31.08.2005 de yani yazın ortası Enez sahili kalabalık değildi. Sanırım Çarşamba. Biz de denizden çıkmış, giyinmiş sahilde yürüyorduk. Birkaç kişi vardı, biri de simit satan çocuk....Denizin ve gökyüzünün rengi garip bir maviye dönüştü önce. Fotoğraf çektim bir kaç tane. Sonra birden bire ne olduğunu anlamadan ortalık karardı ve denizden müthiş bir rüzgar ve yağmur başladı. Yağmurla birlikte deniz suyu da savruluyordu. Kendimizi sahildeki yaz okulu çardağına zor attık.
Islanmaktan korunacağımızı sanıyorduk. Ama dört yanı açıktı. Islanacağımız kadar ıslandık bari koşa koşa eve gidelim dedik. Ama yağmur ve rüzgarın şiddeti öyle bir arttı ki. Artık ayakta duramıyorduk. Yere kapaklana kapaklana (biz koşmuyorduk rüzgarın şiddeti savuruyordu) kendimizi sahildeki motelin kafesine zor attık. (Gala motel,denize 70-80 m.mesafede)Sonra kafenin camları yere indi, masalar sandalyeler bir tarafa sürüklendi. Hepimiz mutfak tarafına sığındık. Böyle bir fırtına hiç görmemiştim. Yarım saat mi sürdü,vallahi bilemiyorum ama hiç bitmiyecek sandık. Sonra rüzgar dindi, sakin bir sağanak, sonra o da bitti. Arkasından yine güneş çıktı. Hiçbirşey olmamış gibi.
Ogün kökünden sökülmüş ağaçlar gördüm. Limanda balıkçı motorları hasar görmüş. Can kaybı söylentisi de vardı ama gerçek mi bilemedik. En çok da o simitçi çocuğu merak ettim ve birde denizde yakalanmadığıma şükrettim.
Otelin içinden çektiğim kısa görüntülere bazen bakıyor ve bir daha hatırlıyorum o günü.
|