Başlığı görüp, sözkonusu 6 projeyi okuduğumda, dünyayı bu hale getiren zihniyetin onu kurtarma bahanesi adı altında saçmasapan projeler üretmesine güleyim mi şaşırayım mı bilemedim.
Benim de her zaman aklıma gelen ve bence( aslında sadece bence değil, 2 dakika düşünülse çoğu kişinin de hak vereceği) en önemli çözüm; nüfusun durdurulması. Aslında bu konu o kadar geniş bir yelpazede tartışılabilirki. Egemen sistemin, ideolojilerin, genelde dinlerin, geleneklerin, ataerkilliğin, heteroseksizmin(karşıcinselcilik), mülkiyetin ve daha birçok olgunun bunda dahli bulunmaktadır.
Örneğin; birçok insan evlenmek ya da çocuk yapmak istemediği halde sosyal baskılar, sosyal desteğin çekilmesi, ekonomik sebepler( kabul edelim, birçok evlilik maddi olarak daha kolay yaşamak için de yapılıyor), cinsel kısıtlamalar, alışkanlıklar veya başka türlü bir yaşamın aklına bile gelmemesi( rol modeli eksikliği) nedeniyle evlenip ya da evlenmeden çocuk yapıyorlar.
Ataerkilliğin en büyük dayatmalarından birisi olan,'' Annelik içgüdüsü '' diye pompalanan şeyle, her kadının anne olması gerektiği aşılanıyor. Erkeklere de zaten doğdukları andan itibaren, sağı solu döllemeleri gerektiği, '' göster amcana pipini'' eğitimiyle veriliyor.
Halbuki her erkek ve her kadın bu ebeveynlik güdüsünü taşımayabiliyor. Üstelik onca ebeveyn vahşetine şahit olduğumuza göre herkesin çocuk yapmaması gerektiğini de söyleyebiliriz.
Her aileye bir çocuk projelerini de saçma ve yapay buluyorum. Kimisi 2 veya daha fazla( ki bu şartlarda zaten aşırı çocuk yapmaktan kaçınılıyor doğal olarak) çocuk yapar kimisi hiç yapmazsa zaten denge sağlanır diye düşünüyorum.
Alternatif aile modelleri de sözkonusu sorunlu nüfusa karşı önemli bir çözüm diye düşünüyorum. Klasik, anne-baba-çocuk modeli olmak zorunda değil aile dediğimiz şey.
Ben mesela çocuk yapmayı düşünmüyorum. Çocukları seviyorum ama kendi çocuğum olsun gibi güçlü bir isteğim yok. Kardeşim ise çocuk yapmayı düşünüyor. Yeğenim de benim çocuğum sayılır işte daha ne olsun. Önemli olan doğurmak değil ona yüklediğiniz anlamdır bence. Üstelik yetimhanelerde perişan olan o kadar yavrucak varken, '' aman genlerim devam etsin, nesebim yürüsün'' manyaklığını anlayamıyorum.
İşin önemli bir yanı da şu '' yaşlanan nüfusun sorun olacağı'' meselesi. Burada da ırkçılık ve milliyetçilik devreye giriyor. Bir yanda genç nüfusa sahip ülkeler, diğer yanda hızla yaşlanan( ne olacaksa sanki) ülkeler. Dünya üzerindeki yapay sınırlar, vizeler kalkmadıkça zaten o sirkülasyon da olamayacak ve yaşlanan yaşlandığı yerde azalacak, gençler oldukları yerde tıkılacak. Ama tabii '' nesebimize halel gelmemeli'' değil mi? Sakın genç ve kalabalık zenci nüfus mesela topraklarımıza giriş bile yapmamalı. Bu arada yeri gelmişken bilmeyenler için belirteyim; Yurtdışına bu kadar göçmen vermiş bir ülke olmamıza rağmen, Türkiye Batı ülkeleri dışındaki ülkelerden gelen mültecilere iltica hakkı bile vermiyor. Onları 3. bir ülkeye kabul edilene kadar, geçici olarak sığınmacı statüsünde, küçük İç Anadolu şehirlerinde yaşamaya mecbur kılıyor. Tayyip Erdoğan nüfusumuzun yaşlanıp üretim gücünün düşmesinden korkup, milleti üremeye telkin edeceğine, mesela bu yasayı değiştirip, can havliyle bu ülkeye sığınan ve biyolojide '' insan'' diye tanımlanan kişileri vatandaşlığına geçirse olmaz mı.
Neyse konu çok derin. İnsan nüfusu azaltılmadıkça ve var olan nüfus da dengeli bir şekilde yerleşmedikçe yukarıdaki gibi abuk Zihni Sinir projelerini daha çok konuşuruz
