10-11-2009, 21:57 | #211 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-09-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 407
|
"Fahriye Abla" için benden de bir katkı: Fahriye Abla Dıranas'ın övündüğü şiirlerinden biri değildir. Daha çok emek verdiği,üstünde üç yıl gibi uzun bir süre çalıştığı şiirlerin önüne geçmesinden, bunca ünlü olmasından dolayı öfkelenirmiş. MEB için yazdığım senaryoda kullandığım bir alıntıyı sizlerle paylaşmak isterim.Fethi Naci’nin Eleştiri Günlüğü’nden aldım bu yazıyı. Yazar İzmir’de bir kitap fuarındaki izlenimlerini anlatır yazısında. Aklına takılan bir düşünceyi okuruyla paylaşır: "Ahmet Muhip Dıranas Fahriye Abla’yı neden bir Erzincanlıyla evlendirmiştir?" “Kitap Fuarından çıkıyoruz. Büyük Yamanlar’a ve Karagöl’e doğru yola çıkıyoruz. Birden Fahriye Abla’nın iki dizesi takılıyor dilime: Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. Niçin “Erzincanlıya” varmış Fahriye Abla? Nedeni açık: “Delikanlı” sözcüğüne kafiye bulmak zorunluluğu! Başka kime varabilirdi Fahriye Abla? O şiirin yazıldığı yıllarda Adıyaman diye bir il olmadığına göre ancak bir Vanlıya! Vanlının başına iki heceli bir sıfat bulunca 13 hece tamamlanıyor: Yaşlı Vanlı, zengin Vanlı, sarhoş Vanlı... Ahmet Muhip Dıranas, sıfatlarla uğraşmamak için Fahriye Abla’yı Erzincanlıya vermiş. Böylece edebiyatımızda ilk kez bir kadın, kafiye yüzünden, bir Erzincanlıyla evlenmek zorunda kalıyor.” |
11-11-2009, 12:38 | #212 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2009
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 102
|
Deneme
İLK KAKTÜS İrem’in kaktüs sevgisi, Türk kahvesine olan sevgisi gibi babaannesinden geçmiştir. 10 – 12 yaşları arasındayken ilk kaktüsünü babaannesinden aldı. İlk kaktüsünün ilk yavrusunu annesinin dedesine ait Türk kahvesi fincanına ekti. İlk kaktüs, ilk kaktüsten ilk yavru devamını da getirdi; İlk kaktüsü çok anaçtı onun diğer yavrularını fincanlar, kupalar, minik ve sevimli görünen her şeye ekmeye başladı. Sonra ne ve nasıl olduğunu hala bilmiyor ilk önce büyükbabanın fincanına ektiği ilk yavru kaktüsü öldü, sonra onu diğerleri takip etti. “Bakamadım, beceremedim” dedi ve kendine küsüp, kaktüs ev işletme macerasını sona erdirdi. Anaç kaktüs ile ilişkisine mesafe koydu, uzaktan sevmeye devam etti. İrem lakabını KAKTÜS ÖLDÜREN koydu. TÜYLÜ HIYAR Yıllar geçti, büyüdü İrem. Hangi çiçeği seversin sorusuna KAKTÜS derdi. Bir arkadaşı da ona kaktüs hediye etti. İrem görür görmez adına Tüylü Hıyar dedi, sonra Tüylü kaldı adı. Tüylü büyüdü, yanından 2 yavru verdi, boyları 1 metreyi geçti. İrem güzelliklerini anlata anlata bitirmezdi. 11 yıl boyunca beraber oldular sonra KAKTÜS ÖLDÜREN İREM yeni bir film çekmek istermiş gibi o güzeller güzeli Tüylüleri öldürdü :'( Ağladı, hem de çok ağladı, hala daha Tüylüleri düşündüğünde burnu sızlar, gözleri dolar. (Bu kaktüsümün yeri hala doldurulamaz) ÇİÇEK AÇANLA TANIŞMA İrem zavallısı kaktüsleri sever, ama hiç çiçek açtığını ne görmüş ne de duymuştu: D evimizde de öyle sakin sakin yaşamını sürdüren kaynana topuzu (adını bu sitede öğrendim), “şu zavallıları sevindireyim” dedi galiba vee çiçek açtı. Allah’ım o gün ne kadar mutlu bir gündü. Çiçeğin uçuk pembe rengine, asalet ve zarafet yüklü görüntüye hayran kaldı. (Ne kadar çok fotoğrafını çektiğimizin sayısını bilmiyorum, öylesine çok yani, Görmemişin oğlu misali Ama İrem Kaktüs öldüren olduğu için Çiçek Açanın yavrularını alıp, yeni yerlere ekip, yeni çok güzel çiçekler açan kaktüsleri olsun hevesine gelmedi. SON MACERA Aradan yıllar geçer (filmlerdeki gibi bir yazı yerleştirilir ) Babaannesi Ankara dışına çıktı, kaktüsleri ile ilgilenme görevi İrem’e verildi. Onlarla konuştu, okşadı, sevgisini, hayranlığını onlara doluca verdi. Babaannesi döndüğünde “kaktüslerini tanıyamadığını ve hepsinin çok daha güzelleştiğini” söyledi. Öylesine mutlu oldu ki; gayet güzel bakmış, güzelleştirmiş, öldürmemişti… Ohh durumundaydı yani İrem aldığı gaz ile kaktüs ev işletme macerasına yeniden başlar. Yine ilk kaktüsü babaannesinden gelir. Sonra o ilke yeni yeni farklı arkadaşlar eklendi. Saymayı uğursuzluk (batıl inanç işte) saydığından kaç tane kaktüsü olduğunu bilmiyor. Biz hepimiz mutlu bir aileyiz. Aileye son eklenen Leyla ile Mecnun huzurunuzda Önce bir hikaye; Leyla’nın dileği Mecnun bir fırsatını buldu, Leyla ile baş başa kaldı. Leyla da ondan bir dilekte bulundu. “Ey aşık! Neyin varsa getir!...” “A ay yüzlü!... Senin aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne geceleri gözümde uyku. Aşkın aklımı yağmaladıktan sonra her şeyim birer birer gitti. Şimdi sahip olduğum tek şey yaralı bir kuşa dönmüş canım. Senden bir emir bekliyorum. Ver dersen hemencik vereyim” Leyla güldü bu sohbete. Sonra sitem etti. “A yiğit!... Ben senden bunu ne vakit istersem alırım, başka neyin var?” Bu söz üzerine Mecnun biraz düşündü, bakındı, arandı. Sonra birden hatırlamış gibi partal giysilerinin eprimiş yakasından çıkardığı bir iğneyi Leyla’ya sundu: “Vallahi varlık aleminde malik olduğum tek şey işte bu. Bundan başka hiçbir nesneye sahip değilim. Bunu taşımamın sebebi ise yine sensin, a gönlümü alan! Çölde, ovada, dağda, kırda senin hayalini izlerken çok düşüyorum; dikenler ayağıma batıyor. Bu iğne onları ayağımdan çıkartmak için.” “İşte ben tam da onu arıyordum. Aşkta gerçek isen, bu iğne sana nasıl layık oluyor, a perişan aşık! Bencileyin bir güzelin peşindeyken ayağına diken batsa o dikeni çıkarmak doğru olur mu? Eğer o dikeni çıkarırsan seninkine vefa derler mi? Sevgili yolunda ayağına diken batan aşık, onu elbisesine takılmış bir gül görmeli değil midir? Gül dikeni; bir gül elde etmek için her yıl dikenlere sabrediyor da sen gülfidanından da aşağı mısın ki ayağındaki bir dikene sabredemiyor, onu iğneyle çıkarıyorsun? Leyla’nın aşkıyla ayağına batan diken, onun başkalarına armağan edeceği yüzlerce gül demetinden daha değerli değil mi yoksa?” Diyor, İskender Pala’nın Katre-i Matem kitabından bir alıntı ile sonlandırıyorum. |
11-11-2009, 22:46 | #213 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-04-2008
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 100
|
Sn. İrem Erdinç hikayeniz çok güzeldi, paylaşım için teşekkürler. |
12-11-2009, 09:10 | #214 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2009
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 102
|
Teşekkürler
Sn. Kartalpin ve Zeynepdincer. k teşekkür ederim. Sn. Kartalpin'in hikayelerinin yanında benim hikayemin esamesi okunmaz da, çabaladım işte! |
13-11-2009, 08:31 | #216 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2009
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 102
|
Teşekkürler
Sn. Mel-i; güzel ve gönlümü hoş eden sözleriniz için çok teşekkür ederim. Leyla ile Mecnun için de dileğinize AMİİİN diyorum. İnşallah hiç bir kaktüsümüz ölmez, çiçekleri üzerinde kurumaz Sevgilerimle... |
13-11-2009, 08:59 | #217 |
Ağaç Dostu
|
Bu konu en sevdiğim , ve elimden geldiğince takip etmeğe çalıştığım konulardan biri. Sn Kartalpin kaktüslerinize yüklediğiniz özel anlamlar hem çok hoşuma gidiyor hemde yüreğimi sızlatıyor. Ne yazık ki ben kaktüslerimi isimlendiremiyorum. Çünkü bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor. İki evladım ve torunum yurt dışında yaşıyorlar Ve ben onları uzun zamandır görmüyorum Biliyorum kaktüslerimi isimlendirirsem, onlara kaybettiklerimin ve hasret çektiklerimin isimlerini vereceğim. Ve bu benim içimin dahada fazla yanmasına sebep olacak Ama sizin kaktüslerinizin öykülerini büyük bir merakla bekliyorum Yüreğinize sağlık. |
25-11-2009, 09:57 | #218 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2009
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 102
|
Beklediğime değdi
Ne zaman yeni kaktüs ve hikaye ile geri döneceğinizi beklerken "ya sevgili Kartalpin yazmazsa, yeni kaktüsü ile tanıştırmazsa" diye içimde endişe vardı! Beklediğime değdi, yine şahane bir kaktüs ve çok nefis bir hikaye, ellerinize ve yüreğinize sağlık. Yazdığınız "iç yolculuk" ile ilgili bir kaç kelam edemeden duramayacağım. Duygusal olarak etkilenmemi sağlayan mesajlar (Bugün ki sizin mesajınız ve dün ki Hozat'ın Bir öğretmen tanıyorum gibi) ya da bir film izlerken etkileyici bir replik filmden koparır sizi ve iç sesin konuşmasına dalarsınız ya, işte öyle. Böylesi durumlarda; hüzün ve sorgulama dolu bir koskocaman bir gün hatta günler iç yolculuklarla geçiyor. İnsan hani kendisini suçlarken, savunmasını da mazeretler eşliğinde sunamaz ya, bilir ya doğrusunu, mazeret uydururken bulduğunda da kendini yine suçlar ya... İşte öyle bir hal içinde debeleniyorum iki gündür Aslında ortada ne bir suç vardır, ne de suçlu ama bir sorun oluşmuştur. Adını bildiğiniz halde dile getirmekten çekindiğiniz, fısıltı halinde söyleseniz bile çığlık atmış gibi hissedeceğiniz. İçinizin bildiği, beyninizin içinde debelenen adı dillendirilmek istenmeyen. İşte bu iki mesaj; sizin Sefer ve Hozat'ın Bir öğretmen tanıyorum’u beni benden aldı, hüzünlere sardı diye şarkı kıvamında bir söz ile noktalayayım Ayakkabı kutularında getireceğiniz nice seferler ve onların hikayeleri ile sık sık burada okunmak için beklenildiğiniz biline |
30-11-2009, 11:50 | #220 |
agaclar.net
|
kartalpin
İsim verme adetim yoktur. Çok azıyla, çok özel durumlarda konuşmuşumdur. Buna her bakışımda, aklımdan "Kartalpin" adının geçtiğini farkettiğim için, hem isim vermek ve hem buraya yüklemek farz oldu |
30-11-2009, 17:57 | #221 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 03-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 379
|
Bu muhteşem ortamları bize hazırlayan ve her seferinde dağınık sayfa düzenimi toparlayan Sevgili Malina; Onur verdiniz ve beni çok mutlu ettiniz.. |
01-12-2009, 13:58 | #222 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-04-2009
Şehir: İstanbul/Büyükçekmece
Mesajlar: 204
|
Alıntı:
Sizin ruhunuzdan mı alıyorlar ilhamı (ya da onlar mı size veriyor bütün bunları?) bilemiyorum. |
|
01-12-2009, 15:12 | #223 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-04-2009
Şehir: İstanbul/Büyükçekmece
Mesajlar: 204
|
Bir adam gördüm düşümde. Uzundu boyu, saçları uzundu. Güçlü kuvvetli kolları vardı. Bedeni iri, ruhu incecikti. Belliydi derin bakışlarından, ellerinin zarifliğinden belliydi, kelimelerinden... Benden yaşlıydı. Kargaşa vardı sokakta. Bir çatışma. Beni almaya gelmişti. “Hadi gidelim” dedi. “Şimdi!” Tereddüt ettim. Ya ailem? Ne derlerdi? Çok düşünemedim ama. O anında rüyamın, tek istediğim; o kavgadan kaçmaktı. İki anlaşamayan grup neden başladığını bilmeden belki de, birbirlerini yaralıyorlardı. Başka birileri onları ayırmaya çalışıyordu. Ama ayrılmak ya da anlaşmak değildi istekleri. Anlaşamıyorlardı, çünkü kimse haksızlığını kabul etmiyordu. Taşlar atıyorlardı, birbirlerinin üstlerine, sopalarla yürüyorlardı. Birileri yaralanıp yere düşüyordu. Kan revan içinde kalıyordu yüzleri gözleri. Bir arabaya bindirdi beni acele etmemi isteyerek. Güzel, siyah, yüksek bir araba. Gidiyordum ama arkama bakıyordum. Sokaktaki kavgaya. İşte dedim gördün mü ne olduğunu? İki gruptan da olmayan biri, kızıştırıp ortalığı gitti. Kimse görmedi! Ne onların adamıydı ne ötekilerin… İki gruptan da olmayan biri! “Üzme artık kendini. Bak gidiyoruz. Geçecek hepsi” dedi. Beni sevdiğini hissediyordum. Ama ben onu seviyor muydum? Hislerimi sorgulamaktan kaçıyordum. Bir başka adam girdi düşüme tanımadığım, “yapma” dedi. “Bu saçma bir evlilik!” Seni ilgilendirmez bu benim hayatım. Ve benim kararım. Hiçbir şey söylemesine fırsat vermeyerek kurmuştum cümlelerimi alelacele. Başı öne eğik çıktı hüzünle. “Yanlış yapıyorsun, ama öyle kararlısın ki bunu sürdürmekte” der gibiydi bedeni. Derken uyandım. Sabah olmuştu. Bu kaktüsümün adı da “Adam”. Kolları var gibi. Evdekiler de bu ismini benimsediler. Adam’ın büyüdü, Adam’ın susamıştır? Cümleleriyle belli ediyorlar. Baksanıza fotoğrafına, şu haliyle sanki korumacı bir tavır sergiliyor. Meçhul bir tehlikeye karşı öne atılmış da durdurmak ister gibi kollarını kaldırmış. Dimdik, korkusuz… Rüyamdaki ilk adama benziyor… |
01-12-2009, 15:45 | #224 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-04-2009
Şehir: İstanbul/Büyükçekmece
Mesajlar: 204
|
Sevgideğer Kartalpin'in "Sefer" ve "My Favorite Things" kaktüslerini bize tanıttığı yazılar beni öylesine etkiledi ki. Bunlara nasıl teşekkür etmeliydi? Sayın Kartalpin'in bizden istediği yegane şey, bu sayfalarda onu yalnız bırakmamamız. Kendi dostlarımızın/kaktüslerimizin öyküleriyle ona eşlik etmemizdi. Ben de bu şekilde bir teşekkür etmek istedim. Hepimiz kaktüslerinizin öykülerini anlatan yazıları ve size yeni yazılar yazdıracak kaktüsleri -ruh açlığıyla- bekliyoruz. Öncelerde yazılarınızla birlikte muhteşem güzellikteki kaktüslerinizi tanımak tarifsiz bir zevkti, dürüst olmak gerekirse "çağlayan" yazılarınız artık onların önüne geçiyor. Bir gün 365. kaktüsünüzü bize tanıtıp "sevgili dostlar, size tanıtacağım dostlarım bu kadardı" derseniz; ne kadar az kaktüsünüz varmış diye üzüntüden kahrolurum. Bütün seferlerinizden yeni "Sefer"lerle dönmeniz dileğiyle Kaktüsleriniz bol olsun... |
07-12-2009, 02:18 | #226 |
Ağaç Dostu
|
Yitirmiş olduğumuz değerli büyüklerimizi böyle sevgiyle hatırlamak , onları çoçuklarımıza böyle küçük anılarımız ile anlatmak biliyorum ki onları çok mutlu ediyordur. Mekanları cennet olsun ... Kartalpin ne mutlu size ki , sizin yazılarınız ateş olup gitmeyecek . Ve her hikayenizde kendimizden birşeyler bulup , onları beynimize kazıyoruz. Bazen kaydediyoruz , bazen arkadaşımıza öneriyoruz. İyiki varsınız ve iyiki bu mükemmel hikayelerinizi bizimle paylaşıyorsunuz. Kendi adıma yorum yazmadan geçemiyorum. Teşekkürlerimi sunuyorum. |
10-12-2009, 15:15 | #228 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 10-12-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 2
|
çok güzel |
10-12-2009, 19:41 | #229 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-10-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,796
|
Sayın Kartalpin, Öykünüzü öğrencilerime zevkle okudum. Doğrusu bunu yaparken bir nevi çocukluğuma döndüm. Öğrencilerimden biri, kaktüsü çevreleyen taşları babanızla birlikte etleri pişirdiğiniz ocağın etrafındaki taşlara benzetmiş olabileceğinizi söyleyince çok duygulandım. Nurlar içinde yatsın. Yüreğinize sağlık. |
13-12-2009, 12:16 | #233 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 15-10-2009
Şehir: ankara
Mesajlar: 7
|
Kaktüsleriniz gerçekten çok güzel. Bu kadar çok çeşit kaktüs olduğunu bilmiyordum gerçekten. =) |
13-12-2009, 15:49 | #234 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-05-2009
Şehir: istanbul--giresun
Mesajlar: 119
|
Güzel yeterli bir telaffuz değil bence... Bunlar olağanüstü güzellik... Sahibi ne kadar şanslı.... |
14-12-2009, 13:21 | #235 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 10-12-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 40
|
kartalpin süpersin ne denir ki başka.... |
14-12-2009, 13:28 | #236 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 11-12-2009
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 70
|
Kaktüslere bu kadar anlam yüklemen çok hoşuma gitti. Hiç bitkilere senin gördüğün anlamda bakmamıştım... Çok soğuk duran bu bitkiler ne güzel anlam kazandı gözümde. TEŞEKKÜR EDERİM |
15-12-2009, 14:29 | #239 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 15-12-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 4
|
gerçekten çok güzel bir fikir kaktüsleri sıcak hava etkiliyormu |
16-12-2009, 10:06 | #240 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 12-06-2009
Şehir: Kdz.Ereğli
Mesajlar: 73
|
bu fotoğrafı görmek beni çok mutlu etti. o eşsiz bahçeyi çok sevdiğim bir arkadaşım sayesinde keşfettim. ona vebu bahçeyi hazırlayan cemoya minnettarım. kaktüs ve sukulent hayranlığım bundan aylar öncesinde başlamıştı. sadece internetten resimlerine bakıp iç geçirirdim. ta ki o muhteşem bahçeyi görene kadar. tabi ki bahçe kadar sahibi de harika bir insan. bahçeyi gördüğümde deliye göndüm. heyecandan ne yapacağımı bilemedim. bu heyecanıma herkes şahit oldu. duygularıma hakim olamadım. Kısacası sevgili cemo siz ve bahçeniz muhteşemsiniz. sizden aldığım kaktüs ve sukulentlere gözüm gibi bakıyorum. benim kaktüs ve sukulent sevgimi kak kat arttıran sevgili cemo' ya teşekkür ediyorum. ve o bahçeyi gördüğümde hissettiğimi bir cümleyle anlatarak bitiriyorum. '' BÖYLE BİR BAHÇEYİ RÜYAMDA GÖRSEM, O SABAH GÜLER YÜZLE UYANIRDIM. '' (Ayrıca misafirperverliğiniz için de teşekkür ederim.) |
|
|