agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğa ve yaşama dair her şey > Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler
(https)




Beğeni Düzeni53Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 14-06-2007, 18:13   #1
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Orpheus'la Eurodike

Orpheus, Trakyalı, zarif bir şair, lirinin hoş ahengiyle bütün canlıları zapteden..

Apollon' la, Kalliope adında bir ilham perisinin oğludur..

Liriyle mükemmel ezgiler çalan bir ölümlü..

Orpheus çalarken bütün doğa onu dinler..

Bütün ağaçlar etrafına toplanır..

Büyülü ezgilerine hayrandır herkes..

Eurodike vardır birde..

Yunancada meşe anlamına gelen, kaderi meşe ağacının yaşamına bağlı olan ve meşesi öldüğünde kendiside ölecek olan bir Dryad..

Bir ağaç perisi..

Bir gün karşılaşıp aşık olurlar birbirlerine..

Çok büyük bir aşkla bağlanırlar..

Birbirlerini çıldırasıya severler ve evlenirler..

Çok güzel ve uyumlu bir aşktır onlarınki..

Bütün doğa hayrandır onlara..

Bir gün Eurodike kırlarda dolaşırken, Aristaios adında bir çoban musallat olur,

Çobanın takibinden kurtulmak için kaçarken,

Sık otlar arasında gizlenen bir engereği görmez Eurodike,

Ve engerek topuğundan sokar Eurodike’i ve oracıkta ölür güzel Eurodike..

Orpheus, çıldırır!

Büyük bir ızdırapla dağlara çıkar..

Lirini konuşturur, bütün dryadlar ağlar, bütün ağaçlar, hayvanlar etrafına toplanır..

Ağaçlar yapraklarını döker bu ezgiler karşısında..

Sirenler çığlıklarını keser..

Fakat hiçbir şey Orpheusu teselli edemez, Eurodikeden başka!..

Karısının hayali gözünün önünden gitmez..

Her baktığı yerde onu görür..

Ve Orpheus kararını verir!..

Dayanamayacaktır!..

Daha önce hiç bir ölümlünün giripte, sağ çıkamadığı ölüler ülkesine, Hades'e inecektir..

Hades'ten isteyecektir biricik karısını..

Bütün doğa yalvarır ona; yapma sağ çıkamazsın diye..

Dryad’lar ağlar..

Ama gözü hiç birşey görmemektedir..

Ve, dediğini yapar!..

İner yeraltı ülkesine,

Lirini çalmaya başlar..

Bütün ölüler toplanır etrafına, bütün işkenceciler dinlemeye başlar Orpheus’un büyülü ezgilerini..

Erinylerin saçları olan yılanlar bile büyülenirler..

Cehennem bekçisi üç başlı köpek Kerberos kenara çekilip Orpheus’a yol verir..

Ve Orpheus sonunda Hades'i bulur,

Lirini çalmaya başlar..

Eurodik'i istediğini söyler.

Hades çok şaşırır bu aptal cesaretine ve güler!

Ama aynı zamanda da hoşuna da gider,

İlk defa bir ölümlü İnmiştir yeraltına,

Eşi Persefone’unda isteği üzerine,

Derki Orpheus'a;

Madem buraya gelebilecek kadar çok seviyorsun Eurodike'i,

Tamam, onu sana veririm ama bir şartla;

Elinden tutacaksın ve yeryüzüne çıkıncaya kadar yüzüne bakmayacaksın..

Eğer yeryüzüne çıkmadan önce dönüp yüzüne bakarsan;

Eurodike'i sonsuza kadar kaybedersin...

Tamam der Orpheus..

Tutar yüzünü görmediği aşkının elinden ve yeryüzüne çıkmaya başlarlar..

Tam ince bir ışık süzülmeye başlamıştır, son kattadırlar, artık çıkmak üzeredirler..

Orpheus dayanamaz,

Döner,

Ve bakar sevdiğinin yüzüne!..

Ve,
Eurodike; ‘Bu ne Orpheus, bu ne?

Bu ne çılgınlık böyle, seni de yok eden, zavallı beni de? İşte kaderim kollarını açmış çağırır yine beni, gidiyorum işte, elveda Orpheus!'' Diyerek,

Orpheus’un ellerinin arasından kayar ve yeraltına geri döner..

Ve Orpheus bir daha sonsuza dek göremez sevdiğini..

Bir kayaya çıkar ve 7 yıl boyunca ağlar..

Hep ağlar..

Haykırır; Eurodike! Eurodike! Eurodike!

Kendisi ağlamakla kalmaz,

Dağları , taşları, ağaçları... bütün doğayı ağlatır...

Ve Orpheus o gün bugündür rüzgarın uğultusunda gizlidir...

Hep aşkını haykırır...

Başka hiçbir şeyle ilgilenmez..

Trakyalı kadınlar bu ilgisizliğinin cezası olarak,

Orpheus’u öldürüp, parçalarlar,

Başını kesip Meriç’e atarlar..

Ve Orpheus’un sesi...

Hala çılgınca dağlarda, kırlarda aşkını haykırıyor şarkılarında ve ezgilerinde...

Orfeizm(Orfeusçuluk) = Çilecilikte bu hikayeden gelmektedir..

Aşağıda, Orpheus Eurodike'i yeryüzüne çıkarırken..

Rahşan ERDEM

Eklenen Resimler
 
tener, vinne, mrduran ve 1 kişi beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:01
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2007, 06:41   #2
Ağaçsever
 
ozlemkoybasi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-04-2007
Şehir: antalya
Mesajlar: 37
Ellerinize sağlık.Çok güzel olmuş.

ozlemkoybasi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-06-2007, 09:33   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 15-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,592
Sevgili Penelophe ellerine sağlık. Hiç unutulmuş bir şair yazarımız Salih Zeki Aktay şiirleri okudunmu?

tener beğendi.
Mahmut Leventoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-06-2007, 19:33   #4
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Apollon ve Daphne

Nehir tanrısının güzeller güzeli kızıdır Daphne..

Dağlarda, kırlarda dolaşır, ağaçlarla konuşur..

Apollon, Zeus’la Leto’nun oğludur..

Binbir güçlükle dünyaya gelen..

Altın liri ve gümüş yayıyla kahraman güneş tanrısı..

Daphne bir gün yine kırlarda gezerken,

Apollon görür onu ve tutuluverir oracıkta..

Güzeller güzeli Daphe’nin yüreği deli gibi çarpmaya başlar,

Koşar koşar kaçmak ister Apollon’dan..

Ama Apollon yaman, bırakmaz peşini Daphne’nin..

Daphne soluk soluğa kalmıştır,

Ne yana gideceğini bilemez,

Bir nehir kenarında durur ve yere diz çöker..

Yalvarır tanrılara,

Kurtarın beni diye..

Ve o anda Apollon’la göz göze gelirler..

Daphne’de vurulur Apollon’a..

Ama çok geçtir artık, birden bütün vücudu gri bir kabukla kaplanmaya başlar Daphne’nin..

Bu masum ve güzel kızın feryadını duyan tanrılar,

Oracıkta çok narin ve güzel olan bir ağaca çevirirler onu..

Bu güzel ağaç, defne ağacıdır..

Apollon yetiştiğinde Dapne’nin ağaca dönüştüğünü görür,

Ve o anda defne ağacının yaprakları Apollon’un başına taç olur..

O gün bu gündür kahramanlara defne yaprağından yapılmış taçlar takılır..

Rahşan ERDEM

tener, mrduran ve LavantaSE beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:01
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-06-2007, 14:33   #5
Ağaç Dostu
 
Ophrys's Avatar
 
Giriş Tarihi: 21-10-2006
Şehir: HATAY-İZMİR
Mesajlar: 2,272
Galeri: 25
Apollo-Dafne

Dafne ağaca dönüşürken.
Ünlü heykeltraş Bernini'nin heykeli. Aşağıdaki linkte sanatçı ile ilgili bilgiler bulmanız mümkün.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gian_Lorenzo_Bernini

Eklenen Resimler
 
mrduran beğendi.
Ophrys Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2007, 14:54   #6
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Demeter ve Persephone

Demeter, bereket ve toprak tanrıçası..

Simgesi buğday başağı, doğanın anası..

Kardeşi Zeus’tan olma, kızı Persephone(Genç kız, bakire) her şeyidir..

Persephone bir gün Okeanos kızlarıyla ormanda gezerken,

Uzakta bir nergis görür..

Çiçeği koparmak için uzaklaşır ve daha ileride bir başka nergis..

Oradan geçmekte olan Hades,

Persephone’u görür görmez aşık olur..

Benim olmalı der..

Bekler..

Persephone arkadaşlarından iyice uzaklaşınca,

Hades karşısına çıkar ve Persephone’un şaşkınlığından faydalanıp,

Attığı gibi arabasına yeraltına götürür ve evlenir..

Okeanos kızlarından birisi görür Persephone’un kaçırılışını..

Koşar Demeter’e anlatır..

Demeter çılgına döner!

Heryerde arar güzel Persephone’unu..

Öğrenir Hades’in yeraltına götürdüğünü..

Demeter, Olympos’u terk eder..

Saklanır herkesten, her şeyden..

Bütün yıl yereyüzünde toprak kurur, bereket kaçar..

İnsanlar topraklarında hiç bir şey yetiştiremezler..

Kıtlık baş gösterir..

Zeus Demeter’e haberci gönderir,

Bu kıtlığa bir son vermesini ister,

Ama nafile…

Demeter’i razı edemeyince, Hermes’i(haberci), Hades’e gönderir ve Persephone’u Demeter’e geri vermesini ister..

Hermes, Persephone’la Hadesi tahtlarında oturuken bulur,

Ve annseinden ayrı kalan Persephone’un gül yüzünün solduğunu görür..

Hermes’in haberini duyunca sevinci yüreğine sığmaz Persephone’un..

Hades hoşlanmaz bu karardan ama ne yapsın ki Zeus’un kararıdır ve karşı gelemez..

Karısı giderken bir kurnazlık gelir aklına ve Persephone’a bir nar tanesi yedirir..

Böylece, Moiralıların yazgısı gerçekleşecektir..

Yazgıya göre yeraltına gidip de, orada dudaklarına dahi bir parça yiyecek değdiren artık çıkamaz yeraltından..

Persephone'u alan Hermes, atının dizginlerini tutup Demeter’in tapınağına sürer..

Anne ile kızın kucaklaşırlar, özlem giderirler, Persephone başından geçenleri anlatır annesine..

Demeter kızının nar tanesi yediğini duyunca, Hades’in kurnazlığını ve kızının tekrar yeraltına döneceğini anlar..

Zeus’a yalvarır;

Kızının Ölüler Ülkesine geri dönmemesini ister..

Zeus, ne Demeter’i kırmalıdır nede Hades’i..

Düşünür..

Ve sonunda kararını açıklar,

Persephone, yılın dörtte üçlük kısmını Demeter’in yanında, kalan dörtte birlik kısmını da Hades’in yanında geçirecektir..

Bunun üzerine Demeter, kızının kendi yanına geldiği ilk dörtte birlik zamanı İlkbahar yapar, toprağı hareketlendirir, çiçekler açtırır..

İkinci dörtte birlik zamanı Yaz yapar, ekinleri olgunlaştırır..

Ve kızının kendi yanında geçireceği son zaman dilimi olan üçüncü dörtte birlik kısmı da Sonbahar yapar,

Ağaçlara yaprak döktürür, ekinlerin hasadını bitirir..

Ve ****** kızının, Hades’in yanında geçireceği zaman diliminide Kış yapar,

Küser toprağa, kurutur her şeyi, karartır..

Kendi yüreğinin aynasıdır, insanlığa armağan ettiği mevsimler..

Rahşan ERDEM

Eklenen Resimler
 
tener ve mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:02
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-07-2007, 13:31   #7
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Narcissus ve Ekho

Zeus bir gün gene her zaman ki gibi çapkınlıktan dönmüş Olympos'a..

Hera görmüş bunu ve çılgına dönmüş..

Hemen yeryüzüne inip, gördüğü ilk kadını cezalandırmış..

Zavallı Ekho..

O kadar güzelmiş, o kadar güzelmiş ki..

Herkes hayranmış Ekho'ya...

Ama Hera'nın gazabından kurtulamamış..

Hera konuşamama cezası vermiş Ekho'ya..

Konuşamayacakmış güzel Ekho...

Sadece insanların son kelimelerini tekrarlayabilecekmiş artık...

Narcissus..

Irmaklar Tanrısı Cephissus ile bir peri kızının birleşmesinden doğan,

Gelmiş geçmiş en yakışıklı insanoğlu..

Bakanların gözlerini kamaştıran..

Narcissus doğduğunda kahinler yazgıdan bahsetmişler..

'Kendisine görmediği sürece ömrü uzun olacak'..

Karaburunda, ormanlarda dolaşır Narcissus...

Herkesi kendine hayran bırakır..

Genç bir delikanlıdır artık..

İlgiden bunalmıştır, herkesi küçümser..

Kimselere yüz vermez..

Güzeller güzeli Ekho, bir gün ormanda dolaşırken Narcissus'u görür..

Ve görür görmezde delice vurulur..

Narcissus Ekho'yu görmez ama hisseder birinin kendini gözetlediğini..

Seslenir 'kim var orada?',

Ekho cevap verir, orada, orada..

Narcissus bi şey anlamaz, seslenir yeniden,

Kimsim?

Kimsin, kimsin, kimsin....

Ekho dayanamaz ve çıkar Narcissus'un karşısına..

Kendini beğenmiş Narcissus Ekho'yu görür görmez kaçmaya başlar...

Ekho'nun dünyası yıkılır..

Ağlayarak bir dağ kovuğuna girer..

Narcissus yine bir gün Karaburun'da dolaşırken,

Su içmek için bir göl bulur..

Ve eğilir..

İşte o anda yazgı gerçekleşir!!

Narcissus göldeki yansımasına aşık olur..

Ulaşmaya çalışır ama her elini uzattığında,

Gördüğü güzellik kaybolur..

Bu hergün devam eder böyle..

Yemeden içmeden kesilmiştir..

Hergün göle gelip kendini seyretmektedir..

Dağ kovuğunda ağlayan Ekho;

'Dilerim ki sende benim gibi sev ama kavuşama' demiştir hıçkırıklarının arasında..

Narcissus'un haline acıyan tanrılar,

Onu göl kenarında bir çiçeğe dönüştürürler..

Nergis çiçeği..

Karaburunda herbahar görüp görebileceğimiz en güzel çiçeğe..

Freud'un psikoloji bilimine kazandırdığı Narsizm de, bizim Narcissus'un kendini

beğenmişliğinden gelir..

Narcissus artık gördüğümüz her nergis çiçeğinde yaşıyor..

Ekho ise sığındığı dağ kovuğunda üzüntüsünden erimiş..

Ama sesi hala dağlarda yankı yapıyor..

Bir başka deyişe göre de; Narcissus'u hiç görmeyen Tanrılar,

Narcissus'un kendi yansımasını, sularında gördüğü göle sormuşlar..

'Narkissus'u anlat bize, nasıldı?'..

Göl cevap vermiş,

'Ben Narkissos'a hiç dikkat etmedim ki..

Tanrılar;

Fakat nasıl olur? Saatlerce sende kendi yansımasını izliyormuş..

Göl;

Ben, o bana eğildiğinde onun gözlerinde ki ışıkta kendi güzelliğimi görüyordum...


Rahşan ERDEM


Aşağıdaki resim, Salvador Dali'nin Metamorphosis of Narcissus isimli eseri.

Eklenen Resimler
 
tener, mrduran ve Mert IRMAK beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:03
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-07-2007, 15:33   #8
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Teşekkürler Penelophe, bu büyülü dizeleri okurken fondan lir sesi eşlik etse diye geçti içimden..

Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-07-2007, 16:05   #9
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Mitolojiyi çocukluğumdan beri hep sevmişimdir, bu güzel hikayeleri tekrar hatırlattığın için çok sağol penelophe.

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-07-2007, 15:35   #10
Ağaç Dostu
 
Metin Y.'s Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,374
Galeri: 66
Vergilius Solis (1514-1562): Johann Postius von Gemersheim-Frankfurt,
1563 basımı kitabından ağaç baskılı Apollo and Daphne

Eklenen Resimler
 
tener ve mrduran beğendi.
Metin Y. Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-07-2007, 17:19   #11
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Philemon ile Baukis

Günün birinde Zeus ile Hermes iki yolcu görünümünde Firgya’ya gitmeye karar verirler..

Dinlenmek istediklerinde ise karşılaştıkları şey,

Kapalı kapılardır..

Ama sonunda bir ev onları kabul eder..

Gerçekten küçük,

Saman sapı ve bataklık sazıyla örtülü bir evdir bu..

Bu kulübede Baukis ile delice aşık olduğu eşi Philemon birlikte kocamışlardır..

Senelerce birbirlerini bir kez olsun kırmadan yaşamışlardır bu evde..

Kocamış adam kendilerine oturacak bir yer gösterene kadar,

Tanrılar bu basit barınağın eşiğini geçmek için başlarını eğmeyi pek istemezler..

Philemon oturacak yere hemen kabasaba bir çul seriverir..

Ardından Baukis, ayakları çarpık masada, konuklarına bir yoksul yemeği sunar..

Bu arada karı koca sık sık boşalan şarap testisinin kendiliğinden dolduğunu
farkederler.

Korkuya kapılırlar...

Baukis ellerini göğe açarak çekine çekine dua etmeye başlar..

Bu hazırlıksız yemek için bağışlanmalarını diler..

Bir kazları, evet bir tek kazları vardır..

Onu kutsal konuklarına kurban etmeye kalkışırlar..

Ama konuklar buna izin vermez..

Philemon ile Baukis birde görürler ki su;

Yalnız onların kulübesini esirgeyerek,

Bütün bölgeyi kaplamıştır...

Kulübe gözleri önünde bir tapınağa dönüşür..

Çatıdaki saman sapının yerini altın alır,

Kapı oymalarla bezenip donanır,

Yerler mermer döşenir..

Zeus dileklerini sorar;

Bu tapınağın rahipleri olmak isteriz ama ecel ikimize birlikte erişsin,

Biz birbirimizsiz yapamayız.. derler..

Tapınağın bakıcısı olurlar, orada yaşarlar..

Nihayet bir gün,

Ömürleri sona erince,

Baukis, Philemon’un yapraklarla donandığını görür,

Philemon’da Baukis’i örten yaprakları..

Taze dallar, yeşil yapraklar fışkırdığını görürler vücutlarından..

İkisinin de ayakları toprağa gömülmekte, gövdelerini kabuklar sarmaktadır...

Kollarını birbirlerine dolarlar..

Son bir kez öpüşürler..

Baukis ıhlamur ağacıdır artık ve Philemon’da bir ulu çınar..

Tek gövde halinde bir çınar ve ıhlamur görürseniz bir gün bir yerde,

Bilin ki Baukis ve Philemon hala delice aşıklar birbirlerine..

Rahşan ERDEM

tener ve mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:03
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-07-2007, 22:19   #12
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Baukis ve Philemon

Eklenen Resimler
 
tener ve mrduran beğendi.
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-09-2007, 22:38   #13
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 03-09-2007
Şehir: İstanbul/Tokat
Mesajlar: 1
Çok hoş bir konu olmuş doğrusu. İlk kez okudum bu mitleri. Teşekkürler Penelophe.

tener beğendi.

Düzenleyen Todor : 04-09-2007 saat 06:41 Neden: İmla
Angelismeee Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-09-2007, 06:38   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
Hoş geldiniz Angelismee.


Sizi Yeni gelen arkadaşlar başlığında daha detaylı tanımak isteriz.

Ayrıca Forumda, Türkçenin doğru kullanımı başlığına da bakarsan seviniriz.

tener beğendi.
Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-09-2007, 12:01   #15
Ağaçsever
 
VforVENDETTA's Avatar
 
Giriş Tarihi: 27-07-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 61
Galeri: 27
Penelophe, ellerine sağlık, ne güzel yazmışsın... Burada anlatılan mitlerin çoğunu biliyorum, ben de mitoloji ile çok ilgiliyim. İznin olursa ara sıra ben de buraya çeşitli mitler eklemek isterim. Anlatacaklarımı senin kadar güzel ifade edemesem de paylaşmaktan zevk alırım

VforVENDETTA Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-09-2007, 13:55   #16
Ağaç Dostu
 
Hakan KINACI's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-08-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 951
Galeri: 42
Sn.Penolophe;
Yine klavyeni konuşturmuşsun ) harika bir mit yazı dizisi olmuş, ellerine ve emklerine sağlık

Hakan KINACI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2007, 11:12   #17
Ağaç Dostu
 
Buket Aknar's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-03-2007
Şehir: Girne KKTC
Mesajlar: 2,471
Galeri: 53
Sevgili Penelophe, inanılmazsın. Ne kadar zevk alarak okudum anlatamam. Devamını bekliyorum.

Buket Aknar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-09-2007, 19:00   #18
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
İlk Güzellik Yarışması

Ölümlü yiğit Peleus ile deniz kızlarının en güzeli Thetis'in düğünü yapılacakmış..

Olimpostaki bütün tanrılar davetliymiş düğüne..

Yalnızca nifak, kavga ve geçimsizlik tanrıçası Eris çağırılmamış..

Korkmuşlar Eris'ten, bir uğursuzluk getireceğinden çekinmişler..

Düğünden haberi olan Eris ise çok kızmış bu işe..

Kimseler görünmeden çıkıp gelivermiş düğüne..

Eğlencenin en güzel, en coşkulu olduğu anda,

Hesperidlerin altın elmalarından birini bırakıvermiş büyük masaya..

Üzerinde de bir not, ''en güzele''!..

Birbirinden güzel tanrıçalar, en güzelin kendileri olduğunu düşünerek elmayı sahiplenmeye çalışmışlar..

En başta da Afrodit, Hera ve Athena..

Bir tartışmadır başlamış,

Eris, ulaşmıştır amacına..

Nifak tohumlarını serpmiştir tanrıçaların arasına...

Ve yine kimselere görünmeden geldiği gibi sessizce çıkıp gitmiştir...

Tanrıçaların büyüyen tartışmaları sonucunda, birileri çıkar ve der ki; Yüce Zeus karar versin kimin en güzel olduğuna..

Zeus arada kalmış..

Elmayı karısı Tanrıça Hera'ya verse, diğer Tanrıçalar kıyameti koparacaklar..

Athena **** Afrodite verse bu sefer de karısının kıskançlık ve gazabından kurtulamayacak..

Zeus bu işi başından savmak için bir çare düşünmüş ve demiş ki; ''Kaz Dağlarının yakışıklı çobanı Paris'i bulun, onun engin güzellik anlayışı en güzelin kim olduğunu tayin eder''..

Bütün bu olanlardan sonra ortada üç Tanrıça kalmış,

Akıl, sanat, strateji, barış ve savaşın tanrıçası Athena,

Göklerin Kraliçesi, kadınların ve evliliklerin koruyucusu, Zeus'un karısı Hera,

Ve deniz köpüklerinden doğan, güzeller güzeli aşk tanrıçası Afrodit..

Kaz dağlarına gidip Paris'i bulmuşlar..

Çobanın elinde, üzerinde "en güzele" yazan altın elma..

Karşısında heyecanla bekleyen üç tanrıça..

Eris'in saçtığı nifak tohumları burada da bir kez daha kendini göstermiş..

Tanrıçalar, Paris'i çeşitli vaatlerle etkilemeye çalışmışlar..

Hera, kuvvet, zenginlik ve egemenlik vaad etmiş..

Athena, Akıl ve zeka vaad etmiş..

Güzeller güzeli Afrodit ise, dünyanın en güzel kadınının aşkını...

Afrodit'in güzelliği karşısında zaten kendinden geçmiş olan Paris,

-belki de tanrıçanın kendisini vaad ettiğini düşünerek-

Yavaşça elmayı Afrodit'e uzatıvermiş..

Böylece 'Dünyanın İlk güzellik yarışması' da gerçekleşmiş..

Afrodit, sözünde durarak dünyanın en güzel kadını truvalı Helene'in aşkını vermiş Paris'e..

Ama bu aşk büyük bir felaketin, truva savaşının da fitiliymiş..

Rahşan ERDEM

Name:  ucguzeller.jpg
Views: 9096
Size:  34.6 KB
Üç Güzeller

tener ve mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:04
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2007, 02:38   #19
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
İlk güzellik yarışmasını tasvir eden bir tablo daha..

Eklenen Resimler
 
tener ve mrduran beğendi.
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-09-2007, 14:25   #20
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Hesperidlerin Elma Bahçeleri

İlk güzellik yarışmasında Afrodit'e verilen elma, Hesperidlerin Elma Bahçelerinden koparılmış, altın bir elmaydı..

Tanrıça Hera bu ağacı Titan Gaia'nın kendisine düğününde hediye ettiği meyve ağacının dallarından yetiştirmiştir..

Elmaları başına, bekçilik etsinler diye, Gece Niks'le ile Karanlık Erebus'un çocukları olan Hesperidleri (güneşin battığı yerin perileri) koymuştur..

Ancak Hera, Hesperidlerin elmaları sürekli yemelerinden dolayı, yüz başlı ejderha Ladon'u da bahçeye bekçilik yapması görevlendirmiştir..

Hesperidlerin Elma Bahçeleri bir çok mitte konu olmuştur, en önemlilerinden birde Herakles'in 12 görevinden biri, yüzbaşlı ejderha ladon'u öldürüp, bu bahçeden bir elma almaktır..

Rahşan ERDEM

Name:  the garden of hesperides Frederic Leighton.jpg
Views: 7634
Size:  38.6 KB
Frederic Leighton'ın The Garden of Hesperides isimli yağlıboya eseri.

mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:05
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-09-2007, 04:26   #21
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Albert Herter'in yağlıboya tuval üzerine, 'The Garden of Hesperides' isimli tablosu.

Eklenen Resimler
 
mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 24-09-2007 saat 12:45
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2007, 06:14   #22
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Pyramus ve Thisbe

Zengin ve görkemli bir şehirdi Babylon..

Pyramus, genç, yakışıklı bir delikanlı ve bu şehirde yaşardı..

Evlenme çağında, alımlı, güzel bir genç kızdı Thispe ve evleri Pyramus'la yan yanydı..

Birlikte büyüdüler, birlikte genç oldular..

Birbirleri için yaratılmışlardı ve çok sürmedi aşık oldular..

Evlenmeyi istediler..

Aileleri tartıştı bir gün..

Karabulutlar dolaşıyordu üzerlerinde üzgün gençlerin..

Pyramus'un babası;

"Thisbe'yi görmemelisin"!..

Thisbe'nin babası ve annesi;

"Pyramus'tan uzakta kal"!..

Pyramus ve Thisbe, ayrı kalmayı denedi, ama sevgileri o denli kuvvetliydi ki,
ayrı kalamadılar..

Ve bir gün tuğladan bir duvar, iki ailenin evlerini ayırdı...

Ama aşıklar, duvarda bir deliği keşfetti...

Tek bir taşın düşmesinden oluşan küçücük bir delik..

Pyramus ve Thisbe, birbirleriyle gizlice konuşmaya başladı..

Name:  Thisbe11.jpg
Views: 7346
Size:  54.9 KB

Günden güne sevgi sözcüklerini fısıldadılar birbirlerine..

Ama delik çok küçüktü..

Sadece sözcükleri paylaşabiliyorlardı, bir dokunuşu değil!..

Ve heran yakalanma korkusuyla..

En sonunda karar verdiler, kaçacaklardı..

O gece şehir kapılarının hemen dışında, akarsuyun yanında ki uzun bir dut ağacının altında buluşacaklardı..

O gece Thisbe, ev halkının uyumasını bekledi...

İpek pelerinini aldı omuzlarına ve ayaklarının ucunda vardı dut ağacının yanına..

Ay ışığında parlayan küçük beyaz meyvelerin altında bir kayaya oturdu ve beklemeye koyuldu..

Çalılıklarda birden bir hışırtı duydu..

"Pyramus"? diye seslendi..

Ama çalılıklardan dışarı gelen onun sevgisi değildi, çenesinden kanlar damlayan büyük bir aslandı..

Avını yemiş ve dereye su içmek için geliyordu..

Thisbe, korkuyla atıldı ve koşmaya başladı..

Narin omuzlarını örten ipek pelerini kayıverdi omuzlarından..

Ama dönüp bakamadı bile, hızla koştu..

Bulduğu bir ağaç kovuğuna saklandı..

Aslan dereye indi, suyunu içti, pelerini gördü ve kokladı, parçaladı, ağzından akan kanlara buladı..

Ve ormana doğru uzaklaştı..

Pyramus hala ailesinin yatmasını bekliyordu heyecanla..

Ve endişeli endişeli güzel sevgilisini düşünüyordu..

Nihayet el ayak çekilince, koşar adımlarla çıktı evden..

Nefes nefese dut ağacının altına attı kendini..

"Thisbe"?

Hiçbir cevap yoktu...

Pyramus, etrafına baktı..

Derenin yanında, çamurlu ayak izlerini gördü aslanın..

Thisbe'nin pelerini yerdeydi!!!

Pyramus, pelerini aldı, göğsüne bastırdı..

"Hayır"! diye inledi, "Hayır"!..

''Thispe, seni buraya getiren benim..

Ben kim, seni sevmek kim! seni koruyamadıktan sonra..

Ölümüne ben sebep oldum ve yaşayamam bu acıyla''..

Pyramus, kılıcını çekti ve öyle bi şiddetle sapladı ki, dutun küçük yumuşak meyveleri kana bulandı..

Ve koca bir ağaç gibi yere yıkıldı..

Thisbe, aslan şimdiye kadar gitmiş olmalı diye düşündü ve saklandığı yerden çıktı..

Çok karanlıktı, ay ışığında ağacın altında bir karaltı gördü, bu aslan mıydı?

Sonra bir kıpırtı gördü ve ileriye koştu..

Bu Pyramus'tu!!

Pyramus'un başını dizine dayayıp, gözyaşları içinde sordu;

Ne oldu sana sevgilim?

Pyramus'un dudakları hareket etti ama tek sözcük çıkmadı..

Tispe'nin kollarında öldü Pyramus..

Onun gözyaşlarıyla yıkandı..

Etrafına bakarken, kendi pelerinini gördü Tispe,

Ve olanları anladı..

Pyramus'un kılıcını alıp, kalbine sapladı ve sevgilisinin yanına düşüp, öldü..

Thisbe ve Pyramus'un aileleri, bir mezarda birleştirdi onları, dut ağacının altında..

Geciken bir birleştirmeydi bu..

Ve Tanrılar..

Böylesine tutkulu ve yüce bir aşkı,

Dut ağacının beyaz, küçük, yumuşak meyvelerini Pyramus'un kanının kırmızısına dönüştürerek,

Thispe'nin gözyaşlarını da yapraklara dönüştürerek, ölümsüzleştirdiler...

Pyramus ve Thisbe sonsuza kadar o ağacın altında yaşayacaklardı artık..

Karadutun lekesi çıkmazmış ellerden, ama koparıp bir yaprak ağaçtan ovuşturursanız elinizde,

Leke temizlenirmiş..

Tıpkı, Thispe'nin gözyaşlarının, Pyramus'un kanını temizlediği gibi..

Rahşan ERDEM

Kaynak

Not:Çeviriyi yaptığım bir web sayfası daha vardı fakat bulamadığım için tek kaynak yazdım.

mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:05
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2007, 12:41   #23
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Miti tasvir eden bir mozaik.

Eklenen Resimler
 
mrduran beğendi.
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-09-2007, 13:30   #24
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,401
Galeri: 103
Sevgili Penelophe, ne kadar güzel anlatmışsın, teşekkür ederim. Sayfayı sayın Todor'un linkinde gördüm ve hepsini bir solukta okudum. Sağol, devamını bekliyoruz.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2007, 13:27   #25
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Apollon ve Cyparissus (Ağlayan Servi)

Apollon, bir gün Chios adasının engin vadilerinde gezerken, Cyparissus adında bir gençle tanışır..

Cyparissus, büyüleyici şiirler yazan, yiğit bir avcıdır..

Şiirleriyle Apollon’un kalbini çalıverir..

İki genç kırlarda avlanarak ve şiir okuyarak günlerini geçirir..

Apollon’un periler tarafından korunan, kutsal bir geyiği vardır..

Çok dallı ve gelişmiş altın boynuzlara, boynunda elmaslardan bir çelenge sahip,

Bütün insanların onu sevmek için ellerini uzattığı,

Evcil,

Bütün sözcüklerin söyleyebileceğinden daha güzel bir geyik..

Apollon, bu geyiği Cyparissus’a hediye eder..

Cyparissus geyiği herkesten çok sever..

O kadar çok sever ki hiç yanından ayırmaz...

Zengin çayırlar boyunca beraber gezerler..

Kristal sularda yıkanırlar..

Çok sıcak bir yaz gününde, güneşin merhametsiz ışınlarından korunmak, serinlemek için,

Kalın çalılıkların arasına giriverir, kutsal geyik..

Cyparissus ise yakınlarda avlanmaya çıkmıştır..

Çalılıkların arasından gelen bir hışırtı duyar..

Bu, yapraklardan tam seçilemese de büyük bir avdır Cyparissus için..

Yayını gerer büyük avcı ve okunu fırlatır..

Ondan iyi avcı yoktur bu civarlarda..

Büyülü geyik birden çalıların arasından sıçrar ve yere düşüverir..

Cyparissus o an anlar!..

O, çok sevdiği kutsal geyiğini, ölümcül bir şekilde yaralamıştır..

Ve oracıkta ölür kutsal geyik..

Kalbi donar o an Cyparissus'un!..

Kederinin tarifi yoktur..

Sonsuza dek acı çekmelidir artık..

Apollon'a yalvarır;

''Canımı al, bu kederle yaşayamam''!..

Apollon çok sevdiği Cyparissus'un sesine kulak verir..

Bu sınırsız kederi, herkes görmelidir..

Cyparissus'un kalın, gür saçları, karanlık yeşil yapraklara dönüşmeye başlar..

İncecik bedenini kabuklar sarar..

Yaprakları göğe uzanır..

Apollon onu, haşmetli bir servi ağacına dönüştürmüştür..

Ve fısıldar;

''Ben, senin için yas tutacağım, diğerleri için de sen yas tutacaksın''..

Cyparissus, kederin simgesi, ağlayan bir servidir artık..

Cupressus funebris..

Rahşan ERDEM

Eklenen Resimler
 
mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:07
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-09-2007, 08:04   #26
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Gelincik

Demeter, bereket ve toprak tanrıçası..

Simgesi buğday başağı, doğanın anası..

Kızı Persephone'u çalınca Hades,

Uyku terkeder gözlerini..

Bir çare bulmalıdır bu uykusuzluğa..

Ve kırılgan, boynu bükük,

Bir çiçek olan,

Gelinciği yaratır..

Uykusuzluğuna dermandır artık gelincik..

Uyku tanrısı Hypnos'un başına tac olur gelincik..

İnsanlar, kırlarda gelincik gördüklerinde biliyorlardı ki,

Toprakları bereketlidir artık..

Gelincik uyku, tohumları ise,

Sağlık ve kuvvet getirdi yeryüzüne..

Rahşan ERDEM

Name:  poppy demeter.jpg
Views: 15670
Size:  30.2 KB
Başını süsleyen buğday başakları ve gelinciklerle Demeter'i tasvir eden bir rölyef.

mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:07
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-10-2007, 07:32   #27
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Apollon ve Clytie (Ayçiçeği)

Apollon, ah yine Apollon..

Müziğin, şiirin, sanatın ve güneşin tanrısı..

Clytie ise, ormanlarda, su kenarlarında dolaşarak günlerini geçiren,

Altın sarısı saçları, deniz mavisi gözleri olan bir su perisi..

Apollon'a aşık..

Kırlarda durur, Apollon'un gökyüzünden yüzünü göstermesini beklerdi..

Sabah güneşiyle yıkanırdı..

Leucothoe vardı birde..

İran kralı Orchamus'un güzeller güzeli kızı..

Apollon, Leucothoe'i gördü birgün ve Eros orada sapladı oklarını iki gencin kalbine..

Orchamus çok katı bir babaydı..

Aşıklar gizli gizli buluştular bu yüzden..

Her buluşma iki genci daha da bağlıyordu birbirine..

Clytie bir gün ormanda dolaşırken,

Apollon'la Leucothoe'nin sevgi dolu öpüşlerine şahit oldu!..

Clytie, kıskançlığın sınırına vardı..

Hırsına engel olamadı..

Orchamus'a gitti ve, iki gencin gizli buluşmalarını anlattı..

Kızına karşı öfkeyle mahmuzlanan Orchamus,

Leucothoe'yi diri diri mezara gömerek cezalandırdı..

Apollon haberi aldığında yıkıldı..

Leucothoe yoktu artık!..

Onun narin sevgilisi yoktu!..

Apollon, kendisini bir genç kızın ölümüne neden olacak kadar çok seven Clytie'den nefret etti..

Clytie, kırlarda oturdu, Apollon'u bekledi..

Bekledi, bekledi, bekledi..

Apollon gelmedi..

O, onun biricik Leucothoe'sinin ölümüne neden olmuştu..

Bir cezası olmalıydı bunun..

Ve Apollon karar verdi,

Clytie artık, daima Apollon'u izleyecekti..

Başı daima Işığın Lordu'na dönük olacaktı..

Clytie'i günebakana dönüştürdü..

Artık sonsuza kadar Apollon'u izlemek zorundaydı..

Rahşan ERDEM

***



Apollon, ah yine Apollon..

Müziğin, şiirin, sanatın ve güneşin tanrısı..

Clytie ise, ormanlarda, su kenarlarında dolaşarak günlerini geçiren,

Altın sarısı saçları, deniz mavisi gözleri olan bir su perisi..

Apollon'a aşık..

Kırlarda durur, Apollon'un gökyüzünden yüzünü göstermesini beklerdi..

Sabah güneşiyle yıkanırdı..

Apollon'a seslendi bir gün Clytie,

Aşkını anlattı..

Haykırdı, onsuz olamayacağını..

Apollon, önemsemedi Clytie'i..

Clytie üzgün..

Kırlarda bekledi Apollon'u..

Yaşama küstü..

Dokuz gün boyunca yemedi içmedi..

Gözyaşları ve çiğ taneleri ile beslendi..

Zayıfladı, bitkin düştü..

Onun bu halini gören diğer tanrılar ona acıdı,

Ve onu bir Ayçiçeğine dönüştürdüler..

Birden ayaklarının toprağın derinliklerine girmeye başladığını hissetti..

Bacakları ve bedeni, incelerek yeşilimsi bir renk aldı..

Güzel yüzü bir çiçeğe,

Altın saçları, taç yapraklara dönüştü..

O gün bu gündür ayçiçekleri,

Sabahtan akşama kadar güneşi takip ederler..

Akşam olup da günbatınca, boyunlarını bükerler..

Rahşan ERDEM

***


İki mit vardır Ayçiçeğine ait,
Seçim size kalmış..


***


Name:  Charles de La Fosse(1636-1716) ait Clytie Cahnged in to a Sunflower.jpg
Views: 14286
Size:  56.9 KB

Fransız ressam, Charles de La Fosse'nin(1636-1716) Clytie Cahnged in to a Sunflower isimli, barok tarz, yağlıboya tablosu.


Not: Ayçiçeğinin latince adı: Helianthus annuus L, Helios: Güneş, Anthus: çiçek sözcüklerinden gelir..

tener, lolla ve mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:08
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-10-2007, 21:56   #28
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,401
Galeri: 103
Sağolasın penelophe.

tener beğendi.
Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2007, 13:10   #29
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Apollon İle Hyakinthos

Hyakinthos..

Tanrısal bir kahraman..

Amyklas ve Diomede’nin oğlu..

Güzel yüzlü, dillere destan..

Avcılıktan ve disk atmaktan hoşlanan genç Hyakinthos,

Kırlarda gezerken Apollon'la karşılaşır..

Apollon, bu güzelliğe hayran olur..

O günden sonra, hep birlikte dolaşırlar dağ bayır..

Birlikte avlanırlar,

Birlikte disk atarlar..

Rüzgar Tanrısı Zephyrus vardır birde..

İlkbaharın müjdecisi..

Engin denizlere ve vadilere rüzgar sağlayan..

O da Hyakintos'a aşıktır..

Karşılıksız bir aşk..

Apollon ile Hyakinthos birgün kırlara disk atmaya giderler..

Soyunup, vücütlarını yağlarlar ve yarışmaya başlarlar..

İlk Apollon başlar..

Öyle bir fırlatırki diski, disk bulutları deler ve gözden kaybolur..

Bu güçlü ve deneyimli atıştan sonra genç Hyakinthos,

Diski var gücüyle fırlatır..

Onların neşeli yarışmalarını izleyin ve hırstan gözü dönen Zephyrus dayanamaz,

Şiddetli bir esinti yaratarak,

Hyakinthos'un attığı diskin yolunu şaşırmasını sağlar!..

Disk, sert zemine çarpar, döner ve Hyakinthos'u alnının orta yerinden vurur!..

Başı yana düşer Hyakinthos'un..

Yemyeşil çimenler, al kanlara boyanır..

Bu ölümcül darbe, Hyakintos'un Apollon'nun kollarında son bulan yaşamıdır..

Apollon bu korkunç kaza karşısında dehşete kapılır..

Acısı tarifsizdir..

Çareler arar ama genç Hyakinthos ölmüştür artık..

'Keşke, keşke senin yerine ben ölseydim, sen yaşamalısın' diye haykırır Apollon..

Birden çimenler yeniden yeşile dönmeye başlar,

Tam Hyakintos'un bedeninin yattığı noktada,

Emsalsiz güzellikte ve Apollon'un gözyaşlarıyla beslenen bir çiçek oluşur..

Apollon bu çiçeğe sevgilisinin adını verir; Hyakinthos..

Her yıl ilkbaharda sümbüller başlarını kaldırır topraktan,

Ve yaşamlarının sonuna geldiklerinde,

Boyunlarını bükerler Hyakinthos gibi..

Rahşan ERDEM

***


Mozart'ın 1767 yılında 11 yaşındayken yazdığı, Apollo et Hyacinthus adlı operadan..

lolla ve mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:08
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-10-2007, 14:34   #30
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Aphrodite ve Adonis

Tarihe tanıklık eden bir ada..

Kıbrıs..

Bu adanın kralı Kinyras'ın, Smyrna adında güzeller güzeli bir kızı vardır..

Smyrna babasına aşıktır..

Bir gece babası onun kim olduğunu görmeden, babasıyla beraber olur..

Ertesi gün babası gerçeği öğrendiğinde,

Öfkeden çılgına döner..

Kızını öldürmek için kılıcını çeker..

Tam bu sırada tanrılar araya girerek,

Smyrna'yı bir Mersin Ağacına dönüştürürler..

Smyrna'nın Mersin Ağacına dönüşmesinden 10 ay sonra,

Bu ağacın kabuğundan çok güzel bir bebek doğar..

Adonis'tir bu bebeğin adı..

Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite, bu güzel bebeğe tutulur..

Büyüyünce bebek kendisinin olsun ister..

Bebeği kaçırarark Hades'e götürür,

Persephone'a bakması için teslim eder..

Güzel Persophone da bebeğe aşık olur..

Adonis büyüyüp yakışıklı bir avcı olduğunda,

Aphrodite Adonis'i almaya gelir..

Fakat Persophone vermek istemez..

İki tanrıça amansız bir kavgaya tutuşurlar..

Öyle bir kavgadır ki bu,

Olympos'takiler bile kavgayı duyar..

Zeus araya girer ve iki tanrıçayı ayırır..

Ve Adonis'in, yılın dört ayını Persophone ve dört ayını da Aphrodite'in yanında,

Kalan zamanı da, gönlü nerede isterse orada geçirmesine karar verir..

Adonis kalan zamanını da güzel Aphrodite'in yanında geçirir..

Aphrodite'e aşık olan Savaş tanrısı Ares,

Kıskançlığa kapılır..

Ares'e göre,

Adonis, Aphrodite'nin hemen hemen bütün zamanını almanın bedelini ödemelidir!..

Adonis, dağlarda avlanmayı çok sever..

Aphrodite de bu yakışıklı genç adamla dağ bayır dolanır,

Onu kötülüklere karşı korur..

Yine birgün iki aşık avlanmaya çıkarlar..

Aphrodite çiçek toplamaya dalmıştır..

Fırsattan yararlanan Ares,

Büyük bir yaban domuzunu Adonis'in üzerine salar!..

Adonis mızrağını fırlatıp hayvanı yaralar..

Fakat hayvan ölmez ve can acısıyla Adonise saldırır,

Ve Adonis'i, kasığından ölümcül bir darbe ile yaralar..

Aphrodit, koşarak sevgilisinine yardıma gelir..

Koşarken ayağına batan bir diken yüzünden akan kan,

Aphrodite'nin çiçeği olan beyaz gülü kırmızıya boyar..

Adonis ölmüştür artık..

Aphrodite, gözyaşlarına boğulur..

Yapacak hiçbirşeyi yoktur..

Tanrıların güçlerini sınırlandıran tek şey, ölümdür çünkü..

Aphrodite, sevgilisini yaşatmak için,

Adonis'in kasığından akan kan damlalarını,

Kıpkırmızı bir çiçeğe dönüştürür..

Anemon'a..

O gün bu gündür, ilkbaharda dağlar Anemonlarla süslenir..

Rahşan ERDEM

Name:  Aphrodite%20and%20Adonis.jpg
Views: 7206
Size:  49.5 KB

tener ve mrduran beğendi.

Düzenleyen Penelophe : 10-12-2012 saat 20:09
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:49.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024