Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gece
Ayrıca şu ana değin avcılığa yapılan eleştirilerin özünün "avcılığın öldürmeye indirgenmesi" olduğunu düşündüğümü de belirtmeliyim. 'Can almanın
Av-avcı ilişkisinde asıl kazanan tarafın av olduğu bilimsel tespiti, bir grup av içinde hangisinin av olacağında avcının değil, avın belirleyici olduğu bilimsel tespiti, v.s. v.s.
|
Avcılık iki gücün karşılıklı güçlerini yarıştırması değildir. Avcılık güçlünün güçsüzü avlamasıdır. Doğanın avcılık kanunu budur. Avcı hayvan avlayacağı hayvanın en güçsüzünü, yaşlısını ve hastasını seçer. Bu hem avcının hem de avın yararınadır.
Güçsüz, hasta hayvanların avlanması gençlerin ve sağlıklıların hayatta kalmasına yardımcı olur, hasta ve güçsüzler sürüden ayıklanmış olurlar. Yavrularda potansiyel avdır. Avlanılması kolaydır. Güçlü yavru kaçarak kurtulur gene yavrular içinde de güçsüz av olur. Daha yavru iken güçsüzün yok olması ilerde sürü içinde bu güçsüzlüğünü yavrularına vermesi engellenir.
İnsanın avcılık yaparken bu kurala uyması gereklidir. eğer insan aklını kullanarak kendinden güçlü olan hayvanlarla bir güç yarışı içine girerse dengeleri bozar. İnsan av yaparken doğanın kuralına uymalı avını yaşlı ve güçsüzlerden seçmeli, genç hayvanları bırakmalıdır. İnsan avcılık yaparken teknolojiyi de kullanmamalıdır. Günümüz silahları ve elektronik malzemeler sanki avın kökünü kazımak için kullanılmakdadır. Teypler, otomatik tüfekler, beeper tasmalar vs. vs. Bunlar kullanılsa dahi yukarıda belirttiğim kurala tamı tamına uyulmalı av seçilerek ve ihtiyaç kadar avlanmalıdır. Eğer her avcı sadece kendi tüketebileceği kadar av avlasa insan avcının doğaya hiçbir zararı olmaz. Her insan avcı olmadığına göre avcı olanların tüketebileceği av eti devede kulak kalır. Ama bunu bizim memlektimizde böyle yapmıyorlar. 2-3 avcı bir keklik alayını sıkıştırdımı kökünü kurutana kadar vuruyorlar.
Doğada hiçbir canlı karar alamaz, hiçbir şeyi kendi istediği doğrultusunda belirleyip yön veremez. Hepsi onlara yüklenmiş görevleri bilinçsizce yerine getirirler. Sadece insan karar alma ve uygulama yeteneğine sahipdir. Bu özelliğinden ötürü doğanın dengesini bozabilir veya koruyabilir, çeşitli değişiklikler yapabilir, istediği gibi yön verebilir.
Doğada yaşam hakkı diye birşey yokdur. Yaşam hakkı sadece güçlüye tanınır. İnsan eliyle güçsüzü korumaya çalışarak onları yaşatma çabaları doğaya karşı gelmekdir. Bu dengeleri bozar.
Her yaşam alanının bir taşıma kapasitesi vardır. Bu kapasitenin üzerine çıkıldığında avcılık olmaz ise dahi hastalık ve üremede gerileme ile kapasite normal limitlerine çekişir. Örneğin bir bölgede yaşayan yerli, göç etmeyen bir hayvan popülasyonunu düşünün, burada avcı baskısı olmasın (insan veya hayvan) popülasyon önce artar sonra o gurubun içinde üreme yavaşlar ve hastalıklar baş göstermeye başlar ve popülasyon gene azalmaya başlar. Popülasyon artık o neslin yok olma derecesine geldiğinde üreme sıklığı artmaya başlar ve kendi kendisini dengeler. Avcı baskısı (insan ve hayvan) arttığı zaman da popülasyon gerilemeye başlarsa üreme sıklığıda artmaya başlar. Ama avcı baskısı belli bir seviyenin üzerine çıkdığı zaman üreme sıklığı buna yetişemez ve popülasyon gerilemeye başlar ve yok olmaya doğru gider.