Çamlıca'daki Çınar
ÇAMLICA’DAKİ ÇINAR
Çamlıca’nın en yüksek yerinde bir perinin,
Işıktan heykelini nakşettim ufuklara…
O yeşil Çamlıca ki, kat kat eteklerinin,
Birini boğaz öper, ötekini Marmara.
Bir ceylandın o sonsuz güzellikle vurulmuş,
Benliğin his kesildi bir gölgeye geldin ki…
Ağaçlar öyle dalgın , sular öyle durulmuş,
Gök öyle mavi ve sen o kadar güzeldin ki!
Diyordum: “Gözlerime yaş değil, perde inse,
Bu güzel yüz gözümden kaybolamaz bir ara.
Senin aksin silinmez bütün eşya silinse…”
Derken gözüm ilişti yaslandığım çınara.
Bu çınar yaralıydı belki binbir yerinden:
Kimi çizmiş bıçakla ona kendi adını,
Kimi bir okla delmiş iki kalbi derinden,
Kimi yazmış adıyla, yan yana bir kadını.
Bu adların içinde ben, eski bende vardım,
Unuttum, kimdi yalnız, o zamanki nergisim?
Ben ki onbeş yıl önce, ona candan tapardım,
Şimdi baktım, bana bir sır olmuş o isim.
Anladım, aşkın izi suda çizgiyle birmiş,
Onları duymamışım şu kök kadar derinden :
Anladım , hatıraya daha çok yer verirmiş
Çınarların gövdesi aşık yüreklerinden!
[Faruk Nafiz Çamlıbel]
|