. Çünkü tema ilk adımlarında piyasanın itici gücünü yadsıdığı için köylü nezdinde itibar görmedi. İnsanlara şunu yapma derken bunu yap diye alternatif kazanç göstermezsen seni ciddiye almaz. Bunun uygulanmış ve başarılı örneğini göstermezsen inanmaz. Satış, satış demem bundandır. Tüm bunlar geçen 8 ayın değişimi. Ama uzak bahçeler baştan beri benim için bir sivil toplum kuruluşuydu. Yoksa bahçemin ürününü pazarlama derdi değil. Bunu söğleyebilmem için öncesini yıkmam gerekiyordu. Kusuruma bakmayın Hepinize saygılar. Düzenleyen bayindirmevki : 22-10-2010 saat 00:07 Neden: lilium |
|
|
|
|
|
#2 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu hakaret değilmidir. |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 05-04-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 62
|
|
|
|
|
|
|
#4 | ||||||||||||||
|
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,027
|
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Madde 52,53,54,55,56 219 nolu tebliğ Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Kendi adıma şunu söylemeliyim. Zaman bir şeyi hazmetme, taşların ve kavramların yerine oturması, limitlerin ortaya çıkması, beklentilerin, olabileceklerin ve olamayacakların şekillenmesi açısından bazen çok önemli bir gereklilik olabiliyor. Bu konuda da bence öyle oluyor. Düzenleyen MeyveliTepe : 23-10-2010 saat 00:36 Neden: 4369 nolu kanun ile yapılan değişikliklerin yansıtılması |
||||||||||||||
|
|
|
|
|
#5 |
|
Ağaç Dostu
|
UBYİ'nin getirdikleri/getirebilecekleri...
Ve tabii ki götürdükleri/ götürebilecekleri, yönünden gelinen noktaya bakılacak olursa, benim penceremden görünen; Yurdun çeşitli yerlerinde, kendi olanakları ölçüsünde, "küçük-büyük" doğal üretim yapan ya da yapmak isteyen insanlar var. Ve bu insanlar bunu zaten yapıyor, yapmayı ya her şeye rağmen (evet, ne yazık ki rağmen!) sürdürecekler ya da dayanamayıp, pes edecekler. Bu tür doğal üretim biçimini tercih eden, tercih etmeyi düşünenlerin her birinin Amerika'yı (tekrar tekrar) yeniden keşfetmeleri yerine aynı yolun yolcuları olarak, iletişim içerisinde olup, benzer sorunlarına ortak akıl ile çözüm bulmaya çalışmanın neresi kötü, yararsız. Peki, bayindirmevki'nin dile getirdiği, UBYİ'nin gündemini oluşturup, (henüz) sonuca ulaşmamış hatta katılanların özgüvenlerini tazeleyecek yol katedilmediği olarak yorumladığı eleştirileri, kaynağını nereden alıyor? Beklenti'ler ile hayat gerçekleri arasındaki o pek bildik örtüşmezlik ve hayal kırıklıklarının UBYİ'yi teğet geçmesi için neden göremiyorum. UYBİ'nin getirdikleri, kişiden kişiye değişmekle birlikte, en kötü durumda, en büyük başarısızlık halinde (MeyveliTepe'nin zaman ile ilgili düşüncesine katılıyorum) dahi, sonradan bu tür bir faaliyet düşünenler için neyin, nerede yanlış yapıldığı, gittiği ile ilgili bir deneyim sunmuyor mu? Peki, geçen aylar boyunca UBYİ, katılımcılarından ne götürdü, bana göre; boş umutlar ile tutarsız hesapların gözalıcı pırıltısını... Olaya duygusal yaklaşmıyorsanız, darası çıkmış, net gerçeklerle yüzleşme imkanı sunduğu için, bunun kayıp olarak değerlendirilmesi de tartışmaya açık bir konu. gece kırıcı olmadan, kişileri değil de konuları tartışabilme tecrübesi de kazandırabilir mi dersiniz? Diyen forum kişisi. Düzenleyen gece : 23-10-2010 saat 02:52 Neden: Yanlış yazılan kısaltmalar düzeltildi. |
|
|
|
|
|
#6 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Söz konusu olan tartışılan konu ise tam karşılamıyor. Size göre zaten olmayan bir şeydi. Son cümlenizde belirttiniz. Olmayan bir şeyin hangi taşı yerine oturacaktı? Zaman olmayan bir kuruluşun seyrini nasıl belirleyecekti. Bir iş kurulduktan sonra zamanla seyri belli olur. Kast ettikleriniz UBYİ'yi karşılamıyor. Zaman bu konuya dahil olan insanları tanımak için biçilen bir şeyse o zaman yazımın başındaki cümleler doğru çıkmaz mı? Hem tanımak için ortaya bir konu atmaya gerek mi vardı. Herkes için zaman kaybı değil miydi? Forumda yazıları hoşa gidenlerle tanışılır, kaynaşılır olumlu kanaat oluşunca amaçlanan yapılırdı. İnsanlar denenmez, tanınır. Zaman bana biçtiğiniz bir şey ise ben aynı insanım. Fikirlerinizi kabul etmemek karakterimi değiştirmez. Ve ben bunlarlan niye uğraşıyorum. Ortaya attığınız konu sizin için bir şey ifade etmiyorsa belirtin. Bilinsin. Bu konunun benim için ifadesi var. Ben bir çiftçi adayıyım. Ailemin geçimini geleçekte çiftçilik ile sağlayacağım. İşimi yaparken bağımsız olmak istiyorum. Ne tarım girdisi üreten firmalar ne de denetim fırmaları ile işim olmasını istemiyorum. En önemlisi ise doğal tarım için gereken teknik bilgi donanımına sahip olmak istiyorum. UBYİ çatısı altında ben bu olanağı görüyorum. Hem kendim için hem toplum için. Bunun için büyük bir potansiyel ve heyecan varken. Ben neyi bekleyeyim. Geçende, yarım gün bir arada olduğum arkadaştan 6 ayda bulamadığım teknik bilgiyi 6 dakikada buldum. Bir arada olmanın, bir çatı altında olmanın faydası bu kadar açıkken ben neyi anlatmaya uğraşıyorum. Bahsettiğiniz zaman artık sıkılan insanların patlayıp tepki vermesinden başka neye yaradı. Sıkıldığı için patlayan bir insanın karakteri yoz mu oluyor. Tüm samimiyetimle söğlüyorum bu laflara gerek yok. Biz yazışırken zaman koşup gidiyor. 60 cm'den budadığım fidanlar 180cm oldu önümüzdeki sezon ilk meyvelerini verecek. Ben içtenlikle saygılar diliyorum. Benim sizle değil ortaya attıklarınızla sorunum var. |
|
|
|
|
![]() |
| Etiketler |
| baltaç, doğal çiçek balı, karakovan balı, meis balı, seksiyon balı |
|
|