Şimdi gelelim Cevizlerimizin künyesine.
Aslında benim amacım tarlayı aynı şekilde işleyip dikim
noktalarını belirleyip, toprak seviyesinin 10 cm altına
3 ila 5 adet olmak üzere bölgemizde yüzyıllardır yetişmiş
cevizi gömerek tohumdan çöğür elde etmek
ardından bir iki sene sonra bu çöğürlere yerinde aşı yapmaktı.
Ancak tarlayı birlikte oluşturduğumuz arkadaşım;
-Abi çok sene kaybederiz gel fidan dikelim
diye ısrar edince onu kırmamak adına fidana yöneldik.
Aslında tohum fikrimden vazgeçmiş değilim.
Yeni bir hesaplama , ölçme ve planla mevcut aşılı
fidanlarımızın kenarlarına tohum ekme fikrim hala sürmekte.
Böylelikle Hem fidanlar büyüyecek hemde tohumdan gelişen çöğürler.
Hangisi kendini beğendirirse o kalacak diğeri yolcu olacak.
Ancak bu tekniği ustalara doğrulatmam gerekli.
ben yaptım oldu mantığının doğada yeri yok diye düşünüyorum.
Neden illa tohumdan derseniz,
Aklımdan geçenleri izninizle paylaşmak isterim.
Ya da daha doğrusu yüksek sesle düşünüyorum diyelim.
Sözüm meclisten dışarı diyerek te konuda uzman olan dostları
tenzih ederek başlayayım.
Uzun bir hamilelik döneminin ardından yaşama merhaba diyen
bir canlı örneğin buzağı zaten doğumla iyi bir travma yaşamışken,
henüz daha toparlanmadan annesinin sevgisi ve kollamasından
alınıp başka bir ineğin vicdanına teslim edilse,
henüz yeni annesine bile alışamamış iken,
ondan da koparılıp farklı bir coğrafya farklı bir iklimde ve üstelik
farklı türden sözgelimi bir at ya da eşeğin beslemesine terkedilse
o buzağının hali nice olur diye düşünüyorum.
Konumuzla eşlersek;
Farklı bir coğrafyanın farklı bir ikliminde gelişen cevizler
toprağa yatırılarak çöğür elde ediliyor.
Ardından olgunlaşan anaçlara, sözüm ona verimli oldukları söylenen
değişikcinsten ceviz ağaçlarından alınma kalemlerle,
farklı anacın insafında gelişmesi bekleniyor.
hadi işin bu kısmına kadar herşey normal gibi geliyor.
Fidancı dostlarımızı tenzih ederek söylüyorum lütfen alınmasınlar,
ancak bu bir vakıa.
Daha sonra, bilmem hangi ilin, bilmem kaç rakımlı köyünden
gelen telefonla belki mevsimi olmasa da belki aşılar
tam oturmamışken fidanlar hoyratça yerlerinden sökülüp,
çok ama çok uzaklarda bir bozkırda
ağaç olup verim verecekleri umuluyor.
Belki değişik işleme teknikleri,toprağa ilave edilen
değişik yardımcı malzeme ile bu işlem oluyor ya da oldu sanılıyor.
Söz gelimi Chandler cevizi, Kaliforniya Modesto bölgesinde ıslah edilmiş.
Bu ne demek;
Google Earth a abaktığınızda göreceksiniz etrafı çok ta yüksek
olmayan (maksimum 1200 m) dağlarla çevrilmiş,
okyonus rüzgarlarını çok iyi alabilen merkezde 30 metre,
çanak kenarlarında 350-400 metre yüksekliğe sahip bir ovada.
Ne alaka okyonus rüzgarlarına diyen dostlar olursa,
aynı bölgede 7-8 metre gövde çapına,
120 ila 180 metre boya sahip Sekoyalara bakın derim.
Keza aynı şey Portekiz içinde geçerli o bölgede de
Atlantik okyonusundan gelen esintilerle oldukça cazip
bir ortam oluşturuyor Chandler ya da benzeri türlere.
Şimdi o bölgelerde oldukça verimli olan,
sıra aralarının yarısı dikim aralığıyla, asma çiti mantığıyla
sık aralıkla dikilen ve hemen hemen her sene
otomasyon sistemle budanan ve salkım saçak cevize yatan
bu ağaçları,farklı bir coğrafyada farklı bir iklimde
tarlamızı dikip verim beklemek;
kimse üzerine alınmasın lütfen bu benim görüşüm,
Bir çift öküzün altında,
her yaz sonu buzağı aramakla eş değer olsa gerek.
|